Text
"Biliyorum siz de üzgünsünüz ama ben artık katlanamıyorum desem, ciddiye alır mısınız bu vakit?" Öncelikle üzgün olduğumu belirtmek isterim. Üzgün olduğumu derken aldığım ciddiyeti doruklarda olan bu karar için hüznümü belirtiyorum. Yoksa ben zaten üzgünüm. Hayat yarışında kendi çıkarlarınızı düşünüp bu zamana kadar hep beni ard ettiniz, kabul edin. Benim için saçma kararlar aldınız, kıyamadım sizlere bu kararları uyguladık ve hayatımın şu an tepetaklak olma sebebi belki de budur. Ama hayır, hiçbirinize yıkmak istemiyorum. Tüm suçu üzerime alıyor ve bu sıkıntının cefasını çektiğimi belirtmek istiyorum. Gerçekten çekiyorum. Sizi ne kadar üzdüysem, size ne kadar ne yaşattıysam katlarcasını yaşıyorum. İlk olarak annemle uzun süredir olan anlaşamama durumumuz, sonrasında babamın hiçbir şekilde yanımda olmayışı, sevdiğim insanın beni bir anda terk etmesi, gidecek yerim yurdum yok gibi hissediyorum. Biliyorum son olan olaylardan sonra bana bakışınız eskisi gibi değil, hiçbir zaman da olmayacak. Bana güvenmiyorsunuz, inanmıyorsunuz, eskisi kadar sevmiyorsunuz. Ben ise hayattayken size anlatamıyorum çektiğim bu acıyı. Hepinize inanılmaz ihtiyacım var ve sessizliğim aslında büyük çığlıklarım, duymuyorsunuz. Hiç sormadınız "Nilay, neden?" diye. Hiç araştırmadınız, soruşturmadınız. Kalbimin ve ruh sağlığımın ne halde olduğu sizi asla ilgilendirmedi. Ve şu an ben hiçbir yerde huzurlu değilsem üzgünüm, sebebi biraz da sizsiniz. Yine de tüm suçu üzerime alarak gideceğim. Boğazım düğümlü, gözlerim dolu dolu. Hiç sordunuz mu neden sigaraya başladığımı? Yada 8 kiloyu nasıl verdiğimi? Her gün neden saatlerce uyuduğumu? Gün içerisinde şen şakrak olan insanın neden artık hiç gülmediğini? Bir kere olsun sormadınız. Zaten ben de anlatamazdım, ağlardım. Ağladığımda anlamanız gerekirdi, yine anlamazdınız. Anlamanız için tek çarem bu. Belki bu şekilde anlarsınız. En büyük özrüm Allaha olacak. Bir de kardeşime. Geride bıraktıklarım ise ona bir armağan olacak. Fakat Allaha nasıl hesap veririm bilmiyorum. Bunları düşünmek için yaklaşık 20 gün erken. Ve sen sevgili baba hazretleri, umarım geç kalmazsın bir şeyler için. Sevgilerimle.
5 notes
·
View notes
Text
Kendimden başka hiçbir şeye sahip değilim. Ve gün geçtikçe düzelmek yerine daha çok dibe batıyorum. Daha fazla dip yoktur heralde, nolur olmasın diyorum ve kendimi daha dipte buluyorum. Çıkışı yok beni bu koyup gittiği çıkmazın. Güneşi yok, ışığı yok, sıcağı yok, geri dönüşü yok, yolu yok. Uzattığını sandığım elleri yok, sevdiğini sandığım kalbi yok. Bana artık destek olan kimse de yok. Bu hayatta tek olduğumu bilirdim ama bu kadar ağır yaşayacağım aklıma gelmezdi. Düzelecek her şey, halledeceğim dediğimce daha çok intihar düşüncelerine batıyorum. Sonra bir kez daha yüzünü görme isteği yeşeriyor kalbimde, vazgeçiyorum. Sahiden yoluna öldüğüm insanın şu an kiminle olduğunu bilememek beni deli ediyor. Benim baktığım gibi bakamazlar, gördüğümü göremezler. Görmesinler. Artık kendime verdiğim hayat süresinin sonuna geliyorum, ve geride bıraktığım bu yazıları okuduğunuzda anlayacaksınız yaptığım hatanın aşkımdan daha önemli olmadığını, olmayacağını.
