Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Cilt lekeleri sorun olmaktan çıkacak
Koca bir yaz sezonu geride kaldı ama güneş ışınlarının ciltlerde oluşturduğu lekeler o kadar kolay giderilemiyor. Cilt lekelerinin tek sorumlusu güneş ışınları değil tabii ki. Gebelikten kaynaklanan hormonal değişimler, çeşitli ilaç kullanımları, doğuştan veya çocuklukta oluşan lekeler de kurtulmak için yoğun çaba gösterilen cilt sorunlarının başında geliyor. Cilde rengini veren melanin pigmentleri cildin bir bölgesinde biriktiğinde o bölgede cildin doğal renginden daha koyu bir leke oluşuyor. Bu lekeler genelde yüz, boyun, dekolte bölgesi ve ellerde oluşmakla birlikte, yaz aylarında güneşe maruz kalan tüm vücut bölümlerinde de etkili olabiliyor. Sinoz Kozmetik tarafından üretilen ve markanın en çok tercih edilen lokomotif ürünü olan Leke Kremi, ciltte zamanla oluşmuş lekelerden yazın ortaya çıkan güneş çillerine, sivilcelerden siyah noktalara kadar ciltte oluşan renk tonu farklılıklarının görünümünü azaltmaya yardımcı oluyor. İçerisinde çok sayıda bitki özü bulunan Sinoz Leke Kremi ayrıca hamilelik ile birlikte oluşan lekelenmelere karşı da kullanılabiliyor. Özellikle ellerde oluşan yaşlılık lekelerinde ve ciltte oluşan renk tonu farklılıklarının görünümünü azaltmada Sinoz Leke Kremi ilk başvurulacak kurtarıcılardan biri. Aynı sefa, jojoba yağı, papatya ve meyan kökü ekstraktı içeren Sinoz Leke Kremi, olumsuz dış şartlar altında oluşan lekelere karşı deride pigmentlerin dengeli şekilde yayılmasını ve cilt renginin doğal haline dönmesini sağlıyor.
0 notes
Text
Ultrason yüz germe işleminde de kullanılmaya başlandı
Prostat, karaciğer ve göğüs kanserinin tedavisinde kullanılan ultrason ameliyatsız yüz germe işlemlerinde de son dönemlerin en popüler uygulaması haline geldi. Acısız, ağrısız ve hiçbir yan etkisi olmayan uygulama, özellikle iple yüz germe yönteminin en büyük alternatifi olarak adlandırılıyor. Tıpta birçok alanda ve özellikle kanser tedavilerinde kullanılan Yüksek Yoğunluklu Fokuslu Ultrason (High Intensity Focused Ultrasound), en önemli ameliyatsız yüz germe yöntemlerinden biri haline geldi. İple yüz germenin riskli ve ağrılı yanlarının aksine, ağrısız, acısız olan bu yöntem, kısa sürede etkili sonuçlar almayı sağlıyor. Ultrason dalgalarının cildin altındaki dokulara odaklanıp uyararak, cildin kendini yenilemesini ve sıkılaştırmasını sağladığını belirten İstanbul Estetik kurucu hekimlerinden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Ümit Taşkın, işlemin özellikle yüz kontürlerinin belirginleştirilmesi ve ovalleştirilmesi konusunda da son dönemlerin en popüler uygulaması olduğunu belirtti. 45 Dakikada 1 Yıl Kalıcı İşlem Yılda yalnızca bir kez yapılan Yüksek Yoğunluklu Fokuslu Ultrason işlemi ile cildin gözle görülür bir sıkılaşmaya kavuştuğunu belirten Doç. Dr. Ümit Taşkın, "Bu yöntem ile farklı başlıklar kullanılarak cilt altındaki hedef alınan tabakalara istenilen dozda işlem uygulanmaktadır. Cilt altında oluşturulan ısı ile kollajen dokusunda sıkılaşma sağlanıyor. Yaklaşık 45 dakika süren işlem sonrası etkisi hemen farkedilse de esas sonuçları bir ay sonra görülüyor ve bir yıl kalıcılığı bulunuyor. Her yıl 1 defa işlem tekrarlanarak cildin sıkılığı sağlanarak, lifting etkisi görülüyor. İşlemin senede bir kez yapılması dışındaki en büyük avantajı herhangi bir yan etkisi olmaması ve işlem sonrası hemen normal hayata dönülmesi. İşlem, tüm yüz ve özellikle boyun bölgesine uygulanabiliyor. Yanaklardaki sarkmalar giderilmekte, elmacık kemikleri belirginleştirilmekte, yüze lifting yapılmakta ve boyunda gıdı bölgesindeki sarkmalar düzeltilmektedir. Bunun dışında, kaş kaldırma işlemi de ameliyatsız rahatlıkla yapılabilmektedir." açıklamasında bulundu.
0 notes
Text
Bakışlarınızı gençleştirmek elinizde
İlerleyen yaş, cilt tipi ve genetik faktörler yüzde en çok dikkat çeken bölge olan gözlerimizin çevresinde sarkma şişlik ve kırışıklığa neden olarak yaşlı ve yorgun bir görünüme neden olabiliyor. Göz çevresinin yenilenerek genç ve canlı bir görünüme kavuşturulması modern göz kapağı estetiğindeki modern uygulamalarla mümkün olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü'nden Op. Dr. Fulya Fındıkçıoğlu, göz kapağı estetiği hakkında bilgi verdi. Yüz yaşlanması önce göz çevresinde kendini belli ediyor Yüz; tek başına gözler, dudaklar, kaşlar veya yanaklardan ibaret değildir, bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Bununla birlikte yüz yaşlanması ilk önce göz etrafında kendisini belli etmeye başlamaktadır. Üst ve alt göz kapaklarında oluşan cilt sarkmaları, şişlikler, kırışıklıklar ve torbalanmalar; yaşlı, uykulu ve yorgun bir görünüme neden olmaktadır. Üst ve alt kapaklar hemen hemen benzer yapıda olsa da aynı hızda deforme olmayabilir. Bu nedenle alt ve üst kapaklar ayrı ayrı da değerlendirilmelidir. İşlem öncesinde detaylı bir müdahale planı yapılmalı 35 yaş üzerinde başlayan göz çevresi deformasyonları, üst göz kapağı derisinde bollaşma ve kaşların dış tarafındaki sarkma ile daha da belirgin hale gelmektedir. 50 yaş civarında tüm yüzdeki kaslar ve deride olduğu gibi üst göz kapağındaki kaslar ve deri de incelmekte, sarkma daha fazla artmaktadır. Göz etrafındaki bağ dokusu ve liflerdeki gevşeme nedeniyle, göz çukurundaki yağ yastıkçıkları dışarıya doğru fıtıklaşmakta ve gözaltı torbaları denilen görüntü oluşmaktadır. Genetik özelliklere de bağlı olarak bazen erken yaşlarda da göz kapaklarında sarkma ve torbalanmalar görülebilmektedir. Estetik göz kapağı cerrahisi yani blefaroplasti, kişiye daha genç ve zinde bir görünüm kazandırabilmektedir. Göz çevresi, oldukça karmaşık ve hassas bir anatomik yapıya sahip olduğu için ameliyat öncesi muayenenin çok dikkatli yapılıp soruna yönelik müdahale planının yapılması gerekmektedir. Üst göz kapağındaki sarkma görmeyi bile engelleyebilir Üst göz kapağında genellikle cilt fazlası ve yağ yastıkçıklarının fıtıklaşmasından oluşan iki problemle karşılaşılmaktadır. Cilt fazlalığı varsa sadece cilt çıkarılması, cilt fazlasına yağ fazlası eşlik ediyorsa yağın da bir miktarının alınması gerekebilmektedir. Bazen üst göz kapağındaki deri sarkmasının çok fazla olması görüş alanını bile daraltıp görmeye engel olabilmektedir. Üst göz kapağının dış tarafındaki şişlikler yağ fazlalığından değil, gözyaşı bezinin aşağı doğru yer değiştirmesinden kaynaklanabilmektedir. Gözyaşı bezinin kemiğe doğru tespit edilmesi bu problemi çözebilir. Alt göz kapağında, genellikle bağ dokusunun gevşemesi nedeniyle göz küresi alt kısmındaki yağ dokusunun öne doğru torbalanması söz konusudur. Bu yağ gerekenden fazla olursa çıkarılması gerekebilmektedir. Başka bir yöntem olarak alt göz kapağı-yanak ayrımında bulunan gözyaşı oluğu gibi kısımdaki doku eksiğini telafi etmek üzere, azalmış olan yağ dokusu yönünde kaydırılması işlemi de uygulanabilmektedir. Ayrıca alt göz kapağı-yanak ayrımındaki oluk, geçici olarak, ameliyat edilmeden dolgu maddeleriyle de düzeltilebilmektedir. Kısa bir işlemle yıllarca geriye gidebilirsiniz Üst göz kapağı operasyonları genellikle lokal anesteziyle yapılabilmektedir. Alt göz kapağında biraz daha derin dokularda çalışıldığı için lokal anesteziye sedasyon yöntemi ilave edilmelidir. Tek başına üst göz kapaklarının ameliyatı yarım saatte bitmektedir. Alt göz kapaklarının ameliyatı ise 1 saat kadar sürer. İsteyen hastalara genel anestezi de uygulanabilmektedir. Ameliyat lokal anestezi veya sedasyonla yapılmışsa hasta aynı gün taburcu olabilmektedir. İşlem sonrası kişisel özelliklere göre değişmekle birlikte 7-10 gün süren göz çevresi morlukları ve şişlikler olabilmektedir. Ameliyat sonrası kesin sonuçların görülmesi 1-2 ayı bulabilmektedir. Göz kapağı derisi vücudun en kolay iyileşen bölgelerinden biridir ve bu nedenle belirgin iz kalmaz. Yüzün tamamı doğru değerlendirilmeli Göz kapakları yüzdeki diğer organlarla birlikte yaşlanmaktadır. Kaş kenar kısımları sarkmış, kaz ayakları olan bir kişide sadece göz kapağı ameliyatı yapmak yorgun veya yaşlı ifadeyi kısmen değiştirse de hastayı yeterince mutlu etmeyecektir. Bu nedenle hastanın bir plastik cerrahi uzmanı tarafından detaylı muayenesinin yapılması; kaş kaldırma, yüz germe, dolgu, botoks gibi ek işlemlere ihtiyacı olup olmadığı analiz edilmelidir. Her ameliyatta olduğu gibi göz kapağı ameliyatlarında da bazı komplikasyonlar gelişebilmektedir. Göz kapağı derisi vücuttaki en ince ve en kolay iyileşen deri olmakla birlikte, her bireyin yara iyileşme sürecinin birbirinden farklı olduğu göz ardı edilmemelidir.
