#terminald
Explore tagged Tumblr posts
sillagen · 8 months ago
Text
Gece kimse görmez diyerek çıktığım sarı çoraplarım ile Mıstık'ı terminalde yolcu ediyoruz. Sağ salim varsın Ankara'ya inşallah kazasız belasız. Evde yine Edi (annem), Büdü (babam), Benü (ben) kaldık dostlar.
23 notes · View notes
marcelinesdrunk · 2 years ago
Text
Terminalde anons vermek istiyorum
63 notes · View notes
yelkenlerforaa · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Siz hiç terminalde güneşin doğuşunu izlediniz mi ?
2 notes · View notes
bencilimaslen · 2 years ago
Text
Saat gecenin 3 buçuğu terminalde taksi bekliyorum herkesi biri almaya gelmiş beni indin mi diye soran olmadı aq. Teşekkürler canım ailem
23 notes · View notes
mel-inoe · 5 months ago
Text
terminalde moladayız abdest tazeliycem sensörlü muslukla su içmeye çalışan kediler gibi cebelleştim. kankim elini sensöre uzattı.. o salladı ben abdest aldım.. canım kankim.
#23
2 notes · View notes
tusee · 1 year ago
Text
Terminalde anonsların var son bir kez daha sarılabilmek için
8 notes · View notes
maksurat · 1 year ago
Text
Tumblr media
Japonya'ya giderken 12 küsür saat havadaydık. Indigimizde ve ertesi gün boyunca bastığım yer sürekli hareket halindeymiş gibi geldi. Ve ilk gittiğimiz akşam uyuyamadım. Gece yatakta başım döner şekilde kıvranınca gittiğime bin pişman oldum. Psikolojim alt üst oldu; yavrularımdan ve ailemden binlerce km uzaktayım, hastayım ve uyuyamıyorum... değer mi tüm bunlara diye sorup durdum. İşin kötüsü zaten sorunlu olan kulaklarımın işitmesi iyice gitti...
Dönüşteki maceramız ise bin beterdi. Cuma akşamı 20.00 gibi Kyotodan hızlı trene binip 22.15 gibi Tokyoya indik. Hemen Naritaya giden trene aktarma yaptık. Fakat Tokyo da tayfun olmuş, trenler hep aksamış. Gece 12den sonra da trenler çalışmadığından biz erkenden gidelim sabah 10.30daki uçuşa yetişemeyiz, garanti olsun diye otel rezervasyonumuzu iptal ettik geceyi havaalanında geçmeye niyetlendik. Fakat tren çok bekledi bi naritaya geldiğimizde 00.20 ydi. Havaalanına giden metroyu durdurmuşlar. Tayfun oldu ek sefer koyalım falan yok!!! Neyse metro istasyonunda mi yatsak dedik onu kapatıyorlarmış. Taksiye binelim dedik, bizim gibi bir sürü insan dışarda kaldığı için epey taksi bekledik. Narita havaalanina 15 km 1000 tl :/ neyse kardeşlerimle üçe böleceğiz diye kendimizi teselli ettik. Taksici bizi narita havaalanına götürdü. Ne ışık var ne insan.. Şok olduk. Havaalanını da kapatmışlar!!! Bir havaalanı nasıl kapanır? Burası küçük bir şehrin uçuşu olmayan bir yeri mi? Tokyodayız ya!!
