kendimeaitbiroda
m.
2 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
kendimeaitbiroda · 4 years ago
Text
Denizi Düşlemek
Yağmurlarda bütün geçmişin yıkanabilir demiştim istersen. Gerçeklerin ağırlığı karşısında yine yapabildiğim tek şeyi yapmaya karar verdim; Yazmak. Geleceğe dair planlar yaparken bu rahatlığımın nereden geldiği düşüncesi dün akşamdan bu yana kafamı kurcalıyordu. Dün öğleden sonra arkadaşımla buluştum ve bana gün içerisinde yaşadığı bir dialoğu anlattı. Vefat eden bir yakınının abisi ona, ”ne önemi var ki paranın, iş hayatının, yoğunlukların? abimle bir tatile bile gidemedim ve artık o yok” demişti. Sohbet esnasında bu konuda takılı kaldık, düşüncelere boğulduk. Hayatta herşeyi erteliyoruz ve tek gerçekliğin şimdiki zaman olduğunu hep gözardı ediyoruz. Uzun zamandır içim acıyarak kanıksadığım bir gerçek var. Öğrendiğim bir gerçek. Zaten, gerçekliğin en sert yüzüne çarpanı, öğrenilmiş olanıdır. Zorla kabullenilmiş olanı, içinden bir parçayı koparanıdır. İçimden daha kaç parça gidebilir merak ediyorum. 22 yıl oldu, hala ölüm kavramına alışamadım. Anneannemin ölümüne alışamadım, teyzemin ölümüne iki yıldır alışamadım, bugün aldığım ölüm haberine alışamadım. Zaten toptan ölüm kavramına alışamadım ki ben, insanların, hayvanların, çiçeklerin. Karma ile hep bir mücadele, hep bir neden sorusu. Mühendis bir arkadaşım vardı. Yakınının vefatını öğrendikten çok kısa bir süre sonra ”ekosistem, olması gerekiyordu” diye açıklamıştı. İşte kendimdeki sorunu tam orada, arabanın ön koltuğunda saptadım. Belki de ben yanlış yapmıştım. Fizikçi, matematikçi olmalıydım. İşte o zaman duygularımdan periyodik bir cetvel yardımı ile sıyrılmayı, hayatımı ve kalbimi formülleştirilmiş sayı değerleri ile tanımlamayı öğrenirdim. Melankolik yaklaşımlarım yerini mantıksal tespitlere bırakabilirdi. İnsanlar yaptıkları seçimler doğrultusunda yaşarlar derim hep. Fizikçiler evrenin mantığını formüle ederken, ben bertoluccinin, coppolanın, coenlerin sinematografisini çözdüm okul sıralarında. İşte en büyük fark da buydu. O mühendis arkadaşım ekosistem diyor, ben ise demogojiden fırlamış, arabesk yeşilçam replikleri kullanmaktan başka bir şey yapamıyorum ölüm gerçeği karşısında. Hangimizin daha kazançlı olduğunu tartışmak için çok geç ama bildiğim bir şey var ki ölüm her zaman arabesktir ve ben duygularıma matematiği karıştırmamayı seçiyorum.
Bugün, twitterda Recep Dönmez TT oldu. Uluslararası bir ödül yada bu tarz bir haber oldu galiba diye düşünerek tıkladım. Kestik, karnıma ağrı girdi! Biz neden Recep hocanın sessiz çığlıklarını hiç duyamadık. Bu hayat neden ona fazla gelmişti? Hemen flashbackler çekmeye başladım aklımda. Bir gün okuldaydım ve Recep hocanın bizim okulda öğretim görevlisi olduğunu öğrenmiştim. Yana yakıla saatlerce fakülte içerisinde onu aradığımı, fotoğraf atölyesinin kapısında dikilip uzun süre onu beklediğimi hatırladım tanışmak için. Sizce bu işi becerebilir miyim diye sorduğumda, “İstersen herşeyi başarabilirsin, yeter ki iste ve onu almadan dönme” demişti. Hayatta hiç bir şeyi ertelememek gerekiyor. Güya geçen yaz onun dalış grubuna katılacaktım, bana su altı fotoğrafları çekmeyi öğretecekti. Gitmedim, erteledim ve artık gidebileceğim bir Recep Hoca yok. Daha bir kaç hafta önce kendimce planlar yaptım, ”ben bu yaz onunla gideceğim, en kısa zamanda ona katılıp katılamayacağımı sorayım” demiştim. Şimdi ise onun tüm ülkelerde ödül almış fotoğraflarına bakıyor, twitterda onun için yazılan tweetleri okuyor, duvarına yazan onlarca öğrencisinin üzüntüsüne tanık oluyorum. Bir yandan da, arkadaşımla beraber gitmenin planlarını yapıyoruz haftasonu. Çünkü halı dokumayı öğrenmeden, hiç çömlek yapmadan, bataklıkları araştırmadan, daha sayısız yemeği tatmadan, sayısız tapınakları, çölleri, şehirleri görmeden, şarkı söylemeden, çince bilmeden, birşeyleri denemeden, bir tutam tatmadan ve öğrenmeden geçiriyoruz hayatı. Hayatın sadece şimdiki zamandan ibaret olduğunu hep gözardı ediyoruz. Yarının olup olmayacağını ancak yarın anlayabiliyorsak, bu rahatlık neden? Hakan günday şöyle özetliyor bu düşüncemi kendi olağanüstü dili ile, ”Güneşin dünyaya uzaklığı yüz kırk dört milyon kilometre ve ışığının gezegene ulaşması sekiz dakika sürüyor. Dolayısıyla bir gün, güneş sönerse, bunu ancak sekiz dakika sonra anlayabileceğini kabul ettin. Sekiz dakika boyunca , güneş sönmemiş gibi yaşayacak olan insanları düşündün. Her anın, o son sekiz dakikaya dahil olabileceği olasılığını fark ettin.” Recep hocam o son sekiz dakikasına karar verdi ve huzurlu olacağını düşündüğü bir yere gitmeyi seçti. Benimse saatlerdir hep aynı şiirin aynı mısrası dönüyor kafamda:
“Ölüm allahın emri, ayrılık olmasaydı”
0 notes
kendimeaitbiroda · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Confluence of rivers Vyatka and Moloma, Kirov region, Russia (1981)
2K notes · View notes