munferidd-blog
.
269 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
munferidd-blog · 7 years ago
Quote
Ona acı veren duygularını küçük küçük parçalara ayırdı ve sakinleştiğini fark etti. Ancak bunu yaparken ruhunu kaplayan buz gibi soğukluğun yine de acı verdiğini hissetti.
Stefan Zweig, Ay Işığı Sokağı (via tutunamayangiller)
117 notes · View notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
-şuram dedim ne çok çoğaltıyor seni çoğalttıkça sızlıyor..
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
bu bizim şiirimizdir
bir suyun akışına dalar gibi kalıyoruz o zaman gün sızıyor saçaklardan ince ince biz birbirimizi karşılıksız sevmeye başlayınca birlikte bir kirazı dişler gibi oluyoruz uzun bir kervan gibiyiz güneşte ağır ağır aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşıyoruz iki ayrı sevinci bir bütünde eriterek şurada otursak mı yürüsek mi biraz daha ötelere uzanmadan köşeyi bile dönmeden birkaç yüzyıl sonraki bir şiiri okur gibi en küçük bir kıpırtıda sonsuzluğa varıyoruz üşütür gibi titreten buydu az önce bizi şimdi denizin sesiyle rüzgar belki de aynı şey bu senin saçların mı yoksa benim saçlarım mı aramıza girmeye çalışan yaramaz bir esinti mi uzun uzun düşünmeye başlamadan bütün zamanları birden şimdiye damıtarak bir kuşun kanadını öper gibi kalıyoruz.
1 note · View note
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
* bir bilseniz efendim için için ateşe verdim içimdeki beni ah beni hangi vadiler istedi de gitmedim kıskandım da ne oldu hayattan kendimi. ah efendim, sorar durur can; nasıl bir sondur bu, kaçtıkça yakınlaşan kaçtıkça yakınlaşan... ** derdimi anlattım efendim derdimi anlattım, sözü yormadan. oturup dua ettim, yalvardım; akıl, git başımdan. 3o/o4
1 note · View note
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
yollar çağırıyor beni kalmalı mıyım yoksa gitmeli mi. hissedebiliyorum, beni bekliyor büyülü encam uçsuz bucaksız karmaşa çölünde serin bir gölge beni bekliyor ve yola çıkamıyorum, şaşırdım kaldım yollar ki buğulu cam şöyle elimi bir dokunsam siliniyor her şey ve yürüyemiyorum, dokunmasam. ey bulutların arasında ateş yakan ısıtan ve ışıtan beni işiten beni, kovulmadan güzel günlerin kapısından kurtar beni bu ikircim kuyusundan.
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
lisevari
alaaddin geliyor. gece.  hoca, benim kardeş hasta, diyor.  nesi var? diyorum.  ateşi var çok, diyor. Ölecek.  ilaç vereyim mi? diyorum.  hayır, portakal ver, diyor.  portakal yememiştir hiç.
#feritedgü
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
*fena üşüyorum, sana olmuyor mu.
çok kavi sınanıyoruz açılır kapanır, dağılır toplanır, gider gelir sedyelere kuşlar karışınca. beyaz odalardan yeşilliğe özenmenin mahcubiyeti senin olmayan hayretini hatırlatıyor bana yarım kalışını, şaşırma lüksünün elinden alınışını ki sen deyince apayrı bir utanışa açılıyor pencere; kuşlar sustu. sensiz yalnız kalan herkesi bir başına bıraktın bir başka bahçe gösterdin onlara taptaze bir yitiriş üç renk gösterdin: biri mürdüm eriği biterse de haberleri olmayacak savaşlar gösterdin. her yenilgimi sana yoruyorum, sana olmuyor mu? avcumda ne siyeh bir sitare, ne kararmış bir kalp birkaç günün kalıntısı birkaç hüzme ve takatsizliğim. inat etmeye takatsizliğim kin tutmaya, biraz tahammül bıraktıysam senin için kenarda yine zararı kâra döndüren makinelere inanmadığımdan, ekranlara sığdıramadığım parlaklıklar yakaladığımdan akşamüstleri ve anlararası. Sonra yüzümüze bakıp solgun soluk, yeryüzümüze. sen bu soluğa bir kuvvet, solukluğa çiçekler getirdin ekmek yetiştirdik kat kat yükselen her şeyi ve kendimi boşverdim, sen yapamadın mı? sen yokken olmayan her şeyi abartıyor yok çıkarıyorum saksılarda yaprakları yokluğu bilen tek benmişim gibi, birer kapı açıyorum. gelenleri tasvire yetmiyor sesim, adımı söyleseler seni hatırlıyorum, sana olmuyor mu? melike kılıç
3 notes · View notes
munferidd-blog · 8 years ago
Quote
Politikacıları ve reklamcıları, çocukların erişemeyeceği yerlerde saklayınız.
