Photo
Merhabalar 🌼 Yaşam hak ölüm Allah'ın emri... Kaçınılmaz son... Bizim sitede karşı binada oturan bir abi vardı. Abi dediğimde vardır 65-70 aslında. Abiydi adam bence. Ava gider, apartmanın altında kuş besler,tavuk beslerdi. Ruhu gençti adamcağızın. Öyle de suratsız takılırdı. Gerilirdim selam versem mi vermesem mi diye. Ağzında sigarası öylece geçip giderdi yanımızdan. Ama ailecek tanırdık o abiyi. Ne zaman ava gittiği arabanın çamurundan belli olurdu. Ne zaman kuş aldığı da apartmana yayılan kanatlı hayvan kokusundan...Kerem bir kere balkondaki fırçayı aşağı fırlatmıştı da nerdeyse arabasına vuracaktı, mini bi kriz geçirmiştim. Sakin ama "ben Osmanlı kadınıyım, bak çarparım bakışlı" bir eşi var bu abinin. Gülerken görmedim çünkü ikisini. İkisi de babaanne ve dedeydi. Torunlarıyla gülüp oynuyordu elbette. Gerçek duygularını, gerçek yüzlerini bilemezdik ki zaten. Kahkahalar atmıştı elbette. Önceden apartmanda da kanatlı hayvan mı beslenir diye söylendiğim o abinin öldüğünü öğrendim dün. Görevli hamur dağıtıyordu. "Yaşar Abi öldü ya"dedi. "O kimdi?"dedim. Hani var ya "Şükran Abla"dedi. Baktım yüzüne manasızca. Dört yıldır oturuyordum bu insanlarla karşılıklı binalarda isimlerini bilmiyordum. "Şükran Abla?" "Hani senin karşı hizan". Dünden beri işte tam da bu andayım ben. O adını bilmediğim kuşçu abi ölmüş, hem de kanserden. Geç öğrenmişler öğrendikten kısa süre sonra da vefat etmiş. o gülerken hiç görmediğim ablanın adı da Şükran'mış ya. Yeni öğrendim. Utandım, kınadım kendimi. Öyle kimsenin hayatına etlisine sütlüsüne karışmayan, merak etmeyen bir insan olmuşum ki...Aslında çevreye duyarsızlaşmışım sanırım.Utandım kendimden... İnsan hiç tanımadığı birinin ölümüne üzülürmüş ya meğer. Arabasının önünden geçtim Yaşar abinin. Ah dedim ne kadar temiz. Yaşar Abi olsa çamurlu olurdu.Vay arkadaş dedim geçtim yanından... Velhasılıkelam. Yazacak çok şey var. Satır sayım az. İnsan bir gün var bir gün yok. Sabaha çıkacağımızın garantisinin olmadığı bir dünyada yaşamak bize hak, ölüm emir değil de nedir? Yaş ilerledikçe yaprak dökümü daha çok oluyormuş. Ya daaa dökülen yaprakları daha net görüyormuş insan yaş aldıkça. Bu ara her yer bana son(bahar)... Selamlar sevgiler https://www.instagram.com/p/CXEdtOAqjJp/?utm_medium=tumblr
3 notes
·
View notes
Photo
Güçlüyüm Güçlüsün Güçlü Güçlüyüz Güçlüsünüz Güçlüler... Güç isim kökü + lü yapım eki + ek fiil geniş zaman altı şahısta çekimini yaptım size. Kim bu güçlüler? Kadınlarrrr🌼🌼🌼 Fotoğraf ne güzel değil mi? Bir de muhabbeti duysanız 😬 Süslenip püslenip şık bir kır düğününe gitmişiz. Herkes sanki birbirini uzun süredir görmüyormuş gibi muhabbet ediyoruz. Anne olan bir arkadaşımla çocukları konuşuyoruz. Laf bir ara yoğunluktan banyo yapmaya fırsat bulamamaya kadar geldi. Banyo sürelerimizi konuşuyoruz gülerek. Ne acı değil mi? 8-10 dakika sürüyor benimki dediğim de oooo 10 dakika sürüyorsa iyi dedi başka arkadaş. Ay dedim muhabbete bak. Jet hızıyla banyo, jet hızıyla yemek yemek, jet hızıyla ev işi, jet hızıyla çocukların bakımı, jet hızıyla annelik hizmeti veriyormuşuz özetle. Ortam güzel, biz güzeliz ama muhabbetimiz aynen bu😬 insan böyle gülerek bu muhabbeti mi yapar? Yaptık valla😬😉 biz kadınlar güçlü olmayalım da kimler olsun Allah aşkına... Okulda bir gün "Ana şükretmeyi ihmal etmeden ah bekarlık"dediğim bir anda lafını hiç esirgemeyen bir arkadaş "herkes bekar olabilir hoca hanım, isterseniz hemen bekar olabilirsiniz" demişti🙄 de "evet herkes bekar olabilir isterse ama annelikten vazgeçilmiyor, alnımda koca bir anneyim dövmesi var benim" dediydim de sonrasında kendime kızdıydım. Anne olmak asla kendime vakit ayıramamak olmamalıydı. Anne olmak sadece çocukları için yaşayan bir kadına dönüştürmemeliydi beni. Ya da seni ya da bizi. Evet anneydik ama her şeyden önce kadındık ondan daha da önce insandık. Mevzuu nerden nereye geldi yine 😬😁 Özetle güzel çıkmışım 😁😬 gerisi gelip geçiyor. Yüzlerde hep gülümse olsun inşallah 🙏🏻🤗🌼 Selamlar sevgiler benden Dua sizden... 📷By @trgygnll teşekkür ederim 🙏🏻🌼🤗 https://www.instagram.com/p/CRCawSsjI93/?utm_medium=tumblr