0 notes
Text
Onun kandırmaca dediği, benim ise kör kütük aşk olarak nitelendirdiğim bu durumun beni getirdiği hal beni ölmeye zorlar nitelikte. Hayat güzel. Çiçekler, özellikle sarı güller ve kaktüsler. Deniz çok güzel, hele ki Egedeysen. Kuşlar, eğer ötüşüyorlarsa dallarda. Ağaçlar, meyve veriyorlarsa. Sen ve ben, eğer beraber olsaydık. Güzellik kavramımdın. Hayatın tanımı, senelerimin sahibi, sahibim. Yazarken ellerim titriyor son kelimemi. Sahipsiz bırakılmış bir sokak köpeğinden bahseden sen beni acımasızca bir kenara o şekilde bıraktın. En son gözlerimi kapatıp ağlarken bir daha asla adını anmayacağımı söyleyişlerim çınlıyor odada hala. Adını anınca gözlerim doluyor, adın ciğerlerime kadar işlemiş. Yutkunamıyorum. Biliyorum bitmeyecek bu ağrı, biliyorum kandırmışsın hem kendini hem beni. Sevmişsin belki ama aşık değilmişsin. İnsanlara böyle söylemişsin, yazık ettin demeyeceğim. Sen bana da yazık ettin, sen bize de yazık ettin, sen benim verdiğim her şeye yazık ettin. Ayrılığa bile insan yazık eder mi? Seni ilk gün tanıdığım gibi, hala garipsin. Sen ne dersen dersin, açıkça kendi ellerinle beni terk ettiğini, kandırdığını söylemelisin. Ben gerçektim, benim sana olan aşkım her zaman gerçekti ve sen bunu göremeyecek kadar kandırmıştın kendini.
1 note
·
View note
Text
Yutkunmak ne kelime nefes dahi alamadım sensiz kaldığım bu gecelerde. Üzerime çöktürdün, sen bu yalnızlığı işlettin iliklerime. Geldin, gittin, her zamanki gibi en korkak halini sergileyip terk ettin beni. Ve ben sensizliğe o kadar zor katlanıyorum ki kendimi öldürmeyi defalarca kez düşünüyor ve zor ayakta duruyorum. Seni anlatmak seni azaltmıyor bende, aksine daha çok çoğalıyorsun içimde. Söylesene nedir vazgeçtiren seni benden? Herkesi karşıma alabilirken. Yapardım ömrüm, yapardım sevdiğim. Sen elimi tutsaydın dünyayı bir kenara bırakırdım. Ney? Kim? Kim seni çekip alan benden kim bilir. Kim mutlu şimdi seninle? Kim bilir değerini benim bildiğim gibi? Sana birinin dokunduğu düşüncesi bile beni ağlamaktan beter ediyorken bu hayatı nasıl idame ettireceğim bilmiyorum. Şimdi dönsen ne olur, dönmesen ne olur? Senden başkasına ait olamam, senden başkasını sevemem. Göğsünde dinlendiğim, şerefine küfrettiğim defalarca yaptığı ihanete sövdüğüm adam, sana ait biri var.
1 note
·
View note
Text
Bizim demiştim, bizim aylarımız Biz mi? Dedi bana. Bırakmadılar dedi. Beni bırakıyor musun? Dedim, ses etmedi. Sessizliği beni boğdu, sessizliği hıçkırıklarımla beraber boğdu beni. Hıçkıra hıçkıra ağlarken küçücük oda bana o kadar kocaman ve ıssız geldi ki ağlamalarım tüm evde yankılandı. Annem söndürdü ışıkları, kapattı kapıları. Duvarlar bile ağladı, camdan ufacık bir ışık bile girmedi. Beni bırakırken, gözlerimin içine bakarken "her şeyi halledeceğiz, senden vazgeçmeyeceğim" diyen o adamdan eser yoktu. Benden vazgeçti, ben de kendimden vazgeçtim. Her şeyden geçtim. Ondan geçmek zorunda sadece o bırakırdı beni. Oysa herkese kafa tutabilirdim. Fakat istemedi. Aşk hiç biter mi? Bitmez. O aşık değildi ki.
