report90
report90
Report 90'
4 posts
Bağımsız, Tarafsız ve Güncel.
Don't wanna be here? Send us removal request.
report90 · 6 years ago
Text
Devler Ligi'nin En Çarpıcı Skorları
1 Ekim akşamı futbol severler olarak hepimiz ekranlarımızın başında Şampiyonlar Ligi maçlarının başlamasını bekliyorduk. Gecenin kağıt üzerindeki en büyük karşılaşması şüphesiz Tottenham – Bayern Münih maçıydı ama çoğu Türk futbol severin aklı Galatasaray – PSG maçındaydı. Biz Galatasaray’ın muhteşem performansıyla Fransız devini bunaltmasını seyrederken diğer tarafta da çok acayip şeyler oluyordu. Bu iki maçın aynı saatte olması belki de tarihe tanıklık etmemizi engelledi. Alman ekibi geçen sezonun finalisti Tottenham’ı deplasmanda 7-2 gibi sansasyonel bir skorla mağlup etti. Bu skorun ardından kağıtları şöyle bir karıştırarak Devler Arenası’nda yaşanmış en çarpıcı skorları derledik.
AC Milan 3-3 Liverpool (2005)
Tumblr media
Çoğu kişiye göre Şampiyonlar Ligi tarihinin en güzel finali. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan final maçında ilk yarıyı Milan, 3-0 önde kapamıştı. Ama, ikinci yarıda Gerrard önderliğinde başka bir Liverpool vardı. Skoru 3-3'e getiren Liverpool, penaltılarda Milan'ı geçerek kupayı kaldırmıştı.
Barcelona 6 - 1 Paris Saint Germain (2017)
Tumblr media
PSG, kendi evinde Barcelona'yı 4-0'la geçerek telafi zor bir skora imza atmıştı. Ama karşılarındaki rakip Barcelona'ydı, sahaya çıkacakları stadyum ise Camp Nou... Edinson Cavani'nin golü bile "tur kesin geldi" dedirtmiyordu Paris ekibine. Ve öyle de oldu. 88. dakikaya girilirken tur için hala 3 gole ihtiyacı olan Barcelona’da sahneye  süperstarları Neymar çıktı ve son 10 dakikada yaptığı 2 gol 1 asistle takımını Çeyrek Final’e taşımayı başardı.
Real Madrid 1 – 4 Ajax (2019)
Tumblr media
Geçtiğimiz sezonun en güzel hikayesine sahip takım belki de Ajax.  Bu hikayeyi yazmaya gruplarda başlasalar da tüm dikkatleri henüz üzerlerine çekememişlerdi. Ta ki o güne dek... Son 16 turu ilk maçında son 3 sezonun şampiyonu Real Madrid’e kendi evlerinde 2-1 mağlup oldu ve tur şansını Santiago Bernabeu’ya bir mucizeye bıraktılar. Ama o mucizeyi yaratmayı başardılar. Şampiyonlar Ligi tarihinin en başarılı takımına karşı hem de deplasmanda 4 – 1 kazandılar ve unutulmaz bir performans gösterdikleri sezonun ilk galibiyetini almışlardı.
Deportivo La Coruna 4 - 0 Milan (2004)
Tumblr media
Milan’ın, İstanbul travmasından önce yaşadığı inanılmaz mağlubiyet… İtalyan devi ilk maçı içeride 4-1 kazanmış ve o büyük avantajla İspanya’ya gitmişti. 12 yıllık Şampiyonlar Ligi tarihinde hiçbir takım, 3 gollük dezavantajdan geri dönememişti. Taa ki bu maça kadar! Deportivo, daha ilk yarıda istediği skoru elde edip, 3-0’la devreye girmiş, maçı da 4-0 kazanmıştı.
Manchester United 0 - 1 Fenerbahçe (1996)
Tumblr media
Dile kolay, 40 yılı aşkın süredir Avrupa maçlarında evinde yenilmeyen bir Manchester United… Elbette Fenerbahçe için bir puan bile bu deplasmanda mükemmel sonuç demekti. Ama Boliç’in 77. dakikada çektiği şut United’lı savunma oyuncusu May’in ayağına çarpıp doksana gidince, çok daha başka bir senaryoyla karşılaşıldı. Fenerbahçe 40 yıllık geleneği bitirmişti!
