#yakınlaşmak
Explore tagged Tumblr posts
Text
Çelik zırhlara geçirilmiş kalpleriniz, önyargılı fikirleriniz, tepeden bakan gözlerinizle İslam'ı asla anlayamazsınız...
27 notes
·
View notes
Text
Yakınlaş, biraz daha yakınlaş.
#ben bakınca çok güzel ama fotoğraf çekerken yakınlaşmak şart#yakınlaşa yakınlaşa böyle bişe oldu#binalar zaten bütün görseli bozuyo
0 notes
Text
Soğuk kış günlerinde üşüyen kirpiler, ısınmak için birbirlerine sarılırlar ancak dikenleri birbirlerine batar. Fazla yakınlıktan acı çeken kirpiler, en sonunda doğru mesafeyi bularak ısınmaya devam ederler. İnsan ilişkileri de aynı bu şekildedir. Biriyle çok fazla yakınlaşmak incitir, uzaklaşmak da dondurur. Bu yüzden o mükemmel ve dengeli mesafeyi bulmak en doğrusudur.
Arthur Schopenhauer / Kirpi İkilemi
56 notes
·
View notes
Text
Hayatım boyunca, gerçek kendim olmayı öğrendikçe, otantik olarak kendileri olan diğer insanları fark etme yönünde de bir ustalık geliştirdim. Ben buna, birini koklayarak bulmak diyorum. Birisinin gerçek olup olmadığını burnunuzla koklamazsınız, tüm duyularınızla koklarsınız. Tanıştığımda insanları koklamayı öğrendim, bu sayede gerçek kokuyorlarsa yakınlaşmak için onlara bir işaret gönderiyorum. Değillerse de uzaklaşmaları için bir işaret veriyorum. Ölmek üzere olanlarla çalışırken otantikliğe yönelik keskin bir koku duyusu geliştirirsiniz.
Yaşam Dersleri.....
86 notes
·
View notes
Text
"Uzaklaşmak ve yalnızlaşmak biraz. İnsanlardan uzaklaşıp da kendime yakınlaşmak. Neden, kimden, nereye ve nereden diye düşünmeden kaçmak. Vakti dert edinmeden, hiç bakmadan saatlere, öylece ve öylesine."
21 notes
·
View notes
Text
'' Bazen uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için.
Bazen hatırlamak gerekir hatırlanmak için.
Bazen ağlamak gerekir açılmak için.
Bazen anmak gerekir anılmak için.
Bazen de susmak gerekir duymak için. ''
33 notes
·
View notes
Text
Allah svt bir ayetinde, İbrahim aleyhi selam için "Çünkü o, Rabbine selim bir kalp ile gelmişti" buyuruyor.. Herhangi bir amelden veya amelin çokluğundan söz etmiyor bilakis onun ihlasını vurguluyor.. Çok az bir amel bile olsa Allah'a yakınlaşmak için samimiyet önemli.. Nice yorulup ameli boşa giden insanlar var.. Rabbim bizi azınlık topluluğundan kılsın. Allahumme amin
..
23 notes
·
View notes
Text
Ben belki de herkesin ara sıra hissettiği gibi buralardan kaçmak istiyorum. Uzaklaşmak ve yalnızlaşmak biraz. İnsanlardan uzaklaşıp da kendime yakınlaşmak. Neden, kimden, nereye ve nereden diye düşünmeden kaçmak. Vakti dert etmeden, hiç bakmadan saatlere, öylece ve öylesine.
17 notes
·
View notes
Text
merhaba canlarım. hem azıcık içimi dökeyim hem de bu hesap neden bu kadar boş kalıyor ondan bahsedeyim istedim. nasılsınız? ana hesabımı takip edenlerin de bildiği üzere ben pek iyi sayılmam. asla kötü olmam, yine bilen biliyor. sadece yorgun ve stresliyim. sınav stresi bana pek iyi gelmiyor. şu dönemde araştırma yazacak kadar kafamı toplayamıyorum. oysaki lilith yazısına çok heveslenmiştim. pek kitap okuyacak da vaktim olmuyor. "troyalı kadınlar"a başladım. bitirebilirsem kesin hakkında yazı gelecek. ancak ne zaman biteceğini kestiremiyorum. araştırmalı bir yazı istiyorum bu kitap için de. sadece sınav stresi beni oldukça zorluyor ve ders çalışma harici kafamı az da olsa dağıtacak şeyler yapıyor olduğum için bu tür yazılar yazamıyorum. üzücü çünkü bu hesabı yazılar yazıp kendimle tekrar yakınlaşmak için açmıştım ve yeniden kendimden uzaklaşıyor gibi hissediyorum. şu bir ayı güzelce atlatabilirsem aktif yazılar olacak bu işe başladığım zamanki gibi. zaten çok az kişiyiz burada, açıklama yapmama bile değmeyecek bir sayımız var ama sanırım bir açıklamaya en çok benim ihtiyacım vardı. seviyorum sizi, mutluluğunuzun peşinden koşun hep, olur mu?
