Text
seni çok özlüyorum keşke zamanı geri alabilsem her zaman her şeyimle senin olmak istiyorum keşke sana layık olabilsem artık rastgele bile karşıma çıkamayacaksın sen beni istemedikçe sana gelemem keşke zamanı geri alabilsem keşke daha az toy olabilsem keşke hala yanında sana destek olabilsem keşke keşke keşke galiba tek pişmanlığım sen olacaksın keşke sonsuza dek hep sadece seni bir tek seni çok sevebilsem keşke sen de beni
anlatması çok zor ölüyormuşum gibi hissettiriyor keşke acının sebebi ben olmasam ne kadar bencil ne kadar çocuksu keşke senin için doğru kişi ben olabilseydim keşke benim için olduğun kişi olabilseydim
seni çok seviyorum seni çok özledim sensiz olmak istemiyorum umarım benden vazgeçmezsin vazgeçersen ne yaparım bilmiyorum kendimi çok çaresiz hissediyorum küçücüğüm kayboldum her şey boşluk sonsuza dek tek istediğim sensin
0 notes
Text
can we kiss for a really long time until my heart dissolves into yours, i become your heart and stay with you forevet
0 notes
Text
kocam(bf) amerikada, iş güç yüzünden iki üç günde bir araşıp konuşabiliyoruz. zaten herkes evde, kocamla nerede telefonda konuşma iznim var acaba? her gece kulaklıksız telefonu açık yatıp uyuya kalıyor ben uyuyabilmek için hep kulaklık takmak zorunda kalıyorum bir kere bile bir şey demedim. zaten geldiğimde uyumuyordu. kendi odamda kendi evimde araşma hakkım var. bir gece için böyle atar ne alaka? kaç yaşına gelmiş hala sağ sola çarpmalı atarlı odadan çıkmalar? çocuk musun? rezalete bak
benim bütün düzenim bozuldu, günde bin saat konuştuğum aşkım burda akşam beş olunca kalkıyor, yedi saat fark var aramızda. bir gün mutlu oldum bu mu battı? ve en son kafalarına göre ilişkime "weird" demelerini, istemsiz yorumlar yapmalarını da unutmadım. gidip laf edecek konuyu geri açacak değilim ama unutmam
0 notes
Text
er ya da geç olacak bir şeydi sonunda. sadece bu kadar erken bu kadar gerçek hissetirmesini beklememiştim. ne kadar zor olabileceğini yeni kavrıyorum sanırım. düşündükçe nasıl mümkün olabilir ki diye ben de sorgulamaya başladım. beklemek istiyorum çünkü biliyorum istediğim kişi o. günlerimi onunla geçirmek istiyorum, bir tek onu tatmin etmek, onun için güzelleşmek istiyorum. yuvamda sadece o olsun istiyorum, kalbime ondan başka kimseyi almak istemiyorum. zaten birlikte yakaladığımız bu şeyi başkasıyla yakalayabilir miyiz bilmiyorum. elbette güzel ilişkilerimiz olabilir ama aramızdaki şey şimdiye kadar sahip olduğum her şeyden çok farklı, bambaşka. şimdiye kadar bulamamıştım tekrar bulabilir miyim bilmiyorum. işler yolunda gitmezse ve tekrar bulamazsam düşüncesiyle de barışığım aslında. çünkü bir kez sahip oldum. gerçek olduğunu, ne kadar güzel olabileceğini gördüm. yine de ben her gün onu seçmeye devam etmek istiyorum. birlikte kalalım istiyorum.
altı ay çok uzun bir süre (en az altı ay). özellikle konuşmadan haftalar geçebilir. nasıl konuşabiliriz onu da bilmiyorum. konuşursak da ne kadar konuşuruz. ve ben ilgisiz kalınca sevgisiz hisseden birisiyim. gerçekten koşulların bilincinde olup içimde canlı tutabilir miyim küçük ateşimizi? kendimden eminmişim gibi konuşamıyorum. “gerçek aşk her şeyin üstesinden gelir” gibi boş şeyleri düşünmeye gerek yok. işin doğrusu ne olacak bilmiyorum. başarabilecek miyim de. yine de deneyeceğim. çünkü bu her şeyiyle denemeye değer bir aşk.
