Tumgik
bademmmcicekleri · 9 months
Text
POLİTİK OLARAK DOĞRU
Çok uzun bir zamandır uzun uzun yazmak istediğim bir konuda nihayet bilgisayarın başına geçip bir şeyler karalama fırsatına eriştiğim için ne kadar mutlu olduğumu belirterek girdiğim bu yazımın en başında, farklı fikirlere saygı duyduğumu şimdiden belirtiyor, hatta bunları duymak için sabırsızlandığımı da söylemeden geçemiyorum.
1984’ü okumuş olanlar için sıkıcı sayılabilecek bir paragraftayız ama okumamış olanlar için de bu cümleleri yazmak zorundayım, aksi halde kimse bir şey anlamaz. 1984’te (ne zaman “hangi 1984 karakterisin” testi çözsem o çıktığım) biri var, ismi Syme. Syme kitaptaki minör karakterlerden biri, tek sefere mahsus birkaç sayfada belirip sonra kayboluyor ama belki de kitabın en önemli mesajlarından birini vermeyi üstleniyor. Bu kardeşimiz dilbilimci, Big Brother yönetimi altında yeni oluşturulan sözlüğü hazırlayanlardan biri. Yanılmıyorsam Doğruluk Bakanlığı bünyesinde çalışıyordu. Big Brother’ın amacının farkında ve bu amacın gerçekleşebilmesi için bilinçli olarak emek veriyor. Çok da zeki piç* (yıldızımı koydum, buraya geri dönücem). Peki Big Brother’ın amacı ne? Kelime dağarcığını daraltarak insanların ifade özgürlüğünü, dolayısıyla düşünce çeşitliliğini kısıtlamak. Syme kitapta “good (iyi)” diye bir kelime varken “bad (kötü)” diye bir kelimeye ihtiyacımızın olmadığını belirtiyor. Bu nedenle yeni sözlükte “bad (kötü)” kelimesinin yer almayacağını, onun yerinde “ungood (iyi olmayan)” sözcüğüne yer verileceğini belirtiyor. Var olan çoğu pozitif kelimenin başına ya da sonuna olumsuzluk eki getirdiğimiz, yani dili zıt anlamlı ve eş anlamlı kelimelerden tamamen arındırdığımız takdirde dilin sadeleşeceğini, berraklaşacağını, kolaylaşacağını falan anlatıyor ve bunu öyle güzel ballandırıyor ki ona gerçekten inanasın geliyor.
Yaşayan pek çok dilde, Türkçe’de ve İngilizce’de olduğu gibi bir şeye “iyi” veya “kötü” deyip geçmemizi zorunlu kılmayan onlarca kelime var. “Harika” dersin, “eh” dersin, “olmamış” dersin, “sevmedim” dersin, “berbat” dersin vesaire ama Big Brother’ın amacı, yeni dilde bu kelimelerin hiçbiri olmasın ki insanlar bunları kullanarak kendilerine has fikirlerini belirtemesinler. Biz onlara “iyi” veya “iyi değil” seçeneği sunalım, bir tek bunu dile getirebilsinler. Zıt anlamlı kelimeler olmasın ki zıtlaşmalar da var olmasın. Düşünceler iki kelimeye sığsın, başka da çatlak bir ses çıkmasın aradan.
Derrida, Foucault gibi yapı-sökümcü filozofların da belirttiği gibi, her kelime zıddıyla var olur esasında. Erkek diye bir cinsiyetin var olabilmesi için dişi diye bir cinsiyetin de olması gerekir, tek bir cinsiyet söz konusu olsaydı, o zaman erkeğe erkek denmez, erkek diye bir kelime de var olmazdı. Dolayısıyla erkek var olabilmek için dişiye muhtaçtır - gibi. Bunu tüm ikili karşıtlıklara uyarlayabilirsiniz. Dolayısıyla Big Brother burada çoğunlukla dezavantajlı olan grupları, en az zıddı kadar önemli kılma felsefesini de öldürmeye çalışıyor. Kötü yoksa iyi de yoktur esasında, gel gör ki Big Brother, sırf yaptığı her şey iyilik üzerinden nitelendirilsin diye “iyi” veya “iyi değil”i dayatıyor. Sübliminali aldınız değil mi, onun yaptığı bir şey istese de kötü olamaz çünkü!