Tam olarak ortada kaldık. Biraz yürüyünce çalışan birkaç işçi gördük. Kardeşim halimizi anlattı. Genç bir adam bizim önümüze düştü bayağı bir yol yürüdük. Başka bir terminalde ufak bir kısım açıkmış. Bizi oraya götürüp bıraktı. O adama rastlamasak orayı bulabilmemiz mümkün değil... öyle çok dua ettim ki.. Terminalde oturacak koltuk az, hepsi de tutulmuş insanlar yerlerde yatıyor. Biz şansımıza emzirme odasını boş bulduk 3 kardeş koltuğa oturur vaziyette 2 saat kadar uyuduk sabah namazımızı da emzirme odasında kıldık ve sonra bir daha uyuyamadık. Dışarıda yağmur, rüzgar, şimşekler resmen kıyamet kopuyor..10.30daki uçuş ertelendi 13.00 e. Uçakta boşluk vardı yavaş yavaş azalmaya başladı. Bizim biletlerimiz passbilet olunca uçak dolarsa biz binemiyoruz. Saat 12.00ye kadar öldük öldük dirildik. 12.15de biletimiz kesildi. Boarding alanına bi koşuşumuz var... dönüşümüz de 13 saat gibi sürdü sanırım. Biraz uyudum tabi ama vücudum çok sarsıldı. Döneli bugün bir hafta oluyor ama hala uykum var. Akşam çok erken yatıyorum. Ben bazen Endonezyaya yerleşmeyi düşünüyordum, çocuklarımın yetişmesi açısından iyi olur gibi geliyordu fakat bu uzun uçuşları kaldıracak bir bedene sahip değilmişim, onu anladım. Ancak ailem ve sevdiklerimle toplu göç yaparsak olur o iş...
Ve gelelim o soruya; tüm bunlara değdi mi? Korkarım ki evet.. ve hatta daha şimdiden bişey demek istemiyorum ama benim bir daha gitmem lazım...
18 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 8 months ago
Text
Tumblr media
1963 yılının bir sonbahar günü… Varan Turizm'in o zaman Ankara'da bulunan Küçük Tiyatro’nun hemen bitişiğindeki terminalinden İstanbul otobüsü hareket etmek üzere. Terminalde bir hareketlilik var.
14-15 yaşlarında, Çocuğunun elinden tutmuş bir baba, otobüse yaklaşarak kaptan şoföre:"Oğlum Galatasaray Lisesi’ne gidiyor, yatılı okuyacak. Onu yalnız gönderiyorum, İstanbul’da güvenilir bir taksiye bindirip okuluna yollar mısın?” diyip ekliyor: “Valizini de unutmasın."
Kaptanın cevabı "Elbette siz hiç merak etmeyin," oluyor. Endişeli baba, nemli gözlerle, hareket eden otobüsün arkasından el sallıyor.
İki gün sonra baba, telaşlı bakışlar ve heyecanlı adımlarla terminale geliyor. "Oğlumu Taksim'den Galatasaray Lisesi'ne götüren şahsın kim olduğunu öğrenmek istiyorum," diyor.
İstanbul terminalimizi arayıp soruyoruz; fakat ilginçtir ki arkadaşlarımız bize bu şahsın kim olduğunu söylemek istemiyorlar.
Babanın telefon numarasını alıp ona sonucu bildireceğimizi söylediğimizde ise daha fazla dayanamayan baba gözyaşları içinde anlatmaya başlıyor.
"Yahu kardeşim, o kişi kimse, oğlumla beraber idareye gitmiş. Kayıt işlemlerini tek tek tamamlatmış. Bavulunu taşımış, teslim edilen eşyaları almış. Sonra yatakhanede onun çarşafını sermiş, nevresimini takmış, dolabını yerleştirmiş." Baba hıçkırarak anlatmaya devam ediyor.
"Ben ya da annesi gitseydik biz de aynısını yapardık," diyor. Derin bir “oh” çekiyoruz. Oysa ki hiç de alışık olmadığımız bir şikâyet dinleyeceğiz korkusunu yaşıyorduk…
Bu kez daha ısrarlı bir biçimde çocuğu okula götüren şahsın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Epey uğraştan sonra da hayretle öğreniyoruz kim olduğunu.
Çocuğu Galatasaray Lisesi'ne götüren şahıs Nevzat Hüseyin Pekuysal… Şirketin sahibi.
Yıllar sonra kendisine "Nevzat Bey, bu olayı anımsıyor musunuz?" diye sorduğumuzda, gözleri doluyor ve insanın içine işleyen bakışlarını üzerimizde gezdiriyor.
"O baba bana dünyadaki en değerli şeyini, oğlunu emanet etmiş. Ben bu emaneti başkasına nasıl emanet edebilirdim ki?" diyor.🤲💖💖
3 notes · View notes
izahtanvareste · 1 year ago
Text
Kalbim!
