SIRADIŞI ÖZEL ÇİFTLER İLGİ ALANIM
Last active 3 hours ago
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
12K notes
·
View notes
Text
10K notes
·
View notes
Text
205 notes
·
View notes
Text
8K notes
·
View notes
Text
496 notes
·
View notes
Text
5K notes
·
View notes
Text
Teşhir
Cemil zaten evlenmeden önce çıkarken seksi veya şeffaf şey giyinmemden çok hoşlanırdı. Evlenince benden daha da ileriye gitmemi istedi. Mesela balayımızda, otel odasında benden uyuyor rolü yapmamı isteyip, oda servisini çağırıp odamıza bir şeyler sipariş etti. Adam odaya geldiğinde ben tamamen çıplak vaziyette yatakta yüz üstü uyuma numarasıyla yatıyordum. Üzerimde sırtımı, bir bacağımı ve kalçamın bir kısmını dışarda bırakan çarşaftan başka bir şey yoktu.
Cemil odamıza gelen çocukların heyecanla beni seyretmelerini izliyor, onların bana şehvetle bakışları hoşuna gidiyordu. Hele havuz başındayken, bikinimin üstünün askılarını açıyor, yanımdaki erkekler göğüslerimi ta uçlarına kadar rahatlıkla görebiliyorlardı. Aslında çok büyük göğüslerim yoktur ama meme uçlarım için kocam Cemil, “göz patlatanlar” diyor.
Balayından dönüp işe başladığımızda da, bana askısız tişörtler ve alttan destekli üstü açık sutyenler aldı. Dikkatle baktığında memelerim görülebiliyordu. Patronum benim böyle giyindiğimi görünce eğer istersem terfi edip kendisine bağlı çalışabileceğimi söyledi. Herkes gibi bizim de paraya ihtiyacımız olduğundan teklifini kabul edip onun özel sekreteri oldum.
Gerçi ofise çalışan diğer kadınlar arkamdan, hatta bazıları yüzüme karşı, sürtük, yollu hatta orospu diyorlardı. Onlara gülüp geçiyor ve benimki gibi bir vücutları olsaydı onlarında benim gibi sergileyeceklerini söylüyordum.
Kocam Cemil, eteklerimin daha da kısa olması, külotlu çorap yerine de dantelli çoraplar giymem gerektiğini söylüyordu. Ben de sevmezdim zaten külotlu çorabı, sevinerek kabul ettim. İşe artık daha kısa etek ve dantelli çoraplarla gidiyordum.
Patron bana tüm yazışmalarını yapma görevini vermişti ve bunu yapmam için sık sık onunla aynı mekanda oluyordum. Beni masasının karşısında bir sandalyeye oturtuyordu. Sandalyede rahat edemediğimden sürekli hareket ediyordum ve o da aralanan bacaklarımdan gözlerini ayıramıyordu.
Kocam Cemil gittikçe daha da azıyordu. Ya şeffaf külot giymemi yada hiç giymememi istiyordu. Ben de Cumartesi arkadaşlarının kağıt oynamak üzere bize geldiklerinde deneyeceğimi ve tepkilerini ölçeceğimi söyledim. Bu düşünce beni çok etkilemişti. Bütün hafta başka bir şey düşünemedim.
Cumartesi gecesi, minicik bir etekle, siyah dantelli çoraplarımla ve tabi ki külotsuz olarak karşıladım misafirlerimizi. Üzerimde de sutyensiz olarak giydiğim askısız bir tişört vardı. Kendimi, bir orospu gibi hissediyordum.
Oyuna saat sekiz gibi başladılar. Ben onlara yiyecek ve içecek servisi yapıyordum. Saat on olduğunda kocamın arkadaşlarından dördünün elini etiğimin içinden çıplak kalçalarımda hissetmiştim bile. Hatta onlardan biri; ki benim en beğendiğim arkadaşıdır, parmaklarıyla amımın dudaklarını okşayıp, sonra da gözlerime bakarak, parmaklarını yalamıştı. Aman tanrım, bu amımın sırılsıklam ıslanmasına neden olmuştu. Kocamın dışındaki diğer beş adam ne kadar tatlı olduğumu söylüyor ben de zevkle dinliyordum.
Gece bitmeden onlardan ikisi bir veya iki parmağını yarığıma sokup yukarı aşağı defalarca okşamışlardı. O kadar azmıştım ki, adamlar gider gitmez, kocam Cemili yakalayıp koltuğa fırlattım, ata biner gibi üstüne oturup, muhteşem bir sikiş yaptık. Anında boşaldım ve boşaldım.
Sikişten sonra Cemil bana, “Pazartesi işe giderken böyle giyinmene izin veririm ama bahse girerim sen cesaret edemezsin” dedi.
Ben de “eğer bunu yaparsam ve patronum külotumun içindekini almaya çalışırsa ne olacak?” diye sordum.
Kocam Cemil gülüp “o da sana kalmış, belki bir terfi daha yapar” dedi.
Pazartesi günü işe gitmek için evden Cemilden yarım saat daha geç çıktım. O nasıl giyindiğimi görmedi. Ben bahse girdiğimiz gibi akşamkinden daha ince bir tişört ama akşamki mini eteği ve siyah dantelli çorabı giydim. Tabi külot giymedim ki kılsız amımı patronum görebilsin diye.
Masama henüz oturmuştum ki, birkaç mektup yazdıracağını söyleyip beni odasına çağırdı. Kalemi kağıdı alıp odasına girdim. Tam bir ofis çalışanı gibi sandalyeye oturdum. Ama sandalyede hafifçe hareket ederek bir saniyeliğine bacaklarımı ayırdım. Gözleri zaten bacaklarımdaydı. Çıplak amımı bir saniyeliğine bile görünce sözlerini unuttu ve bana nerede kaldığını söyleyerek yazdığımı baştan okumamı istedi.
Tüm bunlar olurken, yüzünün aldığı şekle bakmak harika bir duyguydu.
Neyse mektuplar bitince imzalaması için önüne kodum. Gittikçe azıyordum. Orada ayakta dururken öyle ıslandım ki amımın suları neredeyse amımdan yere damlayacaktı. Ben beklerken, yanına gelmemi zira bazı hatalarım olduğunu onları göstereceğini söyledi. Hayatı görmem için masanın arka tarafına geçmeme gerek yoktu ama o istediği için öyle yaptım. Yanına dineldim. Gerçekten yanlış yapmıştım. Yeniden yazayım dedim ama beklememi hepsini kontrol edeceğini ve varsa diğer hataları da birlikte düzeltmemi istedi.
Ben yanında ayakta beklerken eli kendi bacağının üzerinden kayıp benimkini üzerine geldi. Sonra yukarı doğru kayıp, götümün yanaklarını okşamaya başladı ki bu beni çok tahrik eder. Hiçbir şey söyleyememiştim. Derken eli bacaklarımın arasına kaymaya başladı. Onu durdurmalıydım ama ben de iyice tahrik olmuştum durmasını istemedim.
