#tarım 1
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ereğli’de tarım işçilerini taşıyan minibüs şarampole devrildi: 1 ölü, 8 yaralı
Ereğli’de tarım işçilerini taşıyan minibüs şarampole devrilmesi sonucu kişi hayatını kaybetti, 8 kişi yaralandı. Nezir Büyükçay idaresinde ki 63 AAP 153 plakalı minibüs sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole devrildi.Kazada otobüste bulunan Nesibe Büyükçay hayatını kaybederken, Mehmet Büyükçay,Süreyya Büyükçay,Aslan Büyükçay,Enes Büyükçay,Ahmet Büyükçay,Nurullah…
View On WordPress
0 notes
Text
Darphane'den "1 TL" Açıklaması
Darphane’den “1 TL” Açıklaması
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, son günlerde kamuoyunda ifade edildiği üzere, 1 TL’nin üretim değerinin 3 TL olduğu beyanının kesinlikle yalan ve gerçek dışı olduğunu duyurdu. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, son günlerde tedavüldeki Türkiye Cumhuriyeti’nin madeni paralarıyla ilgili gerçeklikten uzak ve mesnetsiz birtakım iddialar ile kamuoyunun…
View On WordPress
0 notes
Text
Başıboş muhalefet sorunu
Köpek popülasyonu son beş yılda 4-5 kat artmış.
Bu veri de belediyelerin görevini tam manasıyla yapmadığını gösteriyor.
Belediyeler görevini (kısırlaştırma ve rehabilitasyon) layıkıyla yapmış olsaydı bugün bu sorunu konuşmuyor olacaktık.
Bugün bu sorun varsa ne yapılmalı?
Tabi ki önlem alınmalı…
Önlem almak adına TBMM’de bir yasa teklifi hazırlandı.
Yasada neler var?
Kanunun amaçlarına "insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla" ifadesi ekleniyor.
Sokak hayvanlarına ilişkin yürütülecek çalışmalarda, "tereddüte mahal verilmemesi, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan ‘sahipli hayvan’ ve ‘sahipsiz hayvan’ kavramları" açık bir şekilde tanımlanıyor.
Tedavi edilemeyen salgın bir hastalığı veya saldırganlık durumu söz konusuysa uyutulma işleminin uygulanacağı da taslakta açıkça belirtiliyor.
‘Maddeler bu kadar açıkken ve tüm başıboş sokak köpekleri içerisinde bu oran büyük bir ihtimalle yüzde 1 seviyesini de bulmayacakken; bu kopan fırtına da neyin nesidir?‘ sorusu doğal olarak karşımıza çıkıyor.
Kopan fırtınanın birinci nedeni; Gezi Parkı’nda olduğu gibi insanları sokaklara dökerek yeni bir iç karışılıklığı tesis etmeye çalışmak…
İkinci nedeni ise; yasaya göre belediyelerin çalışmak zorunda kalacak olması…
Yasayı hakkıyla uyguladığınızda; zaten hiçbir sorun çıkmayacak.
Zaten büyükşehirler ağırlıklı olarak CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor.
Talimat verin ekiplerinize; yasayı bihakkın uygulasınlar.
Uygulanmazsa sorumlulara hapis cezasını da öngören bu yasadan neden korkarsınız?
Kendi belediyenize ya da çalışanınıza mı güvenmiyorsunuz?
Ya iş yapmaya gözünüz yok ya da ülkeyi yeni bir karışıklığa taşımak istiyorsunuz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor…
Aksi takdirde yüzde 1’in altında uygulanabilecek uyutma durumuna odaklanıp, sorunu oluşturan yüzde 99’dan fazlasını gözden kaçırmanın başka bir izahı da olamaz.
Konser vermez, barınak yaparsan sorun çözülür.
Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tek seferde 553 milyon liralık konser ihalesi yapmak yerine barınak ihalesi yapabilir…
2019’dan bu yana 1 metrekare yapılmamış. Yapılan en son barınak Kadir Topbaş imzası taşıyor.
Üstelik bununla ilgili ödenek alınmasına rağmen…
Maksadı üzüm yemek olan herkes bu konuya böyle bakar.
Ama maksat bağcı dövmek…
Hem de maalesef dışarıdan alınan talimatlarla bunu gerçekleştirmek…
İş yapmaya gözü olan yapıyor.
AK Partili Gaziantep Büyükşehir Belediyesi sorunu çözmüş.
100 dönümlük bir alanı, doğal yaşama uygun biçimde sokak hayvanlarına ayırmış.
Köpekleri ‘sokak hayvanı’ olmaktan kurtarmış.
Hayvan hastanesi yapmış, tedavilerini üstlenmiş.
Yani işini yapmış.
Ve hayvanların ölmesine de gerek kalmamış.
İBB’nin Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden kat kat fazla bütçesi var.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yakın dostu Malatya Milletvekili Veli Ağbaba bakın ne diyor; “Hayvanseverleri büyük mücadeleye davet ediyoruz. Sokaklar sizin. Bu mücadele başarıyla sonuçlanacaksa bir araya gelerek sesimizi yükseltelim. Sokaksa sokak. Ne yapacaklar? İdam mı edecekler sizi? Bedel ödemeden bir şey elde edilemiyor. Bu ülke kurulurken bedel ödendi. Mustafa Kemal idamı göze aldı. Memleketi kurtardı. Ayağa kalkın mücadele edin.”
Sahipsiz köpekler ile ilgili yasayı ‘Kurtuluş Savaşı’ ile denk tutan bir yaklaşım…
CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, yasanın çıkması halinde sokakları yıkmakla, ateşe vermekle tehdit ederek; “İki ağaç kesildi diye sokakları nasıl inlettiysek, aynı şekilde mücadelemizi veririz.” ifadelerini kullanıyor.
Ne güzel siyaset…
Yahu büyükşehir belediyesi sizde, ilçe belediyelerinin büyük çoğunluğu sizde…
Belediyelerine yaptır barınakları, hayvanlar da insanlar da rahat rahat yaşasın…
Ayrıca Türkiye’nin derdi ile dertlenen bir muhalefet anlayışı; bu ekonomik zorluklar içerisinde yeni bir ‘Gezi Vakası’nın ülkeye nasıl bir faturası olacağını düşünür.
Ama dedik ya; başıboş muhalefet…
Başıboş sokak köpekleri yasasından önce; başıboş muhalefet yasası çıkarmak en doğrusu olacak sanki…
HABER7 YAZARI : Ferhat Murat 23.07.2024 08:46
36 notes
·
View notes
Text
BERLİN’E GÖNDERİLEN YETİMLER
Nisan 1917.
Berlin’deki gara bir tren yanaşır. İçinden 14-16 yaşlarında 314 çocuk iner şaşkın ve meraklı bakışlarla. Almanya’ya zirai alanlarda çırak olarak çalışmaya gelen bu çocuklar, Osmanlı’nın yetim çocukları idi.
Darü’leytamlarda her geçen gün sayısı artan 1.Dünya Savaşı sırasında şehit düşen vatan evlatlarının çocukları idi onlar.