Edebiyat felsefesine de girip konuyu iyice sıkıcılaştırdığıma göre, asıl ifade etmek istediğim kısma geçebilirim. Günümüzde “politically correct” yani “herhangi bir topluluğu veya kimseyi incitmemek için özenli konuşma” durumunun bizi bir çeşit Big Brother hegemonyasına sürüklediğini düşünüyorum. Hegemonya kelimesini özellikle seçtim, son derece gönüllüyüz çünkü. “Şu konuda şaka yapamazsın, bunlar incinir. Bu kelimeyi kullanamazsın, şunlar üzülür. Öyle denmez, bu kelime çok ayıp. Şu sözcük falanca kesime hakaret içeriyor, böyle konuşma” gibi hassasiyetler artık hem dili, hem düşünce çeşitliliğini kısıtlamaya başladı. Herkes çok alıngan, herkes çok tepkili. Daha önce burada da yazmıştım ya, “gluteni nasıl kesersiniz” diye video çekiyor kadın, videoda makasla börek kesiyor yani işin mizahında. Çıkıyor birisi “çölyak hastalarına saygı” falan diyor, bunun gibi mesela. Aklına söyle, bunun mizahını yapacak kadar çok çalışmasın. Diline söyle, kadına bayan falan demesin. Sen ayı kelimesini küfür olarak kullanamazsın, hayvanlar da vardır hayvanlar da vardır, falan filan, biliyorsunuz son durumu işte…
Artık birileri gücenecek diye doğru dürüst bir şey konuşamamaya başladık. Yapı-sökümcülük yani bazı söylemleri yıkma eylemi, yerine yenisi konduğunda felsefi yolculuğunu tamamlar. Yerine yeni bir şey koymadığında sadece yıkmış, yıktığının inşasını yapmamış olursun ve bu yalnızca körelmeye yol açar. Hani Big Brother’ın ve Syme’ın yaptığı bile yapı-sökümcülüğe daha çok hizmet ediyor, “bad yok” diyorsun ama yerine “ungood”u da koyuyorsun sonuçta…
1984’te düşünce polisleri vardır, Big Brother’ın totaliter ve statükocu rejimine başkaladıran söylemlerde bulunan insanların izini sürer ve cezalandırırlar. Ağzımızdan alelade çıkan her kelimeye “öyle diyemezsin yalnız” diyen herkes de bana düşünce polislerini anımsatıyor. Bazen fikirlerimi yeterince eğlenceli, yeterince dramatik bir biçimde dile getiremiyorum çünkü “politik olarak doğru” konuşmak zorunda olduğumu hissediyorum. Farkında olarak ya da olmadan, düşüncelerim yıkılıyor, düşünce çeşitliliğimiz yok oluyor, aksini yaptığımızda çatlak ses olarak nitelendiriliyor, ayıplanıyor, linçleniyor ve dışlanıyoruz. E benim kelimelerim, dilimin o eşsiz zenginliği, dilimin o eşsiz esnekliği nereye gidiyor peki, afedersiniz? Buna vahlanırken sadece Selcan olarak düşünmüyorum, esasında Syme’ın meslektaşı olarak yazıyorum bu satırları. Edebiyat felsefesi eğitimi almış, amaçlanan yapı-sökümcülük hayalinin kesinlikle bu olmadığını, yanından bile geçmediğini bilen biri olarak tepki gösteriyorum çünkü köreliyorum.
Siz bu adeta-bir-yenikonuş meselesinden memnun musunuz, toplumsal veya siyasi açıdan bize iyi geldiğine mi inanıyorsunuz yoksa benim gibi zihni kurtlanmaya başlayanlarınız var mı?
* yıldızıma geri döndüm. Mesela, gayri ihtiyari elime öyle denk geldi ve “çok zeki piç” dedim, bu üç kelimelik cümleyi kurarken “aman aman babasının kim olduğu bilinmeyen çocukların var olma hakkı incinir, demeyeyim öyle” diye düşünmeli miydim sevgili düşünce polislerim?
