captainsuedaviesstuff-blog
captainsuedaviesstuff-blog
Life is color
10 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Günden güne iyi olduğumu hissediyorum. Arkadaşlarıma verdiğim değeri arttırdığımı fark ediyorum. Artık eskisi kadar soğuk değilim onlara karşı. İş arkadaşlarım diye “ya zaten her gün görüşüyoruz niye incelik göstereyim onlara” mantığından sıyrıldım son zamanlarda. Böyle bir sevgi yumağı falan oldum. Her tarafımdan iyilik fışkırıyor. Hani bir aile evinde yemek öncesi ekmek alma görevi evin en küçüğüne aittir ya. “Hayır onu göndermeyin ben giderim” deyip ekmek almaya gönüllü olacakmışçasına yardımsever hissediyorum kendimi. Artık yorgunluktan bir şey yapamayacak durumda da değilim. İş yükümün azalması yanında bir de enerjik hissediyorum. Aman eksik olmasın bu hallerim.
Sosyalleşmek, kalabalıklar arasında dolaşmak geliyor içimden. İçimden gelince de bunu dışıma taşıyorum. Semt pazarlarını bilirsiniz. Pazar pazar gezeyim de nerede en ucuz meyve sebze var, onları bulayım istiyorum. Özledim ya insanları. Hep eve kapan nereye kadar. Kafesin kapısını açıp kapatmayasım var. Bir gün bana deselerdi evin ihtiyaçları için değil de, çok sıkıldığın için semt pazarına gideceksin; herhâlde inanmazdım. Ama oluyormuş demek ki.
Tabi pazara uzun zamandır gitmediğim için de değişikliklerin farkında değilim. Geçen pazara gitmek istedim. Pazarı bulamadım. Bizim bildiğimiz Etiler semt pazarı yok. Dedim herhalde burada böyle bir Pazar hiç olmadı, ben kafayı yedim. Neyse böyle bir şeye kendimi inandırmamak için önüme çıkan ilk esnafa sordum. Sorduğum esnaf Pazar taşındı dedi. “Pazar nasıl taşınır ya. Yani dükkân değil ki taşınsın” diye cevabına soru ile karşılık verdim. “Taşındı valla ablam” deyince o da çaresizliğime destek olur gibiydi.
Ama öğrendim ki güzel bir yere taşınmış. Benim evin çok yakınına. :) Semt pazarı için artık uzağa gitmeyeceğim. Kalabalıklardan kaçmamak için o Pazar benim. Tabi bir de ucuza alışveriş keyfi var ;)
Neyse efendim buraya kadar okuduğunuz için size teşekkür ediyorum. Belki beraber bir gün Pazar gezeriz. Bir daha görüşmek üzere. Hoşçakalın
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Size bir soru: Güne iyi başlamayı önemsiyor musunuz? Ben önemsiyorum da. Peki, ne demek güne iyi başlamak? Gündüz mutlu uyanmak, yataktan gülümseyerek kalkmak ya da uyandıktan çok kısa bir süre sonra güzel bir gelişme yaşamaktan bahsediyorum. Çok da farklı bir şeyden bahsetmiyorum yani.
Ben güne nasıl başlarsam günüm o şekilde devam ediyor. Taa ki süper bir şey yaşamadığım sürece. Mesela bir keresinde işe giderken servise yetişemedim. Doğal olarak işe geç kalmıştım. Sadece geç kalsam iyi. Yollarda bir de eziyet çekmiştim. O günüm çok kötüydü. Servisi kaçırma olayının etkisinden kurtulamamıştım yani gün boyu.
Bu sabah da şöyle bir şey yaşadım. Her zamanki gibi sabah işe gitmek için uyandım. Her sabah uyandıktan sonra ne yaparsınız ben de onu yaptım. Sonra genelde giydiğim bir elbiseyi giydim ve de bir şey fark ettim. Çok güzel bir şeyi hem de. Zayıflamışım. :) İncelmişim. Hahaa. Böyle belime bir şeyler olmuş. Sanki ben uyurken gece biri gelmiş şırıngayla fazlalıklarımı almış.
