#yumurta diyeti
Explore tagged Tumblr posts
tozluveolagan · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Benim gibi çoklu gıda alerjisi ve eliminasyon diyeti uygulayanlar için iki yeni tarif: Glutensiz, Süt Ürünsüz. (Tariflerden birisi vegan olsa da diğeri öyle değil çünkü içinde yumurta vs var)
Buzlu Badem Sütlü Frappe ve yanında Damla Çikolata Kurabiye
Frappe Tarifi
Malzemeler
🌻 1 çk kahve (Nescafé Gold)
🌻 1 tk esmer şeker (Aktardan almıştım)
🌻 birkaç parça buz
🌻 şekersiz badem sütü (Alpro veya Milky kullanıyorum, şekersiz, migros'ta var)
Önce bardağa kahveyi koyuyorum ve üzerine esmer şekeri ekliyorum. Ardından 1 2 parmak boyunda su koyarak kiwi ile karıştırıp kahveyi köpürtüyorum. Eklemek istediğim kadar buz ekleyip aldığı kadar şekersiz badem sütü dolduruyorum.
Kurabiye Tarifi
Malzemeler
🌻 3 yumurta
🌻 1 sb esmer şeker (Aktardan almıştım)
🌻 3.5 sb glutensiz un (Sinangil Pirinç Unu)
🌻 50 gram sütsüz margarin (Becel)
🌻 1 çk sıvı vanilya (Hayfene)
🌻 1 paket karbonat
🌻 istediğiniz kadar bitter damla çikolata
Önce yumurta ve şekeri mikserle çırptım. Ardından margarini ve vanilyayı ekledim. Tekrar çırptım. Sonra kuru malzemelere geçtim. Glutensiz unu elekten geçirerek içine ekledim, aynı şekilde karbonatı da eleyerek içine ekledim. Ardından elimle yoğurarak kıvam vermeye çalıştım. Parçalara ayırarak 180-200 derece arasında 10-15 dk fırında pişirdim.
Afiyet ve şifa olsun.
Notlar: Kurabiyeyi çok büyük yapmışım, çünkü normal un değil de glutensiz un kullandığım için hamuru normal kurabiye hamurundan daha akışkan. Şekil vermek ve parçalara ayırmak, yoğurmak çok zor oldu. Bir dahakine daha küçük yapacağım. Ya da unu daha fazla ekleyebilirim. Sinangil Glutensiz Un almıştım. İçinden bolca beyaz şeker çıktı. Ben beyaz şeker kullanmıyorum, onun yerine esmer şeker tercih ediyorum. Bir gün tamamen onu da keseceğim. O yüzden unları her defasında ince elekte eleyerek eklemenizi tavsiye ederim. Kurabiyeleri 2 gün önce yapmıştım, hâlâ çok taze. Malzemeler doğal olsa da günde 2 3 parçadan çok tüketmiyorum.
3 notes · View notes
manisadasunnet · 4 days ago
Text
Tumblr media
Vejetaryen beslenme, özellikle son yıllarda dünya genelinde giderek daha fazla dikkat çeken bir beslenme biçimi haline gelmiştir. İnsanların sağlık, çevresel etkiler ve etik kaygılar gibi çeşitli nedenlerle bu yaşam tarzını benimsemesi, bu diyetin yaygınlaşmasını ve tartışılmasını sağlamıştır. Çeşitli kaynaklardan elde edilen veriler, vejetaryen beslenmenin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini ve gezegenimiz için potansiyel faydalarını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, vejetaryenlik sadece bir beslenme tarzı olarak değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adım olarak da değerlendirilmelidir. Vejetaryen Beslenme Diyeti: Vejetaryen Diyetinin 6 Faydası Vejetaryen diyet, temel olarak et ve et ürünlerinin tüketiminden kaçınmayı ifade eder, ancak çeşitli alt grupları bulunmaktadır. Lakto-vejetaryenler süt ürünleri tüketirken, ovo-vejetaryenler yumurta tüketebilirler. Veganlar ise hayvansal ürünlerin tümünden kaçınır. Bu farklı diyet modelleri, insanların kişisel tercihlerine ve sağlık ihtiyaçlarına göre şekillenir. Bununla birlikte, tüm bu beslenme modelleri genel olarak bitki temelli gıdalara dayalıdır. Bu gıdalar, sebzeler, meyveler, tahıllar, baklagiller ve kuruyemişler gibi besleyici öğelerden oluşur ve vücut için gerekli olan vitamin, mineral ve lifleri bol miktarda sağlar. Vejetaryen beslenme, sağlık açısından birçok faydayı beraberinde getirmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, bu diyetin kalp hastalıkları, diyabet ve obezite gibi kronik hastalıkların riskini azaltabileceğini göstermektedir. Ayrıca, vejetaryenlerin genellikle daha düşük kan basıncına ve kolesterol seviyelerine sahip olduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra, bitkisel bazlı gıdalar yüksek antioksidan içerikleri sayesinde vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyabilir. Bu durum, hem daha uzun hem de daha sağlıklı bir yaşam sürebilmenin temel unsurlarından biridir. Çevresel etkiler göz önüne alındığında, vejetaryen diyetin karbon ayak izini azaltma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Hayvancılık sektörü, su kaynaklarının tüketiminden sera gazı salınımına kadar birçok çevresel sorunun merkezinde yer alır. Hayvansal gıdaların üretimi, bitkisel gıdalara göre çok daha fazla kaynak gerektirir ve bu durum, sürdürülebilirlik açısından önemli bir sorun teşkil eder. Bu nedenle, daha fazla insanın vejetaryen beslenme alışkanlıklarını benimsemesi, çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük bir adım olabilir. Vejetaryen Beslenme Diyeti Türleri Vejetaryen beslenme, kişinin tercihine, inançlarına veya sağlık hedeflerine bağlı olarak farklı şekillerde uygulanabilir. İşte en yaygın vejetaryen diyet türleri: 1. Lakto-Ovo Vejetaryen Diyeti Lakto-ovo vejetaryenler et, balık ve kümes hayvanlarını tüketmez; ancak süt ürünleri ve yumurtayı beslenme programlarına dahil ederler. Özellikleri: - Protein kaynakları genellikle süt, peynir, yoğurt ve yumurta gibi hayvansal ürünlerden elde edilir. - Sebze, meyve, tahıl ve baklagillerin yanı sıra hayvansal olmayan ürünler ile dengeli bir diyet oluşturabilirler. Avantajları: - Hayvansal proteinlerin dahil edilmesi, amino asit dengesinin sağlanmasını kolaylaştırır. - D vitamini ve kalsiyum açısından zengin besinlerin diyet içinde bulunması kemik sağlığını destekler. 2. Lakto Vejetaryen Diyeti Lakto vejetaryenler et, balık, kümes hayvanları ve yumurtayı tüketmez; ancak süt ve süt ürünlerini diyetlerinde bulundururlar. Özellikleri: - Lakto-ovo diyetine benzer, ancak yumurta tüketiminden kaçınılır. - Süt ürünlerinden gelen protein ve kalsiyum önemli bir yer tutar. Avantajları: - Yumurtaya alerjisi olan veya etik nedenlerle yumurta tüketmeyen kişiler için uygun bir alternatiftir. - Süt ürünlerinden elde edilen kalsiyum, magnezyum ve B12 vitamini gibi besin ögeleri dengeli beslenmeye katkıda bulunur. 3. Ovo Vejetaryen Diyeti Ovo vejetaryenler et, balık, kümes hayvanları ve süt ürünlerini tüketmez; ancak yumurta diyetlerinin bir parçasıdır. Özellikleri: - Protein ve bazı B vitaminlerini yumurtadan alırlar. - Süt ürünlerinden kaçınan laktoz intoleransı olan kişiler için alternatif oluşturabilir. Avantajları: - Yumurta, kolin ve D vitamini gibi besin ögeleri açısından zengindir. - Düşük kalorili, ancak protein yönünden zengin öğünler hazırlamak mümkündür. 4. Pesketaryen Diyeti Pesketaryenler kırmızı et ve kümes hayvanlarını tüketmez; ancak balık ve deniz ürünlerini diyetlerine dahil ederler. Özellikleri: - Omega-3 yağ asitleri ve D vitamini gibi besinlerin deniz ürünlerinden sağlanması önemli bir avantajdır. - Bitkisel ağırlıklı beslenmeyle birleştiğinde dengeli ve esnek bir diyet oluşturur. Avantajları: - Kalp sağlığını destekleyici özelliklere sahiptir. - Balık tüketimi sayesinde protein ihtiyacını karşılamak daha kolaydır. 5. Vegan Diyeti Veganlar hiçbir hayvansal ürünü tüketmez. Bu diyette sadece bitkisel kaynaklı gıdalar yer alır. Özellikleri: - Sebze, meyve, baklagiller, tahıllar, kuruyemişler ve tohumlar temel gıda gruplarını oluşturur. - Etik, çevresel veya sağlık nedenleriyle sık tercih edilen bir beslenme şeklidir. Avantajları: - Lif ve antioksidan bakımından zengin olduğu için sindirim sistemini destekler. - Hayvansal ürünlere dayalı sağlık sorunlarının (örneğin, kolesterol) önlenmesine yardımcı olabilir. Dikkat Edilmesi Gerekenler: - B12 vitamini ve demir gibi bazı besin ögelerinin eksikliğini önlemek için takviye kullanımı gerekebilir. 6. Fleksitaryen Diyeti Fleksitaryen diyet, ağırlıklı olarak bitkisel beslenmeyi benimseyen, ancak zaman zaman et ve diğer hayvansal ürünleri tüketmeye izin veren esnek bir yaklaşımdır. Özellikleri: - Katı bir sınırlama olmadığından daha sürdürülebilir olabilir. - Kırmızı et tüketimi minimumda tutulur ve daha çok bitkisel protein kaynaklarına odaklanılır. Avantajları: - Hem sağlık hem de çevresel faydaları göz önünde bulundurularak uygulanabilir. - Çeşitlilik ve esneklik, uzun vadede bu diyetin sürdürülmesini kolaylaştırır. Bu farklı türler, vejetaryen beslenmenin herkesin yaşam tarzına, etik tercihlerine ve sağlık gereksinimlerine uyum sağlayabilecek kadar çeşitli olduğunu göstermektedir. Hangi türün tercih edileceği, bireysel ihtiyaçlara ve beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. Vejetaryen Beslenme Diyetinin Sağlık Üzerindeki Etkileri Vejetaryen beslenme diyeti, sağlık açısından birçok olumlu etkisi nedeniyle son yıllarda popülerlik kazanmıştır. Bitkisel ağırlıklı beslenmenin getirdiği avantajlar, bireylerin genel sağlık durumlarını iyileştirebileceği gibi, bazı kronik hastalıkların önlenmesinde ve yönetiminde de önemli bir rol oynayabilir. Aşağıda, vejetaryen diyetin sağlık üzerindeki başlıca etkileri detaylı bir şekilde ele alınmıştır. 1. Kalp Sağlığı Üzerindeki Etkiler Vejetaryen diyetler genellikle meyve, sebze, tam tahıllar, baklagiller, kabuklu yemişler ve tohumlar açısından zengin, doymuş yağ ve kolesterol açısından ise düşük bir beslenme biçimidir. Bu özellikler, kalp sağlığını olumlu yönde etkileyebilir. - Kolesterol Seviyelerinin Düşürülmesi: Vejetaryen diyet uygulayan bireylerde LDL (kötü) kolesterol seviyelerinin daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. - Hipertansiyonun Azaltılması: Bitkisel beslenme, kan basıncını düzenleyerek hipertansiyon riskini azaltabilir. - Koroner Kalp Hastalığı Riski: Araştırmalar, vejetaryen diyetin koroner arter hastalığı riskini azalttığını ortaya koymaktadır. 2. Kilo Kontrolü ve Metabolizma Üzerindeki Etkiler Vejetaryen diyet, kilo kontrolünde etkili bir yöntem olabilir. - Düşük Kalori Yoğunluğu: Sebze ve meyve gibi düşük kalori yoğunluğuna sahip yiyecekler, doyuruculuk sağlayarak kilo yönetimine yardımcı olur. - Metabolizmayı Destekleme: Lif açısından zengin bir diyet, bağırsak sağlığını destekleyerek metabolizmanın düzenlenmesine katkıda bulunur. 3. Kronik Hastalıkların Önlenmesi Bitkisel beslenmenin, bazı kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir. - Tip 2 Diyabet: Lif açısından zengin bir beslenme, kan şekeri seviyelerini düzenleyebilir ve insülin direncini azaltabilir. - Kanser Riskinin Azalması: Antioksidanlar ve fitokimyasallar bakımından zengin olan bitkisel gıdalar, kanser riskini düşürmeye yardımcı olabilir. Özellikle kolon ve mide kanserlerinde bu etkinin daha belirgin olduğu görülmüştür. - Kemik Sağlığı: Vejetaryen diyet, potasyum ve magnezyum gibi mineraller açısından zengin olması nedeniyle kemik sağlığını destekler. 4. Sindirim Sağlığı Bitkisel diyetlerin içerdiği yüksek miktarda diyet lifi, sindirim sağlığı için önemli avantajlar sunar. - Bağırsak Hareketleri: Lifli besinler, düzenli bağırsak hareketlerini destekler ve kabızlığı önler. - Bağırsak Mikrobiyotası: Vejetaryen diyet, bağırsak mikrobiyotasını zenginleştirerek genel sindirim sağlığını iyileştirir. 5. Zihinsel Sağlık Üzerindeki Etkiler Vejetaryen beslenmenin psikolojik sağlık üzerinde de olumlu etkileri olduğu düşünülmektedir. - Stres ve Depresyon: Antioksidanlar, omega-3 yağ asitleri ve B vitamini açısından zengin bitkisel beslenme, zihinsel fonksiyonları destekleyebilir ve depresyon riskini azaltabilir. - Enerji Seviyesi ve Ruh Hali: Dengeli bir vejetaryen diyet, enerjiyi artırarak kişinin ruh halini olumlu yönde etkileyebilir. 