Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Tarih boyunca İskandinav ülkeleri ile Rusya arasında bir geçiş noktası ve ticaret merkezi olan Estonya’nın başkenti Tallinn, bu günlerde ise Orta Çağ masallarını andıran mimarisi ve atmosferi ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Estonya tarih boyunca farklı dönemlerde Rusya hakimiyetine girse de sanıldığı gibi Rus kökenli bir millet değil. Bu konuda diğer Baltık ülkeleri Litvanya ve Letonya’dan ayrılan ülkenin tarihinde aslında Finlandiya ile akrabalık bağları bulunuyor. Bugün de Tallinn’de Estonlardan çok, Finlileri görmek mümkün.
Finlandiya Körfezi’ne komşu olan Tallinn’den Helsinki’ye feribot seferleri ile kısa bir zamanda ulaşılabiliyor. Eğer yeterli vakit olursa Tallinn seyahatine günü birlik bir Helsinki gezisi bile eklenebilir.
Tallinn Havalimanı’na iner inmez duvarlarda gördüğüm “Tallinn’de musluk suyu içilir” yazısı dikkatimi çekiyor. Bagajımı aldıktan sonra şehire kolayca varıyorum. Bugün yaklaşık 500bin nüfusa sahip olan Avrupa’nın bu küçük başkentinde ulaşım oldukça kolay. Hem yerel hem de dünya çapında bilinen cep telefonu taksi uygulamaları ile uygun fiyatlara istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca gezmek istediğiniz müze sayısına göre bir hesap yaparak Tallinn Card satın alabilirsiniz. Bu kart ile şehirdeki toplu taşıma hizmetleri ücretsiz kullanılabiliyor.
Tallinn Card’tan bahsetmiş iken Tallinn yaklaşık 70 müzeye ev sahipliği yapan bir şehir. Bu müzelerin arasından benim tercihlerim ise eşsiz bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Kumu Sanat Müzesi ve bir buzkıranı gezip, bir denizaltının içini görebildiğim Lennusaadam Denizcilik Müzesi oldu.
Şehirin en can alıcı noktası ise insana kendini Orta Çağ zamanlarında hissettiren ve Unesco tarafından Kültür Mirası ilan edilerek koruma altına alınan Eski Şehir bölgesi. Etrafı tarihi duvarlar ile çevrili olan Eski Şehir’in sokaklarında kaybolmak, şehri çevreleyen tarihi duvarlar, geçitler, kuleler ve hatta kapıların arasında Orta Çağ’ın izlerini sürmek çok keyifli. Eski Şehir’den uzaklaştıkça Orta Çağ mimarisinin yerini komünist dönemin izlerini taşıyan apartmanlar alıyor.
Tallinn Avrupa’nın yürüyerek gezilebilecek en güzel başkentlerinden biri diyebilirim. Eski Şehir gezime iki kule arasındaki Viru Kapısı’ndan geçip, Aşağı Kasaba’da bulunan St. Olaf Kilisesi’ni ziyaret ederek başlıyorum. 12. Yüzyılda inşa edilen kilise yapıldığı dönem 159 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek yapısı imiş ve bu ünvanı uzun bir süre korumuş. St Nicholas ve Holy Ghost kiliseleri de bu bölgede. Buradan Pazar Yeri olarak anılan Ana Meydan’a varıyorum. Her tarafta hediyelik eşya satan dükkanlar, kafeler, Viking kıyafetli Eston kızlar ve tabii ki turistler ile burası şehirin en turistik noktası. Özellikle Noel zamanı burası tam bir şölen alanına dönüşüyor. Burada kurulan noel marketleri Avrupa’nın en ünlülerinden. Biraz üşüyünce meydandaki kafelerden birinde ünlü sıcak çikolatalarından içip biraz dinlendikten sonra Baltık Denizi’ne kadar bütün şehrin manzarasını görebildiğim Toompea Tepesi’ne üşünmeden çıkıyorum. Yol boyunca Arnavut kaldırımlar dikkat çekiyor. Burada “The times we had” duvar yazısı ile beraber şehir manzarası fotoğrafı çektirmek ise Tallinn’in en başta gelen ritüellerinden biri. Tepeye çıkmış iken, Estonya’da Rusya etkisinin en önemli sembolü olan ve güzel bir mimariye sahip olan Alexander Nevsky Katedrali de görülmeye değer.