Madenlerde ve zirai alanlarda çalıştırılmak için Almanya’ya gönderilen, Avrupai pelerinler ve kepler giydirilmiş 14-16 yaş arasındaki yetimlerimiz.
Türkiye’den Almanya’ya işçi gönderilmesinin miladı olarak, Türk-Alman İşçi Alımı Anlaşması’nın imzalandığı 31 Ekim 1961 tarihi kabul edilse de Almanya’ya ilk gidenler Birinci Dünya Savaşı’nda yetim kalmış çocuk işçilerdi. 1917-1918’de zanaatkâr çırağı, tarım çırağı ve maden işçisi olarak Osmanlı’dan Almanya’ya gönderilen yetimler, Türk, Ermeni, Arap, Yahudi asıllı yüzlerce öğrenci/işçi çocuktu. 314 kişilik grup Nisan 1917 sonunda Sirkeci’den askeri bir trene bindirilip on günde Berlin’e ulaştı. Gönüllü olan ancak gittikleri yerde maden ocaklarında çalışacaklarından haberi olmayan, 200 çocuktan oluşan ikinci gruptaki yetimlerse Maraş, Antep, Kilis, Ankara, Söğüt, Niğde, Konya, Bursa, Manisa, Karahisar ve Edirne’den gelmişlerdi.
En küçüğü 7 en büyükleri ise 15-16 yaşlarındaki bu çocukların Almanya’ya gönüllü gittiği söyleniyordu ancak muhtemelen oraya vardıklarında üç yıl ücretsiz çalışıp, dördüncü sene maaş almaya başlayacaklarından haberleri yoktu.
Çocukların sağlık, beslenme, kıyafet, hijyen sorunları vardı. Dil bilmiyorlardı Çocukların tavrı da bir sorundu. Yöneticiler çalışmak istemediklerini, kaçtıklarını, kavga ettiklerini söylüyorlardı.
Neden savaşın ortasında yetimlerin Almanya’ya gönderilmesine karar verilmişti? Osmanlı açısından iyi eğitilmiş, iş becerisi olan işçi yetişmesi ve ülkeye dönüp sanayileşmeye katkı sunması olarak, Almanya açısından ise işgücü eksiğini karşılaması olarak açıklanıyordu. Ama Osmanlı açısından ekonomik açıklama yeterli değil. Hem Alman hem Osmanlı arşivlerinde gördüğüm, Osmanlı bu çocuklara iyi bir hayat ve eğitim vermekle değil, olabildiğince çok çocuk yollamakla ilgiliydi çünkü hazineye yük oluyorlardı. Almanların da tek dürtüsü ekonomik değil, yarı sömürgeci bir dürtüydü.
Osmanlı Devleti’nin Dar’üleytamlara iaşe vermekte zorlandığı bir dönemde yetim çocukların Almanya’ya gönderilmesi bir çare olarak ortaya atılmıştı. Fakat bazı şeyler istenildiği gibi gitmemişti.
Zirai alanlarda çalışan Alman ustaların değil daha çok madenlerde çalışan Alman ustaların yanına verilmişti Osmanlı’nın yetim çocukları. Madenlerdeki şartların ağırlığı, çocukların hastalanıp ölmesine neden oluyordu. Yemeklerdeki kültürel farklılık, çocukların en çok zorlandığı konuların başında geliyordu.
Domuz etinin ucuzluğu nedeni ile Alman ustaların sık tükettiği domuz çorbalarına Osmanlı’nın kara bahtlı yetimleri el sürmüyordu.
Ekmekle karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı. Tuvaletlerde taharet musluğunun olmaması da çocukları zorlayan bir diğer faktördü. Şartların ağırlığı, yetersiz beslenme, kıyafetlerin kifayetsiz olması gibi nedenlerden dolayı birçok çocuk hastalanıp ölüyordu.
Fırsatını bulanlar, kaçıp Berlin sokaklarında başıboş dolaşıyorlardı. Fakat Alman polisi çocukları yakalayıp tekrar Alman ustalara teslim ediyorlardı.
Bunun bu şekilde yürümeyeceği anlaşılınca bir kısım çocuk, trenlerle İstanbul’a geri yollanmış bir kısmı da yaban ellerde yitip gitmişti.
Gurbet ellerde anasız, babasız ve vatansız bırakılmış bu çocuklar bu topraklarda yaşanmış ya da yaşatılmış bir acı olarak kaldı.
(Kaynak: Turkishnews. com, Toplumsal Tarih Sayı 243-Yıl 2014, Mavi Kep ve Pelerin: Cihan Harbi Yıllarında Almanya’da Osmanlı Yetimleri)
27 notes
·
View notes
Text
Bahislion Coffee: Kahve Çekirdeğinin Tarladan Fincana Yolculuğu
Kahve severler için bir fincan kahvenin tadı ve kokusu, günün en güzel anlarından biridir. Ancak, o mükemmel kahvenin tarladan fincanınıza ulaşana kadar geçirdiği uzun ve özenli bir yolculuk var. Bahislion Coffee olarak, kahve çekirdeklerimizin bu serüvenini sizinle paylaşmak istiyoruz.
1. Tarlada Başlayan Yolculuk
Bahislion Coffee’nin benzersiz kahveleri, dünyanın en kaliteli kahve çiftliklerinden başlar. Çekirdeklerimiz, tropikal iklimin ve verimli toprakların bir araya geldiği bölgelerde, uzman çiftçiler tarafından özenle yetiştirilir. Kahve ağaçlarının yetişmesi, sabır ve ustalık ister. Bahislion, sürdürülebilir tarım yöntemleri kullanarak hem doğaya hem de yerel çiftçilere saygı duyar.
2. Hasat ve Seçim Süreci
Kahve meyveleri olgunlaştığında, Bahislion Coffee’nin çekirdekleri elle toplanır. Bu yöntem, yalnızca en kaliteli ve olgun meyvelerin seçilmesini sağlar. Elle toplama, kahvenin daha zengin ve yoğun bir aromaya sahip olmasını garantiler. Her bir çekirdek, Bahislion kalitesiyle tüketicilere sunulmak üzere dikkatle seçilir.
3. İşleme ve Kavurma
Toplanan kahve meyveleri, Bahislion Coffee’nin özel işleme tesislerinde kurutulur ve çekirdekler ayrılır. Bu işlem sırasında kahvenin doğal aromasını korumak için son teknoloji kullanılır. Ardından, kahve çekirdekleri Bahislion Coffee’nin kavurma tesislerinde titizlikle kavrulur. Kavurma süreci, kahvenin aromasını ve tadını açığa çıkarmak için ustalıkla yapılır. Her çekirdek, Bahislion’un kalitesini yansıtan zengin bir lezzete kavuşur.
4. Taze Paketleme
Bahislion Coffee, tazeliği korumak adına kahve çekirdeklerini özel ambalajlarla paketler. Her paket, kahve çekirdeklerinin taze kalması ve uzun süre aroma kaybı yaşamaması için hava geçirmez şekilde mühürlenir. Taze çekirdekler, kahvenin lezzetini ve kokusunu ilk günkü gibi muhafaza eder.