33 notes · View notes
bademmmcicekleri · 9 months
Text
İlişkiler
Bir insanla ilişki yaşarken önce kendini tanıyıp sevmek, güvenli bağlanmayı tam olarak kendinde oturtmak lazım. Eğer güven ve sevgi bağı ile büyüdüyseniz şanslısınız ama büyümediyseniz ve bu yönünüz eksikse , içinizdeki çocuğa ebeveynlik yapmadan, onu ihtiyacı olan sevgiyi vermeden, ona güveni öğretmeden , maalesef ortaya kötü bir manzara çıkıyor. Çok sevdiğim bir söz vardı, nerede okudum hatırlamıyorum. Bir olmadan , kendini tamamlamadan iki olamaz insan. Karşıya saygıyı ve nezaketi hiçbir zaman bırakmamak, sınırlarını korumak , hesap ve plan yapmadan ilişki yaşamak lazım.
ne güzel özetlemiş Gökhan Çınar;
instagram
0 notes
bademmmcicekleri · 9 months
Text
Geçmiş 3 gün ve Hayat Hedeflerim
30 aralık : Düzene konmamış temizlik , yine son ana bırakma. Tembellik yine hakim. Bunun bana zararları günün hakkını verememek oldu
31 aralık : Yılbaşı hazırlıklarını son ana bırakmak kaynaklı bir çok eksiklik
1 ocak : Kuzenlerle güzel bir gün. Bu sefer günümün dolu dolu geçtiğini düşünüyorum.
Hayat hedeflerimde hangi noktadayım ?: Temizlik konusunda ve düzen konusunda hiç iyi değilim ve bunu düzeltmeye gerçekten niyetliyim. Hayatımdan fazlalıkları atacağım.Bunun için ilk olarak uzmanlık için gideceğim yere götüreceğim kitapları ve kıyafetleri elemekle başladım. Kendime 3 tane yol seçeneği koydum ve birinciyi seçtim. Düzenlemem gereken ve çığrından çıkmış şeyler şunlar;
1-) Youtube hesabım (Bunu hiç kullanmadığım hesabımı kullanarak hallettim ama hesapları teke düşürmek ve bunu düzeltmek daha mantıklı)
2-) Bilgisayarım(Bu en zoru)
3-) Mail hesabım (Bunu da teke düşürmeli)
4-) Tus kitaplarım ( Bunları ne yapacağım bilmiyorum)
5-) Ivır zıvır kırtasiye malzemelerim( Bunları seçip kalanını küçük kuzenime vermeyi düşünüyorum)
Fazlalıkları listeleyip bunlardan kurtulmak lazım. Bu hafta bunun üzerine çalışayım.
Bir de hayatımda yapmak istediğim şeylerden ilki kütüphanemi genişletip sayıyı bine çıkarmak.
İkincisi ise düzenli felsefe eğitimi.Felsefe benim için karmaşık ve hobi halinde . Bunu düzene sokmalıyım. Bunun için kendime not olarak şunları ekliyorum ;
Ahmet Aslan ; Felsefeye Giriş 101
youtube
2 ve 3 ocak hedefi : Kütüphane düzeni ve kırtasiye düzeni. Saat 5'e kadar halledilecek ve yarın bekleyen botox işleri yapılacak. Annemle gidilecekler seçilecek ve araba yerleştirilecek. 3 ocakta terapistle randevum var saat 11'de bunu unutma.
4 ocak : Kendi odama geçilecek ve götürülecekler son halini alacak. Burada tıpla ilgili kitaplar ve kuşlarımın düzeynı var
5 ocak: son kalan işler ve kuzenlerle vakit geçirme.
6 ocak : tamamen dolu
7 ocak : Yolculuk ( umarım)
Arada ise annemin göz ameliyatı var. Onun da planını yapmalı.
