aylincifci

[aylincifci]

istek.

suraya iki üc sey isteyip gidecegim. belki biri duyar. belki biri görür. belki o biri sadece hisseder ve yol alir basini gider. su olmam gerekirse su olurum. sorun degil, akmak istiyorum. 

istedigim bir takim odalar var. hatta sadece bir oda bile olabilir bu. kocaman olabilir. bembeyaz olur, gri olur, kullanilmis ama kullanilmak istenilen bir oda olabililir. bir kapisi olur, icinden gecersin ve o kapi baskalari icin de ardina kadar acik olur. 

kapi diyorum, acik kalsin, gerekirse cikmak icin, gerekirse ardina kadar acabilmek icin. kapi bir kacis noktasi, bir giris noktasi, bir siginma, bir hosgeldin evine.

kartlar olsun, degisik degisik. güzel, cirkin. o kartlar alinsin, insanlara gönderilsin. insanlar bu kartlarla mutlu olsun. göndersinler, dagitsinlar, cogalsinlar. belki kartlar poster bile olabilir. 

kocaman fotograflar olsun, hatta bazen tek bir fotograf olsun. asalim, bakalim. egosal tatmine ugrayalim. biraz süründük, biraz bekledik, cok düsündük...ama sonunda oldu ve iyi oldu be diyelim. 

zaten yarin ölmeyecek miyiz? belki ama simdi ölürüm. peki ölmeme bir kac dakika kala, hic denemedim ki, denemedim ve bilemedim ki dersem...bir baska alemde bunun yükü tasir miyim acaba...muhtemelen tasimam. ölmüsüm sonucta. ama ölmeye bir kac saniye kala...muhtemelen buna üzülürüm ama zaten ölüyorum ya, bosver derim. 

neyse iyi olmasi icin, iyi oldu be diyebilmek icin istiyorum. sen beni biliyorsun, ne istedigimi yani. artik her nerdeysen ve beni her nereden duyuyorsan. ya beni biliyorsun, yapicam ben...ama arkasindan kosunca olmuyor bende bu isler. isler karisiyor. bu yüzden sen cikar bana bu firsati...ben gerisini halledicem.

ne bileyim, yarattigim bir seyin önünde durup...güzel oldu be..demeyeli cok oldu. diyorsan sizden bir bok olmaz, o kismi henüz ben de tam bilemiyorum.

sonuc olarak, icim isiniyor, icim yerinde duramiyor. gel, gitlerim var...yine heyecan yaptim...yazamicam. olsun. yeter ki, iyi ki olsun be...

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

[aylincifci]

rüzgarlari size anlatamam. onlar kendi gelir anlatir.

[aylincifci]

Sanırım ben bir minyatür olmak istiyorum.

[aylincifci]

