Text
1 note
·
View note
Text
Aid olduğum yerə qayıtmaq üçün çabalıyıram. Yenidən onu görmək, yeniden onunla danışmaq yeniden bu dünyadan köçmək istiyirəm.
1 note
·
View note
Text
Ben de başka evde rahat olamıyorum. Ya sokakta kalacaktım ya da kendi evimde.
1 note
·
View note
Text
Hepsi bedenlerinde esir olmuş ruhları azad etmek içindi. Bütün bu döngüler, şiirlerin sokaklarla çınlaması, kelimelerin insanlarda demir atması, piyanodan çıkan sesin saç diplerimden ruhuma kayması gibi bütün finansal karşılığı olmayan işler ruhlarımızda bir yeşerme yaratması içindi. Müzik yapmak istiyorum, doğanın dilini öğrenmek istiyorum demektir. Şiir yazmak, uçsuz bucaksız bir hava bulutunun üzerinde bütün bedeninin rahatlığıyla kaymak ve bazen de doluya tutulmaktır. Şiir yazmak bazen felaketin içinde umut aratır insana, bazense huzurun içinde bir pürüz aratır insana. Ressamlar ressam olmak istedikleri için mi ressamlar? Yoksa bedenlerinin, derisinin, kemiklerinin, kas kütlelelerinin, iç organlarının da ötesinde parlayan o ışığın dışa vuran içgüdüsüyle mi parmaklarına fırça alırlar? Ruhun başkaldırmasıyla ellerine fırça alır ressamlar. Bazen de ruhun tükenmesiyle bembeyaz bir sayfaya bir çizgi atarlar. Sonra o çizgiyle büyür, canlanır ve dirilir ruhlar. Başı göklere değen ağacın bir dalından kendisini asmış bir bedenin neler hissettiğini o cansızken bile hisseden yazarların bu hayatta karşılığı neydi? Yoktu. Bütün bu doğanın felaketlerinin insan üstünde göstermesi gibiydi sanat. Sanat, doğa felaketlerinin insan üstüne yansımasının adıydı.
2 notes
·
View notes
Text
"Melekler her zaman saf ve temiz midir?"
Sustu. Sanki saatlerdir konuşan bakışları sustu. Ve dönüp sol omuzunun üstünden geriye uzun bir bakış attı. Görmek istediği ne vardıysa hiçbirini görmedi. Bakışlarını yeniden bana çevirmekte kararsız kaldığından başı omuzlarının estündeyken gözlerini kapattı hafiften.
"Her zaman değil," dedi ufak bir fısıltıyla.
1 note
·
View note
Text
Omuzlarında çiçekler açmıştı,
Öptüğüm dudakları çilek tarlaları,
Saçları buğdaylar gibi sarı.
Ben onu benzetmiştim, en güzel gecenin sabahında açılan sıcak g��neşe, sıcak gecenin ortasında gelen hafif rüzgara. Benzetmiştim onu kalbimin içinde saklanan kendime. Benzetmişti o da beni tanıdık birisine. İkimizin de benzetmeleri farklıydı. Ben ona aşık olacağımı daha ilk andan anlamıştım. O sadece beni tanıdık birine benzetmişti. Sonra herkesin içinde sadece yüzünü bana dönerek şöyle demişti.
"Sakın sen de benzetme beni tanıdık birisine. Daha önce tanıdıklarından bir farkım yok ama ben farklıyım."
Anlayamamıştım o gün. Üstünden iki yıl geçti şimdi sokakta ona benzeyen birisini gördüm. Anladım ne dediğini. Herkesi ona benzetiyordum da kimse ona benzemiyordu. Gittim aynada kendime baktım. Ona benziyordum.
2 notes
·
View notes
Text
Başlanılacak bir kelime yeterliydi bir bütün romanı yazmak için ama başlanılacak o kelimeyi yıllarca arayıp durdum. Başlamak, ilk adımı atmak kolay değildi benim için ama o bir adımın beni nerelere götüreceğini de tahmin edemiyordum. Belki ormanın içinde olan gölün yanındaki kulübeye götürecekti beni. Belki dünyanın en yüksek binasının en tepesine. Belki de o tek bir kelime beni evime götürecekti. Zaman kaybettim kelimeyi ararken sonra kelimenin de "Zaman" olduğunu buldum ve beyaz sayfaya şu cümle döküldü; 'Zaman hepimizi ileri ya da geri götürmüyordu, bazılarımız zamanın ortasında olan kuyuya düşmüştü.' Ve sonra o romanı yazmaya başladım. Zamanımı aldı, hayatımı almasından daha iyidir diye düşündüm. En sonunda ise kitabın son cümlesi yazıldı. 'Meğerse kuyuya düşmek zamanın içine düşmekmiş çünkü, burada hayat durmuştu.'
0 notes
Text
Yüzeyselleşmekten öyle çok korkuyorum ki, derine ineceğim diye boğuluyorum. Bir şeyi bir dakikadan fazla düşünmezsem unuturum sanıyorum, aklıma topluyorum her şeyi. Ama boş zaman dediğimiz 'zorunluluk' içermeyen zamanlar insanı kaçınılmaz derecede yüzeyselleştiriyor işte.
4 notes
·
View notes
Text
YALNIZ
Olmadım çocukluğumdan beri
Başkalarının olduğu gibi -
Görmedim dünyayı, nesneleri
Başkalarının gördüğü gibi Kandırmadı hüznümü, tutkuları
Aynı ortak pınarların suları
Aynı zevki duymadı yüreğim
Aynı şevkle uyanmadı yüreğim
Sevdiğim her şeyi yalnız sevdim
Çocukluğumda, çocukluk çağında
Fırtınalı bir ömrün derinliğinden
Çıktı hâlâ tutsağı olduğum gizem
Çıktı sellerden ya da pınarlardan
Dağlardaki kızıl kayalıklardan
Gölgesi dolanan güz güneşinden
Onun sonsuzdaki altın renginden
Çıktı gökyüzünün yıldırımlarından
Yanımdan uçarak geçtiği zaman.
Ve kasırgadan, gökgürültüsünden
Ve buluttan ve bulutun sisinden
(Havanın kalanı mavileştiği an) Gözlerimde iblis şeklini alan.
Edgar Allan Poe / Yalnız,
1 note
·
View note
Text
⿻
Bu bir kayıp. Dünyanın kainatda kaybolması. Bakışların içimde kaybolması. Kelimelerin dudaklarımın arasında kaybolması. İnsanlığın dünyada kaybolması.
2 notes
·
View notes
Photo
Claudia Keep, ‘Morning Swim’, 2022 Oil on masonite panel, 12 x 10” in.
15K notes
·
View notes
Text
3K notes
·
View notes