Text
Aycı acıları yaşamak bizi yoldaş yapmadı. Düşman da yapmadı. Günün birinde acından haberdar olsam ilk ben koşarım. Günün birinde kalbim parçalarını taşıyamasa ilk sen gelirsin aklıma. Biz dost değiliz, acılarımız bir. Aynı acıya senin ellerin, benim göğsüm titredi. Bazen tam tersi. Bazen ben senin omzunu sıktım ki, bilesin. Yanında olduğumu ve olacağımı. Bazen sen geçip karşıma öyle anlarda oturdun ki, dedim benim bir sırdaşım var, ben ona hiç sır vermedim. Zor geldi. And olsun akan kanıma ki, zor geldi. Biz böyle gördük tamam dedim ama düştüğüm yerlerde seni görmek bana ağır geldi. Eğer hatırlatmasaydım kendime önce seni iyi etmeyi, benim halim iyi olmazdı. Biliyorum, aynı hisleri yaşadık. Yanıma her geldiğinde gözlerinin aynasını görüyorum. Geçecek, belki de geçiyor. Bilmiyorum ve artık takip etmiyorum. İyi olacağız fakat kötü de olsak yine bir şekilde yaşanılır hâle getiririz hayatı. Ayağına taş değmesin derim fakat değecek olursa da taşı kül ederim seni iyi ettikten sonra.
7 notes
·
View notes
Text
"Aşeka," diye fısıldadı yavaşça.
...
"Bir ağacı saran, besinini ağaçtan alan ve zaman içinde ağacı kurutup öldüren sarmaşığa denir."
22 notes
·
View notes
Text
Hissetmeyen bir ruha kendini asla anlatamazsın.
204 notes
·
View notes
Text
Evet hiçbir halta yaramıyorum bunu ben de biliyorum fakat keşke bunu çok fazla hissettirmeseydiniz
88 notes
·
View notes
Text
Beni en çok bir affedebilmek bir de unutabilmek yaraladı.
3 notes
·
View notes
Text
Bu imtihan neden bu denli zor Rabbim, izin ver ya seveyim, ya da sileyim. İkisi bir aradayken olmuyor.
11 notes
·
View notes
Text
Üstüne yağmur yağan ceset gibiydim her şeyin ortasında
18 notes
·
View notes
Text
târumar edilmiş yaşamımdan silik izler taşıyorum. ellerimde kan, göğsümde hafif bir sızı.
333 notes
·
View notes
Text
Sorumluluklar, zorunluluklar, etikler. Bırakın uyuyacağım.
20 notes
·
View notes
Text
Ufacık bir şeyin başkaları için ne büyük yıldızlar olduğundan habersizsin
27 notes
·
View notes
Text
kırıntısıyla yaşadığın umutların da ölünce, biraz duygusuz büyütüyorsun çocukluğunu.
99 notes
·
View notes
Text
Bir karmaşanın orta yerinde binlerce konu tarafından çekiştiriliyorum ve kopan parçalarımın her birini bir daha tanıyamayacağım kadar bir uzaklıkla cezalandırıyorlar
125 notes
·
View notes
Text
Sorgula, dinle, gör, hisset. Sıcacık etrafın ama buz gibi hissediyorsun. Kendine bile edemediğin itirafları kendinin bile bilmediği bir çukurda saklıyor, yüreğinin metrelerce altına gömülü hıçkırıklarını başka sesleri yükselterek bastırıyorsun. Oysa duyman gereken o. Duyman gereken hıçkırıklar. Görmen gereken parmaklarının etrafındaki kurumuş kanlar, gözyaşları. Hissetmen gereken zihninin her tarafına dağılmış cam kırıkları. Sana böyle sıcacık hissettiren şeyin olduğun yer mi yoksa boğazından yukarıya tırmanan alevler mi olduğunu sorgula. Fakat sen elinin tersiyle itip hepsini görmezden geliyorsun; kendini kandırıyorsun, kendini avutuyorsun, aptallık ediyorsun. Hoş, zaten fazla korkaksın tüm bunlar için. Sen böyle değildin, ne oldu sana? Söküp atmışlar cesaretini. Kırılganlaşmışsın. Daha yolumuz uzun dostum, daha yolumuz uzun ve bu yolda sadece sen ve sen varsın. Zihninin zifiri karanlık labirentlerinde kaybolmuş sen ve yüreğinin metrelerce altında gömülü, çaresizce üzerine toprak atılmasını bekleyen sen. Yokluk, yalnızlık böyle yoğun hissettirmez her zaman kendini. Onun için şimdi iyice sorgula, dinle, gör, hisset.
9 notes
·
View notes
Text
Hayat bazen öyle insafsız ki,
Küçük bir boşluğundan yakalar
8 notes
·
View notes