5. Fincanınıza Ulaşan Bahislion Lezzeti
Bahislion Coffee’nin kahve çekirdekleri, dünya çapındaki kahve severler tarafından özenle demlenip fincana dökülür. Kahve makinenizden çıkan o mükemmel koku, Bahislion’un fincana ulaşan tutkusunu yansıtır. Her yudumda Bahislion Coffee’nin kalitesini ve benzersiz lezzetini hissedersiniz.
Bahislion Coffee: Kahvenin Sanatı
Bahislion Coffee, kahve çekirdeklerinin üretiminden tüketimine kadar geçen her aşamada titizlikle çalışır. Bu yolculuk, kahveye olan tutkumuzu yansıtır ve her fincanda bunu yaşamanızı sağlar. Fincanınızda Bahislion’un sanatıyla buluşmak, her anı özel kılar.
English Version
Bahislion Coffee: The Journey of Coffee Beans from Farm to Cup
For coffee lovers, the taste and aroma of a perfect cup of coffee is one of the best moments of the day. But behind that delicious cup lies a long and meticulous journey from the farm to your cup. At Bahislion Coffee, we want to share the story of our coffee beans’ adventure with you.
1. The Journey Begins at the Farm
Bahislion Coffee’s unique coffees start their journey at some of the world’s finest coffee farms. Our beans are carefully grown in regions where tropical climates and fertile soils come together, nurtured by expert farmers. Growing coffee trees requires patience and skill, and Bahislion values sustainable farming practices that respect both nature and local communities.
2. Harvesting and Selection Process
When the coffee cherries ripen, Bahislion Coffee beans are handpicked. This method ensures that only the highest quality, fully ripe cherries are selected. Handpicking guarantees a richer and more intense flavor profile. Each bean is carefully chosen to meet Bahislion’s standards of excellence before reaching the consumers.
3. Processing and Roasting
Once harvested, the coffee cherries are processed in Bahislion Coffee’s state-of-the-art facilities, where they are dried, and the beans are separated. Advanced technology is used to preserve the natural aroma of the coffee during this process. Next, the beans are roasted with precision in Bahislion Coffee’s roasting facilities. The roasting process is a delicate art that brings out the flavors and aromas, ensuring every bean reflects Bahislion’s high-quality standards.
4. Fresh Packaging
To preserve freshness, Bahislion Coffee beans are packaged in special, airtight bags. This packaging ensures that the beans retain their flavor and aroma over time. Fresh beans mean that each cup brewed from Bahislion Coffee offers the same richness and aroma as the first day.
5. Bahislion Flavor in Your Cup
The coffee beans of Bahislion Coffee are brewed with care by coffee lovers worldwide. The perfect aroma that emerges from your coffee machine reflects Bahislion’s passion that travels from the farm to your cup. With every sip, you can experience Bahislion Coffee’s quality and unique flavor.
Bahislion Coffee: The Art of Coffee
At Bahislion Coffee, we dedicate ourselves to every step in the journey of our coffee beans, from production to consumption. This journey reflects our passion for coffee, and we ensure that you experience it in every cup. Meeting Bahislion’s art in your cup makes every moment special.
#coffeelovers#coffee#coffetime#coffeshop#coffee aesthetic#coffee shop#bahislioncoffee#bahislioncoffeeco
7 notes
·
View notes
Text
ŞU ANKİ ZAMCIKLAR
Asgari ücrete %49 zam …-> harika …?! evde kullandığım sınırsız internet paketi 140 TL den 420 TL ye, cep telefon operatörümden kullandığım platinium paketi 180 TL den 490 TL ye çıktı ( üstelik GB daha düşük ) ev alarm sistemi, TV paketleri vb hiç yazmayım… kaynak: bizzat ben ******* kırmızı et fiyatı Geçen yıla göre yüzde 152,1 oranında arttıSebze fiyat endeksindeki yıllık artış yüzde 81,74 oldu.2021 yılında elektriğe toplam % 21,90 zam yapılmıştı, 1 Eylül 2022 tarihinde yapılan %20'lik mesken, %30'luk işyeri ve %50'lik sanayi zamlarıyla birlikte 2022 yılında elektriğe yapılan toplam zam mesken düşük kademe için %136, mesken yüksek kademe için %184; iş yeri düşük kademe için %174, iş yeri yüksek kademe için %266 oldu, Kurul tarafından alınan 12108 sayılı karar 30 Eylül 2023 tarihli ve 32235 sayılıResmi Gazete sayısında yayımlandı. Kurum tarafından alınan karara göre 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren sanayi, ticarethane ve tarım aboneleri tarafından kullanılacak elektrik tarifesine yüzde 20 zam yapıldı. Geçtiğimiz günlerde 110 liraya satılan yumurtanın fiyatının 124 liraya çıkarken, bir litre sütün fiyatı da 39 lirayı aştı. Etiketinde 37,5 lira yazan kesme şeker ise kasada 39 lira olarak görüldü. Tariş 5 lt naturel sızma zeytin yağı 2.500 TL nin üzerinde, yeşil biber yaklaşık 45 TL, kıl yeşil biber 74,90, domates 54,90 kabak 49,5 TL İstanbul Avrupa yakasında benzinin litresi 34.50 liraya, Ankara'da 35.17 liraya, İzmir'de 35.36 liraya, Adana'da 35.65 liraya, Bursa'da 35.25 liraya, Diyarbakır'da 35.85 liraya, Antalya'da ise 35.84 liraya çıktı. kaynak: ekonomi haberleri tüm yazılı görsel medya ( gerçi kaynak yazmaya gerek var mı? KAYNAK : ÇARŞI PAZARA MARKETE GİDİP YAŞAMAK İÇİN ORGANİZMAYI DOYURMAK ZORUNDA OLAN HERKES - ha bu arada sigara içiyorum arada bir iki tek attığımda oluyor onların fiyatlarını yazmadım, arabamın MTV sini KASKO sunu yazmadım ( yazsam dudak uçuklatır cinsten) .. neyseki evim kira DEĞİL… gelirim, yaptığım iş sebebiyle tamamen yabancı para üzerinden olmasına rağmen bunları yazma gereği duyduğuma göre biraz düşünmekte yarar var
20 notes
·
View notes
Text
SATILIK TOPRAK...
Herkes zannediyorki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi...
Hayır öyle olmayacak artık..!
Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğinız insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar.
Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız.
1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali.
Biliyorlarki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter.
Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir.
Tarım arazileri yabancıların eline geçerse,Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç susuz kalarak aldığı bu toprakları
hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız.
Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın.
49 yıllığına dağlardan arazi mi kiralanıyor;
bunu onlara bırakmayın, siz kiralayın.
Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız.
Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın.
Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu.
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.
Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...
Toprağınızı satmayın...
Alıntı
10 notes
·
View notes
Text
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.
Herkes zannediyor ki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi ...
Hayır öyle olmayacak artık. Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken kim olduğunu dahi bilmediğiniz insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar. Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız.
1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali. Biliyorlar ki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter.
Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir.
