Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
kerem ok: CEP TELEFONU MU BİLGİSAYAR MI?
İnsan dünyaya geldiğinden beri sürekli bir değişim içinde. Her sürecin kendine has özellikleri ve öne çıkan özellikleri vardır. Günümüzde bu değişim süreci daha da hızlı gerçekleşmektedir. Ayrıca, bilim ve teknolojideki gelişmeler günlük yaşamımıza yeni kavramlar ve kullanımlar getirmiştir. Bu kullanımlardan biride internettir. Bu yeni kullanımlardan olan ve 2000'li yıllardan beri yaygın olarak kullanılmaya başlanan İnternet, kullanıcıların iletişim algılarını da değiştirmeye başlamıştır.
Teknolojideki gelişmeler hayatımıza cep telefonlarını etkin bir biçimde sokmuştur ve mobil hareketlilik kavramı gittikçe daha önemli hale gelmektedir. Mobilite, coğrafi sınırlama olmaksızın gerçekleştirilen etkileşim ve iletişim olarak tanımlanır. Cep telefonları, mobilite özelliğini sağlayan en önemli araçlardan biridir ve aynı zamanda kullanıcıların her zaman ve her yerde ulaşmalarını sağlar. Cep telefonları son kullanıcılar için şu anda çok önemlidir çünkü kullanımları çarpıcı bir şekilde artmaktadır.
Dünyada mobil cihaz satışları 2010 yılında 1,6 milyar olarak gerçekleşerek 2009 yılına göre %31,8 artış göstermiştir. Öte yandan, akıllı telefon satışları 2009'a göre % 72,1 artış göstermiştir. Cep telefonları yoğun olarak telefon görüşmeleri ve SMS mesajlarından öte günümüzde e-posta işlemleri, İnternet erişimi, GPS (Küresel Konumlandırma Sistemi), sosyal medya, e-posta araçları, müzik işlemleri gibi işlemlerde kullanılmaktadır. Bu nedenlerle bilgisayarların yapabildiği çoğu işlemleri artık cep telefonları yapabilir hale gelmiştir. Özellikle üniversite öğrencileri günlük ihtiyaçları için cep telefonu kullanmaktadırlar.
Gençlerin% 75'i, 12 yaşındakilerin %58'i ve 18 ila 29 yaş arasındaki yetişkinlerin %93'ü bir cep telefonuna sahiptir. Son beş yılda, cep telefonu kullanımının gençler arasında bile çarpıcı bir şekilde arttığı görülüyor. 2010 yılında, 12 yaşındakilerin %58'i bir cep telefonuna sahipken, 2004 yılında bu oran %18 idi. İnternet kullanımı açısından, 12-17 yaş arası gençlerin %93'ünün ve yetişkinlerin %93'ünün İnternet teknolojisini kullandığı görülmektedir. Sosyal medya kullanımları bakımından yetişkinlerin %73'ünde Facebook, %48'inde MySpace %14'ünde LinkedIn hesabı bulunmaktadır.
kerem ok
Türkiye'de 16 ile 74 yaş arasındaki internet kullanımı 2004 yılında %13,3 iken 2010 yılı itibariyle %37,6'ya ulaşmıştır. İnternet kullanıcılarının sosyal paylaşım sitelerinde geçirdikleri zamanın ve sosyal paylaşım sitelerinde yer alan kullanıcı sayısının gün geçtikçe arttığı görülmektedir. Türkiye'de kullanıcıların %92,5'i Facebook hesabına sahip ve kullanıcı başına sosyal ağlarda harcanan zaman ayda 9,3 saattir. Bu istatistiklerle Türkiye dünyada dördüncü sıradadır. Dünyada sosyal ağlarda harcanan günlük ortalama süre ise 5,4 saattir.
Dünyadaki veya Türkiye'deki bu istatistiklerin tümü, İnternet, cep telefonu ve sosyal medya kullanımlarının katlanarak arttığını göstermektedir. Son yıllarda akıllı telefonlar, bilgisayarlar tarafından günlük hayatta yapılabileceklerin çoğunu, gelişmiş işlem gücü, Internet bağlantısı, 4G ve GPS gibi teknolojilerdeki gelişmelerle gerçekleştirme yeteneğini kazanmıştır. Kullanıcılar günlük rutinler için bilgisayar yerine cep telefonlarını kullanabilmektedirler.
Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin bilgisayar kullanımından cep telefonu kullanımına farklı alanlarda geçiş süreçleri incelenmiştir. Araştırma ayrıca, üniversite öğrencilerinin cep telefonlarını bilgisayarların yerine günlük rutinlerinde kullanıp kullanmadıklarını belirlemeye çalışmıştır.
Bu amaçlarla çalışmamız, aşağıdaki araştırma sorularını cevaplamaya çalışır:
• Üniversite öğrencileri, cep telefonlarını bilgisayar yerine günlük rutinleri için kullanıyorlar mı? Eğer evet ise, hangi alanlarda?
• Cep telefonu ve bilgisayar arasında farklı kullanım alanlarındaki kullanım süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki var mı?
Bu çalışmada üniversite öğrencilerinden toplanan veriler, nicel araştırma yöntemlerinden biri, Pearson product-moment correlation analysis kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analiz iki değişken arasındaki ilişkiyi ölçer, korelasyonun gücünü ve ilişkinin yönünü verir. Bir değişkendeki değişimin diğerini aynı veya ters yönde etkilemesi durumunda, iki değişkenin korele olduğu söylenebilir. Pearson'un ürün moment korelasyon analizini yapmak için SPSS yazılımı kullanılmıştır.
Ayrıca, Pearson product-moment correlation analysis sonuçları, değişkenlerin ortalamaları ve standart sapmaları ile birlikte yorumlanmış ve tartışılmıştır.
