Tumgik
arkh8s · 10 months
Text
sadece harekete geçmeni istiyorum. yatağından çık. duş al, saçını tara, kahve pişir kahve taşır hatta. sigaranı merdivenlerde iç, balkonda hava al unutma, o balkon sana gelmeyecek. canın hiçbir şey istemiyor. canın hiç mi bir şey istemiyor. kalk nevresim değiştir, anı kutunu aç yığıl önünde. canına yenilme. kalk bir şey yap bir köşede pes etme öyle. sen ben değilsen ben sen hiç değilim. yok edemem, silemem, ben o hikayeyi değiştiremem benden lütfen artık bir mucize bekleme.
910 notes · View notes
arkh8s · 1 year
Text
“galibiyet yabancılaştırıcı bir yolculuktur, insan evine kaybedince döner.”
99 notes · View notes
arkh8s · 1 year
Photo
Tumblr media
Julia Agafonova
333 notes · View notes
arkh8s · 1 year
Text
dağ taklidi yapmıyorum artık dağ olmayı öğrendim
972 notes · View notes
arkh8s · 1 year
Text
sevinmenin, üzülmenin, acının hatta şaşkınlığın bile bir yeri, kendine özgü bir ritmi vardır. insana yaşadığını hissettirir. en dibindesindir ama hâla hayattasın. en kötüsüdür ama hâla ayaktasın. umarım bir gün her şeyi, her şeyi kafanla onaylayarak sigara yakmak zorunda kalmazsın.
652 notes · View notes
arkh8s · 2 years
Photo
Tumblr media
1K notes · View notes
arkh8s · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
“You’re not going anyplace without me.” The Panic in Needle Park (1971)
3K notes · View notes
arkh8s · 3 years
Text
gemilere sığınan dalgalar gördüm. güverteden sarkan yağmurlar. dalgalara tutunan oltalar. ağustos’a sarılsam, bu denli kavrulmam. bir papatya yakaladım bugün saçlarından. kanatlarından eksilttim kaç kalırsa. ona yeşili sordum; bir kelebek soldu. bir nehir gördüm kıyısı yorgun. bir yara tanıdım bugün sızısı boldu. bir çığlığa karıştırdım tınısı doygun. kirpiklerinde uçuşan yüzsüz mürekkepken bugün bir gözyaşının kıyısı oldum. sonra sordum; bir valiz en fazla kaç şehir görebilir? kaç asfaltı sesinden tanıyabilir? hâlbuki bir valiz kaç ayrılık taşıyabilirse ancak o kadar yol aşılabilir. bir papatyayı bileklerinden öpmek. isterken nisan sinekleriyle ölmek. sinirle dudaklarını dişlerken kırılmasın diye kelimelerini bile ikiye bölmek.
şu an sana yazarken dahi sigaramı kalemle aldatıyorum. başı yanık kibritimi ağlatıyor bu. mutlu ol demen  olmamı sağlamıyor, sus. şimdi cüzdanımda başka saçlar kol geziyor. bir hikaye yazıyorum, altında öznesi yok. bir sultan tarafından fethedildim ve yine bir duayla tanrıya sevk edildim. haklıydın, insan acısıyla ölemiyormuş. dahası, affetmiyor işte önünden döneni yol. ve seksen mevsim sonra anladım ki, perdeler sigara kokuyorsa baharın önemi yok. anlatamam. bir kargayı sırf çirkin diye ağlatamam. sözlerimi kör ettin diye bu sağırın kulaklarını sana bağlatamam. kendine gel. ben vazgeçmeye bile değmem. sırf poyraza göğüs gerdi diye bir martıya boyun eğmem. bu kadehin yarısı dolu derken diğer yarısının mürekkep olduğunu bilmeyen seni sevmem.
bugün bir nergisin dirseğine değdim. mavi paltomla senden çok yara taşıdığımı bilmesen de değdi.
ve bu ara duman kokulu rüzgarlar çarpıyor yüzüme. beş mayısı tattığımdan beri ağustosta güzüm hep. sonra elimde bir orta köy, bir zıvanasız kent kaldı. onun da yarısını siyah küllüğüm aldı. bir serçeye tutundum kanadını kokladığım. gülün hesabını veremem dalına konmadığım. genzimde nikotin solgunluğu, gördüm haziranda güneşin donduğunu. örümcek ağlarına tutunan duvarlar tanıdım. sonra post-itlere yakıştıramadım adını. kadehlerden başkasının konuşmadığı masalar tanıdım. onca şişeye sığmayan akşamlar. cümleleri bitirmeye kıyamayan noktalar. hepsini toplasan ancak aklımdakinin yarısı etmez.
ve noktaları hiçe sayan cümleler. mürekkebi kısrak eden şiirler. başka gidecek yeri olmayan dilimden. medeti cevap olan birinden.
sanki avuçlarımı kirpiklerine yaslasam saçlarının hatrı kalırdı. sigaramın dumanı dahi ardıma saklanırdı. sanki bataklığımdan çıksam göğe saplanırdım.
nihayetinde anlıyorsun, kimsen kalmadığında. yanı başında kalan hiç kimse bir işe yaramadığında. basmaya tenezzül etmediğin kaldırımlara sarılıp ağladığında. birinin içinde hiç kalmadığında. insanlar buz kesildiğinde anlıyorsun, kimse annen gibi yanmadığında. umudunu dengin bulmadığın bir gökkuşağına bağladığında anlıyorsun. sonunda anlıyorsun. en sonunda anlıyorsun.
4 notes · View notes