0 notes
Text
Selülit ve sarkmalar için önlemleri alın
Yazın tatil boyunca gereğinden fazla tüketilen tatlılar ve açık büfe yemekler, birçok kişinin tatilden kilo alarak dönmesine neden oldu. Kilo alımı ile birlikte gelen selülit görüntüsündeki artış da kadınların canını sıkmaya başladı. En sık yapılan yanlışın ise fazla kilolardan kurtulurken, sarkmalara ve selülitlere karşı önlem alınmaması olduğu belirtiliyor. Yaz boyunca tüketilen açık büfe yemeklerden, plajda yenilen aperatiflerden ve bayram tatlıları yüzünden birçok kişi tatilden kilo alarak geri döndü. Kilo alımına ek olarak selülit görüntüsünün fazlalaşması kadınlar için moral bozucu bir hal alıyor. Kadınların kilo verirken yaptığı en büyük hatanın aynı anda selülit ve sarkmalarla mücadele etmemesi olduğunu belirten Ladies Güzellik Merkezi Cilt Bakım Uzmanı Burcu Güleryüz, dünyada ilk, tek seferde inceltme, sıkılaşma, selülit ve şekil verme işlemini bir arada yapan LPG Alliance'ın kurtarıcı olduğunu vurguladı. Kilo Kaybederken Selülit Tedavisi de Yapılmalı Ekranların sevilen ünlü isimlerinin de hep bu hataya düştüğünün altını çizen Burcu Güleryüz, " Zayıf insanlarda bile sıkça görünen selülit problemi, düzensiz beslenmede ve kilo almada kendini iyice belli eder ve portakal kabuğu görünümünü alır. Zayıflama işlemleri yaparken vücut ister istemez sarkıyor ve selülit görüntüsü daha da derinleşiyor. Bu nedenle aslında kilo ile savaşırken, selülit ve sarkma ile de savaşmak gerekiyor. Ekranda severek izlediğimiz ünlülerin de o selülitli sarmış görüntüsü genel olarak yalnızca zayıflamaya önem verdiklerinden kaynaklanıyor. Biz Selülit, yüz toparlama, elastikiyet kaybı, gözaltı torbalanması, ödem atımı, sıkılaşma, popo dikleştirme, liposuction sonrası sıkılaşma, doğum sonrası sıkılaşma konularında usta olan ve bütüncül bir işlem sağlayan LPG Alliance'ı öneriyoruz" açıklamasında bulundu. Selülit Yüzde 99 Azalıyor Uygulama hakkında detaylı bilgi veren Güleryüz, "LPG Alliance cildi yumuşatmak ve fibrozu azaltmak için yağ dokularını uyarır. Aynı zamanda bu uyarım yağ yakımına ve kan dolaşımı etkinleştirmeye yardımcı olur. LPG Alliance'ta diğer LPG sistemlerinden farklı olarak vakumlamanın yanında, anında etkili incelme ve anti-aging bakımlarında kullanılmak üzere Roll ve Flap sistemlerini de kombine edilir. İşlem sadece 10 seansta 2 beden incelme, selülit görünümünde yüzde 99 azalma ve vücutta sıkılaşma etkisi belirgin bir şekilde görülmektedir. Uygulaması ortalama 35 dakika sürmektedir. Etkili bir sonuç elde edebilmek için, 10 seans uygulanmaktadır. Hastaya bağlı olarak haftada 2-3 seans uygulama yapılmaktadır" dedi.
0 notes
Text
Lekeler için tedavi mevsimi başladı
Yaz boyunca güneşin etkisiyle, ciltte yeni oluşan ve çoğalan lekelerin daha da derinleşmemesi için önlem alınması gerekiyor. Havaların serinlemesi ve güneşli gün sayısının azalması ile birlikte artık leke tedavilerine başlanabileceği açıklandı. Leke tedavilerinde kalıcı ve etkili sonuç almak için ise cildin yüzeyine değil derinine nüfus eden yöntemlerin tercih edilmesi gerekiyor. Yaz boyunca güneşe maruz kalan kişilerin en büyük sorunu, ciltte oluşan lekeler ve hâlihazırda var olan lekelerin daha da çoğalması oluyor. Özellikle yaz aylarında leke tedavisi yapılmadığı, Eylül ayından Mayıs ortalarına kadar bir zamanı kapsayan dönemin seçilmesinin daha doğru olacağı vurgulanıyor. İstanbul Estetik Cilt Bakım Uzmanı Neslihan Taşkın, uzun ve özenli bir süreç gerektiren leke tedavisinde, daha etkili ve kalıcı sonuçlar alabilmek için yüzeysel uygulamalardan ziyade, cildin en alt katmanlarına kadar nüfus eden uygulamaların tercih edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Cildin Alt Katmanlarına İnmeyen Tedaviler Fayda Etmiyor" Cildin kendini yenileme mekanizmasını devreye sokan, derinin en alt katmanlarına nüfus eden işlemlerin leke tedavilerinde tercih edilmesi gerektiğini belirten Neslihan Taşkın, "Özellikle güneşte oluşan lekelere yüzeysel yapılan hiçbir işlem ne yazık ki cildimizi koruma altına alan vitaminler cildimizin alt katmanlarına nüfus etmediği sürece sandığımız kadar fayda etmiyor. Bu nedenle en çok, leke tedavisinde 4-5 seansta hızlı sonuçlar aldığımız ve dakikada 6.000 mikrokanal açabilen Baby Face Beauty yönteminden faydalanıyoruz. Leke tedavisinde bizim istediğimiz cildin kendini hızlı bir şekilde yenilemesi ve en üstteki tabakanın daha pürüzsüz görünmesi. Sadece cilt lekeleri için değil aynı zamanda cildin parlaması ve pürüzsüzlüğü, hafif kırışıklıkların yok edilmesi, cildin daha fresh bir görüntüye ulaşması için etkili sonuçlar ortaya koyuyor" açıklamasında bulundu. Cilt Koruması Aylar Boyunca Sürüyor İşlem hakkında bilgiler veren Taşkın, "Bakım iki aşamada yapılıyor. İlk aşamada; thulium lazer ışığı ile cildin yüzeyinde oldukça küçük çapta mikrokanallar açılıyor. 4-6 dakikalık thulium lazer uygulamasının ardından ikinci aşamada; cildin ihtiyacına göre thulium lazer desteği ile açılan kanallardan, lekeleri tedavi edecek özellikte ürün cilt altına yediriliyor, sonrasında ortalama 10 dakika maske uygulaması yapılıyor. Yani tüm işlem 15-20 dakikada tamamlanmış oluyor. Tek seansta bile sonuçları açısından oldukça tatminkar olan uygulama, cildin durumuna göre 1-2 hafta arayla 3-5 seans olarak yapılabilir. Anestezik bir krem gerektirmeyecek kadar konforlu geçen işlem sonrasında ciltte hafif bir kızarıklık olması normaldir bu da birkaç saat içinde tamamen geçer. Uygulanan tedavinin etkilerini üçüncü seanstan sonra aylar boyunca sürer ve cildi koruma altına alır" dedi.