Dolma

Tuhaf. Hissettiğim her şey tuhaf. Çelişkili ve tuhaf. Tuhaf derken de biraz mistik ve değişik. Farklı ama tuhaf halde değişik. Gözlerimi kapatınca bir tüneldeyim. Ama tünelin içinde yıldızlar uçuyor. İyi şeyler olacak. Biliyorum. Hissediyorum. Zaten bu saatten sonra kötü bir şey olması imkansız. İyi şeyler olabilir. Kötü de olabilir ama daha öncekinden kötü olamaz bence. Mutluyum evet, ama bir şey var. Bir boşluk. Öyle duruyor orada. Bu boşluk duygusu beni gıcık ediyor. Çünkü çözemiyorum. Bir hayal kırıklığına benziyor ama sadece bir değil, bir çoğu gelmiş ve kalbimin ortasına oturmuş gibi. Kalp kırıklığından bahsetmiyorum, hayal kırıklığı diyorum. Olmayacak ve olması mümkün olmayan şeylerden. Bu hayalleri de insanlar kırmamış, ben de kırmamışım. Bir boşluk hali gelmiş bitirmiş hayalperestliğimi. Dur demiş. Almış çiçeği vazonun içinden ve vazoyu yere atmış. Şimdi uçuyorum. Öyle. Boşlukta. Bekliyorum. Kötü şeylerden bahsetmiyorum ama iyi şeylerden de bahsedemiyorum. Bir boşluk. Dolması gereken bir obje gibiyim, dolma demişken, dolması gereken bir dolma da olabilir. Yani dolmamış bir dolma da acı degil mi sizce de. Boş bir dolmaya ağlarım ben! Bir dolma boş ve dolmuyor diye oturup ağlarım ben. Hüngür hüngür ağlarım hemde. Hepsine içerik yetmiş ama bir tane dolma tüm dolu dolmaların yanında boş kalmış. Yerçekimi olan bir yerden seslenmiyorum ben size, çünkü hayallerim yere düşmemiş…bir iç boşluktan bahsediyorum. Orada çekimler farklı yerlerde. Hayal uçuyor, ben gözlerimle takip ediyorum. Olduğum yerden zıplayarak tutmaya çalışıyorum…hayal gidiyor, ben hayalin peşinden. Vazo da umrumda değil, çiçek daha mühim benim için. Mutluyum. İyiyim. Güzel. Ama şu boşluk hissi yok mu…yorgunum. Ama çalışmaktan değil. Merdiven çıkmaktan değil, beklemekten yorulmuş gibiyim. Yorgunum, şöyle ki…istemediğim bir boşluk halindeyim. Biliyorum iyi her şey. Güzel. Tuhaf bir merak içindeyim. Bir yere gidiyoruz. Bir yerlere. Sürükleniyorum beyler! Bu sürüngenliğin halini tarif edecek olursak, kafam güzel, kafam sarhoş ve hiç bir şey hissetmiyorum, siz hepiniz bir tünelden yanımdan geçerken, beni hiç ilgilendirmiyorsunuz bile. Ben şu boşluğun peşinden gidiyorum. Bu boşluk bir yerlere uçuruyor beni. Neresi bilmiyorum, NİEMANDSLAND dedikleri yere – kimselerinülkesine! Tuhaf bir merak bu. Bu boşluğu doldurmaya gitmem lazım, dolmaları öylece çıplak bırakamam, anlıyor musun…Beynimde dolaşan bir rüya hali gibi geziyor bu hal. Halden hale, tuhaf istekler içersindeyim. Kararlar alamıyorum, kararlar veremiyorum, isteyemiyorum, bilemiyorum. Elimde bir sürü karar ile kalmışım, havaya atıyorum ve onlar da bir balon gibi uçuyorlar bir yerlere. Varlar ama aynı zamanda yoklar. İyi şeyler oluyor. Güzel. Ama bir seyahat halindeyim ki, sormayın bana nasıl bir hal. Ben bir ruh hali, kıpırdayamıyorum. Hiç bir yol yok önümde. Bir bekleme halindeyim. Adım atmam imkansız, sağ ve solda bir şeyler kımıldıyor. Gel diyor, gidemiyorum, git diyor gidemiyorum. Keşke ağaçlar konuşabilse ve bu boşluk hissi uçup gitse. Dolmalar yesek anneannemin evinde. Zaten bu dünyanin en güzel dolmasini anneannem yapar. Siz hic bilmiyorsunuz.

[aylincifci]

Feribotun üzerinde insanlar vardı. Denizin içinde yaşıyor gibiydiler. Kimileri de zaten hep maviye aitti.

[aylincifci]

bir sürü yollardan, tekrar yollar çıkar ya. o bir sürü yoldan diğer yollar eksilmesin. devam etmek. hep, durmadan bir şekilde. yol alıp devam etmek. 

[aylincifci]

belki en çok korktuğum şey, burnumun bir gün hiç koku almaması. hayatımdaki en önemli şey o kokuyken, bir terk ediliş duygusu olurdu bu. en son an’a kadar en son eksilmesi gereken şeydir o koku. 

[aylincifci]

and what if the green was my favourite one.