Aslında kilolu biri değilimdir ama zayıflayınca sevindim işte. İçgüdüsel midir nedir.. Acaba ne yaptım da kilo verdim diye düşünürken aklıma “beni spor mu zayıflattı” sorusu geldi. Ama ben spor yapmıyordum ki. E peki nasıl zayıfladım? Hem de fark etmeden. Hani yürüyüş falan da yapmıyorum. Hala masaj ve bakım yaptırdığım aklıma gelmedi tabi; gittiğim Spa merkezinin kartını cüzdanımda görene kadar. Bakımlar kadar önerdikleri diyete de odaklanmıştım. Bu yüzden inceldim tabi neden olacak. Bu kadar kısa sürede az da olsa bir incelme. Uzun zamandır yapıyor olsam neler olacak kim bilir?
İşte bu sabah günüme neşe katan ve günümün o şekilde gitmesini sağlayan hadise buydu. Ne diyelim. Darısı diğer günlere…
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Sosyal medya ile aranız nasıl? Eğer aranız iyi değilse iyi olmalı. Sosyal medyada her şeye, her bilgiye ulaşmak mümkün. Tabi kullanmasını bilene. Televizyon ve diğer iletişim araçlarından daha verimli olduğu aşikar. Ama bir de şuna sosyal medya demiyorlar mı? Bazen sinir oluyorum. İsimler bildiğimiz Facebook, Twitter’dı. Sonra ne olduysa birden sosyal medya oldular. Mesela 15 yıllık Ekşi Sözlük de artık bir sosyal medya. Neyse ben bu sosyal medya kısmına takığım da.Aama yine de isimlendirmek gerektiğinden herhâlde sosyal medya adı.
Yazın sosyal medyayı kullanmak da yetenek istiyor. Gözümüze sokulan tatil fotoğrafları (şezlongta keyif yapan ayak fotoğraflarını saymıyorum bile) yazlık kasabalardaki check-in’ler, sahil yerlerindeki gün batımı fotoğrafları falan. Hani paylaşın da her gün paylaşmayın. Nispet yaparcasına fotoğraf altı yorumları bir de. Neyse herkes özgürdür sonuçta ama timeline tatil fotoğrafları ile dolu olunca çalışanlar için kötü oluyor yani.
Valla ne yalan söyleyim ben de eskiden böyle kullanıyordum sosyal medya hesaplarımı. Düşündüm de eskiden özgürce tatile gidebildiğim için mi yapıyordum bunu. Neyse şimdi kendimle yüzleşmek istemiyorum. Bu yüzleşme kısmını sonraya saklayayım en iyisi.
Madem tatile gidemiyorum, ben de kendimi şımartayım dedim. Tatil kadar keyifli bir ödül verdim kendime. Acaba nedir nedir? Anlamadınız değil mi? Onun ismi Spa. Bebek’te. Hem bir sahil gezmesi, hem de bakım, masaj, her şey. Daha önce bir kere gitmiştim. Bu sefer en son ki gidişimden daha fazla keyif aldım buradan.Gittikçe gidesi geliyor insanın. 
Eğer tatile gidemeyenler varsa böyle bir yolu deneyebilirler. Öncesinde de sahilde gün batımında koşu keyfi… Tam bir sağlık ve spor şöleni. Fikir benden, uygulaması da benden ;) Ama önden buyurmak isteyenler varsa vakit kaybetmeyin derim.
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Bu kez başka bir konudan dolayı üzgünüm. Yok yok üzgün değil, şanssızım. Ama sevinçliyim de.  :) Neden mi? İşte nedeni:
Geçtiğimiz Pazar gününü yine evimde yalnız geçirmek istemedim. Hep beni dışarı çağıran arkadaşlarımdan birini çağırayım, hem onun gönlü olsun, hem de iş muhabbeti dışında başka konulardan da konuşalım istedim. Aradım arkadaşı, önce işim var dedi. Trip mi yapmıştı acaba anlamamıştım. Sonra ısrar ettim. O kadar saçma bahaneler buldu ki. O da bunun farkındaydı. Israrlarıma direnemedi ve geldi.
