argathini-s

[argathini-s]

a veri cjuute bookshop in Tokyo 

[argathini-s]

Abbas Kiarostami

[argathini-s]

Today the sky looked like straight from a van gogh painting

[argathini-s]

J.W. Chapman-Taylor Botanical hothouse 1900-1930 color photograph from autochrome plate Museum of New Zealand - Te Papa Tongarewa; Collection: Photography

[argathini-s]

"sefil düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı: nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın."

[argathini-s]

"ev her yerdedir ve her şey döngülseldir. değişen her zaman gözlerimiz ve keşiflerimizdir."

[argathini-s]

"keşfetmekten vazgeçmeyeceğiz. ve tüm keşiflerimizin sonu, başladığımız yere varmak ve orayı ilk kez tanımak olacak."

[argathini-s]

Lovers

[argathini-s]

"Benim ruhum karanlık bir burgaçtır, boşluğun etrafındaki uçsuz bucaksız baş dönmesi, hiçliğin içindeki bir deliğe doğru bir okyanusun sonsuz emilişidir. Bu suların, daha doğrusu bu girdabın içinde dünyada görüp işitebileceğim imgeler yüzer her zaman."

[argathini-s]

Paul Roloff, Bookworm

[argathini-s]

vakte dahil olmak.

[argathini-s]

Hugues Claude Pissarro

[argathini-s]

"insan her şeyiyle sevilmek ister; sadece benliğiyle değil, descartes'in dediği gibi, saçının rengiyle, kendine has özellikleriyle, zayıflıklarıyla, her şeyiyle sevilmek ister. ama bunun tersine ve bununla bağlantılı olarak diyebilirim ki, tam da bunun bir sonucu olarak, sevmek, onu ya da bunu göründüğünün ötesinde sevmektir. sevginin etkin armağanı ötekine yöneliktir; onun özgünlüğüne değil, varlığına yöneliktir."

[argathini-s]

"hiç kendini denemeyecek misin? ne olduğunu, kim olduğunu öğrenmeden mi öleceksin?"

[argathini-s]

"en büyük meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız, hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız, hepimiz hamlet'ten daha keskin bir "olmak veya olmamak" davası içinde yaşıyoruz. onu benimsedikçe, hayatımıza ve eserimize daha yakından sahip olacağız. belki de sadece aramak ve bütün kapıları çalmak kâfidir."

[argathini-s]

Un homme et une femme, 1966

[argathini-s]

İzlediğimden beri kalbimden atamadığım o sahne.

Oldboy, Park Chan-wook