Yavaş yavaş kalçalarımın içini çorabımın dantelli kısmının üstünü okşamaya başladı. Sonra eli daha da yukarı kayarak sırılsıklam olmuş amıma doğru kaydı. Ben orada nefes nefese kalmış, gözlerim kapalı ayakta dururken o mektupları bir kenara koymuş, beni keşfetmekle uğraşıyordu. Amım dudaklarını okşuyordu. Ardından klitorisimi okşamaya başladı. Bu en hassas yerimdi. Bir dokunuşla bile orgazm olabilirdim.
Oldum da, parmaklarının üzerine boşalmıştım. Gözlerimi açtım, gülümseyerek bana bakıyordu. Parmaklarını yeniden çalıştırmaya başlamıştı. Yeniden boşalmanın eşiğine gelmiştim ki, parmaklarını amımdan çekip ayağa kalktı ve beni masasına doğru itip arkama geçti. Fermuarının açılma ve pantolonunun yere düşüş sesini duydum.
Nefes alıp vermekte zorlanıyordum, adeta nefesim kesilmişti. Aniden koca sikini amıma bastırdı. Hiç böyle arkadan sikilmemiştim. İlk sokuşta bir kez daha deli gibi boşalmıştım. O çiviledikçe ben inliyordum. Oda adeta etrafımda dönmeye başlamış adeta bayılmıştım. Bir daha boşaldım. Daha önce hayatımda bu kadar şiddetli orgazm olmamıştım.
Ancak o hale sikmeye devam ediyordu. Beni uzun ve güçlü bir orgazma daha yaklaştırıyordu. Bayılacağımı sanıyordum. “Yeter artık, yeter artık!” diye yalvarınca içimden çıkıp, beni dizlerimin üzerine oturtup koca sikini dudaklarıma uzattı.
Daha önce kendimi hiç tatmamıştım. Sikinin amımın tadında olması beni çıldırtmıştı. Derken saçlarımdan tutup sikinin yarısını ağzıma bastırdı ve gırtlağıma doğru soktu. Daha önce kocam Cemil denemişti ama gırtlağıma alamamıştım. Ama patronum gırtlağımı sikiyordu ve banım yapabilecek bir şeyim yoktu. Her sokuşu arasında nefes alabilmek için kollarım kuş gibi çırpınıyordu.
Patronumun yarrağı boğazımı tıkayıp öleceğimden korkmaya başlamıştım. Ama arada bir nefes ala bilmem için gırtlağımdan çekiyordu. Ama başı hep ağzımın içinde kalıyordu. Derken boşalmaya başladı. Ağzıma sıcak spermlerini fışkırtıyor, spermeler gırtlağımdan aşağı akıyordu. Bu benim için ilkti. Kocam Cemil bile daha ağzıma boşalmamıştı. Oysa patronumun siki zonklaya zonklaya ağzıma boşalıyordu.
Spermleri yutarken aslında spermin tadının kötü olmadığı fark ettim; Biraz tuzlu ve acıydı ama kötü değildi.
O gece eve geldiğimde Cemil zaten evdeydi. Kapıdan içeriye girdiğimde beni kısacık eteğimden tutup kalçalarıma kadar kaldırınca külotsuz olduğumu gördü. “senin bunu yapacak kadar cesur olduğunu sanmıyordum ama yapmışsın” dedi. Sonra dizleri üzerine çökerek “iyi kız!” diyerek amımı yalamaya başladı.
Artık “iyi kız” değildim. Umarım amımı iyice temizlemişimdir diye düşündüm. Zira patronumun beni dört saat boyunca aralıksız siktiğini anlamasını istemezdim. Fakat anlaşılan sikişten hiç iz kalmamıştı ki anlamış gibi görünmüyordu. Sanırım patronumun koca sikinin sikmesinden tam zamanında kaçmışım.
Kocam yalamaya devam ederken, ben yeniden boşalmaya başlamıştım. Patronumun koca sikinin amımın derinliklerinde nasıl zonkladığını hayal etmek orgazmımın şiddeti daha da artıyordu. Daha önce hiç böylesini yaşamamıştım. Titreyerek Cemil’in ağzına boşaldım.
Ben boşalınca cemil, “kalk Lila Cafe’ye gidelim” dedi.
Niçin oraya gitmek istediğini çok iyi biliyordum. Orası caddeye bakan tabandan tavana kocaman camları olan bir yerdi. Sandalyelerin yönü cama yani sokağa dönüktü. O sandalyelere mini eteğimle oturunca dışarıdan uygun açı ile bakanların amımı görmesi mümkündü. Ama iş yerinde yaptıklarımı düşününce bu macera bana çok küçük bir şeymiş gibi geliyordu.
Neyse oraya varınca Cemil beni hemen hemen pencerenin tam orta yerine gelecek bir sandalyeye oturttu ve siparişlerimizi verdi. Amımı görmek için çabalayan delikanlıların yüzünü daha iyi görebilmek için Cemil de yanıma oturdu. Bana daha iyi görebilmeleri için bacak bacak üstüne atmamamı söyledi. Bana “bu delikanlılara en az bir yıl otuzbir malzemesi verdiğine bahse girerim” dedi gülerek.
Normalde özellikle de gençlere ben böyle bir şeyi asla yapmam ama garip şekilde uyuşmuş gibi Cemil’in dediklerini yapıyordum. Bu nedenle bacağımı diğer bacağımın üstünden indirdim ve iyice araladım. Bana bakan çocuğun gözleri fal taşı gibi açıldı ve yüzünün aldığı şekil beni güldürdü.
Yemek yemeye başladığımızda Cemil bana, patronumun için eteğimi yukarımı kaldırdığımı yoksa tişörtümü aşağımı kaydırdığımı sordu. Ben suçluluk hissederek, bir yerlerimi gördüğünü sanmadığımı söyledim. Kocama patronumun beni her yerimden siktiğini ve onun koca sikine aşık olduğumu nasıl söyleye bilirdim ki?
Yemekten ve en az on beş erkeğin ve birkaç kadının eteğimin altından amımı izlemesinden, kiminin öpücük atıp, gözleriyle beni sikmesinden sonra alış veriş merkezine gittik ve dolaşmaya başladık. Merdivenlerden inip çıktıkça doğru zamanda eteğimin altına bakanlara amımı sergileyerek biraz dolaştık. Derken Cemil bir mağazanın vitrininde bir çizme gördü ve “Gel, şu çizmeleri bir dene” dedi.
Çizmelerin boyu, dizimle amımın arasındaydı. Ben Cemil’in aklından geçenleri bildiğimden nefesim sıklaşmaya başladı. Zira mağazadaki tezgahtar 19 yaşında ya var ya yoktu. Yakışıklıydı ve kaslı vücudu vardı. Cemil ona vitrindeki çizmeyi denemek istediğimi söyledi. Adam beni deneme sandalyesine oturtunca, Cemil ayağımı ölçesini zira kaç numara olduğundan emin olmadığımızı söyledi.
Ayağımın ölçüsünü alması için bir bacağımı yukarı kaldırınca amım sadece onun göreceği bir pozisyonda ortaya çıktı. Adamı o anda görecektiniz. Ne yapacağını şaşırdı. Önce bana baktı, sonra amıma baktı ardından yeniden yüzüme baktı. Sonra işine döner gibi yaptı ama aslında gözleri hala amımdaydı. Ben hareket ettikçe gülümsüyor, çıplak ayaklarımı sevgiyle tutuyordu. Yada bana öyle geliyordu.