Neyse ben ev hali açtım kapıyı. İş dışında görmeye alışık değilim ya arkadaşı “anaa eve iş mi getirdim ben ya” diye düşündüm önce. 2 – 3 saniye bu afallama sürdü. İyi ki kısa sürdü. Sonra toparladım kendimi. Oturduk muhabbet falan derken bunun telefonu çaldı. Telefondan gür bir ses bir şeyler anlatıyor benim arkadaşa. Ben de rahat konuşsun diye kafamı başka yöne çevirip ilgilenmiyormuş gibi yapıyordum ama telefondaki o sese kayıtsız kalmak ne mümkün. Neyse benim arkadaşın ses tonu değişti falan derkeeen... Kapadı bu telefonu ve telefondaki sesin neden ve niçin aradığını bana anlattı.
Yaklaşık bir yıla yakın mahkemeleri sürüyormuş. Konu miras davasıymış ve sonuçlanmış. Avukat davayı kazanmış ve de piyango bunlara vurmuş. Benim arkadaşın ailesine hatırı sayılır bir para gelecekmiş bu mirastan. Tabi ki kaç parçaya bölündükten sonra. Ama yine de iyi para.
Neyse bu, haberi alır almaz kalktı gitti. Ailecek toplantı yapacaklarmış falan. Ben de sevindim tabi ki. Keşki bana da çıksa böyle şeyler be diye hayıflandım. Amaan neyse artık. İyi dedikodu yaptım yalnız. Hadi arkadaşın daha fazla kulağını çınlatmadan hoşçakalın. İşte göreceğim zaten kendisini. Yine anlatırım detayları. Görüşürüz.
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Bugünüm biraz farklı seyrediyor. Çünkü yarım gün tatil. Haftanın en güzel günü. Hafta sonlarını sevmek adettendir. Ben de o yüzden seviyorum zaten. Adet yerini bulsun diye. Ama bir de tatil keyfi var. Tatil her şey demek ya. Özgürsün falan. Ne güzel keşki hep tatil olsa demek istemiyorum. Çünkü hep tatil olsa hafta sonlarının bir değeri kalmazdı. Aa bugün cumartesi mi falan deyip günleri karıştırdık. Yine de şikayet etsek de çalışmak güzel yahu.
İşte başıma hep bu geliyor son zamanlarda. Tatilken çalışmayı özlüyorum. Çalışıyorken de tatil yapmayı. Biraz özel hayatımdan mı kaynaklanıyor acaba? Ne yapsam Bebek’te üç beş tur atıp sinema mı yapsam? İyi fikir olabilir ama bu havada dışarı da çıkasım yok. Ne biçim bir yaz yaşıyoruz anlamadım. Bir yağmurlu, bir güneşli. Bugünlerde en iyisi evde kitap, kahve ve yazmak…
İş yerinden arkadaşları da devamlı ekiyorum. Yakında hiç çağırmayacaklar neredeyse. Galiba bu isteksizliğim yalnızlığı sevmemden kaynaklanıyor. Ya tamam da işte zaten bütün gün beraberiz. Ne bileyim farklı kişiler olsun falan. Ama yine de ekmemeliyim. Arkadaşlar iyidir.