0 notes
Text
Gün gece olur, güneşe hasret kalır, ben yine sana hasretken şu akşamın yanıbaşında. Bakarım etrafıma çıkıp balkona, belki bir sigara yakarım. Gökyüzüne değil de kapının eşiğine takılır gözüm yokluğunda. Sahiden, aklına geldim mi? Sen de baktın mı, bakıyor musun ara sıra etrafına? Hiç insanları bana benzetiyor musun peki? Saniyelik kalp ritmin değişiyor mu yanında olduğumu sanınca? Hiç ellerin titriyor mu peki, sen de hayal ediyor musun ellerimin yüzünde olduğunu usulca? İntiharlar kuşanıyorum, kaç kere kendimi öldürdüm bir bilsen şu katliyama dönük kafamda. Uyanık kalamıyorum, uyuyamıyorum da. Gözlerim dolacakken derin bir nefes alıp geçiştiriyorum sabahları ama geceleri üstüme geliyor duvarlar. Her şey seni sayıklıyor, oturduğum koltuğun karşısında bile sen olduğunu hayal ediyorum. Elimde değil, çıldırmak üzereyim artık. Saatlerce fotoğrafına bakmama gerek bile yok, yüzünün her santimetre karesini ezberlemişken hiçbir şeye gerek yok. Öldüğümü sanıyorum, ölemiyorum. Yaşıyor muyum onu da bilmiyorum. Sadece cesaret topluyorum darağcından kendim için.
0 notes
Text
"6. Ayımız favori ayımız olacak, söz veriyorum." Bugün ayın 15'i. Bir zamanlar hastası olduğum, şu an ise nefret etmeyi denediğim bu ciğer dağlayan sayı zamanında hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim tarihlerin vazgeçilmeziydi. Bir şey yazıyordu, yarı kapalı olan gözlerim tam göremiyordu alkolün etkisi yüzünden. Başımı bacağına koyduğumda elindekileri bırakıp ona sarılmamı söyledi. Sarıldığımda beni yatağa düzgün bir şekilde yatırmıştı. Yanımdaydı, artık bu gözleri rahatça kapatabilirdim. Gözlerimi açtığımda ise yüzü tam karşıma denk geliyordu. Solumdaydı. Onu tanıdığımdan beri sol yanımdaydı. Onu gördüğümden beri sol yanım ondaydı. Kalbimin kurak yerlerini yeşerten o güzel gözleri gözlerimdeyken gözlerimi kırpmak bile istemiyordum. İmkansız sandığım şey ellerimdeydi o gece. Dilediğimce yüzünü en ince ayrıntısına kadar ezberlemiş, saçlarına parmak izlerimi bırakırcasına dokunmuştum. Bir daha görememe, bir daha bu kadar yakın olamama korkusu ile,son gece sınava çalışan öğrenci heyecanı ile baktım yüzüne. Öylesine güzeldi ki, hayatımda ilk defa kalbimin orta yerinde çok derin hisler hissetmiştim. O günden sonra Allah gönlüme göre verdi, o artık benimdi. Korkulacak hiçbir şey yoktu. Dilediğim zaman dokunabiliyor, her saat yüzünü görebiliyordum. Elleri yüzümdeyken zaman duruyordu. Gözleri üzerimdeyken en güzel kızı bendim dünyanın. Artık hayat gerçekten renkliydi. Hem de yeşil renkli. Sevmediğim her şeye delicesine aşıktım, sırf ona aşığım diye sevdiği her şeyi sever olmuştum. Hayatımda ilk defa evlilik hayalleri kurdum. Hayatımda ilk defa iki kişilik hayaller kurmuştum. İki bile değildik, bizdik. Tektik. Benimdi, en önemlisi ise onundum. Ona ait. Ağır geldi, yazın gelişi ile ayrılığı da geldi. Sanki güneş geldiği gibi hayatımdaki güneş çalınmıştı benden. Sarıya çalan saçlarını artık kurutamıyordum. Yeşil gözlerinde hayatımı, ömrümü, doğmamış çocuklarımı göremiyordum. Ellerinde huzuru hissedemiyordum. Yoktu. Bir otobüs durağındaki nefret dolu bakışlar, göğüs kafesime elini sokup kalbimi çıkarması hariç hiçbir şey yoktu. Hayatım kuraklaştı, gözlerim artık umutsuzca bakar oldu etrafa. Anlatamadım, anlamadılar. Geçer gider dedi insanlar, geçmedi. Geçmesi için el uzatmadılar, uzatsalar bile beni huzura erdirecek tek şey yoktu artık. Şimdi yine ayın 15'i ve ben nefes alamıyorum. Burada hıçkırarak ağlarken, kafamda yüzlerce defa kendimi öldürüyorum. Sadece kendimi değil, her şeyimi kaybetmiş gibiyim. O zamanda, bu saatlerde gözlerimin içine bakarak bulunduğu mekandan ve yanımda olmaktan gayet mutlu olan o adam artık yok. Kahkahalarımın yankılandığı sokak sessiz, yüzümde eski gülümsemelerim yok. Yüzümde gülümseme yok. Artık mutluluğun kapısını çalacak yüzüm de yok. Nice aylara, nice favori aylara.