İlk getirdiği çizme büyük geldi. Sonra iki numara küçüğünü getirdi. Çizmeyi bacağıma giydire bilmek için bacaklarımı biraz ayırdı. Ben de sürekli amımı görsün diye bacağımın birini yeterince havaya kaldırdım. Düşmemek için dengem bozulmasın diye diğer ayağımı da ona yaslayınca yüzünün kızardığını görmek müthişti. Bunu yapınca kalkmış sikinin bacağıma değdiğini hissettim. O da bacağımı hissetince sikini iyice bacağıma bastırmaya başladı.
Adamın ağzından bir inilti çıkarken pancar gibi kıpkırmızı olmuştu; sanırım külotuna boşalmıştı. Çizmelerinin ucundan tutarak bacağıma giydirdi. Bu arada eli bacağımın iç tarafını okşayarak yukarıya kadar çıkmış, ardından iki parmağı açıkça çıplak amcığıma değmişti.
Çizmeyi bize indirimli fiyatında altında bir fiyatla sattı.
Adamın bu telaşlı ve rahatsız hali Cemil’i çok eğlendirmişti. Ama bu genç tezgahtarın beni ne kadar tahrik ettiği konusundan haberi bile olmadı.
��̷�a��
734 notes
·
View notes
Text
718 notes
·
View notes
Text
33 notes
·
View notes
Text
120 notes
·
View notes
Text
Kocamdan İntikam (1)
Evli çocuklu bir kadınım. İlk yıllar kocam bana çok düşkün ve ilgiliyken, son yıllarda iyice uzaklaştı benden. Geçen yıl kocamın telefonuna gelen mesajı gördüğümde beni aldattığını anladım. Dünyam yıkıldı. Aylarca kendime gelemedim. Öyle ki üzüntüden, yirmi kilo zayıfladım ve genç kız gibi oldum.
Kocam beni aldattığından çok pişman olsa da, kavgamız sürüyordu. Komşularımız da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Tabii kimseye bir şey söylemiyordum. Komşularımdan sadece çok samimi olduğum Dilara vardı.
Dilara alımlı bir kadındı ve yalnız yaşıyordu. Aldatılma konusunu sadece onunla paylaşmıştım. O da çok üzülmüş, beni teselli etmeye çalışıyordu. Aynı durumun kendi başına da geldiğini ve kendisinin de kocasını aldatınca acısının geçtiğini söyledi. Bunu hiç düşünmemiştim.
Kocamın gececi olduğu bir akşam, çocuğumu annemlere bırakıp, Dilara'ya oturmaya gittim. Efkarım artınca, Dilara,
“Alkol alır mısın hayatım?” diye sordu.
“Eskiden sadece birkaç kez bira içmişliğim oldu.” deyince,
“Bira içelim o halde, evde bira var. Hatta rakı da var istersen!” dedi. Bira getirdi, içmeye başladık. Ben anlattıkça o da anlattı, dertleştik. Derken Dilara'nın telefonu çaldı. Mutfağa geçip konuştu. Yine de sesini duyuyordum.
“Arkadaşım var, bugün olmaz!” deyip kapattı. Yanıma tekrar gelince,
“Kim?” diye sordum. Dilara,
“Erkek arkadaşım, bana gelmek istiyor!” deyince,
“Ben kalkayım o halde!” dedim.
“Gerek yok hayatım, gelmeyecek!” deyince içmeye ve sohbete devam ettik. Sohbetin ilerleyen bir kısmında,
“Kocanla aran nasıl? Yani yatak olayınız nasıl?” diye sordu. Acı acı güldüm,
“Anlatacak hiç bir şey yok ki Dilara.” Anlattım. Dilara da,
“Ohh ne güzel iş valla, beyefendi gül gibi karısını bırakıp başka kadınları siksin, sen de kuzu kuzu evde otur bunalıma gir! Olmaz öyle şey!”
“Ne yapabilirim? Çocuk var. Boşanırsam zarar görür.”
“Eğer o başkalarıyla sikişmeyi kendinde hak olarak görüyorsa, bunu yapmak senin de hakkın! Kocandan intikam almak istersen sana yardım ederim!” dedi. Çok şaşırdım, ama doğru da söylüyordu.
“Tamam, aslında haklısın, ama nasıl olacak ki?Sokaklara çıkıp adam arayacak halim yok ya… Evli çocuklu kadınım sonuçta…” deyince,
“Bekle!” dedi. Telefonunu alıp birini aradı. Ve yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı.
Dilara açtı kapıyı.. Kırk yaşlarında, bakımlı, iri bir erkek geldi. Bizi tanıştırdı. Adı Mustafa imiş ve Dilara'nın arkadaşıymış. O da bize katıldı, içmeye devam edip, rakıyı da aldık masaya. Biranın üstüne hayatımda ilk defa rakı da içince ben iyice sarhoş olmuştum.
“Başım dönüyor!” deyince, Dilara bana,
“Geç içeriye uzan istersen!” dedi.
Dilara'nın da yardımıyla yavaşça kalktım. Beni kendi yatak odasına götürüp yatırdı. Yastığı görür görmez uyumuşum.
Uyurken vücudumda gezinen bir çift el hissettim ve uyandım. Baktım ki Dilara ve Mustafa birlikte okşuyor beni… Çok acayip oldum. Sesim çıkmıyordu. İlk kez kocamdan başka birileri dokunuyordu vücuduma. Alev alev yanmaya başladım.
Mustafa dudaklarımı öpmeye ve külodumun üstünden amıma dokunmaya başladı. Hayal gibiydi. Dilara da tişörtümün içine elini sokmuş göğüslerimi okşuyordu.
Mustafa soyunmak için yataktan kalkınca, Dilara tişörtümü ve sutyenimi çıkarıp göğüslerimi yalamaya başladı. Üzerimde sadece eteğimle külodum kalmıştı. Mustafa soyunup tekrar yatağa geldi ve o da eteğimle külodumu çıkardı. Dilara göğüslerimi bırakıp Mustafa'nın yarağını yalamaya başladı.
O an aklıma beni aldatan kocam geldi. Kocamın siki ufacık ve inceydi. Mustafa'daki yarağı görünce ayılmıştım resmen, bir karıştan uzun ve bileğim kadar da kalındı.
Mustafa amımı yalayarak beni bir kez orgazm ettikten sonra doğruldu. Anlaşılan sıra beni sikmeye gelmişti. Gözümün önüne tekrar kocam geldi, hak etmişti bunu. Kocam beni aldatıp başka kadınlarla sikiştiyse, ben de bu yarrağı yemeyi hak ediyordum.
Mustafa bacak arama yanaşıp yarağının başını amıma sürtmeye başladı. Yanıyorum sandım. Çok ustaca hareket ediyordu. İyice sulanan amımın girişine usulca yarağının kafasını dayayıp hafifçe yüklendi.
Amımın dudakları ayrılmaya başladı. İçime giren yarak değil, sanki alev topuydu. Derken hepsini soktu. Mustafa beni sikerken Dilara da dudaklarıma yapıştı. Çok hoşlanmıştım bundan, resmen beni uçuruyorlardı.
