#verilmedi
Explore tagged Tumblr posts
grun-geist · 3 months ago
Text
Eğitimi öyle güzel bir hale getirdiler ki! şu an okul öncesi kurumlarda ikilik olacak ilkokuldaki anasınıfları ayrı eğitim programı, bağımsız anaokulları ayrı eğitim programı uygulamak durumunda.
Piyasa plan hazırlayıp satan insanla dolu. Ama bence onlar da neyi nasıl yaptığını bilmiyor aslında ajsjdj.
Neyi nasıl yapacağımızı öğrenmek için 3 günlük eğitime gidiyoruz. 3 günle yeni eğitim programına başlamak? Vov. Yeterli gelmeyecek diye danaya girer gibi plana girdik. Okul okul birleşip çılgınlar gibi plan satın alıyoruz. İkinci dönem programımızı yine değiştirecekler üstelik.
Düşünmemek istiyorum. Delirmemek istiyorum. Sadece çocuklara odaklanabildiğim huzurlu bir eğitim öğretim ortamı istiyorum. Düşünmemek...
16 notes · View notes
kalbenli · 1 year ago
Text
Bize yaşadığımız zamanları seçmek için verilmedi . Sadece bizi seçen zamanda nasıl yaşayacağımızı seçebiliriz .
317 notes · View notes
dumanlikafalar · 9 months ago
Text
"Bana ortalama olmam için bir hayat verilmedi..."
72 notes · View notes
hayatinarizasi · 2 months ago
Text
sanırım bugün biri ölmedi. mutluyum, çünkü bir can daha verilmedi.
18 notes · View notes
xnurunuz · 3 months ago
Text
Bize hiç bir şeyin sözü verilmedi biz beklentiye girdik kendi kendimizi kırdık hepsi bu
19 notes · View notes
sen-de-oku · 3 months ago
Text
Çok hafif olduğun için mesela 300 libre çekmediğin için üzülür müsün? O halde yaşaman için yeteri kadar yıl verildiğinde daha fazlası verilmedi diye neden üzülüyorsun? Payına düşen maddeye razı olduğun gibi sana düşen zamana da memnun olmalısın.
Marcus Aurelius (Kendime Düşünceler)
11 notes · View notes
ktthvae · 1 month ago
Text
Az önce bir rüyadan uyandım, senin ve benim "hoşça kal" demek zorunda kaldığımız yerde. Ve bunların ne anlama geldiğini bilmiyorum. Ama hayatta olduğum bu sürede şunu fark ettim, nereye gidersen git peşinden geleceğim. Kimseye yarının garantisi verilmedi. Bu yüzden seni her gece sanki son gecemizmiş gibi seveceğim. Kıyamet kopuyor, dünyanın sonu geliyor olsaydı senin yanı başında olmak isterdim. Parti bitseydi ve dünyadaki zamanımız bitseydi, sana bir süre sarılırdım. Ve yüzümde bir gülümseme ile ölmeyi tercih ederdim. Haykırdığımız o sözlerin arasında kaybolduk. Benim için ne anlam ifade ettiğini kendin de biliyorsun. Ve aşkımız, uğruna savaşmaya değer tek şey.
10 notes · View notes
matmazelnoraliya · 1 year ago
Text
— nasıl da zor bu; ama, nasıl da güzel, yeniden canlanmak — yaşamının toz tutmuş hayallerini silkeleyip bahar güneşine çıkarmak —
Olabilmek - doğruluklu olabilmek: çünkü kendiliğinden, dolaysız olarak verilmedi sana, sahici olmak - tam tersi hep sahtelikler sürüldü önüne; hep yanlışlar. Sen de, şu ya da bu ölçüde girerken onların içine, yanlışları işlerken, sahteleşirken - kendine maske seçerken -, hep, o, arkada, belirsiz duran sahici anlamı özleyip, çağırıp, bekleyip, durdun.
Oruç Aruoba, Hani
49 notes · View notes
turqlands · 2 months ago
Text
Güller Güzeldi...Sen Dikenine Rağmen Katlanabildinmi ? Sevgiler Çiçek Açardı... Saygıyı, Sevgiye Katık Ettinmi ? Zaman, Gelip Geçiciydi... Sen Ömrünü Ne İçin Tükettin ? Sana Dünya Ömürlük Verilmedi... Allah Rızası İçin Ne Yaptın ? Günler, Birbirini Kovarlardı... Senden Sonraki Gelecek İçin Ne Yaptın ?
