Dağları aşıp yamaçta sendeleyen kalbin gücünün ve kırılganlığının iç dökümü/ *yerini sevmeyen buhûrumeryem*
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Dreamy mood in the paintings by Henri Le Sidaner (French, 1862-1939)
18K notes
·
View notes
Text
"Kadınların hayatında evler, çocuklar, erkekler, dağınık odalar, bulaşıklar, kaynamak isteyen çorbalar, pek çok şey vardır; hepsi ilgi bekler. Bunların ortasında bazen yazmak, okumak, öğrenmek hevesi, isteği, sevinci bir sancı gibi dolanır insanın içinde."
Nezihe Meriç, Edebiyat Dünyası, TRT Arşiv
31 notes
·
View notes
Text
Ankara’daki son haftam olduğuna inanamıyorum. Ana kucağım, sıcak iklimim dediğim şehir bana geniş gövdesinde bir yer açmadı. En sevdiğim şehir beni kustu, veda zamanı geldi. Bu şehir evim olacak sanmıştım, olmadı.
Ankara’dan ayrılalı 24 saat bile olmadı ama içim kan ağlıyor
4 notes
·
View notes
Photo
Victor Gabriel Gilbert (1847-1935, French) ~ Jeune femme lisant, n/d
[Source: Christie’s]
10K notes
·
View notes
Text
5K notes
·
View notes
Text
“kimseye bak burada bunu yaptın demek istemiyorum. ben onu fark etmeyişlerine kırgınım zaten.”
2K notes
·
View notes
Text
Bu sahne bu saflık bu coşkunluk 🫶🏻
Beren Saat / Hatırla Sevgili
7 notes
·
View notes
Text
İklimler, kıtalar aştın; yeşiller, maviler gördün haberin olmadı.
5 notes
·
View notes
Text
herkes o kadar güzel, o kadar yakışıklı; herkeste bir vücut, herkes ince çekilmiş yulaflı. herkesin cildi ışıl ışıl, herkes iyi giyinmeye programlı. bundan yakınmıyorum. sadece iki lafı bir araya getirebilenlerin yerini söyleyin, onlar yok bunca bunların içinde?
62 notes
·
View notes
Text
Bana penceresi bol bir ev gibi gelen, ışığının hayatındaki insanlara cömertçe yayıldığını sandığım insanların aslında dar, köhne dünyalarına sıkıştığından böyle bir illüzyon sergilediklerini bu aralar ne çok anladım.
67 notes
·
View notes
Text
sentez
bizimki gibi travmatik toplumlarda bir güruha ait olma eğilimi çok yüksek. bu aidiyet arayışı, bireyi de keskin seçimlere yöneltiyor. bu da algının her şeyi çarpık şekilde sınıflandırmasına neden oluyor.
ilk örneği az önceki yazıda verdim: makale okuyorsanız komik video izleyemezsiniz. örnekleri çoğaltayım: makyaja düşkünseniz entelektüel ya da akademisyen olamazsınız, eskinin deyimiyle sağcıysanız soldan bir aydından beslenemezsiniz, devlet memuruysanız dünya gezgini olacak vizyonunuz yoktur çünkü sıkıcısınızdır, altmış iki yaşındaysanız saçınız mor olamaz e çünkü altmış iki yaşındasınız...
bense tam olarak bu senteze hayranlık duyuyorum. hem bilişsel hem sosyal becerileri gelişkin bu insan formuna. beklenilenin dışındakini veren, normları kendine uyarlayan bu insanlara. içi dışı ayrı keyif veren insanlara.
şimdi herkesin kafasında bu bahsettiğim senteze sahip en az bir kişi canlanmıştır. bu yazıyı okuduğunuzda iki dakika o kişiyi düşünür müsünüz? nasıl içten gülen, nasıl kendiyle ve etrafıyla barışık biri değil mi? nasıl da çıkmış toplumun emperyalistçe çizdiği doğrusal sınırlardan? nefisss!
50 notes
·
View notes
Text
alınganlık
alıngan insanların kendini yetiştirmediğine ve dünyasının darlığına dair inancım neredeyse tam. alınganlık, her şeyin kendiyle ilgili olduğunu zannetmektir bu da bana kişinin ne kadar benmerkezci evrede takıldığının göstergesi gibi geliyor.
ben de on altı yaşımda falan müthiş alıngan biriydim. her şeyi kendimden yola çıkarak eleştirip değiştirebildiğim için bu kadar içeriden ve net konuşabiliyorum. şimdi bana canımı acıtabilecek herhangi bir şey söylense genel olarak umurumda olmaz. çünkü beni sevdiğine inandığım kişi, onu o anlamda söylemek istememiştir. beni sevdiğine inanmadığım kişiyiyse zaten neden dert edineyim?
60 notes
·
View notes