Mustafa beni o koca sikiyle neredeyse yarım saate yakın sikti ve ardı ardına orgazma ulaştırdı. Sonunda o da artık garip sesler çıkarmaya başlamıştı, sanırım boşalacaktı. İçimden çıkması lazımdı, ama çık demeye bile halim yoktu doğrusu…
O da çıkamadı zaten. İçime tazyikli bir döl yağmuru başladı. Saniyeler boyunca aktı içime... Boşalması bitince içimden çıkmadan üstüme yığılıp yattı bir süre, sonra üstümden kalkıp ortamıza uzandı.
Biraz dinlendikten sonra Dilara harekete geçti, Mustafa'nın yarağını yalayıp kaldırdıktan sonra altına yattı. Mustafa Dilara'yı da sikip, ağzına boşaldıktan sonra üçümüz aynı yatakta uyuduk.
Sabah uyandığımda başımda bir ağrı ve halsizlik vardı. Mustafa çoktan gitmişti, yatakta Dilara ile ben kalmıştım. O da uyanmıştı. Gece olanları hatırladım. Ne yapmıştım ben, hiç tanımadığım biri beni sikmişti. Dilara gülerek dudaklarımdan öpüp,
“Mutlu musun aşkım?” dedi.
“Evet, hem de çok…”
Dilara ile yatakta biraz öpüşüp elleştikten sonra kalktık. Evime gittim, banyomu yaptım, amımın içi halen döl doluydu. Kimdi bu Mustafa onu da bilmiyordum. O gün akşama kadar kadar uyudum.
Ertesi gün Dilara telefonla aradı, hatırımı sordu.
“İyiyim!" dedim.
“Gel kahve içelim canım!” dedi. Giyinip gittim ona.
“Nasıl, amın doydu mu yarağa?” dedi.
“Evet! Kimdi o Mustafa denen adam?” diye sordum. Meğer onun sikicisiymiş, evli, dört çocuklu bir işadamıymış. Dilara,
“Mustafa senden çok memnun kalmış Seda… Sana bunu bıraktı!” diyerek elime zarf sıkıştırdı. Açıp baktım, içinde iki tane yüzlük dolar vardı. Kendimi garip hissettim o an… Kocamdan onu aldatarak intikam almak istemiştim ama, orospu gibi para kazanmıştım. Dilara şaşkınlığım geçmeden,
“Bugün de gelmesini ister misin?” dedi. Ben hala elimdeki dolarlara bakıyordum.
“Bilmem ki... Nasıl olur?” deyince, benim yerime karar verdi. Mustafa'yı arayıp,
“Akşama bana gel aşkım!” diye çağırdı.
Kahvelerimizi içtikten sonra ben evime geçtim. Banyoya girip ağdayla amımı kaymak gibi yaptım. Seksi bir tanga giydim, hafif makyajımı da yapıp akşamı bekledim.
Akşam Dilara arayınca önceden hazırladığım kıyafetleri giydim üzerime… Aynada mini etekli, epeyce dekolte kıyafetli halime baktım beğeniyle, sonra da çıktım. Dilara'nın zilini çaldım. Kapıyı açan başka bir erkekti. Şaşırmıştım. Ben tam,
“Dilara yok mu?” diye sorduğumda Dilara yanımıza geldi.
“Gel canım, gel… Yabancı değil, korkma…”
İçeri geçtik. Mustafa da içerdeydi. İki erkek, iki kadın olmak üzere dört kişiydik salonda… Beni erkeklere tanıştırdı.
Bana kapıyı açan kişinin adı Günay imiş, 35 yaşlarında yakışıklı biriydi. Ama bu olay neydi anlamamıştım. Dilara ile kahve yapmaya mutfağa geçtik. Dilara'ya,
“Kız bu ne iş?” diye sordum. “Evin yakışıklı erkek kaynıyor. Günay da kim şimdi?” Bir kahkaha atan Dilara anlattı. Günay doktormuş ve Mustafa'nın arkadaşıymış, beraber gelmişler.
“Günay gidecek zaten!” dedi. Salona geçtik kahvelerimizi içtikten sonra Mustafa poşetten viski çıkardı.
“Hafiftir, içebilirsiniz Seda hanım!” dedi. Hepimize birer kadeh doldurdular.
Hafif de bir müzik açmıştı Dilara. İçkileri içtik. Benim yine başım dönmeye başladı. Günay ise yiyecek gibi bakıyordu bana... Karşımızda bize aldırmadan öpüşüp duran Dilara, sonunda Mustafa'yı alıp odasına götürdü.
Benimse içkiden mi neden bilmem, baş dönmesinin yanında biraz da başım ağrıyordu. Bunu Günay'a söylediğimde, yanıma gelip bir ilaç uzattı,
“Benim de başım ağrır, bunu hep yanımda taşıyorum. Ağrı kesici, etkili bir ilaçtır!” dedi.
Mutfaktan su alıp ilacı içtim. Salona dönerken Dilara'nın odasından inleme sesleri geliyordu. Anlaşılan Mustafa gece beni siktiği gibi inleterek sikiyordu. Günay beni salonda elinde bir bardak içecekle karşıladı ve
“Bunu da için, baş dönmesine iyi gelir!” dedi. Alıp bir dikişte içtim. Kanepeye uzandım. Günay'ı hayal meyal görüyordum.
“Sesleri duyuyor musun Seda?” dedi üzerime eğilerek… İçim kaynamaya başlamıştı, gerinerek,
“Evet, duyuyorum.” dedim, adama gülümsedim. Vücudumdaki bütün kan çekiliyor, sanki kasıklarıma doğru yürüyordu. Vajinamın istekle kaşındığını, am dudaklarımın kendiliğinden şiştiğini hissediyordum.
“Sedacım… Doğrusunu istersen, ben tahrik oldum seslerinden… Sen ne dersin?”
Elini dizlerime koymuş, bacaklarımı okşayarak yukarılara çıkıyordu. Mini eteğimin altına girdi, titreyerek, ürpererek bekledim. Bacak içlerimi okşayan eliyle sonunda tanga külodumun önünü avuçladı.
“Ohh… Ben de çok kötüyüm doktor…” diyebildim, dilimle kuruyan dudaklarımı yalayarak ıslattım. Elimi yukarı kaldırıp gömleğinin üst düğmesinden içeriye soktum, kıllı göğsünü okşadım. Gözlerinin içine baktım.
“Evet, sen çok kötü bir kızsın.” dedi. “Beni delirtiyorsun. Amcığın sırılsıklam, biliyor musun?”
Biraz daha eğildi, beni öptü, dudakları sıcacıktı. Sonra da güçlü kollarıyla kucağına alıp diğer odaya taşıdı. Yavaşça yatağa bıraktı. Kendimdeydim ama kontrolsüzce Günay'ı öptüm. O da bu anı beklemiş. Sarıldı bana. Uzunca bir süre öpüştük. İyice ıslanmaya başladım.
Günay beni yavaşça soyuyordu. Askılı bluzumu çıkarmasına yardım ettim. Ardından eteğimin kopçasını açıp çıkardı. Sonra da ben onu soymaya başladım. Gömleğinden sonra pantolonunu ve ardından külodunu sıyırıp çıkardım. Çoktan sertleşmiş kocaman bir yarak karşımdaydı.