6. Besin Eksiklikleri ve Denge Vejetaryen diyetin sağlık üzerindeki etkileri genellikle olumlu olsa da, uygun planlama yapılmadığında bazı besin eksiklikleri yaşanabilir. - B12 Vitamini ve Demir Eksikliği: Et ürünleri tüketmeyen bireylerin bu vitamin ve mineralleri takviye alarak veya güçlendirilmiş gıdalar yoluyla temin etmesi gerekebilir. - Protein Kaynakları: Baklagiller, tofu, tempeh ve diğer bitkisel protein kaynakları, protein ihtiyacını karşılamak için dengeli şekilde tüketilmelidir. Sonuç olarak, doğru planlanmış bir vejetaryen diyet, birçok sağlık faydası sunarken, kişinin ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini alması için bilinçli bir yaklaşımla uygulanmalıdır. Bu sayede, hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkiler sağlanabilir. Vejetaryen Beslenme Diyetinin Çevresel Faydaları Vejetaryen beslenme sadece insan sağlığı için değil, aynı zamanda gezegenin sağlığı için de önemli bir etkiye sahiptir. Hayvancılık sektörü, dünya genelinde sera gazı emisyonlarının önemli bir kısmından sorumlu olup, aynı zamanda büyük miktarda su ve enerji tüketimine neden olmaktadır. Bitkisel bazlı bir diyetin benimsenmesi, çevresel sürdürülebilirliği artırarak ekolojik ayak izimizi küçültebilir. - Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması: Et üretimi, özellikle sığır eti, atmosfere büyük miktarda metan gazı salınımına neden olur. Metan, karbon dioksite göre çok daha güçlü bir sera gazıdır ve iklim değişikliğine önemli bir katkı sağlar. Vejetaryen beslenme, bu gazların üretimini azaltarak iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olarak kabul edilir. - Su Tüketiminin Azaltılması: Hayvancılık, büyük miktarda su gerektiren bir sektördür. Bir kilogram et üretimi, aynı miktarda bitkisel gıdaya kıyasla kat kat fazla suya ihtiyaç duyar. Bitkisel bazlı bir diyet benimseyerek su tüketimini azaltmak, dünyanın su kaynaklarının korunmasına yardımcı olabilir. - Toprak ve Doğal Kaynakların Korunması: Tarım arazileri, hayvancılık için kullanılmak üzere geniş alanlar kaplamaktadır. Bitkisel tarım, bu alanların daha verimli kullanımına olanak tanırken, doğal habitatların korunmasına da katkıda bulunur. Vejetaryen beslenme, ormanların yok edilmesini engelleyerek biyoçeşitliliği koruma potansiyeline sahiptir. Etik Açıdan Vejetaryenlik Vejetaryen beslenme, hayvan hakları açısından da güçlü bir temele sahiptir. Hayvanların et ve diğer hayvansal ürünler için kullanılması, birçok kişi için etik açıdan kabul edilemez bir durum olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, vejetaryenlik hayvan haklarını savunan bireyler tarafından da tercih edilen bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Hayvansal gıda üretiminde kullanılan yöntemler, genellikle hayvan refahını olumsuz etkileyen uygulamalara sahiptir. Vejetaryen beslenmeyi benimsemek, bu uygulamalara karşı bir duruş sergilemenin bir yolu olarak görülebilir. Vejetaryen Beslenme Diyetinin Zorlukları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler Vejetaryen beslenme, sağlıklı ve etik bir yaşam tarzı olarak tercih edilse de, uygulaması sırasında bazı zorluklarla karşılaşılabilir. Bu zorluklar bireylerin bilgi düzeyi, alışkanlıkları ve çevresel koşullara göre değişiklik gösterebilir. İşte vejetaryen beslenme diyetinin en sık karşılaşılan zorlukları: 1. Besin Eksiklikleri ve Yetersiz Planlama Vejetaryen bir diyette, özellikle hayvansal gıdalardan sağlanan bazı temel besinlerin eksikliği sıkça görülür. Bunlar arasında şunlar bulunur: - Protein: Et ve balık tüketmeyen bireyler için yeterli protein alımı zorlayıcı olabilir. Fasulye, mercimek, nohut ve tofu gibi bitkisel protein kaynaklarının düzenli tüketilmesi önemlidir. - Demir: Bitkisel kaynaklı demirin (non-hem demir) emilimi hayvansal kaynaklı demire göre daha düşüktür. Bu nedenle demir eksikliği riski artabilir. Ispanak, baklagiller ve kuruyemişler gibi kaynaklar tüketilirken C vitamini ile desteklenmesi önerilir. - B12 Vitamini: Yalnızca hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini eksikliği, sinir sistemi sorunlarına ve anemiye yol açabilir. B12 takviyeleri veya güçlendirilmiş gıdalar bu eksikliği gidermek için gereklidir. - Omega-3 Yağ Asitleri: Balık yağı gibi hayvansal kaynakların tüketilmemesi, omega-3 alımını sınırlayabilir. Keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi bitkisel kaynaklardan faydalanılabilir. 2. Sosyal Zorluklar ve Anlayış Eksikliği Vejetaryen beslenme, sosyal çevrede bazen anlaşılmayabilir ve bireyleri zor durumda bırakabilir. Özellikle şu durumlar öne çıkar: - Sosyal Etkinlikler: Düğün, doğum günü veya iş yemeklerinde, vejetaryen dostu seçeneklerin sınırlı olması bireyleri zor durumda bırakabilir. - Toplumsal Baskı: Bazı kültürel veya ailevi çevrelerde, et tüketimi bir norm olarak görülür ve vejetaryenlik bir "aykırılık" olarak algılanabilir. - Restoran Seçenekleri: Her restoranın vejetaryen menü sunmaması, dışarıda yemek yemeyi planlayanlar için sınırlayıcı olabilir. 3. Alışkanlıkların Değiştirilmesi Et ürünlerini hayatından çıkarmak, birçok insan için uzun yıllar süren beslenme alışkanlıklarını değiştirmek anlamına gelir. Bu süreçte karşılaşılabilecek zorluklar: - Tat ve Doku Özlemi: Etin tadı ve dokusu bazı bireyler için vazgeçilmez olabilir. Bu durumda, bitkisel alternatiflere alışmak zaman alabilir. - Yemek Tarifleri: Geleneksel yemek tariflerinin çoğu et veya et ürünlerini içerir. Yeni tarifler öğrenmek ve yemek alışkanlıklarını değiştirmek başlangıçta zahmetli olabilir. 4. Ekonomik ve Pratik Zorluklar Vejetaryen beslenme, ekonomik durum veya alışveriş alışkanlıklarına göre daha maliyetli ya da zahmetli olabilir: - Gıda Erişimi: Kırsal alanlarda yaşayan bireyler için taze sebze, meyve ve özel vejetaryen ürünlere erişim sınırlı olabilir. - Hazır Gıda Eksikliği: Vejetaryen hazır gıda seçenekleri, et içerenlere kıyasla daha az yaygındır ve genellikle daha pahalıdır. - Zaman Yönetimi: Dengeli bir vejetaryen diyet için yemek hazırlığı daha fazla zaman gerektirebilir. Özellikle protein kaynaklarını pişirme ve çeşitlendirme süreci zahmetli olabilir. 5. Duygusal ve Psikolojik Zorluklar Vejetaryenlik bireylerin etik değerlerini yansıtsa da, bu süreçte duygusal ve psikolojik olarak zorlayıcı durumlarla karşılaşılabilir: - Başarı Baskısı: Vejetaryen beslenmeye yeni başlayanlar, bir hata yaptıklarında kendilerini yetersiz veya başarısız hissedebilirler. - Eleştirilerle Başa Çıkma: Aile üyeleri, arkadaşlar veya toplumdan gelen eleştiriler, bireyleri duygusal olarak etkileyebilir. 6. Gıda Çeşitliliğinin Sınırlılığı Bilinçsiz planlanan bir vejetaryen diyet, monoton bir beslenme düzenine yol açabilir. Sürekli aynı sebze ve tahılları tüketmek, beslenme alışkanlıklarını sıkıcı hale getirebilir. Bunun önüne geçmek için yemeklere yaratıcılık katılması ve farklı mutfaklardan ilham alınması önemlidir. Çözüm Önerileri Bu zorlukların üstesinden gelmek için, bireylerin vejetaryen beslenme konusunda daha fazla bilgi edinmeleri, dengeli bir diyet planı yapmaları ve destekleyici bir sosyal çevre oluşturmaları gereklidir. Ayrıca diyetisyen desteği almak, bu süreçte hem beslenme hem de psikolojik açıdan büyük bir fark yaratabilir. Vejetaryen Beslenmenin Toplumsal ve Kültürel Boyutu Vejetaryen beslenme, sadece bireysel bir tercih olmanın ötesinde, toplumsal ve kültürel bir boyut da taşır. Farklı kültürler, dinler ve topluluklar, tarih boyunca bitki temelli beslenmeyi çeşitli nedenlerle benimsemişlerdir. Örneğin, Hindistan'da yaygın olan Hinduizm, birçok takipçisinin vejetaryen olmasını teşvik eder. Benzer şekilde, Budizm ve Jainizm gibi dini inançlar da et tüketimine karşı etik bir duruş sergiler. Bu durum, vejetaryen beslenmenin sadece sağlık ve çevre üzerindeki etkileriyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda insanların inanç sistemleri ve kültürel normlarıyla da yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Günümüzde, vejetaryen beslenme modern toplumlarda da hızla yaygınlaşmaktadır. Bu artışın temel nedenlerinden biri, bilgiye erişimin daha kolay hale gelmesi ve beslenme hakkında artan farkındalıktır. Özellikle Batı toplumlarında, bireylerin çevresel kaygılar, sağlık bilinci ve hayvan haklarına olan duyarlılıkları arttıkça vejetaryen beslenme daha popüler bir seçenek haline gelmiştir. Gıda endüstrisi de bu talebe cevap vererek, bitkisel bazlı ürünlerin çeşitliliğini ve erişilebilirliğini artırmıştır. Vejetaryenlik ve Sporcu Beslenmesi Vejetaryen beslenme, sporcular arasında da giderek daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. Eskiden, sporcuların yüksek protein ihtiyaçlarını karşılamak için et tüketimine ağırlık vermeleri gerektiği düşünülürdü. Ancak, bitki bazlı proteinlerin de kas gelişimi ve performans için yeterli olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar bu algıyı değiştirmiştir. Bugün, dünya çapında birçok başarılı sporcu vejetaryen veya vegan beslenme düzenini benimsemektedir. - Protein İhtiyacı: Sporcuların günlük protein ihtiyacı genellikle daha yüksektir ve bu ihtiyacı karşılamak için bitkisel kaynaklar kullanılabilir. Baklagiller, soya ürünleri, kinoa, chia tohumu ve mercimek gibi bitkisel protein kaynakları, sporcular için ideal seçeneklerdir. Bu gıdalar sadece protein sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gerekli amino asitleri de vücuda sunar. - Performans ve İyileşme: Bitkisel beslenme, vücudun iyileşme sürecini destekleyebilir. Sebzeler, meyveler ve tam tahıllar, antioksidanlar ve iltihap karşıtı bileşenler açısından zengindir. Bu da sporcularda kas yorgunluğunu azaltabilir ve sakatlanma riskini düşürebilir. - Dayanıklılık ve Enerji: Karbonhidratlar, sporcuların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kritik öneme sahiptir. Vejetaryen diyet, kompleks karbonhidratlar açısından zengindir ve bu da sporculara daha uzun süreli ve sürdürülebilir bir enerji sağlar. Vejetaryen Beslenmenin Ekonomik Boyutu Vejetaryen beslenmenin ekonomik etkileri de dikkate değerdir. Birçok kişi, bitkisel bazlı bir diyetin daha uygun maliyetli olabileceğini düşünmektedir. Et ve et ürünleri, çoğu ülkede daha pahalıdır ve bu da özellikle gelir seviyesi düşük bölgelerde bitkisel bazlı bir diyeti ekonomik bir seçenek haline getirebilir. Bununla birlikte, bitkisel protein kaynakları, sebzeler, baklagiller ve tahıllar, genellikle daha uzun süre dayanabilir ve büyük miktarlarda saklanabilir, bu da gıda israfını azaltır. Ayrıca, vejetaryen beslenmenin uzun vadeli sağlık maliyetlerini düşürebileceği düşünülmektedir. Kronik hastalıkların önlenmesi, hastaneye yatışların ve ilaç maliyetlerinin azalmasına katkıda bulunabilir. Bu durum, bireysel sağlık harcamalarını azaltmanın yanı sıra, sağlık sistemlerine olan genel yükü de hafifletebilir. Read the full article
0 notes
diyetz · 2 months ago
Link
0 notes
ekipsaglik · 3 months ago
Text
Kilo Kontrolü İçin Sporcu Diyeti
Tumblr media
Kilo kontrolü, sporcular için performansı artırmak ve sağlıklı kalmak adına hayati önem taşır. Doğru beslenme, sporcuların vücut kompozisyonlarını optimize etmelerine, enerjilerini artırmalarına ve hedef kilolarını korumalarına yardımcı olur. Ben Tomris, bu yazıda, kilo kontrolü için sporcu diyeti temel ilkelerine odaklanacağız. Tüm stratejiler, bilimsel verilere dayalı olup kesin sonuçlar almak için mutlaka uygulanmalıdır.
