Tumgik
kralikincisulugoz · 1 month
Text
...
"Hayat gözleriyle beni ararken ben, sözlüye rastgele kaldırılacak bir öğrenci gibi olduğum yerde görünmez olmaya çalışıyorum. Biraz daha konsantre olsam biraz daha çabalasam gerçekten görünmez olacağım. İçimden gülesim geliyor, görünmez olmaya harcadığım çabayı görünür olmaya ayırsam belki o kadar güzel görünürdüm ki"
...
11 notes · View notes
kralikincisulugoz · 2 months
Text
KÖR KUYULAR, TEMİZ SULAR
Yazmayı planladığım şeylerin çok uzağında yine tumblr dağının yamacındayım. Söylemek istediklerimden çok uzakta ama bu kör kuyularda sakladığım şeylerle yine buradayım.
Bir hayat yaşıyorum. Bu cümledeki "bir" tüm diğer anlamlarıyla da çok şey ifade ediyor benim için. Bir hayat yaşıyorum: Ölümün ikinci bir şansı bahşetmeyeceği, toprağın altına hissiz, soğuk cesedimle tek başına gireceğim bir hayat. Bir hayat yaşıyorum: Evet çünkü bir hayat yaşamıyordum. Yaşamak için kullandığım şeyler, benim, kendimin dışında şekillenen şeylerdi ama artık değil. Artık bir hayat yaşıyorum. Kimsenin söz hakkının olmadığı ama ancak ve ancak benim söz sahibi olduğum kararlarını verdiğim, yanlış da olsa bunun hesabını bir tek kendime verebildiğim bir hayat.
Konu yine buna geldi değil mi? Şimdi bir devin sırtına bindim tüm hatalarımı o yapıyor diyeceğim. Doğru ama konum bu değil şu anda. Bir dev bana hayatımın sahibi olmayı gösteriyor. Bir dev de yok hepsi benim. Sadece daha az empatik daha ağzına ne gelirse söyleyen daha fazla kendini düşünen bir adam yarattım. Bu, en başta ne kadar yadsısam da içselleştirmeye başladığım her saniye bana daha da doğru geliyor.
Çünkü bir hayat yaşıyorum. İçimde binlerce sesle yaşayıp binlerce pişmanlıkla ölmek istemiyorum. Tek sesle, umarsız bir diktatörlükle kendi hayatım üzerinde söz sahibi olmak istiyorum. İstediğimi istemek, istemediğimi istememek istiyorum. Ve oluyor da. Bu biraz merhametsiz, biraz da iğreti dursun sorun değil. Bunlar benim değil onların hissettikleri ve benimle mezara kesinlikle girmeyecek duygular. İstediğim bir şeyi yaptığım, istemediğim bir şeyi de yapmadığım için özür dileyecek değilim. Bu yüzden kimseye hesap vermeyeceğim.
Ve tabii ki her düşlediğimde içimi bir ağaç gölgesinde serinleten hayallerim var. Bir gün sizle onlardan da konuşalım. O güne dek yolumda, koşuyor olacağım.
0 notes
kralikincisulugoz · 3 months
Text
Yaratmak için kendimi yaralardım eskiden
Yarım yarım harcardım kendimi
Hiç bitmem sanarken.
4 notes · View notes
kralikincisulugoz · 3 months
Text
Yorucu insanların en isabetsiz savunması "kolay" olmamaları.
Sen kolay değilsin ama bu zor olduğun anlamına gelmiyor. Çünkü sen sağlıklı bir insani ilişkinin kolay kurulmasını hafiflikle karıştırıyorsun. Sen sadece yorucusun ve bu benim lügatimde günahların en büyüğü.