Doktorun aleti Mustafa'nın yarağından da büyüktü. Damarlı gövdesi vardı ve iri kafalıydı. O anda Dilara'yı kıskanmadım desem yalan olur. Biri işadamı, diğeri doktor olan arkadaşları vardı ve ikisinin de yarakları büyüktü.
Günay külodumu da çıkardıktan sonra amımı yalayınca iyice ıslandım. Ben de onun yarağını ağzıma alıp emmeye başladım. Çok iriydi. On dakika yalaşmadan sonra hazırdık.
Bacaklarımı açıp arasına yanaştı. Bir eliyle tuttuğu yarağını amımın dudakları arasına sürtüyordu. Derken yarağının kafasını hafifçe soktu içime. Müthiş bir zevkti bu, daha önce hiç yaşamadığım. Yavaşça hepsini amıma yerleştirdikten sonra girip çıkmalara başladı.
Kocamdan 18 senedir göremediğim bir sikiş yaşıyordum. Günay hızlanmaya başladı. Sonra birden ben kendimi üstte zıplarken buldum. Daha sonra beni domaltıp arkadan amıma girdi.
Bir saate yakın, pozisyondan pozisyona sokarak sikti ve orgazmdan orgazma sürükledi beni. Ama kendisi halen boşalmamıştı. En son beni tekrar altına alıp ezercesine sikmeye başladı. İyice hızlandı ve inleyerek içime boşaldı.
O sırada Dilara ve Mustafa da geldi yanımıza. Mustafa'nın yarağının kalkık olduğunu fark ettim. Günay içimden çıkar çıkmaz, Mustafa girdi amıma ve hızlı hızlı sikmeye başladı.
Doktor da Dilara'yı kucaklamış öpüşüyorlardı. Sonra da kızı önünde diz çöktürüp sikini yalatmaya başladı. Saçlarından tutup kasıklarına bastırıyor, bademciklerine kadar kadının ağzına veriyordu yarağı… Dilara adamın dizlerine tutunup kurtulmaya çalışıyor, öğürme sesleri arasında ağzındaki yaraktan kurtulmaya çalışıyordu.
Ben daha ne oluyor demeye kalmadan içimde gidip gelen Mustafa homurtulu inlemeler eşliğinde içime boşalıp çıktı. Bizi duyan doktor da arkadaşımın ağzının içine boşalmaya, spermlerini direkt gırtlağına akıtmaya başladı.
Artık yorgunluktan bitmiştim. Arka arkaya iki erkek spermlerini amıma boşaltmışlar, beni mahvetmişlerdi. Mustafa ile Günay giyinip gittiler. Ağzını yüzünü yıkayıp erkeğin döllerinden temizlenen Dilara erkekleri kapıdan uğurlayıp geldi. İkimiz baş başa kalınca, epey bir miktar para uzatıp,
“Bunu da Günay bıraktı!” dedi.
Birer kahve yapıp, biraz konuştuk. Meğer Günay'ı da Dilara benim için ayarlamış, salak kocamdan intikam almam için. Mustafa ve Günay hakkında yorum yaparken,
“Yarakları nasıl ama, beğendin mi?” diye sordu. Ben de,
“Deli misin kız, beğenmez olur muyum hiç! Ama böyle büyük yarakları yedikten sonra şansıma lanet ediyorum! Sen ne şanslı kadınsın Dilara...” dedim.
“Hayatım bunun şansla alakası yok ki, seçmece bunlar!” dedi.
Ne demek istediğini anlamamıştım. Telefonundaki bir dosyayı açıp bir sürü erkeğin resimlerini gösterdi.
“Bak bunların hepsi sosyal medyadan arkadaşım. Çoğu evli ve çocuklu olmasına rağmen hepsi azgın, hepsi sikişmek istiyor! Üstelik hepsi de doğru dürüst meslek sahipleri, yani paralı tipler. Ama ben yaraklarına bakıp öyle çağırıyorum!” deyip, bir başka dosya açtı.
O dosyada da o erkeklerin yaraklarının resimleri vardı. Şaşkınlığımı ve yarak resimlerine ilgiyle baktığımı gören Dilara telefonu elime verip,
“Ben kahveleri tazeleyeyim hayatım... Sen de bir dahaki sefere yemek istediğin yarağı seç!” dedi ve dudaklarıma bir öpücük kondurup mutfağa gitti.
75 notes
·
View notes
Text
Horny? Hook up with sexy singles! FREE registration.
3K notes
·
View notes
Text
104 notes
·
View notes
Text
Kocam Hastayken Olan Oldu
Bir gece ansızın kocamın inlemesiyle uyandım. Müthiş bir ağrı, kıvranma. Ağrısı durmayınca apar topar acile gittik. Taş veya kum döküyor. Ağrı kesiciler, ilaçlar, serumlar. Ağrı kesilince eve döndük. Gece tekrar ağrı. Tekrar ağrı kesici. İdrarda kan. Zor işemeler. İşte böyle başladı her şey. O zamana kadar kocamın hiçbir şeyi yokken, doktorlarla, ilaçlarla tanıştık. Bünyesi mi yapıyormuş ne, kesilmedi gitti. Gece uykudan kalktık. Gündüz işten çıkıp geldi sancı nedeniyle. Raporlar. İzinler.
Eh, bu arada da bizim haftada bir yaptığımız olağan sevişmeler de iyice rafa kalktı. Birşey söyleyemiyorum, adam canıyla uğraşıyor. Ne siki kalkıyor, ne beni görüyor gözü. Ama bu arada ben de iyice doldum, taştım. Üç gün, beş gün, bir hafta, iki hafta, üç hafta. Bitmek bilmiyor. Kocam sancılardan fırsat bulur da uyuyabilirse, ben de yanında yatıp kendimi parmaklıyorum, kendimi tatmin ediyorum. Banyoda küvetin içinde yatıp, ılık, tazyikli suyu tutuyorum klitorisime. Su sıcak sıcak amıma çarpıp dururken, ben memelerimi okşaya okşaya boşalmaya çalışıyorum. Salatalıklar. Fırça sapları, tarak sapları. Ama olmuyor tabi. Gerçek sikin yerini tutmuyor ki. Kıvranıyorum yarak girsin içime, siksin beni kocam diye. Ama maalesef.
Yine bir gece vakti. Yine uykusundan uyandı kocam. Gündüzden beri işeyemiyordu. Bir iki damla geliyor, tıkanıp kalıyordu. Gece iyice zorlamaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Araba var aşağıda, ama kullanmasını bilmiyorum. 112’yi arasam mı, ne yapsam, diye düşünürken, apartmanda en üst kattaki Tıp son sınıfta okuyan Cem geldi aklıma. Cem annesiyle birlikte oturuyordu, bekar bir gençti. Ara sıra tesadüfen rastlaşır, selamlaşırdık. Daha çok annesi Leyla ablayla görüşüyor, tanışıyorduk. Cem yakışıklı, güleç yüzlü, spor delisi bir çocuktu. Derslerinden nasıl fırsat buluyorsa body çalıştığını söylüyordu annesi. Üçgen vücudundan, kaslarından belliydi zaten. Evlerine gittiğimde bir kenarda hep spor aletleri görürdüm.