0 notes
Text
kerem ok: E-ÖĞRENME ve KÜLTÜR - 3
Sosyal Kültürün E-öğrenme Sistemlerindeki Etkisi:
E-öğrenme ve web sistemlerindeki sosyo-kültürel faktörler farklı çalışmalarda incelenmiştir. Bu faktörlerin önemini gösteren bir çalışmada; Ulusal ve kültürel kimliğin bilgisayar tabanlı öğrenme araçları ile etkileşimde önemli bir faktör olduğu belirtilmektedir. Özellikle, aynı e-öğrenme araçları farklı kültürlerde kullanıldığında, içerik herhangi bir kültürel kimlik çatışmasına yol açmamalı ve çok dikkatli bir şekilde yaratılmalıdır.
Din, etik ve politika, sosyal kültür alanında göz önünde bulundurulması gereken hassas konulardır. Özellikle Asya ülkelerinde din, tarih, ekonomi ve politika; yaşam ve çalışma konularının nasıl algılandığında çok önemlidir. Bununla birlikte, ülkeler arasında ikili ilişkiler de bu alanda etkilidir. Örneğin, Arap ve İsrail ülkeleri birbirleriyle ticaret yapmıyorlar. Bu nedenle, bu ülkelerden birinde üretilen bir yazılım veya donanım, diğer ülkelerde kullanım imkânı bulamayacaktır.
kerem ok
Sanal iletişim e-öğrenme sistemlerinde kullanıldığından; insanlar birbirleriyle din, dil, ırk, cinsiyet farkı olmadan iletişim kurabilirler. Ancak, bu durum bazı ülkelerde çatışmalara neden olabilir. Örneğin, Arap ülkelerindeki e-öğrenme sistemlerinde cinsiyet ve dini faktörler nedeniyle kültürel çatışmalar olabilir. Bu problemler aynı zamanda küresel bir e-öğrenme deneyiminin, kültürel açıdan büyük farklılıklar yaşanan ülkelerde etkili olup olamayacağı sorusunu da gündeme getirmiştir. Bu nedenle, kültürel bir e-öğrenme deneyiminin, bu kültürün e-öğrenmeden başarısına büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, toplumların yaşam tarzı ve teknoloji kabul düzeyi sosyal e-öğrenme sistemlerini de etkileyebilir. Toplumdaki ikili ilişkiler (öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen) kültürlere bağlı olarak değişmektedir.
Asya ülkelerindeki insanlar kolektivist bir kültüre sahipken, ABD ve Avrupa'da yaşayanlar bireysel hareket etmeyi seven bir kültüre sahiptir. Bu nedenle, Asya'da bir e-öğrenme sisteminde grup çalışması etkili olurken, diğer kültürlerde bireysel çalışmalar etkili olacaktır.
Bu alandaki diğer bir faktör, ülkelerin gelir ve refah düzeyidir. Bu faktörler teknoloji alım seviyesini etkilemektedir. Kullanıcıların teknolojiye ve dolayısıyla e-öğrenme sistemlerine erişimi etkilenebilir. İnternet bağlantı hızı düşük olan ülkelerde, bu husus dikkate alınarak e-öğrenme sistemlerinin ara yüz tasarımı geliştirilmeli ve yüksek bağlantı hızı gerektiren grafikler kullanılmamalıdır.
Teknoloji Kültürünün E-öğrenme Sistemlerindeki Etkisi:
Teknoloji kültürü, e-öğrenme sistemlerinin tasarımını etkileyen bir başka faktördür. Donanım ve yazılım seçimi şüphesiz en önemli konudur. Farklı toplumlar farklı ekipmanlar seçebilir, bu yüzden e-öğrenme sistemlerinin bu donanım için optimize edilmesi gerekir. Tarayıcı yoluyla erişilen e-öğrenme sistemlerinde, ara yüzler bu topluluğun tarayıcı tercihine göre tasarlanmalıdır.
Bunun en belirgin örneği, farklı bilgisayar sistemlerinin kullanılmasıdır. ABD’de Macintosh tabanlı bilgisayarlar yaygın olarak kullanılırken, İngiltere’de bu durum böyle değildir. Dolayısıyla bir toplumda doğan bir birey, o toplumda kullanılan donanım tercihi kültüründen etkilenmekte, Amerika’da dünyaya geldiyse ve yaşıyorsa donanım tercihinin Macintosh, İngiltere’de dünyaya geldiyse ve yaşıyorsa ise farklı olması beklenmektedir.
Bir çalışmada, Kuzey Amerika, Hindistan ve Doğu Asya'daki hızlı mesajlaşma programları karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmalar sonucunda AIM programı Kuzey Amerika ve Doğu Asya ülkelerinde yoğunlukla kullanılmasına rağmen Hindistan'da yalnızca %6 oranında kullanılmaktadır. Diğer bir program ICQ, yalnızca Doğu Asya'da yoğun olarak kullanılmakta fakat Hindistan'da kullanılmamakta, Kuzey Amerika'da da %4 oranında kullanılmaktadır. Bu nedenle, mesajlaşma bağlantısı için kullanılacak bir simge Hindistan'da bir ICQ veya AIM simgesi olarak seçilirse, bu topluluktaki kişilerin çoğunluğu için bir şey ifade etmez. Çalışmanın ilginç bir sonucu da, Kuzey Amerikalıların çok kişili mesajlaşma seçeneğini Hintli ve Doğu Asyalılara kıyasla hızlı mesajlaşmada kullanmadıklarıdır. Bu nedenle, Kuzey Amerikalılar e-öğrenme sistemindeki herkesin konuşabileceği bir duvarda iletişim kurmak istemeyecek, bunun yerine öğrencilerle veya öğretmenle bire bir konuşmayı tercih edecektir.
