mutevaziegoist
Tam bir ikizler.
10 posts
Ankara'da vapura binip, simitlere martı atıyorum.
Don't wanna be here? Send us removal request.
mutevaziegoist · 10 years ago
Text
benimle bir kahve içer miydiniz bayan soğuk kış aylarında karlarla örtülü bu bahçede kolları uzun bir kazak örterken o narin ellerinizi esirger miydiniz o güzel yüzünüzü yudumlarken kahvenizi
1 note · View note
mutevaziegoist · 10 years ago
Text
Yani Olmuyor
Hayat bana hep buzluktaki dondurma kutuları gibi Sürekli beklentilerimden farklı saçmalıklarla dolu Çok şey mi istiyorum yoksa hayat beni azımsıyor mu bilmiyorum Aldırmayayım diyorum kaderim böyleymiş Sanki kendimi kandırır gibi
1 note · View note
mutevaziegoist · 11 years ago
Text
Aşk Olmalı
Bir kalp daha olmalı insanda
Sahibinden başkasına atmayacağı
Onu görünce sesini duyuracağı
Yalnız kaldığında atmayı bırakacağı
Bir omuz daha olmalı insanda
Korktuğunda saklanacağı
Üşüdüğünde ısınacağı
Ağladığında rahatlayacağı
Bir gözü daha olmalı daha insanda
Onu gördüğünde büyüyeceği
Ondan başkasını göremeyeceği
Sadece onun için gözyaşı dökebileceği
Bir el daha olmalı insanda
Tuttuğu eli asla bırakmayacağı
Sevdiğini üstünde tutacağı
Ve herşeye rağmen sorulduğunda
İşte bu kadar seviyorum diyebileceği
2 notes · View notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Text
Böyle olmaması gerekirdi Farklıydım ben... yani öyle sanırdım Egolarım ve yargılarımla basite indirgerdim hayatı Mantığa bürümüştüm kalbimi En ufak tümseğin bile mantıklı bir açıklaması vardı Peki şimdi ne değişti? Ne oldu da kendimi tanıyamaz oldum O aptalca şarkılar neden aniden anlamlı olmaya başladı Olan ve olacakların farkındayım ama karşı duramıyorum Söz geçiremiyorum beynime İnsanoğlunun acizliği mi yoksa... Yoksa başka ne olabilir ki Hayır kabullenemem bunu, baştan sona tutarsız
2 notes · View notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Türklüğüm, Kürtlüğün ölene kadar.
Hayat, "iyi" olmadıktan sonra neye yarar?
Gel, yaşıyorken üzme kimseyi,
Olur ya, belki çıkamazsın yarına kadar.
0 notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Text
Ebedi Karanlık
Günler geçiyor benden habersiz Yetişemiyorum... Sanki sensiz de olur dercesine bir hayat Karşı koyamıyorum
Senaryosu belli hayatın Herkesin bir rolü var Bense seyirci gibiyim İzliyorum
Boşlukta gibiyim Hemen hemen herşeye gülüyorum Anlamsız, sebepsiz Sorsan neden doğduğumu bilmiyorum
Uyku oldu en iyi dostum Hayallere dalıyorum uçsuz bucaksız Oyunlar, sahte dünyalar Kendimi kandırıyorum
Dur demek istiyorum bu gidişata Elimden bir şeyler gelmeli Ama isterken bile bir çaresizlik var Olmuyor, yapamıyorum
0 notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Text
Anime nedir ?