0 notes
Text
Gözleriniz ışık saçacak
Estetik müdahale deyince aklınıza sadece botokslar, silikonlar mı geliyor? O zaman 80'lerde kalmışsınız demektir. Çünkü medikal estetik artık gözlerinizin ışık saçmasını sağlayacak kadar gelişti. Şimdi göz altınızdaki morluklarınızdan, çukurluklardan anında kurtulmak, sağlıkla parlayan gözlere sahip olmak mümkün. Nasıl mı? Özel Dermamed Poliklinikleri'nin kurucusu Dr. Levent Türbedar'a bu büyüleyici yöntemle ilgili bilmek istediğimiz her şeyi sorduk, o da kırmayıp anlattı. Neyin var, iyi misin? Gözler bizi ele verir. Uyumadığımızı, biraz fazlaca kilo verdiğimizi, çok yorgun olduğumuzu karşımızdakine, istesek de istemesek de söyleyiverir. Hatta bazen genetik özelliklerimiz yüzünden, göz altlarımız mor ya da çukursa, kendimizi gayet iyi hissetsek bile hemen o hiç duymak istemediğimiz soru geliverir: "Neyin var, iyi misin?" Dr. Levent Türbedar, bunun ismi bile ışıltılı bir yöntemle kolayca çözülebildiğini söylüyor: "Göz altı ışık dolgusu, bakışlarınızı sislendiren, sizi yorgun ve güçsüz gösteren göz altlarınızı canlandırır, ihtiyacınız olan ışıltıyı verir. Üstelik şişme yapmaz, eşit yayılır ve doğal bir dolgunluk verir." Peki nasıl? "Özel dolgularla yapılan bir kokteyl, ucu keskin olmayan ve kanama yapmayan özel iğnelerle hedef bölgeye enjekte ediliyor. Göz altı içeriden yükseltilerek hem çukur, hem de çukurun yarattığı gölge yok ediliyor. Dolayısıyla gözleriniz artık olması gerektiği gibi enerjinizi ve ışığınızı yansıtıyor. Uygulamaya bu yüzden 'Göz Altı Işık Dolgusu' diyoruz." Acı var mı? Dr. Levent Türbedar, bu sorumuza gülerek yanıt veriyor: "Acı yok. Lokal anestezi uygulanıyor. Bu yüzden de mutlaka deneyimli bir hekim tarafından uygulanması gerekiyor." Bu kokteylin içinde ne var? "Cildin doğal yapıtaşlarından biri olan hyaluronik asit var. Bu modern tıbbın getirdiği en önemli yeniliklerden biri. Neredeyse bütün dolgularda kullandığımız hyaluronik asit sayesinde dolgunun etkisi çok daha uzun sürüyor, ayrıca alerjik reaksiyona neden olmuyor. Uygulamayı tekrarladıkça cildin kalitesi artıyor, canlanıyor, nemleniyor."
0 notes
Text
Bu yaz cildiniz için bu önlemleri alın
Cilt üzerinde yer yer beliren lekelenmeler, vücut ve yüz estetiğine gölge düşüren cilt problemlerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle yaz mevsiminde artan cilt lekeleri için neler yapılması gerektiğini Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bülent Cihantimur anlatıyor Yüzde beliren lekelerin ciltte bulunan melanosit hücrelerinden kaynaklandığını söyleyen Op. Dr. Bülent Cihantimur: "Koyu içerikli olan melanin pigmentlerinin ciltte birikmesi neticesinde, cilt lekelenmeleri meydana gelir. Farklı nedenlere bağlı olarak gelişen lekelenme problemleri, sadece kadınların değil erkeklerin de kâbusu olarak, oluşturduğu görüntüyle rahatsızlık hissedilmesine sebep oluyor. Ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyerek, özgüven kaybına neden olan cilt lekelenmeleri, genetik miras olabildiği gibi; başta uzun süre güneş ışığına maruz kalma, hormonal dengesizlik, hamilelik, doğum gibi nedenlere bağlı olarak da gelişebilmektedir. Fakat güneş lekelenmeleri için önlem alarak, bu sorununun önüne geçmeniz mümkün" açıklamasında bulundu. Güneşi sevin ama zararlarını da iyi bilin "Güneş sadece lekelenmelere değil, aynı zamanda cildin yaşlanmasına da neden oluyor fakat en büyük D vitamini kaynağımız. Bu yüzden güneşi sevmek ama zararlarını da bilerek hareket etmek en doğrusu. Hemen her yerde duyabileceğiniz öğle saatlerinde dik açıyla gelen güneş ışığından korunmak önemli ve her daim yüksek faktörlü ama içerisinde parfüm ve lekelenmeyi artıracak maddeler olmayan güneş kremlerini sürebilirsiniz. Eğer lekeye eğilimli, gözenekleri açık bir cildiniz varsa, mutlaka cilt tipinize uygun, yüksek koruma faktörlü ürünleri tercih etmelisiniz. Bol su için ve gözeneklerinize sabah saatlerinde birkaç buz eşliğinde tonik gibi uygulama yapın. Kısaca güneş lekelerini oluşmadan engellemek, yaz boyunca cilde iyi bakmak birinci kural" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, lekeleri baskılamanın çok önemli olduğunun altını çizdi. Güneş lekelerine lazerli çözümler "Güneşten kaçamadınız ya da farklı nedenle oluşmuş lekeleriniz varsa, hangi nedene bağlı olarak gelişirse gelişsin, cilt lekelerinden kısmen veya tamamıyla kurtulmanız mümkün ama dediğim gibi önlemler almak en mantıklısı" diyen Cihantimur, ayrıca şu bilgileri verdi: "Fraksiyonel lazer ve diğer uygulamalarla, cilt lekelerini yok edebiliyoruz. Kişiye özel yapılandırılmış leke tedavileriyle etkili sonuçlar alabiliyoruz. Özellikle güneş lekeleri, doğum lekeleri, yaşlılık lekeleri tedavi edilebiliyor" ifadesinde bulundu.
0 notes
Text
Yaşlanmayı geciktirmek mümkün mü?
Tek bir ürünle, gözaltı, yüz ve boyun bölgesindeki form kayıplarını toparlayan Örümcek Ağı kremi, yaşlanma karşıtı ödüllü aktif ajanları formülasyonunda barındırıyor Doctor B Aktif Kozmetikleri serisinin ilk ürünü olan Örümcek Ağı kremini geliştiren Op. Dr. Bülent Cihantimur, yaşlanma karşıtı, anti aging kremin tek bir ürünle pek çok fayda sağladığını, gözaltı dahil, yüz ve boyun bölgesine dahi sürülebildiğini açıkladı: "İnsanlar artık cildinin kıymetini çok iyi biliyor. Fakat milyonlarca ürün var ve hemen hemen hepsi pratik bir uygulama şansı vermiyor. Örümcek Ağı kremini geliştirirken kullandığımız ödüllü aktif ajanlar tüm cilt yaşlanma sürecini destekleyen, etkisi kanıtlanmış özelliklerini tek bir kremde topluyor. Bu haliyle yüzünüze, boynunuza ve hatta gözaltlarınıza dahi akıllı Örümcek Ağı kremini kullanabilirsiniz." Cilt yaşlanma belirtileri nelerdir? Cildin nasıl yaşlandığını ve nasıl belirtiler gösterdiğini anlatan Op. Dr. Bülent Cihantimur:" Ciltteki ilk yaşlanma belirtileri sertleşmeler, kuru bölgeler, daha kalın gözüken bir cilt tabakası şeklinde belirir. Renk değişimleri yaşanır. Özellikle göz çevresinde ince çizgilere rastlarsınız. Dudak üstünde barkod çizgileri dediğimiz ve yanaklarda oluklar oluşur. Yüzün devamı niteliğindeki boyun bölgesinde de yine katlanma çizgileri yer eder. Hatta yanak ve burun kanatlarında ince kılcal damarların belirginleştiği de gözlemlenir. Tüm bu belirtiler yaşlanma izleridir ve ne yazık ki 25 yaşından sonra gün be gün hızlı bir şekilde yol alır" ifadesinde bulundu. Yaşlanmayı geciktirmek mümkün "Az evvel saydığım tüm belirtiler kolajen, elastin ve fibroplast hücrelerinin eskisi gibi aktif olmamasından kaynaklanır. Kolajen kalınlaşır ve kırılma eğilimi içerisine girer ve günden güne sayısı azalır. Ve elbette lifler sıkılığını kaybedip, cildin sarkmasına neden olur. Ayrıca bunun gibi pek çok yaşa bağlı gerileme yaşanır. Bu süreç içerisinde cildinize yardımcı bir kuvvet göndermek isterseniz, Örümcek Ağı kremini rahatlıkla kullanabilirsiniz. Cildinizin kalitesini korursanız, yaşlanma belirtilerinin önüne geçersiniz. Doğru kaliteli bir krem, sağlıklı yaşam tarzı, bol su tüketimi ve egzersiz tüm bu süreci başarıyla geçirmenizi sağlar" açıklamasında bulunan Cihantimur, bu haliyle cilde hem koruma hem de yaşlanmayı geciktirme yapılabileceğini vurguladı.