1 note
·
View note
Text
Dert içinde ölmek veya hayatta hiçbir şeyin normal gitmemesi gibi. Ölememek gibi mesela, ölmeye yeltenip vazgeçmek gibi. Eline alıp bir şeyleri tekrar yerine bırakmak gibi. Yemek yiyememek, su bile içmek istememek gibi. Bileklerini kesmeyi binlerce defa düşünerek kendini rahatlatmaya çalışmak gibi. Ölmek gibi ama ölememek gibi. Her sabah gözlerini açtığında neden yaşıyorum diye sövmek gibi. Sevmek gibi, çok sevip sevilmemek gibi. Alt tarafı bir çift göze bir sıcaklığa hasret kalıp yazın ortasında üşümek gibi.
0 notes
Text
"Çok güzel gözleri vardı dimi? Kocaman gözleri vardı." Anlamı var mıydı peki o manalı sandığım bakışların? Dokunuşların, cümlelerin. Bilmiyordum. Tek bildiğim gözlerinin renginde oldum olası kaybolduğumdu. En son rengine hayran olduğum, bakışlarına, işvesine, gözlerini kırpışına kadar her şeyine aşık olduğum adamın gözlerinde kin ve nefret gördüğümü hatırlıyorum. Beni siyahlarında boğdu, renklerimi soldurdu. Hayatımı benden çaldı, ona elimdeki her şeyi vermişken beni, hayatı, ailemi, kendime olan güvenim ve gücümü, tılsımımı benden çaldı. Kendini çaldı benden, canımı aldı. Halbuki sadece Allah alır canı. Yaşarken öldürdü beni, elimde olan olmayan her şeyimi aldı giderken. Gözlerimde damlalarca yaş bıraktı geride, sökülmüş bomboş bir göğüs kafesi bıraktı. Jilet izleri ile dolu bir ruh bıraktı. Huzuru götürüp yerine acıyı doldurdu. İntihar düşünceleri bıraktı bana, ufacık bir aşk kırıntısına kurbanken, hasretken, yetecekken bana sadece ağırlıklar bıraktı, bir de yollar. Canıma can katacakken canımdan can aldı. Bana sadece buralardan sessizce gitmeler kaldı.
2 notes
·
View notes
Text
En son ne zaman görüştük hafızamı zorluyor fakat hatırlayamıyorum. Senelerce aynı evde olup akşamları yüzünü gördüğüm o muazzam zamanlardan, iki gün yüzünü görmek için her akşam dua ettiğim bu zamanlara nasıl geldik onu da bilmiyorum. Tek bildiğim sığınacak tek limanım olan seni çok özlediğim. Kendimi kötü hissettiğim zamanlar seni aramak istiyorum fakat ağlarım diye arayamıyorum. Sadece senin sesin bana güç veriyor. Varlığın Rabbimin bana en güzel armağanı. Allah seni başımdan eksik etmesin de ben gerideki bütün sorunları yemin olsun hallederim. Biliyorum, sen de istemezdin böyle uzak olmayı. Ben küçükken annemle ayrıldığınızda da hiç istemedin beni tatil sabahı alıp akşamında eve bırakmayı. Ben de gizli gizli ağlardım zaten sen gittiğin için. Planlar kurardım, güzel bir işim olduğunda sana çok daha güzel bir araba alacağıma söz vermiştim küçükken kendime. Sen bana güvendin, güvenecek başka çocuğun yoktu. Okuttun, büyüttün. Beklenti ve isteklerini karşılayamamaktan çok korkuyorum. Sadece senden korkuyorum bu konuda. Hakkını ödeyemem, binlerce özür dilesem 0.1 bile değerli olamaz. Başaramıyor gibiyim ben bu hayatı. Sen beni hep güçlü büyüttün ama ben, bilmiyorum. Bana çok muazzam bir hayat sundun, sunuyorsun. Dahasını istemek resmen şımarıklığa girer biliyorum. Ama nedenini bilmediğim bir yorgunluk var üzerimde. Başaramamaktan korkuyorum, sana layık olamamaktan belki de. Ve daha nice günlük halsizlikler beni boğuyor artık. Her neyse, her şey geçecek ve biz yine seninle aynı evi paylaşacağız değil mi? Akşamları gelmeni sabırsızlıkla beklediğim günleri istiyorum. Seni çok seviyorum.
