Tumgik
bilgireis · 1 year
Text
Telefon Numarasıyla Instagram Hesabı Bulma
Tumblr media
Son günlerde google'da çok fazla Telefon numarasıyla instagram hesabı bulma araması yapılmakta bizde sizler için telefon numarasıyla instagram hesabı bulma detaylarını bu yazımızda detaylarıyla anlattık. Günümüzde herkes arkadaşları, ailesi ve takipçileriyle bağlantıda kalmak için Instagram kullanıyor. Instagram'ın her gün yaklaşık yarım milyar aktif kullanıcısı olduğu bildiriliyor. Bildiğiniz gibi Instagram'da birini bulmak için kullanıcı adını bilmeniz gerekiyor. Bu kullanıcı adı her kullanıcı için benzersizdir ve temel olarak insanların birbirlerini kolayca bulmalarına yardımcı olmak için profil adresini temsil eder. Kullanıcı adını bilmiyorsanız, Instagram'da birini bulmak zor olabilir. Instagram'da kişinin adını girip manuel olarak bulduğunuz bir arama özelliği olsa da her zaman işe yaramayabilir. Instagram'da aynı isme sahip çok fazla insan var. Ayrıca profil resminin boyutu çok küçük olduğundan ve yakınlaştıramadığınız için kişiyi tanımak çok zor. Bazen sadece kişinin telefon numarasını biliyorsunuz ve telefon numarasıyla Instagram hesabını bulmak istiyorsunuz. Instagram, telefon numarası olan kişileri doğrudan aramanıza izin vermez, ancak Instagram'da birini telefon numarasına göre bulmanıza yardımcı olabilecek başka bir geçici çözüm vardır. Bu yazımızda paylaşacağımız yöntem bu. Instagram'da telefonunuzun kişi listesindeki tüm kişileri bulabileceksiniz. Telefon numarasıyla instagram hesabı biri nasıl bulunur? Instagram, takip edecek kişileri bulmanıza yardımcı olmak için telefonunuzdaki kişileri senkronize etmenize olanak tanıyan kişi senkronizasyonu adı verilen bir özelliğe sahiptir. Temel olarak, bu Instagram hesabınızı telefonunuzun kişi listesine bağlayacaktır. Ardından haber akışınızda (ve bildirimler yoluyla) Instagram'daki kişilerle ilgili önerileri göreceksiniz. Hesabınızda kişi senkronizasyonu etkinleştirildiğinde, Instagram, telefonunuzun kişi listesindeki kişileri periyodik olarak senkronize eder ve sunucularında saklar. Bu, daha sonra ekleyeceğiniz yeni kişileri bulmanıza da yardımcı olacaktır. Senkronize edilen kişilerinizi Instagram sunucularından silebilir ve istediğiniz zaman senkronizasyon özelliğini kapatabilirsiniz. Instagram'da kişi senkronizasyonunu etkinleştirmek ve kişileri kişi listenizden telefon numarasıyla instagram hesabı bulmak için bu adım adım kılavuzu uygulayın... 1. iPhone veya Android akıllı telefonunuzda Instagram uygulamasını açın.2. Profilinize gidin - Alttaki gezinme menüsünden profil resminizin simgesine tıklayın. Sağ alt köşede mevcuttur.3. Menüye gidin - Sağ üstteki üç paralel çizgiye tıklayın.4. Ayarlar'ı açın - Açılan menüde çeşitli seçenekler göreceksiniz. üstte bulunan Ayarlar seçeneğini tıklayın. 5. Arkadaşları Takip ve Davet Et - Bu seçeneğe tıklayarak sonraki adıma geçin. 6. Rehberindeki Kişileri Takip Et - Açılan menüde en üstte yer alan "Rehberindeki Kişileri Takip Et" seçeneğini tıklayın.7. Kişilerin erişimine izin ver - Artık Instagram uygulamasının senkronizasyon için kişi listenize erişmesine izin vermeniz istenecektir. Açılır kutuda Erişime izin ver seçeneğini seçin. Yine, telefonunuz tarafından onaylamanız istenecektir.8. Instagram'da kişilerinizi bulun- Kişi listenizi senkronize ettikten sonra Instagram, kişilerinizin telefon numarasıyla bağlantılı hesapları arar. Kişileri profil sayfanızdaki profili düzenle butonun yanında yer alan aşağı ok butonuna tıklayıp açılan bölümde tümünü gör seçeneğine tıklamanız yeterlidir. Ondan sonra aradığınız kişiyi bulun. Bu adımları takip ederek, Instagram hesabınızda kişi senkronizasyon özelliğini etkinleştirebilirsiniz. Bu, tüm kişilerinizi Instagram sunucularına kaydedecek ve yeni kişileri aramak için periyodik olarak güncellenecektir. Instagram, haber akışınızda ve Kişileri keşfet sayfanızda kişi listenizdeki kişileri takip etmenizi önerecektir. Bunun dışında Instagram'dan da bu önerileri telefonunuza gelen bildirimler aracılığıyla alacaksınız. Read the full article
0 notes
bilgireis · 1 year
Text
1. Dünya Savaşı Tarihi
Tumblr media
1. Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914'te başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren Avrupa merkezli küresel savaş. II. Dünya Savaşı'na dek Dünya Savaşı veya Büyük Savaş olarak adlandırılmıştır. Savaşın taraflarından Osmanlı İmparatorluğunca "Genel Savaş" anlamında Harb-i Umumi, halk arasında ise Seferberlik olarak adlandırılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri savaşa girinceye kadar savaş ABD'de Avrupa Savaşı olarak anılmıştır. Zamanın büyük güçleri iki tarafa ayrılarak savaşta yer almışlardır: İtilaf Devletleri (Birleşik Krallık, Fransa Cumhuriyeti ve Rus İmparatorluğu’nun Üçlü İtilaf’ı merkezlidir) ve İttifak Devletleri (asıl olarak Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya Krallığı’nın Üçlü İttifak’ı merkezlidir; fakat Avusturya-Macaristan anlaşmaya karşı saldırıya geçtiği için İtalya savaşa girmemiştir). Bu ittifaklar yeniden yapılanmış (İtalya, İtilaf Devletleri’nin tarafına geçmiştir) ve yeni devletlerin savaşa girmesiyle genişlemiştir. İtalya Krallığı'nın İtilaf Devletleri'ne geçmesinin asıl nedeni Fransa Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık'ın İtalya Krallığı'nın kendi saflarında savaşa girmesi halinde savaşa henüz girmeyen Osmanlı İmparatorluğu'ndan toprak vereceğini söz vermesidir. Nihayetinde 60 milyon Avrupalı dâhil olmak üzere 70 milyon askeri personel, tarihin en büyük savaşlarından biri için seferber edilmiştir. Yeni teknolojiler sayesinde silahların öldürücülüğünde görülen muazzam ilerlemeye karşılık savunma ve hareketlilikte aynı miktarda gelişme olmaması sonucu yaklaşık 9 milyon muharip hayatını kaybetmiştir. Böylece bu savaş dünya tarihindeki en çok zayiat verilen beşinci savaş olmuş ve savaşa katılan devletlerde birçok politik değişikliğe ve devrimlere yol açmıştır. Savaşın bir nedeni de Avrupalı Büyük Güçler Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu, Birleşik Krallık, İtalya Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti’nin uzun zamandır süregelen emperyalist dış politikalarıdır. Avusturya tahtının veliahdı Arşidük Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Gavrilo Princip adında bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürülmesi, savaşı tetikleyen olay olmuştur. Olaydan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan Krallığı'na bir ültimatom göndermiştir. Nihayetinde on yıllardır yapılanmakta olan ittifaklar sisteminin işlemesiyle birkaç hafta içerisinde Avrupa’nın ana güçleri kendilerini savaşta bulmuşlar ve koloniler yoluyla savaş bütün dünyaya yayılmıştır. 28 Temmuz'da çatışmalar Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’ı işgal etmesi ile başlamış ve bunu Almanya’nın Belçika, Lüksemburg ve Fransa’yı işgali ile, Rusya’nın Almanya’ya saldırması takip etmiştir. Almanların Paris’e yürüyüşü durma noktasına gelince batı cephesindeki çatışmalar durağan bir siper savaşına dönüşmüştür ve bu durum 1917’ye kadar pek değişmemiştir. Doğu cephesinde ise Rusya ordusu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kuvvetleriyle başarılı bir şekilde savaşmış fakat Doğu Prusya ve Polonya’dan Alman ordusu tarafından geri püskürtülmüştür. Osmanlı’nın 1914’te, İtalya ve Bulgaristan’ın 1915’te ve Romanya’nın 1916’da savaşa girmesiyle ilave cepheler açılmıştır. Çarlık Rusyası 1917’de Ekim Devrimi’yle yıkılınca savaştan da çekilmiştir. 1918’de Batı Cephesi boyunca bir Alman taarruzundan sonra Müttefikler ardı ardına yaptıkları saldırılarla Almanları geri püskürtmüş ve ABD kuvvetleri siperlere girmeye başlamıştır. Bu noktada zaten başı kendi içindeki devrimcilerle dertte olan Almanya, daha sonra Ateşkes Günü olarak tarihe geçecek olan 11 Kasım 1918’de mütarekeyi kabul etmiştir. Savaş böylece Müttefikler’in zaferiyle sona ermiş olur. Savaşın tarafları, tüm insan gücü ve ekonomik kaynaklarını bir topyekün savaş için seferber etmeye çalıştıklarından sivillerin durumu da cepheler kadar çalkantılı olmuştur. Savaşın sona ermesiyle büyük emperyalist güçlerden dördü; Almanya, Rusya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları tarihe karışmıştır. Bunlardan Alman ve Rus İmparatorluklarının halefleri çok büyük toprak kaybı yaşamış; Avusturya-Macaristan ile Osmanlı İmparatorlukları ise tamamen