Bir gün yaşadığın yerden, doğduğun yerden, annenin dizinin dibinden ayrılma vakti gelmişti. Çok oldu, hatırlamazsın. İçip içip sevdiği kızı ağlayarak anlatan sarhoş adamlar gibiydin terminalde. Sana soru sormaya korkan anneni ardında bıraktığın gün senin kıyametin oldu. Annesini bir aşk gibi seven çocuklar ölene kadar iflah olmaz. O soru sormaya çekinirdi, sen onu oğulsuz bırakırken. Yüzü kum torbalarını andıran kadının ağrılı yalnızlığında sen başka, sen uzak, sen büyük bir şehirdeydin. Hiçbir teselli annenin azarının yerini bile tutmadı. Caddelerde dolaşıp durdun. İçine sürekli odun atılan şömine gibiydin caddelerde. İşte o günlerde dişlerini unla fırçaladın sen, taziyelere gidip telefonuna yüklediğin oynak havaları çalmaya başladın, ülkene verdiğin nota yüzünden elçisi geri çekilmiş kızgınlara döndün, yaşlı kadınların kucağında oturan kedileri günaha soktun, maç önlerinde su satan kimi görsen yanında taşıdığın zabıta kıyafetlerini geçirdin üstüne.
Gidecek yeri olmayanların kaldıkları yerde mutlu olduğu görülmemiştir.
6 notes · View notes
ayhatemaylayf · 2 years ago
Text
benim bi fobim var sehirlerarası terminalde tuvalet molası verince otobus beni beklemeden gider fobisi😔😔
7 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 2 years ago
Text
Otobüs mola verdi uykulu uykulu terminalde dolanırken bir kasiyer aşırı farklı ve kapalı e sesiyle konuşmaya başladı gözlerimi açıp bakakaldım dedim "Nerdeyim?" Afyonmuş :) ilk defa Afyonlulardan Afyon ağzı duydum :))
2 notes · View notes
pazaryerigundem · 7 days ago
Text
Bursa'dan sürdürülebilir tarım için Türkiye'ye örnek tesis
https://pazaryerigundem.com/haber/195555/bursadan-surdurulebilir-tarim-icin-turkiyeye-ornek-tesis/
Bursa'dan sürdürülebilir tarım için Türkiye'ye örnek tesis
Tumblr media
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından çiftçilere daha verimli ve sürdürülebilir bir tarım altyapısı sunmak amacıyla kente kazandırılan ‘Damla Sulama Boru Üretim Tesisi’, 18 Aralık Çarşamba günü hizmete açılıyor.
BURSA (İGFA) – Yaklaşık 24 milyon hektarlık ekilebilir tarım arazisine sahip olan Türkiye’de, ekonomik olarak sulanabilir alan ise 8,5 milyon hektar. Türkiye’de mevcut potansiyel suyun yaklaşık yüzde 77’si ise tarımsal sulamada kullanılıyor. Küresel iklim değişikliği ile su kaynaklarının büyük önem kazandığı dönemde, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından önemli bir yatırıma imza atılıyor.
Fide-fidan temininden kaliteli üretimin sağlanmasına, ekipman desteğinden ürünlerin satış ve pazarlamasına kadar her alanda çiftçilere katkı sunan Büyükşehir Belediyesi, Tarım Peyzaj AŞ marifetiyle hayata geçirdiği ‘Damla Sulama Boru Üretim Tesisi’ni hizmete açmaya hazırlanıyor.
Tumblr media
Mustafakemalpaşa ilçesinin Ovaazatlı Köyü’nde 8500 metrekare alan üzerine kurulu olan tesis, modern teknoloji ile donatılarak çiftçinin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için tasarlandı. Tesiste, 1000 metrekarelik alanda damlama sulama borusu üretimi yapılırken, 500 metrekarelik alanda gübre dolum ve dağıtım işlemleri gerçekleştirilecek.
Tesisin en önemli sistemlerden biri ise, yuvarlak ve yassı damla sulama boruları üretim hatları olacak.
