dunyayiahter-blog
Ahter اختر
28 posts
dokununca yanan ışığa olanlar*
Don't wanna be here? Send us removal request.
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media
Doluyum. Hıncahınç. Kanıyorum.
Yal va rı yo rum.
Ellerimi yere bırakıp dua ediyorum artık. Alnımı bileklerime bırakıp, ateşimi nabzımla nabzımı ateşimle ölçerek dileniyorum dermanımı. Topuklarım acıyor, yürüyemiyorum. Diz çöküyorum. Kapanan kapının ardını arıyorum. Orada mısın hala? Allah yaratmamış mıydı seni benim için? Bu soru küfr içerir, dur. Senin için imanımdan olmayayım-seninle etmişken aşka iman. Ben bir senin için kahrolmayayım, duuur! Bir de saçlarım için kahrolayım, ellerinin izini bir telinden diğer teline anlatıp duran, saklayan. Seni benim için yaratmamış mıydı Allaaah!?
Hani. Hani. Hanisin. Hangisisin şu sönüp gitmek için aydan izin isteyen yıldızların. Yook dur. Senden yıldız olmaz. Olsa da aydan sana izin çıkmaz. Benim o, sönüp giden. Senden âseman olur. Beni bağrından silip atman için.. sen beni bir yıldızmışım gibi sil oradan. Sil, sil.. ben ertesi günlerin hepsinde, her Allah'ın gününde, hatta en zor gecelerinde, yani her gecende senin, bakıp durduğun ve asla söz geçiremediğin ve dünyayı allak bullak etmekte ısrarcı, denizlerle alay eden o yüzü yaralı ay olacağım. Ay. Âseman'da Setare değil Mâh olacağım artık. Yüzümdeki yaralar senin nazarlarından olacak. Sen baktın bana, gece karası gözlerinle. Artık iyileşir miyim ben? İyileşmeyiz diyor* okuduğum bütün şiirler. Ve ben yaralarımı deşip acımı çoğaltmak için daha fazla şiir okuyorum artık. Ve kafamda dönüp duran cümleleri toplayamıyorum. Okuyorum toparlansınlar diye. Daha çok dağılıyorlar. Kırmızı lekeler bırakıyorlar değdikleri yerlere. Kanayan bir parmak gibi, dağılan bir nar gibi. Nar gibi nar. Kanatan ya da yakan. Tırnaklarımı geçire geçire soyuyorum dağıtıyorum bir narı. Canım nasıl acıyor biliyor musun? Biliyorsun. Tırnaklarım nasıl yanıyor kıppkırmızı. Haz duyuyorum bundan. Sanki kalbimi oyup oyup dağıtıyormuşum gibi. Nasıl bir şey biliyor musun? Biliyorsun.
Ama işte. Bir nar dağılınca bir kere. -Ateş olan da meyve olan da- bir daha toplanmıyor, durdurulmuyor. Yıldız oldum, nar oldum, gül oldum...söndüm, dağıldım, soldum. Şimdi ay olacağım ay. Yaralarım senin kirpiklerine haleler takacak. Kör olmayasın göresin beni diye. Ve dokunamayasın diye bağrının orta yerinde ama sana iliklenmeden öylece asılı kalacağım boşlukta. Senin beni ittiğin boşlukta. "Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni" der gibi. Yankılanır gibi bomboş odalarında kalbinin. Ve tıklım tıklım kederle hüzünle dolu olan beyninin kıvrımlarında dikenlerimle kanatarak her yanını kendimle bir soldurarak ve bahçemin ölümünü göstererek sana. Takılıp duracağım o güzeller güzeli kirpiklerine. Be ra ber kahhhrolacağız. Aynı şeyi sevdik biz. Sevdayı. Zor değil* Kolay da değil. Biliyorum. Biliyorsun.
1 note · View note
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Bir sabahında bir kasımın
Yaprakları tek tek boyuyorken Allah
Ve serpiyorken onları yerlere
Ağaçlar eliyle
Ben durmadan yaralarımı sarıyorum
Yerden alıp alıp onları
Sana muhtacım
Sana
Ve isyanım doldurabilir-di
Kulaklarını
Duysaydın eğer beni
Kimdim ben, Hasret'im!
