Text
ee ne yapacaksın? hiç cesaretin olmadan sevebilecek misin beni, o kalbine söz geçirmeyi bilecek misin sanki? bir adım atsan bana bin adım geri çekeceksin kendini. olduğun yerde sayıklayıp duracaksın. sen cesaretin olmadan hiçbir şey yapamazsın. yanıma dahi yaklaşamazsın. beni ne sevebilirsin ne de kalbine alırsın. sen o sözlerinle kendini üzersin anca. mahşere kalırız biz seninle, orada kavuşuruz sadece.
0 notes
Text
“Aşk tek kişiyle yaşanmaz Hazal. İki kişiyle yaşanır ve fedakarlık ister, olmazsa biter.
0 notes
Text
Siz geniş zamanlar umuyordunuz, çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Gizli bahçenizde, açan çiçekler vardı. Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı.
0 notes
Text
hiç iyi değilim ada. seni hiç unutmadım. bunların olacağını hiç düşünmemiştim. yarım yamalağım her şey bombok. sen atlattın mı? yoksa benden intikam mı alıyorsun? gülümsüyorsun, gerçek mi? hiç böyle olacağını düşünmemiştim. senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. sana da kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. sana ait ufacık bir toka alay etti benimle o gün. işte o sabah, seninle neleri kaybettiğimi anladım. bir daha sen olmayacaktın… bir daha bunu yaşayamayacaktım ben başkasıyla. hayat, alay etmeye devam etti benimle. sana benzeyen yüzler, kokuna benzeyen kokular, sesine benzeyen sesler çıkardı karşıma. ya da bana mı öyle geldi? bilmem. biliyor musun, bir gün nerede kaybettiğini bilmediğin o küçücük saç tokası hâlâ cebimde durur.
1 note
·
View note
Text
sen beni hiç sevmeyi denemedin ki… ben sana geldim hep sen benim yüzüme kapattın o kapıları. kaç kez saydım senin yokluğunda geçen geceleri? duvarlarla konuşmaya başladım, sana seni anlattım. o dört duvar anladı beni de sen hiç dinlemedin beni. eğer dinleseydin sana haziran gecesinde bir şarkı söylerdim gözlerinin içine baka baka, sonra zaman dursun isterdim hiç ayrılmayalım diye ama ne sen beni dinlemek isterdin ne de ben sana şarkı söyleyebilirdim. günün sonunda, terasımda yine seni düşünür olurdum. beni sevmeni hayal ederdim, o yokluğu senin nasıl dolduracağını hevesle merak ederdim. kenarda sezen aksu çalardı, her şarkısını başa sara sara dinlerdim. deli gözlerin gelir aklıma, derdi şarkı. ben de bir çift mavi gözlerinde boğulmaya razıyım, diye eklerdim sessizliğe.
0 notes
Text
seni sevmek için ne kadar uğraştığımı bilsen o vazoya bir tane daha beyaz gül eklerdim.
0 notes
Text
külleri dolmaya başlayan kalbim göğüs kafesimi yakıyordu ama attıkça yaşamaya devam ediyordum fakat buna yaşamak denilirdi mi bilmiyordum.
0 notes
Text
neyse ki, günlerden yine bir gün. artık o kadar önemsizleşmiş ki. hiç tarih atmıyorum... hiç yaşamıyorum. hiç... yine koca bir hiçlere dönüyoruz. bir hiç, hiçbir, hiç... üç noktalar da artmış. kimi tamamlanmayan kimi artık yazmaya mecalimin kalmamasından.
0 notes
Text
o bıçağı bileğime dayadım intihar edemedim ama en derin izi kaldı her gün ölümü yaşadım. gözyaşlarım yastığımı ıslattı hıçkırıklarımı kimse duymadı herkese lal oldum sessiz çığlık boğazımı acıttı hiçbir şey kalbimdeki boşluk kadar ağırlık yaratmadı. biri gelsin saçımı okşasın istedim kimse değer vermedi saçıma değen her makas izi ruhumu kesti paramparça etti o kırıkları toplamak avuç izlerimi acıttı kimse görmedi kendi kabuğuma çekildim. parfümlerle dolan masadaki hiçbir koku annemin kokusu gibi hissettirmedi bir süre sonra kan kokmaya başladım kendimden tiksindim. o ince çizgi arasında kaldım ipten düşmekten korkmadım biri itti arkamı dönmedim bir daha gelen her darbe boğazımda yara oluşturdu nefes alamadım bırak yaşamayı kendimi unuttum. yıllar geldi geçti izmaritler üst üste bindi odalarda dört dolandım. aklımı yitirdim ama o kadar sakin, o kadar sessiz, o kadar habersiz.