0 notes
kralikincisulugoz · 3 months
Text
KAPICILAR KRALI
Sen hiç neredeyse birinci olan adamın hikayesini duydun mu? Neredeyse başaran, az kalsın şampiyon olan takımı? Duydun mu böyle bir hikaye? Duymadın, yok çünkü. En iyilerin hikayesi olur. Ödül kazananındır. Şampiyonun marşı okunur, şarkılar ona yazılır.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı koşmak zorundayım. Asla duramam, durup dinlenemem. Serin sulara ayağımı sokup aşk şiirleri okuyamam. En iyisi olmak zorundayım. Bu yola girdiysem, bunun sebeplerini de sorgulayamam. Süreç... her şeyim. Sonuç... sürece sadık bir orospu, orada beni bekliyor. Kapıları açmaya devam ettiğim müddetçe bir gün elbette karşıma çıkacak. Ben sadece o kapıdan o kapıya koşmak zorundayım. -Neden peki neden? -Sorgulayamam dedim ya, dev böyle dedi çünkü, ben sadece koşacağım...
3 notes · View notes
kralikincisulugoz · 3 months
Text
YUMAK
"Her şeye anlam yüklemeyin. Şey gider anlam kalır" demiş. Her şeye bir anlam koydum. Şey gerçekten gitti, anlam da gerçekten kaldı. Pişman mıyım? -Bu sorunun cevabı şeye göre değil ama zamana göre değişiyor. Şeyin yokluğu sıcakken köpek gibi pişman. Şey yokluğu soğuyunca öldürdüğü insanlardan bir parça saklayan katiller gibi pişman değil.
Bunu planlamadım tabii ki. Her olayda olduğu gibi içine, tam ortasına düştüm. Aklım sonradan başıma geldi hep. Neler konuşuyoruz burada Allah aşkına? -Anlam yüklemek neden kötü olsun. Her şey ben anlam yüklediğim için var. Ey şey, karşımdasın ama buna güvenme, başımı çevirsem yoksun.
2 notes · View notes
kralikincisulugoz · 5 months
Text
Ayırdığın her saniye kendisine o saniyeyi ayırdığın şeyle hemhal oluyorsun. Ne demek şimdi bu? Yani o oluyorsun bir yerden sonra. Gittikçe ona benziyorsun belki o da sana. Aynı her şeyin eninde sonunda dengede kalması gibi. Yeni bir insan tanırken kendimize sormamız gereken ilk soru "Buna benzemek istiyor muyum?"
1 note · View note
kralikincisulugoz · 5 months
Text
DİŞİ AKREP SENDROMU
Benim aşkdilim tüketmeyi, azaltmayı içeriyor hatta biraz da zarar vermeyi. Benim seven yerlerimde dikenlerim var, tatlı bir zehir var sevgilim. Senle olduğum müddetçe inceden inceden hep seni yoketmek isteyeceğim, hep azaltacağım sen tükenene kadar. Seni küçülttüğümde seni sevmediğimi sanıyorsun. Hayır bu benim aşkdilim sevgilim. Azaltamadığım bünyeme geçiremediğim hiçbir şeyi sevemem. Aşk yamyamıyım. Sınır bilmem, eğer seviyorsam her yerin her şeyin benim, işgal ederim. Sen benim Ukraynamsın ben senin Rusyan. Eninde sonunda bugün olmasa bile sınırlarını tanımayacak yarın seni yine de işgal edeceğim. Yarın edemezsem bile bir gün bunu mutlaka yapmak isteyeceğim. Bu benim beynelmilel aşkdilim.
Oksijenin benim karbondioksitim olabilir ancak. Dudaklarım senin yaşam kaynağın. Ahh sevgilim böyle anlatınca hepsi adi bir köle fantezisi sanıyorlar hayır benim aşkdilim bu. Ve dilim de dişlerim kadar sivri ve keskin. Meraklanma sevgilim şimdi gidiyorum. Bir daha karşına çıkmayacağım. Ve yarın hepsinin yüzüne tebessümle bakacağım. Beni normal sanacaklar, hepsine arkalarından kıkır kıkır güleceğim. O dilimi sadece ve sadece sana saklayacağım. Gözlerimi kapattığımda sadece ve sadece senin hayalinle sevişeceğim. Sana son bir şarkıyla veda ediyorum sevgilim. Dinledikçe azal... ve beni hatırla.