Barcelona 0 - 4 Dinamo Kiev (1997)
Tumblr media
Evet, bizden önce Barcelona “Shevchenko’yu döndürdü!”… Ukraynalı yıldızın hat-trick yaparak, yeteneklerini dünyaya duyurduğu maçta Dinamo Kiev, Barcelona’yı üstelik de kendi evinde 4-0’lık skorla geçmişti. Fenerbahçe’nin eski yıldızlarından Rebrov da diğer golün sahibi olmuş, Camp Nou, Camp Nou olalı böyle hezimet görmemişti.
Manchester United 2 - 1 Bayern (1999)
Tumblr media
Yıl 1999, Camp Nou’da oynanan finalde 90. dakikaya Bayern Münih’in 1 – 0’lık üstünlüğüyle girildi. Ancak kırmızı şeytanlar pes etmedi önce 90+1'de kornerden Sheringam, 90+3'te de süper yedek Solskjaer'in golleriyle kupa Manchester United'a gitti.
Liverpool 8 - 0 Beşiktaş (2007)
Tumblr media
Hatırlamak istemediğimiz bir gün. Liverpool, temsilcimize 8 gol atarken, bu skor Şampiyonlar Ligi tarihinin en farklı galibiyeti oluyordu. Beşiktaş kalesini o maçta Hakan Arıkan korurken, teknik direktör Ertuğrul Sağlam'dı.
Galatasaray3 - 2 Real Madrid (2001)
Tumblr media
Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Real Madrid, Galatasaray karşısında Ali Sami Yen'de ilk yarıda çok rahattı. Soyunma odasına 2-0 önde giden Madrid ekibi, ikinci yarı olacaklardan habersizdi. 45 dakikada atılan 3 gol ile Galatasaray, sahadan 3-2 galip ayrılıyordu ve Türk futbol tarihinin en önemli geri dönüşlerinden birine imza atıyordu.
Juventus 3 –0 Atletico Madrid (2019)
youtube
Muhteşem hikayelerin yazıldığı 2018/2019 sezonunda bu kez sahnede Ronaldo vardı.  Atletico taraftarı ilk maçta aldıkları 2 - 0’ın rahatlığıyla Ronaldo'ya meydan okuyor; Simeone, Juventus taraftarına hareket yapıyordu.. Ronaldo ise tek bir şey söylemişti: ''Rövanşta görüşürüz.''  
0 notes
report90 · 6 years ago
Text
DÜNYA DERBİSİ
Tumblr media
Intercontinental Derby... Dünya derbisi dediğimiz, Boca Juniors-River Plate ve Barcelona-Real Madrid maçları ile karşılaştırdığımız Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Bunu uzun yıllardır söyleyemiyoruz artık ve nedeni de çok açık. Futboldan tamamıyla uzak, oyun kurgusu bulunmayan hatta alışılagelen derbi gerginliğinden bile uzak geçiyor artık bu maçlar. Geçen sezonki Jailson olayını saymazsak tabii... Peki bunun nedeni ne? Takımlarda derbi bilincini ve sorumluluğunu hissedebilen yerli oyuncu eksikliği mi? Yoksa sahadaki futbolcuların bu forma altında oynayabilecek kadar kaliteli olmaması mı?
Bu soruların cevabını net verememekle birlikte herkesin ortak fikirde olduğu tek konu bu dünya derbisi dediğimiz karşılaşmaların artık gerçekten hiç keyif vermediği. Bunu yalnızca 1-2 maça bakarak söylemek tabii ki doğru olmaz fakat bu durum sürdükçe sürüyor. 2017 yılındaki derbilerden beri tam 5 maçtır yenişemiyor dev takımlarımız. 2017/2018 sezonunun ilk derbisinde Türk Telekom Arena'da 0-0'lık sonuçla başlayan beraberlik laneti, varlığını dün akşamki derbiye kadar sürdürmeyi başardı. Ve yine koca bir 0-0! Üstelik bu maçtan önceki 4 karşılaşmanın aksine bu sefer ben de dahil tüm taraftarlar daha farklı bir derbi havası bekliyordu.
