Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
“İşte önemli olan bu aşık olmak değil bunu hissettirebilmek.Etrafında gördüğün birsürü çift var yanyana olan.Ben hiç senin bu eksikliği hissetmeni istemedim her zaman ne kadar telefonla bile olsa yanında olmaya çalıştım benim istediğim herşeyin mükemmel olmasıydı o yüzden sana hep ne kadar sevdiğimi anlatan uzun uzun mesajlar attım evet gerçekten kimseye olmadığı kadar aşığım sana.Hemde fazlasıyla aşığım.Ben hep bilmeni istedim hep dile getirdim bunları.Tek istediğim bizim çoğu çiftlerden daha harika bi çift olduğumuzu anlamanı sağlayabilmekti.Mesafelerin hiçbir öneminin olmadığını istersen başka ülkede ol yinede sana olan sevgimin bir gram eksilmeyeceğini bilmeni istedim.Ve evet bir kez daha seni çook seviyorum herşeyim.”— Umarım anlamışsındır sevgilim.
285 notes
·
View notes
Text
"Güzellik beklemek yerine güzelleştirmeyi öğrendiğinizde dünya daha katlanılabilir bir yer olacak."
1K notes
·
View notes
Text
799 notes
·
View notes
Text
İsteseydin her şeyin üstesinden gelirdik. O kırılmışlığı da onarırdık, hataları da bir şekilde affederdik. Yeter ki İsteseydin.
21K notes
·
View notes
Text
“Umarım bir gün yüzün yüzümde uyanmak mümkün olur, yoksa bu dünya yaşanacak gibi değil.”
2 notes
·
View notes
Text
Kendime yetersizim. Bir kalp nasıl kırılmadan sevilir bilmiyorum, bir yara nasıl kapatılır nasıl enkaza çevirdiğin eve girilir bilmiyorum. Uyku denen zehirle boğuşamıyorum artık, dinlediğim şarkılar, baktığım fotoğraflar, taşıdığım anılar alıp götürmüyor beni buradan. Bu dört duvar arasında sıkışıp gidiyorum da sığınacak bir diz bulamıyorum. Yetersizim. Aynaya baktığımda gördüğüm o kadına, düşse kanayan dizini saramayacak kadar çok yetersizim. Kinliyim, öfkeliyim hâlâ var olduğuma. Hâlâ nefes aldığıma. Alıp kaburgalarımı kalbime saplayamıyor oluşuma çok kızgınım. Gidemiyor oluşuma, kaldığım bu arafta ezilip, umudumla solmaya başlamaya kızgınım. Annemin göz yaşlarında asılı kaldım, onun sessizliğinde. Şimdi, bir balkon köşesinde bulanan midem, ağrıyan başım, yanan gözlerimle tüm pes etmişliğimle eğiliyorum tanrının karşısında. Kazanan yok, yetersizliğimle, katran karası kalbimle kaybeden bir ben var. Ne yapıyorsa yapsın, geriye yaşayacak bir ben kalmadı.
140 notes
·
View notes
Text
Tanıdığım en güçlü kadının, annemin ağladığını görmek kadar canımı acıtan bir şey yok şu dünyada. Düşünsene bir sürü zorluğa göğüs germiş o kadın ağlıyor. O kadını ağlatan hayat onun yaşına geldiğimde bana neler yaptırmaz…
109 notes
·
View notes
Text
seni alıp şöyle odamın köşesine bir yerlere koymak istiyorum.
kelimelerimiz bitene kadar konuşalım, daha sonra saatlerce birbirimize bakalım ama bize beş dakika gibi gelsin istiyorum.
saate bir bakalım gecenin ikisi olsun,
ikimizinde gözlerinde sabahları en tatlı uykuya biraz daha devam etmek için yalvaran çocuk gibi “beş dakika daha” bakışı olsun istiyorum.
beş dakika sonra saate bakalım dört buçuk olsun, “bu saatten sonra uyunmaz” diyip balkonda güneşin doğuşunu izleyelim istiyorum.
2 notes
·
View notes
Text
Ayasofya Camii'nde 88 yıl sonra ilk teravih namazı kılındı.🌙🌹
106 notes
·
View notes
Text
Ama bak ben sana olan sevgime kıyamıyorum, vazgeçmeyi kendime yediremiyorum. Zamanı geldi, hatta çoktan geçiyor .Hatırlıyor musun sana "kendin sevdirdin kendin vazgeçiriyorsun" demiştim, korkma sevgilim. Ben vazgeçmedim, sadece bunu sen bilmeyeceksin. Ama ben vazgeçmedim.