Tarım arazileri yabancıların eline geçerse, Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç, susuz kalarak aldığı bu toprakları hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak o zaman savaşı kaybetmiş olacağız.
Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın, 49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor bunu onlara bırakmayın siz kiralayın. Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız.
Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın.
Miras basında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın Adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu.
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.
SS. İzmir Bayindir Üretim ve Pazarlama kooparatif Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Duymaz
16 notes
·
View notes
Text
SATILIK TOPRAK...
Savaş çıkacak diye beklemeyin.
Savaşın ortasındayız.
Herkes zannediyorki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi ...
Hayır öyle olmayacak artık..!
Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğinız insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar. Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız.
1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar.
Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali.
Biliyorlarki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter.
Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir.
Tarım arazileri yabancıların eline geçerse,
Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç,susuz kalarak aldığı bu toprakları
hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız.
Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın, 49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor; bunu onlara bırakmayın siz kiralayın.
Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız.
Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın.
Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın.
Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu.
Savaş çıkacak diye beklemeyin.
Savaşın ortasındayız.
Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...
Toprağınızı satmayın...
Tuba Büyükyaşar ( Kitabından alıntı)
2 notes
·
View notes
Text
Arsa ve arazi alırken dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır. İşte bu noktaları detaylı bir şekilde ele alan 10 madde:
1. Tapu Bilgisi
2. İmar Durumu
3. Kadastro Bilgisi
4. Doğal Afet Riski
5. Altyapı Olanakları
6. Komşu Parseller
7. Hukuki Durum
8. Toprak Analizi
9. Fiyat Araştırması
10. Ekspertiz Değerlemesi
1. Tapu Bilgisi
“Tapu”, bir gayrimenkulün (arazi, bina, daire vb.) mülkiyetine veya diğer bazı haklara ilişkin bilgileri gösteren resmi belgeyi ifade eder. Türkiye’de tapular, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenir ve kaydedilir. Tapu bilgisinde şunlar bulunur:
Arsa Bilgisi: Taşınmazın yüzölçümü, ada, parsel, pafta bilgileri burada yer alır.
Bina Bilgisi: Eğer arsa üzerinde bir bina varsa, binanın kaç katlı olduğu, ne tür bir yapı olduğu gibi bilgiler burada yer alır.
Malik Bilgisi: Taşınmazın sahibi veya sahiplerinin bilgileri. Mülkiyet türü de bu bölümde belirtilir (örneğin, tam mülkiyet, paylı mülkiyet).
İpotek ve Şerh Bilgisi: Taşınmaz üzerinde bir ipotek, haciz, kısıtlama veya benzeri bir durum varsa bu bilgiler tapuda kaydedilir.
Tapu Türü: Kat Mülkiyeti, Kat İrtifakı, Müstakil, Bağımsız Bölüm vb. gibi tapunun türünü gösterir.
Tapu işlemleri, tapu dairelerinde gerçekleşir. Bir gayrimenkulün satışı, ipotek, miras, bağış veya diğer hukuki işlemlerle ilgili olarak mülkiyetin veya diğer hakların devri söz konusu olduğunda bu işlemler tapu dairelerinde yapılır ve tapu kayıtlarında güncellenir.
Tapu, gayrimenkul mülkiyetinin kanıtı olarak kabul edilir. Bu nedenle, bir gayrimenkulu satın alırken veya üzerinde herhangi bir hukuki işlem yaparken tapu bilgilerini kontrol etmek çok önemlidir. Tapu bilgilerinin doğru ve güncel olmasına dikkat edilmelidir.
2. İmar Durumu
İmar durumu, bir arsanın veya parselin nasıl kullanılabileceğine dair hükümleri içeren bilgidir. Bu bilgiler, o bölge için hazırlanan imar planlarına dayanarak oluşturulur.
İmar durumu şu bilgileri içerebilir:
Arsa Kullanım Şekli: Arsanın hangi türde bir yapılaşmaya izin verildiğini belirtir. Örneğin; konut, ticaret, sanayi, yeşil alan, sosyal tesis vb.
Taks (Taban Alanı Katsayısı): Parsel üzerinde inşa edilecek binanın zemine olan yansımasının, parsel alanına oranını gösterir. Örneğin, 0.5 TAKS bir parselin yarısı kadar bir alanın inşaat için kullanılabileceği anlamına gelir.
Kaks (Kat Adedi Katsayısı): İnşa edilebilecek toplam brüt inşaat alanının, parsel alanına oranını belirtir.
Maksimum Kat Sayısı: Yapının kaç katlı olabileceğini gösterir.
Yükseklik: Bina yüksekliği ile ilgili sınırlamaları belirtir.
Cephe ve Yan Bahçe Mesafeleri: Bina cephesinin ve yanlarının parsel sınırlarına olan minimum mesafesi hakkında bilgiler.
Otopark Zorunluluğu: Bölgeye ve binanın kullanım amacına göre, yapılması zorunlu olan otopark adedi veya alanı hakkında bilgiler.
İmar durumu, bir gayrimenkul yatırımı yapmadan önce veya bir arsa üzerinde inşaat yapmayı planlamadan önce mutlaka kontrol edilmelidir. Bu, beklentilere uygun bir yapı inşa edebilmek veya beklentilere uygun bir gayrimenkul yatırımı yapabilmek için gereklidir.
3. Kadastro Bilgisi
Kadastro, taşınmaz malların (arsa, tarla, bina vb.) sınırlarını, yüzölçümlerini ve bu taşınmazlar üzerindeki hakları belirleyen, kaydeden ve bu bilgileri güncelleyen bir sistemdir.
Kadastro bilgisinin detayları şunlardır:
Kadastro Numaraları: Her taşınmaz için belirlenen özel numaralardır. Bu numaralar genellikle il, ilçe, mahalle/köy, ada ve parsel numarası olarak sıralanır.
Yüzölçümü: Taşınmazın toplam alanını gösterir.
Sınırlar ve Koordinatlar: Taşınmazın sınırlarını belirleyen koordinat bilgileridir. Bu, taşınmazın harita üzerindeki yerini ve sınırlarını belirtir.
Kullanım Şekli: Taşınmazın kullanım amacını (tarla, bağ, bahçe, bina, yol vb.) gösterir.
Ölçek: Kadastro haritalarının hangi ölçekte çizildiğini gösterir.
Taşınmazın Niteliği: Taşınmazın özelliklerine dair bilgileri içerir. Örneğin, tarım arazisi, orman, mera vb.
Kadastro Tarihi: Taşınmazın kadastroda tescil edildiği tarih.
Kadastro bilgisi, taşınmazın fiziki sınırlarını ve özelliklerini belirtirken, tapu bilgisi ise taşınmaz üzerindeki mülkiyet ve diğer hukuki hakları belirtir. Her iki bilgi de gayrimenkul işlemlerinde ve planlamalarında önemlidir.
Kadastro çalışmaları, Türkiye’de Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür. Kadastro bilgisine, ilgili kadastro müdürlüklerinden veya e-devlet platformu üzerinden ulaşılabilir.