0 notes
Photo
Yeni haftadan merhabalar 🌼🤗 Gelişi güzellerden değil de gülüşü güzellerden olduğumu biliyorum. Gülüşümü seviyorum ama en çok onu oluşturanları seviyorum. Kendi yaşamımın katili olmamak adına elimden geldiğince gülümsemeyi istiyorum bazen çok zor olsa da. Sırtımda koskoca bir karamsarlık taşırken bazen gülümsemek ne kadar zordur kimse bilmez! Bazen de bir o kadar kolay. İncecik çizgi anlayacağınız. Ey dost! Sevmek aslında bir kadının gülmesiyle başlayan saf ve temiz bir eylem değil midir? Bu eylem gerçekleşmiyorsa suç gülümsemeyende mi yoksa gülümsetmeyende mi? "Gülümsemek sadakadır"diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bedavadan sadaka dağıtalım hadi bugün sırtımızdaki yüklere inat. İstanbul- Ankara yolundan selamlar sevgiler 🌼🤗 Ankara da bir başka mutluluk sebebim gerçi bugün 😉☺️ #gülümse #hayat #leave #keşfet #olumlama #hayatdevamediyor #gülümsemekbulaşıcıdır #gülümsemekiyileştirir #smile https://www.instagram.com/p/CQ79TDajJqV/?utm_medium=tumblr
#gülümse#hayat#leave#keşfet#olumlama#hayatdevamediyor#gülümsemekbulaşıcıdır#gülümsemekiyileştirir#smile
1 note
·
View note
Photo
Bazen kalbinden geçenlerin çarçabuk gerçekleşmesini dilersin de yavaş akar zamanın her zerresi,bu yaşlı kaplumbağa gibi. Tez yürekliysen benim gibi beklemek bazen zor gelebilir. Ama sabır ve selamet iki kardeşse ve kavuşmaları kazançsa onlar kavuşsun diye de çabalarsın bir yandan. Bir yandan içindeki ivedi heyecanla uğraşır ve susturmaya çalışırsın. Çünkü kaplumbağa vakurdur,sakindir,ağırdır ve sessizdir. Sana ders verir duruşuyla ve aslında sırtında taşıdığı koca dünyasıyla. Bazen yaşamım yavaş aksın sakin aksın ama aynı zamanda her şey yolunda gitsin istiyorum bir kaplumbağa gibi. Muhteşem bir varlık fotoğraftaki. Dünyanın en yaşlı kaplumbağalarından biri. #comoros🇰🇲 adalarında 📷by@sekercannn 👍🏻 çekmişti. #nofiltre #nofilter #kaplumbağa #fotoğrafçılık #fotoğrafheryerde #doğafotoğrafları #comoros🇰🇲 #komoradaları #fotografia #naturephotography #nature #fotografia #fotograf #filtresiz https://www.instagram.com/p/CQzS4XOj_aT/?utm_medium=tumblr
#comoros🇰🇲#nofiltre#nofilter#kaplumbağa#fotoğrafçılık#fotoğrafheryerde#doğafotoğrafları#komoradaları#fotografia#naturephotography#nature#fotograf#filtresiz
0 notes
Photo
Ne demiş Üstad Necip Fazıl: "Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle; Allah Rahim ve Rahman, Allah Aziz ve Celle" 📷By @sekercannn 🙏🏻 #atlasokyanusu #hintokyanusu #atlantic #fotoğraf #nofiltre #nofilter #olduğugibi #fotoğrafheryerde #doğafotoğrafları #doğanınrenkleri #okyanus #ocean #oceaneyes #oceans #deniz #sea #allahınvarlığı https://www.instagram.com/p/CNAunT6Ds2j/?igshid=wn8okrknrfk4
#atlasokyanusu#hintokyanusu#atlantic#fotoğraf#nofiltre#nofilter#olduğugibi#fotoğrafheryerde#doğafotoğrafları#doğanınrenkleri#okyanus#ocean#oceaneyes#oceans#deniz#sea#allahınvarlığı
0 notes
Photo
Merhabalar 🌼🙏🏻🌼 8 Mart...Kime göre neye göre kutlu olsun. Oldum olası kendimi bildim bileli bu 8 Mart ritüeline mesafeli yaklaşmışımdır. Neden kadınlar günü böyle ağız dolusu kutlanıyor da 19 Kasım Uluslararası erkekler gününden bihaberiz? Neden biliyor musunuz? Kadına yapılan saygısızlığı, kadına yapılan tacizi, tecavüzü, haksızlığı, ezilmişliği, mobingi,sevgisizliği, ruhsuzluğu başka türlü sindiremezdi insanlar heralde! Bugünün bizdeki manada kutlanışı gerikalmışlığın ve asla insan olamayışımızın göstergesi aslında. Kadınlar neden illa bir yerlerde olabilmek için erkekten daha çok çalışmak zorunda ve bazen de ölmek zorunda. Neden bugün yaklaşırken reklamlarda kadınları görüyoruz da 9 Mart'tan bir sonraki 8 Mart'a kadar görmüyoruz? Neden