Sporcu Diyeti Nasıl Olmalı?
Tumblr media
Sporcu Diyeti Nasıl Olmalı Sporla aktif bir yaşam süren bireyler için dengeli ve düzenli beslenme, performans ve sağlığın korunması açısından hayati bir rol oynar. Antrenmanlar sırasında enerjik kalmak ve vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için doğal, sağlıklı yiyecekler tüketmek gereklidir. Spor ve beslenme uzmanlarının vurguladığı önemli bir nokta da, doğru besinleri doğru miktarda ve doğru zamanlarda tüketmektir. Bu beslenme stratejisi, spor sırasında daha dinç kalmanızı sağlar ve yorgunluğu minimuma indirir. Sporcu diyetlerinin ana hedeflerinden biri, kas kütlesini koruyup yağ yakımını desteklemektir. Kas gelişimine yardımcı olan besinler düzenli olarak tüketildiğinde, doğal bir şekilde yağ yakımı hızlanır. Bu süreç, vücudun daha sıkı ve sağlıklı bir görünüm kazanmasına katkı sağlar. Özellikle karın bölgesinde incelme ve sıkılaşma isteyenler için sporcu diyetleri, hem erkekler hem de kadınlar için önerilir. Ancak her iki cinsiyetin günlük kalori ihtiyaçları farklı olduğundan, diyetler de kişiye özel planlanmalıdır. Spor türünüz ne olursa olsun, etkili bir sporcu diyet programı uygulamak önemlidir. Vücudunuzu formda tutmak ve antrenmanlara daha iyi odaklanmak için dengeli ve ihtiyaçlarınıza uygun bir sporcu diyeti hazırlamalısınız. Şimdi, spor performansınızı artıracak ve size rehberlik edecek sporcu diyetinin kahvaltı, ara öğün ve ana öğünlerinde neler tüketebileceğinize dair bazı ipuçları paylaşacağız. Düzenli bir spor ve beslenme rutini sayesinde, uzun vadede daha sağlıklı ve formda kalabilir, kendinizi daha güçlü hissedebilirsiniz. Gelin kilo kontrolü için sporcu diyeti nasıl olmalıdır, birlikte inceleyelim! İlginizi Çekebilir; Kas Kütlesi Artırma Diyeti 1. Protein Alımını Artırın Kilo kontrolü için sporcu diyetinde protein alımı kritik rol oynar. Protein, kas dokusunu onarmak ve korumak için gereklidir. Ayrıca metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekler. Sporcular günlük kalori alımlarının -30’unu protein kaynaklarından karşılamalıdır. Yüksek kaliteli proteinler, yağsız kas kütlesini korumanın anahtarıdır. Tavuk, hindi, balık, yumurta, az yağlı süt ürünleri ve bitkisel protein kaynakları (baklagiller, kinoa) sporcuların diyetinde mutlaka yer almalıdır. 2. Karbonhidrat Miktarını Doğru Ayarlayın Karbonhidratlar enerji üretiminde temel rol oynar. Ancak kilo kontrolü hedeflendiğinde, karbonhidrat alımını doğru şekilde ayarlamak gereklidir. Özellikle antrenman öncesinde ve sonrasında hızlı sindirilen karbonhidratlar tercih edilmelidir. Sporcular, günlük kalori ihtiyaçlarının -50’sini kaliteli karbonhidrat kaynaklarından almalıdır. Tam tahıllar, yulaf, esmer pirinç, kinoa ve tatlı patates gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Rafine şekerler ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. 3. Yağ Tüketimini Dengeleyin Sporcu diyetinde sağlıklı yağlar, enerji ve genel sağlık için gereklidir. Ancak kilo kontrolünde yağ alımı, günlük kalori ihtiyacının -25’i ile sınırlı olmalıdır. Sağlıklı yağ kaynakları olarak avokado, zeytinyağı, fındık, badem ve chia tohumu gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdalar tüketilmelidir. Trans yağlar ve doymuş yağlardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu tür yağlar, vücutta yağ depolanmasını artırarak kilo kontrolünü zorlaştırır. 4. Lifli Gıdalara Yer Verin Kilo kontrolünü sağlamak ve iştahı düzenlemek için lif tüketimi şarttır. Lifli gıdalar, tokluk hissini artırarak daha az kalori almanızı sağlar. Sporcular, günlük diyetlerinde sebzeler, tam tahıllar, baklagiller ve meyvelere geniş yer vermelidir. Günde en az 25-30 gram lif tüketimi, kilo kaybını destekler ve sindirim sistemini düzenler. Aynı zamanda insülin seviyelerini dengeleyerek yağ depolanmasını engeller. İlginizi Çekebilir; Sporcular için Dioksijenil: Hızlı ve Etkili Hücre Yenilenmesi 5. Öğün Planlamasını Dikkatle Yapın Kilo kontrolü için öğün planlaması büyük öneme sahiptir. Sporcular gün boyunca 5-6 küçük öğün tüketmelidir. Böylece kan şekeri seviyeleri sabit tutulur ve metabolizma hızlandırılır. Özellikle antrenman sonrası öğünler, kasların onarımını hızlandırmak ve yağ yakımını desteklemek için proteinden zengin olmalıdır. Ara öğünlerde badem, yoğurt, meyve gibi sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir. Öğün atlamak, kilo kontrolünü zorlaştırır ve metabolizmayı yavaşlatır. 6. Su Tüketimini Arttırın Kilo kontrolünün bir diğer önemli unsuru ise su tüketimidir. Yeterli miktarda su içmek, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve metabolizmayı hızlandırır. Sporcular, kilo kontrolünü sağlamak için günlük en az 2,5-3 litre su içmelidir. Egzersiz sırasında kaybedilen sıvıyı yerine koymak için su tüketimi artırılmalıdır. Su, iştahı baskılayarak gereksiz kalori alımını da önler. Spor içecekleri ve şekerli içeceklerden kaçınılmalıdır. 7. Doğru Supplementleri Kullanın Kilo kontrolü sürecinde sporcular, doğru supplementleri kullanarak performanslarını artırabilir ve hedeflerine ulaşabilirler. Whey protein, kas yapımını desteklerken yağsız kas kütlesini korur. Ayrıca, kreatin ve BCAA’lar antrenman sonrası kas onarımını hızlandırır. Ancak supplement kullanımı mutlaka bir uzman eşliğinde planlanmalıdır. Dengeli bir diyetin yerini hiçbir supplement tutmaz, bu yüzden supplementler yalnızca destekleyici olarak kullanılmalıdır. 8. İdeal Kalori Açığını Oluşturun Kilo vermek için sporcuların günlük aldıkları kalori miktarının, harcadıklarından daha düşük olması gerekir. Ancak kalori açığı çok büyük olmamalıdır. Günlük 500-700 kalorilik bir açık, güvenli ve sürdürülebilir kilo kaybı sağlar. Bu kalori açığı, sporcuların enerjik kalmalarına ve kas kaybı yaşamamalarına yardımcı olur. Metabolizmanın yavaşlamasını önlemek için düşük kalorili diyetlerden kaçınılmalıdır. İlginizi Çekebilir; Sporcu Beslenmesinde Bitkisel Protein Kaynakları 9. Uyku Düzenini Koruyun Sporcuların kilo kontrolünde uyku düzeni de büyük bir role sahiptir. Yetersiz uyku, hormon dengesizliklerine yol açarak iştahın artmasına ve kilo alımına neden olabilir. Bu yüzden sporcular her gece en az 7-8 saat uyumalıdır. Uyku, kasların onarımı ve yağ yakımının hızlanması için gereklidir. Ayrıca stres hormonlarının seviyesini düşürerek kilo kontrolünü destekler. 10. Dengeli Bir Diyet İle İleriye Gidin Kilo kontrolü, sporcular için uzun vadeli bir hedeftir. Bu nedenle sürdürülebilir ve dengeli bir diyet planı oluşturmak önemlidir. Yalnızca kısa süreli kilo kaybı değil, uzun vadede sağlıklı kilo yönetimi hedeflenmelidir. Yeterli protein, karbonhidrat, yağ ve mikronutrientlerin alındığı dengeli bir diyet, sporcuların performansını artırırken kilo kontrolünü de kalıcı hale getirir. Disiplinli bir şekilde diyet programına sadık kalmak, başarıyı getirecektir. Sporcular için kilo kontrolü, doğru beslenme stratejileri ve disiplinle mümkündür. Protein, karbonhidrat ve yağ dengesine dikkat ederek, su tüketimini artırarak, uyku düzenini koruyarak ve supplementlerden faydalanarak kilo kontrolünü sağlamak oldukça kolaydır. Kesin sonuçlar için bu ilkeleri günlük diyetinize dahil etmeli ve bir uzman eşliğinde ilerlemelisiniz. Kilo kontrolü sağlanmış bir sporcu, performansını maksimum seviyede tutarak başarıya ulaşacaktır. İlginizi Çekebilir; Egzersiz Sonrası Toparlanma İçin Beslenme Önerileri Sporcu Beslenmesinde Yağların Rolü Read the full article
0 notes
elazigsurmanset · 7 months ago
Text
Otomatik Bira Sendromu !
Tumblr media
Alkol almadan sarhoş olanlar : Otomatik Bira Sendromu ! Adli Bilimciler Derneği hastalık hakkında bilgi verdi. Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr.İ.Hamit Hancı ve Adli Bilimciler Derneği Dedektiflik Komisyonu Başkanı Dr.Dt.Müge Ağır tarafından yapılan açıklamada, “Son günlerde Alkol zehirlenmesi nedeniyle yedi kez acil servise giden ancak hiç içki içmediğini söyleyen 50 yaşındaki Kanadalı bir kadınla gündeme gelen bir hastalık; Otomatik Bira Sendromu (Auto Brewery Syndrome) hakkında bilgi vermek istiyoruz. Bu durumun Karbonhidratlardan alkol fermente edebilen (mayalayan)  mikroorganizmaların barsakta çoğalmasıyla ortaya çıktığı düşünülmektedir. Fermantasyon en kaba tabirle gıdaların kimyasal olarak çürümesi demektir. Mayalama da diyebileceğimiz bu işlemde gıdalar  bakteriler, maya, mantar gibi mikroorganizmalar sayesinde çürümekte ve alkol oluşmaktadır.. Nadir görülen bir durumdur çünkü “fermantasyon yapan mikroorganizmaların önemli ölçüde aşırı çoğalması ve yüksek karbonhidrat tüketimi” için birçok değişkenin aynı ortaya çıkması gerekmektedir Diyabet ,inflamatuar barsak hastalığı gibi bazı hastalıklarda görülebilen bu durumun , genetik olarak inaktif bir enzimin alkolü düzgün bir şekilde metabolize edememesi sonucu oluştuğu da düşünülmektedir” ifadelerine yer verildi.