parçalanmışlardır. Avrupa Haritası daha küçük parçalardan oluşacak şekilde yeniden çizilmiştir. Daha sonra bu tarz çatışmaların yaşanmasını önlemesi ümidiyle Milletler Cemiyeti kurulmuştur. Avrupa’da milliyetçiliğin bu savaşla ve imparatorlukların yıkılmasıyla yeniden canlanması, Almanya’nın yenilgisinin yan etkileri ve Versay Antlaşması’nın yarattığı problemler İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına katkıda bulunan etkenler olarak kabul edilir. Savaşın nedenleri Siyasi nedenler Avrupa'da 16. yüzyılda yaşanan Katolik-Protestan ayrışmasıyla, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na bağlı prenslikler, farklı taraflarda savaşmışlar, tarihte Otuz Yıl Savaşları (1618-1648) olarak bilinen bu savaş da Vestfalya Antlaşması'yla sona ermiştir. Savaş sonucunda, bugün bile Avrupa Birliği'nin kökenini oluşturan Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu dağılmıştır. Savaşın sonunda Fransa'nın güçlenmesi, tam aksine Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun ve Habsburg Hanedanı'nın zayıflaması söz konusudur. Bu sonuç Almanya için 19. yüzyıla kadar sürecek bir zayıflık dönemine ve yine bu tarihlere kadar birliğini kuramamasına neden olmuştur. Sanayi Devrimi ve Sömürgecilik hareketlerinde de bu olay etkisini göstermiş ve İngiltere ile Fransa sömürgecilik alanında hızla güçlenirken Almanya'nın bu alanda geri kalmasına neden olmuştur. 1815'te yapılan Viyana Kongresi ile Avrupa'ya ve geniş anlamda dünyaya yeni bir statü getirilmiş ve buna göre güçler dengesi kurulmuştur. Kırım Savaşı'nda (1853-1856) bu dengelerin Rusya lehine değişmesine engel olmak için, Haçlı Seferleri'nden sonraki en önemli ittifakla, Avrupa Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Ruslara karşı savaşmıştır. Yenilgiye uğrayan Ruslar, etkisi 1917 Ekim Devrimi'ne kadar sürecek siyasi ve ekonomik dalgalanmalar yaşamıştır. Yine bu savaşın sonunda, İtalya Birliği'ne gidecek yollar da açılmıştır. 1870 Sedan Muharebesi ile Almanya ve İtalya'nın birliklerini kurmaları ve büyük devletler olarak devletler arası ilişkilerde yer almak için girişimlerde bulunmaları, Viyana Kongresi statükosunu ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmişti. Bundan sonrası ise yeniden bir dengenin kurulması girişimlerine, Avrupa'da yeni blokların ortaya çıkmasına ve bunların birbirleriyle çatışmasına yol açmıştır. Bloklar arasındaki gerginlik de karşılıklı silahlanmaya neden olmuştur. Bu da silahlı barış dönemini ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde bloklar ve devletler arası ilişkilerde çok yönlü gelişen çatışmalar, gerginliği daha da artırmış ve devletleri bir savaşın eşiğine getirmiştir. Bu genel çerçeve içinde I. Dünya Savaşı'nın nedenleri çeşitli ekonomik, siyasi, askeri gelişmelere dayanmaktadır. Bunlara büyük devletlerin çıkar hesaplarını da eklemek gerekir. Özelikle Prusya'nın Avusturya'yı yenip Alman birliğini sağladıktan sonra yeni ortaya çıkan Alman İmparatorluğu'nun elinde önemli sömürgeleri olmamasına rağmen dönemin süper gücü Britanya İmparatorluğu'na karşı koyabilecek hatta onu geçebilecek bir sanayi, insan gücü ve teknoloji haline gelmesi ve bunun başta İngiltere ve Fransa tarafından engellenmek istemesi başlıca çekişme kaynağıdır. Ekonomik nedenler Sanayi Devrimi ve Sömürgecilik sonucunda ekonomik pozisyonlarını güçlendiren İngiltere ve Fransa, karşı taraftaki Almanya ve İtalya gibi ülkelerden ekonomik olarak çok ilerideydi. Almanya ve İtalya, siyasi birliklerini oluşturduktan sonra 1914'e kadar olan süreçte aradaki farkı kapatmaya çalışmışlardır. İngiltere ve Fransa'nın ekonomik hakimiyet alanlarını koruma, Almanya'nın ise bu alanları ele geçirme niyeti savaşın başlıca ekonomik nedenlerindendir. Bu nedenler; sömürgeler, deniz yollarının hâkimiyeti, uluslararası ticaret imtiyazları gibi ana başlıklarda değerlendirilebilir. Öte yandan 19. yüzyıl sonlarından itibaren kullanılmaya başlayan ve neredeyse 20. yüzyıla damgasını vuran petrol yataklarının mülkiyeti de savaşın temel ekonomik nedenlerindendir. Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyeti altındaki Orta Doğu petrol varlığı, 19. yüzyıl sonlarında özellikle İngilizler tarafından, çeşitli gizli/açık yöntemlerle tespit edilmiştir. İngiltere, petrol siyasetini, 1900'lerde tüm stratejilerinin birinci sırasına koymuştur. Diğer bir konu da Rus İmparatorluğu'nun ekonomik durumudur. Rusya, 19. yüzyılın sonlarında 20. yüzyılın başlarında toplumsal dalgalanmanın en fazla görüldüğü ülkedir. Toplumun en büyük kesimini oluşturan köylü sınıfı ve o büyüklükte olmasa da etkin bir işçi sınıfı 1905 Devrimi ile 1917 Ekim Devrimi'ne giden yolu açmıştır. Toplumsal dalgalanmalar ekonomik açıdan Rus İmparatorluğu ve çarlık rejimi için tehlike oluşturuyordu. Rus yönetimi bu dalgalanmaları engellemek için siyasi ve ekonomik güç kazanmak zorundaydı. Ülkelerin stratejileri Britanya I. Elizabeth’in uzun ve başarılı saltanatında (1558-1603) İskoçya'daki İngiliz etkisinde farklılık görülmeye başlandı. İngiltere'deki Tudor Hanedanı'yla, İskoçya'daki Stuart Hanedanı arasındaki evlenmeler, iki geleneksel düşmanı birbirine yaklaştırdı. İskoçya Kralı I. James aynı zamanda İngiltere kralı oldu. 1707 yılında iki krallığı birleştiren bir antlaşma imzalandı. Bu tarihten sonra Büyük Britanya tarihi başlar. 1642-1651 yılları arasında gerçekleşen İngiliz İç Savaşı sonucunda krallık devrildi. Bunun yerine önce parlamento idaresinde (1649-1653) sonra da Oliver Cromwell iktidarında (1653-1659) kısa süren bir cumhuriyet kuruldu. Cromwell'in ölümünün ardından parlamento iç karışıklıkları önlemek için sürgündeki kral II. Charles'ı krallığı yeniden kurmak üzere İngiltere'ye davet etti. 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere, büyük bir sanayi devleti ve sömürge gücü haline gelen Britanya İmparatorluğu'nun merkezi konumundaydı. 19. yüzyılın başlarında Avustralya, Kanada, Hindistan, Afrika’da bazı devletler, Antiller ve Hong Kong gibi dünyanın büyük bir kısmına yayılan dev bir sömürge imparatorluğu kurulmuştu. Kraliçe Victoria (1837-1901) zamanında Birleşik Krallık dünyanın en büyük gücü durumuna geldi. 1858'de Hindistan sömürgeleştirildi. 1882'de Mısır ele geçirildi. Britanya 20. yüzyıla gelindiğinde dünyanın en büyük gücü konumundaydı. Bu gücü sömürgeler, deniz yolları hakimiyeti, küresel şirketler aracılığıyla askeri ve siyasi anlamda da sağlamayı başarabilmiştir. 1871'den itibaren Alman İmparatorluğu'nu kendi etkinliğine karşı en önemli tehdit olarak algılamıştır. Çünkü güçlü bir Almanya, İngiltere için en büyük tehdit olacaktır. Fransa ile sürdürdüğü ortaklıkta, Fransa'nın da 1871 yenilgisinden itibaren Alman İmparatorluğu'na karşı olan düşmanlığı belirleyici nokta olmuştur. Yine aynı şekilde Rusya ile I. Dünya Savaşı öncesinde temin ettiği ittifak da, Balkanlar ve Doğu Avrupa'da Rusya'nın Panslavizm politikası ile Almanya'nın Pan-Cermen politikası karşıtlığı temeline oturmuştur. Britanya, bir ada ülkesi olması nedeniyle, savunma stratejisini Hollanda ve Belçika'nın Almanya'ya karşı dirençli olması esasına dayandırmaktaydı. Alman İmparatorluğu'nun İngiltere için gerek ekonomik gerekse de siyasi tehdit haline gelmesi Britanya için tartışmasız bir savaş nedeniydi. Aynı zamanda, sömürgelerin korunması, deniz yollarının kontrol altında tutulması, küresel şirketlerin hakimiyeti ve en önemlisi Ortadoğu Enerji Koridoru'na sahip olmak stratejileri tamamen Alman İmparatorluğu çıkarlarıyla çatışmaktaydı. Fransa 1815 yılında yapılan Waterloo Muharebesi'nde Napolyon'un son yenilgisinden sonra Fransa'da krallık yönetimine geri dönüldü. Ancak bu kez kralın yetkilerine anayasal kısıtlamalar getirildi. 1830 yılında çıkan bir sivil ayaklama olan Temmuz Devrimi'yle Bourbon Hanedanı tümüyle kaldırılarak anayasal krallığa dayanan Temmuz Monarşisi getirildi. Bu yönetim biçimi 1848 yılına dek sürdü. Bu arada kurulan İkinci Cumhuriyet oldukça kısa süreli oldu ve 1852 yılında III. Napolyon İkinci İmparatorluğu kurunca yıkıldı. 