Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bazen hiç kimsenin olmadığı yerde olmak 'erdem' dir
Ehl-i Keyf statü peşinde değildir. Günümüz sosyal hayatının dayattığı semboller peşinde koşmaz. O onaylanmak peşinde de koşmaz. İstese de koşamaz. Onaylanmak kaygısı pek çok temel insan hakkının özüne dokunduğu gibi seyahat özgürlüğü ve hatta yerleşme özgürlüğünü de kısıtlar.
Günümüzde uzun zamandır yaşadığımız şehrin veya defalarca kez yürüdüğümüz bir sokağın kimsenin keşfetmediği ayrıntılarını ortaya koymak onaylanmak getirmez. Aynı şekilde sosyal ağlarda Paris te çektirilen bir fotoğraf Mardin'de yakalanan bir kareden çok daha fazla beğeni toplayacaktır.
Aynı şekilde bu statü işaretleri bizi Afrika nın ortasında Sahra Çölü'nde yaşamaktan alıkoyarken varımızı yoğumuzu ortaya koyup Prag da iki günümüzü geçirmek zorunluluğuna iter. Özgürlük bunun neresinde?
Ehl-i Keyf özgürlüğünden taviz veremez. O keşiflerinde özgür olduğu kadar özgündür de. Gözardı edilen detaylarda keşiflerinde gerçekleştirebilir. İlhamlarını onaylanmayan coğrafyada ve bazen de her gün geçtiği sokağın kenarında bulabilir.
Diğer taraftan onaylanma kaygısı sadece yaşamlarımızı değil düşüncelerimizi de tek tipleştirir. Zenginlik bunun neresinde?
Ehl-i Keyf'in cesur olması gerektiğini daha önceden belirtmiştim. Onaylanma kaygısından uzaklaşabilmek cesaret gerektirir. Sosyal hayvanlar olduğu ileri sürülen insanlar sadece onaylanarak sosyal statülerini yükseltemezler. Bilimsel, siyasi, dini, edebi bir çok başarı kazanmış ve nihayetinde sosyal ağlardaki gibi sadece bikaç onaylanma şeklinde olmayan ve fakat toplumların geniş mutabakatı ile onaylanan kişiler, bu aşamalara gelinceye değin onaylanmamışlardır.
Şu halde ehl-i keyf cesaret etmeli ve sokağın kenarında ya da herkesin göz ardı ettiği o çölde ilhamlarını aramalıdır.
Cesaretle..
0 notes
Text
Heyecan en iyi rehberdir
- “ Farklı kazanımları elde edebilmek için farklı yollardan gitmeli, hiç yapılmamış olanı yapmalı” demiştin. Farklı yolları açabilmek, tamam da yönümüzü nasıl belirleyeceğiz?
+ Heyecan yoğunluğu duygusal ve hatta mantıksal düzlemde çalışan en iyi pusuladır. Güvenilirdir. Şöyle ki yeni bir yol açmak, yapılmamış olanı yapmak için atılacak ilk adımın yönüne sadece ve sadece heyecan yoğunluğumuza bakarak karar verebiliriz. Heyecan alınan risk ile orantılıdır. Risk de yapılmamış olanı yapmakla doğru orantılı olarak artar. En büyük kazanımları da hiç yapılmamış olanı yapmakla elde edebileceğimizden, bu basit orantının bize heyecan yoğunluğunun en iyi pusula olduğunu işaret ettiğini göreceğiz.
- Ehl-i Keyf özelinde değerlendirdiğimizde hayatın “hazzını” yakalamak için çaba gösteren bir insanın risk alması hiç hazza işaret etmiyor gibi geliyor.
+ Unutma ki gerçek haz o anda aldığın geçici keyiften almış olduğun haz olamaz. Çünkü bu durumlar zıttı ile tekemmül eder. Kısa süren bir haz halinin tek açıklaması kendini gerçekleştirememiş veya hayat ormanında çıkış yolunu açamamış kişinin açlıktan ölmemek için zehirli mantar yemesi gibidir. Oysa ki yolunu açmış kişinin ormanın dışına çıkabildiğinde, arkasına dönüp baktığında gördüğü o ormanın sadece güzel bir manzaranın parçası olduğu ve abartılacak bir yanının olmadığıdır. Bu görüşü yakalayan bir bireyin o ormanın sunduğu zehirli olmasa bile onunla yetinemeyeceği aşikardır.
- Şu halde gerçek hazzın hayat ormanının dışında fark edilebileceğini anlıyorum ve fakat bu nedir?