Uyku Sorunları ve Alkol Zehirlenmesi
Açıklamada şu ifadeler yer aldı, “Sık kullanılan antibiyotikler ve bazı mide koruyucular barsaktaki normal mikroorganizma yapısını (florasını) değiştirebilmekte auto brewery sendromu gelişebilmektedir. Barsakta alkol üreten özellikle mantar türü mikroorganizmalar yüzünden sarhoş olan bu kişiler (konuşma bozukluğu, dikkat eksikliği, uyku sorunları ve nefesinde alkol kokusu gibi) alkol zehirlenmesi bulguları görülmektedir. Düşük karbonhidrat diyeti (meyve, sebze, yumurta, et ve balık ) ve mantar önleyici tedavi ile  ortadan kalkmakta, ancak karbonhidrat alımında tekrar artırmaya başlamaktadır Black Physicians of B.C. grubunun da kurucusu olan Zewude, Auto Brewery sendromunun ilk raporunu 1948’de midesi yırtılmış bir çocuğun alkol kokusu almasına dayandırmıştır. Daha sonra 1952 yılında Japonya’da teşhis edilmiş, Kuzey Amerika’daki ilk vakalar ise 1980’lerde ABD’de yayınlanmıştır. 1974’ten bu yana 20 Auto Brewery sendromu hastası tespit edilmiştir. Bu durum hasta için ciddi tıbbi, sosyal ve hukuki sonuçlar doğurabilmektedir. Benzer bir durum ölüm sonrasında meydana gelmektedir. Cesedin kokuşması ile vücuttaki mantar ve diğer mikroorganizmalar alkol üretmekte ve yapılan toksikolojik analizlerde hiç içki içmemiş kişinin vücut sıvılarında alkol saptanabilmektedir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
diyetisyentugba · 1 year ago
Text
Gizli Şeker Diyeti
Tumblr media
Gizli Şeker Nedir?
Tıpta pre-diyabet olarak adlandırılan ve halk arasında gizli şeker olarak bilinen bu rahatsızlık, kan şekerinin olması gereken seviyeden daha yüksek olması ancak bu seviyenin diyabet tanısı koymaya yeterli olmamasını ifade eder. Genellikle insülin direnci olan kişilerde gizli şekere rastlanır ve kişiler diyabet hastası olarak değil diyabet hasta adayı olarak adlandırılır.
Gizli Şeker Nedenleri Nelerdir?
Obezite
Fiziksel aktivite eksikliği
Karın ve bel çevresinde görülen aşırı yağlanma
Sağlıksız yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları gizli şeker nedenleri arasında gösterilebilir.
Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?
Çok sık acıkma, açlığa tahammül edememe, çok hızlı yemek yeme
Vücut ağırlığında artış, kilo alma, obezite
Yüksek kan basıncı
Ani sinir ve öfke patlamaları
Su tüketiminin normalin üstüne çıkması
Uyku problemleri
Bulanık görme, odakta zorlanma
Halsizlik, yorgunluk
Ciltte meydana gelen renk değişiklikleri
Susuzluk, ağızda kuruma hissi
Kolesterolün artması
Gizli Şeker Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavide ilk adım insülin direncini azaltmaktır. Hastaya sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılır.
Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra düzenli spor ve egzersiz konusunda hasta teşvik edilir.
Herhangi bir gelişme kaydedilememişse insülin hormonunu dengelemek amacıyla ilaçla tedavi yöntemine başvurulabilir.
Uygulanan bu tedavi yöntemleri hastayı diyabetten koruyarak daha ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına engel olur.
Gizli Şekeri Düşürmek İçin Ne Yapmalı?
Gizli şeker veya pre-diyabeti önlemek için aşağıdakiler faydalı olabilir:
Sağlıklı Beslenme
Fiziksel Aktivite
Kilo Kontrolü
Stres Yönetimi
Doktor Takibi
Gizli Şekeri Olanlar Beslenmede Hangi Önlemleri Almalıdır?
Herhangi bir diyabetik diyetin temeli bol miktarda sebze (yüksek kaliteli yağlarla hazırlanmış) ve az şekerli meyvelerden oluşmalıdır. Lif açısından zengin garnitürler seçin: kepekli ekmek, kepekli makarna, kepekli pirinç.
Yağsız et, balık, yumurta, süt ürünleri, kuruyemiş ve bakliyat gibi protein kaynakları tokluk sağlar ve kan şekerinin yükselmesini engeller. Önemli: Doğru protein dozajına dikkat edin.
Şeker, içecekler de dahil olmak üzere birçok hazır gıdada gizlidir. Fruktoz sağlıklı bir alternatif değildir. Tatlandırıcılar da tereddüt edilmeden tüketilmemelidir. Damak tadınızı yavaş yavaş daha az tatlılığa alıştırmak daha iyidir. Taze malzemelerin (otlar, meyveler) doğal tatlarını kullanın.
Kan şekerini nötralize eden atıştırmalıklar için örnek: Çiğ sebze, haşlanmış yumurta, yemek kaşığı fındık.
Gizli Şeker Diyeti (Pre-Diyabet) Nasıl Yapılır?
Baklagiller: Nohut, mercimek veya fasulye – bakliyatlar kompleks karbonhidratlar, doyurucu protein ve diyet lifi dengesi sunar. Diyet lifleri kilo kaybını destekleyebilir çünkü yiyecekleri midede daha uzun süre tutarlar ve böylece daha uzun bir tokluk hissi sağlarlar. Buna ek olarak, bakliyatlardaki diyet lifleri sindirim sırasında fermantasyon süreci yoluyla bağırsak bakterilerinin oluşumunu teşvik eder ve bu da kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olabilir.
Yağsız protein: Ekmek veya kahvaltılık gevrekler gibi karbonhidrat açısından zengin gıdaların aksine, protein açısından zengin gıdalar, vücuda tok olduğu sinyalini veren bağırsak hormonlarını harekete geçirerek daha hızlı tok hissetmenizi sağlar. Farklı protein kaynaklarının besin bileşimleri açısından farklılık gösterdiğine dikkat etmek önemlidir. Bazı kırmızı etlerde (örneğin biftek) doymuş yağ oranı yüksektir ve bu da kardiyovasküler sistem üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Yağsız protein kaynakları ve/veya sağlıklı yağ içerenler tavuk, balık, yumurta, tofu ve baklagillerdir.
Tam tahıl ürünleri: Kepekli un, yulaf ezmesi, esmer pirinç, arpa – getirin! İsveç’te yapılan büyük bir çalışmada, günde en az 60 g tam tahıl ürünü yiyen deneklerin 10 yıllık bir süre içinde prediyabet veya tip 2 diyabet geliştirme olasılığı, günde 30 g’dan az tam tahıl ürünü yiyenlere göre %34 daha azdı. İlginç bir şekilde, daha yüksek tam tahıl grubundaki denekler, muhtemelen diyet lifi, magnezyum ve selenyum ile tahıldaki çok sayıda antioksidanın ortak etkisi nedeniyle, kilo kaybından bağımsız olarak daha iyi insülin duyarlılığına sahipti.
Pre Diyabet Örnek Diyet Listesi
Çeşitli ve çok enerji yoğun olmayan beslenin.
Tuzu ve şekeri azaltın.
Araştırmalara göre, bitki temelli diyetler tip 2 diyabete karşı önleyici bir etkiye sahiptir.
Özellikle diyet lifi, bozulmuş şeker ve yağ metabolizmasıyla mücadeleye yardımcı olur ve birçok organ sisteminde insülinin etkisini artırır.
Günde 15 gram diyet lifi ve 1000 kalori (yani yaklaşık 30 g) önerilmektedir. Bu nedenle, diyetiniz bol miktarda sebze ve meyvenin yanı sıra tam tahıllı ürünler içermelidir.
Bakliyatlar (örneğin fasulye, bezelye, mercimek) da lif dengesini artırır. Diyetinizin bir parçası olarak kendinizi Akdeniz diyetine yönlendirin.
Gizli Şekerde Neler Yenmez?
Hayvanlardan elde edilen et ve deri
Derin yağda kızartılmış yiyecekler
Cips
Yağlı peynir
Tereyağı/margarin
Hazır salata sosu
Krem
Unlu mamuller
Ancak zeytinyağı, fındık, tohum ve avokado gibi “sağlıklı” yağlar da vardır.
#gizlişeker #gizlişekerdiyeti #şeker #diyabet
0 notes
bilgilikus · 1 year ago
Text
Noodle Nedir? Hazır Noodle Zararları ve Sağlığımıza Etkisi
Tumblr media
Noodle, genellikle un, su ve bazen yumurta ile yapılan bir tür hamurdan yapılan yemektir. Bu hamur genellikle ince şeritler halinde kesilir ve çeşitli biçimlerde olabilir. Noodle, dünya genelinde birçok kültürde farklı şekillerde hazırlanarak tüketilen bir besindir. Günümüzde hızlı yaşam temposu, beslenme alışkanlıklarını da etkilemiş ve birçok kişi hazır gıdalara yönelmiştir. Bu hazır gıdalar arasında sıkça tercih edilenlerden biri de noodle olarak bilinen çabuk pişen makarna ürünleridir. Noodle, genellikle un, su, yumurta ve tuz gibi basit malzemelerden yapılan, hızlı bir şekilde pişirilebilen ve çeşitli soslar veya baharatlar ile lezzetlendirilen bir tür makarnadır. Ancak, bu pratik gıda ürününün sağlık üzerindeki etkileri konusunda dikkatli olunması gerekmektedir. Hazır Noodle'ın Zararları: - Yüksek Miktarda Şeker ve Tuz İçerir: Birçok hazır noodle ürünü, yüksek miktarda şeker ve tuz içerir. Aşırı şeker tüketimi obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Aynı şekilde, yüksek tuz içeriği hipertansiyon riskini artırabilir. - İlave Edilmiş Koruyucu Maddeler: Bazı hazır noodle ürünleri, raf ömrünü uzatmak ve ürünün dayanıklılığını artırmak amacıyla kimyasal koruyucu maddeler içerebilir. Bu maddelerin uzun vadeli sağlık etkileri konusunda endişeler bulunmaktadır. - Düşük Besin Değeri: Genellikle düşük kaliteli karbonhidratlar ve sınırlı miktarda protein içeren hazır noodle ürünleri, sağlıklı bir beslenme için gerekli olan vitamin ve mineralleri yeterince sağlamaz. - Trans Yağ İçeriği: Bazı hazır noodle ürünleri trans yağ içerebilir. Trans yağların aşırı tüketimi, kalp hastalıkları riskini artırabilir. - Yüksek Kalori İçeriği: Hazır noodle, genellikle yüksek kalorili bir gıdadır ve aşırı miktarda tüketildiğinde kilo artışına neden olabilir. Hazır Noodle'ın Sağlığımıza Etkileri: - Hızlı ve Pratik Bir Seçenek: Yoğun iş temposu nedeniyle zamanı sınırlı olan bireyler için hazır noodle, hızlı ve pratik bir beslenme seçeneği sunar. - Ekonomik Olabilir: Hazır noodle, genellikle düşük maliyetli bir beslenme seçeneği olabilir, bu da bütçe dostu bir alternatif sunar. - Çeşitli Lezzet Seçenekleri: Farklı soslar ve baharatlar kullanılarak hazır noodle çeşitli lezzetlere sahip olabilir, bu da monoton bir diyeti zenginleştirebilir. Ancak, bu avantajlara rağmen, hazır noodle'ın sağlıklı bir diyetin yerine geçmemesi ve dengeli bir beslenme programının bir parçası olarak tüketilmesi önemlidir. Ayrıca, beslenme uzmanlarına danışarak ve ambalaj etiketlerini dikkatlice okuyarak daha sağlıklı alternatifleri tercih etmek önemlidir.. Read the full article
0 notes
ketomanlife · 1 year ago
Text
Bir haftalık ketojenik diyet yemek listesi, ara ögun isteğe bağlıdır.
