Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Hikayeyi en başından yazmak gerekirse ki gerekir mi bilmiyorum ama daha hiç birşey yokken daha gözüne bakmaz ben kendi yalnizligimda bogulurken seninde benimmgibi yanlız bir kadın olduğunu düşünmüştüm. Velev ki yanılmışım. Kör bir romantizmde kaybolmuş çizginin otesine geçmiş kendimi senin bir oyununun içinde bulmuştum. Durduk yere bir kettle icindeki suyuyla kaynaması için basilmamis bir tuşu olmamasına rağmen gecenin bir yarısı kendi kendine kendini yakmaya başladığında bu satırları da yazmaya karar verdim galiba. Senle aramda senin kendine ayirdigin vakitlerin kendine ilgi gösterme isteğin yalnızlığından veya biseyleri bitirdiğinden değilde kafanda belki yaşama tutunma isteği belki yeniden daha iyi hissetme isteği ile ortaya çıktığını ara ara anlasam da konduramamistim. Sen hayatına devam ederken ne bileyim farklı bir yol çizmek konusunda fırsatın varken artık tercih etmeyisin sadakatinden miydi yoksa karşındakinin hayat arkadaşının israrindan ilgisinden miydi bilmiorum. Çok gıcık olmaya başladım sonra sonra. Ben var olandan çıkabilecek yeniden yeniden kurduğum hayatlardan debelendigim zor zamanlardan o kadar yorulmuştum ki koyvermistim herşeyi. Aşk tutku yada ilgi yada eğlence aradığım şeyler değildi. Sıradan standart bir yanlız olmayı secmisken sen hala sevisebiliyor belki sonrasında benim yanıma gelip beni opebiliryordun. Hatta sarilmana ihtiyacim var dediğin zamanlarda sanki bir gece önce sevişmiş de belki de onu değil beni aldattığını dusunurek belki.aldigin zevkten ve hazdan pişmanlık duyarak bana geliyordun. O anlarda ben kaçıyordum senden ne pişmanlığınin ne de hissettiğin duyguların sorumlusu olmak istemiyor belki kızıyordum sana. Ben seninle bir hayat kurabilirmiyim acabasi içindeyken az evvel benim optugum yanağın bana göre bir başkası sana göre yılların sahibi olana kavusuyor bitiriveriyordu hayallerimi. Önce onun dokunmasına izin veriyorken ki izin veriyor kısmı tabi ki saçma sonra bana geliyordun. Borderline demek hee. Yanlızsin sandım ben seni yanildigimi anladım sen yanlız olduğunu düşünuyor olsan bile değildin hala ve hala cabalayanlarin vardı. Benim o kadar ailem yoktu benim o kdar dostum da akrabamda yoktu. Sen ve sen herşeyim olabilirmisin dedim neyi bırakacaktı neyi bırakacaktın? Ben kimseyi almaya gitmem kimseye beraber içeriz diye şarapmis turşu bile kurmam kimsenin ailesi için çalışmam kimseye bu kdar değer vermem ben olduğum yerde dururum kimseyi rahatsız da etmem hayatinida kolaylastirmam. Sen kolaylaştırırken cabalamaya devam ederken etrafını toplarken dinlenirken oturur kalkar soyunur giyinirken ben yanlızlastim. Daha da yanlızlastim. Senin benden beklediğin birşey olmasaydi bile benim sana senin bu hayatında verebilecek birseyim yoktu. Tek şey dışında yanindakinin çabasına saygı gostermekten ve gotluk yapmayarak seni de ikiye bolmeyerek hayatından pişmanlık ya da tuhaf duygular hissetmeyecek kadar uzağında durmaktan başka. Ben kimseye yan gözle bakmadım kimseden bı beklentim olmadı yada ümidim olmadı ben kendi halinde sevdiğim insanlar arasında görünmez bı şekilde biraz sevilmek istedim. .. devam edecegim
0 notes
Text
benim bir kedim var. öyle kaprisli ev kedilerinden değildir. sizi görür görmez yere atar kendini, açar karnını ve bekler. ister ki sevilsin, okşansın.