Ben kimdim ki, böyle geldim sana.
Bağışlama
Bağışlama ki kalmasın
Gidecek yerim.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Orfeas Orfeas dégidi Orfeas!
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ne çok düğüm var arada. Anlıyorum, anlatamam.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media
Kaç kere soldum ben.
Neredeydin?
Böceklenmiş yapraklarında bir vakit güzeller güzeli çiçeklerin
Ellerimi gezdirdim
Üşüdüm, korktum
Hatırasını aldım ve yapraklarını
Fakat kaç kere solmuşlar
Neredeydim?
Seni arıyordum;
Daha kolay son baharın son deminde
Direnmiş bir çiçek bulmak.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Diyecek bir şey mi bıraktın?
Gözlerini özlemek istemiyorum artık.
Madem diyecek bir şey bırakmadın
Neden kirpiklerin adedince özlenecek
Halin var?
Dayanamıyorum, oysa nasıl da güçlü duruyorum.
İçinden kemirilmiş tahtalar gibi
Biri bir gün tekmeyle yahut bir el darbesiyle
Yoklayacak
Ve derme çatma evim yıkılacak.
Bekliyorum.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Kasım 2019
Tumblr media
2 notes · View notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media
Kendimi şiirlerde, fotoğraflarda, ölmek üzere olan bir kuşun yavaşça kapanan göz kapağında, çıplak ağaçlarda görüp görüp duraksıyorum. Bir kaç gündür ağlamıyorum.
Kaç bir kaç gündür, bilmiyorum.
Rüyalarımı hatırlamıyorum. Belki rüyalarımda göz yaşı hali devam ediyordur. Bilmiyorum. Kelebekleri görmedim bir daha. Neye işaret, neye işaret diye bakıp dururdum tabirini bilsem bile. Rüyamda kelebekleri görmeyi çok seviyorum. Yeniden diliyorum da. Çünkü sana işaret ederlerdi. Kanatlarıyla. Ellerimde ipek ipek kıpırdanışlarıyla. Ellerim erirdi sanki. Güzellikten. Uyuyup uyanınca yokluğunun gri duvarlı soğuk sabahlarına, kederden eriyor ellerim. Çizgileri artan ellerim. Tek başına susan ve çiçeklerden uzaklaşıp lekelenmiş vişne ağacı yapraklarına güzellemeler yazmak isteyen. Fakir ellerim. Cennet elması ağacının dökülmüş büyük kırmızı yapraklarına kalbini sarıp eski bir fotoğraf albümünde saklayan sararmış ellerim. Eriyor.
Ziyanı yok canımın canı.
Yok ziyanı. Vuruldum ben. Yuvamdan kaçmıştım ve hak etmiştim. Neye dokunsam ziyan ettim. Ve sonunda vuruldum. Hak etmiştim. Erisin, bırak. Ellerim böyle böyle erisin. Ne bir kedinin tüyünde ne bir kuşun kanadında ne senin saçlarında..Sabah kalkınca çaresizce iki yanıma salladığımda kollarımı, oracıkta, boşlukta, soğukta erisin.
Yok olsun. Dayanamıyorum. Taşıyamıyorum.
Tutamıyorum biriyle diğerini. Teselli edemiyorum kendimi. Kendi kendime ağlarken annemin sesine yakalanıyorum. Ve gelip titreyen sesiyle, sen küçükken de böyle odana çekilir ağlardın, ne oldu söyle bana, diyor. Söyleyemiyorum. Kederim de ellerim de kalbim de bir sabah kalkınca iki yanımda erisin dursun. Dirilmesin. Tarifi yitip gittikçe ağırlaşan bu suskunluklarımı ellerimde taşıyamıyorum. Bırakıyorum. Her sabah iki yanıma. Gece yine gelip onlara sarınarak uyuyorum. Ve rüyalarım g��zelse de belki de bu yüzden hatırlamıyorum. Ben küçükken de böyleydim...bu cümleyi hatırladıkça burnumun direği sızlayacak artık. Çünkü hiç büyüyemiyorum. Gözlerim bir dostun benzetmesiyle dalgın ve boş bakan iki kara üzüm gibi. Yorgun dalından. Ellerim erise ve unuttursalar ellerini? Gözlerimi n'edeceğim?
