maybe-no-on

[maybe-no-on]

"... yaptığımız seçimler ne olursa olsun - yalnız ya da birlikte- , bitiş çizgimiz aynıydı. ... Kendimize nasıl bir yaşam seçersek seçelim sonunda ikimiz de ölecektik."

[maybe-no-on]

"Onu öpmek istiyordum ama sahte davranmasını istemiyordum. ... son bir öpücük onun için de gerçek olabilirdi."

[maybe-no-on]

"... Gerçeklikten uzak, güzel bir andı."

[maybe-no-on]

"Ne kadar çok olasılık varsa, o kadar çok hayatın vardır. Farklı seçimler yaptığın hayatların vardır. Yaptığın farklı seçimler farklı sonuçlara yol açar. Tek bir şeyi bile farklı yapmış olsan, farklı bir yaşam öykün olacaktı. ...Bu öykülerin hepsi mevcut. Hepsi bu yaşam kadar gerçek."

[maybe-no-on]

"Öğrenmenin tek yolu yaşamaktır."

[maybe-no-on]

tek başıma yapamam

gerçekler açığa çıktığında

tek başıma ayağa kalkamam...

elinde tutuyor olacağım

Oflaz:')

sen ve ben,

telefonların ardındaki insanlardan başkası değiliz

eğer istersen oluruz

nasıl yani?

nerede yaşıyorsun?

İstanbul

tamamdır, düşmeye karar verdiğin gün yaz bana.

Kalkacağın sırada elinden tutmak için orada olacağım.

[maybe-no-on]

“Ne oldu da yıllarca gerçeklerden kaçarak yaşamını sürdürmeye karar verdin, hiç bilmiyorum ama artık yeter. Ben buradayım ve daha fazla kaçmana izin vermeyeceğim.”

[maybe-no-on]

“Kimse sana gerçek kendini sunmaz ve böylelikle sen de hayatın boyunca kimseyi gerçek anlamda tanıyamazsın, sadece tanıdığını sanırsın.”

[maybe-no-on]

“O an hepsi görmüştü, bir vücudun parçaları olsa da dik durmuyorlardı. Koza iskeleti olmuştu ve Sokak Nöbetçileri artık dimdikti.”

“Böyle bir masada daha önce Koza hepsinin düşmanıyken, şu an hepsi Koza için öne atılırdı, bunu biliyordum. Zaman geçmişti, anlar farklıydı.”

“Biz altı kişi, yaşımız yirminin altında, biz altı kişi, yaşımız yirminin üstünde değildik.”

“Biz yedi kişiydik, yaşımız kaçtı bilmiyordum ama hem çocuk, hem yetişkin biz bir bütündük, bugün ne olursa olsun vazgeçemiyecektik.”

[maybe-no-on]

“Ben on iki gündür bu odada, hem Bora’ya çok kızıyor, hem onu çok özlüyor, hem bana kendisini özlettirdiği için ondan nefret ediyor, hem de onu her gece ve her gündüz daha çok seviyordum.”

[maybe-no-on]

yalnız kalmayı seviyorum yalnız hissetmeyi değil

[maybe-no-on]

“ Herkesin evinin içinde bir evi daha vardır işte, asıl evim dediğin yer senin sen olduğun yerdir.”

[maybe-no-on]

“ Oysa ki her şey bir otobüs yoluculuğu ile başlamıştı.”

[maybe-no-on]

“ Sana başından beri Efsun dememin sebebi, seni ormanda gördüğüm o ilk andan itibaren beni büyülediğin için.”

[maybe-no-on]

[maybe-no-on]

[maybe-no-on]

“Yanında olacağım,” dedi, abi demedi, o her abi dediğinde kendimi güçlü hissediyorum.

“Biliyorum,” dedim gelişigüzel bir şekilde.

Helin bir anda elimi tuttu ve eğilerek “Işıklar,” dedi sakince.” Işıklar, abiciğim, bizim ortak noktamız. Bunu unutma.” Abiciğim dedi, kendimi daha güçlü hissettim, korkmuyor gibi değil, korkularımı yenecekmiş gibi. Elini tutup kaldırdığımda ve avcunun içini öptüğümde titrediğini fark ettim, evde bana söyledikleri aklıma geldi. Korkuyordu, yeniden titremeye başlamıştı.

“Merak etme,” dedim. “Son ana kadar savaşacağım, minik.”