Note
Hello, I saw your Momo book review and I was happy that finally someone acknowledged the amazing book. I was wondering if you have any books request that similar to momo?
Merhaba, Ben senin Momo kitap özetini gördüm ve ben çok mutlu olmuştum çünkü sonunda biri bu kitabın güzelini anlatıyor. Ben merak ediyorum eğer Momo’ya benzer kitap önerir misin?
(I hope we can be friends)
(Umarım arkadaş olabiliriz)
Dear my friend,
I am so happy to hear that. What's the most important point for the book? I need to know you to suggest a book :)
3 notes
·
View notes
Text
Momo (Micheal Ende)
Masalsı düşün gerçek kahramanı Momo..
Kitap da aynen bu şekilde yer alıyor.Masalsı kıvamda anlatılırken gerçeğin tam ortasına bırakıyor kendinizi.
Masum Momo’nun gözleri,sözleri ne çok da düşündürüyor insanı.İtiraf etmeliyim ki beni çok düşündüren kendimi sorgulamama izin veren hayatıma,yaşantıma,zamanıma bir kez daha göz atmamı sağlayan böyle bir kitap uzun zamandır okumamıştım.
Kesinlikle çocukların değil büyüklerin okumasından yanayım.Daha çok şey öğretip farkındalık sağlayacağından eminim.
Kitabın konusuna gelirsek çok fazla anlatıp heyecanı kaçırmak niyetinde değilim.Büyük bir kentin tiyatro harabesinde yaşayan kimsesiz bir kız çocuğu olan Momo’nun duman adamlarla başa çıkma macerasını anlatmakta.Ve insanlığa,zamana güzel bir mesajla sonlandırmakta..
Ertelemeyelim kendimizi,sevdiklerimizi..
Şimdiden keyifli okumalar..
Kitap Arkası Yazısı: Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır. Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur. Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir? Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır. “Michael Ende’nin romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.” Stuttgarter Zeitung “Momo, hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde.” Die Welt “Michael Ende’nin hayal gücü ve fantazyalarla dolu bu masal-romanı dünya çapında bir başarıya ulaştı ve klasikleşti.” Buch aktuell
2 notes
·
View notes
Text
Gülün Adı (Umberto Eco)
Şimdi eğer bu kitabı elinize aldıysanız esrarengiz olayların döndüğü içinde cinayetlerin yer aldığı manastır kütüphanesinin gizemine ve büyüsüne hazır olun. Olay bir manastırda işlenen cinayet üzerine çözülmesi için Frensisken ve eski sorgucu William’ın görevlendirilmesiyle başlar,yardımcısı Adso ile birlikteki maceralarıyla devam eder..
Kitabı bu kadar güzelleştiren olay örgüsünün manastırda geçmesi,rahiplerin hayatlarından kesitler barındırması ve sahip olduğu görkemli bir o kadar gizemli kütüphanesi.Okurken sanki günlerce bizzat ben manastırda yaşadım,kütüphanenin merdivenlerinden defalarca çıktım,o masalarda günlerce sabahladım.
Kitabı kategorize etmek biraz zor.Çünkü bir Umberto Eco eseri.Biraz polisiye biraz tarih derken güzel bilgiler ışığında harika bir roman karşılıyor bizi.Kimileri de bilim roman olarak nitelendiriyor.Ama bildiğim tek şey var ki; bir kitap düşünün bilgilerle sizi aydınlatacak,polisiye özelliğiyle sizi sürükleyecek ve güzel bir sonla tadı damağınızda bırakacak.
Umberto Eco kitabın ilk sayfalarını okuyucu ayırt edebilmek için ağır ve yavaş yazmış.Eğer ilk 150-200 sayfayı okurken sıkılmazsanız ve gizemli tarihsel bir polisiye arıyorsanız şiddetle tavsiye edilir.Evet kitap 732 sayfa ama çok sürükleyici olduğu kesin.
Zaman zaman kitabın başında yer alan manastırın krokisine geri dönüyorsunuz.Burada her şey daha net oturuyor.
Ve kitapta bahsi geçen Melk Manastırı’nın müthiş kütüphanesi..
Kitap Arkası Yazısı: Gülün Adı adlı bu dev romanıyla bir anda dünyanın dört bir yanında ünlenen İtalyan yazarı Umberto Eco, aslında çok yönlü bir bilimadamı. İtalya'da, Bologna Üniversitesinde öğretim üyesi, semiolog, tarihçi, filozof, estetikçi, ortaçağ uzmanı ve James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış biri. Umberto Eco'nun bu ilk romanı, 1980'de İtalya'da ilk yayımlanışından bu yana sayısız basım yaptı ve dünyanın pek çok diline çevrildi. Dünyada olağanüstü bir ilgi uyandıran bu romanın yankıları hâlâ sürüyor. Filmi de dünyada büyük yankılar uyandırdı. Bu romanın başarısında, kuşkusuz, yazarın ortaçağ konusunda derin ve dolaysız bilgisinin büyük payı var. Tam anlamıyla ve her bakımdan ortaçağ dünyasını yansıtmakla birlikte Gülün Adı kesinlikle çağdaş bir roman; çağdaş romana yepyeni ve uzun soluk getiren özgün bir roman. Bir anlamda ortaçağda geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman, bir anlamda da ustaca kurulmuş polisiye ve sürükleyici bir öykü. Ve en önemlisi olağanüstü bir dil ve benzeri az bulunur bir sanat yapıtı. Bu ünlü romanı İtalyanca aslından başarıyla Türkçeye çeviren Şadan Karadeniz'in titiz ve uzun çalışmasını da burada hayranlıkla belirtmemiz gerekiyor. Umberto Eco'nun yayınlarımız arasında çıkan ikinci dev romanı Foucault Sarkacı da, Ortaçağı Düşlemek adlı deneme kitabı da yine Şadan Karadeniz'in çevirisi...
