Text
Zihnimde savaş vardı
Düşüncelerim ihtimallerin iplerini boyunlarına takıp intihar ettiler
Dünyanın karşısında teslim oldular
Kayboldum küf tutmuş heves kokulu cesetlerin arasında
Adım atamadım
Kan kokusu sardı zihnimin duvarlarını
Rutubet bağladı düşüncelerimi
İzbe köşelere çekildi umudum
..
Sessiz dediler ben sağır olurken gürültüden
Belki duyarlar diye bekledim
Duymadılar
Aklımın avuçlarımdan kayıp gittiğini bilmedi
Tenimin ardına sakladığım cesetlerin solukluğundan bir parçayı belki görürler diye gözlerime ekledim
Görmediler
Bende yuttum tüm söyleyeceklerimi
Zihnimin içindeki savaştan sağ çıkamadım
Artık sadece sıcak bir bedenin ardında canını teslim etmiş bir ölüyüm...
13 notes
·
View notes
Text
Sert bir hoyrat geçmiş içimden
Parçalarım oraya buraya savrulmuş
Geriye bir şey kalmamış benden...
...
Bir çocuğun masum sevinci gibi parıldamış umudumun kırıntıları
Ruhumun dağıldığı yerler acımış güneşin ışığında
Aydınlığı görünce afallamış ruhum
Sendelemiş karanlığı zihnimin
Sızlamış yaralarım en derinden
Zamanın üstünden geçip benim geçemediklerimde takılı kalmışım...
7 notes
·
View notes
Text
Kahve içip şarkı dinlerken şiir okumak>tüm aktiviteler
6 notes
·
View notes
Text
Yaşamıyordum sen zihnime ilk düştüğünde, ruhumu üşüten kalabalıktan kaçıp oraya sığındım. Zihnime yansıyan gölgende soluklandım. Yok olan varlığına tutundum, aklımı kaçırmamak için...
5 notes
·
View notes
Text
Herkesten uzakta, dünyanın dışında ama herkesçe içinde, kimsenin olmadığı, kalabalıklardan, kötülüklerden, karanlıktan soyunmuş, unutulmuş bir köşede bir bütün olalım karışırken ruhumuz, varlıklarımız birbirinde nefeslensin, çok tükendim, bittiğimiz yerlerden yeniden başlayalım...
5 notes
·
View notes
Text
Her uyandığımda çocuk gibi perdenin ufak aralığından dışarı bakıyorum, kar yağmış mı diye. Hevesle bakındığım sokakların, çatıların, arabaların aynı sıkıcılığında olduğunu görünce hayal kırıklığıyla perdeyi geri örtüyorum. Her gün böyle geçiyor ve en sonunda perdeyi açtığımda her yeri kaplamış beyaz örtüyle karşılaşıyorum. Pencereyi açıp elimi uzatıyorum. Avuçlarıma bir kar tanesi düşüyor. Gülümsüyorum. Parmaklarım arafta kalmış gibi hafif kırık duruyor. Sıkmak istemiyorum, yok olmasını hızlandırmamak için. Çok aralık da bırakmıyorum erir diye. Ama tenim aynı. Sıcaklığı değişmedikçe o kar tanesini avucumda barındıramayacağımı unutuyorum her defansında. O an eriyecek diye çıkaramıyorum anın tadını. Yaşayamıyorum. İşte mutluluk da o kar tanesi gibi benim için. Doya doya yaşayamıyorum biter diye. Hiçbir şey yapmadan da duramıyorum çünkü zaman hızla geçerken ben onu kontrol edemezken bu anı da tıpkı diğerleri gibi özel hislerle süsleyemeden uğurlamak istemiyorum. O telaşla yanı başımdaki küçük mutlulukları kaçırıyorum. Günün doğumu, batımı, mevsimler hatta o yağan kar bile yitiriyor önemini. Görememeye başlıyorum evrenim sunduğu ücretsiz güzellikleri. Ama unutuyorum o telaşlı koşturmacada ararken mutluluğu, ruhum da o kar tanesini tutmaya çalışan ellerim gibi değişmedikçe hiçbir güzellik barınamaz orada. Mutluluğu uzaklarda aramadan önce içime bakmayı, önce orayı iyileştirmeyi, orayı temizlemeyi, çiçekleri oraya ekmeyi unutuyorum...
