harukithecat
nirvana kedisi.
3 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
harukithecat · 8 years ago
Text
Katı olup her şey buharlaşıp uçuyor.
Hayatın bu kadar girift olduğunu kimse söylememişti. Benim gibi kafası basit ve tekdüze çalışan biri için bazı şeyler çok karışık. 
26 yaşındayım. Hala sabah uyanmakta güçlük çekiyorum. Hayatım boyunca düzenli olarak günlük tutamadım. Ailemin evinde kalıyorum ve benden büyük şeyler bekleniyor. Vejetaryenim, ama bazı sabahlar tüm evi sarmalamış bir kavrulmuş kıyma kokusuyla uyanıyorum. Sanatla ilgili bir iş yapmak istiyorum ama yaşadığım şehirde ne bir sanat galerisi var ne de sanat tarihi veya sanat yönetimi üzerine bir okul.
Çocukken, hatta baya baya büyümüşken bile, yirmili yaşların başlarına kadar mesela, hala inandığım, yapabileceğimi düşündüğüm birçok şeyin çok ötesinde kalmayı nasıl başardım acaba? Bu benim meziyetim mi? Yoksa herkes için her şey her zaman böyle mi ilerliyor? Bu kadar girift işin içinde sağlıklı kalabilmek imkansıza yakın. Çabalayabileceğimden bile şüpheliyim. Katı olan her şey gibi beynimin ve hatta bunca yıl emek ederek belli bir olgunluğa güç bela eriştirebildiğim ruhumun bile buharlaşıp uçacağını düşünüyorum. Hatta buharlaşma başladı bile.
Anlayın beni, n’olur!
0 notes
harukithecat · 8 years ago
Text
Üşengeç
Ofis gereçleri var ya hani; zımba, hesap makinesi, keson, fax, delgeç... Ben bu gereçlerden biri olsam herhalde ‘üşengeç’ olurdum. :)
6 aydır İstanbul’dayım, yaptığım tek şey üşenmek. Evet evet, gerçekten yaptığım tek şey bu: ü şen mek! Hiç mi iş yapmıyorum, tabi ki de yapıyorum. o hooo, neler neler... Bir sürü iş hallettim, ev tuttum, elektrik-doğalgaz-su bermuda şeytan üçgenini üstüme aldırdım, güzel güzel mailler gönderdim, raporlar okudum, insanları benimsemeye çabaladım. Bakın, bunlar benim için çok büyük işler! Ama bunların hepsini yaparken de üşendim hep. Her şeye ve her zaman ve daima ve sadece ü şen dim. 
Üşenmek nedir efendim? İnsanlar yanlış yorumluyor bu kelimeyi, ‘bir şeyi yapmamak’, ‘bir şeyi yapmayı istememek’. Hayır sevgili okur, üşenmek aslında bunlar değil. Üşenmek bir hayat tarzıdır, üşenmek bir felsefe, bir pasifist eylemdir, lükstür üşenmek, zenginlik belirtisidir. Toplumsal olduğu kadar bireysel, sadece insana özgü olduğu düşünülen fiillerden biridir. Kötü bir şey değildir üşenmek, sizi temin ederim. 
Üşendiğim şeyleri zamanında yaparken üşenmeyi özleyeceğim vesselam. Bu ara pek bir radikal kararların kadınıyım söylemesi ayıptır. Üşenmeyi hayatımdan çıkarmak mı? Asla. Bir süre üşenmeye üşenmeyi deneyeceğim o kadar. :)  Bakalım neler olacak?
0 notes
harukithecat · 8 years ago
Text
Kendine blog.