0 notes
Text
Sanki birbirinden apayrı, anlamsız, tabloların puzzle parçaları karıştırılmış gibi. Veya yerle gök gibi, bilmiyorum. Tek bildiğim bir şekilde yürütmeyi, bu dengeyi devam ettirmeyi denediğim. Başarılı mıyım orası meçhul, başaramıyor hep başka yollara başvuruyorum. Yine başaramıyorum, yıkılıyoruz. Bende tahammül kalmıyor bu sefer, artık hevesler git gide tükeniyor. Ağzıma gelen en güzel hisleri cümlelere dökmektense duraksıyorum artık mesela. Yapmıyorum öyle ulu orta. Atıyorum içime, hiç atmadım mı sanki? Bunu da en iyi ben beceririm zaten. Değmeyeceğinden ya da bu zamana kadar değmediğinden değil asla, sadece ben de tükendim artık. Tükenmem dedim ama ben de bittim. Gülüşlerim yalan, yarınlarım yalan, gerçek olan odanın duvarlarında gördüklerim, gözümü kapattığımda hafızamda beliren kısa hatıralar. Şu an karmakarışığım, nasıl kurtaracağımı bilmiyorum, kurtarılacak bir şeyin mi içerisindeyim onu bile bilmiyorum. Ellerimden kayıp gitse bir şeyleri tutamayacak haldeyim. Geceler artık iyi değil.
0 notes
Text
Ben de kötü şeyleri hatırlayabilirim elbet. Oturup bunlara canımı sıkabilirim, asılı kalabilirim deli divane olduğum adamın ağzından çıkan bir çift can yakıcı söze. Yapmadım, yapmam da. Ben hep güzel olanlara takıldım, ben de geçmişe takıldım ama geçmişin güzelliğine. Her şeyin en başındaki güzelliğe, bir bakışın ne anlama geldiğini kendi kendime araştırdığım o tatlı güzelliğe. O tatlı güzellik yerini gözlerinde aşkı ararken tükettiğim aylara döndü. Bilemezdim elbet, bilsem bile problem olamazdı. Bu bana anneden kalma belki de en güzel ama en acı öğreti; "kendini aşık olduğun adam için ne pahasına olursa olsun diri diri ateşe atmak, yanmak, heba olmak." Neyse, iyi şeyler hatırlarım dedim. Saçlarını toplarken aldığım o videodaki mimikleri gibi, arkası dönükken bana dönse de yüzüne baksam diye iç geçirdiğimden tut sinirli olduğu zaman ufaktan yanağına kondurduğum öpücüğe kadar. O zamanlar arkadaştık, sevdiğini hissediyordum. Şu an sevgiliyiz, sevdiğini hissediyorum fakat aşk meçhul. Kafamdan milyonlarca kare geçiyor, beraber aynı kulaklığı paylaşmaktan tut aynı yatağı paylaştığımız geceye kadar tüm kareler. Bir anda hayatıma girip tüm hayatım olan, aşka dair belki inancı olup bilgisi olmayan biri. Her zaman mantığa tutunup iş duygulara geldiğinde afallayan biri belki de. Her kimse o, ben ona aşığım.
0 notes
Text
Seneler diyorum, saat 3 olmuş ben hala senelerin götürüp getirdiklerini düşünüyorum. Sıfırlayamıyorum kendimi, bulamıyorum huzuru. Kabuslardan uyanamıyorum, yada kabuslara uyanıyorum.