4. Doğal Afet Riski
Arsa veya arazi alırken doğal afet riskini dikkate almak, yatırımın güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Doğal afet riskleri, taşınmazın değerini, kullanılabilirliğini ve yaşanabilirliğini etkileyebilir. İşte arsa veya arazi alırken dikkate alınması gereken doğal afet riskleri ve detayları:
Deprem Riski: Türkiye, aktif deprem kuşağında bulunmaktadır. Satın almayı düşündüğünüz arsanın veya arazinin bulunduğu bölgenin deprem riskini incelemek için AFAD gibi resmi kurumların sağladığı deprem risk haritalarına başvurulabilir. Deprem sonrası toprak kaymaları veya zemin sıvılaşması gibi durumları da dikkate alınmasında fayda var.
Sel ve Taşkın Riski: Dere yatakları, deniz seviyesine yakın olan bölgeler veya düşük kotlu alanlar sel ve taşkına daha yatkın olabilir. Yerel belediyeler veya DSİ, taşkın risk haritalarını paylaşabilir. Aynı zamanda arsanın geçmişte herhangi bir sel veya taşkın olayına maruz kalıp kalmadığını araştırmak da önemlidir.
Erozyon Riski: Erozyon, toprağın su veya rüzgar tarafından taşınmasıyla gerçekleşir. Eğimli araziler, toprak yapısı veya yakınında bulunan su kaynakları erozyon riskini artırabilir. Erozyon riski, toprak verimliliğini azaltabilir ve yapıların temelini zayıflatabilir.
Heyelan Riski: Heyelan, toprağın yer çekimi nedeniyle yamaçtan aşağı doğru hareket etmesidir. Yüksek eğimli, suyla doygun veya zayıf toprak yapısına sahip araziler heyelana daha yatkın olabilir. Heyelan, arazinin kullanımını kısıtlayabilir ve var olan yapılar için tehlike oluşturabilir.
Kuraklık Riski: Özellikle tarım arazisi satın almak düşünülüyorsa, bölgenin uzun süreli kuraklık riski dikkate alınmalı. Kuraklık, su kaynaklarını azaltabilir ve toprak verimliliğini düşürebilir.
Radyasyon Riski: Yakınında nükleer enerji santrali, radyoaktif atık depolama alanı veya benzeri potansiyel radyasyon kaynakları bulunan arazilerde, radyasyon riski dikkate alınmalı. Uzun süreli radyasyon maruziyeti sağlık sorunlarına yol açabilir.
5. Altyapı Olanakları
Arsa veya arazi alırken dikkate alınması gereken altyapı olanaklarına dair detaylı bilgiler:
Elektrik: Arsanın ya da arazinin elektrik şebekesine bağlı olup olmadığı kontrol edilmeli. Eğer bağlı değilse, bağlantı için gerekli yatırım maliyeti ve süreci öğrenilmeli.
Su ve Kanalizasyon: Temiz su şebekesine ve kanalizasyon sistemine erişimi olup olmadığı araştırılmalı. Özellikle kırsal alanlarda bu olanaklar her zaman mevcut olmayabilir.
Doğalgaz ve Isıtma: Özellikle konut ve ticari amaçlı kullanımlar için doğalgaz bağlantısının olup olmadığı kontrol edilmeli. Eğer doğalgaz şebekesi yoksa, alternatif ısıtma yöntemleri için ne gibi imkanlar olduğu araştırılmalı.
Telekomünikasyon: Telefon, internet ve kablo TV gibi telekomünikasyon hizmetlerinin mevcudiyeti incelenmeli. Günümüzde özellikle internet erişimi, birçok iş ve yaşam aktivitesi için kritik öneme sahip.
Yollar ve Ulaşım: Arsanın veya arazinin yollarla bağlantısı kontrol edilmeli. Asfalt veya stabilize yol olup olmadığına, yolun durumuna ve genişliğine dikkat edilmeli.
Yağmur Suyu Drenajı: Yağmur sularının topraktan kolayca sızıp sızmadığını ve bölgede yağmur suları için özel bir drenaj sisteminin olup olmadığı öğrenilmeli.
Çöp Toplama ve Atık Yönetimi: Arsanın bulunduğu bölgede düzenli çöp toplama hizmeti olup olmadığına ve atıkların nasıl yönetildiğine dikkat edilmeli.
Parselasyon ve Planlama: Arsanın veya arazinin parselasyonunun tamamlanmış olup olmadığını ve çevresindeki diğer arsaların planlama durumu incelenmeli.
Belediye ve Kamu Hizmetleri: Yangın istasyonu, polis merkezi, sağlık ocağı gibi kamu hizmetlerinin arsa veya araziye olan uzaklığını ve bu hizmetlere erişimin ne kadar hızlı olduğu kontrol edilmeli.
Altyapı olanakları, arsanın veya arazinin kullanım potansiyelini, değerini ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen kritik faktörlerdendir. Alım yapmadan önce bu unsurları dikkatlice değerlendirerek, gelecekte karşılaşabilecek sürprizlerden ve ek maliyetlerden kaçınılabilir.
6. Komşu Parseller
Arsa veya arazi alırken komşu parseller hakkında dikkat edilmesi gereken detayları şu şekildedir:
Mevcut Kullanım Durumu: Komşu parsellerin şu anki kullanım durumu incelenmeli. Örneğin; tarım, konut, ticari, endüstriyel gibi.
Gelecekteki Planlar: Komşu parsellerin sahipleriyle veya yerel otoritelerle konuşarak bu parseller için planlanan projeler veya değişiklikler öğrenilmeli.
İnşaat Durumu: Eğer komşu parsellerde inşaat faaliyetleri varsa, bu faaliyetlerin ne zaman tamamlanacağını ve sonuçta ne tür bir yapı olacağı öğrenilmeli.
Topografya ve Arazi Yapısı: Komşu parsellerin topografyası ve arazi yapısı, özellikle drenaj veya su yönlendirmesi konularında etkili olabilir.
Haklar ve Sınırlamalar: Komşu parseller üzerinde herhangi bir geçiş hakkı, yol hakkı veya diğer hakların olup olmadığı kontrol edilmeli.
Ulaşım ve Erişim: Komşu parsellerin, araziye ulaşımınızı veya erişiminizi nasıl etkileyebileceği değerlendirilmeli.
Gürültü ve Rahatsızlık: Endüstriyel aktivite, ticari işletmeler veya yoğun trafik gibi potansiyel gürültü kaynaklarının olup olmadığı göz önünde bulundurulmalı.
Hukuki Sorunlar: Komşu parsellerle ilgili devam eden herhangi bir hukuki sorun veya anlaşmazlık olup olmadığı araştırılmalı.
Değer Etkisi: Komşu parsellerin kullanımı veya durumu, arsanızın veya arazinizin değerini nasıl etkileyebilir? Örneğin, yanı başında bir fabrika veya çöplük olması arsanın değerini olumsuz etkileyebilir.
Komşu parsellerin durumu, almayı planladığınız arsa veya arazinin kullanımını, değerini ve gelecekteki potansiyelini doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle, bu faktörleri dikkatlice değerlendirmek önemlidir.