1870 yılında başlayan Fransa-Prusya Savaşı'nda yenilen III. Napolyon bunun üzerine tahttan indirildi ve bu yönetim rejimi de Üçüncü Cumhuriyet'in kurulmasıyla feshedildi. Fransa 17. yüzyıldan başlayarak 1960'lara dek bir sömürge devleti kimliğiyle var oldu. 19. ve 20. yüzyıllarda dünyanın dört bir yanında edindiği sömürge toprakları Fransa'yı İngiltere'den sonra ikinci büyük sömürge imparatorluğu hâline getirdi. Fransa ve Almanya, 1871 yılından itibaren birbirlerini tehdit olarak görmüşlerdir. Fransa için, kaybettiği Alsace-Lorraine bölgesi hem ekonomik hem de askeri açıdan büyük öneme sahipti. Öte yandan Ren Nehri üzerindeki köprüler ve Belçika'nın güçlü savunmaya sahip olması, Fransa için diğer iki askeri strateji unsuruydu. Fransa için Alman İmparatorluğu, Merkezi Avrupa'da olduğu kadar, sömürgeleri için de büyük tehdit oluşturuyordu.Çünkü Fransız Askeri-ekonomik-siyasi gücünün temeli sömürgeler üzerine kuruluydu. Rusya İmparatorluğu Rusya İmparatorluğu'nun başlangıcı 1721 yılındadır. 1866 yılında toprakları Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın belirli bölümlerini kapsamıştır. 19. yüzyılın başında dünyanın en büyük ülkesi olmuş, toprakları kuzeyde Kuzey Buz Denizi'nden güneyde Karadeniz'e, doğuda Büyük Okyanus'tan batıda Baltık Denizi'ne kadar uzanmıştır. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında, İmparatorluğun ekonomik yapısı geniş ölçüde köylü ve sayıca daha az ama etkili bir işçi sınıfına dayanmaktaydı. Sanayileşme yetersizdi ve üretim büyük ölçüde tarıma dayalıydı. Şehirleşme 2-3 şehir dışında son derece az ve nüfusun büyük çoğunluğu taşrada yaşamaktaydı. 1905 Devrimleri, ve ardından gelen 1917 Devrimleri, Rusya'nın bu ekonomik ve siyasi yapısından kaynaklanmıştır. Rusya 19. yüzyılda temelde dört hedef doğrultusunda siyasetini yapmaktaydı: Batısında Panslavizm Politikasıyla Balkanlar ve Doğu Avrupa'da hakimiyet sağlamak. Böylece Slav kökenli halkların kontrolünü eline geçirilmiş olunacaktı.Güneyde Osmanlı İmparatorluğu (Boğazlar'ı ve Doğu Anadolu'yu ele geçirmek) ve İran (Petrol alanları) üstünde hakimiyetini sağlamak.19. yüzyılda Orta Asya'nın büyük bölümünü ele geçirmekle elde edilen hakimiyeti devam ettirmek.Doğuda Japonya-Rusya-İngiltere-ABD arasındaki güç dengesini kaybetmemek.1904-1905 Japon - Rus Savaşı'nda büyük yenilgiye uğrayan Rusya, aynı tarihlerde, İngiltere ile İngiliz-Rus Sömürge Antlaşması'nı imzalamak zorunda kalmıştır. Batıda Almanya İmparatorluğu'nun Pan-Cermenizm politikası, güneyde Osmanlı İmparatorluğu ile yüz yılı aşkın süren savaşlar, Pasifik'te İngiltere'ye karşı ABD ile yardımlaşma vb. stratejiler nedeniyle Rusya, İtilaf Devletleri safında yer almıştır. Almanya 18 Ocak 1871'de Prusya ve diğer küçük Alman devletlerinin birleşmesiyle kurulan Alman İmparatorluğu, tüm dağınık Alman devletçiklerini -Avusturya hariç- bir arada topladı. İmparatorluk 1884 yılından itibaren ülke dışında sömürgeler kurmaya başladı. Alman İmparatorluğu 1914 yılına kadar, birliğini geç oluşturması nedeniyle geri kaldığı İngiltere-Fransa-Rusya ittifakıyla, ekonomik,siyasi ve askeri yönden başabaş noktasına geldi. Hatta sanayileşme ve iş gücü alanında İngiltere'den (1914 verilerine göre) daha ileri bir seviyeye ulaştı. II. Wilhelm döneminde Almanya, diğer Avrupa güçleri gibi emperyal bir politika izlemiş ve zaman zaman sömürgeleri konusunda komşu devletlerle sürtüşmeye girmiştir. Bu, Almanya'nın dostluklarını zedelemiştir. Bu yüzden Almanya'ya karşı Fransa, Birleşik Krallık ve Rusya İmparatorluğu bir anlaşma imzalayarak kutup oluşturmuşlardır. Almanya ise sadece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ittifak kurabilmiştir. Almanya'nın emperyal politikası ülke dışına taşmış ve devlet diğer Avrupa güçleri gibi Afrika'nın paylaşımına katılmıştır. Berlin Konferansı'nda bu kıta Avrupa güçlerine pay edilmiştir. Almanya'nın payına Alman Doğu Afrikası, Alman Kuzey-Batı Afrikası, Togo ve Kamerun düşmüştür. Afrika'da, büyük güçler arasında yaşanan bu mücadele I. Dünya Savaşı'nın nedenlerinden biri olmuştur. Almanya siyaset alanında ve denizlerde, o sırada Britanya'ya ait olan küresel konumu ele geçirmek ve böylece Britanya'yı otomatik olarak daha alt statüye indirgemek istiyordu. 