arc-en-ciel3

[arc-en-ciel3]

seni ne kadar ozledigimi tahmin edemezsin. Senin beni ozlediginden cok ozledim seni. Arkadasligina dostluguna beni sakinlestirmene ihtiyacim var. Koskoca hafta sadece 2 kere gordum seni onlar da birkac saniyeden ibaret. Insan dostunu birakip gider mi hic? Ben seni cok ozluyorum. Sensiz hic iyi degilim sana ihtiyacim var.

[arc-en-ciel3]

söyleyebileceğim tonlarca şey var. ama ben susmak istiyorum. içimdekini duymanı istiyorum sadece. senin içimdekileri bildiğini de biliyorum. iyiliğimi düşünüyorsun ama dost kaybetmek hiç kolay değil gerçekten, hem de hiç. arkadaşlığımızdan vazgeçmeyi seçtin ben de sustum. çünkü bu zamana kadar defalarca birbirimizi hayatımızdan çıkarmaya çalıştık, bir yerlerde kalmak istesek te. bu sefer son sanırım. kalbim atıyor, göz yaşlarım akıyor. tutamıyorum kendimi. tadım yok. hayat normal seyrinde devam ediyormuş gibi gülümseyecek halim yok. benim tadım yok. yaslandığım liman yıkıldı gitti. 3 gündür aynı yerdeyiz ama hiç görmüyorum seni. herhalde başka yerlere gidiyorsun, karşılaşmayalım diye. birbirimizin hayatındaki görevleri tamamladık mı yoksa? bu yüzden mi denk gelmiyoruz?

[arc-en-ciel3]

neden bu kadar canım yanıyor?

neden kalbim bu denli hızlı atıyor?

seni sevemedim diye neden en yakınım seni kaybetmek zorundayım.

neden

neden

[arc-en-ciel3]

En sevdiğim havalardan biri.

Yaz yağmuru.

Düşen her bir yağmur damlasıyla ıslanan toprağın, çimlerin oluşturduğu içine çektikçe daha da fazlasını istediğim o muhteşem koku!

Bunun yanında tek ihtiyacım bir fincan kahve.

Yeni demlenmiş kahve ve ıslak toprağın birbirine karıştığı koku.

Ahh. İyi ki varsın yağmur. Pislik, sıkıntı, ne dert varsa sil süpür hepsini. Ama öyle bir yok et ki, gelmesin bir daha aklımıza. Senin birden durup yerini gökkuşağına bırakıp gitmen gibi onlarda gitsin aklımızdan, ardından bir kalıntı bırakmadan. Gökkuşağının verdiği gibi neşe versinler sadece.

[arc-en-ciel3]

Sana söyleyebileceğim milyonlarca şey, binlerce sessiz çığlık var içimde.

Bu denli inandığım, güvendiğim, kendime liman gördüğüm birinden hala tek bir şey duymamış, görmemiş olmak müthiş kalp kırıcı.

Sen benim iyileştirmeye çalıştığım benliğimi, zeminden değil ama biraz daha aşağıdan kaldırdığım insanlara olan güvenimi, yerle bir ettin, binlerce parçalara ayırdın.

Öyle güzeldin ki, öyle tutkuyla bakıyordum ki sana, ben de inanmıştım sana; ellerimi biz ayrılsakta tutmaya devam edeceğine, sana sırtım dönük durabileceğime, aklım kalmayacağına, tereddüt etmeyeceğime.

Yok anlamadım. Farkına varmam çok zaman aldı.

Mutsuzluğunu asla istemem ama o ağlayışlarım yok mu! Canım çıkana kadar. Günlerce yemek yemeyişlerim. İşte sen de yaşa. Yaşa da anla. Benden uzak dururken neler hissettim, kendimi nasıl sorguladım.

Ne saçmaymış seni öyle severken kendimi sorgulamak. Sorgulanması gereken senin dengesiz hareketlerinmiş meğer.

Seni affedemiyorum. Affederim aslında. Ama istemiyorum. Karşıma çıkıp bir kelime bile edemeyecek haldesin. Ne acı.