Zaten çok küçük bir şehir olan Tallinn’de bu etkileyici ortamı hem gündüz hem de gece yaşayabilmek açısından konaklama için Eski Şehir ya da çevresini tercih etmek çok cazip.
Şehirdeki favori mekanım ise tadını unutamadığım enfes geyik eti ile Rataskaevu 16 oldu. Her konuda çok başarılı bir restaurant olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında Olde Hansa’da ortaçağ temalı, keyifli bir deneyim yaşatan bir mekan. Fiyatlar biraz pahalı olsa da, çalışanlarından, masalarına, tabak çatalından, yemeklerine kadar alışagelmedik, çok farklı bir ortam. Özellikle mantarlı çorbası nefis. Eski Şehir’de bulunan çikolatacı Kalev’in badem ezmeleri ise anlatılmaz, yaşanır ! Hediyelik eşya için troll ve viking bebekler var. Hepsi çok tatlı. Yün giysiler de çok popüler.
Gezmek için şehirde başka seçenekler de mevcut. Eski Şehir ve limandan yürüyüş mesafesinde olan bohem Kalamaja bölgesi sıcacık kafeleri ve rengarenk evleri ile turistlerin çok ilgisini çekiyor. Yeşil ile mavinin buluştuğu, insanın ruhunu dinlendiren Kadriorg Park’ta başka bir seçenek. Yalnız değilseniz Estonların sevdiği iki kişilik Tandem adı verilen bisikletler ile bu parkı gezmek keyifli olabilir.
Estonlar hakkında bahsedilmesi gereken bir konu ise iletişim ve bilişim sektörü. Bir çok Avrupa başkentinin aksine, Tallinn’de hemen hemen her yerde ücretsiz internet hizmeti(WİFİ) bulunuyor. Estonya özellikle bu konularda çok gelişmiş. Yazılım ve bilişime büyük yatırım yapıyor. İngilizceye hakim, açık görüşlü ve çok iyi eğitilmiş bir genç nesil var. Bu sektörde kendi insanına yaptığı yatırım ile günümüz iletişim çağında doğru yolda olduğunu düşündüğüm Estonya, geleceğin Finlandiya’sı olmaya aday görünüyor.
#tallinn#estonia#gezinotları#geziblog#gezici#gezifotograflari#geziyorum#gezinti#tatil#turizm#seyahat#gezilecekyerler
0 notes
Text
Yakındaki Kardeş Ülke Azerbaycan
Hep duyarız, “İki devlet, bir millet” … Aynı dilden, dinden ve soydan geldiğimiz kardeş ülke Azerbaycan. Bir çoğumuzun gitmediği hatta Karabağ savaşı olmasa haberlerde bile çok fazla rastlamadığımız uzak ama bir o kadar da yakın Can Azerbaycan. Eşsiz doğası, binlerce yıllık zengin tarihi, Hazar denizi ve yemekleriyle hayran bırakan ve hızla gelişen Azerbaycan artık Türkiyeli kardeşlerine kimlikle seyahat etme serbestîsi getirdi. 2 saat 45 dakikalık bir uçak yolculuğunun ardından Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye seyahat edebiliyorsunuz.
Rüzgârın şehri olarak da bilinen başkent Bakü, gotik, barok ve neoklasik yapıları ile aynı zamanda Kafkaslar’ın Paris’i olarak da anılmaktadır. Çoğu Alman ve Polonyalı mimarlar tarafından yapılmış bu binalar arasında kendinizi Avrupa’nın bir şehrinde gibi hissediyorsunuz. Bunun en güzel örneği, 28 Mayıs Caddesi’nde yer alan 1899 yılında Alman Neogotik mimarisi ile yapılmış Halaskar Kilisesi’dir. (Azerice: Xilaskar Kilisesi)
Azerbaycan dilinde İçerişeher olarak adlandırılan Eski şehir, Kız Kulesi ve Şirvanşahlar Sarayı ile birlikte UNESCO Dünya Mirası listesinde yerini almıştır. Sayısız restoranları, gece hayatı ve zengin tarihi ile her kesimden gezgine kucak açmaktadır. Aynı zamanda Şampiyonlar Ligi, Avrupa Kupası ve Formula 1 gibi uluslararası yüksek prestijli etkinliklere de ev sahipliği de yapmaktadır.