7 notes
·
View notes
Text
🌊 "Kur’an’da sevgi kelimesi üç kelime ile ifade edilir: İlf (elf)/ülfet, Vûd/Meveddet, Hûb/Muhabbet;
Ülfet: Yakınlaşmak, Kaynaşmak
Meveddet: Sevmek, Sevilmek
Muhabbet: Derin ve Şiddetli Sevgi duymak"
10 notes
·
View notes
Text
Ben belki de herkesin ara sıra hissettiği gibi buralardan kaçmak istiyorum. Uzaklaşmak ve yalnızlaşmak biraz. İnsanlardan uzaklaşıp da kendime yakınlaşmak. Neden, kimden, nereye ve nereden diye düşünmeden kaçmak. Vakti dert etmeden, hiç bakmadan saatlere, öylece ve öylesine.
3 notes
·
View notes
Text
Her yıl yüzbinlerce hacı adayı Arabistan'a gidiyor.
Bu yıl yaklaşık 5 milyon hacı adayı Gazze’de soykırım devam ederken Mekke’de.
Acaba bir kez olsun Kur’an’a uygun bir hacc yapsaydık, İsrail bugün Gazze’ye yaptıklarını yapabilir miydi?
Tevbe Suresi’nin 3. ayeti buyuruyor: “Allah ve resulünden bu büyük hac günü insanlara duyurudur: Allah ve resulünün müşriklerle hiçbir bağı yoktur.”
Kur’an bizden bunu haykırmamızı isterken, İslam ülkeleri ABD ve İsrail’le her türlü bağı kurmakta bir beis görmüyor.
ABD ve İsrail’den beri olduğumuzu ilan etmeden yapılan bir hacc ne kadar haccdır?
Her tarafımız NATO üsleriyle çevriliyken nasıl hacı olacağız?
Gazze’deki anaların, çocukların, masumların feryadlarını dindirmeyen; zalimleri korkutmayan bir hacc ne kadar haccdır?
Eğer gerçekten hacc yapıyor olsaydık, Mekke ve Medine “Kahrolsun İsrail!” “Kahrolsun ABD” sloganlarıyla inlemesi gerekiyordu.
Kurban yakınlaşmak anlamına geliyor. Zalimlerden uzaklaşmadan Allah’a nasıl yakın olabiliriz ki?
Haccın bize her detayını anlatanlar, asıl öğrenmemiz gerekenleri niçin öğretmediniz?
"And olsun ki, kurbanlarınızın ne etleri, ne de kanları Allah’ın katına ulaşacak değildir. Ama bilin ki ona ulaşacak olan sizin takvanızdır." (Hacc Suresi: 37)
5 notes
·
View notes
Text
ölümden korkup da sonunu sayan / ölür gider yar koynuna giremez.
hayatın güzelliği gerçekten tekrar edilemez olmasında mı? ölüm mü yani gerçekten her anı değerli kılan? bu fikre hiç ısınamamıştım. tersini düşünürdüm. ölüm gerçeği sanki her şeyi bir noktada anlamsız kılıyordu. “neticede öleceğiz, her şey bitecek, ne önemi var ki?” gibi hissediyordum.
ama düşününce… zaten yaşananların bitmemesini, tekrar tekrar yaşamayı ister miydim?
bi şarkı dinliyorsun, çok seviyorsun, tekrar tekrar dinledikçe sıkılıyorsun. bi yere gidiyorsun, bayılıyorsun, uzun süre kalınca sıkılıyorsun. bi şey yiyorsun, müthiş lezzetli, ama çok yersen miden bulanıyor. ilişkilerde de aynı. fazla muhabbet tez ayrılık getirir demişler. arada ayrı kalmak gerek, özlemek gerek. ne demiş şair “alev alev yakınlaşmak için sana, senden uzaklaşmak bile güzel bazen”.
yani hayatta her şey denge, bunu biliyoruz. çok yememek, çok uyumamak, çok oturmamak, çok hareket etmemek, çok sevmemek... azı karar çoğu zarar demişler işte. tebdil-i mekanda ferahlık var diye de boşa dememişler. “papaz her gün pilav yemez” diye de bir laf var. yani ruhumuzun gıdası o, bu, şu, hiçbiri değil de değişikliktir belki de? denge dediğin de değişiklik demek zaten.
ve işte düşünüyorum, yaşama içkin her şeye gerekli olan denge, yaşamın kendisi için de geçerli. yaşamın dengelenmesi lazım, o da ölümle oluyor.
