nurayaa
Nuraya
46 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
nurayaa · 1 year ago
Text
Tortulu bir bedende kaldı ruhumun bir yanı.
Şimdi öncekinden de eksik, öncekinden de kırık ayrılıyorum senden...
Devam ettikçe ayağıma takılan sevgimin parçaları,
Delik deşik ayak tabanım.
Kan aksa da durmuyorum,
Bu zehirli bağdan ne kadar uzaklaşırsam o kadar iyi.
Sevdikçe düzelir diye düşündüm,
Boğazıma sarılan ellerle farkına vardım.
Sevgi insanı değiştiremezmiş,
İhanetin tortusunu akıtamazmışsın bedenden...
Tortulu bir bedende kaldı ruhumun yarısı,
Onun ellerindeki kanıma karıştı aldığım nefesler.
Şimdi öncekinden de eksik, öncekinden de kırık ayrılıyorum senden...
Dizlerimde morluklar, kollarımda yeşiller.
Senin sayende her an kana bulanmış kırmızı dudaklarımlayım.
Kızarık ve morluklar, bolca kanın arasında bana olan aşkını ayıklıyorum.
Topladıkça kırıntıları bir sigara kağıdını zor dolduruyorlar.
Sarıp sarmalıyorum kağıda aşkını, kibritin kıvılcımıyla yakıyorum.
Ciğerlerime çektiğim her nefesle harcıyorum bana olan aşkını,
Beni harcadığın gibi değil de sessiz sedasız bir uğurlama bu.
Senin aşkın sadece bana zararmış meğersem,
Beni zehirleyen dumanmışsın, düştüğüm merdiven boşluğuymuşsun.
Senden sadece acı ve yaralar aldım, bir de dumanını...
Aşkını sarıp içtiğim günden beri tadına yakın bir sigara dumanı arayışındayım.
Sen, tehlikeli bir bağımlılıksın.
İnsanı ölümden de beter köşelere götürebilen,
Şeytanın inine insanı koyun suretinde sokanlardansın.
Ama üzgünüm sevgilim, bu hikayende koyun olamam.
Benden olursa keçi olur,
İnadıyla kendini sonuna götüren aptal bir keçi.
Sevdim mi bırakamayan, bağımlısı olan aptal bir keçi...
8 notes · View notes
nurayaa · 1 year ago
Text
"Ölmeyi beklemeden söyle içinden geleni, bağır, çağır, sars bedenimi. Biliyorsun bedenim daha fazla tutunamaz uçurumun ucundaki dala. Daha fazlasına gücümün yetemeyeceğini bile bile benden daha da uzaklaşıyor sesin. Şimdi ne desen duyamıyorum, dudaklarını okuyamıyorum. Küfür etsen de lanet etsen de hepsine aynı karşılığı veriyorum ellerimi daldan çekerken;
'Bende seni seviyorum.'
“birazdan ölürüz belki, her yazdığımı veda say.”
263 notes · View notes
nurayaa · 1 year ago
Text
Akın gözyaşlarım, yanaklarımı ıslatın.
Yarından ötesi yokmuş gibi tüket nefesini,
İçine çektiğin havayı zehirle,
Sigaranın dumanıyla kaplı,puslu bu gecede son nefesin sıkışıp kalsın.
Karanlıktan korkarken şimdi ışığı açmaya korkar oldun.
Karanlıktan korkan yine de karanlığa sığınan biri oldun çıktın.
Aynalara baktıkça gördüğün o yabancı yüzü tanıyamamayı kanıksadın
Bir gün tam da hislerinle örtüşecek kadar dağılmış olduğunda fark ettin ki;
Yabancı surat gittikçe içine benziyordu.
Onu da karanlığa boğuyordun
Biliyordun ki ne kadar boyarsan boya siyah beyazla kapanmaz...
Ne kadar boyanırsan boyan içinin karanlığını kapatamazdı boyalar.
