#terminald
Explore tagged Tumblr posts
Photo
thank you @houstonmayor for your #inspiring words and being an advocate for us #houstonartists by creating #oppertunities and #civicart programs such as this where #visionaries can dream imagine create and have a voice in our city to make monumental works of art such as #theaquariusarttunnel it was an honor to be one of 10 artists selected for site specific public art work installation that was celebrated today by @houstonmayor yesterday and @hobbyairport @bushairport @altondulaney I am so grateful to the opportunity to have been selected out of 347 artists and be the first female indian woman at 35 to create the 240 foot long permanent tunnel art installation at #bushintercontinentalairport #terminalD #theaquariusarttunnel don’t miss this installation it is a presecurity site and has been endorsed by @unoceandecade @ioc_unesco I am overjoyed to bring this this work of art to passengers from all walks of life and from the #global #community and my #local community to you I am grateful 🥹 I am so grateful to you @houstonartsalliance @janicebond @theresae.af @gracezuniga7 @lynnbirdwell @bhprodhtx @houstonmoca for your hard work and the amazing work you do for the houston #artworld and local #texasart community. #janavimfolmsbee #janavimahimturafolmsbee #marineconservation #marineconservationartist #scubadiving #marinelife #conservation #oceanlife #blueplanet #arttunnel #aquariusarttunnel @noaasanctuaries @flowergardenbanksnms @marinesanctuaryfdn @coh_mayors_events @janavimfolmsbee @agencyhtx This project was commissioned by @houstonmoca on behalf of IAH @bushairport @HoustonAirports for @houston through the city’s Civic Art Program and @houstonartsalliance. (at Hobby International Airport Houston, Texas) https://www.instagram.com/p/CmKwqCyJEw4/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#inspiring#houstonartists#oppertunities#civicart#visionaries#theaquariusarttunnel#bushintercontinentalairport#terminald#global#community#local#artworld#texasart#janavimfolmsbee#janavimahimturafolmsbee#marineconservation#marineconservationartist#scubadiving#marinelife#conservation#oceanlife#blueplanet#arttunnel#aquariusarttunnel
0 notes
Text
Gece kimse görmez diyerek çıktığım sarı çoraplarım ile Mıstık'ı terminalde yolcu ediyoruz. Sağ salim varsın Ankara'ya inşallah kazasız belasız. Evde yine Edi (annem), Büdü (babam), Benü (ben) kaldık dostlar.
23 notes
·
View notes
Text
Siz hiç terminalde güneşin doğuşunu izlediniz mi ?
2 notes
·
View notes
Text
Saat gecenin 3 buçuğu terminalde taksi bekliyorum herkesi biri almaya gelmiş beni indin mi diye soran olmadı aq. Teşekkürler canım ailem
23 notes
·
View notes
Text
terminalde moladayız abdest tazeliycem sensörlü muslukla su içmeye çalışan kediler gibi cebelleştim. kankim elini sensöre uzattı.. o salladı ben abdest aldım.. canım kankim.
2 notes
·
View notes
Text
Terminalde anonsların var son bir kez daha sarılabilmek için
8 notes
·
View notes
Text
Japonya'ya giderken 12 küsür saat havadaydık. Indigimizde ve ertesi gün boyunca bastığım yer sürekli hareket halindeymiş gibi geldi. Ve ilk gittiğimiz akşam uyuyamadım. Gece yatakta başım döner şekilde kıvranınca gittiğime bin pişman oldum. Psikolojim alt üst oldu; yavrularımdan ve ailemden binlerce km uzaktayım, hastayım ve uyuyamıyorum... değer mi tüm bunlara diye sorup durdum. İşin kötüsü zaten sorunlu olan kulaklarımın işitmesi iyice gitti...