0 notes
Text
E-ÖĞRENME ve KÜLTÜR - 2
Önceki yazımda da belirttiğim gibi eğitim, kültür ve teknoloji birbirini döngüsel bir biçimde etkilemektedir. E-öğrenme sistemleri de teknoloji kullanarak verilen bir eğitim yöntemi olduğu için bir milletin sahip olduğu kültürel değerlerin e-öğrenme sistemlerindeki öğrenimi etkilemesi kaçınılmazdır. Bu faktörleri bir önceki bölümde anlatılan üç kategoride ele alacağız.
Linguistiğin E-öğrenme Sistemlerindeki Etkisi:
Bir önceki bölümde linguistiğin en önemli alanlarından birinin dilbilim olduğunu belirttik. Belki de bilgisayar sistemlerindeki en önemli sorun, bilgisayar sistemleri ürünlerinin (klavye, yazılım, kullanım kılavuzu, vb.) aslında İngilizce diline dayanmasıdır. İngilizce dilinde üretilen e-öğrenme araçlarının o dilin kültürünü farklı dillerde yansıtmadığı görülmektedir. Bir çalışmada, farklı kültürel olgulara sahip bireylerin ürettiği yazılımların kültürel faktörler için test edilmeleri durumunda, bu yazılımların değiştirilmesinin gerekli olacağı belirtilmiştir. Çözülmesi gereken en önemli sorun, İngilizceye dayanan eğitim araçlarının, (kullanılan dil için) zekayı harekete geçirecek bir kültür aracına dönüştürülmesidir. Bu çalışmaların sonuçları bize e-öğrenme sistemlerini geliştirmede kullanılan dilin özel olarak kullanılan dil için geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, İngilizce ya da başka bir dil için geliştirilen e-öğrenme sistemlerini kullanmak yerine, toplum tarafından kullanılan dile dayalı bir e-öğrenme sistemi kullanmak gereklidir.
Linguistiğin bir başka alanı görsel araçlardır. Grafik ve resimler bir kültürün görsel dilidir ve geliştirilen dijital sistemin kültüre özgü görseller kullanması gereklidir. Ayrıca, öğrenme sistemlerinde, sembollerin ve sembollerin kullanıcının kültürünü iyi yansıtması gerekmektedir. Bu semboller ve imgeler sözel dil yerine kullanılabildiğinden, ara yüzlerde uluslararası imgeler ve semboller yerine kültüre özgü sembollerin kullanılması, e-öğrenme sistemlerinin anlaşılmasını artırabilir. Bir kullanılabilirlik problemi çalışmasında, bu problemlerin çoğunun renklere, grafiklere, sembollere, resimlere, sembollere, tarih-zaman formatı gibi kültüre özgü olmayan faktörlerden kaynaklandığı görülmüştür. Bu görsel ifadeler kullanılabilirliği ve öğrenmeyi azaltabilir ve farklı kültürlerdeki insanlar açısından politik veya dini bir unsur olarak görülebilir ve bu nedenle uygunsuz ve itici olabilir. Bu tür ifadelerin en belirgin örneği, güneş, hilal, çapraz, yıldız gibi sembollerdir. Bulgulara göre, uluslararası bir e-öğrenme sistemindeki grafikler ve semboller ilgili dile ve kültüre özel olarak e-öğrenme sistemlerine entegre edilmelidir. Aksi takdirde, sistem öğrenciye itici olabilir veya öğrencinin kavrayışını azaltabilir.
kerem ok
Linguistik alanına giren diğer bir faktör ise ara yüz tasarımlarının kullanıcılara ifade ettikleri şeylerdir. Kültür birçok insan için bir gurur kaynağıdır ve e-öğrenme sistemlerinin ara yüzlerinde kültürel faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Öte yandan, kültüre uygun ara yüz tasarımının kullanıcının sisteme olan ilgisini arttırmasına, ara yüzü daha iyi anlamasına ve sistemle daha iyi etkileşime girmesine yardımcı olduğu görülmektedir. Farklı kültürlerden oluşan bir sistem kullanılması durumunda, ara yüzdeki navigasyonun, iletişimin ve görünümün farklı şekillerde anlaşılması, kafa karıştırıcı ve hatta kullanıcılar için itici olduğu belirtilmektedir.
Kültürler arası bir çalışmada Japonya, Almanya ve ABD'nin üç farklı kültürüne ait insanlar ve web sistemleri karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmalar sonucunda, Japon merkezli sistemlerin% 90'ından fazlasının kültürel karakterler, semboller ve para birimleri kullandığı görülmüştür. Bu sistemlerde kullanılan sembollerin sadece %23'ünün Kuzey Amerikalılar tarafından anlaşıldığı görülmüştür. Ara yüz tasarımlarında, Japonya sitelerinin çoğu menünün üst ve sol tarafında bulunmakta, Almanyada ise solda ve altta bulunmaktadır. Bir başka ilginç sonuç da Japonya sitelerinin navigasyon araçlarında çok daha fazla sembol kullanmasıdır. İçerik açısından, Japonya sitelerinde %70'lik bir içerik kullanılırken, ABD ve Almanya merkezli siteler ise %28 ve %20 oranında içerik kullanmaktadır.
0 notes
Text
kerem ok: E-ÖĞRENME ve KÜLTÜR - 1
E-öğrenme, İnternet tabanlı öğrenmeyi sağlayan ve destekleyen eğitim içeriği, öğrenme hizmeti ve ulaşım hizmetleridir. Daha genel olarak, eğitim içeriğinin İnternet veya intranet üzerinden iletildiği, öğrencilerin ve eğitimi veren kişinin birbirleriyle dijital olarak iletişim kurduğu öğrenmenin adıdır.