Sende teslim olmaya karar verdin,
Tanrı'nın vergisi altın sarısı saçlarını boyattın siyaha.
Nikotin tadında dudaklarına sürdün savaş boyanı,
Simsiyahtı ruhun,
Ve sonunda dışına taşmasını beklemeden kendin bitirdin işini.
İntiharın çeşitlerinden biriydi bu, bir kabusa benzemek.
İntihar etmek illa ki nefesinin kesilmesi demek değildi senin için,
Sen, benliğini öldürdün. Sana verilen her şeyi yok ettin ve yeniden doğmayı umdun...
Yeniden, sil baştan başlamak mümkün değilmiş meğersem,
Boyanmış bir palyaço olarak kalakaldın.
Yağan yağmur yüzünü yıkadı, şimşekler bastırdı çığlıklarını.
Tanrı da seninle beraber ağlıyor şimdi,
Sesini taşıyor rüzgar, tüm dünyada yankılanıyor acıların.
Yağmur akıtıyor boyaları, üzerini kapattığın benliğini soyuyor.
1 note · View note
nurayaa · 1 year ago
Text
Öğrenmek İçin Yaşamak Gerekir,
Öğrenmek için yaşamak gerekir,
Yazmayı kimse elinden alamaz.
Yeterince kararlı olursan zihninin duvarları da yeter,
Mürekkebin olmasa da olur.
O duvarları kanınla doldur, duygularının sıçradığı duvarlara gülümse...
Seni var eden işte bu, kanını akıt ta ki akacak kan kalmayana kadar.
Belki kelimelerin hepsine yetmez vücudunda biriken kan,
Ne önemi var ki zaten hepsi aklının duvarlarında sadece sana açık bir sergide sergilenmekte...
Ölümünden sonra açılan organlarında yazamayacak kadar silik bu kan lekeleri. Baskıya dayanamayacak kadar çürük duvarlar, üflesen yıkılır.
Ama sen yine de bileklerinden fışkıran kanla kollarını sıvıyorsun,
Tükenerek yazıyorsun, akıyorsun.
Kimsenin göremeyeceği şeylere kendi canını akıtıyorsun.
1 note · View note
nurayaa · 1 year ago
Text
Kiloluyum, formda değilim.
Hızlı kilo aldığım için vücudumda çatlaklarım var.
Sağ kolumdaki yara izlerine kim baksa anlayabilir,
Antidepresan kullanmaya mahkumum.
Bu akşam, Türkiye de cumhurbaşkanı seçim günü.
Bu akşamın sabahına uyanmak istemiyorum,
Eğer sabah her şey aynı kalırsa gözlerimi sonsuza kadar kapamalıyım.
Doğru düzgün sevmedim, ailem dışında sevilmedim.
Doğru arkadaşlar seçmedim, doğru kararlar vermedim.
Kendime karşı doğru tavrı takınmadım, kimsenin yapmadığı zorbalığı kendime yaptım.
Tüm öfkemi içime attım, hepsini kendime yönlendirdim.
Sanırım kafein bağımlılığım var.
Bu sorunlarımı kimseye açamıyorum çünkü beni yargılamadan, düzeltmeye çalışmadan sadece anlamaya çabalayacak kimse yok.
Sadece düzeltmeye çalışıyorlar, yalan söylüyorlar anlamıyorlar.
Yalnızım, yalnız hissediyorum.
Düzeltmeye çabalıyorum ama nasıl yapılacağını bilemiyorum.
Kimse bana yol göstermiyor ve ben gittikçe bataklığa saplanıyorum...
1 note · View note
nurayaa · 1 year ago
Text
Karanlığa boğulmuş gençliğim,
Soğan ve ekmek parasına çalışıp didinen ebeveynlerim.
Benden beklenen beklentiler arasına sıkışan hayallerim,
Hepsi dağın en tepesinde ve benim ayaklarımı kestiler,
Kan ve ter içinde sürünüyor bedenim,
Tırnaklarımla kazıyarak tırmanıyorum bu dağı.