0 notes
Text
Bu notu okur musun yaşadığın/yaşadığım hayat boyu bilmiyorum, öncelikle bir nota böyle başlanmaz biliyorum. Neyse, 21 senelik ömrümün tamamını seninle geçirdim demek isterdim ama beni bırakıp -mecburi veya değil- gittiğin zamanlar oldu. İş için veya ayrılık mevzu bahsi zamanlarında. Her ne kadar seninle arkadaş gibi olsak da eksikliğini sürekli hissediyorum. Eskiden aynı evdeydik, çok uzun zamandır seninle aynı evde yaşamıyoruz. Artık akşamları seni görememek beni çok üzüyor. Belli etmiyorum, çünkü senin kızınım. Sen ne kadar güçlüysen ben de o kadar güçlü olacağım demiştim, ama bu benim hassas noktam. Yoksun işte. Akşamları seni göremiyorum, aynı masaya oturup yemek yiyemiyoruz bu benim canımı çok yakıyor. Biliyorum ufak bir şeymiş gibi geliyor kulağa ama aşkımsın sen benim. İlk aşkımsın sen. Kimse yerini tutmuyor, tutamıyor. Senin gibi bakmıyor, senin gibi korumuyor beni. En son ne zaman beraber vakit geçirdik hatırlamıyorum. Yokluğun beni kaya gibi sert yaptı herkese karşı. Dimdik ayaktayım, bir Allahın kulu gelse deviremez beni de bir sana çocuk gibiyim hala, bir sana şımarık. Çok yara aldım, çok kan kaybettim baba. Ama senin tek bir sözün bana hep güç verdi. Şu 21 senelik hayatımdaki yerini anlatmama kelimeler, cümleler, hiçbir şekilde yetmez. İyisiyle, kötüsüyle sana çekmiş olmanın verdiği haklı gururu yaşamak istiyorum. Şu hayattan isteğim de -normalde yaşamak istemiyorum, hayattan nefret ediyorum ama- sana layık bir evlat olmaktı. Olamıyorum. Baba galiba ben başaramadım, sana layık olamadım. Birkaç saat sonra 47 yaşına gireceksin. Saçlarını benim geleceğim için ağarttın fakat ben ne yaptığımı bilmiyorum. Hayat bana çok ağır geliyor sen yokken. İstediğim zaman seni görememek koyuyor, seninle vakit geçirememek koyuyor, elimden bir şey gelmemesi koyuyor, uzaksın çok koyuyor. Bu hırçınlıklarım, bu agresifliklerim bu yüzden. Yoksa ben gerçekten hala senin o saf, içi temiz, küçükken annemle ayrılıklarınızda gezdirip geri anneme getirdiğinde tuvalete girip gizlice ağlayan o kızınım. Sensiz çok güçsüzüm. Git gide yaşını alıyorsun, git gide büyüyorum. Allah sana uzun ve sağlıklı ömürler versin. Seni çok seviyorum, nice mutlu yaşlarına.
0 notes
Text
"Halsiz gibiyim, sanırım hasta olacağım" Cümleyi sıkça kurdum, aslında hasta olmayacaktım, zaten hastaydım. Bir şekilde belirlenmemiş sorunlar vardı içerimde. Dert ettiğim ama nedenini bilmediğim, hatta nedenini geçtim neyi dert ettiğim bile. Kocaman bir bilinmezlikti. Bu bile beni deli etmeye yetti. Bir anda kendimi geçmişimi düşünürken buldum. Aldığım ilaçların yetmediğini fark ettim. Burukluğumun aslında depresife geçişimden ötürü olduğunu anladığımda kendim için geç olmaktan ziyade ne yapacağımı bilmiyor olmam daha ön plandaydı. Annemin kurduğu bir cümle ile aklıma tekrarlı takılan insan ilişkilerim de kafamı çok kurcaladı aslında. Eski notlara baktım biraz, hepsi çok buruk. En son ne zaman mutlu bir şey yazmışım hatırlamıyorum. Şanslı mıyım yoksa şanssız bir pollyanna mı bilmiyorum. Sanırım ikinci seçenek daha yakın kendime. Gece olsa diyorum, olsa da uyusam daha uyanmaksızın.
0 notes
Text
Dur bu derin bi mevzudur, İşte bu yüzden kafama ihtiyacım yoktur. Bugün yeni bir şey deniyorum, Bavulum kalsın, ben gidiyorum.
1 note
·
View note