Bu kişinin gerçek kişi ve kurumlarla hiç bir alakası yoktur,tamamen hayal ürünüdür.
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Dünya, iyi ve kötü insanlara ayrılmış gibiydi. İyiler daha huzurlu uyuyorlar, diye düşünüyordu Cloquet. Kötülerse uyanık oldukları saatlerin tadını daha iyi çıkarıyorlar.
4 notes
·
View notes
Text
Needleman, kızım ve benle beraber Milano’da opera izlerken locadan aşağıya biraz fazla eğildi ve orkestra çukuruna düştü. Bir kaza olduğunu kabullenemeyecek kadar gururlu olan Needleman, bir ay boyunca aynı operaya gitti ve her gece kendin çukura attı. Kısa süre sonra beyin sarsıntısı geçirdi. Derdini anlattığını ve artık kendini atmaktan vazgeçebileceğini söyledim. “Hayır,” dedi, “birkaç kez daha yapayım. Bir şikayetim yok zaten.”
2 notes
·
View notes
Text
“Beni anlıyacağı gün gelip çattığı zaman, korkarım ki, iş işten geçmiş olacak. Tecrübeden sonraki idrak evvelkinden çok daha pahalıdır.”
— Peyami Safa
116 notes
·
View notes
Text
Hadi Hop! Antalya bir ki’
Yol, kendine bir yer bulamamış
kişinin özlemidir.
Kendi yerini yerleşikte
bulamayan kişi,
onu yolculukta arar.
Nasıl,bir yer, bir yolun başı ya da sonu;
bir yol da, bir yerden önceki ya da sonraki
bir durumsa - kişinin durumu da,
hep, öyle, ya da böyledir…
Yerini yitiren kişi, yola çıkmak zorundadır.
Yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur
-ama yola hep bir (eski) yerden
çıkıldığını da unutmaz : her varılan yerin de
(yeniden) bir yola çıkış yeri olabileceğini…
Yabancılığını kalıcı kılmak isteyen kişinin,
yerleşikliğinden rahatsızlık duyan kişinin,kalıcı bir yabancılık bulması…
Yerleşiklik, her bir yandan bağlandığımız,
hepsi de gergin zincirlerin verdiği bir dinginliktir ancak - yani bir sıkı
kölelik…
Ama,“mutlak kölelik” dışında, her kölelik,
köleye devinimde bulunduğu izlenimi verecek
kadar gevşek tutar onun zincirlerini
-gerginlik, zincirden zincir olarak
uzaklaşma çabasıyla belirir;
böylece de kişi, çok devingen olduğu,
sürekli etkinlikte bulunduğunu sandığı
bir edilgenlik, bir sürüklenme içinde yuvarlanıp - gitmez…
Yerleşiklikten rahatsız olan kişinin gezginlikte aradığı, aslında,
yerleşebileceği bir yerdir: Düzenini
bozarak gezginliğe çıkan kişi, kendi düzeninin peşine düşmüştür.
Gezginlik de, öte yandan, hiçbir bağlantı
taşımaksızın, salt gezmek için gezmek haline
gelebilir rahatlıkla, kolayca
- bu kez de tam bir boşluk…
Zincirlerin -gergin ya da gevşek-
tam yokluğu da,
boşluğa köle olmaktır.
Köleliğe tek çare, heralde,
zincirlerini koparmak ve zincirsiz kalmak değil,
kendi zincirlerini kendisi yapmış,
kendisi kendi ayaklarına takmış, bağlamış
olmaktır - özgürlük de budur…
2 notes
·
View notes
Text
“Yanında olmayan insanlar için sıkma canını. Bir insan gerçekten isterse, Yanında olmanın bir yolunu elbet bulur. Ve unutma; Bahaneler, sadece uzak kalmayı tercih edenler içindir.”
— Can Yücel - Güle Güle - Seslerin Sessizliği
4K notes
·
View notes
Text
Never dreamed of a man. It was always about my power. That becomes my weak point.