Baharların geleceğine inandığım günler geride kaldı,
Onun yerine yüzümü yalayıp geçen dondurucu rüzgar kaldı.
Şimdi boşanıyor göklerden gözyaşlarım,
Tırnaklarımın arasındaki toprak ve kan pıhtıları,
Yağmur damlaları hepsini temizliyor.
Elimden geleni yapsam da sesimi duyurmak çok güç.
1 note · View note
nurayaa · 2 years ago
Text
Baş Ucunda Mezar Taşı Yok, Galaksiyi İndirdim Başucuna
Yıldızları indirdim yeryüzüne,
Ellerimden avuçlarımdan kaydı hepsi de.
Senin yokluğunda tek ışıltı onlardı,
Şimdi onlarda kara toprağın altında.
Sana getirdim tüm galaksideki yıldızları,
Gömdüm hepsini kara toprağa, senin toprağına.
Ellerimle kazdığım mezarına her birine de yer açtım.
Milyarlarca yıldız ve benim yıldızım,
Yatmaktalar kara topraklar altında.
Gökten düşen yaldızlar şimdi toprak altında,
Yıldızımı korumak için yeryüzüne indirdim galaksiyi,
Onun baş ucunda yatmaktalar.
Baş ucunda mezar taşı yok,
Galaksiyi indirdim baş ucuna.
Huzurla gözlerini kapattığında göz kapaklarından sızacak ışıkları,
Böylece asla yalnız olmayacaksın.
Işıklar hep senin için,
Bu evrenin tek ışığı sendin sevgilim,
Yanına açtığım yerde kıvrılmış soluklanıyorum.
Senin de istediğin gibi senin için nefes alıyorum,
O günü bekliyorum, üzerimi örten yorgan karanlık gecenin;
Geceyi aydınlatan lamba galaksinin, (senin yaldızların)
Beni tatlı tatlı uyutanın senin sesin olacağı,
Son aldığım nefese karışan kokunun toprak ve saçlarından yayılan papatya kokusu olacağı geceyi bekliyorum...
3 notes · View notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Biraz dengesizlik
Gerçekten sana yardım edebileceğini mi sandın? Oraya gitmen hiçbir şeyi değiştirmedi, yeniden onlar bitmesini isteyene kadar bağımlısın o ilaçlara...
İçtiğinde seni zapt edebileceklerini zannediyorlar, sanki bir kaç hormonla oynayan ilaç ölümü süpürebilirmiş gibi zihnimin tozlu köşelerinden...
Prozac... Sanki bir işe yarıyor. Peki neden dengesizleştiğin her an avucuna ne kadar dolarsa o kadarını ittiriyorsun boğazından aşağı? Ölmek için mi? Yeme beni, cesaretin mi var gerçekten?
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
30.4.2023
Bugün hayatlara tutundum. Gerçek acıların içindeki ışıltıları gördüm. Aynanın öbür tarafındaki suratla değil de insanların suratları ile yüzleştim. İçimde tuttuğum tüm sözleri ve hisleri ayrıca kahkahaları utanmadan, hiçbir maskenin altına saklanmadan ortaya döktüm. Bugün ben yaşadım. Ve gözlerinde gördüğüm kadarıyla sözlerimle, kahkahalarımla onları da yaşattım. İçlerindeki çocuk ruhlara dokundum, acılarını dinledim. Yardım etmeye çabaladım, uzun süre sonra baskı altında, bıkmış hissetmeden tavsiyeler verdim. Dokunamadığım hayatları uzun zaman sonra merak ettim. İnsanlığa karşı olan tiksintim az da olsa dindi. Herkesi aynı keseye koymanın yanlış olduğunu zamanla daha iyi kavrayacağım hatta belki de yeniden yüreğimin içinde umutlar filizlenecek...