0 notes
Text
Her bütçeye uygun detoks
Kış aylarında soğuk havaların etkisiyle koltuğun üzerinde kıvrılıp yatmaya eğilimliyiz. Bu her ne kadar süper konforlu olsa da vücudumuzda hareket eksikliği ve durgunluğa, bununla birlikte toksin madde birikimine yol açabiliyor. Eğer dolaşım sisteminiz tıkalı, bedeniniz yorgun, ağrı ve sıkışıklık hissediyorsanız, sabah uyandığınızda dilinizin üzerinde kalın ve beyaz bir tabaka varsa doğru yerdesiniz. Bahar, detoks yapmak ve bedenimizi yenilemek için en iyi zamandır. Havalar ısındığı zaman fazlalıkları ve vücutta biriken koruyucu sıvıları atmak dönüşümün önemli bir parçasıdır. Kışın yediğimiz ağır yiyecekleri ve biriken toksinleri vücuttan temizlemek için ideal bir zamandır. Bu detoks işlemi bir daha kış gelip kapılarımızı kapatana kadar daha hafif ve enerjik olmamıza izin verecek. Şimdi sekiz adımda başarılı bir detoks için uzmanlara kulak verelim: BOLCA SU İÇİN Güne bir bardak oda sıcaklığında limonlu su içerek başlayın. Bu karaciğerinizin temizlenmesine, sindirim sisteminin hazırlanmasına ve vücudunuz için gerekli suyu almanıza yardımcı olacaktır. Gün içinde bol miktarda su içmeye devam edin. GÜNDE SADECE 3 ÖĞÜN YEMEYE ODAKLANIN Karahindiba, çiğ sarımsak, greyfurt, avokado, pancar, havuç, enginar ve buna benzer karaciğeri temizleye yardımcı olan sebzeler tüketin. Ayrıca yiyeceklerinize sindirim ve detoks işlemini destekleyen zerdeçal, kimyon, kırmızı biber ve kişniş baharatları ekleyebilirsiniz. GLUTEN, SÜT ÜRÜNLERİ, ŞEKER VE İŞLENMİŞ GIDALARI TÜKETMEYİN Bu yiyecekleri sindirmesi zordur, bağışıklık ve diğer sistemlerinizi meşgul eder. Diğer yandan fazla miktarda alkol ve kahve içmeyin. AKŞAM YEMEĞİNİ HAFİF VE ERKEN SAATLERDE YİYİN Akşam yemeği günün en küçük porsiyonu olmalıdır. Hafif şekilde pişmiş sebzeler ya da küçük bir tas çorba olabilir. Biliyoruz biraz erken gibi görünüyor ama akşam yemeğini saat 19:00 civarından sonra yememeye çalışın. TERLEYİN Mont giyme sezonunu geride bıraktık, dışarı çıkın ve hareket edin. Yürüyün, bisiklete binin, koşun, yoga yapın ya da ip atlayın. Ayrıca saunaya girin ya da Epsom tuzu (İngiliz tuzu) içeren sıcak banyolar yapın. DERİN NEFES ALIN Zihin ve akciğer detoksu için bazı derin nefes alma egzersizleri yapın. Dört saniye boyunca nefes almayı, yedi saniye nefesinizi tutmayı ve sekizci saniyede nefes vermeyi deneyin. Geceleri dört, sabahları dört kez tekrarlayın. ERKEN YATIN Detoks işlemi boyunca doğru şekilde dinlemek çok önemlidir. Bedenimiz gece uykusunda kendini yeniler ve onarır. Bu yüzden ona kendini tamir edecek yeterli süreyi verin. BİR DETOKS ZAMAN ÇİZELGESİ HAZIRLAYIN Detoks işleminin belli bir süresi yoktur bu nedenle kendiniz için uygun bir süre belirleyin. 10-21 gün arasında sürmesi tavsiye edilir ama eğer acemiyseniz daha kısa süren detokslar yapabilirsiniz.
0 notes
Text
Güneş güzel ama lekesi sorun!
Kış aylarının yağmurlu ve bulutlu havasının dağılmaya, güneşin yüzünü göstermeye başladığı bugünler cilt sağlığı için önlem almanın tam zamanı. İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahu Çiler Çıkım, pek çok kişide en sık rastlanan cilt sorunlarının başında gelen güneş lekeleri ve çillerin oluşmasını engellemek ya da artmasını önlemek için önerilerde bulundu. Özellikle bahar ve yaz aylarında ortaya çıkan cilt lekeleri, genellikle melanositlerin sayı ve fonksiyonlarındaki artışın bir sonucudur. Çoğu kez zararsız bir durum olmasına rağmen bazen altta yatan önemli bir hastalığın göstergesi de olabilir. Yüzde yerleştiğinde, kozmetik ve psikososyal sorun oluşturarak yaşam kalitesini kötü yönde etkiler. İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahu Çiler Çıkım, ciltte lekelenmeye neden olan tablolar arasında en sık gebelik maskesi olarak da bilinen melazma, postinflamatuar hiperpigmentasyon (cilt koyulaşması), güneş lekesi (lentigo) ve çiller hakkında bilgiler verirken alınması gereken önlemler konusunda da şu uyarılarda bulundu: "Ciltte lekelenmeye neden olan en sık tablo melazmadır. Genetik yatkın olan kişilerde güneş gören bölgelerde özellikle güneşe maruz kalmak ile ortaya çıkan çoğunlukla yüzü, nadiren de boyun ve ön kolları etkileyen yaygın bir tablodur. Ayrıca gebelik, doğum kontrol hapları, bazı kozmetik ürünler, epilepsi ilaçları, tiroid hastalıkları da diğer sebepler arasındadır. Güneş lekesi, yani lentigo her yaşta görülebilir. Özellikle yüz, omuzlar, sırt, göğüs ve el dış kısımlarda ve açık tenli kişilerde görülen çillerle karışan bir tablodur. Çilden daha koyu renkli ve daha büyüktür. Yaz kış deride kalır. Yaz aylarında rengi koyulaşır. Ani güneş yanıklarından sonra açık tenli kişilerde görülmesi sıktır. Kansere dönüşmez. Çiller ise sarışın, kızıl gibi açık tenli kişilerde özellikle çocukluk yaşlardan itibaren, güneşle temas eden cilt bölgelerinde görülen açık kahverengi renk değişiklikleridir. Güneş lekelerinden (Lentigo) farkı yaz aylarında koyulaşır ve kış ayında nerede ise kaybolur. ÇOCUKLARA EKSTRA KORUMA GEREKİYOR Kişiler ömürleri boyunca aldıkları toplam UV ışınının yarısını 20 yaşa kadar alırlar. Bu nedenle çocukların güneşten korunması çok önemlidir. Gün ortasında 1 saatte tüm gün içinde alınacak UV'nin yüzde 20-30'u alınmaktadır. Gündüz 09.00-15.00 saatleri arasında ise tüm gün alınan UV'nin yüzde 75'i alınmaktadır. Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için özellikle saat 11.00-16.00 arasında dışarda bulunmamak gerekir. Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli ve her 2 saatte bir, ayrıca yüzdükten ve terledikten sonra tekrarlanmalıdır. En az 30 koruma faktörlü olan güneş koruyucular tercih edilmelidir. Küçük yaştan itibaren çocuklarımızı güneşin zararlı etkilerine karşı bilinçlendirmeli ve güneş koruyucu alışkanlığı kazandırmalıyız. TEN AÇILDIKÇA ÖNLEM ARTMALI Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipi büyük bir önem taşır. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşır. Bu nedenle açık tenli renkli gözlü kişilerin özellikle daha dikkatli olması gerekir. Fakat son zamanlarda ozon tabakasındaki azalmalardan dolayı esmer tenlilerde de yanıklarla karşılaşma olasılığı artmıştır. ÇEVRESEL YAŞLANMAYA TEDBİR ALABİLİRSİNİZ Sağlıklı bir cilt, sağlıklı bedenin yansımasıdır. Hava kirliliği, mevsimsel ve hormonal değişiklikler, aşırı stres, yaşam tarzı (bilgisayarlı ortamlar, televizyon, elektrikli aletler) gibi faktörler nedeniyle vücut belli bir stres ortamına girer. İşte böyle ortamlarda cilt yavaş yavaş yaşlanmaya başlayacaktır. İki türlü yaşlanma vardır, genetik ve çevresel yaşlanma. Genetik yaşlanmanın önüne geçilemez, fakat çevresel yaşlanmayı geciktirmek aşağıdaki önlemlerle mümkündür. GENÇ VE SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ÖNERİLER Cildimizi uzun süre genç ve sağlıklı tutabilmek için bu yöntemleri uygulayabiliriz; Günde en az 2 litre su için: Günde en az 2 litre su içmek hem sindirim sisteminiz için çok faydalıdır hem de cildin nem kazanması, kurumaması için gereklidir. Her cildin neme ihtiyacı vardır: Yüzünüzü ılık suyla yıkamayı tercih edin, yıkadıktan sonra cilt yapınıza ve yaşınıza uygun bir nemlendirici kullanın. Güneş kremi kullanın: Güneş kremi ile beraber geniş kenarlıklı şapkalar güneşten korunmanıza yardımcı olacaktır. Stresten uzak durun: Stres sadece cilt için değil tüm vücut sağlığı için kötüdür. Mutlu olun; yüz ifadeniz, gözünüzdeki ışık ve cildiniz çok daha güzel olacaktır. Düzenli uyuyun: Uyku sırasında tüm organlarımız gibi cildimiz de dinlenir ve yenilenir, yeniden enerji kazanır. Günde en azından 6-7 saat uyuyun. Düzenli egzersiz yapın: İster yüz egzersizleri isterse de tüm vücut egzersizi olsun, düzenli egzersiz dolaşımı artırır, cildin elastikiyetini artırarak kırışıklıkları önler, yağ miktarını azaltarak tüm vücut sağlığına yardımcı olur. Sigara içmeyin: Sigara her organa zarar verdiği gibi cilt üzerine de olumsuz etkilere sahiptir. Sigara içimine bağlı ortaya çıkan toksinler cildin kalitesini, rengini olumsuz etkiler. Beslenmenize dikkat edin: Her zaman için taze, işlenmemiş, uygun pişirilmiş gıdaları tercih edin. Gıdalardan aldığınız vitamin, mineral ve proteinler de cildinizin görünüşünü çok etkileyecektir.