0 notes
kralikincisulugoz · 5 months
Text
GÜLMÜYORSAM ÖBÜR TARAFA BAK
Bir tren geliyor, bir tren gidiyor... hepsi birbirinin kıyısından köşesinden aynısı. Trenler hep var hep olacaklar. Binmek istediğine binersin, yer yoksa bir sonrakine binersin onda da yoksa bir sonrakine. Ama binemedim diye karalar bağlamak... O işler 70'lerdeydi belki de. Kara tren gecikirdi bazen de hiç gelmezdi. Ama şimdi her yer kara kapkara trenlerle dolu. Yeterli sabrı gösterirsen kara bir tren yerine lüks bir lokomotife bile denk gelebilirsin. Ama artık yolculuk bir problem değil. Kara trenler artık herhangi bir değeri haiz değil.
Neye binmen gerektiği hususunda seçeneklerin çok olunca seçeneklerin değerini yitiriyor. Kara trenler bunun aksini düşünse de -üstelik çevrelerindeki lüks lokomotiflere rağmen-. Artık özel değilsin trenim. Beni götüreceğim yere götür ve bu yolculuğumuz gözünü seveyim bir duygusal bağ oluşturmasın. Bugün bir kara tren şarkısını da anlayabilirsen ancak teoman yazabilir trenim.
2 notes · View notes
kralikincisulugoz · 5 months
Text
Rengi gözlerinden of,
Kokusu rüzgarından...
5 notes · View notes
kralikincisulugoz · 5 months
Text
Gözlerinin içine baktım. "Sen... sen yıllar önce ölmüş olmalıydın." dedim. Güldü ve "Asıl sen yıllar önce ölmüş olmalıydın, hem sen şu haline yaşıyorum mu diyorsun!" dedi, haklıydı.
16 notes · View notes
kralikincisulugoz · 5 months
Text
KEŞKE BURADA OLSAYDIN.
Ölüm çok ilginç, soğuk ve acımasız bir şey. Dünyadaki tüm gerçeklerin en gerçeği. Maddenin en katı halini say deseler 1. sıraya ölümü koyardım. Diğer tüm nesnelerin varlığını, katılığını günün belirli zamanlarda unutuyorsun da şu ölümün soğukluğu ve katılığı sürekli yanı başında üşütüp dürtüyor seni. Hem zamana da meydan okuyor hergele. Ölünen gün, ölümden sonraki gün, sonraki hafta, 40. gün, 6. ay, 3 yıl sonra. Bu sürelerin hepsinde farklı bir hüviyete bürünüyor ölüm. Ama lanet olsun hep soğuk hep katı. Tam da düşünmeyi unutmak üzereyken "Bir şey eksik, bir şey eksik" diye etrafına bakınıyorsun. "O bunu görse çok sevinirdi, keşke burada olsaydın." Ama yok, çünkü o öldü.
Toprağın altı manasını değiştiriyor. Örneğin ahiretin varlığı konusunu bir inançsızla tartışacaksam, ona çok sevdiği birisini kaybedip kaybetmediğini soruyorum. Kaybettiyse tartışıyorum. Hem kaybedip hem inanmamak biraz göt ister çünkü. Bu yaptığım bir tartışma üslubu belirlemek için değil bu bir cesaret testi. Çünkü insan sevdikleriyle buluşmak adına bile olsa bir yaratıcıya inanmak istiyor. Buna rağmen inanmayan, ya kimsenin bulamadığı bir duyguyu bulmuş olmalı ya da hayatında gerçek sevgi nedir bilmemeli.
1 note · View note
kralikincisulugoz · 6 months
Text
PENCEREMDE ÇİFTE KUMRU
Büyümenin azalmak olduğu, ölümün tükenmek olduğu vehmi var üzerimde. Geçmişte neye sahip olduğumu görebiliyorum, hepsi oradaydılar. Şimdiyse koca bir boşluk. Şarkılar ve çeşitli gökyüzü resitalleri o günlerden bir tatlı kaşığı bal çalıyorlar ağzıma. Ve o tat göğsümü daraltıyor. Artık O değilim. Geçmişimdeki genişliğim beni şimdiki darlığımda boğuyor. Geçmişim ne kadar geniş ve doluymuş. Yeni bir hisse ne kadar da açıkmışım meğer. Şimdi yeni bir his yoruyor beni. Geçmişimdeki duygu sellerimi hatırlamak bile pencereleri açıp derin nefesler aldırıyor.