Öyle telaşlıydım ki, üzerime geceliği geçirip fırladım. Bu saatte ambulans çağır, bekle, acile git, doktor ara, derdini anlat. Ohoo, bunları yapana kadar en azından fikir alabilirdim Cem’den. Telaşla asansörü beklemeden merdivenleri koşarak tırmandım. Gecenin üçünde ayak seslerim yankı yapıyordu. Üç kat yukarı çıkıp kapısına dayandım, zili çaldım. Ses gelmedi. Bir daha. Bir daha. Bir yandan kapıyı tıklatıyordum. Sonunda kapı açıldı. Ben Leyla ablayı beklerken, Cem karşımdaydı. Üzerinde bir şort vardı sadece, gözlerini oğuşturuyordu. Beni görünce şaşırdı, gözleri açıldı. Üstüne atılıp nefes nefese, “Cem, çabuk bana yardım et...” diyerek kollarını tuttum.
“Ne oldu Gül abla? Kötü bir şey mi var?” dedi. Şaşalamıştı iyice. Sendeledim, düşecek gibi oldum. Kollarıyla tutup sardı beni. Kırık dökük cümlelerle anlatmaya çalıştım derdimi. Zaten kocamın hastalığını biliyordu. “Merak etme sen, sonda takmak gerek. Hemen takıp rahatlatırız, sonra acile götürüp tedavisini sağlarız. Sakin ol!” diyerek, omuzlarımı okşaya okşaya rahatlattı biraz ve “Evde var mı sonda falan?” diye sordu. “Var galiba. Daha önce birkaç tane almıştık. Olması gerek...” dedim. “Hadi gidelim! Dur ben üzerime bir şey giyip kapıyı kapatayım, annem yok, yalnızım evde!” dedi.
Aşağıya indik. Bizim daireye girdik. Cem yatak odasına giderken, ben ecza dolabından sondayı almak için mutfağa gittim. Sondayı titreyen ellerimle arayıp buldum. Yatak odasına gittim aceyle. Cem kocamın ateşine bakıyor, nabzını sayıyordu. Başucunda duran tansiyon aletiyle tansiyonunu ölçtü. Pijamasını açıp karnını, belini falan yokladı. Başını çevirip bana baktı. Getirdiğim sondayı aldı. Bana bakıyordu halen. O telaşın içinde şaşırdım, niye bakıyor bu çocuk bana diye düşündüm, bir garip geldi. Sondayı hazırlarken, bana, “Pijamasının altını çıkarırmısın Gül abla?” dedi. Eğilip dediğini yaptım. Külodu vardı altında. “Onu da!” dedi. Kocamın külodunu da sıyırdım. Çıplaktı şimdi kocam. O beni az çok mutlu eden siki iyice küçülmüş, çocuk pipisi haline gelmişti. Bir yandan kocamın külodunu pijamasını aşağıya indirmiştim, genç bir delikanlı kocamın pipisini tutuyor, elinde eldiven, sonda. Ben gecelikle...
Gecelik aklıma geldi, baktım. Aman Tanrım. Üzerimde tek külotla yattığımdan, telaşla yataktan fırladığımda elime ilk gelen geceliğimi geçirmiştim üstüme. Ve o da kocamı tahrik etmek için giydiğim en delişmen, en seksi giysimdi. Siyah tül, içimi gösteren, incecik, kısa gecelik. Ben oturunca iyice sıyrılmıştı. Göğüslerim, minicik kırmızı külodum, siyah tülün altında olduğu gibi meydandaydı. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissediyordum. Aklıma hemen gidip değişmek geldi. Ama kocam sımsıkı elime yapışmış, bırakmıyordu ki...
Cem kocamın pipisini tutup, sonda hortumunu dayadığında, ben başımı çevirdim, bakamadım. Kocamın inlemeleri artmıştı, hortum canını yakıyordu besbelli. Elini sıktım, cesaret verici birşeyler söyledim. Biraz sonra Cem, “Tamam, bitti abi...” dedi. Baktım, sondanın hortumundan sarı bir sıvı ilerlemeye başlamış, torbanın içine akıyordu. Kocamın yüzündeki rahatlama beni de rahatlattı. O halde bekledik. Arada Cem’in bakışlarının benim üstümde dolaştığını hissediyor, içimde garip duygular savaşıyordu.
Öyle absürd bir durumdu ki. Yatakta, sikinden çıkan sonda hortumuyla belden aşağısı çıplak kocam. Bir yanında şeffaf geceliğimle ben. Diğer yanında, bir şort, atlet şeklinde tişörtüyle gencecik bir erkek. Kocamı bebek gibi tutan, çeviren kaslı kollar. Hafif kıllı bacakları. Şortunun önünde bir kabarıklık. Gözümün ucuyla baktım. Sanki ilk geldiğinde bu kadar yok muydu bu? Daha mı kabarmıştı ne? Offf! Evet! Siki kalkmıştı çocuğun. Benim için mi kalktı bu sik şimdi? Herhalde öyle...
Evet. Kalkmaz mı? Kalkar tabi! Nerdeyse yarı çıplak, şeffaf tülün altında sarışın, bembeyaz bir vücut. Kabarık, dik memeler, uçları parmak gibi kabarmış, tülü kabartıyor. Sarı saçlarım uzun, ama memelerimi örtmüyor ki. Atkuyruğu yapmışım, arkada duruyor aksi gibi. Memelerimi kapatan bir şey yok. Gözlere ziyafet. Geceliğin etekleri kasıklarıma gelmiş. Külodumun yarısı tülün altında, yarısı meydanda...
Bana da bir şeyler oluyor bu vaziyette. Kasıklarıma kan yürüyor sanki. İçimde, karnımın altında kıpır kıpır bir şeyler. Amımın kabardığını hissediyorum, bacaklarımı sıkıyorum engellemek ister gibi. Klitorisim şişmiş gibi. Sular yürüyor içimde. Konuşmuyoruz pek. Odada sadece nefes alışlarımız var. Kalbimin çarpıntısını duyacak sanki. Ha, bir de kocamın acıdan inlemeleri, “Iıhhh... Ihhhh...” diye. Ama öyle inliyor ki, sanki hasta inlemesi değil, zevk inlemesi gibi geliyor kulağıma. Bu beni daha da azdırıyor. Kulaklarım yanıyor sanki. Yapma kocacığım, inleme böyle. Zaten başıma vurmuş erkeksizlik...
Sondanın torbası doldu. Değiştirdi hemen. Biraz sonra kesildi idrar gelişi. Kocam iyice rahatladı. Elimi sımsıkı tutan eli gevşedi, parmakları açıldı. Baktım, kendinden geçmiş rahatlayınca. Cem uzandı, pijamayı tutup çekmek istedi. Ellerimiz birbirine değdi. Ürperdim. O da ateşe değmiş gibi çekti elini. Sonra vazgeçip pikeyi çekti üstüne, kocamın çıplaklığını örttü. Fısıltıyla, “Rahatladı... Bırakalım uyusun!” dedi.