hepimiz #kadınaşiddetehayır diye bangır bangır bağırırken bi de utanmadan bugünü kutluyoruz. Kadının insan olarak değer görmediği bu ülkede kime göre neye göre 8 Mart Allah aşkına ya! Farkındalık olsun diye kutlanır oldu bugün de. Ne acı. N farkındalığı! Halbuki kadın erkek olarak değil de insan olarak yaşasaydık şu ülkede.Toplumsal normlar değişmediği ve erkeğin kadının yaptığı rolleri benimseyip yeri geldiğinde onları yapmadığı sürece kime göre neye göre kadınlar günü Allah aşkına! Oğlu evin çöpünü döküyor diye gelinine küsen kayınvalide de bir kadın değil mi? Pipisini kestirdiği oğlunun düğününde allanıp pullanan da kızının reglisinde babadan sır gibi durumu saklayan da kadın değil mi? Gelenekselleşmiş normları değiştirmek çok zor. Ve bu geleneğin bence dinle alakası bile yok. Hepimiz evlat yetiştiriyoruz, erkek ya da kız çocuğu farkındalığı elbette olacak ama en önemlisi insan olarak yetiştirmek. Oğullarımı yetiştirirken o kadar imtina ediyorum ki bu konuda. Allah'ım sen çocuklarımı layıkıyla yetiştirmeyi nasip et, diye dualar ederken buluyorum kendimi. Çünkü zamandan korkuyorum, çünkü toplumun o değişmeyen,gizli bir güçle nesilden nesile aktarılan ortaçağ yobazlığından korkuyorum. Ha sahi ne diyordum? 8 Mart , Dünya kadınlar günü 🙏🏻 Erkekler gününün coşkuyla kutlandığı o gelmez zamanda ben de bugünü coşkuyla kutlayacağım emin olun. Allah'a emanet olasınız Selamlar sevgiler benden Dua sizden 🌼🤗🙏🏻 #8mart https://www.instagram.com/p/CMKqY7fDrts/?igshid=1koxiy5t8bknd
0 notes
Photo
“Darda kaldım diye umutsuz olma. Yok iken dünyayı var eden vardır.“diyen rahmetli Neşet Ertaş ne de güzel söylemiş.Şükretmesini bilen insan fikri bu. Ve biz umudumuzu sadece Allah’a bağlarız. "Hay"dan gelip "Hu"ya gideceğimizi bilerek ve melek olarak uyanıp fani dünyanın telaşesinden nefse yenik düşüp yaşadığımız anlardan umutsuzluğa kapılarak isyan ediyoruz çoğu zaman. Aslında isyan ederken nisyana yaklaştığımızı da bilmeyerek…Nefes almak umuttur gelecek günlere. Her doğan güne şükür umuttur aslında. Dedim ya az önce umudumu Allah'a bağlarım ben. Uzun sözün kısası imkansızı mümkün kılan Allah'a umut ederim ben. Çünkü göğü karartıp tekrar aydınlatan odur. Ve her doğan günden daha umut verici bir şey var mıdır şu hayatta? Az izan gözünüzü sevdiğim, az izan….
🌼🌼🌼 Ne demiş şair:
Ne doğan güne hükmüm geçer Ne halden anlayan bulunur Ah aklımdan ölümüm geçer Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! (Cahit Sıtkı Tarancı)
Selamlar sevgiler benden Dua sizden 🌼🙏🏻🌼
📷By @asumanozsekercan
#nofiltre #ışık #hope #umut #olumlama #pozitifdüşünce #şükürlerolsun #mutluluk #huzur #filtresiz #doğafotoğrafları #doğanınrenkleri #herdoğangüneşyenibirumut https://www.instagram.com/p/CKn97Ogj6fR/?igshid=s7ly9b2rphai
#nofiltre#ışık#hope#umut#olumlama#pozitifdüşünce#şükürlerolsun#mutluluk#huzur#filtresiz#doğafotoğrafları#doğanınrenkleri#herdoğangüneşyenibirumut
0 notes
Photo
Yazılacak çok şey, söylenecek çok söz var elbette. Ama bu, manzarada kayboluşu bozar diye söylenmiyor sözler... Gözünü kapa ve sadece burda olduğunu hayal et. Dinginlikte yalnızlığını; yalnızlığında kafandakileri avutman dileğiyle. Selamlar sevgiler #foto #fotoğraf #ağaç #orman #huzur #image 📷by @asumanozsekercan https://www.instagram.com/p/CIvGismDrAL/?igshid=avdpq4w6z2dd
0 notes
Photo
En sevdiğim renk mavidir benim. En çok beyaz renkli kıyafetler giysem de en sevdiğim mavidir. Kendimde severim beyazı ben sadece. Ama yaşamda maviyi tercih ederim. Neden mi? Fotoğraf her şeyi açıklıyor 🤗 Mavi rengin güveni, sorumluluğu, dürüstlüğü temsil ettiği söylenir. Mavi samimi, saklı ve sessizdir. Yaygara yapmak veya dikkat çekmek istemez. Dingindir o. İzleyince ferahlatır iç açar. Karmaşıklık çatışma yoktur onda. İşini kendi başına yapan, ayakları üstünde duran, kimseye muhtaç değilim,güçlüyüm ama aynı zamanda naifim diyen birinin edası var onda. O nefestir olmazsa olmazımız. Burası Baltık Denizi. Foto by @asumanozsekercan tabikiii 😁 Fotoğrafta hiç filtre yok. Direk iletiyorum. Şimdi arkadaş buraya bakıp da maviyi sevmiyorum diyen çıkabilir mi Allah aşkına? Neyse gidem de azcık "Mavi duvar " dinleyeyim 🤗👍 Selamlar sevgiler benden Dua sizden 🌼🙏🏻🌼🤗 Psikolojimiz Allah'a emanet artık... Not: kuşu gördünüz mü? 😁 #baltıkdenizi #mavi #renk #uyum #ahenk #manzara #doğa #deniz https://www.instagram.com/p/CIbNHqVDQrj/?igshid=1iat7la1w33g4