Herşeyin en iyisini bilen halkım sağolsun animelere de al atmadan duramadı. Kaç yaşına geldin çizgi film mi izliyorsun? Ne zaman adam olucan sen? Habire bağırıp duran şu salaklardan ne anlıyosun? Asıl merak edilen bir insan ata takılan bir gözlüğü kendine nasıl takabiliyor. Yine de neden anime diye soruyorsanız :
Animeler, gerçeğin idealize edilmiş halleridir. Götten uydurulmuş şeyler değil. Toplum baskısından ve ya insanın kendi yetersizliğinden dolayı olsun; içimizdekileri her zaman bir süzgeçten geçip gösteririz. Birine kızdığımızda gerçekten de yer titresin isteriz ya da üzüldüğümüzde ışık kaybolsun, soğuk yağmurlar yağsın. İşte o süzgeçlerin olmadığını düşünün.                                                                                          Savaş Çetin
13 notes · View notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Ünlü filozof Osho'dan hayata dair... Kendine karşı dürüst olmayı unutma. Nasıl? Üç şeyi hatırlamak gerekiyor!  Bir, ne olman gerektiğini sana söyleyenleri asla dinleme: kendi iç sesini dinle, sen nasıl olmak istiyorsun? Yoksa hayatın harcanır gider. İki, maske kullanma - bedeli ne olursa olsun dürüst kal. Öfkeliysen öfkeli ol. Öfkesini bastıran insanın bedeninde blokajlar oluşur. Öfke iki noktadan, tırnak ve dişlerden boşaltılır. Uzun süre öfkesini bastıran insanlar daha çok yer, daha fazla sigara içer, daha fazla konuşurlar; çünkü bir şekilde enerjiyi birazcık boşaltabilmek için çenelerinin çalışması gerekir. Ve öfkeli insanların elleri çirkinleşir, yamuklaşır. Herhangi bir şeyi bastırırsan bedende o duyguya karşılık gelen yer etkilenir. Ağlamak istemiyorsan gözlerin parlaklığını yitirir, çünkü gözyaşı gereklidir. Unutma, içten gelerek gözyaşı dökemezsen, gülemezsin de çünkü bu diğer uçtur. Gülmek istiyorsan gül, yüksek sesle gülmenin ters bir tarafı yok .  Üçüncüsü , sahici olmaktır; şimdiki zamana sadık kal, çünkü tüm yalanlar ya geçmişten yada gelecekten içeri sızar. Geçen geçmiştir , üzerinde durma, bunu bir yük gibi taşıma. Gereksiz yere gelecekle uğraşma, yoksa gelecek şimdiki zamanı ele geçirip yok eder ve henüz olmayanlar olmamıştır. Şimdiye sadık kal, işte o zaman sahici olacaksın. Şimdi burada var olmak, sahici olmaktır.
0 notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Bazen bir kelimeyi telaffuz etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Bir kırık camın parçaları dökülür yüreğine.  Susarsın.  Bardaktan boşalan yağmur olup, üstüne gelir hüzün. Ağlamak kesmez içini, seni avutacak her şeyden mahrum kalırsın. Üstelik; hatır soranı kalmamış bir ihtiyarın, bayram sabahları, perdesi erkenden açılmış pencerelerde bir görünüp bir kaybolan komşularına çevirdiği bakışları kadar yalnızsın. Ne eski fotoğraflardan kalan bir hatıra, ne de çocukluk yıllarının gülümseyen yüzü. Yanında hiç kimseyi bulamazsın. Bildiğin her yer uzak, tanıdığın herkes yabancı. Yine de ağlarsın.  Bazen birine katlanmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. En çaresiz bir gününe uyandığın gurbette bile olsan, yolunu değiştirmek düşer aklına; kaçarsın. Ayak üstü geçiştirilen kısa bir zaman, koca bir gün olup ayağına dolanır. Tahammül etmeyi kolaylaştıracak ve kendine, “aslında iyi biri” diyebileceğin yalanlar ararsın. Konuştuğun her cümlenin arasına, oradan uzaklaşabilmek için kullanacağın bahaneler katarsın.  Asla kolay kurtulamazsın.  Bazen bir konuşmayı dinlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Kelimeler, göz kapaklarına dökülen kurşun gibi iner üzerine. Ya da için ezilir, yere düşen hakikatin karşısındaki çaresizliğine. Bir müstehzi bakışlarına bakarsın alçağın; bir de ses tonunun içinden şeytana el sallayan kibrine. Artık, kimseyi incitmemek için gösterdiğin nezaketine, seni dışarıya atacak kadar cesaret katarsın. Mevzu, üstü başı parçalanmış bir çocuk gibi durur karşında.  Asla yardımcı olamazsın.  