Sanırım en büyük hayalim bir roman yazmak. Ama bu öyle gerçekleştirilen veya ömrü buna vakfedecek büyüklükte bir hayal değil benim için sanırım. Yıllardır kafamda bir şeyler biriktiriyorum, evet. Gel gör ki, yazmak ve konuşmak birbirinden farklı şeylermiş. Konuşarak mesela bir roman yazabilirim. Konuşan bir kitap yazsam mesela. o an, olduğu gibi, tamamen doğaçlama. Çok yakın arkadaşım Göksenin söylemişti ilk kez: ��Kendine ses kayıt cihazı almalısın bence” diye. Zaman zaman bunu denemedim değil, telefonun ses kaydından aklıma gelen şeyleri yazmaktansa kaydetmeyi denedim. Aman, o ne öyle be! Boş boş konuşmak gibi! Karşında adam yok, dinleyici yok, havaya konuşuyorsun. İlhan yoksunu boş bir deneme oldu velhasıl, vazgeçtim o sevdadan. Bolca yazdığım bir dönem vardı gerçi, ama hiçbir zaman istediğim yere gelemedim. İstediğim yere gelmek de öyle ahım şahım bir ley değil hani, altı üstü 3-5 cümle karalasam gerisi gelecek sanki. Ama olmadı, bir türlü beceremedim mevzuyu. 
İyi bir yazar olmayı hala istiyorum ve sanırım hep isteyeceğim. Edebiyatın posa diye bir kenara attığı ‘bestseller’lar ile dalga geçerek; güzel yazarlara ise büyük bir öykünme ile imrenerek geçecek galiba ömrüm, bir cümle bile karalamadan. Hani başaran insanın da hayali vardır, başaramayanın da. ben hayali olup başaracak becerisi olmayanlardan olacağım hep sanırım. Pek de dert değil artık, bu hale düştüğüme göre...
Bu hal nedir onu da açayım madem. Bir süre sonra artık insanlar nedir en büyük hayalin dediklerinde yazar olmak demeyeceğim. ‘Kendine yazar’ olmak diyeceğim. o hal, bu hal işte. Üniversitede bir arkadaşım bir blogu olduğunu ama kimseye söylemediğini söylemişti.Yersiz bir dikkat çekme çabası olduğunu düşünmüştüm o zamanlar. O hal, bu hal işte. Gün oldu devran döndü, okumayı-yazmayı ilahi bir güç gören İrem ola ola kendine yazar oldu. Ve acayiptir, çok da umurunda değil sanırım. :)
Neden umurumda değil, bahsedeyim. Dışa vurulsun içimdekiler bakalım ne varmış. Bir dernekte çalışıyorum. İnsanlara yardım etmek, insan haklarını savunmak, bildiğim doğrudan şaşmadan para kazanmaktı tek amacım. Çok garip, insanların bir bokuna yarar bir iş yapmıyorum şu an. Allah var, iyi para kazanıyorum. Ama yine de eski hayatıma aslında çok yakın halde değilim. Sevgili babacığım ailemizi varlık içinde yaşattı hep. Sonra olanlar oldu, uzun hikaye ama yeri burası değil, bir şekilde beş parasız kaldık. Ve şu an kazandığım güzel paraya rağmen 3 sene önceki halimin yanından geçmek beri dursun, eve aldığım suyun hesabını yapar oldum. Hayatından ödün vermek istemeyince böyle oluyor, durum yine benim hatam yani, neyse.
Zamanını kitaplarla, tiyatrolarla, sanat galerileri ile geçiren İrem’le şimdiki arasında dağlar kadar fark var. O kadar boş vaktim vardı ki, az daha yaşamın anlamını buluyordum bir süre önce. O da sanatsal bir dışa vurumla, tercihen -daha doğrusu diğer sanat dallarına yeteneğim olmadığı kesin olduğu için- edebiyatla olacaktı bu da. Gel gör ki aile trajedileri, takip eden hayat mücadelesi derken, sabahtan akşama kadar işler güçler kiraydı faturaydı uğraşıp eve gelince patates çuvalına dönüşen bir tür Cinderella oldum çıktım. Hayat acımasız dedikleri aslında bu değil, tahmin edebiliyorum; ama benim için tam da bu patates çuvalına dönüşme hikayesi yüzünden ‘hayat acımasız.’
Nefes almak için arada sırada karalarım belki. Gelecekti, hayallerdi pek işim olmaz benim. Ne oldu ne bitti anlatırım öyle gündelikleri. Belli mi olur, belki bir gün alzheimer falan olurum, bunu okur okur hatırlarım olup bitenleri. Ne demiş şair? ‘Hayat kısa, kuşlar uçuyor...’
0 notes