+ En yüksek haz bir ide ise o herkesin karşısına başka bir olgu içerisinde gelecektir. Aslında en yüksek haz tek bir ide olmakla beraber hepimizin karşısına farklı cisim, insan veya duygu veya çok farklı bir olgu olarak çıkabilir. Bu noktada o hazzın bize sunduğu görüntüden ziyade ona ulaşmış, onu yakalamış ve daha da önemlisi tüketemeyeceğimiz bir varlık olduğunu anlayarak sonuna kadar bu hissin mutluluğunu yaşamaktır. İşte gerçek keyif budur.
5 notes
·
View notes
Text
“Some people feel the rain, others just get wet.“ Bob Marley
Güzel demiş Bob Marley. “Bazıları yağmuru hisseder, diğerleri sadece ıslanır.” Daha geniş bakış açısı ile yaklaştığımızda yağmuru hissetmenin beraberinde içimize huzurla doldurduğumuz ıslak toprak kokusu ve olumlu hislerimizdeki gelişimimize öncülük ettiğini görürüz. “Diğerleri”nden isek ıslanmamak için hızlı adımlarla koşturup bir saçak altı bulmak için uğraştığımızı, bu arada üzerimize yoldan geçen bir araçtan çamur sıçradığını görür ve hasta olabileceğimizi düşünürüz.
Şimdi “yağmuru hissedenler” için biraz daha genişletelim. Ehl-i Keyf yağmuru hissetmek için arar, Ehl-i Keyf gerektiğinde yağmur duasına da çıkar. Çünkü bilir ki insanın ruhuna huzur veren o toprak kokusu iri taneli yağmur damlalarının ardından gelir. Ona yağmur altında bakanlar “ahmak ıslatan bir yağmur altında ıslanan bir ahmak daha” görürler. Oysa ne demiş Nietzche: “Müziğin sesini duymayanlar dans edenleri deli sanarlar.” Şu halde yağmuru hissetmeye müziği dinlemeye devam etmeli. Kimsenin hissetmediğini hissetmeli ve kimsenin duymadığını duymalıyız ki kimsenin ol(a)madığı kadar mutlu olalım.
Biraz daha ötesine taşıyalım. Ehl-i Keyf karşısına çıkan yağmurlu fırtınalı havalarda huzur olduğunu bilir. Gidilmemiş/açılmamış yollarda çok farklı keşfedilmemiş mutlulukların ve hazların bulunduğunu da bilir. Kaşif ruhu aynı zamanda bir “haz” avcısıdır. Kimsenin tatmadığı meyveleri tatmayı, kimsenin bilmediği yerlere gidecek “yeni” yollar açmayı hayal eder. Daha da ötesi hayallerinin peşinden koşar. Koşarken düştüğünde Muhammed Ali’nin şu sözünü de dilinden düşürmez: “Yorulduğunda vazgeçmeyi değil, dinlenmeyi öğren!”.
Unutmayın; yağmur ve çamur, zorluk ve bela değildir. Olsa olsa huzur ve hazdır.
2 notes
·
View notes
Text
Kervan Yolda Düzülmez
Ehl-i Keyf zamanlamayı önemser. Tüm şartlar olgunlaşmadan ve en uygun zaman gelmeden harekete geçmez. Ehl-i Keyf kervanı yolda düzmez. Hazırlığını yapar ve ancak gereksiz detaylarda boğulmaz.
Gece (!) mi gündüz (!) mü yol alacağını şartları göz önünde bulundurarak hesaplar. Ama gidilen yollardan gitmemesi gerektiğini, yeni yollar açması gerektiğini de bilir.
Nihayet yolculuğun bir süreç olduğunu bilir. Bu süreçte yorulduğunda Muhammed Ali nin deyimiyle dinlenmeyi öğrenir, vazgeçmeyi değil. Unutulmamalı ki başarı bir yolculuktur, varılacak bir yer değildir.
Nihayet yapılması gereken hamle tüm şartlar olgunlaştığında, yolculuğun belirli bir içsel seviyeye ulaştığına emin olunduğunda yapılır. Tek hamle hakkımız var, ancak yanlış yapmak o hareketi hiç yapmamaktan çok daha iyidir.
İyi yolculuklar.