E-öğrenmede eğitim zamandan ve yerden bağımsız olarak yapılabilir, böylece öğrenciler istedikleri zaman eğitim alabilirler. E-öğrenme sistemlerinin teknolojisi ve tasarımı, e-öğrenme sistemi olarak adlandırılan görsel araç aracılığıyla ders içerikleri, eğitmenler ve diğer öğrencilerle iletişim kurup etkileşime girdiğinde göz önünde bulundurulması gereken en önemli konulardan biridir.
E-öğrenme sistemlerinde, kullanıcılar teknolojik ürünler ve altyapı kullanılarak eğitilmektedir. Bu nedenle, e-öğrenme sistemlerinde teknoloji ve eğitimin iç içe geçtiğini söyleyebiliriz. Bu çerçevede sadece teknoloji ve eğitim değil aynı zamanda kültürün olduğu ve teknoloji, kültür ve eğitimin birbirinin yerine değişebileceği belirlenmiştir. Yine teknolojinin kişisel düşünce ve davranışlarda ve sosyal modellerde etkili olduğu ve teknolojinin eğitim ve kültürde çok önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir.
Farklı çalışmalarda kültür ve eğitim arasındaki bağlantılar da incelenmiştir. Kültürümüzün kim olduğumuzu, nasıl düşündüğümüzü, nasıl davrandığımızı ve onlara nasıl tepki gösterdiğimizi ve nasıl öğrendiğimizi etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca eğitim kültürünün ve kültürel faktörlerin eğitimi etkileyebileceği belirlenmiştir.
Eğitim, kültür ve teknoloji birbirlerini döngüsel olarak etkilemekte ve birbirlerinden etkilenmektedir. Bu araştırmalar sonucunda, öğrenmenin ve kültürün teknolojik araçları kullanarak bir eğitim modeli olarak birbirlerini etkilediğini söyleyebiliriz. E öğrenme sistemlerinin kültürel olgularımızı yönlendirebileceği ve özellikle de kültürel olgularımızın e-öğrenme sistemlerinden öğrenmelerimizi etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu nedenlerden dolayı kültürel faktörlerin öğrenme sistemlerini ne ölçüde ve ne kadar etkileyebileceği önemli bir araştırma konusudur. Bu çalışmada, e-öğrenme sistemleri ile yetiştirilen öğrencilerin kültürel fenomenlerinin, e-öğrenme sistemlerinin tasarımı ve geliştirilmesinde önemli olup olmadığı araştırıldı.
Kültür birçok farklı çalışmada ele alınmıştır ve insanların taşıdıkları duygu, düşünce ve eylemler olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca kültür, insanların ne düşündüklerini, ne yaptıklarını ve hangi ürünleri ürettiklerini ve bir toplumun değerlerini, varsayımlarını, algılarını ve davranışlarını şekillendirir.
Bir kültürün bu toplumun eğitimi, değerleri ve inançlarından oluştuğu vurgulanmaktadır. Farklı kültürlerde ders veren bir eğitimci, eğiticinin o toplumun kültürünü iyi anlaması gerektiğini, böylece insanların daha iyi bir şekilde öğrenebileceğini gösterecektir.
Kültür, antropoloji biliminin bir dalıdır ve kültürel faktörlerin teknoloji ile etkileşimini incelerken ortaya çıkan iki ana kategori; linguistik ve sosyal kültürdür. Diğer iki kültür dalı olan arkeoloji ve etnoloji, teknoloji ile insan etkileşimi üzerinde hiçbir etkiye sahip değildir çünkü geçmişte insanların olgularını incelemektedirler. Dilbilimin ve sosyal kültürün teknolojiyle ilgisi olduğu düşün��lmekte ve detayları çalışmamın devamında açıklanmaktadır. Bu iki faktöre ek olarak, e-öğrenme sistemlerinde çalışılacak ek bir kategorinin de teknoloji kültürü olduğu belirlenmiştir. E-öğrenme sistemleri teknolojiyle eğitimin buluştuğu bir nokta olduğu için, bir toplumun sahip olduğu teknoloji olgusunu bu konumda ayrı tutmamak gerekmektedir.
kerem ok
Linguistik: Linguistik bir toplumun kültürel bir aracıdır. Kuşkusuz linguistiğin en önemli incelemesi o milletin konuştuğu dildir. Fakat linguistik bununla sınırlı olmamakla beraber görsel araçlarla ifade edilen grafikler, resimler ve semboller de linguistiğin alanına girer. Grafiklerin, simgelerin ve resimlerin bir kültürün görsel dili olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü farklı kültürdeki insanlar bir resimden tamamen farklı anlamlar çıkarabilir ya da bir kültürdeki insana o resim tamamen anlamsız gelebilir.
Sosyal Kültür: Sosyal kültür, bir toplumun din, tarih, etik ve politika değerleri tarafından oluşturulan sosyo-kültürel faktörler olarak adlandırılabilir. Fiziksel ve coğrafi konumun bu faktörler üzerinde etkisi vardır. Bir insanın sosyal kültürü yaşadığı coğrafi konumda oluşmaya başlar ve doğumundan bu yana yaşadığı çevre faktörleri bu olayları şekillendirmede etkilidir.
Teknoloji Kültürü: Teknoloji kültürü, bir ulusun teknoloji kullanım faktörleri olarak tanımlanabilir. Bu faktörleri o milletin sahip olduğu teknoloji altyapısı, tercih edilen bilgisayar donanımı ve yazılımı olarak görebiliriz. Her ülke kendi kültürü çerçevesinde farklı donanım veya yazılım seçimleri yapabilir. Amerika'da yaygın olarak kullanılan bir donanım veya yazılım Avrupa veya Asya'da kullanılamaz ve alternatif donanım ve yazılım tercih edilebilir. Bu faktörlerin ulus tarafından teknoloji kullanım faktörlerini şekillendirdiğini düşünüyoruz ve bu faktörlere teknoloji kültürü diyoruz.