50 notes
·
View notes
Text
Canım,
eğer bir gün inanacak bişeyin kalmadığını hissedersen sahip olduğun en güzel şeye inan. sana ait olan en güzel şeye. bil ki o senin. her daim.
1 note
·
View note
Text
“Çok ama çok özledim. En çokta sarıldığımda boynundaki kokun burnuma geldiği zaman ki o huzur hiçbir şeyde yok. Geri gelsen huzura ersem…”
—
424 notes
·
View notes
Text
Tam da bugün.
26.09.2021
Bugün, benim için çok özel bir gün. Gerçekten. Beni ben yapan, kendim olduğumu hissettiğim, koca adam olduğumu ama aslında onun 4 yaşında bebeği olduğumu hissettiğim, aşkın nasıl bir şey olduğunu öğrendiğim, üzüntüyü, sıkıntıyı, mutluluğu, her şeyi öğrendiğim bir gün. Tam da bugün.
Her şey bugün başlamıştı. Bugün tamamen birbirimize ait olduğumuzu anladığımız gündü. Bir sürü hayallerin kurulacağı ikimizin de bir şeyler öğreneceği şeylerin başlangıcıydı o gün birbirimize ilk adımları atmıştık artık.
Bütün zorlukları gördük, atlattık gene atlatırız. Bir sürü kavgalar ettik, küstük, hiç konuşmadık bir süre ama bedenlerimiz hep birlikteydi. Ne olursa olsun birbirimizi hiç bırakmadık. Hala. Sen benimlesin, ben de seninleyim biliyorum.
Bu yazıyı yazarken Lale Belkıs’ı dinliyorum. Bu şarkı bizim, hep ikimizin. Hep bizim olacak. Dünya’nın sonu gelse bile.
“bir bahardı galiba rastlaştık, sevgi arayan kalplerimizle, aramaktan yorulmuştuk hep biz, buluştu, öpüştü gözlerimiz, çekemedim kendimi ben bir an, ellerim ah uzandı ona, uçuyordum sanki bir rüyada, bilmiyordum neredeyim zaman ne?”
Seni gördüğüm, sesini duyduğum, konuştuğum her an her dakika, sanki rüyada uçuyor gibi oluyordum. Lale Belkıs’ın dediği gibi. Nerede olursa olsun, o şarkının plağını bulup alacağım ve bu Dünya’dan o şarkıyı sana plaktan dinletmeden gitmeyeceğim.
Ben her şeye varım Ayşegül, sen yeter ki mutlu ol. Senin mutlu olman için benim üzülmem gerekiyorsa, üzülürüm. Bir gram bile düşünmem. Yeter ki gül, mutlu ol. Sen bir kere gül diye her şeyi yaparım. Düşünmem.
Demiş ki Lale Belkıs “Güneş ılık parlak ve mutlu.” Buradaki güneş sensin. Benim güneşim. Sen hep mutlu ol, zaten beni ısıtır senin mutluluğun.
“Ümitlerin, hayallerin, anıların şarkısı bu.” Bizim ümitlerimizin, hayallerimizin, anılarımızın. Hepsi birbirinden güzel. Hele hayallerimiz. Ben Bartu’nun ve Gece’nin hala babasıyım. Sen de hala annesisin. Biz hala bir aileyiz. Onlar aslında hep bizimle. Biz de beraberiz.
Bir hayal gerçekleşti. Ben senden daha çok mutlu oldum hatta buna. Hala etkisinden çıkamıyorum hatta. Sıra diğerlerinde. Sen istersen fizana git. Ben gene gelirim oraya. İşin ucunda sen varsan, bana yer, zaman, hiçbir şey fark etmez.
Bugün, her şeye rağmen çok güzel bir gün. Beni bugün hiçbir şey üzemez. Bugün yıldönümümüz Ayşegül. Benim için hala, hala yıldönümümüz. Biz birbirimiz için yaratılmışız. Şu an olmasak bile, olamasak bile, bizim yıldönümümüz.
Bugün bir saat de olsa konuşmak seninle, bana çok iyi geldi. İyi ki aradın beni. Bunu sen söylemesen, ben teklif edemezdim. Normalde bugün kafamda bira alıp, eskileri yad etmek vardı. Aylardır yüzleşemediğim flash belleği takacaktım özleminden. Ama sen gene kıyamadın bana. Gene geldin. Sen, sen, sen çok güzelsin Ayşegül. Yufka yüreğin, düşüncelerin, fikirlerin, benliğin, konuşman, duruşun, bakışın, tebessümün, sinirlenişin, söylenişin, sessiz kalışın bile. Sen her şeyinle çok güzelsin.
