frdiymr
frdiymr
Aklımı ellerinizden kurtardım.
53 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
frdiymr · 7 years ago
Text
Çok şey gördüm, beni diri diri gömün.
#CumartesiAnneleri700hafta
Tumblr media
2 notes · View notes
frdiymr · 8 years ago
Text
Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış.. Açarsın çiçeklerini.. Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz.. Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hemde bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koo desinler bize şaşkın Sonu gelmesede hiç bir aşkın Açalım yinede çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya
1 note · View note
frdiymr · 8 years ago
Text
Yatağını şaşıran bir ırmak Önce göl olur, sonra yok... -Doğanın kanunu- Gördüm omurgasının üstünden araba geçmiş bir kedinin acıdan bağıramamasını -Avaz avaz bağırdım- Bir sıkıntısı olduğunda güneşin daha doğmadan fark ettim. Yağmura bulalı toprak kokusunu ilk ben çektim içime -Siz, hepiniz uyuyordunuz o saatlerde- Ömrümü zaman ayıramayacağınız işlerle geçirdim Dolayısıyla sizin önemsediğiniz işler için de benim zamanım kalmadı Böyle böyle birbirimizi önemsememeyi öğrendik. İnsanlardan en çok çocukları Hayvanlardan da atları sevdim. Ve çocuklar hariç Sevmediğim hayvanları bile çoğunuzdan daha yakın buldum kendime. İnsanları sevemedim tabi kimse bunu mesele yapmadı. Hepinize karşı tektim ve elbette şansım çok azdı. Ben bu savaşı altı yedi yaşlarımda kaybettim. Yapacak bir şey yoktu, kitaplara sarıldım... Kırgın değilim hiçbirinize Dedim ya ben zaten çoğunuzu sevemedim -Kim bilir belki de bu yüzden insan olmanın gereklerinin çoğunu yerine getiremedim- Öfkem aklımın bir adım önünde oldu hep -Size değil sadece öfkem, en başta kendime- Ödenmesi gereken ne bedel varsa peşin peşin ödeyip Aranıza karışmaktan vazgeçtim..
2 notes · View notes
frdiymr · 8 years ago
Quote
Bir çocuk kendini taşlıyor düşlerinde/Ben bunu anlatamıyorum..
1 note · View note
frdiymr · 8 years ago
Text
Ölüm, çok güzel olmalı; yumuşak, kahverengi toprakta yatmak, birinin başının üzerinde, çimlerin dalgalanması ve sessizliği dinlemek. Dünün olmaması ve yarının olmaması. Zamanı unutmak, hayatı affetmek, barışta olmak..
10 notes · View notes
frdiymr · 8 years ago
Quote
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta..
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
Cemal Süreya ölmüş diyorlar ilahi azrail. Cemal Süreya ölür mü hiç!
1 note · View note
frdiymr · 9 years ago
Text
Yol değildir yaşamak, Yolda olmaktır. İçinde ben varsam bu yolun, Bir anlamı vardır. Başkaları cehennemdir, Dikkat et! Ve kendini yalnızca Kendinde yok et. Unutma! Böyle oldun mu bulursun, Gerçek huzuru elbet… Yol değildir yaşamak, Yolda olmaktır. Her nerdeyse geçmişin, Bir tekme savur. Ve parçala, Zamanla idrakına giydirilen Deli gömleklerini bir çırpıda. Kasketini başına örtüp Hiç bakma etrafına. Çek, git bu diyarlardan Ve sakın unutma, Ancak budur yaşamak! Ölüm göğsüne bindiğinde, Dönüp bakma arkana. Bu ´korkaklık, döneklik´ tir, de kendine. Yakılan gemiler aşkına Geç tüm denizleri! Ve unutma! İşte ancak budur yaşamak. Ya yolda olmak Ya yolda ölmek..
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Text
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili benden savrulan parçalar kurusa da, izleri var hala yolun kenarında. izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun, ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. şimdi, acının ormanından geçiyorsun her şey bir daha kanasa da ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten.
1 note · View note
frdiymr · 9 years ago
Text
soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında (Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman) özlemeye başladım herkesi.. Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık.. Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla... Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu, pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi.. Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu. Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.. Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben. Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.. (Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..) Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim.. Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım.. Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece.. Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen yoktun.. Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde.. Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu.. Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum.. Ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum. Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini.. Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü.. Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliğini.. Otobüs oluyordum bir süre.. Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde.. Otobüs oluyordum.. Bir ülkeden bir iç ülkeye.. Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum... Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin.. Korkuyordum..Sonra iniyordum otobüsten.. Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.. Çünkü sonunda annem oluyordum babam kokuyordum sonunda... Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan.. Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle birgün Van'daki bir kahvaltı salonunda... Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir yol üstü lokantasında... Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında.. Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim.. Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim !
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
İnsanların öldüğü hiçbir dava haklı değildir.
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
Başkalarının aklıyla yaşayanlar kendi yüreklerine yabancılaşırlar.
3 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bahaeddin Karakoç
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
2 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Quote
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi..
3 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Text
Serin bir rüyanın hatırınadır çektiğim dünya ağrısı. Bir hayalden geldim ben, bir hayal verdim sana mavi-yeşil bir hatıra: işte dünya ruhum! ovada sert es, yamaçta sus, ırmakta ağla. İşte dünya kapısı, işte dünyanın kederi ister dağının gölgesinde dur, ister incirin neşesine vur ağrı kendine ve tamamla.
4 notes · View notes
frdiymr · 9 years ago
Text
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar. Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler. Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler. Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar. Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar. Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir. Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına. -Ağır Ölüm, Pablo Neruda
4 notes · View notes