0 notes
Text
kerem ok: NFC Çalışma Modları
Card Emulation Mode
Card Emulation modunu kullanan uygulamalar analiz edildikten sonra, modun karakteristik özelliğinin fiziksel bir nesneye duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmakla ilgili olduğu görülmüştür. Birkaç uygulama tipi karakteristik özelliği daha iyi ortaya koyabilir. Ödeme uygulamalarını düşündüğümüzde, cep telefonunun kullanımı temassız kredi kartları, nakit kartlarını veya nakit para taşımayı elimine eder. Bunun yerine, kullanıcı sadece taşıdığı cep telefonuyla ödeme yapar. Elektronik anahtar uygulamasını dikkate alırsak, NFC kullanımı fiziksel anahtarın ya da temassız akıllı anahtarın taşınmasını ortadan kaldırır. Ayrıca, biletleme uygulamalarında ve mobil kupon uygulamalarında da kart emülasyonu modu kullanılır. Aslında bu iki işlem, aynı zamanda kağıt tabanlı bilet ve kuponları elimine ederek fiziksel objenin ortadan kaldırılmasını sağlarlar. Sonuç olarak, kart emülasyon modunun en önemli özellikleri, fiziksel nesnelerin ortadan kaldırılması olarak tespit edilmiştir.
Reader / Writer Mode
Reader / Writer modunda, bir NFC etiketinde saklanan veriler, NFC özellikli bir cep telefonu tarafından okunur ve daha sonra bu işlemleri daha fazla işleme için kullanılır. Aktarılan veriler, web adresi, bir etkinlik verisi ya da herhangi bir metin gibi farklı türde değişik veriler olabilir. Veriler cep telefonuna transfer edildikten sonra birçok farklı amaç için kullanılabilir. En temel kullanımda, kullanıcı uygulamayı kapatıncaya kadar aktarılan veriler ekranda görüntülenir. Bu konuyu bazı örnekler vererek tartışabiliriz. Akıllı poster uygulamalarındaki bir senaryoda akıllı posterler insanlara bilgi vermek için kullanılmaktadır. Örnek bir senaryoda, kullanıcı NFC etkin mobil cihazını posterdeki NFC etiketine dokundurduğunda, akademik bölüm personeli bilgileri etiketten mobil telefona aktarılır. Ardından öğrenci, mobil cihaz ekranında hala görüntülenen oda numarasını hatırlama ihtiyacını ortadan kaldırarak personelin odasını kolayca bulabilir. Bu işlemler, kullanıcıya hareket edebildiği veya istediği yolu bulabildiği için kullanıcıya mobilite sağlarken, gerekli bilgiler hala ekrandan okunabilmektedir.
kerem ok
Reader / Writer modunu kullanan uygulama sayısı diğer modlara göre oldukça fazla sayıdadır. Böyle bir fazlalılığın en önemli nedeni, Reader/Writer modunda geliştirilebilecek kullanım senaryolarının çok fazla olduğu ve yazılım geliştirmenin de bu modda kolay olduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı gibi, bu modda mobil cihaz NFC etiketinden veri aldıktan sonra ek işlem yapma yeteneğine sahiptir. Elektronik oylama uygulamasında [36], kullanıcılar adayın verilerini bir NFC etiketinden okuduktan sonra NFC özellikli cihazlarıyla oy kullanma konseyine oy verdiler. [43] 'de, kullanıcılar NFC etiketinden ilgili URI'yı aldıktan sonra multimedya içeriğini cep telefonlarına indirdiler.
Ayrıca, uygulamanın tasarımına bağlı olarak, bu mod oldukça iyi mobilite sağlayabilir ve harcanan fiziksel çabayı azaltabilir. Mobil cihazların işlem gücü ve kablosuz İnternet erişiminin de gelişmesi konuda NFC teknolojisine yardımcı oldu ve bu modu daha cazip hale getirdi. Hastalar evlerinden NFC teknolojisini kullanarak tıbbi bilgilerini hastanelere gönderebilirleri, Yaşlı insanlar yemeklerini evlerinden sipariş edebilirler, uzaktan alışveriş uygulamasında, müşteriler mobil cihazlarına, ürünlere yerleştirilen NFC etiketlerine dokunarak evden alışveriş yapabilirler, kullanıcılar yiyecek paketinin çöpünü atmadan önce, mobil cihazlarını ürünün paketindeki etiketlere dokundurarak ürünlerini pazardan sipariş edebilirler. Bu ve benzeri uygulamalar sayesinde NFC teknolojisi kullanıcılara harcayacağı fiziksel eforun azaltmasıı sağlayabilmektedir.
Peer-to-Peer Mode
Peer-to-Peer mod, diğer modlara kıyasla daha az kullanılmaktadır, genellikle cihaz eşleştirme, ağ iletişimi ve dosya aktarma işlemleri için çalışılmıştır. Cep telefonu ile otomobilin ahizesiz ekipmanı arasında bluetooth eşleştirmesini gerçekleştirmek, NFC özellikli cep telefonlarına birbirlerine dokunarak kartvizit değişmek gibi farklı kullanım alanları bulunmaktadır. Peer-to-Peer modun iki cihaz arasında kolay veri alışverişi sağladığı söylenebilir.