0 notes
Text
Gençliği geri kazanmanın kısa yolu
Güzel bir yüz kendini geniş ve yüksek elmacık kemikleri ve belirgin çene ve çene hattıyla gösterir. Ne yazık ki belirgin kilo kaybetme ve yaşlanmayla beraber yüzdeki dokular hacim kaybetmeye başlıyor. Genel olarak bilinene karşı yüzdeki kas, kemik ve yağ dokuları hacim kaybederken bunları destekleyen derinin yüzey alanı değişmiyor. Ancak deri ve deri altı dokulardaki kolajen ve elastinin kaybına bağlı olarak sözü geçen yapıları yerinde tutan destek azalıyor, Böylece yüz aşağıya doğru sarkıyor. Peki bu durumda ne yapılmalıdır? Estethica Levent Hastanesi'nden Dermatoloji uzmanı Uzm. Dr. Siyamek Saleki bakın bu konuda neler anlatıyor: "İşte bu aşamada aynaya bakınca, insan kendini bildiği gibi görmemeye başlar ve sürekli olduğundan daha yorgun ve üzgün göründüğünü hisseder. Çene hattı dalgalı ve yanaklar düzleşmiş ve çukur gözükür. Durumu daha dikkatli inceleyince geçici olmayıp uygun bir şekilde ilgilenilmesi gerektiğine kanı getirir. Sürekli reklamlarda çıkan çeşitli salyangoz kremleri ve yüz kas aktivitelerinden istenen sonucu alamayınca daha gerçekçi düşünmeye başlar ve o her zaman çekindiği yüz germe ve yüz asma ameliyatları aklına gelir," diyor. Ameliyatlar deyince ilk akla gelen tabi ki yan etkiler, anestezi zorlukları ve işlem sonrası dinlenme süresidir. Peki, teknoloji bu işin neresinde duruyor? Ya ameliyata girmek ve ameliyat riskini almak istemezsem? Modern tıp yüzü gerdirmek için yeni alternatifler hastalar ve doktorlara sunmakta. Bu yöntemlerden son zamanlarda sıvı yüz germe, iple yüz germe, ışık veya termal hasar oluşturarak yüzü kaldırma en çok duyulmakta. Peki, sıvı yüz germe bu kalabalık ortamda nerede duruyor? Dr Saleki, "En etkili kremler ve topikal ürünler sadece ulaştıkları yere yani derinin yüzeyel katmanlarına etki eder. Ancak sarkmayı gidermek adına belirgin etkiler yaratmak için deri ve deri altı dokusunu enjekte edilen ürünler geliştirilmiş. Böyle uygulamalar çoğu doktor tarafından "likit facelift" veya "sıvı yüz germe" diye adlandırılıyor. Dolgu maddeleri veya botoks olarak bilinen kas rahatlatıcı ürünler çizgiler ve sarkmaları hafifletebilir veya kaybedebilir. Bu enjektabl ürünler görüntüyü etkili bir şekilde değiştirebilir ancak ameliyat için gerekli olan dinlenme süresi ve maliyeti oluşturmaz. Bu yöntemde zamanla kaybolan dokuları yerine koyarak hastaya eski görüntüsü ve hatta normalde mevcut olan eksikleri tamamlayarak daha iyi bir görüntü sağlanır," diyor ve ekliyor: HAFİF VE ORTA SARKMALAR İÇİN BİRE BİR ÇÖZÜM "Hangi hastalar bu yöntemden en çok faydayı alır diye sorarsanız hafif ve orta gıdı sarkmaları olan, doku kaybı belirgin olan, dikey dudak-burun arası çizgileri olan ve burun ve çene etrafında kukla tarzı çizgileri olan, orta ve üst yaş grubu hastalar bu yöntemden en çok sonucu gören hasta grubunu oluşturmakta diyebilirim. Diyabeti olanlar, bazı kanama bozukluğu olanlar, bazı kaz ve sinir hastalıkları olanlar ve bazı bağışıklık sistemi hastaları bu işlem için uygun değil ve uygulamadan önce uygulayıcı doktorlar tarafından dikkatlice değerlendirilmeli". Sıvı yüz germede hangi materyaller kullanıldığına gelince; son zamanlarda dolgu maddesi olarak normal bağ dokusunda da mevcut olan hyaloronik asit en çok kullanılan madde haline gelmiştir. Bunun yanı sıra cilt altındaki bağ dokusu hücrelerini harekete geçirerek yeni doku oluşumuna sebep olan ürünler de (doku aktivatörleri) kullanılabiliyor. Uygulamanın yan etkileriyse merak edilen bir diğer konu. Uygulamadan sonra iğne giriş noktalarında hafif morluk ve kızarıklık oluşabiliyor. Bu izler 3-5 gün içerisinde geçiyor ve bu sırada basit bir kapatıcı ile gizlenebiliyor. Uzman doktor tarafından uygulandığında hastanın yüzünde kalıcı şişlik ve balonsu görüntü oluşmuyor. Sıvı yüz germede dokuların normalde içerdiği ve zaman içinde kaybolduğu bağ ve yağ dokusu yerine koyulmakta. Bu kayıp genelde yüzün derin katmanlarında ve kas tabakasının altında yaşandığı için düzeltildiğinde dışardan şişkin ve doğallık dışında bir görünüm oluşturma şansı yok ve herkesin çekindiği o şişmiş yüz görüntüsü bu uygulamada söz konusu değildir. Tedaviden sonraki günlerde enjeksiyonlardan dolayı bazı durumlarda düşük derecede geçici bir ödem gelişebilir. Kısacası çevrenizden en çok duyacağınız şey yüzünüzün daha iyi bir duruma geldiği ve daha dinç gözüktüğüdür. İşlem sırasında ise uygulanan uyuşturucu kremler ve bazen uyuşturucu enjeksiyonlar sayesinde minimum ağrı ve rahatsızlık hissedilir. NORMAL HAYATA DEVAM EDEBİLİYORSUNUZ Sıvı yüz germenin etkisi kullanılan malzeme ve metoda göre 1,5 - 2 yıl arasında sürebiliyor. Bu süre içinde malzeme doğal metabolik süreçler sonucunda emiliyor. Bu süre içinde dokularda oluşturduğu aktivasyon sonucunda vücuttaki hücreler harekete geçip bağ dokusu öğelerini oluşturabiliyor. Böylece kullanılan malzeme tamamen erise de cilt eski halinden daha iyi bir hal alıyor ve en azından uygulamadan önceki halinden daha kötüye gitmiyor. Uzm. Dr. Siyamek Saleki'den öğrendiğimiz kadarıyla uygulama süresi 30 dakika ile bir saat arasında değişmekte ve hasta ertesi gün normal hayatına geri dönebiliyor. Hasta normalde bir hafta sonra kontrole çağrılıyor ve gereken rötuşlar yapılıyor. Bu süre içinde hastanın yapması gerekense aşırı egzersizden uzak durmaktır. Sonuçta sıvı yüz germe, yüze kaybolan hacmini geri kazandırarak eski görüntüsüne ve hatta daha iyisine kavuşturmak için yapılan bir uygulama. Etkisi ve uygulama kolaylığıyla da neden bu kadar çok tercih edildiği daha iyi anlaşılıyor.
