alicagriay - Tumblr blog

alicagriay · 7 years

Photo

114 notes · View notes

alicagriay · 8 years

Text

"Elinize bir beyaz kağıt alıp, bir “şey”in resmini yapmaya karar verdiğinizde önünüzde iki yol vardır: Ya o “şey”i beyaz kağıdın üstüne elinizdeki kalem ile doğrudan çizersiniz, ya da kağıdı karalayıp, “şey”i yerleştireceğiniz yeri boş bırakarak o “şey”in biçiminde bir boşluk bırakırsınız."

1 note · View note

alicagriay · 8 years

Quote

"You think your pain and your heartbreak are unprecedented in the history of the world, but then you read. It was books that taught me that the things that tormented me most were the very things that connected me with all the people who were alive, or who had ever been alive."

#james baldwin

0 notes

alicagriay · 8 years

Text

Sır, Sırrın Olmamasıdır

Arzu başkasının arzusudur. Yani aslında arzu, bir başkası tarafından arzulanmayı istemektir. Bu da bireyi histerikleşmeye kadar götürebilir. Eğer başkasının arzusunu tatmin etmek, sizin arzunuz haline gelmişse ve kendi tatmin oluşunuz, mutluluğunuz buna bağlıysa, pamuk ipliğinde yaşıyorsunuz demektir ve bu “özne” olmak değil, efendi-köle diyalektiğindeki gibi “köle” olmaktır. Ortada bir birey yoktur bu durumda. O yüzden, birey kendi arzusunu inşa etmeli, kendi ayakları üzerinde, bir başkası da olmadan, ona ihtiyaç duymadan da yaşayabilmelidir. Bunu yapabilmenin bana göre tek yolu daha önce de yazdığım gibi “umursamaz” olmaktır.

***

Zizek’in kitabından: Bir malikane vardır. Hakkında bin tane efsane dolaşır. Büyülü olduğuna falan inanılır. Sonra bir gün birisi oraya girer ve orada hiç de anlatıldığı gibi şeyler olmadığını görür. Arkadaşlarına bu durumdan bahsettiğindeyse ölüm fermanını imzalamıştır. Oracıkta dövülerek öldürülür. İnsan yaşamı böyledir. Fanteziler ve hayallerle, “mitleştirme” üzerine, “ideal ego” peşinde, “ötekiler” inşa ederiz. Öteki, bizim için esrarengizdir, sırlarla doludur. Fakat asıl sır, ortada hiçbir sırrın olmadığıdır. Öteki, bizim “gözümüzdeki ötekiden” başka bir şey değildir. Yani “Öteki yoktur.”

***

Camus, “canı sıkılmıştı ve bir şeyler yapmalıydı” diyor. Evet, hepimiz sıkılıyoruz. Hepimiz burada olmanın, çokluğun, makinelerin, kirliliğin, savaşların, ölümlerin arasında, ne yaptığımızı, niye yaşadığımızı, nerede olduğumuzu ve nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden ihtiyaç duyuyoruz, birilerinin bizi anlamasına, bizi sevmesine ve bizim de onları severek korkularımızı aşmaya. Bundan daha doğal bir şey yok. Neruda’nın dediği gibi, aşk belki bizi ölümden kurtarmayacak ama hayattan kurtarabilir. Ama kendimizden kurtaramaz. Bir “birlik” duygusu asla mümkün değildir. Aşk, diyalektik olarak işler. Bir çatışma ve çelişki, yani fark olmak zorundadır. Kadının veya erkeğin mitleştiği, yok olduğu şey aşk değildir. Bu sadece birinin rağmına diğerinin yok oluşu, kimliğini kaybedişi anlamına gelir. Yaşamsa, yok olmak değil, kimlik sahibi olmak demektir. Zira hem tarihi, hem kültürü “kimlik sahibi olanlar” inşa etmiştir.

***

Kısacası kötü haber: Mitleştirdiğimiz hiçbir insan, bizim düşündüğümüz şeye sahip değil. Çünkü onların sahip olduğunu düşündüğümüz şey “bizim eksik hissettiklerimizden” kaynaklanan bir yanılsamadan ibaret. O halde, eksiği bir başkası ve fantezilerle değil, ancak bu yanılsamalardan kurtularak doldurabilir insan. Tam tersine çevirecek olursak da, eğer karşı tarafın “eksiği” üzerine bir düşünceye ve hislere sahipsek, yani onun arzusunun tatmini üzerine, yine yanılıyoruz. Zira onun eksiğini dolduracak şeye de sahip değiliz. Fakat mesele bu dahi değil. Tüm bunlara rağmen oyuna devam etmek. Tüm bunlara rağmen sevmek. Ama bir özne, bir birey olarak sevmek. Çözülmeden, kaybolmadan. Bilerek. Ve yolun sonunda ışık gözükmüyorsa da, umursamadan yola devam ederek.

9 notes · View notes

alicagriay · 8 years

Photo

Harry Potter film series part 32

41K notes · View notes

alicagriay · 8 years

Photo

“BestSellers”. Book covers by Hugleikur Dagsson.

