Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo
Zuhal Tekkanat: Cemal sana bir şey söyleyeceğim. Gücenmek yok ama. Cemal Süreya: Buyur Zuhal’im. Zuhal Tekkanat: Sen de güzel yazıyorsun fakat ben en çok Edip Cansever’in şiirlerini beğeniyorum. Cemal Süreya: O adam da iyi şair! Turgut da. *** Hepsi de güzel insanlar, güzel abiler. Sizi bilmem ama benim gözlerim dolar.
1K notes
·
View notes
Text
beni hâla küçük bir kız çocuğu olarak görüyorlar sevgilim. lütfen onlara kocaman bir kalbimin olduğunu söyle.
209 notes
·
View notes
Quote
Düşünmek zorunda kalmayacak kadar çok çalışıyordu.. Muhtemelen bu yüzden beni hiç hatırlamayacak..
(via istanbulkadar)
279 notes
·
View notes
Photo
Ferhan: Ne var bu gülümseyişin altında?
Nilgün: Sen varsın.
Ferhan: Anlamadım?
Nilgün: Sen varsın dedim ya. Ya ben az önce evde oturuyodum,kendi kendime dedim ki çok şükür Ferhan var dedim.Çok şükür dedim.
Ferhan: Yani sırf bunu söylemek için mi geldin?
Nilgün: Değmez mi?
Ferhan: Ne münasebet.Yanında başka bir mazeretin daha olsaydı mesela manava da gidiyor olsaydın bu kadar değerli olmazdı.
3K notes
·
View notes
Text
Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyleyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuyu gördüm. Bir an da kasıldım ağzımı açamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu. Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıçakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim. Ben Jane’e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona verecektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane’e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güçlü hissediyordum ve doğru karardı.Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umurumda değildi ve başımı çevirip uyumaya devam ettim. . Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç bir şey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Bir şey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi acısından, kabul ettim. Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok saçma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi. Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasta bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı ‘Babam Annemi kucağında taşıyor’ bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı… Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma’ Oğlumuza boşanmamızdan bahsetme’ diye fısıldadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. Kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim. 2. Gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. Eşim başını Göğsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zaman ki kadar Genç olmadığını fark ettim. Yüzünde hafif çizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişti, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum. 4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın. 5. Gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. Bundan Jane bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antrenman dan dolayıdır bu. Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek her gün kıyafetlerin biraz daha bol geldiğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini fark ettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. Farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ‘ Baba Annemi taşıman lazım ‘ dedi. Bu hayatımızın bir parçası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi. Artık Huzursuzlaşmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kucağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağımı söyledim. Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ‘ Senin ateşin mi var’ diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi…….. Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağı koşup ilk Çiçekçiye gidip Eşime bir Buket çiçek aldım, üzerinde ki Karta da”’seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağım”” . Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiçeklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu fark etmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negatif tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti. İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil . Bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar. “Yazık ki, insanlar ellerindekinin değerini onu kaybedince anlıyorlar.”
28K notes
·
View notes
Photo
651 notes
·
View notes
Text
Kücük prensim..
Berkin’in adı Ovacık’ta yaşayacak
Gezi Direnişi sırasında İstanbul Okmeydanı’nda polisler tarafından başından vurularak öldürülen Berkin Elvan adına Ovacık Belediyesi’nde halk kütüphanesi açıldı. Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu yaptıkları çalışma hakkında BirGün’e açıklamada bulundu.
HALKIN İHTİYACI Maçoğlu, kütüphanenin genişleyebilmesi için kitap desteğine ihtiyaçları olduğunu, kütüphanenin geniş kesimlere hizmet vermesinin ilçe halkı açısından da oldukça önemli olduğunu ifade etti.
Kütüphanenin uzun zamandır açılmasının planlandığını söyleyen Maçoğlu, “Yaklaşık 700-800 tane kitaba ihtiyacımız var. Özellikle de çocuk hikayelerine gereksinim duyuyoruz” diye bir çağrıda bulundu.