7. Hukuki Durum
Arsa veya arazi alırken hukuki durumu dikkatlice değerlendirmek, ileride karşılaşılabilecek sürprizlerden ve potansiyel anlaşmazlıklardan kaçınmaya yardımcı olabilir. İşte dikkate almanız gereken hukuki durumlar:
Tapu Kontrolü: Arsanın veya arazinin tapusunu kontrol edilmeli. Tapuda herhangi bir şerh, ipotek veya haciz olup olmadığını kontrol edilmeli.
Kadastro Bilgileri: Arsanın kadastro bilgilerini kontrol ederek, sınırların doğru belirlendiğinden ve herhangi bir anlaşmazlık olmadığından emin olunmalı.
İmar Durumu: Arsanın imar durumu öğrenilmeli. Bu, hangi türde bir yapı inşa edinilebileceğini ve inşaatın ne kadar büyük olabileceğini belirler.
Kullanım Hakları: Arsanın üzerinde herhangi bir yol, su hattı, elektrik hattı gibi kamu hizmetleri için geçiş hakkı olup olmadığı kontrol edilmeli.
Mirasçılar ve Ortak Mülkiyet: Eğer arsa veya arazi birden fazla kişiye aitse, tüm sahiplerin satışa onay verdiğinden emin olunmalı. Ayrıca, mirasçıların olup olmadığı araştırılmalı.
Vergi Borçları: Arsanın herhangi bir emlak vergisi borcu olup olmadığı kontrol edilmeli.
Doğal Koruma Alanları: Arsanın bir doğal koruma alanı veya tarihi sit alanı içerisinde olup olmadığı öğrenilmeli. Bu tür alanlarda inşaat ve kullanım kısıtlamaları olabilir.
Dava ve Anlaşmazlıklar: Arsanın herhangi bir dava veya anlaşmazlık konusu olup olmadığını araştırın.
Zemin Etüt Raporu: Özellikle inşaat yapmak planlanıyorsa, arsanın zemin raporu öğrenilmeli. Bu, zeminin inşaata uygun olup olmadığını belirler.
Kira ve Kullanım Hakkı: Eğer arsa veya arazi üzerinde bir kiracı veya kullanıcı varsa, bu durumu ve sözleşme koşulları incelenmeli.
Arsa veya arazi alırken hukuki durumları dikkatlice incelemek, potansiyel riskleri azaltır ve yatırımı kolaylaştırır.
8. Toprak Analizi
Arsa veya arazi alırken toprak analizi, özellikle inşaat veya tarım faaliyetleri düşünülüyorsa oldukça kritiktir. İşte toprak analizi yaparken dikkate alınması gereken başlıca konular:
Zemin Türü: Toprağın kumlu, killi, balçıklı veya siltli olup olmadığını belirlemek için bir analiz yapılmalıdır. Her toprak türü farklı yapısal özelliklere sahiptir ve bu, inşaat projelerinde önemlidir
Bereket Durumu: Eğer tarım amaçlı bir kullanım düşünülüyorsa, toprakta mevcut besin maddelerinin ve pH seviyesinin analizi gerekmektedir.
Su Geçirgenliği: Toprağın suyu ne kadar iyi süzdüğü veya tuttuğu, hem inşaat hem de tarım için kritiktir. Su geçirgenliği, drenaj ihtiyaçlarını ve sulama stratejilerini etkiler.
Bina Temeli İçin Uygunluk: İnşaat yapmak planlıyorsa, zeminin temel yükünü taşıyıp taşıyamayacağını belirlemek için zemin etüt raporu gereklidir.
Kirlilik ve Kontaminasyon: Özellikle endüstri bölgelerinde veya tarım alanlarında, toprakta pestisit, ağır metal veya diğer kirletici maddelerin olup olmadığını kontrol etmek önemlidir.
Erozyon Riski: Toprağın erozyona karşı ne kadar dayanıklı olduğu, arazinin eğimi ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Doğal Afet Riskleri: Toprağın sel, deprem veya diğer doğal afetlere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu belirlemek için analiz yapılmalıdır.
Organik Madde İçeriği: Toprağın organik madde içeriği, toprak verimliliği ve su tutma kapasitesi hakkında bilgi verir.
Tuzluluk Seviyesi: Özellikle sulama gereksinimleri için topraktaki tuzluluk seviyesinin bilinmesi önemlidir, çünkü yüksek tuzluluk bitki büyümesini olumsuz etkileyebilir.
Sıkıştırma ve Yük Taşıma Kapasitesi: İnşaat projeleri için toprağın sıkıştırılabilirliği ve yük taşıma kapasitesinin bilinmesi gerekir.
Arsa veya arazi alırken toprak analizi, potansiyel kullanım ve yatırımın değerini doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle, yatırım yapmadan önce bu faktörleri dikkatlice değerlendirmek önemlidir.
9. Fiyat Araştırması
Arsa veya arazi alırken fiyat araştırması, yatırımınızın maliyet-etkin ve değerli olmasını sağlamak için kritik bir adımdır. İşte fiyat araştırması yaparken dikkate alınması gereken temel unsurlar:
Benzer Parsellerin Fiyatları: Alması planlanan arsanın veya arazinin bulunduğu bölgedeki benzer özelliklere sahip parsellerin fiyatları araştırılmalı. Bu, mevcut piyasa değerini anlamaya yardımcı olacaktır.
Geçmiş Satış Verileri: Bölgedeki arsa ve arazilerin geçmişteki satış fiyatlarına bakarak fiyat trendlerini anlamaya çalışılmalı.
Bölgesel Gelişmeler: Bölgede yapılması planlanan veya devam eden büyük projeler (örn. alışveriş merkezleri, ulaşım ağları, okullar) arsanın değerini artırabilir.
Kullanım Amaçları: Arsanın veya arazinin kullanım amacına (konut, ticaret, tarım vb.) göre fiyatı değişiklik gösterebilir.
İmar Durumu: Arsanın imar durumu, inşaat yapma hakkını ve yoğunluğunu etkiler, bu nedenle fiyat üzerinde büyük bir etkisi olabilir.
Topografya ve Fiziksel Özellikler: Arazi yapısı, eğim, ulaşım ve altyapı gibi fiziksel özellikler fiyatı doğrudan etkileyebilir.
Ulaşım ve Erişim: Ana yollara, toplu taşıma hatlarına ve diğer ulaşım olanaklarına yakınlık, arsa veya arazinin değerini artırabilir.
Mevcut Altyapı: Elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapı olanaklarının mevcudiyeti fiyatı etkiler.
Hukuki Durum: Arsanın üzerinde herhangi bir ipotek, haciz veya şerh olup olmadığı fiyatı düşürebilir.
Arz ve Talep Durumu: Bölgedeki arsa ve arazi talebi, fiyatlar üzerinde belirleyici bir faktör olabilir.
Fiyat araştırması yaparken emlak danışmanlarından, kadastro ofislerinden, emlak web sitelerinden ve yerel emlakçılardan bilgi almak faydalıdır. Yeterli araştırma yaparak, piyasa koşullarını daha iyi anlayabilir ve yatırımın için en uygun fiyat belirlenebilir.