Böyle olmamalıydı. Her şey büyüdükçe daha kolay olmalıydı. Yükümü azaltarak, beni yoran her duygumu bir kenara bırakarak yaşadığım anı daha kolay hale getiririm sanıyordum. Amacım hep buydu. O kenara bıraktığım her şey şimdilerde bir uğrayıp bana ne kadar da yoksun ve tahammülsüz olduğumu hatırlatıyor.
Bir şeyi dert etme yetimi köreltince bir şarkıdan, güneşten ve gökyüzünden, bir kokudan aldığım hazzı da körelteceğimi öngörememişim. Şimdi o gün yaşadığım tatlı hazların ancak ucuz bir kopyasını, bir gölgesini yaşayabiliyorum.
Hayatın en büyük anlam yumakları neden hep acılarda? Ateşten uzaklaşınca neden hep donmak zorundayız? Boşluğa elimi uzatırcasına arzuladığım o eski duygularım... geri gelir mi?
1 note · View note
kralikincisulugoz · 7 months
Text
GECE GEZİNMESİ
Bahçede keçi var. Bokunun kokusu burnuma geliyor. Ama sorun yok. Bu kurbanda o keçiyi afiyetle yiyeceğim.
Dünyaya sıçıyoruz ve sonunda o da bizi yiyecek.
Ne alakası var şimdi bunun. Bilmem. Bu sıralar çok daha fazla şeyi bilmiyorum. Halbuki tersi olmalıydı. Bir şeyler öğrendikçe elimi eteğimi çekiyorum dünyadan. Neden? -Aah ah bilmiyorum sevgili dostum. Bu bir yaradılış, bu bir mizaç ve bana ait.
Bu sıralar çok fazla soruyorum. Normalde hep cevaplarım vardı. Bütün çocukların sorusu olurdu. Ben soramazdım babam kızardı, benim cevaplarım olmak zorundaydı. Oldu da. Her boku bilirdim. Okul birincisiydim liseye kadar. Şu ansa bir keçi bokunu biliyorum ve bunu da binamın birinci katında olmama borçluyum. Birincilikler ve boklar arasında...
Gerçekleşen şeyin ne olduğunu merak ettiysen söyleyeyim. Bu bir gezinti. Hayalperestliğimin dipsiz, çöpsüz çölünde bir safari ve ücretsiz.
Beynimin hatırlamak için eşleştirdiği milyon nesnenin ve insanın içinde geziyorum, onlar da içimde geziyorlar sanırım. Çünkü hiç de bilinçli olarak eşleştirmediğim şeyler birbirini hatırlatıyor. Kral Fm'in müziği beni annemin çatımızda halı yıkadığı sırada gördüğüm şeftali güneşe götürüyor. Sonra bir Ferdi Tayfur şarkısı ağlatıyor beni. Halbuki en fazla 5 yaşındaydım, Ferdi Tayfur beni ağlatamamalıydı. Ablam ısrarla o şarkıyı söyler ağlatırdı beni, sonra gülerlerdi abimle. Neden ağlıyordum o şarkıya hala anlayamadım bunu. Ara sıra üzerine düşünüyorum. Çünkü korkutucu bir yanı yoktu. E aşk meşk desen 6 yaşında Elif'e aşık olmuştum. O sıra henüz tanışmamıştık Elif'le.
Keçi bokundan nerelere geldik ha? Olsun güzel bir gezintiydi sevgili dostum. Şimdi parmaklarım ağrıdı ve gözlerim kapanıyor. Seni öpüyorum.