Yavaşça kalktık. Çıkardığı idrar dolu sonda torbasını elime verdi, yatak odasından çıktık. O salona giderken ben banyoya gittim. Ama ne yapacağımı bilemedim. Dökecek miydim, atacak mıydım? Cem’e seslendim yavaşça, “Cem, ne yapılacak bu?” diye sordum. Kalkıp banyoya, yanıma geldi, “Ya pardon, unuttum söylemeyi...” derken kalakaldı. Yine aynı durumdaydık. Üstümde geceliğim. Dik memelerim geceliği iyice kabartmış, kalçalarım yuvarlacık, kırmızı dantel külot içimde, uzun çıplak bacaklarım. Ayağımda yüksek topuklu ev terlikleri. Kırmızı ojeler...
Cem hemen önümde. Elimde idrar torbası. Elini uzattı, almak istedi. Parmaklarımız birbirine değdi yine. Yine o elektrik çarpması hissi. Kıvılcım çaktığını görebilirim sanki. Yanaklarım alev alev. Elimi tuttu, bırakmadı. Gözleri gözlerimde. Diğer eliyle idrar torbasını alıp, bakmadan yandaki çamaşır makinesinin üzerine bıraktı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan. Sonra yaklaştı. Yaklaştı... Birden sımsıkı sarıldı bana. Ben sanki hipnotize olmuşum. Ne bir şey söyleyebiliyorum, ne bir tepki verebiliyorum. Sadece dudaklarım kurumuş gibi. Nefes alışlarım sıklaşmış...
Ve eğilip, kurumuş dudaklarıma su verdi. Etli dolgun erkek dudaklarını kapattı ağzıma. Vahşice öpüşmeye başladık. İki vahşi hayvan gibiydik gerçekten. Ben onun kollarının arasındayım. Saçlarını kavramışım. Dudaklarımı örseleye örseleye öpüyor, emiyor. Saçlarımı arkadan tutmuş, başımı çekiyor kendine. Sanki kaçacakmışım gibi sımsıkı sarılmış diğer koluyla. Kendine bastırıyor. Memelerim onun geniş göğsünde eziliyor. Canım yanıyor, nefes alamıyorum. Ama aldırış etmiyorum. Yansın canım. Ezsin beni. Yeter ki bu pazuları, kolları bedenimden hiç ayrılmasın. Alev alev yanan kasıklarımda bir kabarıklık, bir sertlik. Aman Tanrım. Taş gibi sanki. Bastırıyor, eziyor, batıyor sertliği önüme...
Kıvranıyorum. Dudakları her yerimde dolaşıyor, yanaklarımda, burnumda, kulaklarımda, boynumda. Elleri? Onlar da iki yaramaz. Kalçalarımda, sırtımda, geceliğimin altında. Külodumun arkasında, önünde. Nefes nefeseyiz. Soluklarımız birbirine karışıyor ağzımızda. Elleri memelerimde dolaşıyor, yoğuruyor memelerimi, sıkıyor, uçlarını eziyor geceliğin üstünden. Sonra iki eliyle geceliğin dantel yakasını tuttu birden, aniden ikiye ayırdı yakayı. Güçlü parmaklara dayanamadı gecelik, bir cayırtıyla ikiye ayrılıverdi. Bir külotla kalmıştım önünde. Eğildi, diz çöktü, külodumun üstünden dudaklarıyla kavradı amımı. Kabarmış amımı, ısırır gibi yaptı dudaklarıyla. Kıvrandım, inledim. Saçlarını tutup karıştırıyordum önümde diz çökmüş şövalyemin...
Pençelerini külodumun iki yanına geçirip hızla, yırtarak indirdi aşağıya. Şimdi çırılçıplaktım. Hayranlıkla baktı amıma geri çekilip. Sonra dudaklarıyla uzandı, sıcak dudaklarını amıma kapattı. Dayanamadım inledim, “Oohhhh!” diye. Kalçalarımı kavramış, kendine çekiyordu beni emerken. Dudaklarını bastıra bastıra emiyor, diliyle amımın dudaklarını okşuyor, dilinin ucunu içeriye sokuyor, beni delirtiyordu. Dayanamadım. Kasıldım. Dilinin klitorisime değmesi bitirmişti beni. Saçlarını koparırcasına asılarak eğildim, kapandım. İkiye katlanmıştım sanki. Kasıla kasıla boşaldım...
Ayağa kalktı. Elimden tuttu. Salona götürdü beni. Çırılçıplak, munis bir kedi gibi her isteğini yapıyordum. Hiç itiraz etmiyordum erkeğime. Salonda uzun bembeyaz tüylü bir halı vardı parkenin üzerinde. Ve sehpa. Koca sehpayı bir kutu gibi kolayca kaldırıp kenara koyuverdi hızla. Pazularının kabardığını görüyordum bunu yaparken. Sonra üstündeki iki parça giysiyi bir anda çıkarıp fırlattı. O da çırılçıplaktı karşımda şimdi. Spor salonu reklamlarında, pornolarda gördüğüm, ağzımın suyu aka aka baktığım, bakarken mastürbasyon yaptığım o kaslı, damarlı erkek vücutlarından biri vardı karşımda. Geniş göğüsler, pazulu kollar, üçgen omuzlar, daralan bel, şişik kaslı bacaklar. Ve... Bacaklarının ortasında mızrak gibi havaya dikilmiş, damarları kabarmış, uzun mu uzun bir yarak!
Uzun tüylü halının ortasında duruyor, bana bakıyordu ateş gibi yanan gözlerle. Bekliyordu. Ben de bekletmedim. Yaklaştım. Önünde diz çöktüm. Taparcasına hareketlerle yarağına dokundum. Titredi yarak. Vücut kasıldı. Yaklaştırdım yüzümü. Dilimi çıkardım. Yukarıya baktım. Beni izliyordu pür dikkat. Dilimin ucunu gösterdim ona ve yarağının başına değdirdim. Yine titredi. Sonra kapandım üstüne. Dudaklarımla. Emdim. Yaladım. Yarağının başını, gövdesini, gövdesindeki damarları. Altta kıvrılıp duran taşaklarını tutup okşadım. Ağzıma sokup alabildiğim kadar almaya çalıştım yarağını. Öyle kalındı ki yarağı, dudaklarım gerilmişti iyice. Ağzımın içinde dilimle okşuyordum sikinin başını. Tükürüklerimden pırıl pırıl parlıyordu güzel siki. Hafif eğilmiş, saçlarımdan tutup ağzıma sokup çıkarıyordu yavaş hareketlerle. Ağzımı sikiyordu sanki...
Fazla sürmedi bu. Sanırım iyice dolmuştu. Çıkarttı ağzımdan sikini. Yüzüne baktım. Ne yapacak diye merak ediyordum. Bekletmedi beni, kolumdan tutup fırlatırcasına arkaya yatırdı beni. Sırt üstü uzanıp bekledim. Bacaklarımı ayırıp arasına girdi. Siki taş gibi, damar damar, havaya dikilmişti. Bir an aklıma, yatak odasında yatan kocamın, ucundan hortum çıkan pipisinin görüntüsü geldi, tiksintiyle ürperdim. Başımı sallayıp uzaklaştırdım o görüntüyü. Bu koca şeyin tadını çıkarmalıydım. Bacaklarımı ayırabildiğim kadar ayırıp, amımın dudaklarını elimle ikiye ayırdım. Erkeğimi bekledim...