Bazen bir günü akşama kavuşturmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. İçindeki sıkıntıyı bir türlü atamazsın. Sıtkın sıyrılır hayattan; dokunduğun her eşyadan yüreğine inen bir kir ve baktığın her yerde kahpelik vardır. Seni sakinleştirecek bir söz ararsın. Ne okuduğun şiir, ne de bir hatırayı mıh gibi yüreğine çakan şarkı; hepsinin, hayat ancak kendi yolunda gidince anlamı vardır.  Bunu anlarsın.  Bazen yalnız kalmak; dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Sebebini bilemediğin korkularla uyanırsın. Mevsim, sanki hep sonbahardır. Ne bir çiçeğin kokusunu alırsın, ne de dünya umurundadır. O gün, hiç olmadığı kadar değişik şeylerle uğraşırsın. Zaman, bir kaplumbağanın kabuğuna bağlanmıştır sanki, ertesi güne çıkmayı dört gözle ararsın. Okuduğun kitaplardan bir cümleyi hatırlamaya çalışır, yapamazsın. Hep düşen yapraklar gelir aklına, gözü yaşlı çocukluğun, yıllardır görmediğin dostların, bir veda anında dişlerini sıkıp arasına sakladığın göz yaşların.  Geçmişinden asla kurtulamazsın.  Bazen veda etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Yüreğin bir kuşun kanatlarında havalanır. Söylenebilecek hiçbir sözün anlamı kalmaz; bilir, konuşmazsın.  Uygun bir cümle, belki; ama asla bulamazsın. Yol uzar gözünde, ayrılığın kokusuna dayanamazsın.  Gitmek bir dalın kırılmasıdır en çok. Ya da buz gibi bir hava ve sen donup kalırsın. Gökyüzü kararır. Ayakların seni taşıyamaz; olduğun yerde çakılıp kalırsın. En hüzünlü haliyle canlanır gözünde biraz sonrası; ağlayan bir ana, eş, yar, evladın, belki de dostların.  Yine de yaparsın.  Bazen bir hatırayı taşımak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Attığın her adımda, peşin sıra gelen ayak sesleri vardır. Uzanır dokunamazsın. Her yalnız kalışında sana seslenen hitabını duyar; dinlediğin her söze, onu sana getirecek bir şerh koyarsın. Bazen bir kapının tokmağında, bazen de karanlığın içine kaçan gölgede onu ararsın. Ne birlikte çektirilen fotoğraf; ne de, bir kış günü gelen sıcak bir selamı vardır.  Ama yine de unutamazsın.  Bazen bir dostu özlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Koca bir dağ olup oturur yüreğine. Gecenin en kuytu yerine sığınır, uyuyamazsın. Bir tebessüm iner yüzüne; en kötü gününde yanı başında duran mahzun halini hatırlarsın. Ya da bir yaz günü, çeşme suyu serinliğindeki selamını. Çıkıp gelse şu an, söyleyecek söz bulamazsın. Konuşmak beyhude bir çabadır belki, onu halinden de anlarsın. Çünkü, çocuk gözlerinden dökülen öfkeyi yakalar; sadece sen korkarsın. Ne gailesi dünya hayatının, ne de yeni arkadaşlar.  Yerine hiç kimseyi koyamazsın.  Bazen,  Bazen gözlerini kapatır ve dost bir yürekten gelen hayır dualardan başka hiçbir şeyi hissetmezsin.
10 notes · View notes
mutevaziegoist · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Ben üzgün olduğumda; Dolaşırım... Boş boş otururum. Uzanıp tembellik ederim. - Ne yapıyorsun - Hiçbir şey, sadece sıkıntıdan ölüyorum Ben üzgün olduğumda yok olmak, Duvarın çiçeği olmak istiyorum. Ayılar ile kış uykusuna yatmak istiyorum Ben üzgün olduğum zaman her şey çok karışık görünüyor. Yüksek bir yerden aşağılara bakmak Uzun uzun banyo yapmak Annemin rahmine geri dönmek istiyorum. Ben üzgün olduğumda gözyaşlarmla her şeyi boğmak istiyorum. Üzgün olduğum zaman çirkin hissediyorum. Her şey aptalca geliyor; Aptal kuşlar... Aptal şemsiye... Aptal yağmur... Üzgün olduğum zaman hep siyah giyinmek istiyorum Her şeyi fazlalık olarak görüyorum Yılbaşı, , doğum günü partilerinden nefret ediyorum Karanlıkta tek başına oturmak istiyorum. Üzgün olduğum zaman kaçıp ıssız bir adada yaşamak istiyorum. Sonra gidip bir psikiyatriste gidiyorum ve psikiyatrist diyor ki; "blaa blaa blaaa blaa" Ve ben onu öldürmenin çok iyi bir fikir olacağını düşünüyorum. Sonra; Bir sabah uyanıp kendimi iyi hissediyorum. Dışarı çıkmak istiyorum. Her şey çok güzel görünüyor gözüme. Dolaşmak, Hiçbir iş yapmadan boş boş oturup vakit geçirmek, tüm gün tembellik etmek istiyorum. - Ne yapıyorsun? - Hiç bir şey, sadece mutluyum.
4 notes · View notes