uzaktan sevmek çok zor. dokunamamak. özlemek. arzulamak. bazen fazla acı verici. katlanılmaz. her şeye rağmen her şeyden daha güzel. biriyle bir şeyler paylaşmak, yolculuğumuzda birbirimize eşlik etmek. yaşamak bazen değiyor.
0 notes
Text
yapmam gereken çok fazla şey var ama aslında şimdiden ufak ufak yapmaya başlasam gözümü korkuttuğum kadar çok olmadığını görmüş olacağım. bunu algılayabilmeme rağmen buna dair hiçbir şey yapmıyorum. neden? tembellik, üşengeçlik, komfor alanından çıkamama ya da adhd, depresyon. pick your side!
yeni bir asmr kanalı izlemeye başladım. dürüst olmak gerekirse biraz “hate-watching” gibi bir şey yapıyorum. fısıldama şekli, fırçayı tutuşu kullanışı her şeyi o kadar aptalca ki inanılmaz bir şekilde sinirleniyorum. yaptığı şeylerden yapma şekline kadar her şeyinden nefret ediyorum. ama biraz da hoşuma gidiyor ve ne kadar sinirlerimi bozsa da izlemeye devam ediyorum. ve az önce telefonda kocamla konuşurken sanırım sebebini çözdüm. teorim şu “izlediğim bu kadının aptallığına ve yeteneksizliğine sinirlenmek biraz da olsa egomu tatmin ediyor çünkü aynısını yapsam ondan daha iyi yapardım bunu biliyorum��. onun yaptığını yapmak hedefim değil, geleceğimdeki asmr planlarım da bile yok aslında. belki bir gün aynısını yaparım ama o yapıyor da ben yapamıyorum diye bir sinirlenme değil gibi geliyor bu yüzden. daha çok “hahaha aptala bak, işte imkanı olsa da yetenek satın alabileceğin bir şey değil sonuçta. eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşek” gibi bir haz sanırım. aslında aynı siniri mikrofon alıp podcast yapmaya başlayan, instagramda sürekli önüme çıkan o aptal videolardaki aptalca konuşan insanlar için de hissediyorum. sahip oldukları tek şey ekipman ve ağızlarında güle güle bok saçıyorlar. insanlardan nefret ediyorum.
az önce ilk defa parçası olduğum discord grubuna bir rant/vent yazısı yazdım. insanlar cevap verir mi, ne cevap verirler bilmiyorum. ama birilerinin okuyacağını bile bile böyle dürüst olmak biraz garip hissettirdi. genelde “gizli” bloglarıma yazarken kafamda hep beni izleyen bir kitle var, seyirci, okuyucu. ama yine de birinin yazdığım şeyleri okuması cidden nadir. özellikle ben göstermemişsem. bir önceki blogumda yazdığım şeyin rb’lenmesi beni rahatsız etmişti hatta komik bir şekilde. açığa çıkarılmış gibi hissetmiştim. ama direkt bir kitleye yazmak içimde bi heyecan yarattı yalan değil. neyse şimdilike bu kadar.