Havaya kalkan koca sikini amıma hizalamak için aşağıya bastırması gerekiyordu, o da öyle yaptı. Başını değdirdi. İçinden sular süzülen amcığım hazla titredi sertliği hissedince. Kalçalarını ileri itip, boylu boyunca sikini gezdirdi amımda. Yavaşça. Geri geldi sonra aynı ağır hareketlerle. Başını kabarmış klitorisime bastırdı. İnledim. “Mmmmm! Çok güzel!” diye kıvrandım altında. Yüzüme bakıyordu gözlerini ayırmadan. Benim zevkle kasılan yüzümü, şehvet denizinde yüzen, her kası ayrı kasılan vücudumu inceliyordu pür dikkat. Bir daha gidip geldi amımın dış dudaklarının arasında. Bir daha. Bir daha. Dayanamadım. Kıvranıyordum zevkten, “Hadi! Hadi sok! Yalvarırım sok!” diye inledim.
İki parmağıyla amımın dudaklarını tutup açtı. Kalın bastonun başını itti içine. İri başı zorlanarak girdi amıma. Yine kıvrandım. “Ahhh! Yavaş!” diye fısıldadım. Eğildi üzerime. Dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Yine o vahşi hareketlerle öpmeye başladı. Boynuna sarıldım, bacaklarımla kalçalarına sarılmaya, sikini içime almaya çalıştım. Önce bırakmadı. Kıvrandırıyordu beni istekten. Sonra yavaş yavaş girmeye başladı içime. Amımı yara yara girdi. Girdi. Girdi. Hiç bitmeyecek gibiydi girmesi. Ne kadar uzundu bu şey böyle? Sonunda geldi, rahmime, dibime dayandı sikinin başı. Durdu. Ağzının içinde nefes nefeseydim. Burnumdan soluk almaya çalışıyordum. Başım dönüyordu zevkten. Amımın içinde sikinin o muhteşem kalınlığı, her tarafımı doldurmuş, kapkalın, mızrak gibi duruyordu...
Sonra hareket başladı. Çekti, dışarıya kadar çıkardı. Sonra tekrar yara yara girdi amıma. Girdi. Dibe dayandı. Dışarıya... İçeriye... O kalın, damarlı, kocaman başlı yarak içime durmadan giriyor, çıkıyor, ben zevkten, şehvetten çılgınlar gibi kıvranıyorum. Bağırmamak için kolumu ısırıyorum. Bacaklarımın arasındaki adeta bir makine. Bir seks makinesi. Hiç temposunu bozmadan, içimden sularımı fışkırta fışkırta çıkıyor, giriyor, çıkıyor giriyor. Tanrım, bu nasıl zevktir! Nefessiz kalıyorum. Kuş gibi altında çırpınıyorum. Ellerim pazularında, sırtının boğum boğum kaslarında dolaşıyor. Şehvetten kendimi kaybetmişim adeta. Tırnaklarımı batırıyorum, çiziyorum. Öyle bir zevk ki bu, hiç tatmadığım, hiç duymadığım bir şey. Kocamın ince, narin vücuduna alışkın vücudum, bu genç, iri, kaslı gövdenin altında eziliyor.
Bacaklarım ikiye ayrılacak sanki. Ayırmaya çalışıyorum. Daha çok, daha çok girmesini istiyorum amıma. Derinlerime. “Aahhh!” diye inliyorum dişlerimin arasından. Başımı kaldırıp, dişlerimi boynuna, omuzlarına geçirmeye çalışıyorum. O da memelerimi ezercesine üstüme eğilip, boynumu, kulak mememi yalıyor. Deliriyorum. Amımın suları seller gibi akıyor. Aralıklarla kasılıyorum, orgazm yaşıyorum, durması için yalvarıyorum, “Dur! Dur lütfen! Yeter! Ahhh! Yeterr! Bitirdin beni! Alışık değilim aşkım, erkeğim, aygırım... Böylesini yaşamadım hiç, lütfen durrr!” diyorum.
Durmuyor. Sürekli inip kalkıyor bacaklarımın arasında gövdesi. Ohhh! Delirmek üzereyim zevkten. Sularımdan bacaklarımın arası banyo yapmış gibi ıslak. Erkeğimin kasıklarındaki kılları bile ıslatmış. Başımı kaldırıp bakıyorum, tüylerinin ıslak parlaklığını görüyorum amımın üstünde. Ve o ıslak kıllar her içime gömüldüğünde klitorisime baskı yapıyor, çıkarken klitorisimi okşaya okşaya vantuz gibi çekiliyor üstünden. Delirtiyor bu beni...
Her içime girdiğinde, Koç yumurtası gibi taşakları götümün deliğine çarpıyor ıslak ıslak. Bütün bu fırtınanın içinde taşaklarının ıslak göt deliğimi okşamasını, çarpmasını ayrımsıyorum. Her şey, ama her şey beni zevkten çıldırtmak için organize olmuş sanki. Ter içindeyim. Memelerim, boynum, göbeğim ıslanmış terden. Saçlarımın arasından süzülüyor terler. O da öyle. Şınav çeker gibi üstümde gidip gelen gövdesi parlıyor. Işıl ışıl. Çıldırtıcı bir görüntü. Kokusu, erkeksi ter kokusu. Burun deliklerim hazla titriyor, o kokuyu içime çekiyorum...
Sonunda, en sonunda, hiç bana sormadan, sormaya gerek bile görmeden boşalmaya başlıyor aygırım. Dudaklarını sımsıkı kapamış, ses çıkarmamaya çalışarak, inleyerek kasılıyor bacaklarımın arasında. Sanki delecekmiş gibi bastırıyor sikini amıma. O amımı geren, zorlayan kalınlığı artmış gibi geliyor bana. Başının zonkladığını duyuyorum rahim duvarlarımda. Ve döllerinin kızgın sıcaklığını. Yakıyor, kavuruyor içimi, derinlerimi. Ben de son kez kasılıyorum artık. Beraber boşalıyoruz erkeğimle. Birbirimizin içinde eriyoruz son damlamıza kadar...
Üstüme yığılıp kaldı bir an. Sonra incinmemden korkar gibi sikini içimden çıkarıp yana devrildi. Başımı çevirip baktım. O sporcu göğsü inip kalkıyor sürekli. Maratonda koşup yığılmış atlet gibi. Ağzı açık. Nefes almaya çalışıyor. Siki halen kalkık, ucunda son sperm damlaları görünüyor. Pırıl pırıl, benim amımın sularından mı, spermlerden mi, ıslak, parlıyor. Dimdik...
Elimi uzatıp o güzel sikini okşamak, öpmek geldi içimden, fakat kolumu kaldıramıyorum, elim yana düşüyor. Hareketimi fark etti hemen. Elimi tutup dudaklarına götürdü. Parmaklarımı öpücüklere boğdu. Parmaklarımı emdi tek tek. Bana doğru döndü, elini göğsüme kapatıp ucunu öptü. Sonra dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve “Seni seviyorum aşkım! Hep bu anı bekledim! Seninle sevişmeyi hayal ettim hep!” dedi fısıltıyla...
Gülümsedim. İçimi titretti bu itiraf. Bu kez ben onun elini dudaklarıma götürdüm, “Keşke daha önce söyleseydin erkeğim, bu zevkten mahrum kalmazdık ikimiz de!” diye yanıtladım :)
269 notes
·
View notes