bazı günler bakar ki gelip onu yerde seven yok, kalkar oturduğum koltuğa gelir. önce boynumun arkasına burnunu sürter, saçlarımı koklar ve hoppp diye kucağıma atlar. çok da güzel mırlar, açar motoru tor tor tor...
severim ben de kedimi, o kadar zahmet etmiş, ayıp olmasın derim. ama o sırada başka bir odaya gitmek isterim. karnım açtır mutfağa gitmek isterim, hava sıcaktır duş almak için banyoya gitmek isterim. isterim de isterim!
peki kediyi o mutlu, huzurlu ortamdan çıkarmak onu üzmeyecek mi derim içimden. daralırım, kalbim sıkışır.
düşünürüm ve sonra yavaş yavaş sevginin şiddetini arttırırım. dokunulmasını sevmediği yerlerine dokunur, koltuktaki yerini daraltırım.
önce bir afallar, sonra bana kızar, bazen pati atar hatta dişlerini de kullanıp şiddetin dozunu kaçırır ve bir hışımla kucağımdan atlatıp kaçar.
"gitme" derim ama gider.
ilişkileri bu tek kelimelik cümle ile bitiririm ve benim bitirdiğimi kimse anlamaz. bana kızan olmaz.
bu yöntemi ben keşfetmedim, bir zamanlar keşfedenin kedisiydim.
0 notes
Text
Ver ya da cevap benim için izdirapsa en azından anlattiginda canımı nasıl yakacağını bildiginden bana kıymet veriyorsan seninde canın yansın. Anlat nasıl sevisebildigini takilabildigini cakirkeyif olup da tatlı tatlı tutuna tutuna yatağa nasıl gittiğini falan anlat. Planlamadiklarina nasıl dahil olmak zorunda kaldığını, yanlız kalmaktan korktuğun için hayatını nasil yaşadığını anlat bana. Bana bir masal anlatma gerçekleri anlat. Anlat ki seninde için, canımı yaktığın için yansın. Başka türlü ancak kendini kör bir romantizm de severek ayrılanlar şarkısında yaşatıp sanat filmi edasında topladığın kitaplarında beni suçlu çıkaracaksın. Ben suçlu falan değilim. Ben yanlızım, yanlizdim, yanlız olmaya devam edeceğim belli ki. Senin kör romantizminde ne kadar daha hayatımı iğfal edip canımı yakacağını düşünmek çok saçma. Tamam acıyı dramı seviyor olabilirim. Haz kadar acı da, gelecek kadar geçmişte de yaşıyor ve belki dengeyi kaçırıyor olabilirim. Ama bu kadar değil be kadin. Senle beni ben bir tutamam. Gidersen ben değil, belki seni vicdanından kurtarmış olurum. Bilseydim ki birgün bana gelebilme ihtimalin var kafanda, hayali değil ha hakkat gelme ihtimalini düşünüyor bana ait olduğunu hissediyor oluşunu görsem sende ne git diyebilir ne bunu dusunebilirdim. Kendi kendine bir yere aitmiş gibi davranıyorsun ama ben değilim bunu hissediyorum. O yüzden kızıyorum sana o yüzden gıcık oluyorum.