Dönüşteki maceramız ise bin beterdi. Cuma akşamı 20.00 gibi Kyotodan hızlı trene binip 22.15 gibi Tokyoya indik. Hemen Naritaya giden trene aktarma yaptık. Fakat Tokyo da tayfun olmuş, trenler hep aksamış. Gece 12den sonra da trenler çalışmadığından biz erkenden gidelim sabah 10.30daki uçuşa yetişemeyiz, garanti olsun diye otel rezervasyonumuzu iptal ettik geceyi havaalanında geçmeye niyetlendik. Fakat tren çok bekledi bi naritaya geldiğimizde 00.20 ydi. Havaalanına giden metroyu durdurmuşlar. Tayfun oldu ek sefer koyalım falan yok!!! Neyse metro istasyonunda mi yatsak dedik onu kapatıyorlarmış. Taksiye binelim dedik, bizim gibi bir sürü insan dışarda kaldığı için epey taksi bekledik. Narita havaalanina 15 km 1000 tl :/ neyse kardeşlerimle üçe böleceğiz diye kendimizi teselli ettik. Taksici bizi narita havaalanına götürdü. Ne ışık var ne insan.. Şok olduk. Havaalanını da kapatmışlar!!! Bir havaalanı nasıl kapanır? Burası küçük bir şehrin uçuşu olmayan bir yeri mi? Tokyodayız ya!!
Tam olarak ortada kaldık. Biraz yürüyünce çalışan birkaç işçi gördük. Kardeşim halimizi anlattı. Genç bir adam bizim önümüze düştü bayağı bir yol yürüdük. Başka bir terminalde ufak bir kısım açıkmış. Bizi oraya götürüp bıraktı. O adama rastlamasak orayı bulabilmemiz mümkün değil... öyle çok dua ettim ki.. Terminalde oturacak koltuk az, hepsi de tutulmuş insanlar yerlerde yatıyor. Biz şansımıza emzirme odasını boş bulduk 3 kardeş koltuğa oturur vaziyette 2 saat kadar uyuduk sabah namazımızı da emzirme odasında kıldık ve sonra bir daha uyuyamadık. Dışarıda yağmur, rüzgar, şimşekler resmen kıyamet kopuyor..10.30daki uçuş ertelendi 13.00 e. Uçakta boşluk vardı yavaş yavaş azalmaya başladı. Bizim biletlerimiz passbilet olunca uçak dolarsa biz binemiyoruz. Saat 12.00ye kadar öldük öldük dirildik. 12.15de biletimiz kesildi. Boarding alanına bi koşuşumuz var... dönüşümüz de 13 saat gibi sürdü sanırım. Biraz uyudum tabi ama vücudum çok sarsıldı. Döneli bugün bir hafta oluyor ama hala uykum var. Akşam çok erken yatıyorum. Ben bazen Endonezyaya yerleşmeyi düşünüyordum, çocuklarımın yetişmesi açısından iyi olur gibi geliyordu fakat bu uzun uçuşları kaldıracak bir bedene sahip değilmişim, onu anladım. Ancak ailem ve sevdiklerimle toplu göç yaparsak olur o iş...
Ve gelelim o soruya; tüm bunlara değdi mi? Korkarım ki evet.. ve hatta daha şimdiden bişey demek istemiyorum ama benim bir daha gitmem lazım...
18 notes
·
View notes
Text
1963 yılının bir sonbahar günü… Varan Turizm'in o zaman Ankara'da bulunan Küçük Tiyatro’nun hemen bitişiğindeki terminalinden İstanbul otobüsü hareket etmek üzere. Terminalde bir hareketlilik var.
14-15 yaşlarında, Çocuğunun elinden tutmuş bir baba, otobüse yaklaşarak kaptan şoföre:"Oğlum Galatasaray Lisesi’ne gidiyor, yatılı okuyacak. Onu yalnız gönderiyorum, İstanbul’da güvenilir bir taksiye bindirip okuluna yollar mısın?” diyip ekliyor: “Valizini de unutmasın."
Kaptanın cevabı "Elbette siz hiç merak etmeyin," oluyor. Endişeli baba, nemli gözlerle, hareket eden otobüsün arkasından el sallıyor.
İki gün sonra baba, telaşlı bakışlar ve heyecanlı adımlarla terminale geliyor. "Oğlumu Taksim'den Galatasaray Lisesi'ne götüren şahsın kim olduğunu öğrenmek istiyorum," diyor.
İstanbul terminalimizi arayıp soruyoruz; fakat ilginçtir ki arkadaşlarımız bize bu şahsın kim olduğunu söylemek istemiyorlar.
Babanın telefon numarasını alıp ona sonucu bildireceğimizi söylediğimizde ise daha fazla dayanamayan baba gözyaşları içinde anlatmaya başlıyor.