0 notes
Text
Gevşeyen, kırışan boyunlara ameliyatsız çareler
Boyun tıpkı yüz gibi, zamanın izlerini en fazla gösteren bölgelerden bir tanesi. Gevşeyen, kırışan ya da fazla yağ dokusu sebebiyle gıdık oluşan bu bölgeye, farklı estetik işlemlerle, mevcut soruna yönelik çözümler üretilebiliyor Estetik Plastik cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bülent Cihantimur, boyun estetiği için yapılabilecek, cerrahi teknikleri ve medikal uygulamaları anlattı. Yaşa bağlı olarak ya da sık kilo alıp vermeyle gelişebilen boyun estetiği sorunlarını, bölgedeki mevcut problemin derecesine göre kişiye özel çözümlerle giderildiğini ve ayrıca önleyici uygulamalarla oluşabilecek deformasyonu engelleyebildiklerini açıkladı. " Boyun estetiği yüz estetiği ile bütün olarak düşünülmesi gereken bir konudur. Yüz estetiğinin devamı niteliğindedir ve deformasyon eş zamanlı olarak gelişir. Eğer çok ileri derecede hindi boyun olarak tabir ettiğimiz sarkıklık, form kaybı veya aşırı derecede sarkma sorunu varsa, cerrahi bir müdahale olan boyun germe ameliyatı yapılır" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, kliniklerinde uygulanan diğer boyun germe uygulamalarına ve ameliyatsız çözümlere de değindi. Boyun güzelliğine ameliyatsız Örümcek Ağı Estetiği Geçtiğimiz senelerin en favori ameliyatsız cilt gençleştirme tekniği olan Örümcek Ağı estetiğini boyun estetiğinde de kullandıklarını açıklayan Bülent Cihantimur, cerrahiye alternatif bu tekniğin önleyici ve tedavi edici avantajlarından faydalandıklarını söyledi ve ekledi: "Örümcek Ağı Estetiğinde, hastamızın boynundaki deformasyon derecesine uygun adette ip, ince uçlu iğnelerle bölgeye yerleştiriliyor. Aynen yüz bölgesinde olduğu gibi, boyunda da iplere reaksiyon veren cilt alt dokusu, kolajen, elastin ve fibroplast üretimini hızlandırarak, mevcut alanda gençleşme, gerginlik ve toparlanma sağlıyor. Boyun form kazanıyor ve oluşabilecek diğer sarkma sorunlarının da bu sayede önüne geçiliyor. Üstelik hastamız işlem sonrası sosyal hayatına hemen geçiş yapabiliyor." Medikal uygulamalarla boyun bölgesi form kazanabilir Boyundaki mevcut estetik sorunlara yönelik olarak, farklı medikal uygulamaların da yapılabileceğini söyleyen Cihantimur, Ultherapy, Hyluronik asit içerikli mezoterapi, Secret ve PRP uygulamalarının boyun estetiği için son derece etkili işlemler olduğunu söyledi. Ayrıca, " Boynu kesinlikle yüzden ayrı tutmamak gerekiyor, bu yüzden yüzünüze gösterdiğiniz önemi, boyun bölgesine de göstererek, birbirinin devamı olan bu alanı korumak, bakım yapmak çok önemli. Kliniklerimizde uygulanan ameliyatsız teknik ve uygulamalar, boynun genç kalmasını sağlar ve yıpranmasını önleyici tedbirler olarak, boyun güzelliğinin istikrarını tazeler" açıklamasında bulundu.
0 notes
Text
Meme estetiğinde izsiz ve doğal sonuçlar
Göğüs estetiği, kadınların en fazla talep ettikleri estetik operasyonların başında geliyor. Bugün estetik cerrahide farklı teknikler kullanılarak yapılan göğüs büyütme operasyonlarında, protez kullanılmadan yapılan yağ transferi tekniğini en fazla göğsünde sarkıklık olmayanlar tercih ediyor. Op. Dr. Bülent Cihantimur, göğüslere yağ transferi yaparak büyütmenin ayrıntılarını anlattı. " Memeye yağ transferi, kliniklerimde, kendi geliştirdiğim ve literatüre giren Cihantimur Yağ Transferi tekniği ile yapılmaktadır. Bu teknik kapalı, hava almayan bir sistemle yapıldığı için, diğer yağ enjeksiyonlarından farklı bir avantaja sahiptir. Genellikle hastanın göbek ya da kalça bölgesinden yağı alırız ve göğüslere enjekte ederiz. Cihantimur Yağ Transferi sayesinde alınan yağ dokusu, fonksiyonlarını ve canlılığını kaybetmez, enjekte edildiği alanda yaşamaya devam eder. Ayrıca bu sayede eğer hasta radikal bir kilo verme durumu yaşamazsa, yağın ömür boyu kalıcılığı da garanti edilmiş olur. Dokunulduğunda veya görüntüde de protezler gibi yapay bir his oluşturmazlar" Memeye yağ transferini kimler yaptırabilir? Ömür boyu kalıcılığı olan bu tekniğin kimlere yapılabileceğini anlatan Op.DrBülent Cihantimur" Eğer göğüsler çok fazla sarkık değilse, ciltte elastikiyet sorunu yoksa, çok fazla göğüslerin büyümesi istenmiyorsa ve memeye yağ transferi için yeteri kadar yağ dokusu varsa, bu operasyonu yaptırabilirsiniz. Memeye yağ transferi operasyonları genellikle her yaşta yapılabilir ama göğüsün gelişimsel sürecini tamamlamış olması şarttır. Çoğu kadın çocuk sahibi olmadan önce meme yağ transferi operasyonlarının yapılmaması gerektiği düşünür. Bu yanılgının altında çocuk sahibi olduktan sonra emzirme problemi yaşayabilecekleri endişesi hâkimdir. Oysaki göğüs ameliyatları kesinlikle süt bezelerini etkilemeyecek şekilde yapılır ve bu sebeple memeye yağ transferi ameliyatları emzirme için bir engel teşkil etmemektedir " dedi. Herhangi bir iz ya da yara oluşmuyor Cihantimur:"Yağ enjekte edilerek göğüs büyütme operasyonunun, diğer göğüs estetiği ameliyatlarından en önemli avantajı, hastanın kendi bedeninden alınan yağların yani hastanın bedenine ait bir dokunun memesine enjekte edilmesi ve bu işlem sırasında herhangi bir iz ve yaranın oluşmamasıdır. Bir diğer avantajı ise, memeye yağ transferi sırasında alınan yağlar, hastanın istenmeyen bölgelerindeki yağlardan alınarak, hem bu yağlardan kurtulması, hem de orantılı göğüslere kavuşması sağlanır. Hasta çok çabuk toparlanır ve hemen ertesi gün günlük yaşantısına dönebilir" açıklamasında bulundu.
0 notes
Text
Evde kırışıklık tedavisi
İspanya'da geliştirilen Self Lifting yöntemi sayesinde, herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmadan kırışıklıklarınızdan kurtulabilirsiniz. Üstelik bu uygulamayı kendi kendinize evinizde yapabilirsiniz.
Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, hiçbir yan etkisi olmayan doğal yöntem hakkında şu bilgileri verdi: ÜÇ SAATLİK EĞİTİMLE EVDE UYGULAYIN "Günümüzde güzellik adına birçok uygulama kadınların hizmetine sunuluyor. Bu uygulamalardan bir kısmı iyi sonuçlanırken bir kısım bazı alerjik reaksiyonlar, beklenmeyen kasılmalar ve maske yüz gibi durumlar ile sonuçlanıyor. Son yıllarda sıkça gündeme gelen doğala dönüş, organik yaşam algısı ise kadınların daha risksiz ve doğal yöntemleri tercih etmesine sebep oluyor. Tam da bu noktada Japon Lifting yöntemi karşımıza çıkıyor. Benimde aktif olarak kullandığım bu yöntem aslında kırışıklık oluşmadan koruyucu ve oluştuktan sonra da tedavi edici olarak uygulanabiliyor. En güzel tarafı ise üç saatlik bir eğitim sonrası bu tedaviyi kendinizin evde uygulayabiliyor olması. 25 yıldır yüz refleksolojisi ve yüz germe yöntemi üzerine çalışan, dünyaca ünlü refleksolog Lone Sorensen tarafından İspanya'da geliştirilen Self Lifting yöntemi, herhangi bir cerrahi müdahale veya enjeksiyon gerektirmez. Üstelik uygulamayı kendi kendinize yapabilirsiniz. Kimyasal madde ve ilaç içeren botoks, enjeksiyon, cerrahi gibi yöntemlerin aksine Self Lifting yönteminde uygulamalar elle ve deri altının fizyolojik yapısına uygun olarak yapılır. Etkileri uzun sürelidir ve en önemlisi herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. DAHA GENÇ VE PARLAK BİR CİLT Self Lifting yönteminde yüz kasları derin fakat nazik hareketlerle uyarılır. Kasların tonusu (kasılması) düzenlenir. Bu sayede sarkmış bölgeler toparlanır, yüzün hatlarının belirginleşmesi sağlanır. Kan dolaşımını artırarak toksinlerin atılımını sağlar. Yüzde elastikiyeti sağlayan maddeler olan kollajen ve elastin üretimini uyarır. Bu sayede daha genç ve parlak bir cilt görünümü kazanılır. Aynı zamanda iç bedenin dengesinin sağlanmasına, daha iyi bir postüre, sağlıklı bir vücuda sahip olmanıza yardımcı olur. Self Lifting eğitimi profesyoneller tarafından verilmektedir. Yöntem içerisindeki teknikler bol pratik içeren bir eğitim programı ile kişiye öğretilir. Böylece yaşam boyu başka hiçbir uygulamaya gerek duymadan kolay, acısız ve iğnesiz bir şekilde kendi kendine uygulama kolaylığı vardır. KIRIŞIKLIĞIN OLUŞMASINI DA ENGELLİYOR Self Lifting yöntemi ile en etkili sonucu alabilmek için uygulama her gün yapılmalıdır. Hemen ilk uygulama sonrası yüzünüzdeki gerginlik hissinin arttığını, zamanla sarkmış bölgelerin toparlandığını göreceksiniz. Self Lifting için kırışıklıkların derinliği ve sayısı önemli değildir. Aynı zamanda koruyucu bir yöntem olarak da uygulanır. Kırışıklığın oluşmasını beklemek sadece tedavi sürecini uzatır. Bu yüzden erken müdahale ile kırışıkların derinliği kısa sürede azaltabilir ve hatta oluşması engellenir."
