Text
İşte şimdi kıvrandığım ne vardıysa, oyuncakları paramparça edilmiş bir çocuğun hüznüyle yazıyor olsam da annesini çok üzmüş ve hak etmiş bir çocuğun mahcubiyetine de sahibim. Sen gittiğinden beri çok değiştim demek isterdim, hiç değişmedim. Bugün yine seni sordu biri, aklıma bile gelmiyor ya dedim geçiştirdim. Yalan söyledim, seni düşünüp geçirmediğim tek bir saniyem olmadı. Seninle geçirdiğim o kısa ayların hepsini kafamda bir milyon kez tekrar yaşadım. Geçmişe dönüp değiştirebileceğim tek bir şey olsaydı, en azından senden bir kez olsun daha seni seviyorumlar duyabildiğim o anlardan birine gidip sonsuza dek orada yaşamak isterdim. Ben öleceğim ve bu bir anda olacak, biliyorum. Hiç bu kadar derinden hissetmemiştim ölüme yaklaştığımı, çünkü artık ileride ne olacağını zerre merak etmiyorum. Kimsenin okumadığı bu ergenliğimden kalan paçavra bloğa öleceğimi ve seni ne kadar özlediğimi yazmaktan başka bir şeye ayıracağım bir enerjim kalmadı. Sevdiğim herkesi tek tek üzdüm, vebalı gibi hissediyorum kendimi. Hayata tutunmak hep bu kadar zor muydu yoksa tutunacak pek bir şeyim kalmadığından mı bilmiyorum, her gün rol yapmaktan usandım. Annemin kanser olduğuna bile yeterince üzülmedim, içimde insani hiçbir duygu kalmadı ki. Ne yapıyorum? Neyi ispatlamaya çalışıyorum kendime? Çocukken ne olacağımı çok merak ederdim, cevap şu: ciğeri üç kuruş etmeyen ahmağın teki oldum. Neyse ya, yazmak istediğim çok şey vardı ama bunlar da anlamsız. Zaten kafam da çok güzel. Söyleyemediğim cümleleri siz tamamlayın işte.
1 note
·
View note
Text
18.04.2023 20.47
Hatalar hatalar hatalar, yorgunum hiç olmadığım kadar sanırım. Neydi aradığım ne buldum? Sahi arıyor muydum onu bile bilmiyorum. Nereye savruluyorum, düştüğüm yerde sen olacak mısın? Sen kimdin ki hatırlayamıyorum. Bildiğim tek şey adım ve yaşım, belki zamanla bunu da unuturum. Yollara düşmek ne demekti? Ne içindi tüm bunlar? Yalınkat bir oluş için miydi? Sanmıyorum. Aynaya bakma. Bileklerine bakma. Nefes alıp ver, nefret ettiklerinin bütününden farkın ne? Kimdim ben?
3 notes
·
View notes
Text
metinlerdeki tüm imla hataları, anlam kopuklukları ve dile aykırı yazımlar anakronik bir deli tarafından bilinçli olarak yapılmıştır. diksiyonu düzgün deliler yalnızca sermet yeşil'in rol aldığı filmlerde olur
0 notes
Text
Savaşlar yaşanırken
İnsanlar dünyaya tek bir iskemleden bakıyorlar
Ben,senin kirpiklerinde
Bundandır belki de
Hiç yaşanmamış savaşlar sulha kavuşuyor
Eğilip saate bakacağım,vazgeçiyorum
Zira ben seninleyken
Her saniye erteleniyor kıyamet.
Tanrının hiç yaratmadığı uçurummuş meğer boynun
Bir kez daha ümidim olduğunu fısıldıyorum gözlerine
Sabahın ilk ışıkları vururken yüzüne,bir ölüyle uyumaktan da korkmuyorsun üstelik
Birlikte uyanmadığımız sabahlar henüz yaşanmamıştır
Çünkü hiçbir şairin payına
Senin gibi bir kadın düşmemiştir
0 notes
Text
Son yürüdüğüm sokak henüz kaybolmamışken varlık katından
Kalan umutlarımı döke saça sana geldim.
Sana “kaderimsin” demek için
Seni bir kader gibi gördüm diyebilmek için
Bunun için sanki şehirlerce
Kilometrelerce
Yüzyıllarca
Sevdalarca beklemiştim.
Bu hayat ölesiye delirtiyor beni,ölesiye yoruyor
İlk kez bu kadar yakından görüyorum seni,korkuyorum
Kalbimin sesini duyacaksın diye
Herkesin yıllardır bölüşemediği dünyaya,
Üç saniyeliğine hükmediyorum
Dudakların,dudaklarımdayken.
Her düşüşün tek bir kalkışı vardır,ilk çoğulluğumsun.