Geçen gittiğim masajın da tadı damağımda kaldı. Masaj yapılırken müzik fikri de iyiydi. İyi düşünmüşler. Ama yok.. Ben kendi tarzımı dinlemezsem müzikten zevk almıyorum. Hani “her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır” derler ya. Atasözleri de ne güzel özetliyor be halimizi. Hafta sonlarım da gaza gelip bir şeyler yapmak istemezsem evde kahve ve kitap eşliğinde geçiyor. Ama masaj da aklımda. Belki hafta sonları düzenli olarak giderim. Spor, biraz zahmetli geliyor ama onu da yaparsam harika olur. Bari siz ikisini hatta üçünü bir arada yürütün de sizden örnek alayım. Haydi itici güçler… Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur değil mi? Şimdilik byee. Tekrar görüşünceye dek ;)
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Evvet. Tekrar ben. Rahatlamış biri olarak tekrar karşınızdayım. Eskisine göre rahatlamış biri olarak desem daha doğru. Yaptırdığım masajlar sadece bir başlangıç. Daha yeni başlıyoruz. Durmaya niyetli değilim J Neymiş o masaj yaptırmadığım günler. Kendime eziyet ediyormuşum resmen. Artık huzurlu huzurlu oturuyorum evimde akşamları. Kedimin yine delirdiği anlarda bile eskisi kadar sinirlenmiyorum. “Kedidir kedi” diyorum. Televizyonun kumandasını bulamadığım zamanlarda müzik açıyorum, uzanıyorum, dinleniyorum, rahatlıyorum. Gerçekten etkisini gördüm. Yakında bir daha gideceğim. Üyelik falan bir şeyler de ayarlayabilirim. Belli olmaz.
Evet bayanlar siz de gidin bence. Baylar da çekinmeden gidebilir. Erkekler masaja hep uzak durur ama neden uzak dururlar acaba? Erkeksi mi değil? Ondan mı? Rahatlamak isteyenler gitsin işte. Kilo da verdiriyor. Zaten bir de diyet listesi yaptırırsınız. Alın size bir sürü hizmet bir arada.
Ama sadece moraliniz bozulduğunda ya da mutsuz olduğunuzda gitmeyin benim gibi. Sporu meslek edinenlerin her gün antrenman yapma zorunluluğu gibi. Ama bunu da bir zorunluluk olarak görmemek gerek. Siz bir kere gittiniz mi zaten devamı gelir diye düşünüyorum. O yüzden sonrasını çok da düşünmeye gerek yok. Bir kere alıştınız mı gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Sadece de vücut bakımı olarak da görmemek lazım bunu. Şöyle anlatayım; vücuttan çok morale iyi geliyor. Vücudu da güzel yapan kafa değil mi? Aklınız duru ve ferah olursa, bu her şeye yansır. O yüzden güzel bir vücut, güzel bir aklın içinde saklı. Kendime hep bu tarz bakımlardan sakladım da ne oldu? Olsun olsun. Geç kalmadım. İyi olacak her şey. İstediğim gibi. Bir de kedimin rahatladığını görsem. Ne güzel olur. Neyse artık onun da bakacağım bir çaresine. Şimdilik görüşmek üzere :)
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Selam gençler. Bu sefer nasılsınız? İyisinizdir umarım. Bana gelirsek benim iş tempom yoğun bu aralar. Toplantı üzerine toplantı. Toplanmaktan çalışamadık adeta. Çok fazla yorulmaya başladım. Eve gider gitmez uyuyorum neredeyse. Kedimle bile ilgilenemiyorum. Duşa giriyorum ve de kendimi uyuklarken buluyorum. Yalnızlık da zor yahu. “Hadi kalk yatağına yat, uyudun kaldın burada” diyenim de yok. :) Olsun ama kedim var. Sadece yemeği bittiği zamanlarda beni uyandırsa da yine de zamanlaması iyi.
Yorgunluk bu kadar bastırmışken ve ben de dinlendirici, huzur bulacağım bir şeyler peşinde koşarken dedim neden masaj yaptırmıyorum? Hem yorucu değil, hem keyifli. Fotoğraflarda falan ne güzel görüyorum, kıskanıyorum. Pahalı bir şey de değil. Tut ki pahalı, birazından yaptırırsın ne var yani. Maksat bir hizmete bakalım. İş saatlerime de uygun. Beğenirsem haftada iki kez falan giderim diye düşündüm ve koyuldum yola.
SPA zaten ilgi alanımdı. Hem masaj, hem jakuzi, hem sauna.. Hamamı falan derken hakikatten her şeyin düşünüldüğü hizmetler topluluğu adeta. SPA benim için en uygunu diye düşündüm. İyi ki de öyle düşünmüşüm. Bir rahatlamak bir rahatlamak sormayın. İzin verseler gece jakuzide uyuyacağım. Bir de masaj yaptırdım. Gerçekten harika. Eve geldim. Ne iş stresimden eser kaldı; ne de günlük sinirimden. Kedim de bendeki değişikliği fark etti midir nedir o da bir sakin karşıladı beni. Sırf kedimin sakinleşmesi için bile yaptırırım valla.