0 notes
Text
Yaşlanmayı durduran muhteşem öneriler
Genç ve güzel kalabilmek insanlığın geçmişten günümüze en büyük tutkusu. Yaşlanmak ise doğumla birlikte başlayan doğal bir süreç. Peki bu süreci yönetmek için zamana meydan okumanızı sağlayacak girişimleri biliyor muydunuz? Yaşam koşullarındaki iyileşmeler, koruyucu sağlık ve tıp alanında yaşanan gelişmeler sayesinde yaşamın kalite ve süresinin giderek artmakta ve buna paralel olarak vücudumuzdaki yaşlılık belirtileri ile mücadele daha çok ön plana çıkmaktadır. Estetik cerrahi ve kozmetik uygulamalar bize bu konuda oldukça etkili ve güvenli çözümler sunmaktadır. Okan Üniversitesi Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Aydın Gözü yaşlanma karşıtı önerileri açıkladı KİŞİYE ÖZEL ESTETİK VE KOZMETİK ÇÖZÜMLER Yaşlılığın vücutta en çok görünür olduğu bölgeler yüz, boyun ve ellerimizdir. Deri yaşlanmasının derecesi ise kişiye özgü olan genetik yapı, beslenme, kronik hastalıklar ve yaşam tarzı, doğru beslenme, güneş/solaryum, spor/egzersiz, sigara alkol kullanımı gibi etkenlere bağlı olarak farklılık gösterir. Uygun yaşam tarzı, doğru beslenme, spor/egzersiz, sigara/alkol kontrolü gibi önlemlerin yanı sıra derinin nemlendirilmesi ve doğru kozmetik tercihler aslında işin temelini oluşturur. Bu önlemlerin yetersiz kaldığını düşünüyor ve/veya bir basamak daha ileri gitmek, kendinizi daha iyi hissetmek istiyorsanız kişiye özel estetik/kozmetik çözümler size yardımcı olacaktır. DEĞİŞMEDEN GENÇLEŞİN! Erken dönem kırışıklıklarını botulinum toksini ile azaltıp, ilerde oluşabilecek daha derin ve büyük deformiteleri engelleyebiliriz. İnce kırışıklık ve lekeler için yüzeyel ya da derin kimyasal soyma (peeling) işlemleri, çeşitli enerji (ışık, lazer, ultrason, radyofrekans) uygulamaları, PRP ve iğneleme (PCI, dermaroller) yöntemleri kullanılır. Derinin incelmesi ve daha alt tabakalarda ortaya çıkan erimenin (atrofi) de yaşlanmaya etkisi büyüktür. Bunun çözümü ise çeşitli yapay dolgu (hyaluronik asit, vb) uygulamaları, kendi yağ dokumuz ve içerdiği kök hücrelerin kullanılması, kendi derimizden hazırlanan fibroblast (kollajen yapıcı hücreler) kültürleri ile yapılan uygulamalardır. Bu uygulamalar uzman hekim tarafından kişiye özgü olarak planlanıp uygulandığında deri yaşlanması büyük ölçüde önlenmekte ve daha ileri yöntemlere (eriyebilir iplerle yapılan askılamalar, göz çevresi estetiği, yanak, şakak ya da kaş kaldırma, yüz-boyun germe cerrahisi) olan gereksinim geciktirilmektedir. Saç dökülmesine yönelik tedavi tekniklerinin gelişimi ile erkekte yaşlanmanın önemli bir bulgusu olan kellik sorun olmaktan çıkmıştır. DOĞUM SONRASI DAHA DA GENÇLEŞİN Doğum sonrası memeler ve karın bölgesinde görülen deformasyonlar, hem görüntü hem de vücut duruşunun değişmesi, sırt ve bel ağrıları gibi işlevsel açıdan yaşam kalitenizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu bölgelere yönelik cerrahi girişimler ile hem daha şekilli bir vücuda kavuşabilir, hem de duruş (postür) sorunlarınız giderilebilir. İNATÇI YAĞLARA SON Diyet ve spora rağmen bölgesel olarak eritemediğiniz inatçı yağlanmanız varsa liposuction ile kurtularak eski görünümünüze kavuşabilirsiniz. Bu konuda ameliyatsız bir yöntem olan coolsculpting (soğuk ile şekillendirme) de size yardımcı olabilir. VÜCUDUNUZ YERÇEKİMİNİ YENSİN Yıllar içinde vücudunuzda oluşabilecek sarkma ve gevşeme gibi deformasyonlar için geç kalmış sayılmazsınız. Kollar, dekolte bölgesi, memeler (erkekte jinekomasti), karın, bel, sırt, kalçalar ve bacaklar yerçekimi ve kilo değişikliklerinden en çok etkilenen bölgelerdir. Bu alanlara yönelik sıkılaştırma, germe, dolgunlaştırma gibi kişiye özel çözümler ile tekrar eski günlere dönebilirsiniz. Fiziksel yaşlanmayı geciktirmek, kendinizi daha iyi hissetmeniz için estetik/plastik cerrahi size uygun seçenekler sunacaktır…
0 notes
Text
Güneş ışınları ve solaryum cilt kanserini tetikliyor!
Cilt kanseri en sık karşılaşılan ama en az tehlikeli olan deri kanseri çeşitidir. Sıklıkla güneş ışınları veya solaryumdaki UV dalgalar nedeniyle oluşur. Okan Üniversitesi Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Senem Özge Turaçlı cilt kanserleri hakkında merak edilenleri cevapladı. 1. Cilt kanseri nasıl oluşur? Cilt en dışta epidermis ve hemen altında dermis denilen 2 tabakadan oluşur. Epidermiste yassı hücreler, bazal hücreler ve melanosit denilen hücreler bulunur. Cilt kanserleri derinin çeşitli tabakalarındaki hücrelerin kontrolsüzce büyümesidir. Bunun en sık sebebi de DNA hasarıdır. Sıklıkla güneş ışınları veya solaryumdaki UV dalgalar nedeniyle oluşur. Cilt kanserleri en sık görülen kanser türüdür ve tüm kanser vakalarının yaklaşık yarısını oluşturur. 2. Cilt kanseri ile et benleri arasında nasıl bir ilişki var? Benler melanosit denilen cilde rengini veren hücreler tarafından oluşurlar ve iyi huylu tümoral yapılardır. Benler çok farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Bazıları deriden kabarık şekilde, bazıları deri seviyesindedir. Renkleri kahverengi, siyah veya mavi olabilir. Bazı benler kanser gelişimi için risk taşır. Benlerin düzensiz sınırlı olması, üzerinde renk değişikliği olması, boyutunun kısa sürede hızla büyümesi, üzerinde kanama ve kabuklanma olması veya etrafında yeni benlerin çıkması mevcut benlerin huy değiştirdiğine işaret edebilir. Böyle durumlarda mutlaka plastik cerrahi ya da dermatoloji uzmanına başvururak muayene olmak gerekir. 3. Cilt kanseri için kimler risk altıdadır? Güneş ışınları cilt kanseri için ana risk faktörüdür. Solaryumda maruz kalınan yapay güneş ışını da kanser gelişimi için aynı riske sahiptir. Cilt kanseri için diğer risk faktörlerinin başında yaş gelir. Yıllar içerisinde ne kadar süre güneşe maruz kalınırsa cilt kanseri gelişim riski artar. Açık tenli, kızıl saçlı, çilli, mavi gözlü ve güneş yanığına yatkın bireyler risk grubundadır. Daha önceden cilt kanseri öyküsünün olması, güneşli iklimde yaşayanlar, daha önceden cildinde yanık veya geniş yara izleri olanlar, arsenik maruziyeti olanlar ve aktinik keratoz gibi kanser öncüsü cilt lezyonlarına sahip olanlar da cilt kanseri için risk altındadır. 4. Cilt kanseri nasıl tedavi edilir? Tüm cilt kanserlerinin tedavisinde birinci amaç cerrahi olarak tüm tümörlü dokunun çıkarılmasıdır. Şüpheli lezyondan insizyonel biyopsi şeklinde bir parça alınabileceği gibi sıklıkla eksizyonel biyopsi olarak lezyonun tümünün çıkarılması tercih edilir. Cilt kanserleri melanom ve melanom dışı olmak üzere 2 gruba ayrılır. Melanom dışı cilt kanserlerinde ilk tedavi seçeneği kanserli dokuların tamamının çıkarılmasıdır. Bunun yanında bazı erken evredeki cilt kanserlerinde topikal kremler (İmiquimod, 5 - florourasil gibi) kullanılabilir. Eğer cerrahi olarak çıkarılabilmesi mümkün olmayacak kadar genişlemiş ya da organlara yayılım olmuşsa, radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) gibi diğer yöntemlere başvurulur. 