Kim bilir belki de dünyanın topraklarındaki cennete kavuşuruz; herkesin mutlu olduğu, en azından acıların boyutlarının boyumuzu aşmadığı bir yer...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Okyanus mu yoksa gökyüzü mü? Ne anlamı var, gördüklerimde senden parçalar yoksa...
Karşımdaki gökyüzü mü yoksa okyanus mu?
Maviliklerde kaybolmadan önce bilmem gerek gerçek olanı...
Yitirdiğim gerçekliğin bir ucundan tutmalı,
En azından yitirdiğimin farkına varmalıyım...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
15.04.23
Yine boktan bir sabah, dershaneye gidip deneme sınavına girmem lazım. Canım hiçte istemiyor, dün falçatayla sürttüğüm derim kızarmış izleri ile beni selamlıyor. Tam da sağ elimin bilekleri, dün gece hatırıma geliyor. Odamın karanlığında sakladığım yerden çıkardığım falçatayı boğazıma dayadım, nefesimi kesiyordu ve o kadar iyi hissettiriyordu ki. Gözlerimi kapattım ve onu orada tutarken sertçe kaydırdığımı düşündüm... Uzun zaman sonra içimdeki karmaşanın durulduğunu hissettim o an. Son nefeslerim olduğunu hissedince nefes almak daha katlanılabilir. Sabah yataktan kalkarken son günüm olduğunu bilsem o gün daha rahat kalkıyorum yatağımdan... Yanına gittiğimde ve ayaklarının dibine büzüştüğümde anlaman gerekirdi, illa gözlerinin içine bakarak haykırmam mı gerekiyor? Oysa ki bu sabahki karın ağrımın yalandan olduğunu bilebiliyorsun neden yanına büzüştüğümde, gözlerine bile bakamadığımda içimdeki ölmek için bağıran o minik kızı duymuyorsun? Hissetmiyor musun çırpınışlarımı, bunu yapamam anlamıyor musun? Yüzüne bakarak bir kez daha söyleyemem o sözleri. Söylediğimde ne kadar yıkılacağını biliyorum anne, seni kendimden kendimi ise ölümden korumaya çabalıyorum ve bu çok yorucu...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Mezar taşı kadar soğuk bir tende yaşattığın cansız ruhunun ağırlığı çökmüş üzerine...
2 notes · View notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Yolların Farklı Köşelerindeki İki Yoldaş
Asıl soru şu;
Gerçeğin ne kadarına tahammül edebilirsin?
Gerçekler önümüze geçtiğinde yine de yolun sonunda bekleyen silüyetimi görebilecek misin?
Yolun sonunda beni kaybetmiş olsan da yine de geçmişe baktığında tek bir parça bile pişmanlık duymadan devam edebilecek misin?
Benim varlığıma alışan ruhunu bu yolun sonundaki uçuruma bağlayacağım sana veda ederken. Böylece devam etmek istediğinde kendi ellerinle çözeceksin o düğümü. Ama o zamana kadar buradan ayrılmak zorunda değilsin. Ölüme alışmak zordur, o ölüm beklenmedikse şoku atlatmak yıllarını bile alabilir insanın... O zamana kadar sen ve ben, uçurumun kenarında sallanan kayıp ruhlarız. Aramıza giren mesafeler ölçülemese de birbirine sırtlarını dayayan iki yoldaş...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Yıldızların kaydırdığı bir yaşam benimkisi
Gözlerimizin buluştuğu an,
Ruhlarımızdı tutuşan.
Baştan bilseydim sonunu,
Bakışlarımı kaldırır mıydım gözlerine doğru?