0 notes
Photo
Selam, ben gölgen... #keremşekercan #aile #çocuk #çocukkalbi #salıncak #koronagünlükleri #gölge #aşk https://www.instagram.com/p/CFm73PsDPUE/?igshid=x8gbbqekqrtw
0 notes
Text
Küllerimizden doğalım
Zümrüdüanka diğer adı Simurg diğer adı Hüma kuşu diğer adı Tuğrul kuşu... 🌼🌼🌼 Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine neden olurmuş. Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler yoluyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederlermiş. 🌼🌼🌼 Onun iyilik sever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırmış. 🌼🌼🌼 Sufi Feridettün Attar, bu kuştan kendini aramanın sembolü olarak söz eder. Batı’da Feniks, İran geleneğinde Simurg, Orta doğu geleneğinde Anka kuşu, Türk geleneğinde Kerkes adını alan bu efsanevi kuşların ortak bir özelliği ölümsüzlüktür. Ayrıca bu kuşlarla ile ilgili anlatımlarda genellikle bir yanma motifi bulunur. Örneğin, Kerkes, Herodot ve Plütark’ın değindiği Feniks’te de görüldüğü gibi, öleceği zaman, bir tür ateş olup kendi kendini yakan ve kendisinden yeniden doğan bir kuştur. Anka ya da Zümrüd-ü Anka Orta doğu geleneğine göre, Kaf Dağı’nda yaşar. 🌼🌼🌼 Efsanelere göre Zümrüdüanka Kuşu kendi ölümünün yaklaştığını hissedince kendine dallardan bir yuva inşa eder ve sonrasında bilinmeyen bir sıvıyla bu yuvayı sıvarmış. Ardından güneş ışınları kuru dalları yakar ve bu sayede yanar ölürmüş. Sonrasında küllerinin arasından yeniden bir Anka Kuşu olarak doğarmış. Bu nedenle birçok dinde yeniden varoluş veya diriliş sembolü olarak ifade edilmiştir. Zümrüdüanka Kuşu, her şeyi bilirmiş. Kuşlar ona o kadar güvenirmiş ki ne sorun olursa Zümrüdüanka Kuşu'nun hemen sorunu çözeceğine inanırlarmış. Bir gün gelmiş ve Zümrüdüanka Kuşu ortadan kaybolmuş. Bunun üzerine diğer kuşlar onu bulabilmek için yola çıkmışlar. Kaf Dağı'nın tepesinde olduğu için ona ulaşmak çok zorluymuş, yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekliymiş...diye devam eder o meşhur Si-murg'un hikayesi. Mutlaka duymuşsunuzdur.
Bilginin ve varlığın aşkıyla yanan bir grup kuş yollara düşmüş. Kaf dağının ardında yaşayan tüm zamanların bilgisiyle donanmış ölümsüz bir kuşa, Simurg'a ulaşmak imiş murâdları. Zorlu yolculukta geri dönenler olmuş. Yalnız 30 kuş kalmış. Yolun sonunda karşılaştıkları bir aynaymış. Aynada gördükleri 30 kuş imiş, yani Simurg. Simurga ulaşmanın tek bir yolu varmış kendini bilme, irade. Attar'a göre "Hak" insan aynasında yansır, cihan seninle dolu değilsin sen cihanda, her şey kaybolmuş sende, sen yoksun ortada. Hem gizlisin hem aşikâr, ne bir yer içindesin ne bir yerin üstünde. Konuşkanlığındır suskunluğunun sebebi, görünülürlüğündür gizliliğin sebebi. Gerçekte her şey 'Bir', 'Bir' de her şeydir. İlâhi bir cevherle donanmış 'İnsan' üzerindeki varlık perdesini kaldırdığında hakka kavuşabilir, dumanın gizlediği ateşe ulaşabilir. Bunu başarmanın tek yolu vardır. Kendini bilme, irade. Mevlânâ Feridüddin Attar'ı âşıkların önderi saymıştır, 'Ben manzumelerinden şeker dökülen Rumelili mollayım ama söz söylemede Şeyh Attar'ın uşağıyım' der. Gece gece ne hikaye yazdım değil mi? Bir arkadaşım Anka kuşu ışığı yollamış bana. Işık demek istedim lamba denilmeyecek kadar anlamlı. 20 yıldır görüşmediğim ama kalbimden hiç çıkarmadığım bir arkadaşım. Küllerimden doğayım diye. Bir Anka olmamıştım ona da az kaldı🙏🏻🌼🤗
Asuman...