Çalışmaların ardından NFC'nin önde gelen modunun Kart Emülasyon Modu olduğu söylenebilir, çünkü NFC teknolojisi bu modda iki büyük iyileştirme getiriyor; bir tanesi, fiziksel bir nesnenin ortadan kaldırılması, bir diğeri de mobil cihazdan erişim kontrolü sağlanması. Ticari olarak geliştirilen uygulamaların hemen hepsi de yine kart emülasyonu modundadır. Ticari olarak ödeme, elektronik anahtar, biletleme gibi uygulamalar dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
0 notes
Text
kerem ok: NFC (Yakın Alan İletişimi)
Yakın Alan İletişimi, Radyo Frekansı Tanımlama (RFID) ile geliştirilen kısa menzilli bir kablosuz iletişim teknolojisidir. NFC özellikli iki cihaz arasında birkaç santimetre içerisinde iletişim sağlar.
Son zamanlarda; ödeme, biletleme, tedarik zinciri yönetim sistemleri gibi NFC teknolojisi kullanılarak birçok iş senaryosu uygulanmakta ve ayrıca akıllı posterler gibi yeni NFC özel senaryoları ortaya çıkmaktadır. NFC’nin daha sonra açıklanacak olan üç farklı çalışma modu ve mobil cihazların artan yetenekleri birçok NFC senaryosunun uygulanmasını sağlamıştır.
NFC'de, iki NFC uyumlu cihaz dört santimetreden daha kısa bir mesafede yaklaştırıldığında ya da birbirlerine dokundurulduğunda iletişim gerçekleşir. İletişim 13,56 MHz'de çalışır ve saniyede 424 Kbit'e kadar veri aktarabilir. NFC iletişim modelinde, iletişimde başlatıcı ve hedef olarak adlandırılan iki cihaz yer almaktadır. Başlatıcı, iletişimi başlatmaktan sorumlu olan aktif bir NFC cihazıdır. Ayrıca, başlatıcı, gömülü bir enerji bileşenine sahipken, hedef, başlatıcının isteklerine yanıt veren bir etiket, RFID kartı ya da yine enerji bileşenine sahip bir NFC cihazı olabilir.
kerem ok
NFC üç çalışma moduna sahiptir; Peer-to-Peer Mod, Reader/Writer Mode ve Card Emulation Mode. Bu çalışma modları, Yakın Alan İletişimi teknolojisinin kullanımını geliştirmek ve standartlaştırmak için oluşturulan NFC forumu tarafından tanımlanmıştır. Card Emulation modunda, veriler mobil cihazdan NFC-Okuyucuya aktarılır; Reader/Writer modda veri NFC etiketinden mobil cihaza veya mobil cihazdan NFC etiketine aktarılır; Peer-to-Peer modda ise veriler iki NFC uyumlu cihaz arasında aktarılır.
Reader/Writer modunda, cep telefonları; NFC etiketlerinden ve akıllı kartlardan veri okuyabilir. Cep telefonu bir başlatıcı görevi görür ve pasif etiket hedeftir. Pasif etiket herhangi bir güç kaynağına ihtiyaç duymaz. Aktif NFC cihazı manyetik alan yaratır ve yeterince yaklaştığında enerjiyi akıllı karta ya da etikete aktarır. Akıllı karta güç verildikten sonra iletişim başlar. Bu iletişim modunda veri hızı 106 Kbit/sn'ye kadar çıkabilir.
İletişimdeki cihazlar, iletişimin half-duplex olduğu tek bir RF bandını paylaşırlar. Bir cihaz veri iletirken, diğer cihaz dinlemek zorundadır ve ilk cihazın veri gönderimi bittikten sonra ikinci cihaz iletime başlamalıdır.
NFC teknolojisinin avantajlarından biri, mobil cihazların hem bilgi saklama alanı hem de NFC okuyucu olarak kullanılabiliyor olmasıdır. Telefonlar, NFC etiketlerinden bilgi okuyabilir ve bu bilgileri ekranda ilave işlem yapabilme yeteneği ile görüntüleyebilirler. Ayrıca cep telefonları içerlerinde bulunan yazılımsal veya donanımsal güvenli eleman sayesinde güvenli verilerin depolanması için de kullanılabilirler.
NFC teknolojisinin en önemli avantajları;
• Teknoloji, mevcut RFID yapıları, mevcut RFID etiketleri ve temassız akıllı kartlarla uyumludur.
• Kullanımı kolaydır çünkü kullanıcıların teknoloji hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmaları gerekmez. Bir kullanıcının yapması gereken, iki cihazı bir araya getirerek iletişimi başlatmaktır.
• İletişim mesafesi, kullanıcı iki cihazı birbirinden ayırdığında iletişimin kesileceği kadar kısadır. Bu da teknolojiye doğal bir güvenlik getirmektedir. Başka bir cihaz cihazınıza yakın değilse, iletişim yoktur.
NFC teknolojisi icat edildiğinden bu yana çeşitli gerçek yaşam uygulamaları geliştirilmiştir. NFC literatürünün yaklaşık %40'ı yeni NFC uygulamaları geliştirmeye yoğunlaşmıştır. Ancak bu uygulamaların getirdiği fayda ve değerler genellikle çalışılmamıştır. Bir NFC uygulamasının sağladığı değeri anlamak için, oteller için otomatik bir check-in sistemi olan bir uygulamayı düşünün. Bir misafir otelden bir oda rezerve ettiğinde, odanın bilgileri ve dijital anahtarı konukların cep telefonuna gönderilir. Konuk otele geldiğinde, check-in sırasında beklemesine gerek kalmaz, doğrudan odasına gider ve NFC özellikli cep telefonu ile kapıyı açar. Ayrıca ödeme işlemi, odadaki NFC özellikli TV veya resepsiyondaki NFC özellikli kiosk üzerinden gerçekleştirilir. Örnekte görüldüğü gibi, NFC'nin mevcut mobil teknolojilerle birleşimi yeni faydalar sağlamıştır. Müşterilerin check-in ve check-out sırasında beklemelerine gerek yoktur ve ayrıca otel anahtarını da yanlarında bulundurmaları gerekmez.
