Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil; en son ne zaman bir kadını gerçekten sevdin?
Kaybetmekten korkarak, yanındayken bile özleyerek, deli gibi kıskanarak, koruyup kollayarak... Delikanlı adam korkmaz diye bir şey yok. Korkacaksın! Sevdiğin kadını kaybetmekten korkacaksın, kıskanacaksın da... Sokakta elinden tutacaksın, tanıdığın herkesle onu tanıştıracaksın. "İşte benim hayatım bu!" der gibi tanıştıracaksın. Güzel bir kadın sevmek istiyorsan onu gülümseteceksin. Çünkü dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır.
Bu yüzden kirpiklerini sev bir kadının,
Avuç içlerini,
Makyajsız yüzünü,
Uyku sersemliğini...
Saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sev bir kadını.
Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olma...
Böyle olması gerekiyormuş demeyi ciğerim yana yana öğrendim. Artık hiçbir şeyin yakasına tırnaklarım sökülürcesine yapışmıyorum. Bu zamana kadar olacağı varsa oldu zaten diyip pes ediyorum. Emekse emek, zamansa zaman herşeyi gözü kapalı feda ettiğim hiçbir şey benim olmadı çünkü.
Bazı kadınlar sevilmez. Ellerine şiirler yazılmaz, saçlarına şarkılar söylenmez, yollarına çiçekler ekilmez, avuç içleri öpülmez. Yalnızca sevgileri sevilir, sevilenlerin bütün yaraları iyileşince de unutulup, tozlu raflarda kaybolurlar.
Mesela bende gülerdim, çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. Ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç farkettim işte, bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım, ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. Birileri uzun uzun birşeyler anlatıp durdu ama cevap veremedim hiçbirine. Çok umut ettim umut olamadım. Çok şey sayıkladım, kimse anlamaya çalışmadı. Sonra sustum hep öyle olur ya zaten.