Uçuş Denemeleri, İbrahim Tenekeci (via guzel-adamlar)
115 notes · View notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
* b e n i v u r b e n i o n l a r a v e r m e
her birimiz sevmenin kıyısından dönüyoruz sevgilim bir şeylerin diplerinde cesedimiz bulunmadı seni aldırmak istiyorum sinemin tesellisinden gerçekliğin soyunu kafanda kırarak allahların dünyasında bir yıldız tecellisinden ölemiyor olmanın imdadı var kursağımda  sinemiz geç kalışın boşluğunu dövüyor öyle ki aramızda sessizlik bile bir halta yaramıyor bir yandan sevmek vazgeçilir şey değil noterler mürekkeple boğmuşlar kendilerini kalkmış bütün imzaların hükmü kağıt dağında şarabımız fesholacak anıların bağında sade çocukların anlaştığı dilde keder durmaz birileri sürekli yalan söylüyor mutluluk hakkında günleri unut zamana birtakım semavi sözcüklerle kurulmalıyım çabucak kaybolan bir anı eskiyen bir fotoğrafa dönüşsün diye gözlerimi ruhundan aşağılara sarkıtmalıyım güneş ra ile doğuran mısır ay nil’in sularına karışmış bir iç deniz bulutlar grek tanrıların ziyneti yıldızlar her bir yöne dağılmış hayatımız ama öyle tutuğum ki bilmem geceyi sana nasıl anlatmalıyım sürekli yetişen geceyi tutuşan bir ormandan ateş alıyorcasına deli sanki hiç durmadan kanayan bir ağzı şifayla kavuşturan fatma ana’nın eli daha hiçbir şey yokken ortalıkta dünyanın binbir türlü haliyiz başka neyiz?! usta işi bir örtüyle alınıyor gözümüzden merhametten olağan ihanetten ariyiz ya da hiçbir şey olmamışçasına ölerek uyanılacak yerde uyumaya devamsak eğer yalnızlığımızı put belleyerek kalbimizi ateşle de besleyebiliriz ama çıkamayız işte girdiğimiz kuyudan çünkü artık tanıdım bir daha unutamam bir defa kalbinden vuruldu mu başa dönemiyor insan! burada durduğumuz kadar karşılıklı biz bize çok şükür yağmur tek başına yetiyor mikail’i dost bilmemize ve vazgeçen upuzun uzanıyor toprağının içinde sözünü tutan bir intihar mektubu kadar huzurlu yaşamak kayıp bir cesedi giyinerek sevgilim dibe çarpmayan bir gövde gibi havada hep asılı
1 note · View note
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
* * *
sürekli aynı sahneleri tekrarlıyorum da zihnimde, bir türlü çıkışını bulamıyorum beni çepeçevre saran girdabının. öldürsen iflah olmayacak şu ümidim. her seferinde aynı denklemin ortasında, kalakalıyorum çaresiz. tek yönlü bilet kesmişken kendime, dönüp dolaşıp eninde sonunda yine sokağının kaldırımlarında buluveriyorum kendimi. oturmuşum öylece duvar dibine, ağlıyorum. damla damla birikiyor kucağıma gözyaşlarım da bir türlü hakim olamıyorum. tek nefeslik ömrü kalmış gibiyim. her geçen saniye daha da yaklaşıyorum ölüme. kendimi, haricindeki hiçbir şeye ait hissetmemeye ahdi var gibiyim. etimde bir şarapnel parçası gibi taşıyorum hayatı. bilmezsin. her seferinde uçurum misali göz bebeklerinin kenarında düşmek üzereyken tutuyorum kendimi. görmezsin. her gece yarısı galaksimin odak noktası dipsiz göz çukurlarına diri diri gömüyorum bedenimi. en derinlerinde kayboluyorum yalnızlığın. eninde sonunda yine sana çıkıyor bütün kayboluşlarım. bir türlü tasvir edemiyorum şu içimdeki kanıksanamaz boşluğu. gökyüzüne bir tabure koyup boynumdaki iple birlikte kendimi yeryüzüne bırakasım geliyor. sonra varlığın düşüyor aklıma, kendi varlığımı dahi unutuyorum. sürüncemede kalan hayallerimle bitip tükenmek bilmeyen dalgalara kürek çekiyorum. zaten çoktandır gün doğmuyordu şehrime. bir daha da gün yüzü görür mü bilemiyorum…
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
* ikiye yarılır mı yeniden kızıldeniz  bir daha kopar mı tûfan  ses verir mi yeniden tûr'i sina  bir daha serin korunağa döner mi nemrud'i  ateş. nankör ve lanetlidir insan.  ne mucizelere doyar ne de kıssalardan yeni  hayatlar dokur.  yunusun karnındaki ferahı firavun'un  sarayında bulamaz da,  babil kulesi'ni inşa peşinde koşturur. öğrendim amansız acılardan yepyeni  hayatlar dokumayı.  gördüm ki sınırsız evreni dolduran koskoca  bir hiçlikmiş insan,  içindeki karayağız karanlığa yenik düşermiş  de her kanadığında.  biraz biraz ölürmüş her gün acı bir tebessümle dimdik ayakta. âraftayım, cennet ve cehennem kapılarına  eşit uzaklıkta.  girmek gerekir bilirim, lâkin birine yüzüm  elvermez diğerine yüreğim.  diyeceğim o ki, ya göklerden nur yağacak ya  arşa değecek beşeri zillet,  ama sûr üflenmedikçe daha vakit var, önce  ruhlarda kopacak kıyamet. -bir sahipsiz arz-ı hal.