1 note
·
View note
Text
Varoluşçuluk üzerine Sartre’dan kısa bir alıntı (’şimdi’ önemli)
“Çevreme kaygılı gözlerle baktım, şimdi’den başka tek şey yoktu. Şimdi’leri içinde kabuk bağlamış, hafif ve sağlam mobilyalar; bir masa, bir yatak, bir aynalı dolap ve.. ben. Şimdi’nin gerçek özü kendini açığa vuruyordu. Şimdi var olandı, şimdi olmayan hiçbir şey varoluşmuyordu. Geçmiş var olan bir şey değildi. Hem de hiç değildi. Ne eşyada hatta ne de düşüncemde varoluşuyordu. Kendi geçmişimin benden kaçmış olduğunu çoktan beri anlamıştım. Ama benim alanımın dışına kaçmış olduğuna inanmıştım. Benim gözümde geçmiş, bir çeşit emekliye çıkarma; bir başka varoluşma biçimi, bir tatil ve hareketsizlikti. İşi biten her olay, kendi kendine bir kutunun içine usulca giriyor ve bir fahri olay niteliği alıyordu. Hiçliği düşünmek bu kadar zordur işte. Ama şimdi anladım, eşyanın, görünüşünü aşan bir varlığı yok. Onların ardında... hiçbir şey yok.”
Kaynak: Sartre, Jean Paul, “Bulantı”, Çeviren: Selahattin Hilav, Can Sanat Yayınları, 36. Basım, 2018 Ocak, S. 145-146
0 notes
Text
“Bugün sevdiğiniz bir şeyi yarın sevmeme olasılığınız olduğunu sakın unutmayın. Kalıplaşmalar genelde 30 yaşından sonra başlar. Elde edemediğiniz şeyler için gülümseyebilmeyi öğrenin. Zaten beş sene sonra onu hala istiyor olma ihtimaliniz bile çok düşük.”
Kaynak: Oğut, Aykut, “Artık Zenginim”, Doğan Novus Yayınları, 2015 Aralık, s. 208.
0 notes
Video
youtube
O zaman bir Ehl-i Keyf dinlencesi daha gelsin..
0 notes
Text
En iyi yol bilmediğin yoldur
+ Ehl-i Keyf bilmediği yollara cesurca girmeli ve kaşif ruhunu her fırsatta ortaya koymalıdır. O unutmamalıdır ki kendi dinginliğini sağlamak için beyhude harcadığı her saniye dinginliği ne ulaşacak yollarda/labirentte kaybolmaktır.
- Şu halde ne yapmalı Ehl-i Keyf?
+ Ya o yeni yolu açacak ya da kendi yolunu açması için başkasına yol verecek. Ancak ikincisinde özgürlük söz konusu olmayacak. Unutmamalı ki özgürlük veya özgür olabilmek cesaret ağacının tatlı meyvesidir. Hiç kimse ona bu yolun çiçekli güzel bir yol olacağını vaat etmedi. Ama bataklıkta da olsa yürümesi beklemesinden iyidir.
- Bildiğimiz yol da aynı yere çıkıyorsa niye güvenle o yolda ilerlememeli?
+ Farklı kazanımları elde edebilmek için farklı yollardan gitmeli, hiç yapılmamış olanı yapmalı. Yaşamak adı altında nefes alıp vermek dışında yapılan her faaliyet birbirinden farklıdır. Yaşam farklılıkları sever, farklı hissetmeyi, dinamizmi sever. İlkesi gereği dinamiktir. Her his her defasında farklı hissedilir. Heyecanımız bu yüzdendir.
0 notes
Text
Çantalar
"Tüm mesele de bu zaten" diye yanıtladı yabancı, hala gülümsüyordu. "Anlamıyor musunuz? Eğer nereye gittiğimi bilmiyorsam, o zaman oraya varmam için bana neyin gerekli olduğunu nasıl bilebilirdim ki?" sorusuna bir yanıt istediği gözlerinden okunuyordu.
“Doğru” dedi adam, farkına varmadan.
“Yani o zaman, ne halt etmeye tüm o çantaları taşıyordum ki? Gerçek şu ki buna iyi bir yanıt bulamadım, dolayısıyla, onları hemen orada, oturduğum yerde bıraktım.”
“Peki sonra ne oldu? Nereye gittiniz? Yaşamınız değişti mi?”
Yabancının bakışı art arda yağan sorularını kesmesine neden oldu. “Biraz zaman alsa da, yaşama bakışım değiştikçe yaşamımın da değiştiğini görmeye başlamam çok sürmedi. Taşımış olduğum bütün o çantaların yükü olmayınca, yaşamın görev olarak geçirilmesi gereken bir yer değil, olmak için harika bir yer olduğunu görmeye başladım.”
Kaynak: Finley, Guy, “Vazgeçebilmek”, Destek Yayınları, 2017 Mart, s. 266.