2 notes
·
View notes
Text
BİR GARİP KORONA YAZISI
Covid pozitif olan biri olarak yazıyorum.
*Mesafenizi koruyun *Maskenizi kesinlikle çıkarmayın *Arkadaşınızın yanında dahi maskenizi çıkarıp çay içmeyin *İnsanları gereksiz ithamlarla yargılamayın *Yargılamak sizin haddinize değil *Ne kadar önem verirseniz verin eninde sonunda bu hastalığa yakalanacağınızı düşünerek hayatınıza devam edin
*Ya da şimdiye kadar yakalanmadıysanız yakalanmama durumunuz da var, o yüzden kendinizi sakınmaya devam edin
*Maskenizi çıkarmayın *Toplu buluşmalar yapmayın. Herkes herkesle buluşuyor diye düşünürken korona bizi buldu neticede. Siz öyle düşünmeyin.
*Maskenizi çıkarmayın
Biliyorum aynı cümleyi üç kere yazdım. Yazım ya da anlatım hatası yapmıyorum. Maske önemli!
Yeni covid olmuş biri olarak bu hastalığın bizde, bizim toplumumuzda çok şeyi değiştireceğini düşünüyorum. Neden mi?
Başlangıçta tüm dünyada hastalığın bu kadar ilerleyeceği tahmin edildi mi bilinmez ama bu pandemi sürecinde insanlığımızdan, sağlığımızdan, psikolojimizden çok şeylerin gittiği aşikâr. Bazen çok romantik bir şekilde olaylara yaklaşıp “çok vefalı toplumuz, Türk toplumu diğer toplumlar gibi değil” cümlelerindeki anlamlarla özdeş cümleler kursak da işin, aslında öyle romantik olmadığını da günler geçtikçe görüyoruz.
Covid-19’un küresel salgın ilan edildiği 11 Mart 2020 gününden itibaren günümüze kadar geçen 8 aylık zaman diliminde hayatın her alanında değişimler yaşandı. Ekonomik, politik, sosyo-kültürel ve psikolojik olarak geri dönüşü olmayan geniş çaplı bir değişim yaşanıyor bence. Gerek politik gerek ekonomik değişimler toplumların yaşamlarını ve psikolojilerini öncelikli etkileyen faktörlerden. Ve bu mevcut durum ilerledikçe ekonomik ve sosyal kriz de büyüyecek. İlk etapta sadece sağlık krizi gibi görünen bu durum zaman ilerledikçe farklı boyutlarda kendini gösterdi. İnsanlığın bir kısmı hastalığı ya da hastalarını düşünürken büyük bir kısmı ise geçimlerini düşünür oldu. Çünkü bu salgın hali, sadece sağlık alanında sağlık sistemlerini tehdit edip onları etkilemedi. Toplumsal yaşamı oluşturan bütün düzenlerin temelinde deprem etkisi yaparak sarstı ve sarsmaya devam ediyor. Fay hattının her sarsıntıda kırılması gibi günler haftalar geçtikçe toplumsal düzenlerde – yaşayışlarda da önemli kırılmalar yaşanmaya başladı. Bu durumun neticesinde: Virüs sadece sağlık sistemini değil tüm düzenleri ve sistemleri etkiledi, etkilemeye devam ediyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve yeni normale alışılması gerekiyor.
İnsanlığın bilinen geçmişine bakıldığında salgın hastalıkların, toplumların yaşamında ve gelişiminde önemli etken olduğu görülür. Salgın hastalıklar, insanlık tarihini derinden etkileyip siyasi ve sosyal hayata yön veren etkenlerden. Tek başına gücü olan ve toplulukların hayatının değişimine sebep olan bu durum da en zararlı ya da daha doğru bir ifadeyle en talihsiz olan, “birey”dir. Hem psikolojik hem ekonomik kaygılar bireyin yaşamında değişikliğe sebep olur ki olmaya başladı bile.
Bireylerin yaşamlarındaki kaygı ve endişe durumları da toplumların değişmesine, insanların daha hırçın olmasına belki de daha tedirgin ve korkak olmasına sebebiyet vermekte. Belki de insanlardaki bu ruh hali, empati yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunarak dayanışma biçimine dönüşecek. Belki de tüm bu süreçte insanlığımızdan çıkacağız. Yine bir diğer durum da kişilerin izolasyon süreçlerinde bilinç ve niyetlerinin değişimi olacak. Ve bunun tam tersi de yine diğer insanlar tarafından izolasyondaki bireye karşı takınılan tutum olarak karşımıza çıkacaktır. Bireydeki kaygı düzeyi ve benmerkezcilik hastalığa yakalananlara karşı tutumu da etkileyecektir.