0 notes
Text
kerem ok:Yapılan bu çalışmanın ardından yıllar sonra günümüzde NFC teknolojisini kullanarak yenilikçi çözümler üreten oldukça çok servis olmuştur
2008 yılından itibaren yoğun bir şekilde NFC teknolojisi üzerinde çalıştım. Bu teknolojinin Türkiye’de ve dünyadaki gelişimine katkı sağladığımı düşünüyorum. NFC teknolojisi ile ilgili hem ulusal hem de uluslararası birçok dergi makalesi, konferans bildirisi ve iki adet de kitap yayınladım.
“Near Field Communication (NFC): From Theory to Practice” kitabı John Wiley & Sons yayınevi tarafından 2012 yılında yayınlandı ve yayınlandığı yılda bu konuda sistematik dokümantasyonun da oldukça az olduğu bir zamanda, kitap NFC konusundaki hemen her alanı geniş bir biçimde kapsamaktaydı. Bu kitapta NFC'nin tüm yönleriyle ilgili güncel araştırmalar, bilgi ve iletişim güvenliğiyle ilgili konular, NFC teknolojisinin iş modelleri, standartlar, güvenlik ve gizlilik konuları detaylıca ele alındı. Ayrıca bir NFC projesinin tasarlanması, gereksinimlerinin analiz edilmesi, uygulamanın geliştirilmesi için ihtiyaç duyduğu her şey de sunuldu. Bu kitap analistler, proje yöneticileri, mobil ticaret firmaları, uygulama geliştiriciler, için çok önemli bir kılavuz olmuştur. Aynı zamanda araştırmacılar, yazılım ve bilgisayar mühendisleri, öğrenciler ve mezunlar da dâhil olmak üzere bilgi teknolojisi uzmanlarının ilgisini çekmiştir.
kerem ok
Ardından uygulama geliştiriciler için daha faydalı bir kaynak ortaya koymak adına 2013 yılında Android üzerinde uygulama geliştirmeyi anlatan “Professional NFC Application Development for Android” kitabım yayınlandı. Bu kitapta Android'deki NFC API'leri, NFC teknolojisinin tüm çalışma modları, Akıllı poster, uzaktan alışveriş, mesajlaşma gibi gerçek hayattan uygulamalar sunuldu. Geliştirme sürecini kolaylaştırmak için birçok kaynak kodu da kitapla birlikte açık olarak sağlandı.
NFC konusunda yazmış olduğum bir bildiride Yakın Alan İletişimini özet olarak şu şekilde sunmuştum. Literatür taramalarında elde edilen veriler sonucunda NFC teknolojisinde geliştirilen uygulamaların, geliştirilen uygulamalarının çoğunlukla prototip seviyesinde kaldığını görüyoruz. Prototip seviyesindeki çalışmaların ise çoğunlukla okuyucu/yazıcı veya kart emülasyon modlarında olması, birebir iletişim modundaki uygulamaların gelişiminin ne kadar yavaş olduğunu bizlere göstermektedir. NFC teknolojisinin piyasada ve akademik dünyada giderek önem kazanması, yenilikçi çözüm önerilerini artırmakta, değişik bakış açıları kazandırmakta ve bununla birlikte farklı teknik ve yönetimsel sorunları da gündeme getirmektedir. Sonuç olarak, prototip olarak hazır olan birçok uygulama çalışmasının kısa sürede test ve pilot aşamalarına geçerek hızlanacağını ve ticari anlamda kullanıma geçeceği öngörülmektedir. Bu uygulamaların ticari anlamda kullanıma başlamasıyla NFC’nin piyasada yaratacağı kazançlı modelden dolayı, birçok firma için NFC stratejik bir öneme sahip olacaktır.
Yapılan bu çalışmanın ardından yıllar sonra günümüzde NFC teknolojisini kullanarak yenilikçi çözümler üreten oldukça çok servis olmuştur. Bankalar, mobil operatörler, servis sağlayıcılar, cihaz üretici firmalar, güvenlik sertifika sağlayıcıları bu servisleri sunan firmalardan bazılarıdır. NFC Ekosisteminin teknolojinin ilk başlangıcındaki karışıklığı şu aşamada biraz daha çözülmüştür. Kredi kartı, sadakat kartı, bilet vb. güvenli verilerin saklanması için gerekli olan Güvenli Eleman (Secure Element) adı verilen yapı SIM kart, mobil cihaz ya da SD kart gibi fiziksel ortamın içerisinde olma zorunluluğundan bütün aktörler bu alanın yönetimini ellerinde tutmaya çalışıyorlardı. Fakat özellikle Android üzerinde kullanılabilen yazılım tabanlı güvenli eleman geliştirildikten sonra bu sorun ortadan kalktı ve isteyen aktör kendi güvenli verisini kendi yazılımı içerisinde saklayabilmeye başladı. Hatta ve hatta bulut bazlı güvenli eleman yapılarıyla, güvenlik gerektiren bilgiler güvenli iletişim protokolleri kullanılarak bulut üzerinde saklanmaya başlandı. Bu sayede NFC teknolojisinin gelişimini yavaşlatan en önemli problem çözüldü ve bankalar da dâhil olmak üzere birçok aktör bu alanda yenilikçi uygulamalarını kullanıcılara kolaylıkla sunabilmeye başladılar.
