crowbbh

[crowbbh]

ve ne yaparsam yapayım sevilmeyeceğimi biliyordum. çünkü insanlığa göre sevgi, koskoca bir hiçti. kendileri gibi. küçük bir çocuğun hayata tutunacak bir şeyi olmadığında dört yaşında okuma yazma öğrenmesi gibiydi. derdini anlatabilmek için.

[crowbbh]

boğazımda düğümlerle acıyı kanıma karıştırdım

[crowbbh]

"Benim kurtuluşum ancak benim gibi,benim kadar kurtuluşu özleyenin bana el vermesiyle mümkün."

[crowbbh]

bir şarapnel parçası seni öldürür de, yaşatır da. vücudunun neresine isabet edeceğine sen karar verirsin ve büyük bir arzuyla onu def edersin.

def bir araçtır. seni dilinin yetebileceği her yere uzandıran, sürükleyen bir araç.

kafatasımdan bütün vücuduma inen ağrıların kaynağını çözemiyorum. bütün seslerden, bütün kargaşadan ve bütün aciz anlardan sıyrılıp bir sona varmayı diliyorum.

ve son çok muhzip bir ifade ile beni karşılıyor, daha büyük bir küfür ile kucaklamayı bekliyor. belki, bu hayatın bir sonu olmayacaktı ama benim sonum apaçık karşımdaydı; gözlerin, ellerin, dudakların beni sona götürüyordu. oysa bütün bu gökyüzü, senin yüzün birer nimetti. bana verilen nimetleri geri çevirerek ne amacı güdüyordum? sorgularımın kesici bir alet olup beni parçaladığı zamanlar oluyor, bu sayede yaşamaya biraz daha alışıyorum. ve seni, içimde seni büyütüyorum.

[crowbbh]

acılarımız da birbirine benziyor artık. birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir izi var. bazen gözlerim doluyor karanlıkta. ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun yine kulağımın dibinde; hiç susmuyorsun, ağlamama asla müsade etmiyorsun. her şey affedildi diyorsun, hiç ayrılmayacağız diyorsun. keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca.

bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sonra bana. söylediğin her şeye inanıyorum o zaman. gözlerimi kapatıyorum her yer bembeyaz oluyor. yine el ele tutuşuyoruz iki çocuk gibi. sessizce söz veriyoruz birbirimize. aessizce verilen sözlere kim inanmaz? yalan mı söylüyorum yine sana? affet beni, affet.

bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı.

[crowbbh]

ve bir çocuk ağladı yaralı sokaklarda, bir umuda gebe kaldı seher,

nasılsa sura üfleyecek ruh,

ne de olsa bitecek bu hicran

ve sevgilim, göğün ışığı seni bana getirecek

[crowbbh]

yüreğimdeki hüznü silemiyorum

[crowbbh]

gözlerin önümden gitmiyor. bana acıyan gözlerle bakıyorsun.

[crowbbh]

benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya

[crowbbh]

bana bin vur bir say

[crowbbh]

dilimde eski bir rum türküsü yine yüz yaşında

[crowbbh]

sığındığım her kapının önünde diz çöktüm

[crowbbh]

[crowbbh]

beni sev; bas bağrına, beni göğsünün orta yerinden doğur

[crowbbh]

serserice dolaşan her şeye dokunabilmek için serseri oldum. nerede ısınacağını bilmeyen her şeye sevgiyle vuruldum. başıboş dolaşan her şeyi tutkuyla sevdim.

[crowbbh]

kaçtığım ne varsa başıma yıkıldı