0 notes
Text
Açıkçası nasıl yapabildiğini bilmiyorum
Anlıyorum aslında anlayabileceğimi düşünmek istiyorum
Nasıl sevisebiliyorsun mesela
Nasıl zevk aliyorsun
Geçmişinin getirdiği bir alışkanlık mi
Hiçbir şey yokmuş gibi mi
Sarılıp nasıl yatiyorsun
Yeme beni şimdi
İlk fırsatta yanağına buse konduran birinin
Sarilmadigini opmedigini sokulmadigini dokunmadigini
Haaa anlamaya çalışıyorum hiçbir şey yokmuş gibi yapmak mı zorundasin
Gözlerini kapatınca başka bir dünya mi
Yada gözlerini açınca başka bir dünya mi
Izdırap mi aliskanlik mi
Hiç birşeye cevap verme
0 notes
Photo
Ben geç kalmayı hayat felsefesi haline getirmiş bir kadınım. Sana da geç kaldığımın farkındayım. Ama inan ki ilk kez bunu bilerek yapmadım. Senin gibi bir adamın varlığından haberdar olsaydım yıllar önce doğar, sana yıllar önce rastlar, yıllar önce.. Bilmiyorum. Sen ki başını dizime yaslayıp geçmişteki tüm hatalarını anlatırken sesi çatallaşan adam. Seni sevmemek mümkün mü? Seni bir anne şefkatiyle saramayacak bir kadın olduğum için üzgünüm. Üzgünüm bu kadar geciktiğim için. Benden önce başka kadınların hayatına girip seni bu kadar yıpratmalarına, ağlatmalarına müsade ettiğim için üzgünüm. Donuk bakan gözlerin için üzgünüm. Göğsünde bir cenin gibi kıvrılıp uyuyamayacağım her gece için de üzgünüm. Sana bu mektubu bir tren garından yazıyorum. Yollar mıyım ya da sana ulaşır mı bilmiyorum. Tek bildiğim hayatın beni her zaman ötelediği ve sana afilli bir veda etmem gerektiği. Evet. Gidiyorum. Bundan böyle bir kabusla çarpıştığım gecelerde ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim bile yok. Yalnız uyanacağım, arayacağım kimsem de yok. “Sırtından kalçalarına dek bir şelale gibi dökülüyor” dediğin saçlarımı da kestim. Üzgünüm. Bir kadın gidişinin bileti olarak saçlarını kesermiş. Yalnız kadınlar kendi kendini teskin eder demişti annem, üç yıl evvel yani ölmeden önce. O da yalnız bir kadındı. Bize rağmen. Biliyor musun ben çok adam incittim. Daima içimden geçeni söyledim. “İçi dışı bir” deyimini biraz fazla benimsedim belki bilmiyorum ama nazik olmak için süslü cümleler kuramadım hiç. Yalancılığın nezaket adı altında pazarlanmasından hep nefret ettim. Ben buyum işte. Doğru söyleyen, dokuz köyden kovulan, bunu zerre umursamayan, kendi dünyasını inşa eden bir kadın. İnsanlar beni çok yaraladı. Bunu yaparken yüzleri kızarmadı, gocunmadı hiçbiri. Ben en azından dürüstlükle incitiyorum. İncitmenin bile bir onuru olduğuna inanıyorum. Mektubun bu kısmının seninle ilgisi olmadığını düşünebilirsin ama yanılıyorsun. Ben inşa ettiğim dünyaya yalnızca seni dahil etmek istedim bugüne kadar. Olmadı. Olmayacak. Bu yüzden kendi dünyamı terk ediyorum. Dünya ancak ölürken terk edilmez, endişelenme, ölmüyorum. Sadece kendime yeni bir gezegen aramak için yola koyuluyorum. Güzel gülüyorsun, bunu çok harcama olur mu? Bir de basit kadınlar uğruna şiir yazma. Benden sonra bir kadına şiir okuyacaksan mesela, bu çocuğunun annesi olsun en azından. Hayatını adayacağın kadına içini aç. Meyve soyarken yanlışlıkla el kayması sonucu oluşan küçük bir bıçak izi gibi kadınlarla değil de jilet izi gibi geçmeyecek olan kadınla uyu mesela. Gözüm arkada kalmasın bu açıdan. Seni doğru bir kadının yüreğine emanet ettiğimi bileyim. Bana sık sık yaz diyebilmeyi isterdim. Ama adresimi öğrenmene müsade etmeyeceğim. Biliyorum ki gelirsin. Biliyorum ki “zaten geç kaldığını söylüyorsun, şimdi nasıl gitmekten söz edebilirsin!” der ve zorla geri getirirsin. Âh, göğsündeki her yarayı merhametle öptüğüm.. Geç kalınan hiçbir hayat, hayat değildir. Hayatın olmayı dilerdim. Sana son olarak bir şiirle veda edeceğim;
“.. Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya: Olanlar oldu Tanrı’m Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!
Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Kapının arkasında yokum demiştim Ve divanın altında da. Bulamazsınız ki artık beni, Hayatın ortasında. Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Beni kimse bulamazdı Tanrı'nın arkasına saklansam. O kocamandı, en kocamandı o. Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. Bir zamanlar kendimi Bulunmaz hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum? Benden daha çok var sanmıştım. Benim yokluğumdan dünyaya Bir elbise çıkar sanmıştım. Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan Sonunda ben de alıştım. Âh dedim sonra, âh!”
302 notes
·
View notes
Text
İnsanın yaşı ne olursa olsun ağlarken hep kimsesiz çocuktur.
0 notes
Text
Az kalan ömrümde, ki yanındayken zaman nedense hızlı geçiyor o yüzden çok hızlı olacakmış gibi geliyor herşey, teninde kaybolmak için, seninle çocuk buyutebilmek için, seninle fakirlik yaşamak için, seninle direnmek için, karamsar bir şekilde masada oturmak için, başka kadınlara bakipta seni kiyaslayip hep seni kazandığını bilmek için, saçma sapan akraba ziyaretleri için, şehirler gezmek için, yaralarımızı sarmak için, ne bileyim saçma bir Amerika'da geçen belgeseldeki yerlerin havasından soluma ihtimali için, ... Çok canım yanıyor tüm bunları düşündükçe bırak hiç yaşamak istemiyorum. Hayal kurdurma bana amina koyduğum karısı... Hep seni sikmek istiyorum. Hem de uzun uzun dinlene dinlene bekleye otura kalka saatlerce yalaya yalaya, banyoya sokup yıkayıp citileyip durulayip kremleyip tekrar tekrar. Giydirip soyup giydirip yine yeniden seni sıkmek istiyorum.
Ocak 2023
0 notes
Text
Geçenlerde şöyle birşey okudum insan kendini güvendiği hissettiği birinin yanında uykusu geliyormuş hani güvendesin çabalamana dik durmaya direnmeye ihtiyacın yokmuş diyor heralde beynin. Ben seninle konuşurken gözlerimi kapatıyorum kendimi bırakıyorum uyku mahmurlugu çöküyor üstüme meğerse bundan imiş. Seviyorum o halimide.
Ocak2023
0 notes
Text
16/09/2022
Ne kadar şanslı bı adam
Her geçen gün güzelleşen
Yenilenen
Özgür ve sadık
Keyifli ve sevimli
Kendi basinada keyif almasını becerebilen
Sosyal çevresi kuvvetli bağları güçlü ve güçlenen
Ailesine sahip çıkan ilgilenen bir kadınla birlikte
Rüyamda gördüm seni bir grup hippi ile vakit geçiriyor bana da bı sesli mesaj atıp
Mesajını dinlemedigim için hesap soruyordun
Lan rüya bu ne dinliycem nasıl dinliycem
Geçmişle bağımi koparmiyorum ama arada düşündüğüm zamanda geriye gitseydim fikrine artık ihtiyaç duymadığımı gitmekle ilgili bile fantezi kurmadigimi hissettim.