Başkent Bakü’den yapılacak günü birlik tur ile Azerbaycan’ın 743 yılında inşa edilmiş ilk camisi olarak bilinen Cuma mescidine gidilebilir. Bölgede Şirvani tarihi müzesi, Yeddigünbez türbeler kompleksi, tarihi kabristan ve birçok mescit bulunmaktadır.
Bakü’den günübirlikte ziyaret edilecek yerler arasında yine UNESCO Dünya Tarih Listesi’ne girmiş Gobustan Milli Parkı yer almaktadır. Tarihi 5.000 yıl ve ötesine dayanan arkeolojik alanda, kayalar üzerine o dönemin insanları tarafından çizilmiş resim ve tasvirler bulunmaktadır. Bölgede aynı zamdan turistlerin akın ettiği Çamur Volkanları da bulunmaktadır. Yer altından yüzeye çıkan gazlar ile toprak fokurdamaları ve çamurdan tepeciklere şahit olacaksınız. Dünyada 700 civarında bulunan çamur volkanlarının 300 tanesi bu bölgede bulunmaktadır.
Peki gündüz dolaştık, gördük, akşam ne yapacağız diye soruyorsunuz değil mi? Öncelikle Azerbaycan yemeklerini çok seveceğinizi söyleyebiliriz. Düşbere, Lüle Kebabı, Qutab bir çırpıda sayabileceğimiz yemekler arasındadır. Şehirde tarihi restoranlardan, Hazar denizi manzaralı lüks restoranlara kadar sayısız seçenek bulunuyor. Hafta sonuna denk gelinmesi durumunda da birçok canlı müzikli restoran seçeneği de vardır. Eğlence sevenler için ise sayısız lokal bar ve gece kulüpleri mevcut.
Her kesimden insanın ziyaret etmeyi seveceği, dil sorunu yaşamayacağınız kardeş ülke Azerbaycan’ı ziyaret etmediyseniz bundan sonraki rotanızı şimdiden belirlemenizi tavsiye ederiz. https://igetistravel.com/kardes-ulke-azerbaycan-baku
#azerbaycan#azerbaijan#vizerandevu#vizebaşvurusu#vizeişlemleri#turkey#gezi#turizm#tatil#seyahat#geziblog
0 notes
Photo
Azerbaycan'ın Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldırmasının hemen akabinde, 25 Şubat 2020 tarihinde iki ülke vatandaşlarının vizesiz ikamet süreleri 30 günden 90 güne çıkartılmıştı. Sayın Bakanımızın Azerbaycanlı mevkidaşıyla 10 Aralık tarihinde imzaladığı bu protokol ile de iki ülke vatandaşları sadece kimlik kartı ibraz etmek suretiyle Türkiye ve Azerbaycan'a gidebileceklerdir. #azerbaycan #azerbaijan #baku #bakü #vizesizturlar #vizesizülkeler https://www.instagram.com/p/CIsFJaOpesZ/?igshid=1n7uva4vku0d7
0 notes
Text
1 Ocak 2021 tarihi itibari ile Rusya Federasyonu, Moskova, St. Petersburg, Yekaterinburg, Kazan, Krasnodar şehirleri başta olmak üzere toplam 29 hudut kapısında elektronik vize uygulamasına geçecektir.
Elektronik vize uygulamasına yönelik yasa tasarısına göre, başvurular internet ortamında yapılacak ve 4 gün içinde düzenlenecek. Düzenlendiği tarihten itibaren 60 gün geçerli olacak olan vize ülkede en fazla 16 gün kalma hakkı tanıyacaktır.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, 2017 yılında bazı ülke vatandaşları için elektronik vize uygulamasını başlatmıştı. Uygulama ilk olarak Rusya’nın uzak doğu bölgesi ve pilot bölge olarak Kaliningrad bölgesinde başlamış, 1 Ekim 2019 itibari ile St. Petersburg ve Leningrad bölgeleri de elektronik vize kapsamına dahil edilmişti.