En azından mücadelenin ve hırsın tekrar mevcut olduğu, futbolcuların üzerlerindeki armayı taşımanın verdiği sorumluluğun bilincinde gerçek bir karşılaşma olacaktı bu. Lige firtına gibi başlayan Fenerbahçe; Muriqi, Kruse, Luiz Gustavo ve efsane kaptanı Emre Belözoğlu ile derbiye hazır gelmişti ve 1 puana razı olmayacak kadar dirilerdi. Ev sahibi Galatasaray ise yılın transferlerine imza atarak Radamel Falcao, Lemina, Ryan Babel, Steven Nzonzi ve Michael Seri gibi yıldızları kadrosuna kattı ve hem kendi taraftarlarında büyük bir beklenti oluşturdu hem de ülke genelinde rakip takım taraftarlarının da neler yapacağını merak ettiği bir takım haline geldi. Ancak tüm bu beklentiler heveslerimizi kursağımızda bırakmamıza yetti de arttı ne yazik ki. Birkaç isim harici sahada 'derbi' için olduğunu hatırlayan futbolcu yoktu. Fenerbahçe'de Altay, Emre ve ilk yarıdaki mücadelesiyle Vedat Muriqi, Galatasaray'da ise Babel (ki bazı pozisyonlarda tepki toplamasına rağmen) ve Nagatomo gibi birkaç isim dışında sahada futbol oynamak isteyen yoktu sanki. Farkettiyseniz Muslera'yı dahi saymadım çünkü yıllardır Galatasaray formasını terleten ve onlarca derbide sahada olan Muslera bile basit hatalar yapmaktan kaçamadı bu maç ve bende sınıfta kaldı. Mücadeleden uzak, ortasahaların ipi elinde tutamadığı gerçekten son zamanların en sevimsiz derbilerinden birine imza attı iki ekibimiz. Galatasaray adına özellikle Belhanda'nın bulunduğu nokta bence artık soru işareti bırakmanın da ötesine geçti ve tehlike çanları çalmaya başladı. Feghouli bile oyundan çıkarken "Belhanda değil de ben mi çıkıyorum?" dercesine sitemle baktı kenardaki isimlere. Maç sonunda ise Galatasaray'lı taraftarlar da Belhanda hakkında eleştirel yorumlarda bulundu. Galatasaray ortasahası sınıfta kalmıştı. Kendi evinde ezeli rakibine karşı üstünlük kuramayan, gol pozisyonuna dahi doğru dürüst giremeyen bir Galatasaray kimsenin görmeye alışık olduğu bir şey değil. Üstelik bunca transferin üstüne herkes bambaşka bir maç bekliyordu. Topu Falcao'ya bile taşımakta zorluk çekmeleri nedeniyle Kolombiyalı yıldız sahada neredeyse yoktu. Çektiği tek düzgün şut da ofsayt gerekçesiyle iptal edilen goldü. Tribünler stadyumdan mutsuz ayrıldı çünkü ezeli rakipleri karşısında yine galibiyet alamamışlardı... Son galibiyetini 2015 yılında evinde alan Galatasaray, yeni bir galibiyet alabilmek için sezonun ikinci yarısında Kadıköy'deki maçta şans arayacak. Tabii bunun ne kadar mümkün olup olmadığını artık herkes biliyor. Bu sene bu yıldız isimlerle başarılı olacak bir izlenim veremeyen Galatasaray'da sorun oyuncuların hala birbirine ısınamamış olması mı yoksa Fatih Terim'in tercihleri mi bunu ilerleyen haftalarda daha net bir şekilde görmüş olacağız.
Fenerbahçe açısından düşünecek olursak ev sahibi takıma göre daha avantajlı bir pozisyondalar artık. Galatasaray deplasmanında pozisyon vermeden alınan 1 puan, şampiyonluk yolunda çok büyük bir avantaj olarak nitelendirilebilir. Bireysel hatalara çok yer vermeyen, eksikleri olsa da maçta bunu hissettirmeyen bir Fenerbahçe vardı dün. Karşılaşma berabere bitmiş olsa da ben bunu Fenerbahçe adına olumlu bir sonuç olarak görüyorum. Beşiktaş derbisini de kayıpsız geçebilirlerse artık şampiyonluk için en büyük aday olabileceklerini söylemek yanlış olmaz sanırım.