Her şey seninle güzel Ayşegül. Yolda yürümek bile Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile Her şey seninle güzel, bu toprak bu taş bile İçimdeki bu korku, gözümdeki bu yaş bile.
Sen olmadan, hiçbir şeyin tadı tuzu yok. Ama ben seni içimde hissediyorum ya bana o bile yetiyor biliyor musun? Ne zaman bir şeye adım atsam, o böyle derdi o yüzden böyle yapayım, şöyle yapayım. Veya o bunu beğenmezdi o yüzden bunu hiç almayayım, sen hep benimlesin.
“Hatırla o günü karşıki sokakta ,
Seni öptüğümü ilk defa hayatta,
Kollarımda benim ilkbahar sabahım,
Sen.
Masamız köşede öylece duruyor,
Bardaklar boşalmış herbiri bir yerde
Sanki hepsi hasret senin nefesine
Sen, kadınım.
Şimdi çok yalnızım ne olur kal benimle,
O kapıyı kapat elini ver bana,
Dışarda yalnız üşüyorsun,
Sen, kadınım. ”
Ayşegülüm, kadınım, güzelim, bebeğim. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın… bunu hep söylüyorum. Ben hep seninleyim. Hep derdim, yine diyorum. Sen bunu ezberleyene kadar. Yüreğinde hisset beni, ben hep seninleyim.
Sana aşığım deliler gibi. Bugün benim için çok özel, güzel, değerli, anlamlı. Bugün benim günüm. Benim ben olduğum gün. Bugün benim ikinci doğum günüm. Hatta bugün ben 5 yaşına girdim Ayşegül :). Sen hep derdin ya bana, sen 4 yaşındasın diye. Bugün 5 yaşında olayım.
İyi ki varsın. Bugün benim, bizim günümüz.
Her zaman seninleyim.
Sen, sen, sen Sen bir ömre bedel.
Seni seviyorum.
Yıldönümümüz kutlu olsun sevgilim. Sen benim hep sevgilimsin. Ne olursa olsun.
135 notes
·
View notes
Text
Seni seviyorum, çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana. Ben her güne seninle başlıyorum, seninle bitiriyorum…
Seni seviyorum, çünkü seninle her gün hayatı yeniden keşfediyorum. Bana her gün keşfedilecek bir şey sunuyorsun mutlaka. Soluksuz keşif maceralarının yorulmaz kaşifi oluyorum…
Seni seviyorum, çünkü beni dünyanın en mutlu insanı yapıyorsun. Mutluluğa yeniden ad versem, senin isminle anarım…
Seni seviyorum, çünkü en güzel zamanlarımın sahibisin sen. Seninle geçirdiğim kısacık anlar bile unutulmaz oluyor. Bitmesin istiyorum. Ya yoksan? İşte o zaman akmaz oluyor dakikalar, bir işkenceye dönüşüyor zamana katlanmak…
Seni seviyorum, çünkü bir ressamın çizebileceği en güzel tablosun sen. Renklerinle büyülüyorsun beni, hayran hayran bakıyorum sana. Ya da bir şairin yazabileceği en anlamlı şiir, sevdayı ve aşkı anlatan…
Seni seviyorum, çünkü yıllardır sakladığım aşk sözcüklerini ortaya çıkardın. Kıymet bilmez yüreklerden sakındığım o sözcükleri şimdi korkmadan, gururla söyleyebiliyorum. Biliyorum ki bir tek sen hak ediyorsun onları…
Seni seviyorum, çünkü aynı anda tüm mevsimleri yaşatıyorsun bana. Ellerini tuttuğumda yaz, saçlarına dokunduğumda bahar. Beyazlığınla kışımsın, aşkımızı sulayan bereketli yağmurlarınla sonbahar…
Seni seviyorum, çünkü sorgulamıyorsun yargılamıyorsun beni. Olduğum gibi kabul ediyorsun, hatalarımla zaaflarımla. Değiştirmek yerine anlamaya çalışıyorsun beni…
Seni seviyorum, çünkü korkmadan açıyorum yüreğimin kapılarını sana. Biliyorum ki hoyrat davranmayacaksın, biliyorum ki kanatmayacaksın yüreğimi...