şimdi nereden çıktı gece gece bu konu... bi birincilik kupam var, 2008’de bir masal yarışmasında kazanmıştım. odamı toplarken gözüm ona daldı, biraz baktım, o günlere gittim. o küçük kızı hayalimde canlandırdım, o günlerde nasıl coşkulanmıştım kim bilir. sonra bu olayı güzel yapan şeyin, biricikliği, geri gelmezliği olduğunu düşündüm. normalde, eskiden (dün falan ahahah), “ah ne günlerdi, geri gelmeyecek olması ne üzücü” diye düşünür, kahrolurdum. genel olarak geçmişin geri gelmeyecek olması beni mahvederdi. bu sefer sanırım ilk defa böyle bir duyguya kapılmadım. otuzuncu yılımı doldururken olmayı arzu ettiğim o insana yavaş yavaş dönüşüyorum sanırım :d
“ölümden korkup da sonunu sayan / ölür gider yar koynuna giremez” dizeleri daha önce olmadığı kadar coşku uyandırıyor içimde. “döşümde yaratkan / patlayıcı bir kimya” gibiler artık. aslında “artık” diyemem. bu gece öyleler. yarını nereden bilelim ki.
7 notes
·
View notes
Text
Bir zamanlar üç kelebek birlikte gezerlerken ateşi görürler.Merak ederler nedir ateş? Ve sonunda öğrenmeye karar verirler.
Birinci kelebek biraz yaklaşır,geri döndüğünde şöyle der:
-Ateş etrafına ışık veren bir şeydir.
Bu tarifi yeterli bulmayan ikinci kelebek de gider ateşin yanına birinci kelebekten daha fazla yaklaşır ateşe, geri döndüğünde şöyle der:
-Ateş etrafına ışık ve ısı veren bir şeydir.
Ancak kafalarında hala soru işaretleri vardır ve tam olarak öğrenmek isterler ateşin ne olduğunu.
Bu sefer üçüncü kelebek gider ateşin ne olduğunu öğrenmeye.Ateşe doğru yaklaştıkça ışık verdiğini anlar,biraz daha yaklaşır ve ısı verdiğini de anlar ama bunlar yeterli değildir.Biraz daha yaklaşır ateşe derken ateşe kapılır ve yanar.
Üçüncü kelebek anlamıştır ateşin yakıcı bir şey olduğunu ancak bunu dönüp arkadaşlarına söyleyemez. Sevgi ve bağlılık da ateşe benzer. Yakıcıdır, kavurur içine düşeni.. Gerçek sevgiyi yakalayabilenin içinde bir kor yanar durur. Ancak bunu kendinden başka kimse bilmez...
Anlamak için ne bakmak, ne de yakınlaşmak yeterli değildir.
YANMAK GEREKİR ..
#üç kelebeğin hikayesi#ateş#hikaye#hayatın gerçekleri#gerçek hayat#yangın#yanmak#soluksaripapatya#gece kuşu#ben bu yangından kaçamam#yan yana#dktt#tilki
6 notes
·
View notes
Text
Gelemiyorum gelemiyorsun bir kere sarılamadık koyuyor anlıyor musun. Ve sen gün geçtikçe yakınlaşmak yerine daha da uzaklaşıyorsun dayanamıyorum buna.Ne kadar üzülüyorum biliyor musun
2 notes
·
View notes
Text
Bir dünya seyahati bile bir adımla başlar.
Kaplumbağa yavrusu bile yürümek için
başını kabuğundan çıkartmak zorundadır.
Gülmek; "SAF" denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise;
"DUYGUSAL" görünme riskini...
Birine yakınlaşmak;
"KENDİNİ KAPTIRMA" riskini,
Duygularını açmak;
"KENDİNİ ORTAYA KOYMA" riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; "ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA" riskini,
Sevmek; "KARŞILIK GÖREMEME" riskini,
Yaşamak ise; "ÖLME" riskini
Umutlanmak;
"HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini
Çabalamak ise; "BAŞARISIZ OLMA" riskini
göze almaktır...
Ama riskler yaşanmalıdır, çünkü hayatımızın
en büyük riski hiç risk almamaktır.
Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi özgürdür.
Leo F.Buscaglia
2 notes
·
View notes