1 Ocak 2021 tarihi itibari ile elektronik vizenin geçerli olacağı sınır kapıları şu şekilde olacaktır;
Hava Kontrol Noktaları:
• Moskova Vnukova Havaalanı
• Moskova Domodedova Havaalanı
• Moskova Sheremetyovo Havaalanı
• St. Petersburg Pulkovo Havalimanı
• Krasnodar Pashkovskiy Havaalanı
• Volgograd Gurnrak Havaalanı
• Belgorod Uluslararası Havaalanı
• Yekaterinburg Koltsovo Havaalanı
• Kazan Uluslararası Havaalanı
• Krasnoyarsk Yemelyanovo Havaalanı
• Novosibirsk Tolmachevo Havaalanı
• Rostov-Na-Donu Platov Havalimanı
• Samara Krumoch Havaalanı
Deniz Kontrol Noktaları:
• Büyük Saint Petersburg Limanı
• St. Petersburg Yolcu Limanı
• Zarubino Limanı
• Vladivostok Limanı
0 notes
Text
1900’lü yılların başında bir balıkçı kasabası olan Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan 7 emirlikten biridir. 1930’lardaki Dünya ekonomik krizinden nasibini alan Dubai’de 1969’da petrol bulunmasıyla adeta yıldızı parlamaya başladı. 1972 yılında yedi emirliğin birleşmesi ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin bugünkü müteşekkil yapısı oluştu. Bölgede petrol bulunmasının ardından Dubai’nin geliri hızla arttı ve emirlik dünyanın en önemli ticari ve turistik kenti haline geldi.
Çok değil sadece 30 yıl evvel bir çölden ibaret olan Dubai son yıllardaki inşaat projeleri ile gökdelenlerin yükseldiği, dünyanın en önemli fuarlarının yapıldığı ve turistlerin rağbet gösterdiği bir şehir haline geldi.
Günümüzde 70’ten fazla alışveriş merkezini barındıran, Orta doğunun alışveriş başkenti haline gelmiştir. Dünyanın her yerinden gelen turistler, sabit ücret politikası ile iş yapan mağazalarda uygun fiyatlarla istediklerini bulmanın keyfini yaşamaktadır.
Alışverişin yanı sıra, dünyaca ünlü gece kulüpleri ve restoranları ile gastronomi ve eğlence severlerin de gözde şehri halindedir. Dubai turlarında turistlerin ilgisini çeken aktivitelerin başında 4x4 cipler ile çölde safari gelmektedir. Safari keyfinin ardından bedevi çadırlarında canlı eğlence ile geceyi noktalayabilirsiniz. Dünyanın en yüksek gökdeleni Burj Khalifa ve Dubai marina tekne turu gibi eğlenceli turlar da fazlasıyla ilgi çekmektedir.
Günü birlik yapılan turlardan en önemlisi ise Abu Dhabi’de yer alan Yas Adası (Eğlence Adası) turudur. Adada dünyanın en hızlı hız trenini barından Ferrari Park, dünyanın en büyük sörf dalgasının yapıldığı Su dünyası ve yapımı 1 milyar Amerikan dolarına mal olan Warner Bros eğlence parkı bulunmaktadır.
Abu Dhabi’de bir başka önemli nokta ise 2007 yılında ibadete açılan ve aynı anda 40 bin kişinin ibadet edebildiği Şeyh Zaid Camii, Türk ve Arap mimarisinin çizgi ve motiflerini bünyesinden barındırmaktadır. Üst tarafı devasa bir kubbe ile kapalı giriş bölümünün iç ve dış duvarları çiniden yapılmış panolar ile kaplıdır. Bu panoların büyük bir bölümü İzmir Vakıf Çinileri tarafından üretilmiştir. Dubai’yi görmeyenler için klişe bir laf vardır, anlatılmaz yaşanır. İşte aynen öyle…
#kuzey ışıkları#rusya#culture#gezgin#gezici#gezinotları#gezifotograflari#geziblog#geziyorum#gezilecekyerler#avrupa turu#kış turizmi
0 notes
Text
https://www.igetistravel.com/sakli-cennet-slovenya-avusturya
#slovenya#avusturya#avrupa#avrupaturu#turkiye#slovenia#austria#turkey#europe#tourisim#tourist#blog tour#yurt i̇çi#geziblog#gezilecekyerler#geziyorum#gezifotograflari#gezinotları#gezici
0 notes
Link
1980'lerde dünyanın en büyük ikinci şarap üreticisi olan Bulgaristan, evet yanlış duymadınız hem de yanı başımızda. Komünizmin çöküşü ile kendini unutturan Bulgaristan şimdi tekrar küllerinden doğuyor. Haydi damaklarımızı temizleyelim ve Bulgaristan şarap tadım turumuzda eşsiz şaraplar sizleri bekliyor.