0 notes
Text
Kapatıyorum gözlerimi. Ormandayım. Tanrım olması gereken her şey farklı. Zemin çok kaygan. Bir buz tabakası üzerinde yürümeye çalışıyorum. Ayakta durmak zor. Kulağımda bir saksafon sesi. Aklımdan atmaya çalıştıklarım, aklıma almaya çalıştıklarım.. Ruhum bölünmüş ancak şükür ki bedenim tek parça. Gökyüzüne bakmak istediğimde görmek istediklerimin yer değiştirmiş olma ihtimalinden dolayı kafamı kaldıramıyorum. Zeminin kaygan olduğundan bahsetmiş miydim? Hareket edemiyorum. Hareket etmek istemiyorum da. Eylemsizlik ilkesini iliklerimde hissederken ses kesiliyor ama sessizlik yok. Her şey gibi bu da tuhaf geliyor ama pek de aldırmıyorum. Kafamdan geçen fikirler öyle süratle ilerliyor ki bedenen çakılı kaldığım yerde zihnim tıpkı bir akrobat gibi daldan dala atlıyor. Size bir tavsiyede bulunmamı isterseniz, ki cevabınız beni hiç ilgilendirmiyor, hayatta daima bildiğiniz yollardan yürümemeniz olurdu. Çünkü bir yolun nereye çıktığını bildikten sonra o yola çıkmanın ne gibi bir heyecanı olabilir ki? Bazen düşünmüyorum diyebilmeyi çok isterdim. Durmak lazım. Öyle durakta otobüs beklerken ki gibi bir durmak söz konusu değil burada. Bomboş bir güne öğleden sonra saat üç civarında uyandığınızda yatakta geçirdiğiniz o kısacık zaman dilimindeki bir durmaktan bahsediyorum. O bir anlık duruş sonunda yine düşünmeye başlayacaksınız. Bu kadar saat nasıl uyuyabildiğinizi ve yapmanız gereken işleri halledecek kadar geniş bir vaktiniz kalmamasına karşın boş geçirilmeyecek kadar da uzun bir gün hakkında düşüneceksiniz. Sevdikleriniz aklınıza gelecek ama sonra avokado salatası yapmak için harika bir gün olduğuna ikna olarak mutlu olacaksınız. Eğer ki bir gün öğleden sonra saat üç civarında uyanacak olursanız ve bu gün sizin için boş bir gün ise başınıza gelmesi en muhtemel olay örgüsü budur. Herkesin başı elbet bir gün bir avokado yüzünden belaya girecektir. Demem o ki, hazırlıklı olun. Ormanda kaygan bir zemin üzerindeyseniz ve hareket edemiyorsanız, gittiğiniz yolların nereye çıktığını bilmediğinizden huzursuz ama yeni yollarda yürümeyi çok seviyorsanız, birden çok şeyi önemsiyor ve birden çok şeyi çok sevebiliyorsanız direksiyonu iyi kavrayın. Ben sizler yerinde olsam evimdeki tüm kar kürelerini penguenlere hediye ederdim.
0 notes
Text
Sanki bir fanus içindeyim. Dört bir yanım dört ayrı mevsim...Bir tarafta fırtına kopuyor, bir taraf güneşli. Bir tarafta yağmur bir tarafta kar var. Ne gündüz denebilir hava için ne gece. Ben bir fanus içindeyim ve hiçbir şey beni etkilemiyor. Hayat akıyor ben ise dokunamıyorum. Şikayetçi gibiyim ama bir şey yapmıyorum. Belki de fanusu kıracak birini bekliyorum.. ne saçmalık!
19.08.2012
0 notes
Text
bitmeyen bir kulvar bu. yolun sonu, yolun başına çıkıyor. bir çemberi koşarak tamamlamaya çalışıyorum. bitmeyen bir kulvar bu.
1 note
·
View note
Text
Hepsi
Nasıl anlatsam sana bilemiyorum…Sanki; yer altında bir uçurtma, gökyüzünde bir balık, geceden bir felek, bazen kadın çoğu zaman çocuk (ipini koparmış, kırmızı, çok sesli ve yorgun, mavi rimelli ve elma şekeri var elinde)
1 note
·
View note
Text
Bir Aslanın Hayatından Pasajlar ( Aslanlaşma )
Tanrı Beni Korusun Düşesi oturmuş portresi için poz veriyordu. Falan Filan Markisi Düşes'in kanişini tutuyordu. Şu Bu Kontu kadını nüktelerle eğlendiriyordu ve Ekselansları Dokunma Bana sandalyenin arkasına eğilmişti.
1 note
·
View note
Text
Af dilemem gereken mısralara sarılıyorum.
Yine, sorgusuz ve sualsiz teselli ediyorlar..
Lakin gözyaşlarını kendi silmeli insan,
Aksi nankörlük değil, cellatlık olur.
Nankör bir cellat ise dünyada en sık karşılaşılan idrak bozukluğudur.
1 note
·
View note
Text
Tomris olmak varken..
-Anna olalım derken Aysel olduk iyi mi..
3 notes
·
View notes
Quote
Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda Oturup ağlayacağım bir deniz kıyısında.
Ataol Behramoğlu (via fthlc)
2K notes
·
View notes