0 notes
report90 · 6 years ago
Text
ŞAMPİYONLAR LİGİNDE YENİ FORMAT
Tumblr media
  Avrupa Kulüpler Birliği (ECA) birkaç aydır gündemde olan Şampiyonlar Ligi’nin yeni formatıyla ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Şampiyonlar Ligi’ni daha kapalı ve daha fazla maçın yapılacağı bir turnuva haline getirmek istediği bilinen ECA Başkanı Andrea Agnelli bu ayın başında yapılan genel kurulda yeniden başkan seçildi ve bu konu hakkında şunları söyledi: 
“Son birkaç aydır üyelerimiz arasında UEFA Kulüp Turnuvaları’nda nasıl bir reform yapılması gerektiğini tartışıyoruz. Reformun gerekliliği konusunda ortak bir kanıya vardık. Futbolun gelişimi için daha fazla Avrupa maçının oynanması lazım. ECA’nın vizyonunu daha somut bir şekilde belirlemek için şimdi istişare sürecinin ikinci kısmına geçeceğiz.”
    Peki 2024’ten itibaren başlaması beklenilen Şampiyonlar Ligi’nin yeni formatı nasıl olacak? Daha önce birkaç fikir gündeme gelse de UEFA başkanı Alexander Ceferin ve bazı üst düzey kulüp yetkilileri tarafından kabul edilmemişti. Şimdilik gündemde olan 2 yeni format önerisi daha var: Kopenhag ve İsviçre modeli.
Kopenhag Modeli
Tumblr media
   Danimarka’nın FC Kopenhag kulübü tarafından hazırlanan formata göre Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’ne 32, 2021/2022 sezonundan itibaren düzenlenecek olan Konferans Ligi’ne (Avrupa Ligi 2) ise 64 takım katılacak. Şampiyonlar Ligi’ne katılacak takımlar yine lig performanslarına göre belirlenecek. İspanya, İngiltere, İtalya ve Almanya’dan 4'er takım. Türkiye’den 2 vs. Toplam 55 ülkeden 80 takım. Bu formattaki tek fark, direkt katılım hakkı kazanan takımların belirlendiği yol. Şu anki sisteme göre İspanya, İngiltere, İtalya ve Almanya liglerini ilk dörtte bitiren takımlar direkt olarak grup aşamasına katılıyorken bu formatta ise durum biraz daha farklı. Önce Şampiyonlar Ligi hakkı kazanan takımlar (80 takım) son 10 yılki UEFA puanlarına göre sıralanacaklar. İlk 20 sıradaki takım direkt olarak grup aşamasından başlayacak. Böylelikle kendi liglerini üst sıralarda bitirmiş ancak son yıllarda Avrupa’da oynamamış veya az oynamış kulüplerin direkt gruplardan başlamasının önüne geçilerek daha rekabetçi ve istikrarlı bir lig oluşturmak amaçlanıyor. Geri kalan 12 takım ise elemelerden geçerek gruplara kalmaya çalışacak. 1. Ön Eleme Turu’nda, 80 takım arasından UEFA puanı en düşük 22 takım mücadele edecek, 11’i bir üst tura çıkacak. 2. Ön Eleme turunda 13 takım daha gelecek. Toplamda 24 takımdan 12’si, 3. Ön Eleme Turu’na çıkacak. 3. Ön Eleme Turu’nda da 12’si Play-off turuna çıkacak. Play-off’taki 24 takımdan da sonunda 12’si grup aşamasına kalacak. Elemelerde kaybedenler yollarına UEFA Avrupa Ligi’nden devam edecekler. Yani kısacası Kopenhag Modelinde yeni formatta alıştığımız Şampiyonlar Ligi grup ve eleme sistemi devam ederken, tek farklılık mücadele edecek takımların belirlenme sistemi.
İsviçre Modeli
Tumblr media
    İsviçre modeline göre ise Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek yine 32 kulüp olacak. Bu 32 takım UEFA puanlarına göre 4 torbaya ayrılacak.