10. Ekspertiz Değerlemesi
Ekspertiz değerlemesi, bir gayrimenkulün (arsa, arazi, konut, iş yeri vb.) piyasa değerinin belirlenmesi için uzmanlar tarafından yapılan bir değerleme işlemidir. Arsa veya arazi alırken ekspertiz değerlemesi yaptırmak, alım satım işlemlerinde doğru ve gerçekçi bir fiyat belirlemeye yardımcı olur.
Teknolojik Olanaklar ve Araçlar: Modern ekspertiz değerlemesi, coğrafi bilgi sistemleri (GIS), drone ile hava fotoğrafçılığı ve 3D modelleme gibi teknolojik araçları kullanabilir.
Ekonomik Göstergeler: Bölgenin ekonomik durumu, işsizlik oranları, bölgesel yatırımlar gibi makroekonomik faktörler arsanın değerini etkileyebilir.
Yerel Pazar Dinamikleri: Bölgedeki arz ve talep dengesi, son dönemde gerçekleşen satışlar, bölgedeki kiralık ve satılık ilanlarının sayısı ve fiyatları ekspertiz değerlemesinde önemlidir.
Yasal ve Siyasi Faktörler: Bölgedeki yasal düzenlemeler, yerel yönetim politikaları veya devletin bölgesel yatırım kararları ekspertizin değerlemeyi etkileyebilir.
Toplumsal ve Kültürel Eğilimler: Bölgedeki demografik yapı, yaşam tarzı, kültürel özellikler ve toplumsal eğilimler değerleme sürecine dahil edilebilir.
Yatırım Geri Dönüş Oranı: Yatırımın ne kadar süre içerisinde geri dönüş sağlayabileceği ve potansiyel kira geliri ekspertiz değerlemesinde dikkate alınabilir.
Rekabet Analizi: Bölgedeki benzer arsalar ve projelerin ne durumda olduğunu inceleyerek rekabet ortamını değerlendirmek.
Çevresel ve Sosyal Sorumluluk: Arsanın çevresel sertifikaları, sürdürülebilirlik projeleri veya toplumsal fayda sağlayabilecek diğer unsurların değerlemeye katkısı.
Teknik ve Fiziki Özellikler: Arsanın toprak yapısı, su tabanı yüksekliği, yer altı suları gibi teknik ve fiziksel özellikler.
İnovasyon ve Gelişme Potansiyeli: Arsanın gelecekteki teknolojik ve inovatif projelere ev sahipliği yapma potansiyeli.
Necati Aksoy
Realty World Mia Gayrimenkul
2 notes
·
View notes
Text
Bilimsel, teknolojik, matematiksel ve mühendislik alanlarındaki çalışmalar, insanlığın ilerlemesinde hayati bir rol oynar. Bu çalışmaların temelinde ise merak, hayal gücü ve yaratıcılık yatar. Günümüzde karşılaştığımız birçok sorunun çözümünde kullanılan yenilikçi ürünler ve teknolojiler, aslında yaratıcı zihinlerin dünyaya farklı bir gözle bakmaları sayesinde ortaya çıkmıştır. Özellikle ülkemizde son yıllarda hız kazanan bilim ve teknoloji odaklı projeler, sadece ulusal kalkınmaya katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin küresel arenada daha güçlü bir oyuncu olmasına olanak tanıyor.
Merak: Bilimin ve İlerlemenin Temeli
Merak, bilimin ve teknolojinin itici gücü olarak kabul edilir. İnsanlar, çevrelerinde olup bitenlere dair sorular sordukça ve bilinmeyeni keşfetmeye çalıştıkça yeni bilgi ve teknolojiler geliştirirler. Merak, en basit sorulardan en karmaşık mühendislik projelerine kadar her sürecin başlangıç noktasıdır. Örneğin, “Nasıl daha verimli enerji kaynakları geliştirebiliriz?” ya da “Yapay zeka ile hangi toplumsal sorunlara çözüm bulabiliriz?” gibi sorular, büyük inovasyonların temelini oluşturur.
Bu süreç, özellikle mühendislik ve teknoloji alanlarında kendini gösterir. Mühendisler, sürekli olarak daha iyi sistemler ve ürünler tasarlamak için mevcut bilgiyi sorgular ve yeni yollar arar. Ülkemizde de özellikle enerji, tarım, ulaşım ve sağlık gibi alanlarda yürütülen projeler, merakın yol açtığı keşifler sayesinde önemli çözümler sunuyor.
Hayal Gücü: İmkânsız Olanı Mümkün Kılmak
Hayal gücü, bilinen sınırların ötesine geçmeyi sağlar. Bugün kullandığımız birçok teknoloji ve ürün, bir zamanlar sadece hayal gücünde var olan fikirlerdi. Uçan arabalar, yapay zeka destekli robotlar, güneş enerjisiyle çalışan evler... Tüm bu yenilikler, birinin bir zamanlar sınırların ötesini düşünmesiyle başladı. Hayal gücü, mevcut teknolojilerle sınırlı kalmayıp geleceği şekillendiren en güçlü araçlardan biridir.
Türkiye’de özellikle savunma sanayii, otomotiv ve teknoloji girişimciliği alanlarında hayal gücünün ön planda olduğu projelere büyük yatırımlar yapılıyor. İnsansız hava araçları (İHA’lar), yerli otomobil projeleri ve yapay zeka uygulamaları, bu alandaki yaratıcılığın ürünleri olarak dikkat çekiyor. Gençler arasında hayal gücünü teşvik eden festivaller ve yarışmalar da, ülkemizin gelecekteki teknolojik başarılarının temel taşlarını oluşturuyor.
Yaratıcılık: Sorunlara Farklı Çözümler Getirmek
Yaratıcılık, merak ve hayal gücünün pratiğe dökülmüş hali olarak kabul edilebilir. Bir sorunu çözmenin tek bir yolu yoktur, ancak yaratıcı bireyler alternatif yollar bularak süreci hızlandırır ve daha verimli hale getirir. Özellikle mühendislik projelerinde yaratıcı yaklaşımlar, maliyetleri düşürmek, sürdürülebilir çözümler üretmek ve toplumsal sorunlara daha etkili yanıtlar vermek açısından kritik öneme sahiptir.
Ülkemizde son yıllarda yürütülen birçok proje, yaratıcı mühendislik çözümlerine dayanıyor. Özellikle enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve akıllı şehir uygulamaları, yaratıcı mühendislik projeleriyle hayat buluyor. Örneğin, güneş enerjisinden maksimum fayda sağlayan yerli enerji çözümleri ya da ulaşım altyapısında kullanılan akıllı sistemler, hem çevreye duyarlı hem de ekonomik olarak sürdürülebilir projeler arasında yer alıyor.
Ülkemize Katkıları
Bu tür çalışmaların ülkemize sağladığı katkılar oldukça geniş kapsamlıdır:
1. Ekonomik Kalkınma: Teknolojik yenilikler ve bilimsel çalışmalar, Türkiye’nin ekonomisine büyük katkı sağlar. Yüksek teknolojiye dayalı yerli üretim, dışa bağımlılığı azaltırken, ihracatı artırarak ekonomiyi güçlendirir.