0 notes
Text
Bugün benim doğum günüm. Hiçbir yerden hiçbir yere hicret eden dervişler gibi ya da yeterince kaçarsan kaçtığın yer kaçmaya başladığın yer olur gibi. Yine de belki de iyi ki doğmuşumdur başka bir dünyada.
0 notes
Text
“Gitmek mi yitmektir, kalmak mı artık bilmiyorum…Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim.”
31 notes
·
View notes
Text
Tam solumda oturuyordun, ben biçare yine tutamayacağım bin tane söz veriyordum sana. Gözlerine baktığımda bana zerre inanmıyordun ama kalbinin bana inanma isteğine söz geçiremiyordun. Tam orada bırakıp gitseydin beni, ikimizi de bu kadar acıtmayacaktı. Nereden bilebilirdin? "Söz mü?" dedin. "Söz" dedim. Senin bu karanlığın içinden beni kurtaracak tek şey olduğunu biliyordum ama gücüm yetmedi. Ayrılmadan bir iki gün önce tartışıyorduk, "verdiğin sözler, beni düşürdüğün bu hal, Sude ben bunu hak ediyor muyum gerçekten?" demiştin. Ben kendimle olan savaşıma yenilirken, bildiğim tek şey her sabah uyanıp seni seviyor olmak dünyanın en güzel şeyiydi ama benim gibi ruhundan eser kalmamış birine göre fazla güzeldin baş edemedim. Baş edemediğim her şey için senden özür dilerim. Seninle en güzel yollarda yürümeyi hayal etmiştim ama ben güzel olan hiçbir şeyi hak etmiyorum. Sen en güzel yollarda en sevdiğin insanlarla yürürsün umarım. Dün sesini unuttuğumu fark ettim, canım çok yandı. Sonra bir video buldum, Maçka'da oturuyoruz ben çok mutsuzum, beni güldürmeye çalışıyorsun. Sanırım 100 kere izledim, 99'unda ağladım 100.ü de gülümseyerek kapattım. Ben bu enkazdan nasıl çıkarım, çıkabilir miyim bilmiyorum. Çok yorgun hissediyorum, uzun bi yolu yürüyorum ve bu yolu yürüdükçe anlıyorum ki ben bu dünya üzerinde yürüyemiyorum bile.
0 notes
Text
Geceyi unuttum, sabahlara sarkan uykular çaldım geceden, sabah ezanında mütemadiyen ağladım.Kafamı dağıtmak ve göğsümde tonlarca bir yumru olarak duran bu sevgiyi bir an olsun unutabilmek için çok şey yaptım, inan.Büyük ve güzel sevgileri okudum, nice aşklara şahit oldum, asla bulamayacağın kağıtlara seni yazdım.Hiçbiri bu sevgiyi bir an olsun unutturmadı bana.Unutmak istiyor muydum, bilmiyorum.Tanrıya yıllarca yalvarsam da gerçekleşmeyecek bir mucizenin tam ortasında şarabımı yudumluyordum, aynı odadaydık.Dizimde yatarken bile bir anda kalkıp artık beni istemediğini söylemenden öyle çok korktum ki.Çok güçsüz oldum, bir elimle saçlarını okşarken diğer elimle üzerime devrilen binaları tuttum.Daha önce hiç gitmediğim şehirlere gitmek çekti canım, dizimde öylece uyuyakalan bir kuştun kanatlarına dokunabilmek için öyle çok günah satın aldım ki, ellerim nasır tuttu bu korkuyu arşınlamaktan Çok güzel kadınlar tanıdım, çok güzel kokular arasında daldım gittim, bar tuvaletlerinde sarhoş insanları öptüm, soluksuz kalacak kadar eğlendim.Hepsi, bütün hepsi birazdan beni öldürecek olan o bıçak yarasını sımsıkı tutabilmek içindi.Bıçağı kalbimden ben çıkardım, bıraktım, kanayabildiği kadar kanasın dedim.Beni öldürebilecek şeylerin beni hâlâ öldürmemiş olmasına kırgındım, sana kırgındım.Senin bir başkasının kokusunda uyumanı düşünmek bile aklımı yitirmeme yetti.Ben ne kendimi ne annemi böyle sevmedim.Mazur gör demeyeceğim, bu sevgiyi tatmamış olmayı hiç istemezdim.Sen gittiğinde ne kaybettiğimi epey düşündüm.Neyin eksikliğiyle, neyin sızısıyla kıvrandığımı merak ettim hep.Daha evvel büyük aşklardan geçip gelmiştin bana hatta gelmek bile denemezdi, karşılaşmıştık sadece.Belki de ben gözümde çok büyüttüm dedim, yüzünü anımsadım sonra, gülüşümü severdin, hatta gülüşlerim yalnız sanaydı sen büyütmüştün icimdeki çocuğu.