Nasip PAMUK ✍🏻
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
queenasker · 2 months ago
Text
Sonra diyorlar ki "Neden böylesin?" sence neden? Bana davranış şekline bir bak, o zaman anlarsın. Biraz empati kur be, biraz empati kur, karşındakinin duygularını düşün az bişe. Sadece senin duyguların yok, dünya senin etrafında dönmüyor. Düşün biraz, o beyin sana boş yere verilmedi onu kullan.
9 notes · View notes
yildirimkemalsworld · 17 days ago
Text
Natascha KAMPUSCH
Tumblr media
Natascha KAMPUSCH
“Ben 18 yaşındayım daha.���
23 Ağustos 2006’da Avusturya’nın Deutsch-Wagram kasabası sakinleri caddede bir şeylerden kaçar gibi koşan bir kız gördüler. 18 yaşlarındaydı, öğlen vakti korkulu gözlerle yarın yokmuşcasınakoşuyordu.
Dakikalar sonra durdu ve yürüyen insanlardan yardım istedi, durumun acil olduğunu polisi aramaları gerektiğini anlattı ama insanların gözünde aklı dengesini yitirmiş saçmalayan birisiydi o yüzden önemsenmedi. Ona kimse yardım etmedi.
Genç kız tutacak bir yardım eli bulamayınca Hemen ilerdeki ev, IngeT, diye bilinen 71 yaşındaki birisinin eviydi. Genç kız kapıyı çaldı ve “Ben Natascha Kampusch, kaçırıldım hemen polisi aramalısınız.” dedi.
Ev sahibi kıza inanmıştı, çaresizliğini gözlerinden okuyabiliyordu. Ekipler kendilerine 13:04’te ulaşan çağrı çareyi yakınlardaki evlerden birisine gitmekte buldu. sonrasında hemen eve geldiler.
Natascha Kampus’un üzerinde yara izleri vardı. Yüzü oldukça solgundu, büyük bir sağlık sorunu görünmese de bir hayli zayıftı. Onun hikayesi oldukça sarsıcıydı, Natascha tam 8 yıl önce kaçırılmış ve kaçtığı güne kadar hücre benzeri bir yerde yaşamak zorunda kalmıştı. Kaçırılmadan önce yani 10 yaşlarındayken sahip olduğu ağırlıktaydı.
8 yılda boyu 15 cm uzamıştı. Genç kızın Natascha Kampus olduğu yapılan dna testleriyle onaylandı. Sabine Freudberger, Natascha ile konuşan ilk polis memuruydu. Natascha ile olan ilk temasında dikkatini sadece bir çekmişti: Natascha’nın zekası. Natascha esareti süresince eline geçen her şeyi okumuş, kısıtlı kanalları çeken bir radyoyu dinlemişti.
Natascha Kampus 1988’de Viyana’da dünyaya gelmişti. Bu karanlık ve etkileyici hikayenin kahramanı ailesinin boşanması sebebiyle stresli bir çocukluk dönemi geçirmişti.
Natascha kaybolmadan önce annesiyle yaşıyordu. 2 tane de ablası vardı. Kaçırılmadan bir gün önce 1 Mart 1998’de babası Koch ile beraber gittiği tatilden dönmüştü. Tatil için seçtikleri yer Macaristan’dı. Natascha1 Mart günü planlanan saatten biraz daha geç bir saatte eve geldi. Bu gecikme annesiyle ufak bir tartışma yaşamasına sebep oldu. Anne kız bir süre atıştılar.
2 Mart 1998 sabahı Natascha okula gitmek için evden çıkmış olsa da aslında 8 yıllık esaretine ilk adımını attı. Annesi ise evden kızına seslenmiş ve geceden kala küslüğe son vermek istemişti ama Nataschadurmadı ve yoluna devam etti. Nasıl olsa saatler sonra annesini yeniden görecekti ama olmadı.