Nuraya_
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Acizlik ve bilinçsizlik
Tutmak için koşturdum. Ama çoktan darmadağın olmuştu. Yerdeki parçalar bacaklarımı sıyırırken çıkan ses müziğin sesini bile bastırmıştı. Sonra onun haykırışları kulaklarımı tırmaladı. Sadece ellerimi dudaklarıma götürebildim ve arkamı döndüğümde gözlerindeki çaresizliği, sessiz öfkeyi okudum. Ağzından çıkanlar öfkenin ele geçirdiği ruhunun yakarışlarıydı, sakinleştiğinde bir anlam ifade etmeyeceklerdi. Bunları bilsem de içimdeki duyguları kabartıyorlardı. Odama doğru sendeledim. Kapıyı kapatmak yerine sesini dinledim. Yaptığım minik bir hatanın nelere mal olduğunu yeniden görüyordum. Yere çömeldim ve vurmaya başladım. 'Geber. Geber, geber... Ölürsen daha az zarar verirsin, geber.' Nereye vurduğumun bir önemi yoktu sadece canımı yakmak istiyordum. Sonra aramaya başladım. Elime değen metali kavrayıp kolumu sıyırdım. Kapıyı kapatıp yere çömeldim ve odanın karanlığında derime sürtmeye başladım. Acıyı hisledikçe yatıştım, duramadım. Beni durdurabilen odama yaklaşan adım sesleri oldu, sakladım. Karanlıkta derime değen parmaklarım ıslandı, işte o an gerçekte ne yaptığımın farkına vardım. Hemen ışığı açıp peçete arandım. Peçeteleri temiz peçetelere sararak çöpün en altına gizledim. Kolumu örttüm ve banyoya girdim. Aynadaki bakışlarımı çok yakından tanıyordum, o kızı saklamak içindi tüm çabalarım. İçimdeki duygular ilk olarak karaya vurmaya başladı. Ardından bir tsunami koptu ve altında kaldı ruhum. Şimdi pişmanlığıma bakıyorum, derime kazıdığım hislerimin izlerine. Bunların hiçbirine gerek yoktu, sadece biraz daha dayanmalıydım. Yeniden bilinçsizce hareket ettim, duygularım karşısında acizce arandım. Neden, neden bırakamıyorum? Bu artık alışkanlık gibi. Çocukluğumdan beri yaptığım bir şeyi kolayca nasıl bırakabilirim? Bunu insanlara anlatamam, o yüzden buraya yazıyorum. Bu düşüncelerin, soru işaretlerinin içimde bir yerlerde kalması sadece bana zarar. Onlar serbest kalmalı ve bu olayın yeniden yaşanmaması için hazırlıklı olmalıyım. Belki de ilaçların dozunu azaltmak hataydı...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Varlığın bensizde son bulacak. O yüzden endişelenme, sadece biraz ölüm kaçtı nefeslerime...
Çaresiz çırpınışlarım ve göğsüme bağlı yosunlu taştı ellerime verilen. Sadece avuçlarımı kanattım, aşabilmek için... Şimdi suların dibine doğru batarken, neden diyorum. Neden bu kadar az şey kaldı benden geriye. Not defterim ve masamın başındaki yarı dolu kahve kupası. Dudaklarımı değdirdiğim, varlığımı hisseden son varlıkta var olmayı çoktan bırakmışsa benden geriye ne kaldı ki? Bir kaç avuntu ve timsah gözyaşlarıyla defnedilecek cenazem, tabutumda genç kaybımız yazacak ama bilmiyorlar ben o kağıt parçasında yazandan da çok yaşadım. Bir kaç hesaplama ile hesaplanabilecek şey değildir var olmak. Bir kaç yıla, nefese sığmaz. Sığdıramazsınız hayatı bir kaç kelimeye, bir mezar taşı açıklayamaz orada yatanı...
0 notes
nurayaa · 2 years ago
Text
Tutunduğum son parça, paramparça...
Gerçeklik parçalanıyor, kırıntıları avuçlarımda biriktiriyorum. Ve işte geliyor, fırtınadan önceki soğuk rüzgarlar. Avucumu yalayıp geçiyor poyraz, gerçeklik avuçlarımdan kayıyor...
0 notes