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
25.o2
*
Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir Sen kaç köşeli yıldızsın
fabrika dumanlarında resmin kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun
benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma ben geleceğin kara gözlü zâlimlerindenim bir tek köşen bile ayrılmamışken bana var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim ben geleceğin kara gözlü zâlimlerindenim sen kaç köşeli yıldızsın
(1954, Nisan)
* * *
sen geldin ve benim deli köşemde durdun bulutlar geldi ve üstünde durdu merhametin ta kendisiydi gözlerin merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu bulutlar geldi altında durduk 
konuştun güneşi hatırlıyordum gariptin yepyeni bir sesin vardı bu ses öyle benim öyle yabancı bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı 
dişlerin öpülen çocuk yüzleri güneşe açılan küçük aynalar sert içkiler keskin kokular dişlerin içinden geçilen küçük aynalar
ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı insanı ağlatan yağmurlar yağdı yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
sen geldin benim deli köşemde durdun bulutlar geldi üstünde durdu merhametin ta kendisiydi gözlerin..
(1954, Mayıs)
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
*15.o3 Baba! bak ben çok ciddiyim ortalık fena karışık.
1 note · View note
munferidd-blog · 8 years ago
Text
K A R G A Ş A
*gözlerimi değiştirmeliyim, sıkıldım dünyayı parçalı bulutlu görmekten, geceyi yarısına kadar yalnızlık geceyi yanısıra kara ve anlık görmekten. böyle peşpeşe sigara yakıyorum kafamın içinde kaç kere iç çeken yok, geçiren de. çünkü beni vura vura bir kuşa benzettiğinde bölünmeden bir bütüne bakabilmem için; beni artık sarfet, harflerinle beni bitir boynuma kayalar nakışlayan ay, gözümle denediğim sert bıçakları dallarıma budaklasın yağ yağmur, yağ azım sandım, azımsanmışım oysa.
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Text
21.32
Çok şey ��ğrendim geçen üç yıl boyunca  Alt katında uyumayı bir ranzanın  Üst katında çocukluğum...  Kağıttan gemiler yaptım kalbimden  Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.  Aşk diyorsunuz,  limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!  Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca  Havı dökülmüş yerlerine yüzümün  Büyük bir aşk yamadım  Hayır  Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım  Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı  Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...  Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.  Aşk diyorsunuz ya  Ben istemenin allahını bilirim bayım  Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca  Balkona yorgun çamaşırlar asmayı  Ki uçlarından çile damlardı.  Güneşte nane kurutmayı  Ben acılarımın başını  evcimen telaşlarla okşadım bayım.  Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.  İnsan kaybolmayı ister mi?  Ben işte istedim bayım.  Uzaklara gittim  Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin  Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım.
1 note · View note
munferidd-blog · 8 years ago
Text
*yağmur yağacak.
yorulduğun zaman söyle susalım, hiç konuşmayalım istersen sussak da, hiç konuşmasak da, sözlerin Senin açık denizler gibidir zaten elimde her zaman ama her zaman bir kıyıyı sezdiren hatırlıyorum da kelimelerini bir bir: şairlerin flaşları kalpleridir dışarıya da parlamalı biraz kaldı ki ben içimde gezinmekten yoruldum Sensin, iyi anlarsın beni gözlerine başka türlü bakıyorum ben bütün gözlere başka türlü bakıyorum şimdi nemli bir tülbent olup buğulanıyor ve yaslı ve mahzun ve devrilmiş bir boya kabı gibi de yoğun memleketimin gözleri yağmur yağacak.. öyle bir yağmur ki bu, bilirsin dam saçak demeyecek, yağacak yağacak bir hışım gibi canevine kentin kalplerimiz küle gömülmüş elmalar gibi patladı patlayacak alacak sonunda kendi rengini.
0 notes
munferidd-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2M notes · View notes