"Yahu kardeşim, o kişi kimse, oğlumla beraber idareye gitmiş. Kayıt işlemlerini tek tek tamamlatmış. Bavulunu taşımış, teslim edilen eşyaları almış. Sonra yatakhanede onun çarşafını sermiş, nevresimini takmış, dolabını yerleştirmiş." Baba hıçkırarak anlatmaya devam ediyor.
"Ben ya da annesi gitseydik biz de aynısını yapardık," diyor. Derin bir “oh” çekiyoruz. Oysa ki hiç de alışık olmadığımız bir şikâyet dinleyeceğiz korkusunu yaşıyorduk…
Bu kez daha ısrarlı bir biçimde çocuğu okula götüren şahsın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Epey uğraştan sonra da hayretle öğreniyoruz kim olduğunu.
Çocuğu Galatasaray Lisesi'ne götüren şahıs Nevzat Hüseyin Pekuysal… Şirketin sahibi.
Yıllar sonra kendisine "Nevzat Bey, bu olayı anımsıyor musunuz?" diye sorduğumuzda, gözleri doluyor ve insanın içine işleyen bakışlarını üzerimizde gezdiriyor.
"O baba bana dünyadaki en değerli şeyini, oğlunu emanet etmiş. Ben bu emaneti başkasına nasıl emanet edebilirdim ki?" diyor.🤲💖💖
3 notes
·
View notes
Text
Kalbim!
Bir gün yaşadığın yerden, doğduğun yerden, annenin dizinin dibinden ayrılma vakti gelmişti. Çok oldu, hatırlamazsın. İçip içip sevdiği kızı ağlayarak anlatan sarhoş adamlar gibiydin terminalde. Sana soru sormaya korkan anneni ardında bıraktığın gün senin kıyametin oldu. Annesini bir aşk gibi seven çocuklar ölene kadar iflah olmaz. O soru sormaya çekinirdi, sen onu oğulsuz bırakırken. Yüzü kum torbalarını andıran kadının ağrılı yalnızlığında sen başka, sen uzak, sen büyük bir şehirdeydin. Hiçbir teselli annenin azarının yerini bile tutmadı. Caddelerde dolaşıp durdun. İçine sürekli odun atılan şömine gibiydin caddelerde. İşte o günlerde dişlerini unla fırçaladın sen, taziyelere gidip telefonuna yüklediğin oynak havaları çalmaya başladın, ülkene verdiğin nota yüzünden elçisi geri çekilmiş kızgınlara döndün, yaşlı kadınların kucağında oturan kedileri günaha soktun, maç önlerinde su satan kimi görsen yanında taşıdığın zabıta kıyafetlerini geçirdin üstüne.
Gidecek yeri olmayanların kaldıkları yerde mutlu olduğu görülmemiştir.
6 notes
·
View notes
Text
benim bi fobim var sehirlerarası terminalde tuvalet molası verince otobus beni beklemeden gider fobisi😔😔
7 notes
·
View notes
Text
Otobüs mola verdi uykulu uykulu terminalde dolanırken bir kasiyer aşırı farklı ve kapalı e sesiyle konuşmaya başladı gözlerimi açıp bakakaldım dedim "Nerdeyim?" Afyonmuş :) ilk defa Afyonlulardan Afyon ağzı duydum :))
2 notes
·
View notes
Text
anne kızın az önce terminalde bi daha asla göremeyeceği bi cocuğa asık oldu
4 notes
·
View notes
Note
icimi dökmelik..