Akran zorbalığı yaşayan çocuk misali, zorbalıklara maruz kalacak; özel hayat sınırları aşılacak, herkesin hayatı herkesi ilgilendirecek ve müdahaleler başlayacak. İnsanların kaygı düzeyleri karşı tarafı rencide ederken yine o kaygı düzeyi salgına karşı daha temkinli ve güvenli olmasını sağlayacak. Daha fazla önlem almaya çalışacak ve bu önlem alma adı altında takıntılı davranışlar geliştirecek. Normalde yapılmaması gereken bir davranış bu süreçte doğru gibi gelecek ve hayatlar hayatımız olacak. Kafalar karışık, ruhlar karışık, hayatlar karışık yani.
Benzerlerinden daha etkili ve öldürücü olan bu virüs, bireylerde sorgulamalara sebep olmaya başladı bile. Kişi şimdiye kadar dünyanın yaşam akışına kendini kaptırıp düşünmediği konuları, tam da bu süreçte- kendiyle baş başa kaldığı bu günlerde- elinde olmadan sorgulamaya yargılamaya başladı. Ekonomik durumundan tutun da sosyal medyada başkasının yaşadığı hayatla kendi hayatını mukayese edecek kadar sorgusunda ileri gitti. Bazen bu sorgulamalar insanlardan izole bir yaşam sürmeyi göze alacak kadar ileri gitmekte. Tüm bunlar sonucunda psikolojilerin aldığı zararı hafife almak yanlış olacaktır. Bence tüm bu süreçte psikolojimizi en çok zorlayan durum kişisel alan değişikliği oldu. Zira Akdeniz insanının sıcakkanlılığına sahip bir kültürümüz var bizim. Sıcak ve kişisel alanı dar olan bir toplumuz. Hal böyleyken insanlara mesafe koymak ve onlardan uzakta yaşamak başlangıçta kendimize geri dönüş, kafamızı dinleme, dinginleşme, sadeleşme gibi olumlamaları çokça dillendirmemizi sağladı. Ancak zamanla alışık olmadığımız sevdiklerimizden uzakta olma durumu, dostlarımızla görüşememe durumu zaman içerisinde psikolojilerimizi etkilemeye başladı. Çünkü biz duygularımızı dokunarak ifade etmeyi seven bir toplumuz. Seviniriz sarılırız; üzülürüz sarılırız; ağlarız sarılırız; doğum yaparız sarılırız; ölürüz sarılırız; kazanırız sarılırız. Ve aslında önemini bu günlerde daha iyi kavradığımız bu eylemin değişecek olması durumu bilinçaltımızda mutlaka etkileyecektir bizleri. Sağlığımızdan endişe ediyor, psikolojimizin bozulmaması için sürekli olumlamalar yapıyoruz. Akıl sağlığımızın bozulmaması ve bu durumdan en az zararla çıkmak adına çabalıyor ya da çabaladığımızı zannediyoruz.
Taze covidli biri olarak şu yaşanılan süreçte kalbim kırık sadece. Arayanların yargılamasından, aramayanların vefasızlığından kalbim kırık. İnsanların hadsizce ve acımasızca yorumlar yapmasından kalbim kırık. Karşı komşumun telefonda kovid olduğumu duyar duymaz telefonu kapatmaya çalışmasından ve ekmeksiz kaldığımız bir gün ekmek alır mısın? dediğimizde alamam demesinden kalbim kırık. Bazı insanlar telefondan kovidin bulaştığını felan zannediyorlar herhalde. Kendileri sanki hiç başkaları ile oturmamış, ev görmesi yapmamış, pikniklere gitmemiş, selfiler çekinmemiş, yemekler yememiş gibi davranarak haddi olmadan küstahça, senin başına gelen hastalık için seni yargılıyor olmasından dolayı kalbim kırık. Ve tüm bu süreçte yukarıda dile getirdiklerimi yaşamış ve düşünen biri olarak toplumsal yaşantımızın tamamen değişeceğini düşünmekteyim. Evet bazı komplo teorilerine göre “kalan sağlar bizimdir” anlayışı sergileniyor ya. Aynı o hesap işte. Bu değişimler toplumsal yaşantıda aynen kalan sağlar bizimdir, dedirtecek. Sancılı bir süreç elbette bu süreç. Maddi manevi sıkıntıların had safhada olduğu bir dönem. Ve bu dönemde yazılan çizilen komplo teorilerine kulak asmadan ruh sağlığımızı korumak en önemlisi. Zira ruhu bozuk bir toplum zaten bozulacaktır, kovid bitse bile…
Asuman...
