mor-ve-siyah

[mor-ve-siyah]

“öyle bir kapı açılsın ki, miladım olsun. sonra dönüp diyeyim ki, Allahım bu hayal ettiğimden de güzel, sana sonsuz şükürler olsun.”

[mor-ve-siyah]

Daha genciz bir şekilde hallederiz desek de bazı şeyler halledilemiyor

[mor-ve-siyah]

anlatması zor olunca şakaya vuruyorum

[mor-ve-siyah]

[mor-ve-siyah]

moralin çok bozukken soğuk havada rüzgârı suratına yiye yiye yaptığın o uzun yürüyüş

[mor-ve-siyah]

ilişki istemiyorum ben, yalnızlık iyi diyen her kızın arkasında, bebek gibi sevilmeyi bekleyen ama kimseye güvenemeyen kız vardır

[mor-ve-siyah]

potansiyelin farkındasın ama mentalin izin vermiyor

[mor-ve-siyah]

[mor-ve-siyah]

keşkeler belkiler ve neyseler

[mor-ve-siyah]

[mor-ve-siyah]

Sonun görünmediği bu ebedi gecede

Sendin bana gündüzü hediye eden.

[mor-ve-siyah]

Bütün yaralarımı keşfedersin diye endişeleniyorum

[mor-ve-siyah]

Kimseler anlamamış seni, ruhunu küstürmüşler.

[mor-ve-siyah]

seni bensizliğe ve kendimi sana mahkûm ediyorum.

[mor-ve-siyah]

Hangi zaman dilimine aitim bilmiyorum ama kendimi bu asrın insanı gibi hissetmiyorum.

[mor-ve-siyah]

Bana kendimle bile konuşamadığım bir haksızlık bıraktın.

[mor-ve-siyah]

Herkese yetişmenin telaşıyla kendimi kendimin enkazında bıraktım