Ne kadar yakın olursam o kadar etkileniyorum
O kadar istiyorum
O kadar bekliyorum
O kadar yıpranıyorum
O kadar kiskaniyorum
Bana bı faydası yok mu yok
Güzel bir ten güzel bir dokunuş
Kalbimi ısıtan bir sarilma
Arzu duyduğumu duyabildigimi bana hissettiren kalp atislari
Peki yoksan ne oluyor? Sadece özlüyorum
Sonra diyorum hayatındaki insanlarla
Önüne bak bu senin ki değil
Haydi yallah hop hop hop
0 notes
Text
07/09/2022
İnsan yani ben oluyorum bu sevdiğinin kendi başına yapıp başardığı veya eğlendiği şeyden mutlu olabilir. Bu çocuğu olabilir 1. Derece akrabası olabilir. Ama insan yani yine ben aşık olduğu insanın yani sen, yapıp edip başardığı eğlendiği zamanlardan kendisi yanında olmadığı için kıskanır huzursuz olur.
Özetle senin adına mutlu olabileceğim bı durum kesinlikle ne şimdi ne gelecekte mümkün değildir. Nokta
0 notes
Text
Baba
Ask
Utangaclik
Kayip
Varosluk
Uyuşturucu
Birde kokun sinmiş kitaba ne hikmetse
0 notes
Text
04/09/2022
Bırak da hatıralarımda ki sokaklarda aynı eski tadı bulmak için dolaşmaya devam edebilirim.
Gözlerimi kapatıp zihnimde canlanan onca ayak bastığım ve seni düşündüğüm yerlerde kokunu içime çeke çeke ve gözümde yaşım yüzümde gülümseme ile terli tenin ve saçların ile dolaşmaya devam edeyim.
Bırak yakamı da kaybolayim. Koybolup da seni bulayım. Sende dinleneyim. Dünyayı unutayım dertlerin gotune koyayım. Hiç birşeyi umursamamayi basardigim sende tek bir nefes bir ömür kalayım.
Biliyorum yarım kalmasaydi ben şimdi sığınacak bir liman bir hatıra sokağı bulamazdim.
Rüya gibisin amina koyayım. Üç beş saniyen bir ömür gibi geliyor içinde boğuluyorum. Ama ne güzel boğuluyorum. Ciğerlerime doluyor zihnimden akan herşey nefessiz kalisim benim en sahici gerçeğim oluyor.
Vay anasını siktigim dünyası ya ....
0 notes
Text
01/09/2022
İçimdeki boşluğu hissettim. Baya elle tutulur şekilde bir boşluk. Sarılmayı düşündüm. Dizilerde gördüğüm sarılma sahnelerine gözlerim doldu. Boşluk olması bir çerçeve olduğunu gösterir elbette. İskeletim zarzor duruyor ayakta. Birşeye birine ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum gerçekten. Belki de öyle birinin varlığına inanmıyorum o yüzden.
Sıkılınca yada başka birşey olunca karnımı doldurmak, yada ne bileyim pornolara saçma sapan bakıp tahrik olmayı beklemek zihnimi birazcik meşgul ediyor diyebilirim.
Pis bir dünya var dışarda benimse günahlarım yemek yemek boşalmak. O da edebince yapmak saçma sapan şeyler yemiyorum, yada ekstrem şeyler yapmıyorum. Efendi gibi yiyor efendi gibi boşalıyorum.
Terkedilmiş duygusu büyüyor içimde. Hiç bir dokunuş bir mana ifade etmiyor gibi. Çünkü yarın yok sonrası yok. Anın tadını çıkaramamak değil bu kendini yarının yokmuş gibi yaşamak çok üzüyor. Yarında sarılıp opebilecek misin bir muaamma olması bunu bilemiyor olmak kendini güvende hissettirmiyor, hatta diken üstünde huzursuz dengesiz olmana sebeb oluyor. Belki böyle bir umuda sahip olmamak insanı daha dengeli yapar, daha huzurlu yapar bilmiyorum, yada en azından boşluklarda boğulmak yerine monotonlukta sıkılmama sebeb olur.
Hangisi daha kötü bilmiyorum.
Umutla var olup belirsizlikte yüzmek mi?
Umutsuz bir zaman diliminde siradanlikta yaşlanmak mi?