0 notes
bademmmcicekleri · 9 months
Text
Gün 1
Normal günlüklerde istediğim düzeni yakalayamayınca sanal günlük tutmaya karar verdim. Depresyonum derinleşince kendimi terapiste attım bugün. Kötü hissetmiyordum ama hareket edecek gücüm de yoktu. Günlerdir banyo yapmıyordum. İyi de geldi. Bazı halledilmesi gereken meselelerden dolayı pasif agresyon temelli depresyon yaşadığımı söyledi ve bazı çözümler ürettik. Bu çözümler oldukça zor.Hala yemek yiyemiyorum ama bugün geçmiş günlerden daha iyiydi. Kendimi yemek yemeye zorladım ve kusmadım. Tus kitaplarımı yeni yerleştiğim, uzmanlığımı yapacağım yere götürmemeye karar verdim. Dinlenmek istiyorum. Tustan istediğimi alamadığım için tekrar çalışmayı düşünüyordum. Ama o kadar yorgunum ki vazgeçtim. Kendimi hastaneye ve spora adayacağım. Hedefim akşam yarım saat kitap okumak ve odaklanmak. Kendi üstüme çok geliyorum. Buna bir dur demek gerekli. Sadeleşmem gerekli. Yarının hedefi minimum eşya ile gideceğim yere götüreceklerimi düzenlemek, temizlik yapmak, teyzelerimin botoxunu ayarlamak ve çıkıp yürüyüş yapmak. Ve akşam yatmadan kitap okumak. Kitaplar için alınacak listem var. Kahve için malzemelerim var. Bazanın altı var, özel günlere giyilecek kıyafetlerim var. Onları unutmamak lazım. Yarın görüşmek üzere. Asıl hedefim uykumu düzenlemek. Bakalım.
0 notes
bademmmcicekleri · 3 years
Text
Tus belası
O kadar dağıttım ki dersleri, o kadar dağıttım ki neresinden tutsam elimde kalıyor.
6 notes · View notes
bademmmcicekleri · 3 years
Photo
Tumblr media
65 notes · View notes
bademmmcicekleri · 3 years
Photo
Tumblr media
The Kill // Thirty Seconds to Mars
417 notes · View notes
bademmmcicekleri · 3 years
Text
Tumblr media
0 notes
bademmmcicekleri · 3 years
Quote
Başını dik tut boynun kirli olsa bile
Baby (Tv series)
0 notes
bademmmcicekleri · 3 years
Link
Bu maceranın da sonu. Eğer bir şarkı yazsaydım, tamı tamına bu olurdu. Bu sefer olacak demiştim. Ama bazı şeyler içimde öyle kırıldı ki. Bu kaçıncı kalp kırıklığı? Daha ne kadar acıyacak canım?  Artık birini sevmek ve sevgili olmak o kadar uzak kavramlar ki. Ama tuhaf olan şu ki kendimi buldum ben. Erkeklerden ve ilişkilerle olan bağım tamamen koptuğunda kendimi ve ait olduğum kişiyi buldum. Kendimi sevmezsem başka birinin asla beni sevmeyeceğini, sevse bile bunun bana yetmeyeceğini biliyordum. Ama ilk defa bu kadar derinlerde öğrendim. Aradığım şey kendimi sevmekti. Aptal insanlara, değmeyen insanlara bu kadar değer verip kendimi küçük düşürdüğüm için utanıyorum. Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. En azından artık geç olmadan kendimi sevmem gerektiğini anladım. Kısa günün karı bu olsa gerek. Ben hiç bu kadar itilmedim, hiç bu kadar değersizleştirilmedim. Belki de kendimi sevmem için bunu yaşamam lazımdı ama neden bu kadar zor yollardan öğrendim? Ben sadece sevilmek ve değer görmek istedim, hayatımda ilk defa düzgün biri olsun istedim. Çok kırgınım. Hayata kırgınım, her şeye o kadar kırgınım ki. 
1 note · View note
bademmmcicekleri · 4 years
Text
Bu blog sahibi an itibariyle paraya sevgiden daha çok değer verdiğini fark etmiştir. Sevgiliyi izler gibi kripto yatırımlarımı izliyorum. Huzur ve şefkatle.
Doge'dan şimdilik alacağımızı alıp yola baktık ve yeni tüyo ile Vet'teyiz.
16 notes · View notes
bademmmcicekleri · 4 years
Text
Eeeh yeter amk, habire kendimin açığını arayıp kendime eziyet mi edicem? Evet salaklık yaptim. Napim?