      Aşağıdaki örnek grup aşamalarından birine göre takımlar 10 maç yapacak. Standart, alıştığımız gibi gruplar yok. Mesela ‘Team 1’ olarak adlandırılan takım, 1. torbadan iki, 2. torbadan üç, 3. torbadan üç ve 4. torbadan iki takımla oynayacak. ‘Team 9’ ise 1. torbadan üç, 2. torbadan iki, 3. torbadan iki ve 4. torbadan üç takımla oynayacak. 3. torba takımları 1 ve 4. torbadan üç, 2 ve 3. torbadan ikişer takımla oynayacak. 4. torba takımları ise 1 ve 4. torbadan iki, 2 ve 3. torbadan üçer takımla mücadele edecek. 
Tumblr media
    10 maç sonunda en çok puan toplayan 8 takım direkt olarak son 16 turuna kalacak. Ve ayrıca gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’ne direkt olarak grup aşamasından başlamayı garantileyecek. 9 ila 24. sıra arasında bitiren takımlar ise son 16 turuna kalabilmek için eleme turu oynayacak. 25 ila 32 arası ise düşme play-off’u oynayacak. Son 16 turunda ise grupları birinci bitiren takım, 16 ve 17. bitiren takımların eşleşmesinin galibi ile oynayacak, grup ikincisi 15/18 eşleşmesinin galibiyle, üçüncüsü 14/19 galibiyle olarak devam edecek. Avrupa Ligi’nde ise şu an 48 olan takım sayısı 32’ye indirelecek. Yarı finale kalan son 4 takım bir sonraki sezon direkt olarak Şampiyonlar Ligi gruplarına katılma hakkı kazanacak. Avrupa ligine katılacak 20 takım ulusal liglerden gelecek. Şampiyonlar Ligi’nden düşecek 4 takım ile Konfederasyon Ligi’nden yükselen 4 takım da buna eklenecek. Kalan 4 takım ise Avrupa Ligi’ndeki performanslarına göre belirlenecek ve 32 takım ortaya çıkacak. Buna göre 2024’teki Şampiyonlar Ligi’ne katılacak 32 takım, 2020-2024 arasındaki UEFA puanlarına göre belirlenecek. Bu 32 takımdan 24’ü bir sonraki sene de gruplarda mücadele etme hakkı kazanacak. Kalan 8’den 4’ü Avrupa Ligi yarı finalistleri, 4’ü de ulusal liglerden gelecek.
    Öte yandan UEFA ve Avrupa’nın önde gelen kulüplerinden bazıları, Agnelli’nin önerdiği formata sıcak bakmıyor. İngiliz yetkililer de yerel ligleri daha önemsiz hale getiren bu formata karşı birleşmiş durumda. DFL (Alman Futbol Ligi) CEO'su Christian Seifert de yaptığı açıklamada ECA'nın hazırladığı planın ulusal liglere vereceği zararlar nedeniyle kabul edilemez olduğunu belirtti. Normalde 11 Eylül’de taraflar bir araya gelecekti ancak Ceferin buluşmayı ileri bir tarihe erteledi. Süper Lig takımlarını da çok yakından ilgilendiren bu gelişmelerin yakın zamanda yeniden gündeme gelmesi bekleniyor. Gelecekteki durumlarını çok yakından ilgilendiren bu olaylar karşısında bizim kulüplerimizin ise kimden taraf olacağı veya konuya dahil olmayıp kendi içlerindeki çekişmelere devam mı edeceği merak konusu. 
0 notes
report90 · 6 years ago
Text
GERİ DÖNÜYOR | SERIE A
Tumblr media
Son yıllarda bariz bir şekilde tüm futbolseverler Premier Lig’i büyük bir heyecan ve merakla takip ediyor. Ligin içinde yer alan takımlar arası öyle büyük bir rekabet var ki her yıl bir başkası şampiyon olsa kimse şaşırmaz diyebiliriz. Bunun nedeni diğer liglerden daha zor olup onlar kadar kolay şampiyon olamamaları mı? Peki bu yıl bazı şeyler değişebilir mi? Serie A, Premier Lig’i gölgede bırakabilir mi?