Keyifli okumalar..
Not:Bu zamana kadar okuduğum en iyi kitaptır kendileri.Başka hiçbir kitapta ne bu tadı alabildim ne de keyfi..Kesinlikle sabırla okumanızı tavsiye ederim.
2 notes
·
View notes
Text
Troleybüs Problemi (Thomas Catchcart)
Muammalardan muamma beğen..Neden mi?
Evet kitabın konusu İngiliz filozof Philippa Foot tasarladığı düşünce deneyinden ibaret.Modern felsefesinin en ünlü düşünce deneyi olan troleybüs problemini Kamuoyu Mahkemesi’ne çıkarıyor. Sonrasında profesörün, savcının, psikoposun, psikoloğun, jürinin fikir ve düşünceleri yer alıyor.Her düşüncede ve her insanda bulduğunuz etik anlayışı sonucunda kendi düşüncenizde nasıl dalgalanmalar olduğunu göreceksiniz. Ve kendiniz bile buna inanamayacaksınız. Bir olayın farklı bakış açılarından ele alındığı etik kavramının kişiden kişiye nasıl farlılık gösterdiğini anlatan kitap.Aynı zamanda doğru ile yanlışı,felsefe ile etiği ,sezgi ile mantığı sorguluyor.Harika bir anlatımı var hiç sıkılmadan bir iki saatte okuyorsunuz.
Bırakın düşünceler sürekli aklınızda dalgalansın, bir önceki bakış açınıza bir değer daha katsın ..
Kitap arkası yazısı: “ Kontrolden çıkan bir troleybüs, onun önünde duran beş işçi, yan yolda duran bir kişi ve kaderi değiştirme imkânı. Sürücü olarak beş kişiyi öldürmeyi mi, yoksa bir kişiyi kurban etmeyi mi seçersiniz? Peki ya sürücü değil de elindeki bir şalterle troleybüsün yönünü değiştirebilecek, kenardan izleyen biri olsaydınız… Şalteri indirir miydiniz? Veya diyelim ki bir üst geçitten olayı izliyordunuz. İşçileri kurtarmanın tek yolu troleybüsün önüne ağır bir nesnenin düşmesi ve yanınızda çok şişman bir adam var. Şişman adamı üst geçitten aşağı atar mıydınız? “
#troleybüsproblemi#troleybüs#books#thomas cathcart#kitap#kitapyorumu#felsefe#etik#etiqueta#philosophy#loveit#love#merveseverse
2 notes
·
View notes
Text
Korku (Stefan Zweig)
Korkuyla günlerce acı çekip savaşmaktansa itiraf edip iç huzurla yaşamanın hafifliğini nerden bilebilirdi ki İrene ?
8 yıllık evliliği ve lüks bir yaşantısı olan İrene piyanist bir gence aşık olur ve kocasını aldatır.Sonrasında bunu fark eden bir kadının şantajlarına mahkum kalır.
İtiraf ettiğinde kaybedeceklerinden korkmasının tüm benliğinin yitirmesine neden olacağını henüz fark edememiştir.
Stefan Zweig bu kitapta korkuyu çok güzel bir şekilde ele almış. Korkunun her geçen gün tüm bedeni zehir gibi sarıp gün be gün nasıl yok edebileceğini gözler önüne sermiş..Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve tüm kitaplarının okunası olduğunun rehberi oldu bu kitap benim için.Dili gayet açık ve akıcı bir iki saat içinde bitirebiliyorsunuz.En sevdiğim kısmı da kitabın sonunda beklenmedik bir son geliyor.
Şimdiden keyifli okumalar..
Kitap Arkası Yazısı: Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.
1 note
·
View note
Text
Frida Kahlo Aşk Ve Acı (Rauda Jamis)
Frida Kahlo, Aşk ve Acı. Özetlemek için çok da güzel kitap başlığı.Okurken bitmesini hiç istemedim.Biterse de tekrar yine okurum diye kendimi teselli ettim.Güçlü kadınlara güçlü insanlara çok güzel bir örnek.Bazen en ufak bir engelde hemen bırakıveriyoruz her şeyi,kendimizi.Ama Frida acılarını almış kollarına sarmış onlardan çok güzel bir başarı buketi yapmış.Geçirdiği trafik kazası engel olmamış kendisine aksine bu onu ünlü ressamlardan biri yapmış.