Kahrolacağım ben. En iyisi bu. Kahhhır. Sağğğır. Ağııır. Kapppkara. Yara. Sahra. Gece. Tek hece. Âhh! Kan. Kusan. Susan. Susayan. Çöl. Kupkuru bir göl. Kıvrılırken kanayan menderesler. Kanarken kıvranan içimde sesler. Hıçkırıklar. Öksürükler. Islak yastıklar. Peçeteler. Karanlıklarda etrafa tutunarak erimeyen gözleri yıkayan eller. Hepsi erisin.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Yalan söyleyenler, koruyorlar sevda dedikleri şeylerini. Neyse o dedikleri. Ben yanlış bir şeye mi sevda dedim? Yalan söyleyemediğim için mi koruyamadım? Sevda benim işim değil miydi sevgilim? Değilmiş. Sanki boynumda derin bir kesik varmış, elimi onun üzerine bastırıp durmaktan yorulmuş gibiyim. Yorgun ve günden güne çizgileri artan ellerim boynumu sıvazlıyor sürekli. Bir yandan damarlarımdan akan kan sanki avcuma doluveriyormuş gibi irkilip acıdan gözlerimi kapatıyorum. Kirpiklerim, birbirlerine bir savaş meydanında iki ordunun birbirine karıştığı anki gibi karışıp çağırıyorlar kanayacak gözyaşını. Sen de sanıyorsun ki ben ateşkes ilan edip unuttum her hatırayı. Barut kokuyorum sevgilim. Üstüm başım kan.
Ağlıyorum durmadan. Sürekli kayıp veriyorum. Her gün bir kelimen terk ediyor beni. Sadece giden sen olsan, avuturdum ben kendimi. Kelimelerin nereye gidiyor, sesin, gözlerin..hele kokun. Nereye gidiyorlar Allah aşkına beni böyle öksüz bırakıp. Soramıyorum. Her ikindi kuşumu avcuma alıp gözlerine bakıp kanatlarına bakıp ağlıyorum. Göğünde bir kuş olsaydım ve camına konup seyretseydim yalnızlığını ve yalvarsaydım açman için camı, böyle olmazdım inan. Bu kadar çaresiz olmazdım. Bu nedir, bu içime soluk diye çektiğim ateş?
Şarkılar, kediler, kuşlar, ağaçlar, yapraklar, ıhlamur, rüzgar, sonbahar, arkası hıçkırık dolu tebessümler, dertleşir gibi konuşup asıl derdi öldürmek ister gibi susmalar...hiç biri avutamıyor beni. Avutsalar ağlamayı bırakır gözlerimi ovalamazdım küçük çocuk gibi.
Büyüyemiyorum sevgilim. Sen de gittin, bir hastane odasına mı uzak bir dağbaşına mı, başka bir boyuna mı, başka bir gülüşe mi, başka bir şehre mi... gittin işte, ben boyuna aynı acının havuzu içinde dönüp duran hasta bir balık gibi. Gün gün ölüyorum.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media
Adın, duamdır. Sen, onu unuttum sanıyorsun.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Tumblr media
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
l’art l’emporte*
4 notes · View notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
ellerimde bir beyaz hüzün. senden kaçsam sana sığınıyorum; tanrı katındadır adın. yüzün ve sözün ve gülüşün oradadır. meleklerin rükûda durup durduğu yerde bezenmiştir senin o güzel boynun öyle bükük, öyle cennet bahçesine kokan. sen bilemezsin, ben duyarım. dağlar ardında da olsan hiç bir bahçe vekili olamaz o kokunun. gül ağaçları şikayetçidir artık onlara su vermeyişimden. ben bahçemi buldum, talan da olsa uzak da olsa zemheri de vursa dikenleri de olsa benim olan benimdir ve gerisi kiminse kimindir. sen tanrının ruhusun ve benim varlığım...sana böyle bakıyorum. yalnızca biraz daha yaşlıdır gözlerim ve hüznün kendine has gülümsemesi asılıdır dudaklarımın çizgisinde. ve benden uzağa uçmana müsaadesi yoktur bu ellerin.