Ketojenik diyet, karbonhidrat alımını kısıtlayıp, yağ ve protein alımını artıran bir beslenme şeklidir. Bu şekilde vücut ketozis adı verilen bir duruma girer ve enerji için yağ yakmaya başlar. Ketojenik diyet yapmak isteyenler için, internette birçok örnek yemek listesi bulunmaktadır. Ben size bunlardan birini paylaşabilirim. İşte günlük karbonhidrat değeri 20 gramı geçmeyen bir haftalık ketojenik yemek listesi:
Gün
Kahvaltı: 2-3 yumurta, yağlı peynir, salatalık, avokado
Ara öğün: Yer fıstığı, ceviz, fındık, badem1
Öğle yemeği: Etli sebze yemeği, yoğurt1
Akşam yemeği: Domates, salatalık, sınırsız yeşillik, 8-10 yeşil-siyah zeytin, 2 kibrit kutusu kadar yağlı peynir2
Gün
Kahvaltı: 1 adet avokado ya da 5 adet ceviz, 1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir, 2 yemek kaşığı zeytin yağı eklenmiş yeşil salata (salata sınırsız tüketilebilir)1
Ara öğün: Dilimlenmiş çedar peyniri ve salam1
Öğle yemeği: Tavuklu brokoli graten3
Akşam yemeği: Somon balığı ve zeytinyağlı ıspanak3
Gün
Kahvaltı: Hindistan cevizi unu ile yapılmış keto pankek ve tereyağı3
Ara öğün: Hindistan cevizi yağı ile yapılmış keto kurabiye3
Öğle yemeği: Marul yaprakları arasına konmuş burger köftesi ve peynir2
Akşam yemeği: Kremalı mantarlı dana eti ve karnabahar püresi2
Gün
Kahvaltı: Lor peyniri, ceviz ve tarçın karışımı1
Ara öğün: Zeytin ve peynir tabağı1
Öğle yemeği: Kremalı tavuk çorbası3
Akşam yemeği: Fırında kuzu pirzola ve yeşil fasulye3
Gün
Kahvaltı: Yumurta, pastırma ve avokado sandviçi (ekmek yerine marul yaprağı kullanın)1
Ara öğün: Krema peyniri ile doldurulmuş kereviz1
Öğle yemeği: Ton balıklı salata (mayonezli)2
Akşam yemeği: Kremalı mantarlı tavuk sote ve lahana salatası2
Gün
Kahvaltı: Yumurta muffini (yumurta, peynir, sucuk veya pastırma ile yapılan küçük kekler)3
Ara öğün: Hindistan cevizi sütü ile yapılmış keto smoothie3
Öğle yemeği: Zeytinyağlı semizotu salatası ve köfte1
Akşam yemeği: Fırında somon balığı ve roka salatası1
Gün
Kahvaltı: Yumurtalı omlet (içine istediğiniz sebzeleri veya peyniri ekleyebilirsiniz)1
Ara öğün: Badem ezmesi veya fındık ezmesi (şekersiz)1
Öğle yemeği: Tavuklu lahana sarması (pirinç yerine karnabahar kullanın)2
Akşam yemeği: Kremalı ıspanaklı et sarma2
Bu yemek listesini takip ederek, ketojenik diyetin faydalarından yararlanabilirsiniz. Ancak, bu diyeti yapmadan önce doktorunuza veya beslenme uzmanınıza danışmanızı tavsiye ederim
0 notes
ilacsizyasiyoruzblog · 1 year ago
Text
Akdeniz Diyeti Nedir?
Akdeniz Diyeti, Akdeniz bölgesine özgü geleneksel beslenme tarzını temel alan ve sağlıklı bir yaşam biçimi olarak kabul edilen bir diyet modelidir. Akdeniz Diyeti'nin temel özellikleri, bölge halkının geleneksel olarak tüketmekte olduğu besinleri içermektedir ve araştırmalar, bu diyetin çeşitli sağlık yararları olduğunu göstermektedir.
Akdeniz Diyeti'nin ana bileşenleri şunlardır:
Zeytinyağı: Akdeniz Diyeti'nin temel yağ kaynağı zeytinyağıdır. Zeytinyağı, doymamış yağlar bakımından zengin olup kalp sağlığı için faydalıdır.
Sebze ve Meyveler: Bol miktarda taze sebze ve meyve tüketimi teşvik edilir. Bu besinler lif, vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengindir.
Tam Tahıllar: Kepekli ekmek, bulgur, esmer pirinç gibi tam tahıllar, lif ve besin öğeleri bakımından zengindir ve uzun süre tokluk sağlar.
Kuruyemiş ve Tohumlar: Fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler ve keten tohumu, chia tohumu gibi tohumlar, iyi yağlar, protein ve lif kaynağıdır.
Deniz Ürünleri: Balık ve deniz ürünleri, Akdeniz Diyeti'nin önemli bir protein ve omega-3 yağ asidi kaynağıdır.
Az Miktarda Et: Et tüketimi sınırlıdır ve daha çok beyaz et tercih edilir.
Süt Ürünleri: Yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, kalsiyum ve probiyotikler açısından zengindir.
Yumurta ve Kümes Hayvanları: Yumurta ve tavuk gibi kümes hayvanları, protein ihtiyacını karşılamak için tercih edilir.
Şarap (Ölçülü Tüketim): Akdeniz Diyeti'nin bir diğer özelliği, ölçülü şekilde şarap tüketimidir. Günde bir kadeh kırmızı şarap, bazı çalışmalara göre kalp sağlığını olumlu etkileyebilir. Ancak, alkol tüketimi sağlık açısından uygun olmayan bireylerde önerilmez.
Akdeniz Diyeti, araştırmalarla desteklenen bir diyet modelidir ve kalp hastalığı riskini azaltma, kilo yönetimi, tip 2 diyabet riskini düşürme, beyin sağlığını destekleme ve yaşam süresini uzatma gibi birçok fayda sağlayabilir. Ancak, her diyet gibi, bireysel ihtiyaçlar ve sağlık durumu göz önünde bulundurularak uygulanmalı ve uzman bir diyetisyene danışılmalıdır.
Akdeniz diyeti hakkında çok daha kapsamlı bir bilgi almak akdeniz diyeti listesi gibi bilgileri okumak isterseniz aşağıda bulunan linke ulaşabilirsiniz.
1 note · View note
saglikevreni · 1 year ago
Text
Protein Diyeti Nedir?
Tumblr media
Protein diyeti, günümüzde popüler bir beslenme yaklaşımıdır. İnsanlar bu diyeti genellikle kilo vermek veya kas kütlesini artırmak amacıyla tercih ederler. Peki, protein diyeti nedir ve nasıl işler? Protein diyeti, vücuttaki protein alımını artırmayı hedefleyen bir beslenme planıdır. Protein, vücudumuz için temel bir besin maddesidir. Kasların, dokuların ve hormonların yapısını oluşturmak için gereklidir. Aynı zamanda tokluk hissi sağlayarak iştahı kontrol etmede önemli bir rol oynar. Protein diyetinin ana özelliği yüksek protein içeriğine sahip besinleri tüketmektir. Bu besinler arasında tavuk, balık, hindi, tofu, yoğurt, yumurta ve mercimek gibi kaynaklar bulunur. Protein diyetinde karbonhidrat ve yağ miktarı sınırlı tutulurken, protein alımı artırılır. Bu sayede vücut enerji ihtiyacını karşılamak için yağ depolarını kullanır ve kilo kaybı gerçekleşebilir. Protein diyetinin bir diğer avantajı, kas kütlesini korurken yağ kaybını teşvik etmesidir. Yüksek protein alımı, kas onarımını destekler ve kas kütlesinin korunmasını sağlar. Bu da vücut kompozisyonunda olumlu değişikliklere yol açabilir. Ancak, protein diyetinin bazı dezavantajları da vardır. Örneğin, yüksek protein alımı böbrekler üzerinde fazladan bir yük oluşturabilir. Ayrıca, dengeli bir beslenme planı olmadan sürdürülürse vitamin ve mineral eksikliklerine neden olabilir. Protein diyeti kilo kaybı veya kas kütlesi artışı hedefleyen bireyler arasında yaygın olarak tercih edilen bir beslenme yaklaşımıdır. Yüksek protein içeriği sayesinde tokluk hissi sağlar ve kas kütlesini koruyarak yağ kaybını teşvik edebilir. Bununla birlikte, uzun süreli uygulamalarında dikkatli olmak ve dengeli bir beslenme planını takip etmek önemlidir. Herhangi bir diyet programına başlamadan önce sağlık uzmanınıza danışmanız önemlidir.
Protein Kaynakları - Et, balık, tavuk, süt ürünleri gibi besinlerdeki protein içeriği
İnsan vücudu için sağlıklı beslenme büyük önem taşır. Besinlerin içerdikleri makro ve mikro besin öğeleri, vücut fonksiyonlarının düzgün çalışması için gereklidir. Özellikle protein, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve vücut fonksiyonlarını desteklemek için temel bir bileşendir. Bu makalemizde en yaygın protein kaynakları olan et, balık, tavuk ve süt ürünleri gibi besinlerin içerdikleri protein miktarına odaklanacağız. Et, özellikle kırmızı et, yüksek kaliteli protein açısından zengindir. 100 gram kırmızı et, genellikle yaklaşık 26 gram protein içerir. Buna ek olarak, et, vücudumuzun demir, çinko ve B vitaminleri gibi diğer önemli besinleri de almasına yardımcı olur. Bununla birlikte, dikkat etmek gereken nokta, yağ oranını kontrol etmektir. Daha az yağlı etleri tercih etmek, sağlıklı bir protein kaynağı sağlarken doymuş yağ alımını da sınırlar. Balık da protein bakımından zengin bir seçenektir. Somon, ton balığı, uskumru gibi yağlı balıklar, omega-3 yağ asitleri açısından da zengindir. 100 gram somon, yaklaşık 25 gram protein içerirken aynı zamanda kalp sağlığı için faydalı olan omega-3 yağ asitlerini de sağlar. Ayrıca, balığın mineraller ve B vitaminleri gibi diğer besin öğeleri de vücut için önemli bir kaynaktır. Tavuk, düşük yağlı ve yüksek proteinli bir seçenektir. 100 gram tavuk göğsü, yaklaşık 31 gram protein içerir. Tavuk, aynı zamanda demir, çinko ve B vitaminleri gibi besinleri de içerir. Izgara, haşlama veya fırında pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih etmek, tavuğun besin değerini korurken yağ alımını azaltmaya yardımcı olur. Süt ürünleri, protein ve kalsiyum açısından zengin bir seçenektir. Süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, genellikle yüksek kaliteli protein içerir. Örneğin, 1 su bardağı süt, yaklaşık 8 gram protein sağlar. Aynı zamanda kalsiyum, fosfor ve B vitaminleri gibi diğer besin maddelerini de içerir. Ancak, bazı insanlar laktoz intoleransı veya süt alerjisi nedeniyle süt ürünlerinden kaçınmalıdır. Bu durumda, bitkisel süt alternatifleri veya laktozsuz ürünleri tercih etmek önemlidir. Et, balık, tavuk ve süt ürünleri gibi besinler sağlıklı bir yaşam için önemli protein kaynaklarıdır. Vücut fonksiyonlarının desteklenmesi ve kas gelişimi için yeterli protein almak büyük önem taşır. Sağlıklı bir diyet planlamasında bu protein kaynaklarına yer vererek dengeli beslenme hedeflerine ulaşabilirsiniz.
Tumblr media
Protein Diyeti Nasıl Uygulanır? - Önerilen porsiyonlar ve günlük örnek menüler
Protein diyeti, kilo verme ve kas geliştirme hedeflerine ulaşmak isteyenler arasında oldukça popüler hale gelmiştir. Bu diyet planı, yüksek protein içeriğiyle bilinir ve vücuttaki yağ yakımını artırırken tokluk hissini de desteklemektedir. Ancak, protein diyetini doğru bir şekilde uygulamak, dengeli beslenme ve sağlıklı yaşam açısından önemlidir. Protein diyetinde, vücuda yeterli miktarda protein sağlanarak karbonhidrat ve yağ alımı sınırlandırılır. Bu durumda, protein kaynaklarına odaklanmak ve doğru porsiyonları bilmek son derece önemlidir. İşte protein diyetini uygularken dikkate almanız gereken bazı ipuçları: 1. Çeşitlilik: Farklı protein kaynaklarını tercih etmek, vücudunuzun çeşitli amino asitleri almasını sağlar. Tavuk, hindi, balık, yumurta, yoğurt, peynir, kuru baklagiller ve tofu gibi farklı protein kaynaklarından zengin bir beslenme planı oluşturun. 2. Porsiyon Kontrolü: Her öğünde uygun porsiyonlarda protein tüketmek önemlidir. Genel olarak, protein alımınızı vücut ağırlığınıza göre hesaplayabilirsiniz. Örneğin, kilogram başına 1.2-1.7 gram arası protein alımı önerilmektedir. 3. Günlük Menüler: Protein diyeti için birkaç örnek günlük menü aşağıda verilmiştir: Kahvaltı: Yumurtalı sebzeli omlet ve avokado dilimleri. Öğle yemeği: Izgara tavuk göğsü salatası (yoğurt veya zeytinyağı bazlı sosla servis edilebilir). Ara öğün: Badem veya fındık gibi sağlıklı atıştırmalıklar. Akşam yemeği: Fırında somon balığı, yanında buharda pişirilmiş sebzeler. Ara öğün: Yoğurt veya bir avuç dolusu karışık meyve. 4. Su Tüketimi: Protein diyeti uygularken, vücudunuzun hidrasyonunu sağlamak için yeterli miktarda su içmeye özen gösterin. Günde en az 8-10 bardak su tüketmek önemlidir. Protein diyeti, sağlıklı beslenme ilkelerine uygun olarak uygulandığında etkili sonuçlar verebilir. Ancak, herkesin metabolizması farklı olduğundan, önceden bir uzmana danışmak ve kişiye özel bir beslenme planı oluşturmak önemlidir. Unutmayın, herhangi bir diyet programını uygulamadan önce sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek ve dengeli beslenme alışkanlıkları edinmek en önemli adımlardan biridir.