6. Cilt kanserinde erken tanının önemi nedir? Bazal hücreli ve yassı hücreli karsinomda erken tanı konulduğunda tedavi oranı yüksektir. Melanomda da erken evrede tanı konulduğunda tedavi şansı yüksektir. Ancak bu dönemde tanı konulamazsa; hızla ilerleme ve diğer organlara yayılma potansiyelinden dolayı tedavi şansı önemli ölçüde azalır. Bu sebeple tüm cilt kanserlerinde erken tanı çok önemli ve özellikle melanomda hayat kurtarıcıdır. 8. Cilt kanserinden korunma yolları nelerdir? Tüm cilt kanserleri için en önemli tetikleyici faktör güneştir. Hayat boyunca maruz kaldığımız ultraviyole dozu kanser gelişim riskini arttırmaktadır. Bu nedenle özellikle bebeklikten başlayarak, çocuk ve gençlerin güneşten korunması ve kendilerini güneş ışığından korumanın yollarının öğretilmesi cilt kanserinden korunmada önem taşır. Ayrıca kişisel risk faktörlerinin bilinerek, bu risk faktörlerine sahip kişilerin de güneş ışınlarından korunmaları önemlidir. Güneş ışınlarından korunmak için en az 50 faktör güneş koruyucu krem kullanılmalıdır. Güneş koruyucular kremler güneşe çıkmadan 30 dakika önce uygulanmalı ve 2 saatte bir tekrarlanmalıdır. Güneşten koruyucu kremler yalnız güneşlenirken değil, günlük yaşantımızda, özellikle yüz, boyun, ense, eller, kollar gibi sürekli güneşe maruz kalan vücut bölgelerine uygulanmalıdır. Gözleri korumak için de güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Solaryumda maruz kalınan yapay güneş ışınları da cilt için zararlıdır.
0 notes
Text
Sağlıklı cilt bakımının önündeki beş engel ve çözümleri
Aynaya bakıp cildinizin istediğiniz gibi görünmediğini mi düşünüyorsunuz? Cildinizin sağlıklı görünmesi için uğraşıyor ama bir türlü sonuç alamıyor musunuz? Cildinizin sağlıklı görünmesini engelleyen bazı nedenler olduğunu vurgulayan Herbalife Global Dış Beslenme Ürün Eğitmeni Jacquie Carter, arzu ettiğimiz cilde kavuşmak için yapmamız gereken 5 önemli adımı paylaştı. Herbalife Global Dış Beslenme Ürün Eğitmeni ve Dış Beslenme Ürün Pazarlama Direktörü Jacquie Carter güzel bir cilde kavuşmanın önündeki sorunları ve kolay çözümlerini anlattı: Abur cuburdan uzak durun Hepimizin bildiği üzere, sağlıklı görünen bir cilde giden yol sağlıklı beslenmeyle başlar. Fazla abur cubur yerseniz, cildiniz istediğiniz gibi görünmeyecektir. Sağlıklı ve besin değeri yüksek gıdalar tükettiğinizde, cildiniz daha sağlıklı ve genç görünür. Eğer cildinizden memnun değilseniz, beslenme tarzınızı iyice gözden geçirmelisiniz. Daha fazla taze meyve, sebze tüketmeye çalışın ve kızartılmış, işlenmiş gıdalardan ya da şekerli atıştırmalıklardan uzak durun. Çok fazla yağlı ya da şekerli gıdalar vücudunuza ve cildinize iyi gelmeyecektir. Sağlıklı ve daha genç görünen bir cilde kavuşmak için, ne yediğinize dikkat edin. Cildinizi temizlediğinizden emin olun Cildinizi sabah akşam temizlediğinizi sanırken aslında gereken temizliği yapmamış olabilirsiniz. Cilt temizliğinizi aceleye getiriyor ve cildinize sürdüğünüz ürünü sadece köpürtüp duruluyorsanız cildinizde makyajınızdan sonra kalan kalıntıları tam anlamıyla temizlememiş olursunuz. Cildinizi temizlediğinizden emin olmak için beyaz bir havluyla kurulayıp kontrol edebilirsiniz. Havlunun üzerinde fondöten, ruj veya maskara izleri görürseniz, bu cildinizi yeterince iyi temizlemediğiniz anlamına gelir. Suya dayanıklı makyaj ürünleri kullanıyorsanız yatmadan önce bütün makyajı temizleyebilmek için, makyaj temizleyicilerden yararlanmanız gerekecektir. Bazı makyaj ürünleri gün boyu ciltte kalacak şekilde formüle edilmiştir ve yıkayarak çıkarılmaları zordur. Bu nedenle, temizleme sırasında dikkatli olun ve aceleye getirmemeye gayret edin. Uzun vadede cildiniz bunun için size minnettar kalacaktır. Sorunlu bölgelere savaş açın Herkes arada bir cilt sorunu yaşar ama asıl önemli olan, cildimizin genel yapısında fark yaratmak için ne yaptığımızdır. Yüzün tamamı yerine yalnızca sorunlu alanı tedavi etmek gerekir. Cilt sorunlarını tedavi etmek için geliştirilen ürünler biraz sert olabilir ve cildi kurutabilir. Bu nedenle, tedaviyi yalnızca gerekli alana uygulamanız önemlidir. Sivilce karşıtı bir ürünü yüzünüzün tamamına uygulamaya başlarsanız, cildin doğal dengesinin bozulmasına yol açabilirsiniz. Bunun sonucunda cildinizin yağ üretimi artabilir ve bu da gözeneklerin tıkanmasına ve daha fazla cilt sorunu yaşamanıza neden olabilir. Bu yüzden, cildinizin güzel görünmesini sağlamak istiyorsanız, söz konusu ürünleri yalnızca sorunlu alanlara uygulayın. Haftada bir gün peeling yapın Cilt hücrelerinin dış tabakası sürekli olarak dökülür. Fakat bazen alttaki güzel ve sağlıklı cilt hücrelerini ortaya çıkarmak için, yüzeydeki ölü hücreleri temizlemek üzere bir peeling ürünü kullanmamız gerekebilir. Bu şekilde, cildimiz yumuşak ve pürüzsüz bir görünüme kavuşur. Fakat aşırı peeling, cildinizin genç görünmesi için gerekli olan koruyucu nem bariyerinin zarar görmesine neden olabilir. Öte yandan, yeterince peeling yapmayıp ölü cilt hücrelerinin birikmesine izin verirseniz, büyük ihtimalle cildiniz donuk ve cansız görünmeye başlar. Ayrıca cildinizde böyle bir bariyer oluştuğunda cilt bakım ürünleriniz de iyi sonuç vermeyebilir. Cilt tipine bağlı olarak haftada 1 ila 3 kez mutlaka peeling yapılmalıdır. Bunu haftalık bir ritüel haline getirdiğinizde, cildinizdeki farkın gözle görülür hale geleceğinden emin olabilirsiniz. Ürünleri doğru sırayla uygulayın Cilt bakımının belirli aşamaları vardır ve ideal sonuçlara ulaşmak için bu aşamalara uymanız gerekir. Talimatları tam olarak uygulamak ve ürünleri belirtilen sıralamayla kullanmak önemlidir. İlk aşama olan cilt temizliğinin sonunda tonik, serumlar ve nemlendiricilerle devam etmeniz gerekir. Bu sıralamanın dışına çıktığınızda, ürünler olumsuz etkilere yol açabilir veya hiç etki göstermeyebilir. Örneğin, serumlar nemlendiricilere kıyasla cilde daha derinlemesine nüfuz eder. Bu yüzden de, önce serumu kullanmak gerekir. Eğer serumu nemlendiricinin üzerine sürerseniz, cilde tam olarak nüfuz edemez ve istenen sonucu veremeyebilir. Aynaya bakıp gördüklerinizden memnun kalmadığınızda, bu beş kolay ama önemli adımı hatırlayın. Deneyerek farkı kendinizde gözlemleyebilirsiniz. İstediğiniz sonuçlar için cildinize iyi bakmanız gerekir. Unutmayın, en güzel cilt her zaman en sağlıklı olandır.
0 notes