SOSYAL MEDYAYI KULLANDIK Maçoğlu, kampanyanın duyulması için sosyal medyayı kullandıklarını ve desteğin giderek arttığını söyledi. Kütüphane için bir açılış yapmayacaklarını söyleyen Maçoğlu ‘Açılış yapmayacağız çünkü bu reklam olarak algılanabilir’ diye belirtti.
1 YILDIR UĞRAŞIYORUZ Yaklaşık 1 yıldır böyle bir konu üzerinde çalıştıklarını söyleyen Maçoğlu, “ Burayı tüm halk tarafından kullanılan bir yer haline getirmek istiyoruz ve herkesi davet ediyoruz” diye konuştu.
Öte yandan Berkin için daha önce Kocaeli, Mersin ve Almanya’da da kütüphaneler açılmıştı.
16 notes
·
View notes
Text
“Seni seviyorum Bu bir yerde yanlış yapıyorumun arnavutçasıdır.”
16 notes
·
View notes
Text
bak sen buna “körü körüne” diyorsun ama bunun adı “umut”.
301 notes
·
View notes
Text
Moda.
Şimdi de yeni çıkan yaz dizilerinin ilk bölümlerini beynimizi sike sike tekrarlarını veriyolar çünkü neden çünkü ilk izlediğimizde anlamıyoruz o yüzden 3667995776 kere de tekrarlarını veriyolar sağ olsunlar.
17 notes
·
View notes
Photo
0 notes
Quote
Kimseye anlatmayıp, içime attığım her şey çoğalarak birikiyor bir tortu gibi ruhumda. Ağırlaşıyorum. Gün geliyor, paylaşmak istiyorum içimdekileri bir başkasıyla. Kimseden karşılık beklemeden, ben dinlemiştim çünkü herkesi kalbimi açarak. Ama şimdi tüm manzaraya uzaktan bakıyorum,insanlar kendi söylediklerinin dinlenilmesini istiyor ama kimse karşısındakini dinlemek istemiyor. Anlatacak hiçbir şeyim yok. Söyleyeceklerim yine bende kaldı.
(via portakalyokusu)
71 notes
·
View notes
Photo
1977’deki Kanlı 1 Mayıs fotoğraflarını günümüz dekorlarına yerleştiren bu kolajları Füsun Turcan Elmasoğlu’nun tumblr‘ından çaldım. Bir sene önce yapılmış ama tam da bugün hatırlamaya değer.
3K notes
·
View notes
Photo
“İşte böyle sabahlarda, sokakları bir ağaca dayanıp nereye gideceği üstünde yazmayan bir hayali tramvay beklemek bahanesiyle düşünmek; yahut da adımlarım uykulu, başım düşüncesiz, yalnız tatlı, yumuşak, şehvetli diyebileceğim bu ağır havayı koklayarak ne hisse ne fikre benzeyen meçhul yumuşak düşüncelerle dükkanların içinde uyuklayanları, ağır ağır yorgun geçen insanları, camekanların içindeki lüzumsuz eşyayı, hatta büyük mağazalardaki muhteşem kadın mankenlerini seyrederek dolaşmak çok zevklidir.”
Sait Faik Abasıyanık'ın Barometre öyküküsünden alıntıdır.
49 notes
·
View notes
Quote
Bir gün mutlaka paraşütle atlayıp bulutların üzerinden geçmeliyim, diye düşünmüştüm. Dünya'ya bir yağmur damlası gibi düşmek için.Sonra da bir yağmur damlası gibi toprağa karışıp buharlaşmak ve yeniden yükselip o bulutlara karışmak için.Aslında zaten bir parçam o bulutlardaydı. Hatta o bulutlar yeryüzünden geçmiş bütün insanlardan birer parça taşıyordu. Çünkü hepsi ağlamıştı. en katısı bile, doğumunda gözyaşı dökmüştü. Ve atmosferin içinde dönüp duran suya onlar da dahildi: Dünyanın bütün gözyaşları.Kendi gözyaşımın içinden paraşütle atlayıp geçmeyi düşünmüştüm.
Daha, Hakan Günday (via portakalyokusu)
118 notes
·
View notes