0 notes
Text
gecelerden nisan gelip geçmiş, baharın güzel kokusu etrafı sarmalamış ama ben seni hâlâ bekliyorum ama senin adımların buraya atmadığı gibi ben de kalbimi yavaş yavaş kapatacağım. buraya aşk nidalarından söz etmeyeceğim fakat aynı zamanda bizden bahsedeceğim. ben bizi yatağımda uyurken düşüneceğim ama sen belki kahvehanede okey oynarken aklının bir köşesinde ben kalacağım. çoğu şeyi tekrar anımsayacak durumda olacağız gecenin bir yarısında yıldızları izlerken, biz susacağız onlar konuşacak ve biz bu sessizliğimizde aynı şeyi anlayacak, aynı duygularla göz yumacağız. biraz ayrı kalmış gibi, biraz da mahvolmuş gibi, özlemiş gibi... çok şey bahşedeceğiz karanlıkta parlayan kalplerimize, onlara iğne battıkça daha çok kanayacak sonra biz yaraları sarmaya başlayacağız. ben özlemimle sen sevginle. günün sonunda iyileşeceğiz, geceler tekrardan aydınlanacak, nisanın huzurlu akşamları güzel bir yaza bırakacak kendini sen ve ben ayrı ayrı sokaklarda duvardaki yazılara bakarken, kendimizi ararken...
0 notes
Text
Bir sokak duvarına yazılan çoğu yazıya denk gelir insan; düşünür ya da düşünmez, bakar ya da bakmaz, anlar ya da anlamaz ama bazen öyle sözler hissedilir ki, üşüyen kalplere de söz geçer. Hissetmez diye bir şey yoktur, hissedilir; en kötü anda bile, en duygularını yitirdiğini sandığın anda da ama bazen hissetmek, ölüm kadar güçlüdür.
0 notes
Text
zincirlere sarılmış ruhumu kıracağını söylerken o zinciri daha çok boynuma doladın.
1 note
·
View note
Text
Bir gurursuz gibi penceremin dibinde senin yolunu gözlüyorum. O yola attığın adımlar buraya adımlasa da bu karanlıkta bir belirti verse ben de alıştığım yalnızlıkta sana kollarımı açsam. Senin yeşerttiğin umutlar hep filizlenir de bu koyulukta ben bile göremem güneşin yerini. Pusulam ol, yanlış olsa da yönümü göster de ben o yoldan şaşıp senin yoluna serilsem. Bunlar hep 15'imin sözleri, 16 bana zehir oldu. Panzehirim sen ol dedim ama asıl zehri sen salmışsın bana, inanmamışım; sen inanmamayı seçmişsin.Kırmızı beyaz ipin ucuna mavi boncuk. Bu mart ayında takmadım. Hayalim kalmamış, sen gitmişsin, sen kalbimden gitmişsin. Hepsi kötü, ben kötü, sen kötü, hayat kötü. Bu pisliğin içinde aklanmayı düşünmek bir çocuğun hayali kadar tozpembe, senin bana inanmanı beklemek gibi. Bak görüyoruz, ya sen gitmişsin ya ben hayal kurmayı da bırakmışım. Ben kalbimin en büyük köşesini sana ayırdım oysa ama sen gitmişsin beni de bu dört duvar arasında yalnız bırakmışsın, kabusum olan odada kalmışım. Gecelerim geçmemiş senin artık adımını atmadığın odaya yönelmişim, kokunu aramışım ama sen onu da benden almışsın. Çok şey yapmışsın, çok keşke demişim. 8 yıl geçmiş, sen ve ben ayrı yerlerde aynı şehirde büyümüşüz bir o kadar habersiz bir o kadar da damarlarımızda aynı kan akarken.
0 notes