1900'lerde emperyal ve emperyalist çağın en yüksek noktasında hem Almanya'nın "Alman Ruhu dünyayı yenileyecektir!" deyişiyle yegane küresel statü iddiası, hem de Avrupa merkezli bir dünyanın tartışmasız "büyük güçleri" olan Britanya ve Fransa'nın iddiası hala etkiliydi. Alman Ulusal Birliği'nin kurulduğu 1871 ile I. Dünya Savaşı'nın çıktığı 1914 tarihleri arasında Avrupa Tarihi'nin hiç değişmeyen öğesi Almanya ile Fransa arasındaki düşmanlıktır. Fransa'nın 1871 Alman yenilgisi bu düşmanlığın en önemli etkenidir. Aynı zamanda Alsace-Lorraine'in kaybedilmesi iki ülke için, hem ekonomik hem de askeri önemi, bu düşmanlıklarda etkili olmuştur. Çünkü iki ülke arasındaki en önemli savunma noktaları olan Alsace-Lorraine ve Ren Nehri Köprüleri'ne sahip olmak önemliydi. Öte yandan, Hohenzollern Hanedanı yönetiminde ve mutlakiyetçi yapıdaki Alman İmparatorluğu, siyasi olarak cumhuriyetçi İngiltere ve Fransa'nın yönetim sistemi yönünden de rakibiydi. Bu rekabet, I. Dünya Savaşı'nı, bir nevi mutlakiyet ve cumhuriyet mücadelesi şekline de getirmiştir. Bu mücadelenin sonucu olarak, savaş sonrasında mağlubiyete uğrayan taraftaki bütün mutlakiyetler çökmüş, yerine yeni cumhuriyetler kurulmuştur. Alman İmparatorluğu 1914'e gelinirken, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ittifakı dışında, Avrupa'da güçlü bir müttefike sahip değildi. Belki de savaşın daha başındaki bu durum, savaşın sonucunu belirleyecek olaylarda Alman stratejisinin, savaşın kaybı konusundaki en büyük eksikliğiydi. Çünkü Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun çok uzun ömürlü olamayacağı, 1910'larda neredeyse kesin gibi duruyordu. Bu konuda Adolf Hitler bile Kavgam'da, "Eğer Reich, Schoenerer'in Habsburglar hakkındaki ikazlarına kulak vermiş olsa idi, Almanya'nın başına bütün dünyaya karşı savaşa girerek uğradığı felaket gelmeyecekti" demiştir. Almanya'nın oluşturmak zorunda kaldığı diğer ittifakları da (Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan) savaşın sonucuna etki edebilecek ekonomik ve askeri düzeyde değildi. Almanya için güvenilmesi gereken temel güç, kendi öz gücüydü. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Kutsal Roma İmparatorluğu'nun etkinliği azaldıkça Avusturya'nın arşidükleri bağımsız olarak hareket etmeye başladılar. 1804 yılında arşidükler kendilerini imparator ilan ettiler. 1866'da Prusya-Avusturya Savaşı yenilgisi, ve Alman Konfederasyonu'nun dağılmasından sonra prestijini kaybeden Avusturya İmparatorluğu, 1867 yılında da Macaristan'la birleşerek Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu kurdular. Avusturya ve Macaristan aslında içişlerinde bağımsız olan iki ayrı ülkeydiler. Fakat dışişleri açısından tek bir Habsburg İmparatoru tarafından yönetilmekteydiler. Emperyal bir devlet olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda, 11'in üzerinde etkili etnik grup mevcuttu. Bu etnik grupların büyük kısmı Almanlar, Slavlar ve Macarlar'dan oluşmaktaydı. Etkinlik sahasında (doğu bölgesinde yoğun Slav devletleri, batısında da Germen toplumları) farklı etnik gruplar bulunmaktaydı. 1789 Fransız Devrimi ve beraberinde getirdiği süreç, emperyal devletlerin sonunu hazırlamaktaydı. Uyanan milliyetçilik akımları 19. yüzyılda en fazla Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na zarar vermiştir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun karşısındaki en büyük tehdit Rusya ve Rusya'nın Pan-Slavizm Politikası'ydı. Rusya, Doğu Avrupa'ya ve Balkanlar'a doğru güç alanını genişletmek istiyordu. Bu amaçla gerek Osmanlı içindeki, gerekse de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içindeki tüm etnik unsurlara -başta Slavlar olmak üzere- açık (veya el altından) destek veriyordu. Bunun yanı sıra, batı kanadının güvenliğini sağlamak için, Almanya'yla yapılan ittifak ile sağlamlaştıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, diğer taraftaki Rusya etkinliğini yok etmek istiyordu. Aslında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun da durumu Osmanlı İmparatorluğu'ndan farklı değildi. Read the full article
0 notes
bilgireis · 1 year
Link
0 notes
bilgireis · 1 year
Text
En Çok İzlenen Yabancı Filmler
Tumblr media
Yabancı filmler, son yıllarda sinema dünyasında büyük bir artış yaşadı. Bunların birçoğu, dünya genelinde büyük bir izleyici kitlesine sahip oldu ve büyük beğeni topladı. Yabancı filmler, farklı kültürleri ve yerleri tanıtması nedeniyle de insanlar tarafından ilgiyle takip edilmektedir. Bu makalede, en popüler yabancı filmler hakkında genel bir bilgi edinebilirsiniz.