0 notes
Text
Kerem Ok’un 2019 yılına kadar gerçekleştirdiği en önemli başarıları
Doktoramı 2015 yılında İstanbul Üniversitesinden aldım. Onun öncesinde Işık Üniversitesi’nde 2006 yılında lisansımı, 2010 yılında da yüksek lisansımı tamamladım. 15 yıla yakın zamandır hem bilişim sektöründe hem akademide hem de endüstride çalışmaktayım. Bilişim Teknolojilerinin hemen her alanında tecrübe sahibiyim. Yönetim Bilişim Sistemleri, Yazılım Mühendisliği, Bilgi ve İletişim Güvenliği, Veri Tabanları, Ağ Sistemleri, Web Sistemleri, Bulut Bilişim, Nesnelerin İnterneti alanlarındaki tecrübemi ve bilgimi ortaya koymuş olduğum eserlerle gösterdim.
Avrupa’nın en saygın yayınevlerinden birisi olan John Wiley & Sons yayınevi tarafından yayınlanan "Yakın Alan İletişimi: Teoriden Pratiğe” kitabının ortak yazarıyım. Bunun dışında Kerem Ok’un da ortak yazar olduğu 2013 yılında yayınlanan "Android için Profesyonel NFC Uygulama Geliştirme" ve 2016 yılında yayınlanan "İşte Java" kitaplarla alanımdaki tecrübemi ve bilgimi ortaya koydum. Bu kitaplar çeşitli üniversitelerde ve sektörde ders kitabı ya da referans kitap olarak kullanılmaktadır. Kitaplara ek olarak araştırmasını gerçekleştirdiğim ve yazımını yaptığım ulusal ve uluslararası 30’dan fazla dergi makalem ve konferans bildirim bulunmaktadır. Dr. Kerem Ok’a ait akademik yayınlar https://scholar.google.com.tr/citations?user=BgV7wpcAAAAJ&hl=en adresinde listelenmektedir. Google Akademik verilerine göre üretmiş olduğum çalışmalar, literatürde 1000’den fazla kez alıntılanmıştır. Bu da gerçekleştirdiğim çalışmaların kalitesini ve akademi ve sanayi tarafından çalışmalarıma verilen değeri göstermektedir.
kerem ok
Kerem Ok adıyla yayınlanan akademik çalışmalarımın yanında, Ar-Ge alanında da oldukça geniş bir bilgi birikime sahibim. Kurumların Araştırma Geliştirme kültürünü oluşturma konusunda firmalara danışman olarak katkı sağladım. Ayrıca TEYDEB ve SANTEZ gibi ulusal projelerde ve CELTIC+, ITEA ve H2020 gibi uluslararası projelerde de görev aldım. Bu projeler kapsamında Türkiye’de ve dünyadaki birçok ulusal ve uluslararası firmayla işbirlikleri gerçekleştirdim. Üzerinde çalıştığım projeler Bilgi Teknolojilerinin hemen her alanında olmakla birlikte Bilgi ve İletişim Güvenliği, Kriptoloji, Akıllı Nesneler, Yakın Alan İletişimi Teknolojisi, Mobil Teknolojiler, Bulut Bilişim, Nesnelerin İnterneti ve Akıllı Kartlar alanlarında yoğunlaşmıştır.
Bunların dışında IT Projelerinin yönetilmesi (analiz, tasarım, geliştirme, test aşamaları), firmaların içerisindeki kalıcı Araştırma Geliştirme kültürünün oluşturulması, yenilikçi modeller ve projeler üretilmesi, ulusal ve uluslararası Ar-Ge projelerinin hazırlanmasından tamamlanmasına kadar gerçekleşecek tüm safhalarda, yeni uluslararası ilişkiler kurulmasında, Ar-Ge projeleri için yenilikçi fikirler geliştirmede deneyimlerim bulunup yazılım geliştirme de dâhil olmak üzere bilişim teknolojilerinin birçok alanında eğitimler verdim.
Şu ana kadar ağ ve sistem yöneticiliği, araştırmacı, proje yöneticiliği, eğitmen, R&D danışmanlığı gibi IT alanının farklı pozisyonlarında çalışarak bilişim dünyasının hemen her safhasına hâkim oldum. Akademi ve endüstrinin iş birliğine inanmakta ve bilgi teknolojileri çağında teknolojiyi daha etkin kullanmanın yolunun ancak ve ancak geliştirilecek kalıcı ve kaliteli araştırma geliştirme projeleri olduğunu düşünmekteyim. Bu nedenle ülkemizdeki Ar-Ge kültürünün geliştirilmesini ve genişletilmesini önemli bulmakla birlikte, kalitesinin arttırılmasının daha önemli olduğunu düşünmekteyim.
Yapmış olduğum çalışmalarda ve araştırmalarda İngilizceyi sesli ve yazılı iletişimde, takım bazlı çalışmalarda, sunumlarda, yazılı dokümanlarda makale, rapor ve teknik dokümanlarda kolaylıkla kullanabilmekteyim.
Dr. Kerem Ok’un 2019 yılına kadar gerçekleştirdiği en önemli başarıları
· Yakın Alan İletişimi konusunda uluslararası alanda öncü iki uluslararası kitabın ortak yazarıdır. Bu kitaplar Avrupa ve Amerika’da ders kitabı ve referans kitap olarak kullanılmaktadır.
· 7 adet bilime yenilik getiren SCI-E dergi makalesi ve 20’den fazla konferans bildirisi yayınlamıştır.
· Google Akademik’e göre makalelerine 1000’den fazla alıntı yapılmıştır.
· 10 yıl’ı aşkın araştırma-geliştirme tecrübesine sahiptir.
· 10’dan fazla Ar-Ge projesinin içerisinde rol almıştır.
1 note
·
View note