Sulama boruları, Bursa’daki parklar ve Terminal’den toplanan plastik atıkların dönüştürülmesiyle üretilecek. Eski sulama borularını getiren çiftçiler, topraklarının plastik atıklarla kirlenmesini önlerken, geri dönüşüm sürecine de aktif katkı sunma fırsatı yakalayacak. Vahşi sulama yapan çiftçileri modern sulama tekniklerini kullanarak verimli su kullanımına teşvik etmeyi amaçlayan Büyükşehir Belediyesi, üreticilere damlama sulama borusu hibe desteği sağlayarak, Bursa tarımında modern sulama oranının artırılmasını hedefliyor.
Tarım Peyzaj AŞ Genel Müdürü Sedat Akar, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye’ye örnek olacak şekilde hayata geçirilen Damla Sulama Boru Üretim Tesisi’nin 18 Aralık Çarşamba günü hizmete açılacağını söyledi. Tesislerde dakikada 80 metre yuvarlak boru üretimi ve 250 metre yassı boru üretimi yapıldığını dile getiren Akar, “Burada en önemli faktör, yuvarlak boruda yüzde yüz geri dönüşüm malzemesi kullanıyoruz. Bunları da Bursa Büyükşehir Belediyesi parklarında ve terminalde topladığımız geri dönüşümlerle kazanıyoruz. Boru sistemlerini en küçük çiftçiden en büyük çiftçiye kadar herkes kullanabiliyor. Bütün çiftçilere destek sağlamak amacıyla böyle bir projeye imza attık. Su kaynaklarının da azaldığını düşünürsek bu çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz. İnsanları damlama sistemine özendirmek ve teşvik etmek amacıyla bu projeyi hayata geçirdik” dedi.
Tumblr media
0 notes
cengish05 · 30 days ago
Text
Mut terminalinde mahsur kalan yolculara çorba ve çay ikramı
Mersin Mut Belediyesi, terminalde mahsur kalan yolculara belediye ekipleri çorba ve çay ikramında bulunmuş oldu. Mut Belediyesi, İç Anadolu Bölgesi’ni Akdeniz Bölgesi’ne bağlayan Sertavul Geçidi yoğun kar, tipi ve sis sebebiyle ulaşıma kapanınca, yoğun kar yağışı ve tipi sebebiyle otogarda bekleyen yolculara çorba ve çay ikram etti. Ek olarak yaşlı, çocuklu ve ihtiyaçlı yolcular belediye konuk…
0 notes
bursahabermedya · 1 month ago
Photo
Tumblr media
Otogar Kavgasında Bıçaklama: Bir Yaralı, Tutuklama! Olay, 2 gün önce sabah 05.00 sularında İnegöl Şehirlerarası Otobüs Terminali‘nde gerçekleşti. Terminalde büfecilik yapan Metin B., otogarda yatan bir şahsı yatmaması konusunda uyardı. https://bursahabermedya.com/otogar-kavgasinda-bicaklama-bir-yarali-tutuklama/ #İnegöl #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
rayhaber · 2 months ago
Text
Toprak Razgatlıoğlu, 2024 Dünya Superbike Şampiyonu Olarak Yurda Döndü
2024 Dünya Superbike Şampiyonu olan milli motosikletçi Toprak Razgatlıoğlu, büyük bir başarı ile yurda döndü. Şampiyonanın son yarışının ardından, Malaga kentinden İstanbul Havalimanı VIP Terminali’ne uçtu. Razgatlıoğlu, terminalde kendisini karşılayan kalabalık tarafından bayraklar ve tezahüratlarla karşılandı. İstanbul’a varır varmaz büyük bir mutluluk içinde olduğunu dile getiren Toprak, “Bu…
0 notes
planetdiaries · 3 months ago
Text
Puerto Viejo / Costa Rica Kasım 2023
Sevgili Günlük,
Dünyanın dört bir yanına yaptığım seyahatlerde yeni diyarlar tanımak kadar bana keyif veren birşey varsa o da ilham verici insanlar tanımak.
Angela bu seyahatte karşıma çıkan meleklerden ilkiydi. Şili'nin Talca şehrinde yaşıyor ve fırsatını bulduğu her an patenlerini çantasına atıp  on onbes günüm var demeden  dünyayı geziyor.  Angela ambulansta hemşire, bugüne kadar binlerce hayat kurtarmış.