Kore Filmleri
Son yıllarda Kore sinemasının dünya çapında büyük bir hayran kitlesi edindiğini görüyoruz. Özellikle korku ve gerilim türünde yapılan filmleriyle tanınan Kore sineması, birçok ülkede kendine yer bulmuştur. İşte en popüler kore filmleri:- Parazit: 2019 yılında gösterime giren Parazit filmi, dünya genelinde birçok ödül almıştır. Konusu ise bir ailenin işe girmek ve finansal durumunu düzeltmek için yaptığı oyunları anlatmaktadır. - Oldboy: Kore sinemasının unutulmaz yapımlarından biri olan Oldboy, aksiyon ve gerilim türünde izleyicilere müthiş bir deneyim sunmaktadır. 2003 yılında gösterime giren film, intikamın peşinde koşan bir adamın hikayesini anlatmaktadır. - Film, Cannes Film Festivali'nde gösterildi ve olumlu eleştiriler aldı. - Jeremy Saulnier, daha önce Blue Ruin ve Green Room filmlerini yönetmişti. - Ölümcül Takip, atmosferik sahneleri ve ilginç kamera açılarıyla dikkat çekiyor. - Film, 13 dalda Akademi Ödülü kazanmıştır. - Yüzüklerin Efendisi, tutkulu bir hayran kitlesi oluşturmuş ve dünya genelinde milyarlarca dolar hasılat elde etmiştir. - Film serisi, Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, Yüzüklerin Efendisi: İki Kule ve Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü olmak üzere üç filmlik bir seri halinde çekilmiştir.Yüzüklerin Efendisi, fantastik film tutkunları için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Peter Jackson'ın ustalığı ve J.R.R. Tolkien'ın muhteşem hikayesi, bu filmi gerçek bir başyapıt haline getirmiştir.
Fransız Filmleri
Fransız sineması, en çok romantik, dramatik ve entelektüel filmleriyle ünlüdür. Yıllardır dünya genelinde büyük bir hayran kitlesine sahip olan Fransız filmleri, birçok kişinin favorileri arasında yer almaktadır. Bu başlık altında en popüler Fransız filmleri bulunmaktadır.Bu filmlerin arasında, 2001 yılında gösterime giren Amélie de yer almaktadır. Bu romantik komedi-dram filmi, Paris'te yaşayan bir kadının hayatındaki değişiklikleri ve maceraları anlatmaktadır. Renkli ve sıcak atmosferi ile oldukça etkileyici bir Fransız yapımıdır.La Haine ise Fransız sinemasının en önemli filmlerinden biridir. 1995 yılında gösterime giren film, banlieue'de yaşayan üç genç adamın hayatlarını, polisle çatışmalarını ve aralarındaki farklılıkları anlatmaktadır. Bu sosyal sorunları tartışması ve etkileyici oyunculukları sayesinde unutulmaz bir yapım olarak kabul edilmektedir.Fransız sinemasının popüler yapımlarından biri de Amour'dur. 2012 yılında gösterime giren bu film, yaşlı bir çiftin yaşamlarındaki zorlu süreci ele almaktadır. Film, özellikle dramatik ve duygusal sahneleri ile izleyiciyi derinden etkilemektedir.Son olarak, Hiroshima Mon Amour da Fransız sinemasının en önemli yapımlarından biridir. Yönetmen Alain Resnais tarafından çekilen film, savaş sonrası dönemde Hiroşima'da yaşananları ve bir Fransız kadının Japon erkekle yaşadığı aşk hikayesini anlatmaktadır. Bu film, Fransız sinemasının en etkileyici yapımlarından biridir ve hala birçok izleyici tarafından beğenilmektedir.AmélieAmélie, Fransız sinemasının en sevilen romantik komedi-dramlarından biridir. Başroldeki Amélie, hayatının bir dönüm noktasında Paris'te yaşamakta olan bir kadındır. Film, onun sıradan ama eğlenceli hayatında yaşadığı değişiklikleri ve etrafındaki insanlarla olan maceralarını anlatır. Amélie'nin renkli ve sıcak havası, izleyicilerin içini ısıtır ve filmi unutulmaz kılar.Amélie'nin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet, filmi şehrin en güzel bölgelerinden Montmartre'da çekmiştir. Bu, filmin atmosferine büyük bir katkı sağlamıştır. Oyuncu kadrosunda Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz ve Rufus gibi başarılı isimler yer almaktadır. Amélie'nin müzikleri de oldukça başarılıdır ve izleyicilerin filmle daha da bütünleşmesine yardımcı olur. Amélie, baştan sona kadar izleyicisini etkileyen bir filmdir. Kendi hayatınıza da değer katabileceğiniz birçok mesajı içerir. Sıradan hayatlarımızda bile küçük şeylerin ne kadar büyük anlamlar taşıyabileceğini bize hatırlatır. Ayrıca ön yargıların yerine insanların gerçeklerine odaklanmanın önemini vurgular. Amélie, hem eğlenceli hem de etkileyici bir film arayanlar için doğru bir seçim olacaktır. La HaineLa Haine, Fransız sinemasının en önemli yapıtlarından biridir. 1995 yılında gösterime giren film, banlieue dediğimiz şehirlerin varoşlarında yaşayan üç genç adamın hikayesini konu alır. Film, suburban yaşamın gerçeklerini yansıtması sebebiyle oldukça ilgi çekicidir. Her ne kadar dramatik bir film olsa da içinde yer alan ironi, mizah ve absürd durumlar da bulunmaktadır. Bu da filmi geniş bir kitleye hitap eder hale getirir.La Haine, sadece bir grup gencin hayatını anlatmakla yetinmez, ayrıca Fransa'da var olan toplumsal sorunlara da ışık tutar. Özellikle gençlik işsizliği, ayrımcılık ve polis şiddeti gibi konular filmde etkileyici bir şekilde ele alınmıştır.Film, Vincent Cassel, Hubert Koundé ve Saïd Taghmaoui gibi ünlü oyuncuların performanslarıyla da dikkat çekmektedir. Ayrıca müzikleriyle de ayrı bir öneme sahiptir. Müzikler, filmde yer alan atmosferi daha da güçlendirir ve izleyiciyi hikayenin içine çeker.La Haine, Fransız sinemasının en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Buna rağmen, film Türkiye'de çok fazla izlenmemiştir ve sinemaseverler tarafından keşfedilmemiştir. Ancak, filmi izleyenlerin etkilendiği ve uzun süre hafızalarından çıkmadığı da bir gerçektir. Read the full article
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
Türkiye'nin En Yüksek Yeryüzü Oluşumu Nedir?
