Tumgik
incibirdal · 2 years
Link
Oysa yaşadığımız deprem katliamıyla beraber, bazı köprüler atıldı. Yalnız deprem mağduru insanlar değil, var gücüyle dayanışma içine girmeye çalışan bütün ülke, mafyalaşmış parti-devletin hiçbir kademesinin kamu çıkarını umursamadığını ve depremden yalnızca kendisini kurtarmaya çalıştığını gördü. Karşımızda halka karşı duyduğu dizginlenemez kibir ve nefreti, beceriksizce hazırlanmış şovlarla örtmeye çalışan bir organize insanlıktan çıkma hâli var. Buradan geri dönüş yok. Yardım kamyonlarının önünü kesip el koyan, delil karatmak için bina yıkan, çadır vermediği insanları artçı sarsıntılarda ölmeye hasarlı evlerine geri yollayan, yalnızca beceriksiz değil, aynı zamanda gaddar bir suç şebekesi izliyoruz artık. Bunun dönüşü, telafisi, uzlaşması filan yok. Gözümüzün önünde hiçbir iktidarın işlemeye cesaret edemediği suçlar işleniyor. Bunlarla hesaplaşmak muhtemelen özel ihtimam gerektirecek ileride. Kemal Bey buradan artık geri dönemez, bu garabet dönemle hesaplaşmanın yükünü sırtına aldı artık. Ama beraber yola çıktıkları için aynı şeyi söylemek zor. Kılıçdaroğlu, nasıl o yükü omuzlamak için sahaya indiyse, diğer beşli de o yükü almamak için sahadan kaçtı. Artık, onların ne dediği kimsenin umrunda değil, Kemal Bey’in de olmamalı. Kılıçdaroğlu, yine kusura bakmasın ama, Altılı Masa baştan beri rezalet bir fikirdi. Hiçbir ana muhalefet partisi, ideolojisine ters beş tane küçük partiyi kendisinin eşit ortağı olarak masaya oturtmaz. Oturtursa da böyle şantaja uğrar. Bu ittifakta, CHP dışındaki partilerin rolü en fazla katkıları nispetinde milletvekilliği ve birtakım küçük bakanlıklar olabilirdi. Oysa CHP’nin kendi siyasi çizgisini uygulamak için ihtiyacı olan tüm bakanlıkları kendi aralarında bölüştüler şimdiden. Türkiye’de şiddet gören kadın sayısından çok çok daha az seçmeni olan Saadet’e İstanbul Sözleşmesi’nin kaderini bırakmaya kadar giden bir aymazlık bu.
1 note · View note