..üşüyorsun yetmiyor yine kumaşlar. Psikolojik Danışman
Don't wanna be here? Send us removal request.
Note
5 yıl öncesine ve her şeye uzun uzun cevap verdiğim zamanlara yolculuk …
Yağmurlu bir günde sıcak bir kahve gibi, hayatta keşfettiğin rahatlatıcı şeyler neler?
Cam Kenarı. Herkesin bir cam kenarı vardır. Durup düşündüğü, kaybedip bulduğu ve de sustuğu. Her gün otobüse bindiğimde cam kenarı tekli boş olan koltuk arar gözüm. Ve bulunca bir mutluluk kaplar insanın içini. Takarsın kulaklığını kendi iç dünyana çekilirsin. İçimiz sığamadığı zamanlarda kendimi bulduğum ilk yerdir cam kenarları. Bazen masmavi bir gökyüzüne, bazen yemyeşil bir bahçeye, bazen de yoldan gelip geçene dalar gözlerimiz. Dışarıya baktığımızı zannetsekte baktığımız yer içimizdir aslında. O an içimizde olup bitenlere anlam veremediğimiz için dalından süzülen yaprak misali kendimizi bırakmışızdır cam kenarına…
Hele birde dışarıda yağmur varsa en iyi kitap yakışır cam kenarına. Her satırda bir yağmur damlası düşer camın kenarına, içimize…
45 notes
·
View notes
Text
BAZEN VEYA ÇOĞU ZAMAN
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de mırıldanarak söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.
Sonsuz bir inatla sarıldığım kulaklığımdan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!
Susuyorum artık… Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…
Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep gibi yaşamışım.
Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum… Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan?
Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor,
elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler
ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…
Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini… Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken… Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı… İçimi
kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.
İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir
kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor… Yalancı gülümseyişlerle beni konuşmaya çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…
( VIA: meursault-x)
147 notes
·
View notes
Photo
569 notes
·
View notes
Photo
–Kestik artık umudu yağmurdan Yürek biçimini alsa da gökyüzündeki küçük bulut.
230 notes
·
View notes
Photo
754 notes
·
View notes
Video
yaralandıkça ne çok şeyi özlüyor insan… gerekli, gereksiz ne varsa özlüyor. çocukluğu değil. genç günleri değil. sadece eski evlerin arasında yokuş aşağı yürüdüğü sabahları. ayaklarına dur diyemediği… her şeye inandığı… her şeyin mümkün olduğu sabahları.. bugünü dün, yarını çok önceden yıktıkları bu sabahlara ait değilim ben. zaman akıyor, su akıyor, annem kapıdan sokağa çıkıyor. ben evden çıkamıyorum.. bu kayıp sabahlar, benim sabahlarım değil. büyüdüğünü, hiç yıkılmaz dediğin dağlar kendi kendini yıkınca anlıyormuş insan.. olacak gibi olanlar son anda olmayınca..
olmayacak olanın olmasına çoktan alıştım.. sevmeyi çok özledim
326 notes
·
View notes
Text
BAZEN
Bazen herşey anlamsızlaşır, boğulur gibi hisseder insan kendini. Masalar sandalyeler üzerine gelir. Seni anlamayan, boş konuşan boş bakan insanlarla sonuçsuz cümleler paylaşmak zorunda kalırsın. Ayrılamazsın o ortamdan ne kadar istesen de. Hayatın gerekliliğidir bu, kurmuş olduğun düzenin getirdikleridir. Konuşur, konuşursun aklın yüreğin başka yerlerde, başka diyarlarda. Başka zamanlarda, başka mekanlarda olmak istersin hep. Bu umutsuz bir çabadır bilirsin ama istersin de bir taraftan. Gözlerine bakarsın çevrendekilerin. Farklı bir ışık, farklı bir açı yakalamaya çalışırsın. Yoktur tekrar tekrar baksan da. Belki değişir birgün diye aynı gözlere bakarsın…
Sokaklar kalabalıktır ama ıssız olsa keşke dersin. Gökyüzü berraktır ama hafif yağmur istersin. Radyoda anılar serisinden hafif bir müzik vardır, sevdiğim bir parça olsa da dinleseydim dersin. Olur bazen değil mi herkese bunlar? Olduğunu söyleyin lütfen. Bazen, çok sık olmasa da olduğunu söyleyin ne olur…
Olması gereken, doğrusu böyledir diye bilinen şeyler vardır ya, kalıplaşmış düzenin insanları yapıyor hepimizi. Ve mutluluğumuzun sınırları da başkaları tarafından çiziliyor. Mutsuzluğumuzu yaşama, gösterme hakkımız elimizden alınıyor. İçi farklı dışı farklı bireyler haline geliyoruz. İfade edemiyoruz duygularımızı. Bencil olmamak, sahip olduğumuz nimetlerin değerini bilememekle suçlanıyoruz. Aslında nasıl hissediyorsan öylesindir. Zaman gelir bağıra çağıra şarkılar söylemek gelir içinden. Zaman gelir ağlamaya bahane ararsın, en küçük birşeyde gözlerin ıslanır, dudakların titrer. Bu farklı birşeydir, tarifi gerçekten zor. Bir derdin, sıkıntın yokken bile olabilir. İşte ben o anlarda hep denizi olan şehirde yaşamadığıma hayıflanırım. Deniz olsaydı ah, deniz olsaydı… İçin kabarır, gözlerin dalar gider. Olur değil mi herkese bu? Olduğunu söyleyin ne olur…
Yaşam bir armağan bizlere biliyorum, hayatı ve bize verdiği herşeyi seviyorum…Ama arada bir uzaklaşma, memnuniyetsizliğimi göstermeme fırsat verin ne olur…
14.01.2018 - 01:54(via: meursault-x)
236 notes
·
View notes
Photo
10K notes
·
View notes
Video
yaralandıkça ne çok şeyi özlüyor insan… gerekli, gereksiz ne varsa özlüyor. çocukluğu değil. genç günleri değil. sadece eski evlerin arasında yokuş aşağı yürüdüğü sabahları. ayaklarına dur diyemediği… her şeye inandığı… her şeyin mümkün olduğu sabahları.. bugünü dün, yarını çok önceden yıktıkları bu sabahlara ait değilim ben. zaman akıyor, su akıyor, annem kapıdan sokağa çıkıyor. ben evden çıkamıyorum.. bu kayıp sabahlar, benim sabahlarım değil. büyüdüğünü, hiç yıkılmaz dediğin dağlar kendi kendini yıkınca anlıyormuş insan.. olacak gibi olanlar son anda olmayınca..
olmayacak olanın olmasına çoktan alıştım.. sevmeyi çok özledim
326 notes
·
View notes
Photo
754 notes
·
View notes
Text
3 notes
·
View notes
Text
1 note
·
View note
Photo
847 notes
·
View notes