0 notes
Text
bugün evi çok düşündüm. evimi nasıl yanıma getirmek istediğimi. dünyanın yaşaması en güzel yerlerinden birindeyim bence. küçük, sessiz, sakin, temiz, düzenli. büyümek için güzel bir yer olabilirdi. ama ben böyle bir yerde büyümedim. yamuk, tozlu ve düzensiz bir yerde büyüdüm. çok güzel bir çocukluğum oldu, beni çok mutlu eden de bir ailem var. ama ne zaman kendimi dışarı çıkarabilmeyi başarsam böyle bir yerde büyümek nasıl olurdu düşünmeden edemiyorum. bu sokakları ve binaları monoton bulmak nasıl bir şey olurdu acaba. ne evimi buraya getirebiliyorum ne de burayı evime götürebiliyorum. üzerinde zerre güç sahibi olamadığım şeylerden biri daha. bu sokakları, bu tatlı havayı ailemle keşfetmek istiyorum. aşık olduğum adamla el ele tutuşup gezerken içime çıkmek istiyorum. geceleri çocukluk arkadaşlarımla yürüyüşe çıkmak sohbet etmek istiyorum. gerçekten bu şehrin tadını sevdiklerim olmadan alamıyorum. ilerde pişman olurum belki. keşke sonuna kadar keşfetseydim derim. ama şu an bunu yapabileceğim bir noktada değilim hayatımda ve bununla da barışığım aslında, sadece düşünmeden edemiyorum. bir şeyler farklı olsaydı nasıl olurdu? burası benim şehrim olsaydı nasıl olurdu? böyle bir yerde yaşayıp büyümeyi geçtim, gelip keşfedemeyecek herkes için sinirliyim. hayat asla adil değil ve olmayacak. düşündüğüm her şey içimdeki ölme isteğini arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
0 notes
Text
bir yaz günü sabaha karşı tumblr boşluğuna yazdığım şeylerin içimde yarattığı aydınlanma
0 notes
Text
dünyanın en normal şeyi sanırım kendini normal görmek. yediğim, yaptığım, düşündüğüm, hissettiğim her şey benim için en normali. kendimi anormal görmek istemiyorum. her ne kadar kendimi normal görsem de çevreme bakıp anormal olduğum noktaları görmek bazen rahatsız edici. kendi kendine bir sorun yaratıp sonra o sorun cidden seni üzmeye başladığında ondan kurtulmaya çalışıp yine de kurtulamadığında hissettiğinki gibi bi rahatsızlık. küçükken hep farklı olmak isterdim, galiba farklı olabilmek için kendi beynimi yıkadım fark etmeden ve şimdi de normal olmak “in” olmuş gibi. diğer kızlar gibi olmak istiyorum, diğer insanlar gibi olmak istiyorum. çünkü farklı olmak moral bozucu ve yalnız bir his. farklılığınla gurur duymalıymışsın gibi bir baskı var, kendi “güzelliğini” benimsemek, kendini böyle kabul etmek, sana has kişiliğinle insanları etkilemek. süper bir kişiliğim olmasındansa “normal” güzel bir kız olmayı tercih ederdim gibi geliyor. ama bazen de narsistik özelliklerim kendimi asla değiştirmezdim diye düşünmeme sebep oluyor. zaten çok da farklı değilim. sanırım internetin en güzel yönlerinden biri benim gibi bir sürü insanın olduğunu görmek. aslında çok normalim. düşündüğüm şeylerin çoğu herkesin düşündüğü şeyler. herkesin değil tabi. benim gibi olan herkesin. ve herkes aslında çok değil ama az da değil. yalnızlık hissini azaltacak kadar çok en azından. mesela türkiyedeki benler en az 10 stadyumu doldurur. gerçi böyle şeylerde çok kötüyümdür en az 10 stadyum nasıl bi miktarı ifade ediyor gerçekten bilmiyorum.
neyse özetle: izlediğim dizi içimde “neden ben de yapmayayım ki” sorusunu ortaya çıkarttı ve bu yüzden yapmaya karar verdim. ilk yapan da ben olmayacağım. çok early 2000ler. çok komik, günlüğümdeki benle burdaki benin farklı olmasının tek sebebi kalemle yazarken bu kadar çöp düşüncemi yazmaya üşeniyor olmam. neyse, welcome to the çöplük of my mind.
0 notes