buradan tanistigim bir cocuk vardı sonra onu tesadüfen instagram da gördüm ve o birkaç hafta sonra beni eklemişti buradaki yazılarında o kadar duygusal o kadar nahif biriydi ki ona icten ice duygular besliyordum. bir süre sonra tanıştık nasıl tanıştık ilk kim mesaj attı hatırlamıyorum ama o ilk mesajlaşmaların sabaha dek sürdügünü herkes bilir.. birkaç hafta aynı heyecanla ve istekle aralıksız konustuk okudugumuz kitaplardan gezdiginiz yerlere kadar yasadıgımız sehri karıs karıs anlattık birbirimize. sonra bir gun bulusmaya karar verdik ben kalktım ailemden habersiz kurs günü yalovaya gittim hayatımda yasadıgım en güzel günlerdi o an icin. zamanls bu bir rutine döndu ve ya ben yalovaya ya o izmite geliyordu biz böylelikle bulusuyoduk. bi gün abim yakaladı beni terminalde gördü ve her seyi anladı. o gun korktugum kadar hicbir zaman korkmamistim abim degisti bi anda sanki. ailemde herkes durumu ögrendi ve ben zor günler gecirdim ona da ulasamadım ne oldu ne bitti bilmiyordum. Bi gece yine icli icli aglarken camın altında bi ses duydum baktim oraya oydu, gelmisti. Nerden buldu nasil geldi hic bilmiyorum ama beni kaçırmaya gelmisti. o an hic tereddut etmeden yürüdüm arkasından bir ay sonra hamile kaldım ailem o sırada bizi hala arıyordu. o daha güvenli bir yere gidelim diye yurtdısına kacak gitmeyi teklif etti yasal yollardan gidemezdik cunku maddi sınırlılık vardı. ben basta istemedim cok korktum ama sonra ailemin bizi bulmaya daha da yaklastigini anlayip kabul ettim. once meksikaya sonra oradan da kacak amerikaya gectik. cok kotu bir histi dilini bilmedigin yere yurda gitmek beni cok zorluyordu. yine de cok güzeldi hamilelik dönemim boyunca onunla cok güzel gunler gecirdik ama ben dogum yapıp çıktıktan sonra bir daha onu göremedim nerede diye soracağım kimsem bile yoktu. lohusa halimle kalkıp eve geldim o gun hastaneden ama ne evde vardı ne de sokaklarda.. onu kaybetmistim ve ailemin bulmus ona bisey yapmıs olabileceginden süphe ediyordum aylarca onu polisle birlikte aradım ama yoktu zaten kacak oldugu icin de umursanmadık bir sure sonra ben de polis baskısından dolayı kaybettirdim izimi amerikadan tekrar kacak olarak türkiyeye döndüm belki buralardadır diye. Burada da bi kadin sıgınma evine yerlestim ilk etapta polise de gidemedim hep tek basima aradım. yaklasik sekiz aydır onu arıyordum ve dun gece bir mesaj geldi. Beni terk ettigini baska bir kadınla beraber oldugunu ve artık onu aramamam gerektigini söyledi. Benim içim büyük bir yıkım bu ama evladım icin katlanıyorum katlanmak zorundayım bir sey yapamam.. daha on dokuzumda kendi hayatımı kendim kararttım..
oglum, guzel yavrum bir gun annenden nefret edersen ve kulaklarını yalanlarla doldurursan bu mektubu oku ve her seyi anla bi tanem sen daha sekiz aylıkken bile cok zekisin eminim genc yakısıklı bi delikanlı olunca da aynı olacaksın. asla babana benzeme yavrum. eger olur da ömrüm o gunlerini görmeye yetmezse... annenin seni cok sevdigini bil yavrum guzel kokulum..
Hiçbir derdimin olmadığını anlattın bana... Gerçekten bu yazı için teşekkür ederim, iyi ki varsın ve hep ol. Oğlunu en güzel şekilde yetiştireceğine eminim güzel kalplim. Ona da kendine de çok iyi bak ve yazmak istediğin her an buraya, bana özelden yazabilirsin.
6 notes
·
View notes
Text
Toprak Razgatlıoğlu, 2024 Dünya Superbike Şampiyonu Olarak Yurda Döndü
2024 Dünya Superbike Şampiyonu olan milli motosikletçi Toprak Razgatlıoğlu, büyük bir başarı ile yurda döndü. Şampiyonanın son yarışının ardından, Malaga kentinden İstanbul Havalimanı VIP Terminali’ne uçtu. Razgatlıoğlu, terminalde kendisini karşılayan kalabalık tarafından bayraklar ve tezahüratlarla karşılandı. İstanbul’a varır varmaz büyük bir mutluluk içinde olduğunu dile getiren Toprak, “Bu…
#Şampiyon#Başarı#BMW#Dünya Superbike#istanbul#Kenan Sofuoğlu#motosiklet#Türkiye Motosiklet Federasyonu#Toprak Razgatlıoğlu#Yarış
0 notes
Text
Puerto Viejo / Costa Rica Kasım 2023
Sevgili Günlük,
Dünyanın dört bir yanına yaptığım seyahatlerde yeni diyarlar tanımak kadar bana keyif veren birşey varsa o da ilham verici insanlar tanımak.