Türkiye’nin en yüksek yeryüzü oluşumu sorusu, pek çok kişi tarafından merak edilen sorulardan bir tanesidir. Özellikle genel kültür alanında yer alan bu soru, pek çok bilgi yarışmasında insanların karşısına çıkmaktadır. Türkiye ile ilgili önemli bilgilerden olan Türkiye’nin en yüksek noktası, aslında ilkokulda hepimize öğretilen bir bilgidir. Fakat bilgi yarışmalarında ani bir şekilde insanların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
TC Kimlik Numarası ile Ehliyet Sınav Sonucu
T.C. kimlik numarası ile ehliyet sınav sonucu sorgulama işlemini Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirtilen sayfasından tarih sırasına göre öğrenebilirsiniz. Yazımızın devamında yer alan linke tıklayarak sonuç sayfasına ulaşabilirsiniz. Motorlu taşıtlar sürücü adayı iseniz ve sınava girdiyseniz sonuçları öğrenme için aşağıda vereceğimiz bilgi ve linki kullanarak gireceğiniz sayfadan kolaylıkla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
Nevrotik Kişilik Özellikleri
Nevrotik kişilik özellikleri pek çok kişi tarafından bilinmeyen özelliklerdendir. Her birey, farklı karaktere sahip bir şekilde dünyaya gelmiştir. Bu karakter yapılarından bazıları dönem dönem değişikliğe uğrayabilmektedir. Bazı dönemlerde kendimizi iyi hissederken bazı dönemlerde de olumsuz duygu ve düşüncelere kapılabiliriz. Fakat bu durumların yanı sıra bunlara ek olarak insanların karakter…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
Wikipedia (Vikipedi) nedir ve nasıl çalışır?
Dünyanın en büyük internet ansiklopedisi olarak bilinen Wikipedia sitesine Türkiye’den erişim engellenmişti. Yasak sadece Türkçe versiyon olan Vikipedi sayfasına değil tüm alan adlarına uygulanmış ve Wikipedia sitesinin hiçbir versiyonuna 29.04.2017 tarihinden bu yana giriş yapılamıyordu. Wikipedia, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Wikipedia’ya erişimin engellenmesini hak ihlali sayması ardından…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
PMYO Hangi İllerde Var
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
E-Devlet Banka Hesabı Tanımlama
Kişilere pek çok kolaylık sağlayan e-devlet banka hesabı tanımlama imkanı verir. Kişiler bu tanımlamayı yaparak sgk kurumu tarafından alacakları şahıs ödemelerini belirledikleri hesaba yapılmasını sağlayabilirler. Yapılan ödemeleri sorgulayabilir ve hesaplarına yatıp yatmadığını öğrenerek ödemelerini çekebilirler. E-Devlet Banka Hesabı Tanımlama İçin Giriş Banka hesabı tanımlama yapılabilmesi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
LGS Çalışmaya Yeni Başlayacak Öğrencilere Tavsiyeler
LGS çalışmaya yeni başlayacak öğrencilere tavsiyeler çalışma taktiklerini ve öğrenme yöntemlerini kapsar. Kısa süre içerisinde büyük başarılar elde etmenin temel kuralı verimli ders çalışmaktır. O halde ne zaman ders çalışacağımızı, nasıl çalışacağımızı ve motivasyonumuzun ruh halimize etkisini öğrenerek çalışma dönemimize girelim. LGS Çalışamaya Ne Zaman Başlanır? LGS çalışmaya başlamak için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgireis · 2 years
Text
ESpor Nedir? E-Spor Oyunları Nelerdir?
Spor denildiğinde insanların aklına birçok branş gelir: futbol, basketbol, voleybol, tenis, satranç ve daha niceleri. Ancak özellikle son yıllarda yeni bir terim oldukça popülerleşmeye ve büyük kitleleri arkasında sürüklemeye başladı: ESpor. Dünya, son yıllarda büyük bir dijitalleşme yaşıyor. Artık devlet dairlerinde yapılabilecek birçok işlem dijital ortamda telefondan ya da bilgisayardan…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note