Çok içtim, kerelerde sarhoş oldum, senden ayrı geçirdiğim her an kötü bir insan olmabilmek için elimden geleni yaptım.Çünkü senin gidişini başka türlü asla affedemeyecektim.Artık kötü bir insanım, yine de seni asla affedemedim.Benden uzakta kimseler benim gibi öpmeyecek kadınlığından, kimse senin kendini affetmen için yuva olmayacak kavgalarına, kimse uykusundan uyanıp kirpiklerine tapmayacak.Olsun, gittiysen vardır bir bildiğin.Beni bu keşmekeşin ortasında çırılçıplak bıraktıysan elbette ki hiçbirinin bir önemi yok gözünde.Yine de, bir kez olsun ellerimi tutup seviyorumlar duymak isterdim ağzından.Ne olursun çıkma karşıma, seni yüzyıllarca tertemiz seveceğim.Bu yeminimi eski bir sandığa kilitleyip bir daha asla açmamak üzere ayrılıyorum başından.Sen benden gideli çok oldu, lakin ben senden şimdi gidiyorum.Otuzlu yaşlarımda okuyup gülümsemekten ziyade kalbimin çarpacağı bir mektup olarak bırakıyorum seni buraya.Okumayı unuttuğumda, sigarayı bıraktığımda ve artık yazmıyor olduğumda, seni sevmeyi de bırakmış olacağım.Bu da illet bir alışkanlıktır belki.Hoşçakal Ayza, buğulu aynalarda her daim seni hatırlayacağım.
0 notes
Text
Hiç okumayacak birine iç döküş
Ne olduğu belirsiz bir insana dönüştüm senin yokluğunda. Çok özlüyorum ve hissettiğim en yalın duygu bu. Ne öfke, ne keder, ne ızdırap. Sevgilim, seni çok özlüyorum. Senin yokluğunda yerini neyle doldurmaya çalışırsam çalışayım bunu beceremedim. Sen bu evin kapısından çıktığından beri içimde kocaman bir boşluk oluştu, ben o boşluğun kaderim olduğunu bilmiyordum. Geçer sandım, azalır sandım, beni tüketmez sandım. Sanmak yetmiyor, geçmedi azalmadı ben tükendim. Benim bunun üzerine tüketecek bir aklım kalmadı, zaten aklım var mıydı bilmiyorum ki. Aklım olsaydı tüm bu yaşananlara izin vermezdim belki de. Yorgun geçen günün sonunda eve kendimi kapatıp ağlıyorum aylardır, seni düşünmeden geçirdiğim tek bir saniyem olmadı. Kendimi güçlü bir insan sanardım eskiden, nelerin üstesinden gelmedim ki bunun da gelirim sandım. Adım atacak gücüm kalmadı, sana rağmen bana rağmen senden başka bildiğim yol yok. Ellerimde kalan son sıcaklıkla, güçsüz kalbimin son ritimleriyle, belki de yüzsüzlükle oturdum bunları yazıyorum. Bir barda seninle oturduğumuz o masada, güneşi beraber doğurduğumuz o güne bakarak içiyorum. Hayatımın en güzel günüymüş, fark etmedim. Seninleyken bir yanım hep çocuktu, sen benim ilk ailem olmuşsun fark etmedim. Gülüşün dünyanın en güzel gülüşüymüş, fark etmedim. Seni sevmek beni dünyaya karşı aklamış, fark etmedim. Çaresizliği hiç bu kadar derinden yaşamamıştım. Geçmişe dönebiliyor olsam neyi farklı yapardım bilmiyorum ama sana son kez sarılabilmek için ömrümün yarısından vazgeçebilirim. Hiç okumayacağın bir şey yazıyorum yine, hiç bilmeyeceksin ne halde olduğumu, hangi geceyi seni düşünerek sabah ediyorum bilmeyeceksin, yanımda başkası varken seni düşünüyor olacağım bilmeyeceksin. Ben azala azala öleceğim, senin ruhun bile duymayacak. Ben o köşeyi her döndüğümde kalbim sıkışacak, sana gelmek isteyeceğim yapamadığımı bilmeyeceksin. Sen bilmediğin şeylerle yaşarken hayatını benim kaç kez hayattan vazgeçtiğimi kaç kez bundan vazgeçtiğimi sana anlatamayacağım. İntiharın ölümden başka yolları da varmış, yaşamamak. Sana bunları hiç bilmediğin bir yerden yazıyorum işte, bilsen ne değişirdi bilmiyorum. Ben bu sevgiyle yaşlanacağımı hiç düşünmemiştim, seni sevmenin ağırlığı altında eziliyorum ve bundan artık nefret edemiyorum.