Onunla Puerto Viejo'ya  otobüs bileti almak üzere  gittiğim terminalde  baslayan yoldaşlığımız başkent  San Jose sokaklarından Karayip kumsallarina kadar  beraber akıyor.
Birlikte milli parklar geziyor, bakir kumsallar keşfedip, romantik akşam yemeklerine çıkıyoruz. 
Angela ile  yakınlardaki bir kumsala gitmek üzere   otobüs beklerken öylesine kaldırdığım  baş parmağıma duran ilk arabada Ella ve Angel-Leigh giriyor hayatıma. Hiç bu denli neşe ve coşkuyla bir arabaya buyur edildiğimi hatırlamıyorum. Bizi gitmek istediğimiz plaja bırakmakla  kalmıyorlar. Tanışmamızdan yarım saat sonra onlara kocaman dalgalı denizde body surf yapmasını öğretiyorum.
Sonraki gün  günbatimi için  kumsalin yolunu tutuyorum. Sahilde kendi kendine frizbi atıp tutan, rüzgara karşı tek başına frizbi oynayan bir adam görüyorum. Beni tanıyanlar iyi bilir. Frizbi gördüğümde retriever cinsi bir köpek yavrusuna dönerim.  Az sonra  birlikte frizbi atmaya başlıyoruz.  Jorge benden 10 yaş kadar büyük. Fotoğraf sanatçısı ve eğitmeni. Babasının Kosta Rika elçiliklerinde  diplomatlık yaptığı yıllarda çocukluğu ve gençliği  İsrail, Abd ve İspanya'da geçmiş. Birkaç yıl önce  ülkenin bu en sevdiği bölgesi olan Pueto Viejo'da  bir ev yaptırıyor. Evini airbnbden kiraya veriyor ve ayda bir birkaç gün de gelip  keyfini sürüyor.
Jorge birkaç yıl önce kanser olduğunu öğrendikten sonra yolu şifalı bitkilerle kesişiyor. Onların dilini öğrenerek kendisini kanserden iyileştiriyor. Ardından etrafındaki  insanlara bitkilerin yardımıyla kanser ve diğer hastalıklardan şifayı kavuşması için rehberlik etmeye başlıyor.
Bir süre sonra yeni arkadaşlarım Ella ve Angel-Leigh kumsala geliyor. Işıklı frizbimle gece karanlığında dördümüz frizbi oynuyor, denize giriyoruz
Sonraki günleri daha ilk görüşte kalplerini bana ardına kadar açan dünyalar güzeli bu iki güzel insanla geçiriyorum. Cangılın ortasında denize 50 metre mesafede bir ev tutuyoruz. Birlikte frizbi oynuyor, sahilde parendeler atıyor, içimizdeki çocuğu besliyoruz. Bir gece de arkadaşımız Jorge'nin cangılın derinliklerindeki evine akşam yemeğine misafir oluyoruz. Bizim için hazırlattığı Hint yemekleriyle ziyafet çekiyoruz. Ella'nın yaşama sevinci ve hayatı keşfetmeye dair o tutkulu halini aklıma getirdikçe gözlerimin yaşarmasına engel olamıyorum. Angel-Leigh'nin hayata dair duyduğu güven ve rahatlık ve her ikisinin de koşulsuz bir sevgiyle bana açtıkları tertemiz kalpleri. Angela, Angel-Leigh, Ella ve Jorge. Gema Oil'in Kosta Rika lansmanında tanıdığım Faco grubunun güleryüzlü çalışanları. Tanışır tanışmaz beni köylerine davet eden ülkenin dört yanındaki atölyelerde yağ değiştiren oto servis ustaları. İkinci dünya savaşından hemen önce Kosta Rika'ya gelip savaş çıkınca ülkesi Almanya'ya geri dönemeyip KR'da yeni bir hayata başlayarak KR'daki ortağımız Faco'yu kuran Amrheim ailesinin üçüncü kuşağı Franz Amrhein. Tüm samimiyetleriyle hayatın içinden gerçek insanlar. Her biri bana ilham veriyor. Her birinde bir parça kendimi görüyor, kendimde her birini görüyorum. Ve kalbim genişledikce genişliyor aşkla doluyor. ❤️
0 notes