İçim soğuyacak senden. Zamanla. Bir gün gelmiş hangi M.olacağım. Ve lacivert kahkahalarımla sokakları inleteceğim. O gün ise sen odanda belki kedinle belki de bir başına ne yaptığını sorgulayacaksın. Kahkahalarım kulaklarına gelecek, çıldıracak gibi olacaksın. Günlerce sesim çıkmayacak aklından. Ve ben iyileşeceğim.

Görmeyeceksin ama sana haberi gelecek.

[arc-en-ciel3]

Temmuzun basindayiz birkac gundur yagmur var sehrimde.

Bu sabah ta yuzum pencereye donukken yagmur sesiyle uyandim. Biraz daha uyumak istedim yagmurun sesiyle.

Yatagima gelen cim, toprak kokusuyla kalkip yaptigim kahvenin kokusu birbirine karisti simdi.

Biraz dizi izledim biraz bir seyler okudum. 2 saat gecmis bile coktan.

2 hafta olmadi sehrime geri tasinali. Ama hala adapte olamadim. Aslinda oldum da geri donmeyecegim gercegine adapte olamadim bir turlu kabullenemedim henuz.

Geldim geleli yaz tatili icin buradayim diye hissediyordum. Birkac gundur yagmur yagisiyla sonbahardayiz okula donmeme birkac gun/hafta kalmis gibi. Bir turlu kabullenemedim artik buradaki yasamimi. Ama gun gelecek diger sehri unutacagim belki de hic yasanmamis gibi onca sene.

[arc-en-ciel3]

corazon

nasıl da tuhaf.

bana vakit ayırmaman, konuşmak için vakit yaratmaman, değersiz davranman, kötü davranman vs lerle neredeyse 1 ay oldu biz, biz olmaktan biteli.

güler yüzüm gitti, şüpheciliğim arttı. sen belki de her gün arkadaşlarınla dışarı çıkarken, benim hiç içimden gelmiyor eğlenmek.

eşyalarını almaya bile gelmedin. eşyalarını benden alıp beni görmeye katlanamadın bile. beni görmemek için onları gözden çıkardın.

beni bir masalın içine sürüklemişsin meğer, ben de inanmışım küçük bir kız çocuğu gibi. prenses rüyamdan sen beni öperek uyanmamışım, uyanınca seni görmüşüm sadece.

seni görüyorum rüyalarımda, hatta birinde elinin yumuşaklığını hissettim korkuyla uyandım, yoktun.

hani bana diyordun ya, değiştin soğuksun diye. hayır sen değişmiştin aslında. güzel sözler söylemeyen, eskisi gibi vakit ayırmayan, ilişkiyi monotonluğa sürükleyen sendin. okudum mesajlarımızı. gitgide kopmuşsun bizden, belki de o zamanlarda ayrılmayı planlamıştın, bir oyunun içine sürükledin beni de, ama ben anlamadım, beni soğukluğumla eleştirip sen soğuk davrandın, içtenliğini kaybederek günden güne koptun bizden.

sana aldığım hediyeyi aldın, sabahında öperek işe gittin, bir daha gelmedin.

bilseydim son kez olduğunu daha çok sarılır öperdim.

kendimi sana kaptırdığıma, sonunda benim böyle gitmeme izin verdiğin için, konuşmak için beni oyaladığın ertelediğin ve buna göz yumduğum için kendime çok kızıyorum.

sana inanmıştım, güvenmiştim.

insanlara güvenmemem gerektiğini bir kere daha gösterdin.

çok ağladım, günlerce yemek yemedim. yataktan çıkmadım. sen ise gelme dememe karşılık tek bir eylem de bile bulunmadın.

ne kadar heyecanlanmıştım seninle ilk görüşmemizde, içim mutlulukla heyecanla dolmuştu. seni arkadaşlarıma anlatmaya bile kıyamamıştım, yaşadığım bu mutluluk ya biterse hemen diye. bir yerlere gelmeden bahsetmedim senden. sen sadece ben mutfakta sen salondayken konuştuklarımı biliyorsun. ne yazdıklarımdan ne de konuştuklarımdan haberin yok. 

ve sen kaybettin. ben kaybetmedim. 

eskisi gibi olman için her şeyi yaptım, olmadı. ama ben kaybetmedim. 

çünkü sen beni kaybettin. 

gitmeyi ben tercih ettim.

şimdi bol bol görüşebilirsin arkadaşlarınla, istediğin buysa eğer.

bizim hikayemiz burada bitti.

seni affetmiyorum, bana saygısız değersiz davrandığın için.

hoşçakal.