Ama kendime kocaman not: ERKEKLERDEN UZAK DUR.
0 notes
bademmmcicekleri · 4 years
Text
Bu sorunlardan herhangi biriyle mücadele eden insanlara ne demeliyiz?
Endişe: Çok bayat ve klişe gelse bile, bu da geçecek. Endişelerin azalacak, ölmüyorsun, ölmeyeceksin, her şey iyi olacak. Derin nefes al, dene ve odaklan.
Depresyon: Sen ve duyguların mantıklı. Şu anda öyle olduğunu hissetmesen bile, sen iyi ve güçlü bir insansın. daha iyi şeyler yapmaya çalış, bunu atlatacağını biliyorum.
Cinsel Eğilim: Bu senin bedenin, senin odan ve senin hayatın. Bunlarla ne yapacağını sen seçeceksin. Ben bu konuda hiçbir şey söylemeyeceğim; çünkü ben, sen değilim. Ne olursa olsun, sana saygı duyacağım.
Duygu Durum Bozukluğu: Güneş hep doğar. Tüm kötü günlerine, haftalarına ya da daha fazlasına rağmen, ufkun ötesinde iyi olanlar da var. Hayatta böylesine "dibe vurmanın" ne demek olduğunu sen herkesten daha iyi biliyorsun ve umarım bu mutlu anlarını uzatmak için kendini, kendi tedavinle yetiştirir ve güçlendirirsin.
Kendine Kasıtlı Zarar Verme Davranışı: Bu senin vücudun ve onunla yapmayı tercih edeceğin şeyler için seni asla yargılamayacağım. Ancak, gerçekten bu konuda bir psikiyatri uzmanıyla konuşmayı düşünmelisin. "Kötü" olduğun için değil, sadece güvende olmanı istediğim için.
Yeme Bozuklukları: Yemek yemek çok normal, sen de bu izne sahipsin. Yemek yemek seni şişman, çirkin ya da değersiz yapmaz. Aksine, yemek yemek seni güçlü, sağlıklı ve canlı yapacaktır. Yemek yemeği, mutlu olmayı hak ediyorsun.
Taciz: Yanlış yaptılar ve senin bu konuda hiçbir rızan yoktu. Şu anda nasıl hissettiğini tam olarak anlayabilmeme rağmen, kendini suçlu hissetmene ya da utanmana gerek yok. Burada tek hatalı onlar ve onları dava etme hakkına tamamen sahipsin.
İntihar: İntihar, geçici bir sorun için kalıcı bir çözümdür. Sen ve varlığın çok değerlisiniz. Bu gezegende milyarlarca insan var, herkesin senden nefret ettiğini ve kimsenin seni sevmediğini düşünsen bile; seni seviyorlar ve sevecekler. Bir sürü arkadaş ve seveceğin insan bulup, zamanını onlarla geçirebilirsin.
Tecavüz: Yaptıkları şey alçakça ve iğrençti. Evet, şu andan itibaren bu korkunç, travmatik olayı hep aklında taşıyacaksın ama hayatın kesinlikle tamamen bitmedi. Kurtarmak mümkün. Sen kirli değilsin, bir "sürtük" ya da bir "fahişe" değilsin; sen hakları ihlal edilmiş bir insansın. Ama sen çok güçlü birisin ve ben, geçmişe rağmen ileri gidebileceğini biliyorum.
Çoklu Kişilik Bozukluğu: Kim olursan ol, seni hep seveceğim. İyileşme sürecinde senin için en iyi olanı diliyorum ve belki de bir gün, seni her türlü sevdiğim için çok ayrıcalıklı olacağım.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Aniden korkunç olaylar yaşamak ve o acı, neredeyse benim düşünemediğim bir şey. Lütfen şunu unutma, bu olanlar gerçek ve şuan gerçekleşiyor gibi gelmesine rağmen, öyle değil. Gayet iyisin ve güvendesin. Şu an buradasın ve geçmiş sana fiziksel olarak hiçbir zarar veremez. Her şey gayet iyi, bu duyguların geçecek ve sen de iyi olacaksın.