#gezinotları#gezifotograflari#geziyorum#gezilecekyerler#geziblog#oteller#şarap#şaraptadımı#bulgaristan
0 notes
Link
Dünya’nın bittiği yere gidiyoruz, Rusya’nın en kuzeyine, Kuzey Işıklarını görmeye. #kuzeyışıkları #murmansk #lapland #rusyaturu #rusyaturları
0 notes
Link
Fly Dubai Hava Yolları ile Dubai Turları
#dubaicity#dubaitag#flydubai#gezinotları#gezifotograflari#geziyorum#gezilecekyerler#geziblog#gezgin#acenta
0 notes
Text
AURORA BOREALİS RUSYA MURMANSK KUZEY IŞIKLARI AVI
Aurora Borealis, namı diğer Kuzey Işıkları. Siz Kuzey ışıklarının sadece Laponya bölgesinde olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman sizinle kısa bir yolculuğa çıkalım.
Murmansk, Rusya Federasyonu’nun Avrupa’ya bakan bölümünün en kalabalık şehri. 300 bin kişilik şehrin adı Saami dilinde “yer yüzünün kenarı” anlamındaki “murman” sözcüğünden geldiğine inanılır. İngilizcesi Gulf Stream olarak bilinen sıcak su akıntıları sayesinde yılın 12 ayı buz tutmaz olması şehri bu kadar kalabalık ve yaşanabilir yapmıştır. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi saldırılarına maruz kalan Sovyetler birliği, Murmansk’ın Atlas Okyanusu’na açık olan tek kapısı olmasından dolayı ülkeye yardımların yollandığı bir liman olarak da geçmişte önemli rol oynamıştır.
Dünya üzerinde nükleer enerji ile çalışan ilk gemisi olan Lenin buz kıranı, günümüzde turistik amaçlı ziyaretçilere ev sahipliği yapmaktadır. Meçhul asker Aleska, Aziz Nikolas Katedrali, Dinamo Tiyatrosu gibi birçok abide de turistlerin en önemli uğrak noktalarından bir kaçı.
Günümüze baktığımızda, örnek bir pazarlama ile dünyaya tanıtılan Finlandiya sınırları içerisindeki Lapland, turistlerin kuzey ışıklarını görmek için en uğrak noktasıdır. Nasıl güzel Türkiye’mizin sayısız doğa harikası bölgeleri, yurt dışından gelen turistleri hayran bıraksa da bu güzelliklere rağmen pazarlama açısından sınıfta kaldığımız da bir gerçek. Zira Antalya’nın Demre ilçesinde ömrünü geçiren Aziz Nikola, namı diğer Noel Baba adına bir köy kurulmuş ve mükemmel bir pazarlama ile günümüzde yüz binlerce turistin akınına uğramaktadır. İşe Murmansk da bu pazarlama eksikliğinden nasibini almış. Roveniami’nin 400 kilometre kuzeyinde konumlu, okyanusa kıyısı olan, yapılabilecek aktiviteler bakımından kıyaslandığında da geride kalmayan Murmansk bir tek şey de aşağıda kalıyor, o da fiyatta. Roveniemi’ye yapılan turlara kıyasla yarı fiyatından bile daha ucuza gelen Murmansk Kuzey Işıkları Avı Turu yavaş yavaş dünyanın ilgisini çekmeye başlıyor. Özellikle uzak doğudan hatırı sayılı turist son 5 senedir bu güzel şehri ziyaret ediyor.
Kuzey ışıkları turunda, turistlerin ilgisini çeken Murmansk şehir turunun yanı sıra, Kirovsk bölgesinde yer alan Kar ve Buz kasabası da en uğrak noktalarından birisi haline gelmiş. Buraya her sene dünyanın başlıca önemli buz heykel sanatçıları çağrılır ve festival havasında geçen bir yarışma yaparlar. Yarışma sonucunda bütün heykeller tamamen buzdan inşa edilmiş bir müzede sergilenir.
Bölgenin bir diğer önemli kasabası, Murmansk’a 130 km uzaklıkta bulunan Teriberka. Rusya’nın, Avrupa ülkelerine bakan en kuzeyindeki kasabası olarak bilinen Treriberka, ana karanın en sonunda yer aldığı için, dünyanın bittiği yer olarak adlandırılır. Gözünüzün alabildiği kadar kar ve buzlarla kaplı bu kasabada, belki de hayatınızda unutamayacağınız eşsiz anlara tanıklık edebilirsiniz. Fotoğraf çektirmeyi sevenler için ise bir iyi, bir de kötü haberim var. Burası fotoğraf çektirmek için olağan üstü bir yer olsa da, fotoğraf çeken için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu kadar soğuk havada eldivenini çıkartıp kimse dakikalarca fotoğraflarınızı çekmek istemeyecektir.