Seni seviyorum, çünkü içimdeki yaramaz çocuğu ortaya çıkarmayı biliyorsun. Benimle çocuklaşıyorsun sen de. Hayatı bu kadar ciddiye alanlara inat oyunlar oynuyoruz birlikte, bıkmadan, usanmadan…
Seni seviyorum, çünkü ben karanlıkta yolunu kaybetmiş, nereye gideceğini bilemeyen biriyken, ışığınla aydınlattın yolumu. Bana hayatı sundun ellerinle, aşkı armağan ettin. Geçmişe dair tüm acı izleri sildin…
Seni seviyorum, çünkü ihanet yok aşkımızda, yalanlarla örülmüş sahte duygular yok. Birbirimizi kandırmadan, en çıplak halimizle yaşıyoruz bu aşkı. Zaten aşk dediğin böyle yaşanmalı…
Seni seviyorum, çünkü beklentisiz sevmenin ne olduğunu biliyorsun.”Önce sen beni sev, ben seni daha sonra severim” demiyorsun. Açıyorsun yüreğini cesurca. Cesaretinle beni kendine hayran bırakıyorsun…
Seni seviyorum, çünkü doğadaki her canlıya sevgiyle bakabiliyorsun, üşümüş bir sokak kedisi gördüğünde içinin acıdığını biliyorum. Her canlıya yardımcı olabilmek için çırpınıyorsun…
Seni seviyorum, çünkü kıskanıyorsun beni. Öyle tadında, öyle kararında kıskanıyorsun ki bu çok hoşuma gidiyor. Ne aşırıya kaçarak sıkıyorsun beni, ne de hiç kıskanmayarak umursamaz görünüyorsun…
Seni seviyorum, çünkü ne ağlarken gözyaşını, ne de gülerken kahkahanı saklıyorsun. Yüreğinin en derin yerlerinden gelen hüzünle ağlıyor, ağız dolusu gülebiliyorsun…
Seni seviyorum, çünkü küçük şeylerden büyük mutluluklar doğabileceğinin farkındasın. Hayatını hep o büyük mutluluğu aramakla geçirmek yerine, küçük mutlulukları biriktirerek kocaman bir mutluluğun sahibi oluyorsun…
Seni seviyorum, çünkü seninle sonsuza dek birlikte yaşayacakmışım gibi hissediyorum. Senin de beni sevmekten asla vazgeçmeyeceğini biliyorum. Her zaman, ama her zaman “iyi ki hayatımdasın” diyebiliyorum…
Seni seviyorum, çünkü yıldızları getiriyorsun avucunda. Sarı, sıcak güneşi sunuyorsun bana. En coşkun denizlerin maviliğini getiriyorsun. Dalga dalga yayılıyorsun içime…
Seni seviyorum, çünkü olur da bir gün, yaşadığımız bu kenti terk etmek zorunda kalırsak, gittiğimiz yerde de kendimize ait mutlu bir hayatımız olacağını biliyorum. Biz birlikte olduktan sonra dünyanın her yeri cennet…
Aşkımın büyüklüğünü, sevdamın yüceliğini anlatmaya çalıştım sana. Bunca nedenden ve bunca sözden sonra seni ne kadar çok sevdiğimi anlatmayı başarabildim mi, bilmiyorum. Sözcüklerle tarif edilemeyecek kadar derin sana hissettiklerim. Bir de yüreğimdeki kuşların sesini dinle… Belki onlar daha iyi anlatır aşkımı. Biliyorum ki, sen olduğun sürece o kuşlar hiç terk etmeyecek yüreğimi… Sevgilim, ben seni yaşıyorum, seninle yaşıyorum. Çünkü… Seni Çok Seviyorum…
2K notes
·
View notes
Text
Umut yaşatır insanı derler. Umut etmek güzeldir, insanı ayakta tutar. Bunca zaman sadece umut ettim ve şimdiki yaşlarımda, umut yerini aşka bırakır oldu. İnsanı yaşatan tek şey umut değilmiş meğer. Aşk bize verilmiş en kutsal duygu.
Küçücük kalbime dokunduğun gün başladı hayat. Hala devam ediyor ve ben her seferinde iyi ki diyorum. Bana olan desteğin, bana olan sevgin, bana duyduğun büyük aşk karşısında, dizlerinin önüne eğilip, sana olan bütün duygularımı haykırmak isterdim. Fakat ağızdan çıkmıyor cümleler senin yanında. Seni sadece yazarak anlatabiliyorum. Yüzünü, kirpiklerinin tel tel ayrılışını, gülüşünü, ellerinin ve kalbinin sıcaklığını sadece kâğıtlara dökebiliyorum. Sana bakarken daha bir güzelleşiyor sanki ruhum. İçimde kötü olan ne varsa, hepsi bir bir kopuyor, karışıyor sonbahar rüzgârlarına. Savruluyor içimdeki bütün olumsuzluklar. Güzel olan ne varsa bana koşuyor sanki seninle birlikte. Tarif edilemiyor bazen sevgili.
