alaimisema07
alaimisema07
ALAİMİSEMA
3 posts
Gökkuşağı kadar renkli ama beceriksiz hayatım..
Don't wanna be here? Send us removal request.
alaimisema07 · 11 years ago
Text
Bölüm 2
Ve Tanrı insanı yarattı. Ruha kavuşunca beden, Tanrı hiçbir şeyi esirgemedi ondan. Tüm melekler pervane olmuştu etrafında. Her türlü duruma uygun donanıma sahip oldu insan. Adem denildi adına. Kelimeler öğrendi, kendini anlatabildi. Cennet bahçelerinde gezinip en güzel meyvelerden tattı.
Gün geçtikçe hiçbir şey kendisine yetmemeye başladı. Her şeyi gibi doyumsuzluk da insana bahşedilen özelliklerden biriydi. Sıkılıp hiç bir şeyden zevk almamaya başladı. Kusurun ne demek olduğunu bilmeyen insan kusursuzluğun farkına varamadı. Daha fazlasını bir değişiğini istedi durdu. Aklındaki sorulardan kurtulmak istiyordu.
Tanrı durumun farkındaydı. Her haliyle en değerlisi olan Adem artık mutlu değildi. Sorgulamaya, nedenler aramaya, değişmeye ihtiyaç duyuyordu. Bazen ise yalnızlık çekiyordu. Onu hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu edemeyeceğini biliyordu ama ondan hiçbir şey saklamak da istemiyordu Tanrı. Kararlıydı, konuşacaktı. Tüm soruları yanıtlayacaktı. Çünkü o Ademi çok seviyordu.
-Hep bugünleri bekledim ben. Nefes alabilmeyi. Var olmayı. Senin yanında olabilmeyi. Burası çok güzel. Her şey istediğim gibi ama sıkılıyorum çok yalnızım, dedi Adem biraz mahcubiyetle.
-Peki benden ne istiyorsun?
-Belki cennette birlikte gezebileceğim bir arkadaşım olsaydı bu kadar sıkılmaz yalnızlık çekmezdim. Onunla konuşur bildiklerimi ona öğretirdim. Tanrı bugünün geleceğini biliyordu. Ona Havva’yı müjdeledi. Bazı sözler istedi, sınırlar koydu. Adem büyük bir mutlulukla ve sadakatle kabul etti. Tanrı, Havva’yı yaratıp Adem’e emanet etti.
Havva, Adem’in aksine daha meraklı, her şeyi sorgulayan, daha duygusal, bilgi ve sevgiye aç bir insandı. Adem sonunda istediği yarenini bulmuştu. Sohbet edebileceği, birlikte gezip bildiklerini öğretebileceği ve en önemlisi sorumluluğu öğrenebileceği bir arkadaşı olmuştu. Birlikte belki de yüzyıllar yaşadılar. Bilgiye, sevgiye, dostluğa ve arkadaşlığa doydular. Farklı şeyler aramaya başladılar. Cennette yapmadıkları bir şey ya da girmedikleri bir yer kalmış mıydı acaba?
Ne yazık ki insanoğlu her daim yasak olan şeye ilgi duyar, onun peşinden gider ya, nitekim Adem ile Havva da tutkularının ve meraklarının kurbanı olup sınırı aşmışlardı. Adem Tanrıya verdiği sözleri bir an için unutmuştu. Bedeli ağır olsa da merak cezp ediciydi. Bilinmeyene duyulan arzu başlarını döndürmüş en sonunda kırmışlardı zincirlerini. Bir anda kulakları sağır eden bir gürültü duydular. Korkuyla ağlamaya ve saklanmaya çalıştılar. Yaptıkları hatanın bedeli çok ağırdı. Bunun farkındaydılar. Tanrıyı, istemeden de olsa kızdırmışlardı. Kurallar ve sınırlar belliydi ve onlar bunu aşmışlardı. Şimdi sıra bedel ödemekteydi.
Tanrının huzuruna çıktılar. İnsan bu ya hiçbir zaman yaptığını kabul etmez ve hep üste çıkmaya çalışır. Onlar da aynı şekilde isyan etmeye başladılar. Yaratılışlarının amacını sorgulayıp Tanrıyı daha fazla kızdırmayı başardılar. Derken bir karmaşa ve ardından gelen bir boşluk, yitiklik, kaybediş… Tanrının onlara merhamet etmesiyle yepyeni bir cennette gözlerini açana kadar, birbirlerinden uzak, ne kadar zamandır bu boşlukta süzüldüklerini bilmiyorlardı.
0 notes
alaimisema07 · 11 years ago
Text
Bölüm 1
Derin ve sık sık nefes alıp karanlığa bakıyordu. Üşüyordu. Korkuyordu. Ellerini anlamsızca hareket ettirmeye başladı. Bir şeyler arıyordu boşlukta belki de birini… Ne olduğunu, nerden geldiğini hatırlamaya çalıştı. Çaresizdi. Yer ayaklarının altından kayıyordu. Ne yerdeydi ne gökte. Düşüyordu dipsiz uçurumlardan. Bir şeyler olmuştu evet ama ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyordu. Bu kadar arayış, sonsuz karanlık, bilinçsizlik fazla gelmiş olmalıydı ki gözlerini tekrar kapattı. Başını ellerinin arasına alıp bekledi. Sadece bekledi. Bir sesle uyandı. Rüzgar sesi… Gözleri kamaştı ve kısık gözlerle etrafa baktı. Uzun zaman sonra ilk defa renkleri görebiliyordu. Tanrının ona öğrettiği renkleri. Yeşil, mavi, sarı, kırmızı…
Telaşla ayağa kalıp gezinmeye başladı. O sonsuz uçurumların bittiğine inanamıyordu. Koşmaya başladı. Temiz havayı içine çekiyordu doya doya. Yüzünde ki tebessüm gittikçe yayıldı. Mutluydu.
Yorulmuştu artık. Teninde bir ıslaklık hissetti. Gökyüzüne bakınca birkaç damla yağmur yanaklarından süzülmeye başladı. Ellerini iki yana açıp ,belki bir iki saat boyunca, yağmurun teninde gezinmesine izin verdi. İçi huzur doldu.
-Sen beni sevmekten asla vazgeçmezsin! diye bağırmaya başladı. Biliyordum.
Daha önce de yaşamıştı aynı şeyleri. O zamanlar karanlıkta bilinçsizce yaşıyordu. Belki de yaşamıyordu henüz kim bilir. Tanrı onu saklamıştı herkesten ve her şeyden. Çünkü o tanrının gizli incisiydi. Ruhunu üfleyip hayat vereceği akıl, vicdan, bilinç, şefkat ve merhamet bakımından en üst makama koyacağı en değerlisi olacaktı. O günün gelmesini bekliyordu sadece. Ruha sahip olacağı ana kavuşmayı…
0 notes
alaimisema07 · 11 years ago
Text
GEÇMİŞTEN İZLER
Çok şey öğrendik bugüne kadar. Dünyaya gözlerimizi açıp merhaba dedik yüksek sesle. Yeni duygular hissedip yeni tatlar tattık sonra. Bu yuvarlak rengarenk dünyaya yeni bir renk kattık. Senin, benim 'o' olmadan ki halimiz ise bir sır bir bilmece... O zaman bir masal da ben katayım şu bilinmezliğimize..
0 notes