0 notes
Text
Korktuğu şeye hizmet edenler, hizmetlerine karşılık aldıkları tek şeyin daha fazla korkmak olduğunu görmeyi başaramazlar
Vazgeçebilmek, Guy Finley
0 notes
Text
Yollara düşme vakti yaklaşırken
Yollara çıkmak gerek. Nereye varacağımızın bir önemi yok. Önemli olan yol almak. Gerçekten yola çıkarken içerden de gemilerin kalktığını görmek lazım. Yolları yavaş yavaş sindire sindire gitmek lazım ki tekrar düşünebilelim. O yüzden kara yolculuğu yürümek veya bisiklet olmalı, denizde ise yelkenli olmalı. Amaç sağlıklı yaşamdan ziyade sağlıklı düşünme olmalı. Seyyah olmalı ve fakat gezgin bir tüccar değil. Çok düşünmeli yolda giderken ve fakat yol bittiğinde bir cümle çıkmalı ağızdan.
Ehl-i Keyf her daim hazır tutar aklını da atını da uzun düşüncelere uzun yolculuklara. Yollar ehl-i keyfi özgür kılar. O yalnızdır yolunda da düşüncesinde de. Daha çok koşalım daha çok pedallayalım, rüzgarları takip edelim, gelmeyen ilhamlarımızı bulalım.
6 notes
·
View notes
Video
youtube
Ehl-i Keyf dinlencelerinden bir tanesi gelsin o halde :)
0 notes
Text
Ehl-i Keyf sürekli kendini gözlemler
Kendini gözlemlemekten kast yaşam düzeyi ve sorun olarak algılanılan konulara bakış açımız ve bir noktada paradigmalarımızın gözden geçirilmesidir. Aslında karşılaşılan sorunlarda duyulan kaygı ve korku gerçeği yansıtmamakta olup algılayışımızdan ibarettir. Bunları kenara bıraktığımızda, kaygılarımızı/korkularımızı gözlemlemeye başladığımızda bunları aşmak gibi bir gayrete gerek kalmayacağı da ortaya çıkacaktır(from: Vazgeçebilmek).
0 notes
Text
Ehl-i Keyf in yazılı kaynakları:
1- Vazgeçebilmek - Guy Finley
2- Tanrılar Okulu - Stefano D'Anna
1 note
·
View note
Text
Ehl-i Keyf büyük düşünür, madalyonun diğer yüzünü görür!
+ Her işin ve her uğraşın 'keyif' duyulabilecek yanları vardır. Aslında bize gelen her olgunun iki yönü vardır. Birincisi görünen, hissedilebilen veya etkileri nedeniyle varlığı kabullenilen yön, ikincisi ise insanın özüne etkiyen yöndür.
- Tamam da önümüze gelen tüm olgular bize etkir, ben bahsettiğin iki yön arasında pek bir fark göremiyorum.
+ Hayır, basit bir örnekle açıklayabiliriz. Örneğin öğrenmek amacıyla bir kitabı okuduğumuzu düşünelim. Okuruz ve öğreniriz, bu birinci yöndür. İkinci yön ise okuma yapma işine olan bakış açımıza ilişkindir. Okuma işi hakkındaki düşüncelerimizde ister istemez bir gelişme yaşanır. Bu işten keyif aldığımızı ya da almadığımızı düşünürüz. Almadığımız yönünde gelişen olumsuz kanaatler birinci yönde ki bu örnekte okuyup öğrenme işindeki verimi azaltır ve 'keyif' siz dakikalara sebep olur.
- Yani yaptığımız her işten keyif alma imkanı elimizde mi? Bu nasıl mümkün olabilir ki?
+ İkinci yön yani insanın özüne etkiyen yöne yönelik ayrıca geliştirilen basit bir dikkat bunu sağlayacaktır. Örneğimizden devam edecek olursak kitabı okurken sadece öğrenmeye değil okuma faaliyetleri hakkında bizde gelişen ve değişen kanaatlere de dikkat etmeliyiz, bunu bilinçli olarak yapmalıyız, unutma kendi haline bırakılan bilinçaltı olumsuz çalışır, dolayısıyla okumanın gerekliliği yanında salt okuma faaliyetinden elde edilen haz üzerinde de önemle durmalıyız. Her işte keyif almak ve öze olumlu katkılar sunmak mümkün.
0 notes
Text
Amerikalıların ünlü bir sözü vardır :)
Tabi ki aklınıza gelen o meşhur sözden bahsetmiyorum, bu başka: 'Las Vegas ta olan Las Vegas ta kalır'
Ehl-i keyf in altın kuralıdır, her şey ait olduğu yerde kalır, bilinenler gerekmedikçe konuşulmaz ve Pandoranın kutusu açılmaz.
Kalın sağlıcakla
0 notes
Text
Bundan daha utanç verici ne olabilirdi bilemiyorum ki
Hakikaten ne olabilirdi ki ;)
0 notes