0 notes
Text
Mevt
Hızlanan bir ivmeyle
Göğü alaşağı etmek geçiyor içimden
Neydi ellerimi karıncalaştıran arzu
Olamayana dair, bilmiyorum
Şimdi akışta çamurdan bi’ küfür
Pejmürde zamana, kopup sıyrılıyor benden
Aksak yeminler dolanıyor ağzımın içinde
Mevt başat
Vasat hayat
Diyorum gecenin ağzından
Sonra yeniden sabah
İçimde anzak mezarlığı var
0 notes
Text
MIŞ
“öyleyse nasıl tutuyorsun aklını yerinde?”
Ne’redeyim ve kiminleyim
Etimden sıyrılıp
Poison ve passion arasında koşturuyorum
“N’est pas’sion” üstünde
Yenisini yaratamadığım dünyanın kabuğu kalkmıyor parmaklarımla
Çünkü bende yok fırçası gerçeğin
Ben sökülmüş adımlarla geçeceğim
Bahçesiz yükselen çitler arasından
Hepsi ve her şey
“yaşadım”
diyebilmek için
0 notes
Text
SON III
Yokluk tanrıçasının önünde eğiliyorum
Varlığıma bir şirk bulamadığımdan
Ötekiler sıkışmışken
Anlam arayışında
Biliyorum ve
Bilmek kahrediyor beni
Hiçliğin arzusuyla yanarken
Tutuşuyorum şimdi
Kocaman
H i ç
Olmak yoruyor beni
Ve benden geriye kalanları
Yanıbaşımda serilmiş ölü bir ceset
Aşağı yukarı
Ayni yaştayız
Aynı yastayız
Aynı kamptayız
Herkesin bi fikri var
Anlamlara dair
Bense
Sıkışık bir vidayım
Ne çevrilebilen ne evrilebilen
Ne
Hissedebilen
Bugün cesetle konuşuyorum anlamsız
Bahçemin halinden baharımı kıyasla diyor
Ben demiyorum
Ben inanmıyorum cesetlere ve güllere
Bundandır ki sorgusuz hallerim
Sualime sebepler arıyorum
1 not
0 notes
Text
SON II
Şimdi kuruyan bir şey
Bir ağaç gibi
Meyve yüküyle büyüyor içimde
Son bahar çiçekleriyle
Patlayan
-kırmızıya varamadan
Sevgilim biz seninle
Bir gün öleceğiz
İnanılmaz ama öyle
-üstelik de uzak yerlerde
Benim ardımdan rubailer okuyacaklar
Öyle dedi kaybolduğum her yerde
Beni bulanlar
Ve diğer kayıp çocuklar
Sen biraz şanslısın baban ölü
Sen daha çok ağladın
Ben yalnız sana
Ama benim babam da ağlayacak
Dağ gibi adama çok ayıp olacak
Hiç çocuk ölür mü iki kere
Anlayamayacak
0 notes
Text
SON I
Gideceğim tüm ağaç ve beşiklerin
Eve döndüğü yere
Dört ayak üstünde ve her şey eski yerinde
-yani benden de
Gideceğim aradığım her şeyi bulduğum yere
Hayatta olan herkesten önce
Hiçbir şey kitabına uygun olmayacak
Yalnız belki bir kuzgun
Hem dolu hem dizgin havalanarak
Vedanın kanatlarını dolayacak boynuma
Ve tüm valizim yanımda
Enime boyuma
Sevgi bırakacağım ardımda
Narçiçeklerine, kuzgunlara
Uzak bilinmez yerlere çıkan yollara
Ayağıma dolanan yüce yeşil dağlara
Akdeniz’e ve Dalmaçya’ya
Tüm dar sokaklara
Ve Toprak’ın kokusuna
0 notes
Text
artık beklemiyorum o sabah hiç olmayacak, yerlerde boş şarap şişeleri ve fotoğraflar, o kapı hiç çalmayacak. ellerim kanıyor,ellerinize yetişemedim. doğru yerde doğru zamanda olamamanın hüznüyle, ihtiyatla dolduruyorum miyadımı. bütün anılarımı ve acılarımı içi boş bi olsuna sığdırma çabamı, neden tekrar tekrar yaşıyorum içimde? imkansıza dua edilmez... tanrım beni bağışla seni inkar ettim, senden kalan yarıda kendimi inkar ettim. bir sevda türküsü çığırmış giderken, bir kibritin yanmasını beklerken, teninizin kıvılcımında ben yandım. müsait değilim çalan kapılar için. tekrar düşmek uğruna, gidilecek yollarım var.
0 notes