Yan Etkileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler - Protein diyetinin potansiyel riskleri ve önlemler
Protein diyetleri, kilo vermek veya kas kütlesini artırmak isteyen birçok insan tarafından tercih edilen popüler bir beslenme yaklaşımıdır. Ancak, bu diyetin bazı yan etkileri ve dikkat edilmesi gerekenler vardır. Bu makalede, protein diyetinin potansiyel risklerini ve alınması gereken önlemleri ele alacağız. Yan etkilerden biri, böbrek sağlığıyla ilgilidir. Yüksek miktarda protein tüketimi, böbreklerin aşırı yüklenmesine neden olabilir. Uzun süreli kullanımda, böbrek fonksiyonlarında bozulma riski artabilir. Bu nedenle, protein diyeti uygularken bol su içmek ve doktorunuza danışmak önemlidir. Ayrıca, protein diyetleri genellikle düşük karbonhidrat içerir. Karbonhidrat eksikliği, enerji seviyelerinde düşüşe yol açabilir. Vücut, enerji elde etmek için glikoza ihtiyaç duyar ve karbonhidratlar bu glikoz kaynağını sağlar. Düşük karbonhidratlı bir diyet uygularken, enerji eksikliği, halsizlik ve performans azalması gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, uygun karbonhidrat miktarını sağlamak için beslenme planınızı dikkatlice dengelemeniz önemlidir. Protein diyetlerinin ayrıca sindirim sistemi üzerinde de etkileri vardır. Yüksek proteinli yiyecekler, kabızlık sorununa neden olabilir. Lifli gıdaların yetersiz tüketimi ve sıvı alımının azalması da bu sorunu daha da kötüleştirebilir. Sindirim sağlığını korumak için yeterli lif içeren gıdaları ve bol miktarda su içmeyi ihmal etmemelisiniz. Uzun süreli protein diyetleri besin çeşitliliğini kısıtlayabilir. Farklı besin gruplarını dengeli bir şekilde tüketmek, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitaminler, mineraller ve diğer besin öğelerini almasını sağlar. Bu nedenle, protein diyeti uygularken, diğer besin gruplarını da unutmayarak dengeli ve çeşitli bir beslenme planı yapmanız önemlidir. Protein diyetleri bazı potansiyel risklere sahiptir ve dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır. Böbrek sağlığı, enerji seviyeleri, sindirim sistemi ve besin çeşitliliği konularında önlemler almak önemlidir. Herhangi bir sağlık sorunu veya endişeniz varsa, bir beslenme uzmanına danışmanız gerektiğini unutmayın. Sağlıklı bir şekilde kilo vermek veya kas kütlesi artırmak için doğru yaklaşımı benimsemek önemlidir.
Tumblr media
Protein Diyeti ve Egzersiz - Sporla birlikte uygulandığında elde edilen sonuçlar
Protein diyeti ve egzersiz, sağlıklı bir yaşam tarzının temelini oluşturan iki önemli bileşendir. Bu ikiliyi birleştirerek, kilo verme hedeflerinizi gerçekleştirebilir ve kas kütlenizi artırabilirsiniz. Proteinler, vücut fonksiyonları için gerekli olan amino asitleri sağlayan besin maddeleridir. Egzersiz ise vücuda şekil vermenize ve metabolizmanızı hızlandırmanıza yardımcı olur. Protein diyeti uygularken, protein açısından zengin besinleri tercih etmek önemlidir. Bunlar arasında tavuk, hindi, balık, yumurta, süt ürünleri, baklagiller ve soya ürünleri bulunur. Bu yiyecekleri düzenli olarak tüketerek vücudunuza yeterli miktarda protein sağlarsınız. Proteinler, sindirim sisteminde daha uzun süre kalır ve tokluk hissi sağlar. Bu da sizi aşırı yeme isteğinden uzak tutar. Egzersiz ile birlikte protein diyeti uygulamak, sonuçları maksimize etmenize yardımcı olur. Egzersiz yaparken, kaslarınızın onarımı ve büyümesi için yeterli protein almaya özen göstermelisiniz. Ayrıca egzersiz, vücudunuzdaki yağ oranını azaltır ve metabolizmanızı hızlandırarak kalori yakmanıza yardımcı olur. Protein diyeti ve egzersizin birlikte uygulanması, kas kütlesini artırırken yağ kaybını da teşvik eder. Bu sayede daha sıkı bir vücut şekline ulaşabilirsiniz. Ayrıca protein diyeti, kasların onarımını destekler ve antrenman sonrası iyileşme sürecini hızlandırır. Ancak unutulmaması gereken nokta, her bireyin ihtiyaçlarının farklı olabileceğidir. Protein miktarını, egzersiz programınızı ve diğer beslenme ihtiyaçlarınızı belirlerken bir uzmana danışmanız önemlidir. Uzmana başvurarak sizin için en uygun protein diyetini ve egzersiz programını belirleyebilirsiniz. Protein diyeti ve egzersiz bir araya geldiğinde etkili sonuçlar elde etmek mümkündür. Bu ikiliyi doğru şekilde uygulayarak kilo verme sürecinizi hızlandırabilir, kas kütlenizi artırabilir ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyebilirsiniz.
Protein Diyeti ve Kas Yapımı - Kas geliştirmek için proteinin rolü ve stratejiler
Kas geliştirme sürecinde, protein diyeti önemli bir role sahiptir. Proteinler, kasların onarımı ve büyümesi için temel yapı taşlarıdır. Bu makalede, proteinin kas yapımındaki rolünü ve kas geliştirmek için protein diyeti stratejilerini ele alacağız. Protein, kaslardaki amino asitleri sağlar ve bu amino asitler, kas dokusunun yenilenmesi ve büyümesi için gereklidir. Yeterli miktarda protein almak, antrenman sonrasında kas hasarının onarılmasına yardımcı olur ve kasların daha güçlü ve büyük olmasını sağlar. Ayrıca, proteinin termojenik etkisi vardır, yani sindirim işlemi sırasında vücut daha fazla enerji harcar ve bu da yağ yakımını artırır. Protein diyeti için başlıca stratejilerden biri, günlük protein alımınızı dengeli bir şekilde dağıtmaktır. Her öğünde protein kaynağı bulundurarak vücudunuza sürekli olarak amino asit sağlamış olursunuz. Örneğin, kahvaltıda yumurta, öğle ve akşam yemeklerinde tavuk veya balık gibi protein kaynaklarını tercih edebilirsiniz. Ayrıca, kas geliştirmek için proteinin yanında uygun miktarda karbonhidrat ve yağ tüketimi de önemlidir. Karbonhidratlar, enerji sağlamak ve egzersiz performansını artırmak için gereklidir. Yağlar ise hormon üretimi ve hücre membranlarının sağlığı için gerekli olan temel besin maddeleridir. Dengeli bir makro besin dağılımı, kas yapımı sürecini optimize eder. Protein kaynaklarından en iyi sonucu almak için, yüksek kaliteli proteinler tercih edilmelidir. Tavuk, hindi, balık, yumurta, süt ürünleri, soya ve fasulye gibi tam değerli proteinler, vücuda tüm esansiyel amino asitleri sağlar. Ayrıca, protein tozu gibi takviyeler de kullanılabilir, ancak doğal gıdalardan alınan proteinler her zaman tercih edilmelidir. Protein diyeti kas yapımında büyük bir öneme sahiptir. Yeterli miktarda protein almak, kasların onarımı ve büyümesi için kritik bir faktördür. Protein diyeti stratejilerini uygulayarak, kas geliştirme sürecinde daha etkili sonuçlar elde edebilirsiniz. Unutmayın, her bireyin protein ihtiyacı farklıdır, bu nedenle bireysel gereksinimlerinizi göz önünde bulundurarak protein alımınızı ayarlamalısınız.
Tumblr media
Protein Diyeti ve Yağ Yakma - Metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekleyen mekanizmalar
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve ideal kilonuza ulaşmak için düzenli egzersiz yapmanın yanı sıra sağlıklı bir beslenme programı da oldukça önemlidir. Bu noktada, protein diyeti adı verilen bir yaklaşım, yağ yakma sürecini hızlandırarak kilo kaybını desteklemeye yardımcı olabilir. Protein diyeti, protein ağırlıklı besinleri tüketmeyi vurgulayan bir beslenme planıdır ve metabolizmanız üzerinde olumlu etkiler yaratır. Protein, vücudunuzun kasları onarmasına ve büyümesine yardımcı olan temel bir besin maddesidir. Ancak, proteinin sadece kas gelişimiyle sınırlı bir rolü yoktur. Araştırmalar, proteinin termojenez adı verilen bir mekanizma aracılığıyla metabolizmayı hızlandırdığını göstermektedir. Termojenez, vücudun enerji harcamasını artırarak daha fazla kalori yakmasına neden olan bir süreçtir. Proteinin sindirimi ve metabolizması, diğer makrobesin maddelerine kıyasla daha fazla enerji gerektirdiğinden, protein yoğun yiyeceklerle beslendikçe vücut daha fazla kalori yakar. Bununla birlikte, protein diyeti sadece metabolizmanızı hızlandırarak yağ yakımını desteklemekle kalmaz, aynı zamanda iştahınızı da kontrol altında tutmanıza yardımcı olabilir. Araştırmalar, yüksek protein alımının tokluk hissini artırdığını ve açlık hissini azalttığını göstermektedir. Bu da, daha az kalori almanıza ve kilo verme sürecinizi kolaylaştırmanıza yardımcı olur. Protein diyeti için tercih edilebilecek bazı besinler arasında yumurta, tavuk, balık, et, süt ürünleri, mercimek, yoğurt ve badem gibi protein açısından zengin gıdalar bulunur. Ancak, herhangi bir diyet programında olduğu gibi, dengeli ve çeşitli beslenmeye dikkat etmek önemlidir. Protein diyeti metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekleyen mekanizmalara sahiptir. Protein yoğun yiyeceklerin tüketimi, termojenez sürecini tetikleyerek vücudun daha fazla kalori yakmasına neden olur. Ayrıca, protein diyeti tokluk hissini artırarak iştah kontrolünü sağlar ve kilo verme sürecini destekler. Ancak unutulmamalıdır ki her bireyin beslenme ihtiyaçları farklıdır, bu nedenle uzmana danışmadan büyük diyet değişiklikleri yapmaktan kaçınılmalıdır. Beslenme önerileri için beslenme kategorimize göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
yeni1haber · 2 years ago
Text
Yumurta diyeti nedir, nasıl yapılır? Haşlanmış yumurta diyeti kilo verdirir mi? Diyet yumurta tarifleri!
http://dlvr.it/Sk6Pgw
0 notes
dvitaminieksikligitr · 2 years ago
Text
D Vitamini Eksikliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Tumblr media
Birleşik Krallık havasının öngörülemeyen doğası nedeniyle, güneş ışığına yetersiz maruz kalmanın Birleşik Krallık'ta D vitamini eksikliğinin en yaygın nedenlerinden biri olması şaşırtıcı değildir.
Çoğu insan, Mart ayının sonundan Eylül ayının sonuna kadar ön kollarını veya alt bacaklarını açıkta bırakarak kısa süreliğine güneşte kalarak yeterli D vitamini üretebilir [2] .
Bununla birlikte, Ekim ile Mart sonu arasında dışarıda vakit geçirerek yeterli miktarda D vitamini almak daha zor olabilir.
Birleşik Krallık kış güneş ışığı, vücudun D vitamini oluşturmak için ihtiyaç duyduğu kadar ultraviyole B (UVB) sağlamaz. Bu nedenle İngiltere Halk Sağlığı, tüm yetişkinlere ve beş yaş üstü çocuklara diğer D vitamini kaynaklarını düşünmelerini tavsiye eder.
DİYET
Küçük miktarlarda D vitamini, [1] :
Yağlı balık
kırmızı et
Yumurta sarısı
Güçlendirilmiş kahvaltılık gevrekler
Vegan diyeti gibi bu tür gıdalardan yoksun bir diyet , düşük D vitamini seviyelerine neden olabilir ve muhtemelen D vitamini eksikliğine yol açabilir.
Gıda, D vitamini gereksinimlerinizi karşılamanıza yardımcı olsa da, yalnızca ona güvenilemez. Bunun yerine, yaz aylarında dışarı çıkmanız veya günlük takviye almayı düşünmeniz önerilir.
YAŞ
Yaş, vücutta ne kadar D vitamini olduğu konusunda belirleyici bir faktör olabilir. 65 yaşın üzerindeki yaşlı kişilerde D vitamini eksikliği oranları artmıştır [3] . Bilim adamları, yüksek düzeyde D vitamini eksikliğinin, vücudun D vitamini emme, sentezleme ve yaşla birlikte azalan aktif formuna dönüştürme yeteneğinden kaynaklanabileceğini düşünüyor.
Altı aylıktan küçük emzirilen bebekler de, insan sütü tek başına yeterli D vitamini sağlayamayacağından, D vitamini eksikliği açısından daha yüksek risk altındadır [4] . Bu nedenle emzirmenin ilk altı ayında D vitamini takviyesi veya D vitamini damlası önerilir.