Öğretmenleri o gün Natascha’yıokulda göremedi. Ailesi durumu öğrendikten sonra polise haber verildi. Tek bir tanık vardı: O da iki adamın Natascha’yı beyaz bir minibüse bindirdiğini söyleyen 12 yaşındaki bir öğrenciydi. Polisler elinde bu detaydan başka hiçbir bilgi yoktu Natascha o gün dersine yetişmek için aceleyle evden ayrılmıştı.
Hızlı adımlarla okuluna giderken omzuna uzanan bir elin sıcaklığını hissetti. Gözlerini açtığında “seni kaçırdım, ailen fidyeyi ödeyince serbest bırakacağım.” Diyen bir adamla aynı arabada olduğunu gördü. Yarım saat süren yolculuk bir evin garajında son buldu. Natascha dolabın arkasına gizlenmiş 5 metrekarelik bir odaya bırakıldı. Betondan yapılmış çelikle güçlendirilmiş bu oda uzun yıllar Natascha’nın evi olacaktı. Odada bir pencere yoktu, dışardaki sesin içeriye, içerdeki sesin dışarıya ulaşmadığı yalıtımlı bir yerdi.
Merdivenlerin altındaki bu yer oldukça karanlık kasvetli bir yerdi. Geçen ilk 6 ayda odadan bir kez bile çıkmasına izin verilmedi sonraki 1 senede geceleri bu odada gündüzleri de evde kalmaya başladı. Onu kaçıran isim Wolfgang Přiklopil’di Geceleri ve Wolfgang’ın işe gittiği saatlerde Ntasacha’nın gizli odadan çıkması yasaktı. Wolfgang Natascha’nınkendisine sahip demesini istiyordu.
Diğer taraftan polisler her şeyden habersiz, ellerindeki az bilgiyle arama çalışmalarına devam ettiler. O dönem Fransız seri katil Michel Fourniretgündemdeydi. Natascha birkaç gün önce Macaristan’dan döndüğü için aralarında bir bağlantı olabileceği düşünüldü.
Wolfgang’ın iş ortağı eve geldiğinde, Natascha’yı görmüş hal ve hareketlerinden gayet mutlu olduğu izlenimine varmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Wolfgang Natascha’yı ölümle tehdit ediyordu, herhangi birisine olanları anlatması durumunda ikisini de acımayacağını söylüyordu.
Natascha ilk zamanlar sadece belirli radyo programlarını izleyebiliyorken daha sonra evin her köşesine gidebilmeye ve televizyon dahi izlemeye başladı Natascha’nın kaldığı oda özenle hazırlanmıştı, Wolfgang onu burada uzun yıllar alıkoyacağını kafasında kararlaştırdığından her şeyi düşünmüştü. İkisi de her sabah erken kalkıp kahvaltı ettiler.
Wolfgang aldığı kitapları Natascha’yaverdi, bu sayede Natascha 8 yılda kendi kendini eğitti. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra verdiği ilk ifadede şunları söyledi: “O evde kaldığım 8 yılda, hiçbir şeyden geri kalmadığımı hissediyordum.
Kendimi birçok şeyden sıyırdım, hiç sigaraya başlamadım, içmedim ya da kötü bir şirkette para için zamanımı heba etmedim. Şunu da söylemelimorası kesinlikle umutsuzluğa kapılacağınız bir yerdi.” Onun hikayesi diğer benzer hikayelerden farklıydı.
Natascha, özgürlüğünü elinden alan adama kin beslemiyordu. Zamanın çoğunu ev işi yaparak ve yemek hazırlayarak geçirdi. Daha sonra danışmanı Ecker’a o dönemlerde çok fazla dayak yediğini, bu sebeple yürümekte zorlandığı anların olduğunu söyledi. Wolfgang ona evin kapı ve pencelerinde patlayıcıların ve bubi tuzaklarının olduğunu söylemişti.
Belinde bir silah taşıdığını bu yüzden kaçma teşebbüsünde bulunmamasını tembih etmişti. İkili birkaç kez markete bile gitmişti. O günlerden birinde Natascha gülümseyerek, kayıp ilanı fotoğrafındaki gibi görünmeye çalışmış ama bu planında başarılı olamamıştı. Kasiyer onu tanımamıştı.