Premier Lig’in diğer liglerden genel olarak hep önde gözüktüğü aşikar. Yine de diğer liglerin şampiyonlarının da değişmemesi ya da uzun süre boyunca aynı takımların şampiyonluk yarışına dahil olması da bu durumu etkiliyor olabilir, bunu hiç düşündük mü? Serie A’ya bakacak olursak tan 8 yıldır üst üste şampiyon olan bir Juventus hegemonyasıyla karşılaşıyoruz. Bundesliga’ya gidelim desek üst üste 7 yıldır şampiyon olan bir Bayern Münih var. Ligue 1’de son 7 yılda 6 şampiyonluk yaşayan Paris SG ve La Liga’da son 11 yılda 8 şampiyonluk yaşayan Barcelona.. Peki bu uzun süren seriler artık yerel ve genel taraftarlar açısından heyecanını kaybetmiş olabilir mi? Evet, neden olmasın? Düşünün ki takımınız kendi liginde şampiyon oluyor ve çılgınlar gibi seviniyorsunuz. Devam eden senelerde ise takımınız bunu üst üste 5 hatta 6 ya da 7 sene boyunca sürdürüyor. 7.şampiyonluktaki mutluluğunuz ilk şampiyonluktaki kadar dozajı yüksek olabilir mi? Aynı doruklarda kutlayabilir misiniz bunu? Sıradanlaşan bir lig ve çekişmesiz koca bir yıl gibi monotonlaşmaya mı sürüklenir yoksa bu süreç? Tabii buna bir de rakip takım taraftarları olarak bakmak var ki durum daha da beter, ona hiç girmiyorum bile. Peki bu kapsamda Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya liglerini İngiltere ligine göre geri plana düşürmüş olabilir mi bu durum? Evet hiçbir ligde belki İngiltere’de bulunan kadar dev takımlar bulunmayabilir fakat bunun asıl nedeni de çekişme olması. Liverpool çıkıp 7 sene üst üste şampiyon olsa belki “asla vazgeçmem” diyen bir futbolsever bile artık Premier Lig izlemekten keyif almayabilir. 
Gelinecek asıl nokta ise tam olarak burada başlıyor. Ronaldo’nun İtalya’ya gelişi büyük bir yankı uyandırmıştı ve sezon sonu da beklenen şey yine gerçekleşerek şampiyonluk ipini Torino ekibi göğüslemişti. Ama bu sene Serie A takımları son yıllardaki en hevesli transfer dönemini geçirdi belki de. Juventus’u bu takımlardan ayrı tutacak olsam da onlar da kadrolarını de Ligt, Ramsey, Danilo ve milli oyuncumuz Merih Demiral ile daha da güçlendirdiler. Diğer takımlara bakacak olursak Inter: Lukaku, Sanches, Godin, Milan; Rebic, Hernandes, Kessie, Napoli; Lozano, Manolas, Meret, Eljif, Roma; Mkhitaryan, Kalinic, Smalling,  Zappacosta, Diawara ve Mert Yıldız’ı kadrolarına kattılar. Üstelik Ribery ve Balotelli de artık bu lig için ter dökecek. Ana hatlarıyla bu transferler ön plana çıkarken birçok başka isimle de anlaştı takımlar.
Bu yıl Serie A izlemek için herkese yepyeni nedenler, yepyeni hevesler yükledi İtalyan kulüpleri. Üstelik Premier Lig için de izleyicilere bu yıl artık monoton gelmeye başlayacak bir sene mi yükleniyor acaba? Uzun yıllar şampiyon olan takımları olmasa da İngiltere’de süregelen Liverpool-Manchester City rekabeti bu yıl da ara vermeden devam edecek gibi gözüküyor. Üstelik rekorlarla geçilen geçen sezonun ardından bu yıl da bu rekabetin süreceği belliydi. Ama bu demek oluyor mu ki aynı heyecanla devam edecek bu süreç? Bu belirsiz bir soru çünkü artık bu durum az önce bahsettiğim liglere takımların koyduğu hegemonyaların içine girmeye başlıyor. ManU artık eski ManU değil, Arsenal yıllardır kupaya hasret, Chelsea Avrupa Ligi kupasıyla yetindi ve Tottenham’ın geçen sezonki CL finali hariç bir başarısı bulunmuyor. Hem lig şampiyonluğu açısından hem de bu büyük takımların kendi aralarındaki derbilerde bu üstünlük çok belli olmaya başladı. Geçen sezonu ikinci sırada tamamlayan Liverpool, en yakın rakibi Chelsea’ye tam 25 puan fark atmıştı. City’nin yıldızlarla koruduğu kadrosu, Salah-Firmino-Mane üçlüsüyle takip edilmeye devam ediyor. Kuşku yok ki bu yıl sonuna kadar iki takım ilk iki sırayı kimseye bırakmayacak. Geçen senenin üçüncüsü ve Avrupa Ligi galibi Chelsea diğer bu iki takım haricindeki en başarılı ekipti fakat bunun nedeni de Eden Hazard’ın müthiş performansıydı ve artık o da yok. Arsenal veya Tottenham’ın da yukarları ne kadar zorlayabileceği soru işareti. Yani eğer yine yalnızca Liverpool ve Manchester City’nin vurgun yapacağı bir yıl izlersek geçen seneki tadı ne denli hissettirebilir bilinmez. 