[arc-en-ciel3]

corazon

sona yaklaştık seninle. salı günü görüşeceğiz anlatacağız derdimizi muhtemelen son günümüz olacak o gün.

günlerdir ağlıyorum tadım hiç yok. salıya kadar nasıl bekleyeceğim bilmiyorum. gerçi sanki her şey yoluna girecek o gün. bizim bitişimiz olacak günü nasıl bekliyorum. korkuyorum. bitecek o gün geldiğinde her şeyimiz biliyorum. sevmiyorsun artık bıktın bunaldın vs. canım acıyor her düşündüğümde. dün seni arayana kadar hiçbir şey yazmadın. arayınca da açmadın. akşamdan sonra hiç konuşmadık. bir tanecik olumlu şey göremiyorum. inancımı geri getirecek hiçbir şey elimde avucumda. nasıl böyle olduk anlamıyorum. yanıma geleceğin saati dakikayı saydığım, birlikte yemek yapmaktan mutluluk duyduğum, sabah ilk senin yüzünü görüp sesini duymaktan haz duyduğum o günlerden nasıl geldik buralara. 

içim çok kötü. kalbim çok kırık. başka hiçbir şey düşünemiyorum. ya her şey çok güzeldi çok mutlu değil miydik ne yaptım ben sana. o kadar çok düşündüm ki sana soğuk gelme sebebim ne, ne söyledim ne yaptım veya yapmadım da böyle düşünüyorsun. her düşündüğümde beynim patlayacak gibi oluyor. 

sen şu an hayatına gayet keyifli devam edebilirken-ki bilmiyorum ne yapıyorsun- ben ne yemek yiyebiliyorum ne gülebiliyorum. geldiğini rüyamda gördüm, çantanla geliyordun eşyalarını almak için. kavga ediyorduk yüksek sesle konuşuyordun tek kelime bile edemedim. söyleyecek bir şeyim olmadığı için, artık işe yaramayacağı için. çok uzun süredir hep seni görüyorum rüyamda. çok azından bahsettim sana. 

hayatımda biri varken, onu görmek isterken, yatağın sol tarafına döndüğümde onu görmek isterken ben hep bir hiçliğin içindeyim. 

gideceğim nasılsa tam 1 ay kaldı, görmeyeceksin beni nasılsa denk gelme ihtimalimiz de olmayacak unutursun eğer aklının bir köşesinde benimle ilgili bir şey kalırsa sana. ama ben bu bu bu o, korkma diye düşündüğüm seni, bu yaptıklarını asla unutmayacağım. benim sana karşı mesafeli olduğumu düşünüp bana mesafeli davranmanı, ne olduğunu sormadan sorgulamadan soğuk davranmanı tavır almanı umursamaz davranmanı asla unutmayacağım. 

çünkü gerçekten seven insan bir sorun olup olmadığını sorar. ki ben bunu defalarca yaptım.

haftalardır düşünüyorum, bu durumun başlangıcı neresi ne zaman hangi olay hangi an. asla bulamıyorum sanki biri bana bir şeyler yaptırmış daha sonra hafızamı silmiş. birkaç ay öncesi hafızamda yok, hatırlamaya çalışıyorum hatırlayamıyorum ne oldu nasıl oldu bilmiyorum. 

bana yaptığın bu haksızlık sana da gelecek, niye biliyor musun? o kadar çok sorguladım ki kendimi, hatamı anlamak özür dilemek için, ama sen hiçbir zaman net bir şeyle çıkmadın karşıma, net bir açıklama yapmadın bu bu diye. günlerce uyuyamadım hep düşündüm. hala bulamadım. ne yaptım ben sana. 

hayatımda seni sevdiğim gibi kimseyi sevmedim, kimsenin siyah noktasını sıkmadım, saçını koklamadım, yüzünün her yerini öpmedim. seni her noktanla ayrıca sevdim. sevmemem gerekiyormuş sanırım. bir sonuca varmadık henüz ancak sonumuz belli görünüyor. 