3 notes
·
View notes
Text
'çok uzaktayım ama bulur o beni'
4 notes
·
View notes
Text
Bazı anlar vardır ya hani ruhumuzun parçaları içimize sığmayıp avuçlarımıza taşar. Cam kırıkları gibi batarlar ellerimize. O parçaların gebe kaldığı hayal kırıklıkları acısıyla yakar geçer tenimizi. En içimize ilmek ilmek işler ezberini. Dünyanın üzerimizden geçişiyle dağılmış varlığımızda canlı kalmak için çırpınan taraflarımızı elindeki çakıyla kazıyarak ve kanatarak öldürür. İşte o an varlığımızın teslim olduğu andır. Acının önünde diz çöktürdüğü, ellerimizi kaldırıp teslim olduğumuz, tükendiğimiz andır. Her şeyin bittiği sandığımız o an aynı zamanda evrenin kutsadığı geleceğimizin başlangıcıdır da. Önemli olan tükenişimizin içinde direnerek kendimizi bulmak, etrafa saçılmış umut kırıntılarımızı bulup avuçlarımızda birleştirmek ve bittiğimiz yerlerden başlayıp öldüğümüz yerlerden yaşamak için adım atmaktır.
3 notes
·
View notes
Text
Her şeye yeniden başladığın an en tükendiğin andır.
4 notes
·
View notes
Text
Öyle çok yorulmuşum ki ölmeyi beceremiyorum ama yaşamaya da halim yok sanki...
6 notes
·
View notes
Text
Sizin gözünüzde yaşıyorum çünkü ruhum kendini yaşatmaya yetmeyen, avuçlarının arasında sakladığı nefesi soğumasın diye bedenime üflüyor usulca...
1 note
·
View note
Text
Ayaklarım sağlam. Adım atabiliyorum. Ama ruhum bataklığa saplanmış gibi izbe köşesinden bir adım bile uzaklaşamıyor. Sıkışıp kalmış orada. Üzerine tutunamadığı hayatı devrilmiş. Çıkamıyor oradan. Onu kurtarabilmem için yaşamaya ikna etmem gerekiyor. Ama bunu her denediğim de anlıyorum ki ruhum çok yorgun. Çok yürüdüğümüzde yoruluruz, halimiz kalmaz, tabanlarımızda ağırlaşır ya adımlarımız. İşte ruhum da o çok yürümüş, çok yorulmuş kişi gibi. Öyle çok hırpalamışlar ki onu yaşamaya hali kalmamış...
1 note
·
View note
Text
Ayaklarım sağlam. Adım atabiliyorum. Ama ruhum bataklığa saplanmış gibi izbe köşesinden bir adım bile uzaklaşamıyor. Sıkışıp kalmış orada. Üzerine tutunamadığı hayatı devrilmiş. Çıkamıyor oradan. Onu kurtarabilmem için yaşamaya ikna etmem gerekiyor. Ama bunu her denediğim de anlıyorum ki ruhum çok yorgun. Çok yürüdüğümüzde yoruluruz, halimiz kalmaz, tabanlarımızda ağırlaşır ya adımlarımız. İşte ruhum da o çok yürümüş, çok yorulmuş kişi gibi. Öyle çok hırpalamışlar ki onu yaşamaya hali kalmamış...
1 note
·
View note
Text
Altında ıslanamadığım yağmurlara
Avuçlarımda eritemediğim kar tanelerine
Koşarak geçemediğim sokaklara
Kursağımda biriken gülüşlere
Bir bir eksilen takvim yapraklarına
Bir köşesinden tutunamadığm dünyaya
En çokta cesur olamayan kendime kırgınım...
2 notes
·
View notes
Text
Hani olur ya bazen. İçinden bir şeyleri uğurlamak zorunda kalırsın. Ağırlıklarına dayanamazsın çünkü. Ruhundaki yükler adımlarını ağırlaştırır. Yürüyemez, bir köşede durmak zorunda kalırsın. Ama ben bir köşede duramadım. Hiçliğe yolun ortasında yakalandım. Etrafımdan geçen arabalar, insanları dünyanın uzuvlarıydı. Ben ise dünyaya hiçbir tarafından yapıştırılamayan atık bir parça... Hep böyle hissettim kendimi. Hep o hiçbir yere ait olamayan parça gibi hissettim...
2 notes
·
View notes