İşte biraz da bu yüzden bu sene Serie A diğer liglerin aksine komple bir mücadeleye ev sahipliği yapabilir. Kesin olarak Juventus şampiyon olamaz demiyorum fakat asıl eğlenceli olacak şey diğer takımların bu yıl Juventus’a daha fazla zorluk çıkaracak olması. Tek bir Lukaku hamlesiyle bile bambaşka bir takıma dönüşen Inter, Alexis Sanches’e de imza attırdı. Üstelik geleceği belirsiz olan ve sürekli takım içi sorunlara neden olan Icardi de PSG’ye kiralandı. Inter’in yanısıra Napoli de her zamanki gibi hazır ve gollü oyununa devam edeceğe benziyor bu yıl. Son oynanan Juventus-Napoli maçı da herkese gösterdi bu yıl Serie A’nın ne denli zevkli olabileceğini. Napoli bu maçta olduğu gibi ligin ilk karşılaşmasında da 7 gollü bir mücadeleye tanıklık etmişti ve Fiorentina deplasmanından 4-3 üstünlükle ayrılmıştı. Milli oyuncumuz Cengiz Ünder’in formasını giydiği Roma ise iki haftafa aldığı gollü beraberliklerin ardından güzel bir çıkış yapmak istiyor. Dzeko’yu takımda tutmayı başaran ekip son olarak da Mkhitaryan hamlesiyle transferi noktalamışlardı. Üstelik bir diğer genç oyuncumuz Mert Çetin’i de kadrolarına kattılar. Milan da Roma gibi çıkış arayan bir diğer ekip ki onlar ilk hafta aldıkları yenilgiyi San Siro’da affettirmişlerdi. Yani her açısıyla bu yıl Serie A, çok güzel mücadelelere ev sahipliği yapacak. Özellikle Inter’in Conte yönetiminde ne kadar istekli olduğu çok açık. Sarri ise Juventus’un ağırlığını devam ettirmek isteyecek. Bunların yanında Napoli’li Carlo Ancoletti, Lazio’lu Inzaghi ve çok daha fazlası.. Bu yıl futbolcular kadar teknik direktörler de çok konuşulacak bu çok açık. İtalya’daki bu nefes kesecek mücadelelerin içinde gerek taraftar gruplarının, gerekse yıldız hoca ve futbolcuların aynı anda büyük bir istekle bulunacak olması ligi daha da izlenir kılacak. Juventus saltanatını sürdürmeye çalışırken diğer ekipler ise buna son vermek için canla, başla saldıracak. Tabii ki hepimiz isteriz ki bu her ligde aynı olsun, tüm takımlar çekişmeli bir biçimde hepimize heyecanlı bir sezon sunsun. Ama bu yıl bunu en çok başaracak olan lig İtalya gibi duruyor. Gönül ister ki hegemonyalar son bulsun ve futbolun güzelliği olan rekabet tüm liglerde eski günlerine dönsün. Üstelik iki binli yılın başlarında efsane olan İtalyan takımlarının eski günlerine dönmek için uğraş vermesi kim için kötü olabilir ki? Inter’i ile Milan’ı ile Juventus’u ile Avrupa’yı kasıp kavuran İtalyanlar belki bu yenileme sürecinin ardından tekrardan yoğun bir şekilde söz ettirirler Avrupa’da adlarından, kim bilir?
0 notes