4 notes · View notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
bakabilirim. saatlerce, gecelerce, günlerce, aylarca.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
501 notes · View notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Biliyor musunuz, içimdeki bu isyanla bir gün ayaklanacağım? Biliyor musunuz, sabrediyorum? Kalbinizden rahminize düşmüş sakat anlayışlarınızın gün aşırı zihnimizin eline tutuşturulmasından ve buna öğüt denmesinden, tecrübe denmesinden, din denmesinden, ayıp denmesinden, olmazlardan, mahcup olmamak gerekliliğinden, günah olmayan günahlar yüzünden iki büklüm olmalardan, öğretilmiş fakat yaşanmamış inançtan, itaat edilmemiş sevdadan, itaat edilirken kölesi olunmuş yanlış akıldan, yaratılmış tanrılardan, var olan tanrı yerine yaratılmamış yarınlardan korkmaktan, geçmişe kırgın kırgın bakmaktan, dinlenilmemekten ama buna rağmen yük görülmekten, kadın olmaktan, kadın olamamaktan, saçlarımdan, gözlerimden, ellerimden, kaburgamdan, kaburgam içinde nefes alan her şeyden yoruldum, bıktım, usandım.
Bilmiyorsunuz, ne lüzum? Bilseniz, ne fayda?
1 note · View note
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Elleriyle elimi tutan bir kediye..
beni şu ellerin arasında unutun. hatırlamayın.
beni bu eller alıp götürsün.
-Bilmediğim bir merhamete muhtacım. Belki tanrı muhafazası belki yârin ilelebed varlığı. 
Anlayamadığım ve anlatamadığım bir bakışı arıyorum. Duymadığım halde beni avutacak bir sözcük söyle bana. Böyle tut elimi fakat bırakmadan evvel haber ver. Avunurum, süresi mühim değil. Çünkü canım yanıyor desem de anlamayacaksın. Nasıl anlarsın? Şey gibi bu, suçun günahın yokken karnına atılan tekme gibi. Duyuyor musun? Tuttuysan elimi duyarsın. Ki tuttun. Ki buldun beni. Beni hep bulurlar da ben niye hep kayboluyorum? Dört yaşındayken de kaybolmuştum. Polisler bulmuştu. Hem ağlayıp hem bana verdikleri çikolatayı yemiştim. Evin nerede diye sordular öylesine ileriye uzatıp işaret parmağımı orası demiştim. Güldüler ama buldular evi. Babam kızmıştı kayboldum diye. Ben de bana bağırma diye ona kızmıştım. Sonra bunu anlatıp anlatıp güldük hep. Oysa gülünecek ne vardı? Kaybolmuştum, ağlayarak çikolata yiyip avunmaya çalışıyordum, evim bulunsa neydi, kaybolmuştum. Melankoli yapmıyorum yemin ederim, geniş yorumluyorum sadece; o günden beri olmasa da bir günden beri sürekli kayboluyorum. Bulunamıyorum. Elimi kaldırıp evim orası diyemiyorum. Suçum mu bu benim? Başı boşluğum mu? Bitmeyen dert çoğaltma zamanlarım mı? Kendi canımı kendim acıtıp kendim kanattım, kabul. Ama tutuyorsun sonuçta elimi. Ve bırakmadan evvel bir hareketlen, bir ses ver. Anlamadığım ama avunduğum bir ses olsun.
0 notes
dunyayiahter-blog · 5 years ago
Text
Bükme boynunu , hükmün yok.
0 notes