Sen kutsanmış kitap gibi, sen üstüme düşen yağmur damlası gibi, sen cama vuran rüzgâr gibisin. Sen yatağımdaki derin uyku, sen sabahıma güneş, sen karanlığıma mum alevi. Sen kalbimi ısıtabilen, içimi okşayabilen tek varlıksın. Bana bütün duyguların en güzelini yaşatan, büyümemi sağlayan, içime heyecan katanımsın ve sen iyi ki varsın.
Duysalar kıskanırlar kalbinin güzelliğini, duysalar alırlar hemen seni benden. Yok, eşin benzerin. Senden bir tane daha yok. Senin gibi bakan, senin gibi gülen, senin gibi dinleyip susan, senin gibi ağlayan, senin gibi saran yok. Sen varsın bir. Şu koca dünyaya gönderilen ve beni bulan bir tek sen varsın. Sen bütün sonlarımın başlangıçlarına dokunansın. Sen; denizin mavisi, yaprakların yeşili, siyahın aydınlığısın.
Sen beyazsın; hemen kırılırsın, leke tutar beyaz yanların, ağlarsın kan damlar sokaklara. Yüzüne ufacık hüzün düşse, kuşlar ötmeyi bırakır, kanatları kırılır.
Ne zaman dönsen sırtını bana, yırtılır bedenim. Yokluğun keser nefesimi, dolar gözlerim de ağlayamam. Üzülmenden korkarım. Sen üzülme sevgili; varsın dolsun gözlerim yaşlarla, varsın yansın bu gezegen, alev alsın. Yeter ki üzülme.
Sen gülümsemek, etrafa neşe katmak için yaratılmışsın. Sen başyapıtsın. Gözlerin hiç dolmamalı mesela, yüzün hiç düşmemeli. Ellerin hiç gözyaşlarına gitmemeli senin. Sen hep sevmeli, sevilmeli, gülmeli mutlu olmalısın.
Sen; sofranın tuzu, rüyaların tatlı düşü… Sakın gitme, hep yanımda kal. Kal ki ruhum nefes alsın, kal ki canıma can katılsın. Yüreğime değdiğin günden beri böyleyim işte. Kerem, Ferhat, Mecnun misali, divaneyim, deliyim belki. “Nasıl böyle oldu?” dersen, dön bir bak aynaya. Bunun bütün cevabı sende. Sen sorulara cevapsın.
Bazen olmadığın gecelerde oturuyorum camın önüne, alıyorum elime bir kahve bir de sigara. Sen yokken hava genelde öfkeli oluyor. Esmer bulutlar kuşatıyor gökyüzünü, bir türlü açık vermiyor. Tek bir yıldız kalmıyor gökyüzünde, sanki hepsi küsüyor. Yıldızlara bakıp dalamıyorum diye, dışarıya göz gezdiriyorum ben de. Ağaçlar yalpalanıyor. Yapraklarını akıtıyor, gözyaşı misali. Yerler hep yaprak oluyor. İnsan basmak istemiyor yapraklara, acıyla ayrılıyorlar daldan diye. Sonra rüzgâr bakıyor etrafa, sen yine yoksun… Bir hışımla esmeye başlıyor. Ne ağaç dalından düşen yaprak kalıyor, ne yerden kalkmayan toz, tomur…
Yokluğun böyle bir şey sevgili… Sensizlik bir tek bana değil, bütün doğaya yansıyor. Her şey, herkes kırılıyor dallarından. O yüzden iyisi mi, sen gitme kal. Ciğerlerime dolan sigara dumanı bile yoksun diye dertli yanıyor, kahve buz gibi oldu, oda da bayağı soğuk. Doğ karanlığıma, aydınlansın ısınsın odam, sen gitme kal…
369 notes
·
View notes
Text
Evet çok düşünen biriyim, en küçük detayı bile günlerce düşünen, en çok da kendi kendine konuşan biri. Dağınığım, bazen en sevdiğimi bile itecek kadar sinirliyim. Çoğu zaman herkesten kaçmak için çabalayan, çok uyuyan biriyim. Ama bak.. bir yanım hep hayat dolu, hayal dolu. Gülmekten karnı ağrıyan, yağmurlu günleri seven, sabah kahvaltılarının delisi olan bir kız çocuğuyum aynı zamanda.. Ve bu kız çocuğu iki yanıyla da dizlerini karnına çekip oturacak yamacında kocaman gülümseyerek, kocaman gülümsemeni bekleyerek.
7K notes
·
View notes