Şizofreni: Sana yemin ederim ki ben gerçeğim ve seni umursuyorum. Kendin için topraklı bir şey bulmayı dene. Bu onun halüsinasyon mu, yoksa gerçek mi olduğunu ayırt etmeni kolaylaştırabilir. Sen anormal değilsin, canavar değilsin. Şen su an sadece duyguları hasta olan bir insansın.
1K notes · View notes
bademmmcicekleri · 4 years
Text
YouTube'da "Ben bir Borderline ‘m.." videosunu izleyin
youtube
Borderline üzerine...Ne oldugunu öğrenmek isterseniz oldukça güzel anlatılmış...
Gün geçtikçe daha iyi olucam , yardımı kabul ettiğim sürece daha iyi olucam.. Yalnız değilim, üstesinden gelebildiğimi biliyorum.. Ölmek istedigimde, hayır bunu yapmıycam.. Çünkü gün geçtikçe daha kolay başedebilir hale gelicem..İlişkilerim güzelleşecek,sevildigime inanıcam, doğru insanı bulucam ve ona tüm kalbimle güvenicem..Ve evet ben sevilmeyi hak ediyorum... Zihnime hücum eden tüm aksi düşüncelerimi reddediyorum,evet ben sevilmeyi hak ediyorum...
Saklamam gereken bir şey yok,ben olduğum gibiyim,insanlar beni olduğum gibi seviyor,ben bunu hak ediyorum.. Yanlış bir şey yapmadım,sadece mutlu olmak istiyorum...
60 notes · View notes
bademmmcicekleri · 4 years
Photo
Tumblr media
10K notes · View notes
bademmmcicekleri · 4 years
Text
şeriati, konfor ruhun bataklığıdır diyordu. fark ediyorum ki, rahatım bozulur düşüncesiyle hiçbir şey için risk almıyorum, iyilik için bile. bu demek oluyor ki, ruhum bir bataklıkta. her şey şeffaf olsun, her şeyin iç yüzünü üstün bir kabiliyetle göreyim, riskli bir şeye bulaşmayayım istiyorum, ne mümkün...nâmümkün/impossible. biraz cesaret ve risk gerekiyor, konforumuzu kurban etmek gerekiyor. kim bilir belki bizim ismail'imiz konforumuzdur.
83 notes · View notes
bademmmcicekleri · 4 years
Text
Anksiyete krizi yaşadığım ilk günü hatırlıyorum da, herkese yeten oksijenin bana yetmediği dakikaları, kalbimin çarpıntıdan göğüs kafesimi parçalayacak hale geldiği, yıl gibi geçen saniyeleri, içime oturan ağırlığı, anında kendini belli eden el-ayak dökülmelerini, ben de buradayım diyen mide problemlerini, dün gibi.. ve tüm bunların sığdığı o beş dakika, yer altındaki zindana düşmüşüm hissi, geçiyor��� geçiyor da, izi kalıyor elbette. bizi zedeleyen her durumda olduğu gibi, izi kalıyor.
bu hastalıklar zincirinin bana öğrettiği tek olumlu düşünce, zamanın içinde kaybolan kötülüklerin yerini iyiliğe ve sağlığa bıraktığı. ‘’sadece anksiyetem olsa keşke’’ dediğim zamanların ağırlığını hâlâ hissederim. okb, sosyal fobi, dehb, yeni yeni kendini gösteren depresyon. ruhsal bozuklukların yanında gelen fiziksel rahatsızlıklar da var ve tek sebepleri, stres.
asla sonu gelmeyen terapi seansları, dozunun hiç bir zaman düşmesine müsaade etmeyen ilaçlar, sizi anlamayan bir çevre, hasta olduğun için utandığın, kendinden nefret ettiğin zamanlar, en son intiharın eşiğine gelinen o son nokta. şimşekler çakıyor beyninde ‘’intihar edemem, bu günahı sırtımda taşıyamam, Allah’ın affetmediğini kendime layık göremem’’ ve huzur aradığın o uyku, sessizce, en derinlerine.. sonra aniden gelen irkilmeler, gördüğün kabuslar, gecenin bir vakti gelen ağlamalar.. hepsi, hepsi geçecek, geçecek de izi kalacak elbette.