Angela bu seyahatte karşıma çıkan meleklerden ilkiydi. Şili'nin Talca şehrinde yaşıyor ve fırsatını bulduğu her an patenlerini çantasına atıp on onbes günüm var demeden dünyayı geziyor. Angela ambulansta hemşire, bugüne kadar binlerce hayat kurtarmış.
Onunla Puerto Viejo'ya otobüs bileti almak üzere gittiğim terminalde baslayan yoldaşlığımız başkent San Jose sokaklarından Karayip kumsallarina kadar beraber akıyor.
Birlikte milli parklar geziyor, bakir kumsallar keşfedip, romantik akşam yemeklerine çıkıyoruz.
Angela ile yakınlardaki bir kumsala gitmek üzere otobüs beklerken öylesine kaldırdığım baş parmağıma duran ilk arabada Ella ve Angel-Leigh giriyor hayatıma. Hiç bu denli neşe ve coşkuyla bir arabaya buyur edildiğimi hatırlamıyorum. Bizi gitmek istediğimiz plaja bırakmakla kalmıyorlar. Tanışmamızdan yarım saat sonra onlara kocaman dalgalı denizde body surf yapmasını öğretiyorum.
Sonraki gün günbatimi için kumsalin yolunu tutuyorum. Sahilde kendi kendine frizbi atıp tutan, rüzgara karşı tek başına frizbi oynayan bir adam görüyorum. Beni tanıyanlar iyi bilir. Frizbi gördüğümde retriever cinsi bir köpek yavrusuna dönerim. Az sonra birlikte frizbi atmaya başlıyoruz. Jorge benden 10 yaş kadar büyük. Fotoğraf sanatçısı ve eğitmeni. Babasının Kosta Rika elçiliklerinde diplomatlık yaptığı yıllarda çocukluğu ve gençliği İsrail, Abd ve İspanya'da geçmiş. Birkaç yıl önce ülkenin bu en sevdiği bölgesi olan Pueto Viejo'da bir ev yaptırıyor. Evini airbnbden kiraya veriyor ve ayda bir birkaç gün de gelip keyfini sürüyor.
Jorge birkaç yıl önce kanser olduğunu öğrendikten sonra yolu şifalı bitkilerle kesişiyor. Onların dilini öğrenerek kendisini kanserden iyileştiriyor. Ardından etrafındaki insanlara bitkilerin yardımıyla kanser ve diğer hastalıklardan şifayı kavuşması için rehberlik etmeye başlıyor.
Bir süre sonra yeni arkadaşlarım Ella ve Angel-Leigh kumsala geliyor. Işıklı frizbimle gece karanlığında dördümüz frizbi oynuyor, denize giriyoruz
Sonraki günleri daha ilk görüşte kalplerini bana ardına kadar açan dünyalar güzeli bu iki güzel insanla geçiriyorum. Cangılın ortasında denize 50 metre mesafede bir ev tutuyoruz. Birlikte frizbi oynuyor, sahilde parendeler atıyor, içimizdeki çocuğu besliyoruz. Bir gece de arkadaşımız Jorge'nin cangılın derinliklerindeki evine akşam yemeğine misafir oluyoruz. Bizim için hazırlattığı Hint yemekleriyle ziyafet çekiyoruz. Ella'nın yaşama sevinci ve hayatı keşfetmeye dair o tutkulu halini aklıma getirdikçe gözlerimin yaşarmasına engel olamıyorum. Angel-Leigh'nin hayata dair duyduğu güven ve rahatlık ve her ikisinin de koşulsuz bir sevgiyle bana açtıkları tertemiz kalpleri. Angela, Angel-Leigh, Ella ve Jorge. Gema Oil'in Kosta Rika lansmanında tanıdığım Faco grubunun güleryüzlü çalışanları. Tanışır tanışmaz beni köylerine davet eden ülkenin dört yanındaki atölyelerde yağ değiştiren oto servis ustaları. İkinci dünya savaşından hemen önce Kosta Rika'ya gelip savaş çıkınca ülkesi Almanya'ya geri dönemeyip KR'da yeni bir hayata başlayarak KR'daki ortağımız Faco'yu kuran Amrheim ailesinin üçüncü kuşağı Franz Amrhein. Tüm samimiyetleriyle hayatın içinden gerçek insanlar. Her biri bana ilham veriyor. Her birinde bir parça kendimi görüyor, kendimde her birini görüyorum. Ve kalbim genişledikce genişliyor aşkla doluyor. ❤️
0 notes