Çok şeyden söz ettik ama şimdi sıra geldi bu tura adını veren kuzey ışıklarından bahsetmeye. Adını Şafak Tanrısı Aurora’dan alan Aurora Borealis, yani kuzey ışıkları, dünyanın manyetik alanı ile güneşten gelen parçacıkların etkileşimi neticesinde meydana gelen bir doğa olayıdır.
Peki nedir bu Kuzey ışıkları avı? Etrafımızda ne kadar ışık olursa, diğer ışıkları görmek de o kadar zorlaşır, bu yüzden kuzey ışıklarını avlamak için gece şehirden uzakta, açık bir arazi tercih edilir. Yeşil, pembe, kırmızı veya sarı renklerde meydana gelen bu muazzam doğa olayına tanıklık etmeye kuzey ışıkları avı denir.
https://www.igetistravel.com/murmansk-kuzey-isiklari
#kuzey ışıkları#rusya#murmansk#lapland#laponia#gezici#gezinotları#gezifotograflari#geziyorum#gezilecekyerler#geziblog
0 notes
Text
SAKLI CENNET SLOVENYA AVUSTURYA TURU
Belki hiç duymadınız, belki de hiç ilginizi çekmedi! Alplerin eteklerinde kurulu iki komşu ülke, Slovenya ve Avusturya, hazır mısınız? Avrupa’nın en romantik şehirlerinden biri olan Lübyana, şehrin tam ortasından geçip giden nehrin yanı başında yer alan butik restoranlar ve kafeler hem yerel halkın hem de turistlerin en uğrak noktalarıdır. Slovenya’nın bu başkentinde Orta çağ mimarisinin en güzel örneklerinden Lübyana kalesi ve 18. Yüz yıldan günümüze kadar uzanan tarihi ile gotik mimarinin en güzel örneklerinden Aziz Nikolay Katedrali fotoğraf karelerini süslüyor. Adriyatik denizinin İtalya sınırında yer alan Portoroz ve Piran kasabaları, dar sokakları, eski İtalyan tarzı mimariyle inşa edilmiş rengarenk evleri Slovenya’nın bizlere apayrı bir yüzünü göstermektedir. Hala İtalyancanın yoğun olarak konuşulduğu bölgede yaz aylarında deniz ve güneş tatili severlere ev sahipliği yapmaktadır. Avusturya – Macaristan İmparatorluğu döneminde keşfedilen ve içirişi bu dönemde tren hatları ile döşenmiş Postojna mağaraları ülkenin en önemli turistik merkezlerinden biridir. Çözünür kayaçların oluşturduğu topografik şekillerin en muhteşem örneği olan mağarayı belli bir kısmını turistik mini trenler ve belli bir kısmını da yürüyerek keşfetme imkânı sunulmaktadır. Ülkenin bir diğer hatta en turistik bölgesi Bled kasabası, Bled gölünün etrafına kurulmuştur. Gölün tam ortasında yer alan Bled adası, eşsiz bir doğa görseli sunmaktadır. Adaya tek ulaşım motorsuz turistik kayıklar ile sağlanmaktadır. Adada yer alan Meryem Ana Kilisesi ile 11. yüz yıldan günümüze kadar tüm ihtişamı ile gelen Bled kalesi kasabanın en önemli ve tarihi iki yapısıdır. Slovenya’nın güzellikleri saymakla bitmez ama bu romantik turumuzun bir başka ayağı, bir başka ülkede devam eder… Kartpostalları süsleyen güzelliği ile UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş Avusturya’nın Hallstatt kasabasında. İlk yerleşim tarihi milattan önce 450’ye dayanan gölün hemen yamacına kurulmuş bu doğa harikası kasabayı baştan sonra yürümek ise sadece bir saat almaktadır. https://www.igetistravel.com/sakli-cennet-slovenya-avusturya
#avrupaturu#avrupa#slovenya#avusturya#gezici#gezinotları#gezifotograflari#geziyorum#gezilecekyerler#geziblog#gezgin#şarap#şaraptadımı#avrupa turu
2 notes
·
View notes