7K notes · View notes

alicagriay · 8 years

Text

30 Awesome Turkish Expressions

Turks have a saying for every occasion! Let’s find them out one by one. I am sure you’ll be very surprised when you read them. ツ

1. Hoş geldiniz

”Your arrival is lovely”

Said as a greeting to visitors to make them feel at home.

2. Şeytan tüyü

“The devil’s feather”

What seems like an insult is actually a compliment used to describe someone who has a mysterious, devilish charm.

3. Taş attı da kolu mu yoruldu?

“Did he throw a stone so his arm got tired?”

Said to berate someone who’s being lazy.

4. Bir yastıkta kocasınlar

“May they grow old with one pillow”

Kind of like telling couples to never go to bed angry, this is said to newlyweds who traditionally share a single, long pillow in a marital bed.

5. Etekleri zil çalıyor

“The bells on their hems are ringing”

I recently learned this evocative saying used to describe someone who’s very excited.

6. Pabucu dama atıldı

“His shoe has been thrown onto the roof”

Often said of a father when a new baby monopolises the mother’s attentions, or by anyone who has been passed over in favour of another.

7. Balık etli

“Fish fleshed”

Turkish men usually like women with a bit of meat on their bones, and this is a lovely compliment to curvy girls.

8. Havadan sudan

“Of the air and water”

Turks love to chat, often at length, and about nothing in particular. This is a great way of describing idle chatter — a lot like Irish craic.

9. Elini sallasa ellisi

“If he waves his hand fifty will come”

A great way to comfort a friend after a breakup, it means there are plenty more fish in the sea.

10. Ciğerimin köşesi

“The corner of my liver”

This anatomic description is actually used to describe someone who is very precious to you. You might hear it featured as a lyric in love songs.

11. Armut piş ağzıma düş

“May the pear be cooked on the tree and fall into my mouth”

This describes a person who doesn’t like to work, to whom everything comes ready and done — or falls literally in their lap.

12. İyi ki doğdun

“It’s good that you were born”

Turkish for Happy Birthday. I think this expression is a lot more meaningful than the English version, and I even use the literal English translation on my non-Turkish friends’ birthdays.

13. Boşver

“Give empty”

Perhaps my favorite saying, Boşver means “let it go,” a la Frozen.

14. El elden üstündür

“A hand is superior to another person’s hand”

Said to show that there’s always someone who can do a better job.

15. Battı balık yan gider

“A sunken fish goes sideways”

This one’s pretty hard to parse, but it means that the worst-case scenario has already happened (the fish has sunk), so you might as well stop worrying and have some fun!

16. Ateş almaya gelmek

“Coming over just for a light”

You can cheekily accuse a visitor of this when you want them to stay a while longer.

17. Cami yıkılmış ama mihrab yerinde

”The mosque is a ruin but the mihrap is standing”

One of my personal favorites, this phrase describes an older woman who retains her charms. It’s like saying a church is in ruins but the pulpit is standing. Basically, it’s the opposite of “mutton dressed as lamb.”

18. Geçmiş olsun

“May it be the past”

Said when someone is sick or has had a bad experience. I love how it recognizes someone’s pain, but also expresses the hope that it will soon be behind them.

19. Nazar değmesin

“May you not be touched by the evil eye”

Said after giving a compliment, particularly to a child. Although I’m a pretty rational person, I do believe in the power of the evil eye and use this saying a lot.

20. Hayırlı olsun

“May it be auspicious”

Said whenever someone has a new undertaking, such as a new job.

21. Allah analı babalı büyütsün

“May God let him/her grow up with both a mom and dad”

Perhaps the most meaningful thing you could wish for a newborn child.

22. Kolay gelsin

”May it be easy for you”

This is a great way to acknowledge another person’s labors, even a stranger on the street, who has a difficult task at hand.

23. Çok yaşa

“May you live long”

Turkish for “bless you,” çok yaşa is said after someone sneezes. The sneezer then replies sende gör (may you also see my life) or hep beraber (may we all have many more years to live).

24. Kafayı üşüttü

“They’ve caught a cold in their head”

Turks have a congenital fear of catching a chill, which can strike any part of your body. If you’ve caught a cold in your head, it means you’ve gone crazy.

25. Sıhhatler olsun

“May it bring your health”

Older generations who grew up before hot running water in homes, and who only had baths once or twice a week, will say this when you come out of the shower in case you catch a chill (see above).

26. Başınız sağolsun

“May your head stay healthy”

A thoughtful way of wishing someone condolences when they are grieving the loss of a loved one.

27. (Benim) ilk göz ağrım

“The first pain of my eye”

This is said to a first love or first child to avoid giving them the evil eye (I used to feel very jealous when my grandmother said this to my brother, her oldest grandchild.)

28. Ellerine sağlık

“Health to your hand”

Said to someone who has created something beautiful with their hands, particularly to a cook or a Turkish mom after she’s cooked up a feast for her family.

29. Bir musibet bin nasihatten iyidir

“One bad experience is worth a thousand warnings”

No explanation needed.

30. Güle güle gidin

“May you go laughing”

This is said to departing visitors to help take the edge off sad goodbyes.