1 note · View note
kralikincisulugoz · 7 months
Text
ANTONIO'NUN GÖKKUŞAĞI
Hala koşuyor koşuyor ama şimdi dinlenme vakti. Durunca ayağının dibinde zuhur eden birikinti onu korkutuyor. Sanki bir daha koşamayacakmış gibi. Halbuki neden koşmalıydı ki? Koşması gereken her şeyle yüzleşmemiş miydi? Bu birikenler de nesiydi? Aniden her şeyin dağılacağı ve kulağının patlarcasına yüksek bir sesle dolacağı korkusu... Bu da nereden çıktı şimdi?
Sordum. Çölün üzerindeki uçuşan toz parçalarından biri gibi hissediyormuş kendisini ancak uçarsa farkedilebilirmiş. O koca çölde uçmayan ne farkedilebilmiş ki? Haklı. Ama farkedilmek/görülmek/görünmek ne için, neden? Kendi varlığını oluşturmanın dış bir gözleme ihtiyaç duyması... Çok çaresizce.
Böyle birisi hiç varolmuş mudur? Böyle birisi asla varolmamıştır. Sadece dikkat çekmiştir. Ama zaten kim kovaladığı bir sineği hatırlamış ki gün sonunda?
4 notes · View notes
kralikincisulugoz · 8 months
Text
AŞKKÖFTE
Hala kalbimi çarptıran şeyler var. Hala köpek gibi aşık oluyorum. Ama böyle bir, iki günlük aşklar. Çünkü bu sıralar aşklarım acılı çiğköfte sonrası çıkılan tuvalet gibi. Yakıyor, yakıyor ve soğuk bir mermerin üzerinde tek başınasın. Ama sakin sakin oturunca da acısı geçiyor.
1 note · View note
kralikincisulugoz · 8 months
Text
ANI ÇIKARMA
Anılar geçiyor gözümün önünden. Kimileri tren halinde belli bir sırayla kimileri bir uçak gibi tekil ve hızlı. Hepsinde ayrı bir hikaye fakat hiçbirisinde özne ben değilim. Ama bu hikayeler benden çıkıyor. Demek kıyısından köşesinden de bana ait hikayeler aslında. Anı sahibi üstlenmemiş de ben alıp anılar koleksiyonuma koymuşum ama ne anı sahibinin ne de benim haberim yok. Bir baktım ki oradalar.
Onlara çıkın dedim çıktılar ben de izledim. Kritik yapmadım, eleştirmedim, kızmadım veya sinirlenmedim. Hepsine izin verdim ki çıkıp neyse dertleri anlatsınlar, korkmasınlar benden. Bir çok şeyi yapmadım ama duygulandığım doğrudur. Bir tek buna engel olamadım. Kendime acıdım, bunlar belki de hiç olmamalıydı. Ama oldular o yüzden hepsini tek tek dinleyecek ve saklandıkları yerlerden çıkaracağım.
Buna boşalma diyorum. Kimi meditasyon diyor, kimi arınma. Ben arınmıyorum arınmak istemiyorum. Kötüysem kötü olayım ama ben olayım istiyorum, öznesi olmadığım bir anının mağduru olmak istemiyorum.
Hepsi, kendi hayatının çeyrek asır öznesi olamamış bir adamın 'Kendi'lik çabası aslında, aslı kendi olmayanın asıllık çabası. Her şeyim bana ait olsun istiyorum. Buna aşklarım, sevgilerim dahil olduğu gibi korkularım ve kötü alışkanlıklarım da dahil. 1-0 olsun benim olsun değil, gerekirse 0-5 olsun ama benim olsun istiyorum.
Anılar... hepsi bende olan ama benim olmayan anılar. Tüm her şeyimi üzerlerine kurduğum ama bana ait olmayan sevgilerim, korkularım. Buyrun hepinizi kapıya kadar geçireceğim.
"Neyi seviyorum neyi sevmiyorum, ne beni mutlu eder ne etmez" soruları şu an ne kadar iç sesime yakışmasa da 'kendi'liğime kendiliğinden alışacağım.
0 notes