#kovid-19#hastalık#zorbalık#koronagünleri#korona günlüğü#psikoloji#sosyoloji#sosyolojikaçıdankorona#bitsedegitsek
0 notes
Text
TESTİ
İki satır yazmaktan acizsen testinin nerde nasıl kırıldığı seni pek fazla ilgilendirmez aslında. Yürüdüğün yolun iğ ipliklerinden çitlerle örtülü olduğunun farkındasın ama uçurum cazip gelir. Yazamıyorsun ama etrafında önlerine verilen kâğıda boşluklar bırakmadan doldurmaya çalışanları gördükçe testinin çoktan kırıldığını bildiren vahiy oracıkta iner. Boğazdan atlamış etkisi yapar, yığılırsın, ağlamak istersin ama betonlaşmıştır yazıların, akmaz. Sonra karşındaki şaklabana sinirlenirsin. “Olmaz” diyor ama oluyormuş işte. İnsanın doğasından gelme bir şey bu. Kendini daima yamaçta, zirvenin doruğunda, görürsün. Uçurumun kıyısında olduğunu görmemek için varabildiğin yere kadar üç maymunu oynarsın. Sonra gözlerini bir anda açarsın. Bu öyle bir tozpembeymiş ki aslında her şey gerçekmiş. Gerçek olmayan sen ve arka ceplerindeki çivi yazısından kâğıtmış. Hayallerin, hırsın, cesaretin… Sonra aç olduğunun farkına varırsın ve cebinde sigaran tükenmiştir. Kalemini nefretin beslemeye başlar. İçini kemiren şeytan git gide büyürken sen küçülürsün ve tekrar tekrar her gün kırılırsın. Sonra arka ateştir diyen filozofa küfredersin ve küllerinden hortlarsın yine yazmaya. Bir izmarit kaparsın yerden, tüttürürsün. Duman topuklarına çoktan ulaşmıştır, hissedersin. Sonra onu da kırılacağı yola bırakırsın. Alevi kısalır insan yaşamından yavaş yavaş söner. Sanki acı çekmekten zevk alacağım ana anlık. İzmarit olmak istersin, bu kadar kırılganlığı olan bir şeye özenirsin acı çekmemek için. Sınıfta silgi sesleri yankılanırken ne kadar salakça olduğunu düşünürsün ve silgiye ihtiyacın olur, sonra düşünemediğini fark edersin. Testi seni yine ilgilendirmiyordur. İnceldiği yerden kopsun dersin ve yine küfür sallarsın kendi kendine kime ya da neye olduğunu bilmeden… Uzağı yakını karşılaştırırsın. Eğer kırılmadıysa testi ne derece yakın ya da ne derece uzak olduğunun kıyasını yaparsın. Elinin uzanabileceği kadar yakın olan hayallerinin bir anda göremeyeceğin kadar uzak ve karanlık olduğunu içine sindiremezsin. Bir anda tek kişilik olan yolda iki kişi olduğunun farkına varırsın. Uyanmak istersin ama olmaz. Kâbus daha bitmemiştir, en korkunç yerine gelinmemiştir. Sonra aradaki kopukluğu görürsün ve bir isyan kurşunu gibi boşluğa atıldığının farkına varırsın. Yer yok ama yön belli… Önünde binlerce seçenek hangisini öldüreceğim tereddüdü içinde durdurursun zamanı ve geriye sararsın. Silah bu sefer şakaklarındadır ve güm… Uyandığında çok geçtir. Kanlar içine kalmıştır ruhun. Sadece kendini değil tüm sevdiklerini de vurmuşsundur ve kan simsiyahtır. Böyle sonsuza gidilen bir yoldaysan ve arka ceplerinde delikse testinin kırılmasını bekleme. Ya kır testiyi ya da yolu boz ki çabuk kırılsın…
Asuman...
4 notes
·
View notes
Text
RUTUBET
Çocukluğunda bir pilot olup uçmayı düşünürken, gün gelir sürüklersin ağırlaşan bedenini kalabalıklar içinde... Ya sabah işe gidiyorsundur ya evine dönüyorsundur uykusuz gözlerle ya bir ırgatsındır ya bir öğrenci... Kalabalıklar içinde bir insansındır. Kimseler seni fark etmez, kimseler hatırını sormazken, sen başın önüne eğip yüzünü yere eğdiren şeyi sorgularsın. Ya bir ömür harcayıp terk edilmişsin ya bir ağır sözle yıkılırken dilini lal etmişsindir ya ihanet... Kalabalıklar arasında sürüklerken ağırlaşan bedenini; düşünüp cümle olanları, kendini asarsın caddelerde. Sonra yeniden devam edersin dirilip. Gelirken insanların taklit gülüşleri kulaklarına; sen, sen, yakan sesleri dinlersin. Yüzündeki çocuksu nuru alıp zehir çeviren gözyaşlarını sürüklersin. Sürüklersin içindekileri kendi rayında salınan bir yük katarı gibi; oysa kimseler bilmez gerçekte kimin dev olduğunu. Omuzlarını düşüren şeyin romatizma değil yüreğindeki rutubet olduğunu... Kafasındaki kasabaya suyu elektriği getiremeyip olan servetini hayvanlığa yatırıp, yükselttiği kibirli tepelerde inatçı keçilerini otlatanlar ederken dedikodunu; sen susar beynindeki ütopyaya söversin. Dualarla ısıtırken üç kuruşluk mermilerle vurulup toprağa düşen karındaşlarını; görüp kudurursun, elinde tekel birası, pazar filesinden bozma çorabıyla, post modern türkü çığıran kızı. İrkilirken simit satan Fatma'nın zatüre sesiyle; taralı tüyü, el örgüsü kazağıyla paçana yapışan o küçük