0 notes
Text
Burası benim özgürce küfür ettiğim bir yer
Seni çok yanlış tanımışım burada başlıyor
Karşılıklı küfürlesebiliriz mesela
Ağır küfürler hemde
Bende seni çok yanlış tanırım o zaman
Güzel olmazmi idi? Sadece birbirimize ettiğimiz küfürleri
Harıl hurul sevişsek mesela
Küfür gibi başlasa da
Utanmadan bir sinirle
Sonra kavga sonrası elinde bir şişe su
Kaldırıma oturup sigara içen adam telasesi yaşasak
Az pişman, öfkesini ardını düşünmeden boşaltmış
Eli ayağı titreyip kendine gelmeye çalışan iki insan kalsak ya senle
Seniii bulucamm kızım seni sikiceeeem
Kaval kigone koprat miyanee uh uh
0 notes
Text
fotoğrafçılık ve hayat üzerine güzel bir yazı
başımdan aşşağı dökülen soğuk bir suyun etkisi gibi bende hayat, kanımı donduruyor,ürpertiyor, titretiyor ruhumu; bense inadına içimdeki ateşin etkisiyle umursamıyorum vücudumda süzülen soğukluğu.
gecelerce okumak gibi yoruyor gözlerimi hayat,sabah aldığım oksijen gibi yeniliyor içimi, yarama basılan tuz gibi acıtıyor bazen, hiç bitmesini istemediğim bir an gibi çabuk geçiyor, cevabını bulamadığım bir soru gibi beynimi kemiriyor, bir pazar yeri gibi dar geliyor bazen, bazen okyanusta bi damla oluyorum...
annem gibi babam gibi seviyorum hayatı, sevdiğim adam kadar kayboluyorum içinde ...
küçükken annemin ceza diye kapattığı karanlık odada bıraktığım ürkekliğime inat, bir cesaretle tutuyorum hayatın ensesinden,her şeye rağmen hayat güzeldir klişesinden hala zevk alanlardanım ben.
hiçbir zaman tamamen normal olamadım,tamamen düz tamamen güzel veya tamamen başarılı,ben hep bişeylerin karışımıyım içimdeki mutlulukta sızıntı gibi hüzünler var,ya da tam tersi...
en çok istediğim bişeylere bağlı kalmamak,yani fırsatım olsa sevdiğimi alır giderim dünyanın öbür ucuna...özleyeceğim istanbul olur,çünkü beni istanbul işledi, desenlerim ondan çalıntı,içim dışım istanbul. o yüzden fotoğraf var hayatımda ne ona ne de kendime haksızlık etmek istemedim, madem görüyosun çekmelisin dedim.
fotoğraf kadar ölümsüzleşmek var aslında hayatta ama en iyisi
sevdiklerimiz gibi herkes gibi; bir gün toz olup gideceğini bilerek bu hayattan, an’ı ölümsüzleştirerek yaşamak.
öyle güzel günlerim aşklarım ,dostluklarım olduki bu hayatta ben en güzel kareleri yaşadım onlarla,22 yıllık ömrümde yaptığım bütün çılgınlıkların ve söyleyemediğim bütün yalanların haricinde dosdoğru bir hayatım oldu.
hayat seslerden ibaret bense verilen bir "es" olmak istedim, tazelenmek, yenilenmek ve tekrar varolmak için verilen sade bir es...çocukken
mahalleme kurulan sirkin çadırı gibi kuruldum hayata,kısa süre kalıcak olsam da,yinede showumu yapıcam,sevgiler....