[arc-en-ciel3]

corazon

ilk görüştüğümüz gün ve onu takip eden diğer günler. yani aylar öncesi.

nasıl umudum, inancım vardı sana karşı. nasıl umut doluydum, nasıl mutluydum.

bu şehirden gitmeme 1 ay kalmışken, bizim son 2-3 ayımız bomboş geçti. ikimiz de bunun sebebiyiz.

bu hafta sözde görüşecektik, arkadaşların sana gelip kalmasalar. belki de onları sen davet ettin, gelmemek için. ne düşüneceğimi neyin doğru-yanlış olduğunu ayırt edemiyorum bir süredir. sürekli kafam allak bullak.

sana olan sevgimi, bu yüce duyguyu herkes duysun, herkes yaşasın diye günlerimi geçirirken seninle, nasıl oldu da böyle olduk.

bana değer vermiyorsun, gerekçen ise benim sana değer vermediğimi düşünmen.

hala her gelişinde heyecanlanıyorum, sen gelene kadar sürekli tuvalete gidiyorum, heyecanım böyle işliyor. 

akşamdan beri konuşmadık. sabah oldu senden ses yok. iyi geceler mesajıma gece cevap vermedin, sabah okumuşsun, onu görüp yazmadın da hala. 

geleceğimizi görmüyorum demiştin ya birkaç hafta önce, bence sen hiç çabalamıyorsun. nasılsa ben gideceğim, sen gideceğim şehirde iş başvuruları yaptın ancak şu anki işinden konumundan mutlusun. öylesine bir başvuru yani yaptığın. gelmesen de kendi şehrinde kalsan da olur. 

tanıştığımızda söylemiştim, yaza doğru gideceğim benim için burada iş alanı yok diye, biliyordun. istanbulda yaşamaya hep sıcak baktığını söylemiştin. sanırım istanbuldan sana iş teklifi gelse de, ben gideceğim diye kabul etmeyeceksin.

öyle negatiflikle doldum ki, hiç iyi bir şey düşünemiyorum. istiyorum, deniyorum ama sen sanki bitirmişsin, ayrılamıyor çünkü vicdan yapıyor gibisin. 

geleceğimiz ne olursa olsun son dönemimde bana bu yaptıklarını kolay kolay unutabileceğimi sanmıyorum.

şimdi sana sorsam ne gerginsindir ne sinirli ne de kırgın. sadece arkadaşlarınla vakit geçirmişssindir, ne vardır ki bunda.

[arc-en-ciel3]

corazon

aramız hiç iyi değil. bir süredir. hafta başında görüştüğümüzde konuşmak yerine hiçbir şey olmamış gibi davrandık.

konuşup kötü yere varmasından mı korktuk, yoksa birbirimizi görünce olumsuz şeylerden bahsetmekten mi kaçındık. 

bilmiyorum.

işin sonu nereye gidiyor, nereye varacak hiçbir fikrim yok.

benim açımdan, çok uzun zamandır birlikteymişiz de artık o kadar konuşmamıza gerek görmüyorsun gibi geliyor. mesela evli çiftler gün içinde o kadar telefonla konuşup mesajlaşmıyordur herhalde. ama biz her akşam yine bir araya gelmiyoruz ki. beni artık merak etmiyorsun, ne yaptığımla ilgilenmiyorsun gibi geliyor. bana her şeyini anlattığını, benim ise aksi şekilde hiçbir şey anlatmadığımı söylüyorsun ya hani. sana kaç kere hafta sonu gel, gelecek misin dedim. bakarız dedin. ailen pazar günü şehir dışına gideceği için onlarla olmak istediğin için gelmedin bugün. işte sorun ne biliyor musun? bunun belli olduğu zaman bana söylememen, ki sana defalarca söyledim bir planın belli olduğunda artık haber vermiyorsun ben sorana kadar diye. beni rahatsız eden konu bu. ailenle gidecekleri için akşam yemeği yemen veya onlarla vakit geçirmen değil. 

doğum gününü kutlamak için 3 haftadır gelmeni bekliyorum. bu hafta başı geldiğinde akşam geri evine döndüğün için istediğim şekilde yapamayacağım için kutlamayı, hafta sonu geldiğinde yaparız diye planlamıştım.

doğum günü mumların, süslerin, konfetin, dilek fenerin, pastan hepsi seni bekliyor. 