23 Ağustos 2006 günü Natascha, Wolfgang’in aracını temizlemek ve bahçeyi süpürmek için dışarıya çıktı. Gölgesi gibi onu takip eden Wolfgang’te yanındaydı. Daha sonra Wolfgang’ın telefonu çaldı. Süpürge sesi karşı taraftan gelen sesi duymasını engelliyordu. Sessiz bir yere geçmek için oradan ayrıldığı sırada, Natascha var gücüyle kendini sokağa attı ve koşmaya başladı. 200 metre koştu çitlerden atladı insanlardan yardım istedi ve en sonunda amacına ulaşıp, özgürlüğe yeniden kavuştu. Wolfgang Natascha’ya 1 yıl evvel şunları söylemişti: “Eğer yaptığım şey ortaya çıkarsa polisler beni asla canlı yakalayamayacaklar. Dediğini yaptı, Natascha kaçarken o sadece arkasından baktı, hiçbir çaba göstermedi. Kafasını toplayıp biraz düşündükten sonra da Viyana’daki Wien Nord tren istasyonuna doğru yola çıktı.
Burası her şeyin bittiği yer olacaktı. İstasyona vardığında gelen ilk treni gördüğünde bu anlarının son anları olduğu biliyordu. Düşünmeden kendini raylara attı ve hayatına son verdi. Çek kökenli Wolfgang Priklopil1962’de doğmuştu. Uzun yıllar bir telekomünikasyon şirketinde teknisyen olarak çalışmıştı. Bir iş ortağının kız kardeşiyle bir ilişki yaşadığı ve bu ilişkinden bir kız evladı olduğu iddia edildi ama doğrulanamadı.
Sicil kaydı temizdi. Ekipler eve gidip inceleme yaptıklarında, 1980’lerden kalma Commodore 64 olduğunu gördü. Yakın bir zaman önce Çek vatandaşı olup ülkeyi terketmeplanları yapıyordu. giderken yanında Natascha’yı da götürecekti ama o gün plan değişti. Ekipler Wolfgang’ın bir suç ortağı olup olmadığını uzun bir zaman araştırdılar ama hiçbir kanıt bulamadılar.
Natascha’da başka bir isim görmemişti, bütün plan tek bir kişiye Wolfgang’a aitti. 3096 gün esaret altında yaşayan Natascha, Wolfgang’iöldüğünü öğrenince ağlamaya başladı. 8 yılın sonunda ona sempati duymaya başlamıştı. Natascha morga gidip onun için bir mum yaktı. Bu durum bir nevi Stokholm Sendromuydu. O ise yıllarca bu sendromu inkar etti. Psikologların onunla ilgili çıkarımlarda bulunmasına kızdı bağırdı isyanlar etti. Karmaşık ilişkisi hakkında bilgilerinin olmadığını, bunun kendisi adına saygısızlık olduğunu hayatını analiz etme hakkını kimseye vermediğini söyledi. Wolfgang’ın ona çok kibar davrandığını anlattı.
Natascha kaçtıktan anca aylar sonra ailesiyle görüşmesine izin verildi. Uzun bir zaman kimseyle görüşmesine izin verilmemişti. Onu korumak adına sadece doktorlarla görüşmesine müsade edilmişti. Natascha yeni hayatında kendini hayvan haklarına adadı. Birçok hayvan derneğine üye oldu ve sözcülük yaptı.
2016 yılında Alman Bild gazetesine verdiği röportajda oldukça ilginç sözler sarfetti: “Bazı günler esir tutulduğum eve gidip kalıyorum, ayrıca çantamda hâlâ Wolfgang’infotoğrafını taşıyorum.” 2013 yılında Natascha’nın esaretini anlatan 3096 isminde bir film çekildi.
Natascha Kampusch, kaçışından bu yana yaşadığı travmayı üç başarılı kitaba dönüştürdü. İlki onun yakalanmasını anlattı; ikincisi, iyileşmesini. Üçüncü kitabı, Kampusch’un son yıllarda hedef haline geldiği çevrimiçi zorbalığı tartıştı.
Garip bir şekilde kendisini esir alan kişinin evini ona miras kaldı ve kendisi o eve bakım yapmaya devam ediyor. “Bana yöneltilen nefreti görmezden gelmeyi ve sadece güzel şeyleri kabul etmeyi öğrendim.”