Bu arada sonra fark ettim ki ben bu gittiğim SPA merkezinin her gün önünden geçiyormuşum. “Uzaklarda arama ben hep içindeyim” diye bir şarkı sözü var ya. Haah aynısını yaşadım yani. Ee güzel ne diyim yani. Bu kadar basitmiş aslında aradığım şey.
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Size biraz kedimden bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz bir kedi aslında. Pek de bir numarası yok. Ama çok tatlı, yumuş yumuş. Bazen beni sinir etmiyor değil. Özellikle bir yerden miyav sesi duyduğu zaman çıldırıyor. Ne yapsam da nasıl bir sorun çıkarsam diye düşünüyor. O yüzden evde miyav sesi çıkartmayı yasakladım. Sadece kendi kedime izin var. Eğer bir gün bana kahve içmeye falan gelirseniz miyav demek yasaktır. Hani olur da miyavlayasınız gelir. Uyarayım dedim baştan.
Şirinliği ve tatlılığı bütün kabahatlerinin üstünü örtüyor ama. Kızamıyorum. Konuşuyorum ama anlamıyor. Belki anlıyor ama anlatamıyor: yabancı dil seviyemiz gibi… Yani ülkemizde Oxford vardı da benim kedi mi gitmedi. Neyse… Yürüyüşünü çok beğeniyorum kedimin. Genel olarak tüm kedilerin. Manken gibisiniz tüm kediler.
Ama biraz daha suyu sevse. Su sevilmez mi ya… Neyse o iş bende. Hafiften alıştırıyorum zaten. Hoşuna da gidiyor aslında. Sakinliyor rahatlıyor falan. Yaa olmaz demeyin. Ben hissediyorum bunu. Kaç yıllık kedim. Bazen çıkıyoruz balkona kedimle. Harika manzaraya beraber bakıyoruz. Benim balkondan biraz sarkıp sağa doğru bakınca boğaz görünebiliyor. Boğaz gören balkonum var yani anlayacağınız. Kedim de bunun farkında. O da bazen sırf boğaz görmek için balkona çıkıyor. Boğazına düşkün bir kedim var işte. J
O da sudaki sihrin farkında. Ama sadece içmek için kullanıyor suyu. Yahu kedisin tamam da su sadece içmek için kullanılmaz. Tamam alıp karşıma anlatacağım bunu yakında ona. Bana sadece miyav diyeceğini bilsem de J Canlılar kendine bakmalı. Bu bilinci taşımalı. Masaj, bakım, estetik, spor vs. ile bunu bir şekilde sağlamalı. En azından bu işlere günlük 1 saatlik zaman ayırarak değişimi görmek için. Ne de olsa sağlık için hepsi.