sevmiyorsun pek önem vermiyorsun doğum günlerine ancak ben senin dünyaya geldiğin günü en şatafatlı şekilde kutlamak, o günün mutluluğunu çıkartmak istiyorum. arkadaşların sevmediğin için belki öyle pek özenmemiştir doğum günlerine bir fikrim yok. anlattığın onca şey arasında doğum gününle ilgili bir anı yok. ama ben sana unutamayacağın bir gün yaşatmak istiyorum. 

bilmiyorum biz ne olacağız, nasıl ilerleyeceğiz, devamı nasıl?

seninle ilk zamanımda yazmıştım, yolun sonu aydınlık mı karanlık mı bilmiyorum ama ben aydınlığa doğru yürüyorum diye. 

sen küçücük bir ışık değilsin, küçüksen bile öyle etkilisin ki bu küçüklük önemsenmez. hayatımdaki aydınlığımı bulduğumu sanıyor-d-um, o sen misin Hugo? 

[arc-en-ciel3]

corazon

ah nihayet kavuşabildim sana!

ne kızgınlık, ne kırgınlık, ne üzgünlük, ne de bu ilişki buraya kadar mı düşüncesi. hiç biri hiç biri kalmadı seni görünce.

sana sarılmak, başımı o heybetli omuzlarına yaslamak. tanrım ne güzel bir duygu senin kollarında olmak!

dudaklarının dudaklarıma değmesi, gözünü kapatıp açman sevgi dolu bakışların.

öpmen, daha çok öpmen.

ahh öyle tarifsiz ki..

öyle seviyorum ki seni. romeo ve juliet,aslı ile kerem kimmiş.

seni bir daha göreceğim günü nasıl bekleyeceğim şimdi. zaman nasıl da geçmiyor sensiz. seninleyken de bir o kadar çabuk geçiveriyor.

[arc-en-ciel3]

corazon

sana olan ne sevgim ne de özlemim asla azalmıyor. 

evde olmadığın günlere alışmıyor aksine olmadığın günler o kadar uzun geliyor ki gün bitmiyor bir türlü. bitmiyor bitmiyor sana kavuşamıyorum.

2 hafta oldu görüşemedik, yanıma gelemiyorsun, çevirme riskinden dolayı.

bir gelsen bir sarılsam sana her şey dursa bir anlığına.

[arc-en-ciel3]

corazon

dün 2 hafta ara sonrasında görüşebildik. senin işlerin kendini hasta hissetmen vs vs görüşememiştik. 2 hafta değil de 1 aydı sanki. zaman hiç ama hiç geçmedi.

öyle güzel geldi ki seni görmek. işten erken çıkman ve parka gidelim demen. güneşin tadını çıkarmamız...

birkaç saat oturduk parkta. sen yine heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlattın bana. seni dinlemeyi seviyorum. 

istanbul için iş başvuruları yaptığını söyledin ben ilk anlamadım ne demek istediğini. aslına bakarsan bugün sen gittikten çok sonra dank etti tam olarak.

eve geldik yemek hazırladık yedik.

ah sonrasında o dokunuşların yok mu.. dünya sıcağı ellerinin vücudumda gezmesi, öperken verdiğin hissiyat, sarılışın, nefes alıp verişin. durup durup seni izledim. yine anlam veremedin bu hallerime. seni özlemek sana kavuşmak seni sevmek tanrım ne güzel bir his. gece uyurken öptün ki bunu hem o an hem de sabah kahvaltı yaparken sordum sana, çünkü hiç yapmazsın uykunun arasında bunu. normalde hep yüz yüze değil daha çok ya yan yana ya da sırt sırta uyuruz dün gece daha çok yüz yüzeydik. 

sabah senden önce uyandım seni izledim yüzünle oynadım. uyandın kahvaltı yaptık. işe gideceğin bir gün ilk defa kahvaltı yaptık, normalde işe giderken kahvaltı yapmazsın bir kaç saat sonra kahve içersin. hoşuma gitti açıkçası. oradan alışverişe gittik ve sen işe gittin :(

o an dan beri özledim seni. sana asla doyamıyorum. 

evi toparlamaya başladım kitaplar, duvardaki posterler fotoğraflar. 

günler önce denemiştim yapamamıştım. ağlaya ağlaya topladım onları. bunu duysan niye ağladın ki üzüldün mü diye sorardın. evet üzüldüm bu evde seninle kimseyle yaşamadığım türlü güzellikleri yaşadım. seninle birkaç ay sonra bu evde olmayacak olmak bana üzücü geliyor. zaman geçtikçe canım sıkılıyor içimde bir şeyler kırılıyor.

umarım güzel günlerimiz hep birlikte sürer sevgilim.

nisan 24 2021.