finoyu da sürüklersin. Sürükle... Sürüklersin işte git gide ağırlaşan bedenini, ayağa düştüğün şehirlerde. Ruhun perhizi sürerken, duraklarda yalnız kalırsın. Otobüslerde en arka koltukta... Hatırladıkça annenin iç kabartan birkaç sözünü, başını kaldırıp göklerde bir temiz nefes ararsın. Herkes bir yandan dürüstlük diye inlerken, yalar birileri yine riyakar külahları. Ve sen susarsın! Sürüklerken ağırlaşan bedeni, takılıp düşenlerden körlerden af dilersin. Yakarsın okuduğun kitapları. Kırarsın büyüttüğün pencereleri. Gördükçe kudurursun hayata kapı deliğinden bakan röntgenci gerçekçileri, bütün gerçeklerini atarsın pencerelerden. Bildiğin her şey acıtırken ve artık yorarken içindeki adamı, bir an koşmaya başlarsın, gelip de seni uçurmayan rüzgara inat. Yorulup düşersin hantal bedeninle. Torbalanmış gözlerinle bakarsın; pis bir dere gibi akıp, ahire dökülen hayata. Tutunmaya çalışırsın kaygan yosunlara. Tırnakların kopuncaya kadar tutunursun... Seyrelen saçlarını oynaştırırken bir serin meltem, kaybolup gidersin kalabalıklar arasında. Yarın yeniden diyerek... Ya terk edilmişsindir, terkler edip geldiğin şehirlerde ya herkes yaşarken sen gömmüşsündür gencecik bir yüreği istemeden ya da söyleyemeyip kudurmuşsundur son sözlerini. Sürünüp gidersin mana verilen eşyalara çarparak. Sonra devirip birinin testisini susuzluğa mahkum edilirsin. Parmaklarınla gösteremezsin içini kavuran şeyi. Bir vakit ellerinle yüreğine yazdığın kişileri silersin yine o ellerle. Çıkmayanları gömersin bir mezarcı yorgunluğuyla, içindeki derinlere. Ve içinde ki yüklerle düşersin yollara. Sürüklersin bedenini. Sevdaları ekerken baharlara, artık baharların da bittiğini, artık yağmurların yağmadığını hatırlayıp ağlarsın, felakete dönüşen dünyaya... ' Düşünüyorum o halde varım.' diyen rahmetlinin sözleri geldikçe aklına; sorarsın mademki 'Düşünüyorum o halde varım.'' Peki neden düşündüklerimiz yıktı varlığımızı? Asuman...
8 notes
·
View notes
Photo
bu fotoğrafı çok seviyorum.
hassas noktam, göz nurum, baloğlum,..
3 notes
·
View notes
Text
Amaç
Merhabalar 🌼 Bugün bir saat boşluğum vardı okulda. Bilgisayarı kurmuştum masaya.Açtım bir Placebo şarkısı,sınıfımı topladım,pcdeki evraklarımı düzenledim.Sevgili @hudanurcosar @senanurkctmz ve @cisemunutur un geçen hafta getirdiği canımmm çiçeğimin bakımını da yapıp sevip kokladım.Aldım karşıma çiçeğimi,aldım karşıma sınıfımı ve hazır ekranda da benim paşalar işte dedim tam mutluluğun resmi. Sonra oturdum bu manzaraya baktım beş dakika boyunca fonda tam da #placebo nun #twentyyears şarkısı çalarken. Karşımdaki sıralarda bazen zevzek ama ağırlıklı olarak öğrenmeye aç sevimli(!?😁)öğrencileri gördükçe mutlu oluyorum. Sonra aklıma geldi birden, nasıl güçlü olunur?diye bir şeyler fısıldayacaktım size. Akşam Kerem'i sallarken yazacak bir konu işte dedim.fotonun anı tam da buydu. Şimdi burdayım işte... Benim bu dünyada amacım olmalı. İnsan bu dünyaya önce tek ve en doğru amaç, daha sonra kendi şahsi iradesini ilgilendiren amaçlar için geldi. Yaptığım her iş, söylediğim her söz ve tutunduğum her harekette bir amacım vardı benim. Ve tüm bunlar benim yaşam amacımı oluşturdu. Ve bu amaçlarımı gerçekleştirmem için de güce ihtiyacım oldu. Ama en çok anne olunca güçlü buldum kendimi. Hmmm dedim ,bu sefer benim amacım evlatlarımı iyi yetiştirmek onların büyüdüklerini görmek. Geçmişte yaşanılan olumlu olumsuz her şeye bir perde çekip, doğurduğunla yeniden doğmak ve hayata daha güçlü tutunmak. Çünkü anne güçlü tutunursa hayata çocuk sağlam oluyordu bu devirde. Pehlivan olmak istememiştim gerçi ama pişman da olmadım Pehlivanlık için. Bir sürü amaçlar sıralanırken zihnimde iyi bir kul olmanın ardından gelen yegane amaç oldu çocuklarım. Önce kendim sonra çocuklarım için güçlüydüm artık. Yine güçlü buldum kendimi, doğurmadığım yüzlerce evladın öğrenim hakkına girmemek ve dosdoğru işini iyi yapan insan olmak için. İnsanlara davranışlarımda bile bir amacım,sebebim,gerekçem vardı benim. Amaçsız olmadım yani ben. Plansız hedefsiz yaşayamadım. Çok mu yoruldum?Bazen. Ama hep amaçlarımla huzurluydum. İşte bu huzur beni aileme ve işime daha çok bağlıyor. Özetle hayata tutunmak için çok amacım var benim. İşte olay burda bitiyor. Benim bünye o yüzden kale surları gibi😉💪
1 note
·
View note
Text
kutup ayılarının nesli tükeniyor, bitiyoruz, bitiriliyoruz ...
0 notes