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Herkese merhaba tekrar. Nasıl gidiyor hayat? Tüm güzellikler sizin olsun mu? Bence olsun. Sıkıntı yok. Kendinize önem verin. Güzellikleri eksik etmemek lazım. İnsanın kendine bakma fikri ilk kimden çıktı acaba? Neden bu kadar çaba? Evet yaşlanmak zor. Aslında yaşlanmak zor ve korkutucu değil. Korkutucu olan sarkmalar :D Bakın yine moralim bozuldu. Neyse neyse. Bu kadar morali bozuk biri değilim aslında. Su benim için önemli. Evet sizin için de önemli. Suya yakın yaşamak bana beni mutlu ediyor. Evdeki çeşme suyundan bahsetmiyorum tabi ki. Denizden bahsediyorum. Mümkünse göl de olabilir. Ama deniz kokusu..ohh içime çekiyorum. Sanki resmen bir balığım. Denizi çok seviyorum ama “denizden babam çıksa yerim” mantığını sevmiyorum. İnsan insana bunu yapar mı hiç yahu.. Neyse aileyi karıştırmayalım. Deniz olmadan yaşayamam gibi geliyor. Deniz olmadan insanlar nasıl yaşar? Çok güzel şehirleri denizi yok diye sevemedim. Mesela Eskişehir… Yaa o güzelim memlekete insan bir deniz koyar :D Olsun arkadaşlar Eskişehir iyidir. Gidin. Allah’tan bizim boğazımız var. Evet İstanbul Boğazı.. Haritaya bakıyorum da o küçücük boğaz, gerçekte kocaman bir deniz. Kokusu, sesleri görüntüsü (silüet kelimesi uygun olur mu ki) tam benlik. Deniz sevgim fazladır. Suya olan aşırı sevgimden kaynaklanıyor bu. Bu özelliğimi ne zaman keşfettim hiç hatırlamıyorum. Ama bir balık olarak dünyaya gelsem hiç yadırgamazdım. Durun bakalım. Umudum bitmiş değil. Her an balık olarak yeniden doğabilirim. Suyu, denizi bu kadar sevip de kedilere düşkün olmamı, kedime yaptığım bir haksızlık olarak görüyorum. Ama benim kedim de suyu sevecek. Alıştırıyorum yavaştan. Onunla beraber güzel güzel masajlar yaptırıp, güzel güzel huzurlu banyolarda keyif süreceğiz. Neden olmasın? Değil mi Kediş?
0 notes
captainsuedaviesstuff-blog · 10 years ago
Text
Merhaba. Evde boş olduğum zamanlar canım çok sıkılıyor.  İş, çok vaktimi alıyor. Keşki bugün çalışmasam da evde olsam diyorum. Ama tatil günleri de keşki işte olsam ya da başka bir yerde olsam diyorum. Karmaşık… Evdeyken okuyacak kitabım varsa okuyorum, yoksa açıyorum televizyonu. Duşa giriyorum. Su biraz rahatlatıyor.  Su hayatın akıcılığını çağrıştırır bana. Herkesinbildiği gibi su hayattır. Bana da huzur vermesi çok normal. İlkçağlarda yerleşim yerleri hep sulak bölgelere yakın yerlere kurulurmuş. Bir bildikleri var işte. Su varsa yaşam da var. Hayatın sıkıcılığında bir şeyler ararım devamlı. Denerim çabalarım. Bazen mutlu olurum bazen hüzünlü…Yaş almak beni çok üzmez. Henüz yaşımı söylemediğimden bayan olduğum anlaşıldı mı hemen? :)  Orta yaşlarıma doğru ilerliyorum. Aklım, vücudum bozulmadan bir şeyler yapma ihtiyacı hissettiriyor. Spor, yürüyüş, başka şeyler vs… Ama çok da yorucu. Özellikle benim için. Ofiste bilgisayar başında oturan biriyim. Kollarım, ayaklarım belim… Yoruluyorum. Oturmaktan yoruluyorum. Oturmaktan da yorulunurmuş demek. Arada gezmek, koşmak, yürümek dinlendiriyor. Vücudum o derece sıkıldı artık. Yorulmak eşittir dinlenmek benim için.  Vücut ve ruhum için başka şeyler bulmalıyım diye düşünürken “neden benim aklıma daha önce gelmedi bu” dedirten bir an yaşadım. (Benim kedim var bu arada. Size çok selamı var. İsmi kedi. Ama ben onu kediş diye çağırıyorum.) Kedim çok huysuzlanmıştı bir kere. Her tarafı tırmalıyordu. Anlam veremedim. Sonra evde koştururken benim kedi masadaki bardağı düşürdü ve kedimin üzerine su döküldü. Normalde kediler sudan kaçar ya. Ama benim kedi suyu hissedince nasıl sakinleşti nasıl. Korkmuş da olabilir. Ama çok sakinleşmişti ve belki yanlışlıkla da olsa kediyi sakinleştiren su, suyu seven biri olarak benim üzerimde nasıl etkiler yaratırdı kim bilir?
0 notes