CİLT TONU
Afrika, Afrika-Karayip veya Güney Asya kökenli insanlar da dahil olmak üzere daha koyu tenli kişilerde de D vitamini eksikliği riski artabilir.
Koyu tenli insanlarda daha yüksek melanin seviyeleri (cilde rengini veren pigment) vardır ve bu da cildin güneş ışığına tepki olarak D vitamini yapma yeteneğini azaltır.
Sonuç olarak, daha koyu tenli kişilerin, daha açık tenli kişilerle aynı miktarda D vitamini üretmek için güneşte daha uzun süre harcamaları gerekebilir [5] .
Yine de güneşte daha fazla zaman geçirmek her zaman en sağlıklı seçenek değildir. Güneşin güvenli bir şekilde tadını çıkararak on melanom cilt kanseri vakasından dokuzuna kadar önlenebilir. Cancer Research UK, cildinizi güneşten nasıl koruyacağınızı açıklıyor.
MALABSORPSİYON
Bazı tıbbi durumlar, vücudun yiyeceklerden vitamin ve mineralleri emme yeteneğini etkiler.
Çölyak ve Crohn hastalığı ile ince bağırsağın astarı hasar görebilir. Hasar, ince bağırsağın D vitamini de dahil olmak üzere besinlerden besinleri emme yeteneğini etkileyebilir.
Bu nedenle, çölyak ve Crohn hastalığı olan kişilerde D vitamini eksikliği gelişme riski daha yüksektir ve takviye hakkında doktorlarıyla konuşmaları gerekir.
TIBBİ DURUMLAR
Böbrek ve karaciğer hastalığı da D vitamini düzeylerini etkileyebilir.
Böbrek hastalığında böbrekler hasar görür ve D vitamininin vücudun kullandığı aktif forma dönüşümünü daha az gerçekleştirerek vücutta düşük seviyelere neden olur.
Karaciğer, D vitaminini vücudun ihtiyaç duyduğu aktif forma dönüştürmek için böbreklerle birlikte çalışır. Bu nedenle, karaciğer hastalığı da D vitamini emilimini ve sentezini etkileyerek bir eksikliğe neden olabilir [6] .
Anti-epileptik ilaçlar ve kilo verme ilaçları (Orlistat gibi) gibi bazı ilaçlar da vücudun D vitamini işleme şeklini etkileyebilir.
YAŞAM TARZI FAKTÖRLERİ
D vitamini düzeylerini etkileyen yaşam tarzı faktörleri şunları içerir:
Obezite - bilim adamları D vitamininin yağ dokusu içinde sıkışıp kalabileceğini ve vücutta kanda daha az dolaşabileceğini düşündüklerinden, obezite vitamin eksikliği ile ilişkilendirilmiştir [7] .
Sigara içmek - araştırmalar, sigara içmenin akciğer fonksiyonunu etkileyebileceğini ve bu nedenle vücuttaki D vitamini düzeylerini düşürdüğünü ve ayrıca D vitamininin anti-inflamatuar etkilerini etkilediğini göstermiştir [8]
Hamilelik - NHS , ihtiyacınız olan tüm vitamin ve mineralleri aldığınızdan emin olmak için hamileyseniz [9] günlük bir D vitamini takviyesi almanızı önerir.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Düşük D vitamini belirtileri hafif olabilir, bu nedenle eksik olduğunuzu fark etmeyebilirsiniz.
D vitamini eksikliğinin belirtileri şunlardır:
Yorgunluk
Düşük ruh hali
sinirlilik
Bilinç kararması
Saç kaybı
Kilo almak
Eklem ve kemik ağrısı
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ NELERDİR?
D vitamini vücudun sağlığı için hayati önem taşır. Onsuz, düzgün çalışamaz.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ ŞUNLARI ETKİLEYEBİLİR:
KEMİK SAĞLIĞI
D vitamini, vücudun sağlıklı miktarda kalsiyum ve fosfat emmesini sağlar, böylece kemikler ve dişler sağlıklı kalır. D vitamini olmadan, vücut besinlerden alınan kalsiyumun yalnızca %10-15'ini ve fosfatın %60'ını emer.
Düşük D vitamininiz varsa, vücut doğru miktarda kalsiyum ve fosfat alamaz. Kalsiyum fosfat, kemikleri güçlü ve sağlıklı tutan paratiroid hormonu (PTH) adlı hormonu tetikleyen önemli bir mineraldir.
Vücudunuzda düşük D vitamini varsa, PTH daha fazla kalsiyum ve fosfat salmak için kemik yıkımını artıracak ve kemik mineral yoğunluğunda (BMD) bir azalmaya neden olacaktır.
Kemiklerdeki bu parçalanma osteopeni ve osteoporoza yol açarak kişiyi daha yüksek kırık riskine sokar.
Kemiklerde ciddi bir kalsiyum ve fosfat eksikliği, zayıflığa ve kemik deformasyonuna yol açabilir; çocuklarda raşitizm ve yetişkinlerde osteomalazi olarak bilinir.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İŞLEVİ
D vitamini bağışıklık fonksiyonunda çok önemli bir rol oynadığından, artan otoimmünite ve enfeksiyona yatkınlık ile ilişkilidir.
Soğuk algınlığı gibi viral bir enfeksiyon kaptığınızda, D vitamini T hücreleri oluşturma sürecinde yardımcı olur. T hücreleri, enfekte olmuş konakçı hücreleri öldürür, bu nedenle enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olur.
Bir çalışma, D vitamini takviyesinin faydalarının sadece kemik sağlığının ötesine geçtiğini ve ayrıca bağışıklık sistemi için önemli faydaları olabileceğini düşündürmektedir [10] .
DİĞER HASTALIKLAR
Araştırmalar halen devam etmektedir, ancak düşük D vitamini seviyelerine sahip olmak, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok kronik hastalık riskinin artmasıyla ilişkilidir:
Kalp-damar hastalığı
Kanser
Diyabet
Depresyon
obezite
gebelik komplikasyonları
şiddetli astım
Çocuklarda otizm [11]
D vitamini, aşağıdakiler dahil durumların önlenmesinde ve tedavisinde rol oynayabilir:
diyabet [12]
Glikoz intoleransı [13]
multipl skleroz [14]
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?
D vitamini eksikliğinin teşhisi genellikle kanınızda ne kadar 25-hidroksi-kolekalsiferol testinin (25 (OH) D) olduğunu test etmek için bir kan testi ile başlar.
25 (OH) D testi, D vitamininin birincil dolaşım şekli olduğu için kanınızda ne kadar D vitamini olduğunu belirlemenin en doğru yoludur. Ancak, bu test kronik böbrek hastalığı olan kişilerde o kadar güvenilir olmayabilir.
Evde D vitamini seviyenizi ölçmek istiyorsanız, basit parmak delme testimiz ile D vitamini seviyenizi test edebilirsiniz .
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TEDAVİLERİ NELERDİR?
D vitamini eksikliğinin tedavisi kolaydır ve vücuttaki seviyeler düzeldiğinde semptomların çoğu düzelebilir.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ İÇİN TEDAVİLER ŞUNLARI İÇERİR:
 D VİTAMİNİ TAKVİYESİ
Gerekli olan D vitamini dozu, seviyelerinizin ne kadar düşük olduğuna bağlı olacaktır.
Kan sonuçlarınız D vitamini eksikliğiniz olduğunu gösteriyorsa , bir takviye almanız gerekecektir. Medichecks'te, 12 hafta boyunca günde 80 mikrogram (4000 IU) takviyesi yapmanızı tavsiye ederiz.
D vitamini seviyeniz yetersiz aralıkta ise 12 hafta boyunca günde 20-50 mikrogram takviyesi yapmanızı öneririz.
12 haftalık takviyeden sonra D vitamini seviyenizi yeniden kontrol etmenizi öneririz . Seviyeniz sağlıklıysa, D vitamininizi günde 10 mikrogramlık bir idame dozuna düşürebilirsiniz.
Önleme her zaman tedaviden daha iyidir ve takviyenin yanı sıra diyet ve güneşe maruz kalma gibi D vitamini seviyenizi optimize edebileceğiniz yollar önerebiliriz.
Takviye seçerken D2 vitamini yerine D3 vitamini tercih edilir. D3 vitamini, karaciğer daha iyi metabolize ettiği için vücuttaki seviyeleri artırmada daha etkilidir.
D vitamini takviyelerini çoğu süpermarkette, eczanede ve sağlık mağazasında ve ayrıca çevrimiçi olarak bulabilirsiniz.
Hamile kadınlar, 12 aylıktan küçük çocuğu olan kadınlar ve dört yaşına kadar uygun çocuklar , NHS Sağlıklı Başlangıç ​​Programı aracılığıyla ücretsiz vitamin tabletleri alma hakkına sahiptir .
12 haftadan uzun bir süredir D vitamini takviyesi alıyorsanız ve düzeyleriniz henüz düzelmediyse veya hala semptomlar yaşıyorsanız, doktorunuzdan tavsiye alın.
D vitamini takviyeleri bazı durumlarda dikkatle alınmalıdır.
Aşağıdakilerden herhangi birine sahipseniz, D vitamini takviyesine başlamadan önce lütfen doktorunuzdan tavsiye alın:
Kemik hastalığı
Böbrek yetmezliği
Böbrek taşı
Kalsiyum seviyelerini etkileyen herhangi bir koşul
Belirli durumlara bağlı olarak (lenfoma, sarkoidoz veya hiperparatiroidizm gibi) D vitamini duyarlılığında artış
Hamileyseniz, emziriyorsanız veya herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, yeni takviyelere başlamadan önce doktorunuza danışmanız önerilir.
 GÜNEŞTE VAKİT GEÇİRMEK
D vitamini seviyelerini yükseltmenin en iyi yollarından biri güneşte vakit geçirmektir. Her gün saat 11:00 ile 15:00 arasında yaklaşık 15-20 dakika dışarıda vakit geçirin.
Kısa kollu bir üst ve şort giymek emilimi artırmaya yardımcı olabilir.
Mart sonu ile Eylül ayları arasında, bahçede kitap okumak veya ailenizle günlük yürüyüşe çıkmak, dışarı çıkmanın ve D vitamini seviyenizin optimal düzeyde olmasını sağlamanın harika yolları olabilir.
Güneşte vakit geçirirken daima güvende olduğunuzdan emin olun. Cancer Research UK'nin rehberliğine uymak, cildimizi zararlı hasarlardan korumaya yardımcı olabilir.
Yanmaya karşı daha hassas olan daha açık renkli bir cildiniz varsa, dışarıda kısa sürelerle başladığınızdan ve mümkünse biriktirdiğinizden emin olun.
Yeterli D vitamini yapmak için güneşte tam olarak ne kadar zamana ihtiyaç duyulduğu bilinmemektedir, çünkü D vitamininin nasıl yapıldığını birkaç faktör etkileyebilir. Cildiniz kızarmaya veya yanmaya başlamadan önce güneşte yanmadığınızdan emin olmalı ve cildinizi güneş kremi ile korumalısınız.
Araştırmalara göre, güneş kremi D vitamini düzeylerini etkilememektedir [15] .
D vitamini düzeylerini yükseltmeyen ancak kanser riskini artıran yüksek düzeyde UVA yaydıkları için şezlonglardan kaçınılmalıdır.
 İYİ D VİTAMİNİ BESİN KAYNAKLARI TÜKETİN
En zengin D vitamini kaynakları şunlarda bulunabilir:
Somon gibi yağlı balıklar. Tipik olarak, 3 oz somon fileto, porsiyon başına 11-17 mikrogram içerecektir.
Mantarlar, özellikle UV ışığına maruz kalanlar da D vitamini içerir. Bu mantarlar, yarım fincan mantar başına yaklaşık 7,9 mikrogram sağlar.
Bununla birlikte, tek D vitamini kaynağı olarak yiyeceklere güvenilmemelidir.
Sağlıklı D vitamini seviyelerini sağlamanın yanı sıra, hem sağlıklı kemikler hem de dişler için ihtiyacımız olduğundan, diyetle yeterli kalsiyum alımını sürdürmek de önemlidir. Diyetinizde çok fazla kalsiyum yoksa, bir kalsiyum takviyesi düşünebilirsiniz.
İyi diyet kalsiyum kaynakları şunları içerir:
Güçlendirilmiş tahıllar
Peynir
Badem sütü
soya peyniri
TEST YAPTIRIN
D Vitamini (25 OH) Kan Testimiz, kendi evinizin rahatlığında yapılan basit bir parmak delme testidir. Düşük enerji ve kas ağrıları ve ağrıları gibi semptomlara katkıda bulunabilecek düşük seviyelere sahip olup olmadığınızı görmek için D vitamini seviyelerinizi test eder.