5 notes · View notes
mutsuzsonlabitenlere · 10 months ago
Text
Sevgilisinden çiçek alan kızlar görüyorum çevrede sonra diyorum ki sahiden benim en sevdiğim çiçek ne gülmeye başlıyorum sonra bana hiç çiçek alınmadı ki bırak alınmasını yerden koparılıp verilmedi bile nerden bileyim...
16 notes · View notes
dikisliyaralar · 6 months ago
Text
Sevgili tumblr
Unutmayın şiddet şiddeti doğurur. Anne ve babamız ailesinden ne gördüyse, ona yasaklanılan her neyse, O davranışı bizimde yapmamızı istemezler zira kendilerine izin verilmedi, bu yüzden ayıp bir davranıştır ve yapılmaması gerekir. Yaparsak ayıplanırız, bu düşünceye sahip olmaları ne acı verici. Oysa kendi çoçukluklarını mahveden ebeveynleri gibi davranıyor, eskiden hissettiklerini unutuyorlardı.
10 notes · View notes
mcanylm34 · 2 years ago
Text
SORU: BİR TAVUK YOLUN KARŞISINA NEDEN GEÇER?
Süleyman Demirel: Tavuk geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir.
Tansu Çiller: Bu memleket uğruna karşıdan karşıya geçen tavuk da bizimdir, tavuğun üstünden geçen traktör de bizimdir.
Bülent Arınç: Tavuğun karşıdan karşıya geçmesi çok manidardır.
Recep Tayyip Erdoğan: Eyy tavuk! Karşıdan karşıya geçmesini senden öğrenecek değiliz.
Ahmet Davutoğlu: Karşıdan karşıya geçmeye çalışan bu tavuğu şiddetle kınıyorum. Kimse asfaltımızın gücünü test etmeye kalkmasın.
Tumblr media
Abdullah Gül: Bana böyle bir bilgi verilmedi ama karşıdan karşıya geçtiyse hükümet gereğini yapar.
Kemal Kılıçdaroğlu: Bu tavuğun böyle rahat davranmasına izin verenler bunun hesabını verecek. Bu işin peşini bırakmayacağız. Gerekirse Anayasa Mahkemesi'ne gideriz. Hodri meydan.
Selahattin Demirtaş: Seni karşıya geçirtmeyeceğiz.
Melih Gökçek: Biz yol yapmasaydık. Tavuk karşıya geçemezdi.
Cübbeli Ahmet hoca: Bırakın şimdi tavuğu yahu! Sen sırattan karşıya geçebilecek misin? Onu düşün.
Nihat Hatipoğlu: Arabalar tüm hızıyla geliyordu.. Tavuk.. Tavuk karşıya geçmeye çalışıyordu. Kornalar susmak bilmiyordu. Tavuk karşıya geçmek için her hamle yaptığında arabalardan ürküp geri kaçıyordu. Yeter diyordu tavuk. Yeter!
Turgut Uyar: Tavuğu bırak! Göğe bakalım..
Cemal Süreya: Birden nasıl oluyor sen karşıya geçiyorsun.
Attila İlhan: Tavuk, geç karşıya. Ben sana göre değilim.
Aziz Nesin: Karşıya geçemeyen tavukların yüzde altmışı aptaldır.
Demet Akalın: Tavuklra kraşıya geçmsein.
Tumblr media
84 notes · View notes
olmusbirbulut · 1 year ago
Text
Bana kimseye kırılma hakkı verilmedi.
43 notes · View notes
reiralea · 6 months ago
Text
Bir hafta boyunca her gün çok geç yatıp erken kalktım. Sürünerek güne başlayıp sonradan enerjimi bulup devam ettim. Kötü haberler aldım, güzel insanlarla tanıştım, iki ayrı misafir ağırladım.
Hafta sonu şehir dışına çıkmak için her gün plan yapıp arkadaşlarla konuştuk. Kalabalık olunca bir türlü ortak karar verilmedi ve sonunda planı iptal ettik. Yola çıkacak olsaydım bugün sabah altıda uyanacaktım. Tamamen plansız kaldığım için az önce uyandım ajshs. Günaydın.
9 notes · View notes