Bazı kitaplar vardır hakkında çok konuşulmayıp sadece okunması gereken.Bu kitap da onlardan biri işte.Frida hakkında bilmemiz gereken çok şey olduğunu düşünüyorum.Ve herkese okuması için tavsiye ediyorum..
Kitabı almadan önce çok araştırmıştım. Bir çok yayın evinden kitabı var. Tercihim Frida’nın hayatını kendi ağzından anlatır gibi yazılmış olan Everest Yayını oldu.Gerçekten çok iyi iş çıkarmış.Kitabın sonunda da Frida’nın çizimlerinin yer aldığı 16 sayfa da mevcut.Kitapta resimlerini nasıl yaptığını anlatırken arka sayfadaki eserlere bakarak anlatımı pekiştirmek de mümkün.
Kitap Arkası Yazısı: "Gecelerim, çarpan kocaman bir yürek gibi. Gecelerim aysız; pencereden süzülen gri ışığa gözünü kırpmadan bakıyor.Gecelerim ağlıyor, yastığım nemli ve soğuk. Gecelerim beni yokluğuna itiyor; seni arıyorum, yanımdaki dev bedenini, soluğunu, kokunu arıyorum. Neredesin? Bedenim, şu sakat külçe, senin sıcaklığında bir an kendini unutmak istiyor. Gecelerim paçavraya dönmüş bir yürek. Gecelerim beni aşkla tutuşturuyor, ama senin eksikliğini çektiğini biliyor ve bu gerçek karanlıkta bir bıçak gibi parlıyor. Gecelerim sana uçabilmek, seni uykunda sarmalayıp bana bana getirebilmek için kanatları olsun istiyor. Ama gecelerim her türlü deliliğin yasak olduğunu ve düzensizlik yarattığını biliyor. “
2 notes
·
View notes
Text
Şeker Portakalı (Jose Maura De Vasconcelos)
Ah Zeze sonunun hüzünlü bittiği için seni tavsiye etmemeli mi yoksa insani duyguları hatırlattığın için okunacaklar listesinin en başına taç mı etmeli?Müthiş bir kitap,harika bir anlatım.
Ben senin masum ve güzel kalbini gördüm,hissettim,yaşadım.Kitabı kapatıp aylar,yıllar geçse bile aklımda kalan hikayenin sonu değil o küçücük kalbinin ruhuma işlemeseydi.
Evet bu kitap fakir bir aileden gelen küçük bir çocuğun yani Zeze’nin hikayesini anlatmakta.Her kitap bittiğinde artık başka birisinizdir ya bu kitap sizi daha da başkalaştıracak ve asıl özünüze dönüştürecek.
Bence herkesin düştüğünde,güldüğünde anılarını anlatacak bir şeker portakalı var.Evet bence herkesin içinde biraz Zeze var.
Şimdi kitabınızı elinize alın ve okuyabileceğiniz en insani duygularla yoğurulmuş hayatınız boyunca unutamayacağınız esere kendinizi,gülümsemenizi ve gözyaşınızı bırakın.İyi okumalar..
NOT: Yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı kitapları minik Zezemizin ileriki zamanlardaki maceralarını anlatıyor.Şeker Portakalından sonra okuyabilirsiniz.Tabi hiç biri ilk kitabının yerini tutmuyor.
Kitap Arkası Yazısı: Brezilyalı ünlü yazar Jos Mauro de Vasconcelos, 1920'de Rio de Janeiro yakınlarında, Bangu'da doğdu. Çok yoksul olan ailesi, onu Natal kasabasındaki amcasının yanına yolladı. Orada dokuz yaşındayken Potengi Irmağında yüzmeyi öğrendi ve hep günün birinde yüzme şampiyonu olmanın hayâlini kurdu. Liseyi Natal'de bitirdikten sonra iki yıl tıp öğrenimi gördü. Öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayâller peşinde Rio de Janeiro'ya döndü. İlk işi, hafif siklet boks antrenörlüğü oldu. Yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı, bu onun yazarlığına büyük katkılar sağladı.
İlk kitabı Yaban Muzu 1940'ta yayımlandı. 1945'te yayımlanan Beyaz Toprak adlı romanı çok beğenildi. Daha sonra Evden Uzakta (1949), Sular Çekilince (1931), Kırmızı Papağan (1953) ve Ateş Çizgisi (1955) romanlarını yazdı. Kayığım Rosinha (1961) ile ününün doruğuna çıktı. En ünlü kitabı Şeker Portakalı (1968) on iki günde yazılmıştı. “Ama onu yirmi yıldan fazla yüreğimde taşıdım,” der yazar. Bu kitaptaki küçük Zeze'nin serüvenleri Güneşi Uyandıralım (1974) ve Delifişek (1963) adlı romanlarında sürer. Bu ünlü yazar 1988'de öldü.
2 notes
·
View notes