Kaynakça: https://technogezgin.com/d-vitamini-eksikligi-belirtileri-nedenleri-tedavisi/
1 note · View note
erkantopuz · 2 years ago
Photo
Tumblr media
⭐️UZUN BİR YAŞAM İÇİN EN İYİ DİYET NASIL OLAMALI? Sağlıklı bir yaşam sürmenin yanı sıra uzun bir ömür için yapılması gerekenler insanlar için oldukça önemli. Peki bu araştırmanın sonucuna göre uzun yaşamı desteklediği düşünülen bu beslenme modelleri hangileriydi? Çalışmaya konu olan 4 diyet şekli şunlardı: 1️⃣1. Akdeniz diyeti Akdeniz diyetinin onlarca yıldır en sağlıklı diyetlerden biri olarak gösterilmesinin nedenleri var. Meyve ve sebzeler gibi yüksek antioksidan besinler tüketmeyi içeriyor ve tahılların, fasulyelerin, baklagillerin, kabuklu yemişlerin, tohumların, zeytinyağının, şifalı otların ve baharatların önemini vurguluyor. Ayrıca kümes hayvanları, yumurta, peynir ve yoğurdun da düzenli ancak sınırlı tüketimine izin veriyor. 2️⃣Bitki bazlı diyet Bitki bazlı bir diyet, adından da anlaşılacağı gibi, hayvanlardan değil, yalnızca bitkilerden gelen yiyeceklere odaklanan bir beslenme planını ifade ediyor. Bu da bolca fındık ve tohumlar, meyve ve sebzeler, baklagiller ve tahıllar tüketmek anlamına geliyor. 3️⃣Geleneksel sağlıklı beslenme Bu, USDA ve ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Departmanı tarafından yayınlanan ve bitki temelli beslenmenin yanı sıra yağsız hayvansal ürünlerin tüketimini, işlenmiş et alımını azaltmayı teşvik eden Amerikalılar için Beslenme Yönergelerinden geliyor. Ayrıca enflamatuar yağlar (trans yağlar gibi) ve alkolün, şekerin bırakılmasını savunuyor. 4️⃣Harvard’ın alternatif sağlıklı beslenme indeksi Bu diyet, Harvard araştırmacıları tarafından özellikle bu çalışma için geliştirildi ve farklı gıdaların kronik hastalık risk faktörleriyle bağlantıları açısından derecelendirilmesini içeriyordu. Özetle bu diyet taze sebze ve meyveleri, kuruyemişleri ve baklagilleri, balıkları ve sağlıklı yağları teşvik etmesi açısından Akdeniz diyetine çok benziyor. Alternatif sağlıklı beslenme indeksi ile ilgili öne çıkan şey, özellikle patatesten (tamamı ama özellikle patates kızartması), meyve suyundan ve rafine edilmiş tahıllardan kaçınılmasını önermesi. 💡DEVAMI BİR SONRAKİ POSTTA.. -Prof.Dr.Erkan Topuz- #ciltgüzelliği #diyetlistesi #zayıflamakistiyorum #detoks #almanya #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflamak #lezzetliyemekler #diyet https://www.instagram.com/p/CoCuA9ZscT_/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
utmanet · 4 years ago
Text
Yumurta Diyeti Nedir? Ne yiyebilirsin?
Yumurta Diyeti Nedir? Ne yiyebilirsin?
Yumurta diyeti, her gün en az bir öğün geleneksel kahvaltılık temel öğünler oluşturmanızı gerektiren bir kilo verme programıdır. Düşük kalorili, düşük karbonhidratlı , yüksek proteinli bir plan , kas kütlesini kaybetmeden hızlı bir şekilde kilo vermenize yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Sadece yumurta diyeti veya haşlanmış yumurta diyeti dahil olmak üzere yumurta diyetinin farklı versiyonları…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
zayflamagentr · 5 years ago
Link
Yumurta Diyeti Nedir ?
Yumurta düşük karbonhidratlı, düşük kalorili fakat protein ağırlıklı bir diyettir. Kasları geliştirmek için gereken proteinden ödün vermeden kilo kaybına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Adından da anlaşılacağı gibi, ana protein kaynağı olarak yumurta tüketimini vurgular.
Yumurta Diyeti listesi Yumurta diyetinin geleneksel versiyonunda, her öğünde yumurta veya tavuk veya balık gibi başka bir yağsız protein içeren yemekler yiyeceksiniz. Düşük karbonhidratlı sebzeler veya greyfurt kahvaltı ve akşam yemeğine dahildir. Örnek bir yemek planı şunları içerir:
Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ve 1 greyfurt veya ıspanak ve mantarlı 2 yumurtalı omlet LİSTENİN DEVAMINI İÇİN WEB SİTEMİZİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ
https://www.zayiflama.gen.tr/yumurta-diyeti-listesi-yumurt…/
#Diet #diyet #zayıflama #sağlık #diyetlistesi #kilo #zayıflamalistesi #canankaratay #karataydiyeti #sağlıklıyaşam
0 notes
diyetisyentugba · 1 year ago
Text
Hamile Diyeti
Tumblr media
Hamilelikte Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Gebelik döneminde hem anne hem de dünyaya getireceği bebek için depolarının tam olması gereklidir. Anne bebeği için depolarını doldurabilmeli ve kendi için de yeterli enerjiyi sağlayabilmelidir. Ayrıca gebelikten sonra gelen emzirme döneminde de yeterli süt salınımı için hazırlıklı olması gerekir.
Dengeli beslenme: Protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral içeren dengeli bir beslenme planı uygulayın.
Folik asit alımı: Hamilelik öncesinde ve başlangıcında folik asit takviyesi almak bebeğin gelişimin destekler.
Kalsiyum ve D vitamini: Bebeğin kemik sağlığı için kalsiyum ve D vitamini içeren besinlere dikkat edin.
Demir alımı: Hamilelik sırasında kan hacmi artar, bu nedenle demir alımını artırmak önemlidir.
Fazla kaloriden kaçının: Hamilelikte fazla kilo alımı riskini azaltmak için sağlıklı kalorili beslenmeye özen gösterin.
Düzenli su tüketimi: Hamilelik döneminde yeterli miktarda su içmek önemlidir.
Taze meyve ve sebze: Vitamin ve lif açısından zengin olan taze meyve ve sebzeleri sıkça tüketin.
Sağlıklı yağlar: Avokado, zeytinyağı, fındık ve balık gibi sağlıklı yağları tüketin.
Alkol ve kafeinden uzak durun: Hamilelik süresince alkol ve kafein içeren içeceklerden uzak durun.
Hamile (Gebelik) Diyeti Nasıl Yapılır?
Hamilelik süresi boyunca bebeğin gelişim süreci saatlik olarak dahi bilinmektedir. Ufak değişiklikler dışında bir bebeğin dokuz ay on günlük gelişim süreci bilindiğinden dolayı gelişim süreci boyunca alması gereken kalori miktarı, mineral ve vitaminler de bilinmektedir. Yani annenin doğru zamanda doğru şekilde beslenmesi oldukça önemlidir. Sağlıklı bir fiziksel ve psikolojik gelişim ancak doğru gıdaların tüketilmesi sayesinde mümkündür.
Gebelik yani hamile diyeti kadın doğum uzmanları tarafından belirlenen listelerin diyetisyenler eşliğinde uygulanması şeklinde gerçekleştirilir. Hamile diyeti Listesinde yazan gıdaların tüketilmesi, kalori sınırlarına dikkat edilmesi ve yasaklara uyulması oldukça önemlidir. Ayrıca hamileliğin belirli zamanlarında hareketlenmenin artması gerekmektedir. Hamile diyeti ile beraber spor egzersizleri yapılması, psikolojik rahatlamanın sağlanması ve uyku düzeninin kurulması bebeğin gelişimi yönünde etkili olan faktörlerdir.
Gebelik yani hamile diyeti uygulanması annenin vücudunda bir hastalık var ise ona göre şekillendirilebilir. Örneğin diyabet olan bir kişinin gebe kalması halinde oluşturulacak diyet listesi diyabetin etkilerini artırmayacak şekildedir. Ayrıca yeteri kadar gıdanın fazlaca öğüne bölünerek gün içerisinde alınması gebelik diyetlerinin nasıl yapılacağına dair önemli bir ipucudur.
Hamile Diyeti Listesi
Kahvaltı
Bebeğin kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla bir bardak süt. Hamileliğin ileri evrelerinde süt tüketimi artırılır. Ayrıca tüketilen sütün yağ değerleri kontrol edilmelidir.
Yine kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla bir dilim peynir
Zeytin
Yeşillik
Şeker ihtiyacını karşılamak için bir adet meyve
Bir ya da iki dilim tam tahıllı ekmek
Haftanın dört günü sabah kahvaltılarına eklenecek bir adet yumurta
Şekersiz çay
Ara Öğün
Bir avuç kadar kuruyemiş
Öğlen
Sebze ile desteklenen et yemeği
Kalsiyum ihtiyacını karşılamak için süt ürünü, genelde yoğurt
Bir ya da iki dilim tam tahıl ekmeği
Ara Öğün
Bir avuç kuruyemiş veya yarım sandviç
Bir kase yoğurt ya da bir bardak ayran
Akşam
Buharda ya da ızgarada pişmiş bir porsiyon et
Midenin yumuşatılması için mercimek çorbası
Bir ya da iki dilim tam tahıl ekmeği
Ara Öğün
Kan şekerinin kontrol altında tutulabilmesi için bir adet meyve
Yatmadan Önce
Bir bardak süt veya muadili olabilecek şekilde bir kase ayran
Sonuç olarak; spor egzersizleri ile birleştirilmiş bir gebelik diyeti sayesinde bebeğin gelişiminin sağlıklı şekilde olması sağlanmaktadır. Gebelik sürecinin sorunsuz olarak atlatılması için mutlaka diyet listeleri doktorlar tarafından yazılmaktadır.
Hamile Diyeti (Gebelik Diyeti) Ne Kadar Süre Yapılır ?
İdeal bir başlangıç ile girilmesinden sonra diyetler ile beslenme sürecinin kontrolü sonunda, gebeliğin bitirilmesine yakın annenin aldığı kiloların toplamının on ile on iki arasında olması beklenir. Eğer beklenen tek değil de iki bebek ise bu kiloların on altıya kadar çıkması söz konusudur. Yani diyetlerin oluşturulmasında annenin alması gereken kilo ile mevcut kilosu kriterler olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da hamile diyeti oluşturulmaktadır.
Gebelik yani hamile diyetini uygulama süresi oldukça nettir. Normal doğuma kadar süren dokuz ay on günlük süreç boyunca diyetlere harfiyen uyulması gerekmektedir.
Diyetler genelde haftalık olarak takip edilir ancak kritik değişiklikler her üç ayda bir yapılır. Diyetlerin uygulandığı süreç boyunca üç kere gebelik diyetinin değiştiğini söylemek mümkündür. Her üç aylık dönem kendi içerisinde bazı özellikler barındırır. Tüm diyet bebeğin gelişim süreciyle doğrudan alakalıdır. Genelde ihtiyaç duyulan minerallerde artış, ihtiyaç duyulmayanlarda da azalış yapılır. Ayrıca üçüncü aydan itibaren bebeğin gelişim hızının kurtarılabilmesi için annenin günlük üç yüz kalori fazla alması gerekmektedir ki bu üçüncü üç ayın sonlarına doğru beş yüz kaloriye kadar çıkmaktadır.
Gebelikte Kilo Almamak İçin Ne Yapılmalıdır?
Gebelik sırasında bol su tüketmek oldukça önemlidir. Bol su tüketerek metabolizma hızlandırılır ve kilo alımının önüne geçilmiş olur.
Paketli ve işlenmiş gıdalar yerine meyve ve kuruyemişler ara öğünler için tercih edilebilir.
Akşam yemeği saati biraz öne çekilebilir.
Makarna ve pirinç pilavı yerine bol sebzeli bulgur pilavı tercih edilebilir.
Hafif egzersizler ve yürüyüş programları yapılabilir.
Tatlı krizleri sırasında çikolata yerine, muz ve bal ikilisi tercih edilebilir.
Hamileyken Diyetle Kilo Verilir Mi?
Hamilelik sırasında bazı durumlarda anne adayı mide bulantısı ve iştahsızlık sebebiyle kendiliğinden kilo verebilir. Ancak vücut kitle indeksinin oldukça yüksek olduğu durumlarda doktor kontrolünde gerçekleştirilen ve uygun miktarlarda hazırlanan diyet listeleriyle kilo vermek de mümkündür. Genellikle hamile diyeti olarak adlandırılan bu diyet listeleri normal kiloya sahip olan anne adayları için önerilmez. Çünkü yeme kısıtlaması aynı zamanda bebeğin gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Kaynak: https://www.tugbayaprak.com/hamile-diyeti/ #hamile #hamilediyeti #hamileliktebeslenme #hamileler #gebeliktebeslenme #gebelikkontrolü
0 notes