fildsoneda

[fildsoneda]

Details: Portrait of Urania, 19th century, British School.

[fildsoneda]

[fildsoneda]

Bazen olabileceğiniz en kötü yer kendi kafanızın içidir

[fildsoneda]

"sana tam olarak ifade etmem mümkün değil ama sanki hayattan kopmuş gibiyim. ben olduğum yerde sayarken diğer herkes kendi yolunda ilerliyor. sanki hayatı kendimce şekillendirmek istemişim de, tek becerebildiğim onu paramparça etmek olmuş."

[fildsoneda]

"benim aşktan da hayattan da umudumu kesmeye başladığım bir sırada çıktı karşıma. Kısa bir öykü oldu ama çok güzeldi. Hani radyoda çok sevdiğin bir şarkıya denk gelir sevinirsin de, tam sesini açtığında şarkı biter ya, öyle bir şeydi işte."

[fildsoneda]

[fildsoneda]

“ben nasıl oldu da böyle bir yaşantıya tahammül edebildim düşüncesiyle ürperiverirsin.”

[fildsoneda]

*beni tanıyan herkes, bir gün gideceğimi bilir.*

[fildsoneda]

herkesin, ne kadar bitirirse bitirsin hep yarım kalmış hissettiren bir hikayesi vardır.

[fildsoneda]

“Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey. Bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım.”

— Didem Madak

[fildsoneda]

"sürekli yanlış yapıyormuşum gibi hissediyorum. ulan şu an acaba neyi yanlış yapıyorum demekten, o kadar yoruldum ki… bunun nasıl kötü bir şey olduğunu sana anlatamam."

[fildsoneda]

[fildsoneda]

Giverny, france

[fildsoneda]

"eve dönmenin bile iyileştiremeyeceği şeyler var artık."

[fildsoneda]

"kendi dışında herkesin yanında olan, kendi dışında herkesin acısına soyunan, kendi dışında herkesin sesine bürünen bir ‘şeyim."

[fildsoneda]

“mesela ben çok gülerdim, çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç farkettim işte. bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. birileri uzun uzun bir şeyler anlatıp durdu ama cevap bile veremedim hiçbirine..”

[fildsoneda]

“birini bir zamanlar sevmiş olmak insanın içinde iz bırakıyordu. insan o kişiyi artık sevmese bile iz kalan yer acıyordu.”