0 notes
Text
gözlerini gözlerime dikmiş… kaçırıyorum, yine buluyor… “sen, sen bana dokunuyorsun” dedi… “yüreğimde bir yerleri acıtıyorsun, ama anlatılmaz güzellikte bir şey.”
tanrım, bir şey olsa… aygaz kamyonu filan geçse … aniden ceviz iriliğinde dolu yağmaya başlasa… bu romantik ortamın içine etse… ne oldu bu kıza, neler söylüyor…
“iyi ki varsın… iyi ki… neye benziyo biliyor musun? eskiden kaldığım yurtta camlar, içerisi dışarıdan gözükmesin diye beyaz yağlıboyayla boyanmıştı.. o boya tabakasındaki küçücük bir delikten bakınca dışarıyı görüyordum ben… hele baharda, öyle güzel gözüküyordu ki… işte seninle olmak, o bembeyaz ya da siyah şeyin ortasında küçücük bahara bakan deliği bulmak gibi.
”işi şamataya boğmalıyım, yoksa fena olucak… bu havada hayatta dolu yağmaz… aygaz kamyonu filan geçiceği de yok… kız resmen yerli film replikleri atıyor… hayır, ben ters adamım, inanıveririm, dökülürüm, aşık olurum, betonlara çakılırım, asıl benim canım yanar…
yerli film… evet… yerli film… ordan sıçmalı muhabbete…en ayhan ışık sesimi kullanarak, hınzır bir ifadeyle, ona belgin doruk muamelesi çektim… misilleme olarak yeşilçam öykülerinin değişmez repliğini attım…“bırak bu lafları, kaç para istiyosun onu söyle… onbin, yirmibin?..”esprime güldü.. güzel.. ardı arkasına zincirler, konuyu dağıtırım…
gülmesi bitince, “bu da senin numaran” dedi… “zırhın delinsin istemiyorsun… hesapta hiçbir şeyi ciddiye almıyorsun… aslında, sana göre hayat o kadar ciddi ve acıklı ki… böyle bir numaraya gerek yok… koyver gitsin kendini.” gözlerime anne anne bakıyor… “güzel olduğunuz kadar küstahsınız da bayan” dedim, ayhan ışık sesimle…
dedim, ama mümkün değil… saatlerce bana inanılmaz sevgi sözcükleri sıraladı…
ben ise ona yerli filmlerin değişmez repliklerinden attım durdum… sırasıyla necdet tosun, sami hazinses, cilalı ibo, turist ömer, ediz hun… hatta bir ara ayağa kalkıp “ayy-gaaz” diye bile bağırdım…sözünü ettiği yağlıboyadaki küçük delikten zırhımı açmasına asla izin vermedim… yıkılmadım, yavşamadım, kendimi asla açmadım… erkeklik gururuma değmesindi yağlıboya…
“korkacak bir şey yok” dedi… “ben sana ne yapabilirim ki?”“çok şey” dedim… “çok şey” derken kendi sesimi kullandığımı fark ettim. hemen kendimi toparlayıp ediz hun, ayhan ışık, figüran osman, erdal inönü sesleriyle ayrı ayrı üç kez “çok şey” demeye çalıştım… ama üçünde de kendi sesim çıktı…
sonra… sonra, yine yerli filmlerdeki gibi takvim yaprakları uçuştu… ben onu hiç aramadım… bir gün aklıma fena düştü, aradım… aslında aramadım… telefon açtım.o, “alo… alo” dedi, ben sustum… aniden, “susarken bile ayhan ışık taklidi yapıyorsun” dedi… anlamıştı… aslında belki de tek sorun, gerçekten anlamasıydı…“ne fena diil mi?” diye sürdürdü… “insan hep çok sevilsin diye uğraşır… sevilince de ödü patlar…” sustum… “belki de sen haklısın, o zırh ne kadar kalın olursa, o kadar iyi… artık arama, olur mu?” dedi. “ve sakın üzülme… o öyle nalet bir zırh ki; sen bile içerden delemezsin.”yine sessizlik… derken, belgin doruk gibi son cümlesini söyledi… “hesapta kendini koruyordun ama yine acı çekiyorsun… boşver… ne diyorlardı… gençsin, unutursun.”
genç miydim, unutur muydum?.. telefonu kapadım… sokağın köşesinden, yırtınarak bir aygaz kamyonu geçip gitti…"
atilla atalay
2 notes
·
View notes