ilaç prospektüslerini okuyarak ağladığım, ‘’yalvarırım bit artık’’ diye feryat ettiğim, en ufacık sese tepki verdiğim, her şeyden şüphe ve kaygı duyduğum, zamanın beni öldürmek için yaratılmış bir kavram olduğuna inandığım günlerim oldu. farkında olmadığım durumlar silsilesi, zincirleme trafik kazasından farksızdı. farkındalığını kazan, kazan ki ilerle. adımların küçük olsa da ilerle. pes etme çünkü ilerde pes etmediğin her bir adım için kendine teşekkür edeceksin.
içini dinlemeyi bırak. yıllarca dinledin de ne oldu sanki? sessizliğe gömülme, zamanın akışında kimsesizliğe bürünme. harekete geç. yürü, koş, spor yap, hayallerinin rengarenk resimlerini çiz, kitap oku, enstrüman çal, şarkı söyle hatta daha farklı alanlara yönel. hastalığın üstünden bir tır gibi geçmesine izin verme. hasta olduğunu kabullen ve farkına var. misafir gibi davran ona, fazlasını yapma. iyi ağırlarsan zamanı gelince kalkar gider, onu sevmediğini belli edersen çatışır seninle. gelip geçici olduğunu bil ve inan. küçümseyip, hor görme, sevip tepene çıkarma, tüm sakinliğinle konuk et ve gönder.
ihtiyaç duyuyorsan profesyonel destek al, gerekirse ilaç kullan. ilaç seni her şeyden kurtarmaz ama birçok şeyi dizginler. tamamen kurtulmak senin elinde. inandığın ve pes etmediğin sürece, kalbindeki tüm ağırlığa göğüs gerdiğin müddetçe, ipler senin elinde olmaya devam edecek. onun seni yönetmesine izin verme, sen onu yönet. bir kurşun gibi geldiği zamanlarda, atak geçirdiğini hatırla ve sakin kal. nabzın yükselir yavaştan, nefesin kesilir, ellerin, dizlerin titrer, dünya başına yıkılmıştır o an. kalp krizi geçiriyorum hissiyatına yenik düşme. hayır hayır, kalp krizi böyle olmaz. kalbimde bir şey yok, kalbimde bir şey yok.. ve geldiği hızla, arkasında bıraktığı yıkıma bakmadan çeker gider. etrafındakiler bir şey anlamamıştır bile. ‘’noldu, betin benzin attı?’’ diyenlerin sayısı artış gösterirken aklından geçen tek düşünce ‘’eve gitmeliyim’’ olur. her atak geçirdiğinde gittiğin hastane aklına gelmemiştir bu defa. kalp krizi geçirmediğinin farkındasındır çünkü. diyorum ya farkındasın. anahtar kelime bu; farkında olmak. farkında ol ve öyle kal, meditasyon yap, farkındalıkla ilgili yazılar oku, kitaplar satın al. farkında ol, farkında kal.
pes etmediğin sürece var olabilirsin. düştüysen kalkmasını öğren, yorulmuşsan kendine izin ver, robot olmadığını hatırla. yorulabilirsin, her insan gibi canın sıkılabilir, üzülebilirsin, ölmek isteyebilirsin, hatta evden çıkmak istemeyebilirsin. bunlar her insanın hissettiği duygular sadece sende, bende biraz fazla ve yoğun. tek gerçek bu belki de. herkes aynı şeyleri hissediyor, yoğunluğu farklı olmak şartıyla. kimseden yardım bekleme, üzülürsün. kendine hayrı olmayan birine, bazen kimse yardım edemez. derdini dinleyen yoksa al kalemi defteri eline, sen yaz, defter kalem dinlesin. yaz ve kurtul anlatamadıklarından. yazdıklarını okumak isteyeceksin, oku elbette hatta yazdıklarının ağır geldiği noktada sayfayı kopar ve yok et. tüm sıkıntılarını yok ediyormuşçasına kurtul o sayfadan. yırt, yak, parçala.. tüm hıncını çıkar yazdıklarından.
ayağa kalk, ne kadar güçlü ve iradeli olduğunu haykır tüm dünyaya. önce kendine ispatla bunu, sonra herkese..
103 notes · View notes