[arc-en-ciel3]

corazon

içimden bu hafta görüşemeyeceğimiz geçiyordu, konuşurken bu hafta sonu evinde olmayı planladığını söyledin. bu hafta hiç görüşmedik. enerjini toplamaya dinlenmeye ihtiyacın var biliyorum bunu sen söylemeden de seni gördüğümde anlamıştım. iş yükün arttığından beri uykunu alamıyorsun düzgün dinlenemiyorsun. sabah kalkmakta ne kadar zorlandığını görmek hoşuma gitmiyor. annen bakacak sana bu hafta sonu. tabi ben bir anne değilim ne kadar istesem de bir anne gibi bakamam sana. 

bu evde son birkaç ayım kaldı. bu duvarlar birkaç ay sonra bizden bahsetmeyecek, konuşacak başka konuları olacak, izleyecek başka sevişmeleri olacak ama biz olmayacağız. 

evin tadını en çılgın şekilde çıkarmaya çalışıyorum. mesela dün en sevdiğim 3 mumu birden yaktım bir süre sonra 2 sini gereksiz olduğunu düşündüğüm için söndürdüm. ama o 3 ünü de bu evdeyken yaktım ilk kez. falan filan..

kıyafetlerini yıkadım hafta sonu bunu yıkamadın mı diye çemkirme diye (bu şaka). ama yoksun :(

birkaç saat önce parfümünden sıktım, bu kokunu sadece pazartesi sabahları sıkardın çünkü hafta sonunu birlikte geçirir pazartesi işe giderdin. hafta içi kaldığın zaman da bu kokuyu kullanıyordun ancak pazartesi sabahı gibi hissettirmiyordu o günler kullandığında ne ilginç halbuki aynı koku aynı ten aynı uykulu surat. 

seni çok özlüyorum sevgilim. senden ayrı kalmayı hiç ama hiç sevmiyorum :(

[arc-en-ciel3]

corazon

bu hafta pazartesi görüşebildik, hafta sonu ailenin evini boyamak için görüşemeyecektik. ki bugün cumartesi, seni hala görmedim.

demin, yarın geleceğini haber verdin. inanılmaz mutlu oldum. öğlene kadar nasıl bekleyeceğim gelmeni, çok saat var. çok özlüyorum seni. evden çıkıp işe, kendi evine gittiğin her an, kısacası evden dışarı adımını attığın her an seni özlemeye başlıyorum. eksikliğini hissediyorum. bir sonraki görüşmemizi düşünmeye, o günü iple çekmeye başlıyorum.

sonsuz güven duyduğum kollarına dakikalarca sarılacağım o an bir an önce gelsin. 

nisan 3 2021. 23.15

[arc-en-ciel3]

corazon

aramız çok sıcak değil. birkaç saate geleceksin yanıma.

tahmin edemeyeceğin kadar özledim seni. heyecandan sürekli çişim geliyor. 

gelme saatin yaklaştıkça karnımda bir şeyler oluyor kıpır kıpır. 

günler çok hızlı geçerken senin geleceğin günler saatler sanki bana inat hiç geçmiyor.

mart 29 2021. 16.22

[arc-en-ciel3]

corazon

kendimi uzun zamandır bu denli yalnız hissetmemiştim. 

dün gelmedin.

bugün gelmedin.

arkadaşlarınla buluşma planı yapmışsın, onlarla görüşmeye gittin. 

ben arkadaşım aradığı için birkaç saatliğine dışarı çıktım eve döndüm.

sen saat 17de attığım mesajı 1 saat oldu okudun. o saatten beri herhangi bir etkileşimin olmadı.

unuttun mu beni, o kadar mı yoğundu sohbetleriniz, bilmiyorum. evinde misin, arkadaşının evinde misin, maç mı izliyorsunuz, hiçbir fikrim yok.

sen kendini benden daha çok adamıştın ya ilişkimize. SÖZDE.

görüyorum evet doğru. teşekkürler.

mart 27 2021. 21.58