mukatilun

[mukatilun]

bu yara bitirecek seni.*

[mukatilun]

sevince dünyada bir tek o kişi varmış gibi seven, silince dünyada öyle birisi hiç yaşamamış gibi silen o kişi…

[mukatilun]

açık iletişimin köpeğiyim arkadaşlar imasız, net.. kafa yormayan.. bir sorun mu var tak karşındakine söylüyorsun çözüyorsun bitti

[mukatilun]

kaburgamın altın parçası

[mukatilun]

“ثم بكى وهو ساجد وقال: أنك تعلم وأنهم لا يعلمون.”

— “He then cried, prostrating and said; ‘You know and they do not know’” (via hassan-ibn-abdul-qadir)

[mukatilun]

Kural 229 : Mutsuz uyanmanıza neden olan hiçbir şey için savaşmayın. Yolunuzu değiştirin. Bu, pes etmek değildir. Sadece bazı şeyler savaşmaya değmez.

[mukatilun]

Biriken bazı ağlamalar..

[mukatilun]

‪bunalmışlık, daralmışlık, iç sıkıntısı, sinir, boşluğa düşme, boğulma hissi, herkesten uzaklaşma..‬

[mukatilun]

bu hayatı uzun zamandır ittire ittire yaşıyorum gerçekten

[mukatilun]

ne düşündüğünü kimse önemsemiyor

[mukatilun]

el titremesi, hissizlesme, yemek yiyememe, insanlardan uzaklasma, yorulma.

[mukatilun]

[mukatilun]

insan umursamadığı herşeyin gâlibidir

[mukatilun]

Hangi birini halledeceğini şaşırdığın o dönem

[mukatilun]

canın çok sıkkınken soğuk havada rüzgarı suratına yiye yiye yaptığın yürüyüş*

[mukatilun]

Mutsuz uyanmanıza neden olan hiçbir şey için savaşmayın. Yolunuzu değiştirin. Bu, pes etmek değildir. Sadece bazı şeyler savaşmaya değmez.

[mukatilun]

bazi geceler sebepsizce yatakta bagdas kurup aglamaniz gerekir bilirsiniz bu hissi