2. Uluslararası Rekabet Gücü: Yaratıcı ve yenilikçi ürünler geliştiren ülkeler, küresel pazarlarda rekabet avantajı elde eder. Türkiye, savunma sanayii, otomotiv ve enerji gibi alanlarda geliştirilen projelerle uluslararası arenada daha güçlü bir konum elde ediyor.
3. İstihdam Artışı: Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler, yeni iş fırsatları yaratır. Özellikle yazılım, mühendislik ve araştırma geliştirme alanlarında yetişmiş iş gücüne olan talep artar. Gençler için hem ülkemizde hem de global ölçekte kariyer fırsatları doğar.
4. Toplumsal Refah ve Yaşam Kalitesi: Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, toplumsal sorunlara çözüm getirir. Daha temiz enerji kaynakları, gelişmiş sağlık teknolojileri ve sürdürülebilir tarım çözümleri, insanların yaşam kalitesini artırır.
5. Çevreye Duyarlılık: Teknolojik ve mühendislik çözümleri, çevre dostu ve sürdürülebilir projelerin geliştirilmesini sağlar. Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar, hem enerji güvenliğini sağlar hem de çevresel etkileri minimize eder.
Sonuç
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ardında merak, hayal gücü ve yaratıcılık yatar. Ülkemizde bu unsurların ön planda olduğu projeler, sadece ekonomik büyümeye katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun genel refahını artırır ve Türkiye’yi uluslararası arenada daha güçlü bir konuma getirir. Gelecekte de bu üç temel unsurun ışığında yürütülecek çalışmalar, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında dünya çapında bir lider olmasına zemin hazırlayacaktır.
1 note
·
View note
Text
23:59:32
Dünya üzerindeki bir yılı yani 365 günü big bang (büyük patlama) için başlangıç olarak 1 Ocak saat 00:00:00 00:000 olarak kabul edersek insanoğlunun tarım yapmaya başladığı zaman 31 Aralık saat 23:59:32 gibi olurdu. İnsanoğlunun topluluklar halinde yaşamaya ve sosyal evrimleşmenin başlangıcı ise 31 Aralık saat 22:24 gibi bir zamanda başlamış olmalıydı. Medeniyet dediğimiz mühendislik, mimarlık, felsefe, tıp, edebiyat ve diğer sanatlar, bilim, uzay vs anladığımız süre ise 31 Aralık 23:59:56 saati civarında olacaktır.
(Hayat kısa!. Bir kuantum parçacığının saniyenin milyarda 35 gibi süre içinde yok olup sonraden geri gelmesi gibi bir şey sizin bu evrendeki yaşam süreciniz -başlangıcından şu ana kadar-. Yani kimsenin (çok gelişmiş dünya dışı medeniyetlerin) umururunda olmayacağı ve ölçmek için dahi zaman kaybetmeyeceği bir süre. Çünkü Kardashev ölçeğine göre biz sırıfırncı medeniyet seviyesindeyiz)
İnsanoğlu olarak ne kadar cahil ve aptalız göremediyseniz bir örnek daha vereyim; sadece samanyolu galaksimizde 100-400 milyar yıldız olduğu hesaplanıyor (Yıldız deyince aklınıza Güneş gelsin). Bu yıldızların en az %20'inde bizim güneş sistemimize benzer gezegenlerin olduğu hesaplanıyor. Tabi şimdi hesaba görünen evrende yüz milyarlarca galaksinin olduğunu düşünün!
Soruyorum?
Bu evren insanoğlu için mi yaratıldı?
Evet diyorasınız parasını banka müdürü kadına kaptıran futbol camiasındaki figürlerden daha düşük bir zekaya sahipsinizdir. 😮😉😂😂
İki omuzunuzun üzerinde duran o yuvarlakımsı şey (kafanız) saksı değil. Onu kullanın, bilgiyle besleyin, sorgulayın her şeyi. Ve beyin/fikir bedava değil!.. Bedava olan şey sadece tüketiciler içindir..
"Bunu anlatmıştım." cümlesiyle başlayan bir paragraf daha yazmıştım ve sildim çünkü Güldür Güldür Şov'daki Eşofmanlı Hoca'nın "Bunları anlatık" skeçleri geldi aklıma. 😂😂😂 Ama anlattık 😜😂😂
Sevgiyle, saygıyla, umutla ve bilimle uyanın..
Ödev: Fermi Paradoksu'nu araştırın..
Not: Sosyal ağ fenomeni gibi görünen kirli ve "görgüsüz" yaratıklar kadar ilginizi çekmez belki bilim ama önünde sonunda çareyi bilimde bulacaksınız..
#23:59:32#Big Bang#Medeniyet#Evrim#Ortalama Zeka Altındaki Futbol Camiası örneği#Evren#Yaşam#Eşofmanlı Hoca#Sevgi Saygı Umut ve Bilimle kalın..
6 notes
·
View notes
Text
CELAL ŞENGÖR'ÜN TWEETLERİ
* Prezervatifler negatif evrime yol açtı. Akıllı insanlar doğum kontrolü yaptığı için, daha da azalırken, aptaIIar kontrolsüz bir şekilde çoğaldı!
* Bu ülkede okullarda zorunlu 'DÜN' dersi verilmeli, çabuk unutuyoruz.
* 100 yıl önce "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz" diyen bir anlayıştan "giderlerse gitsinler" diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Daha neler göreceğiz.
* Biri emlak zengini iken diğerinin kendini asması
* Bir bebeğe doğar doğmaz tektaş yüzük alıp, diğerinin mama bulamaması
* Günde 2 saat calışan imamın 8 Bin TL alıp, 12 saat çalışan işçinin 6 Bin TL alması. Bunlar Allah'ın imtihanı değil kulun adaletsizliği.
* Akp'nin %97 oy aldığı Urfa'nın Harran ilçesinde üniversite mezunu %3, Akp'nin %3 oy aldığı Tunceli'de üniversite mezunu %97
Twit bu kadar.
* 600 sene padişahın kuluydunuz, 300 sene de halifeye kul oldunuz. Cumhuriyet sayesinde Allah’a kul olmayı öğrendiniz. Bu yüzden mi ATATÜRK'e düşmansınız?
* Yarısı çöl olan İsrail dünyaya tohum satsın. Tarım ülkesi Türkiye, İsrail'den 174 Milyon dolara 45 ton tohum alsın!
* 814.500 km kare toprak bırakan Atatürk'ü sevmiyor, o toprağın üzerine 2 köprü yapana tapıyor. Biz de bu insanlara tarih anlatıyoruz!
* Türkiye’de; 1 profesör, 1 doktor, 1 öğretmen maaşını toplarsanız Almanya’da 1 kasiyer maaşına denk geliyor.
* Hırsızlar çalarken değil, paylaşırken kavga eder.
* Atatürk sevgisi maya gibidir, sütü bozuk olanda tutmaz..
* Avrupa'ya ihraç ettiklerimiz :
-Doktor
-Hemşire
-Yazılımcı
-Mühendis
-Öğretmen
Avrupa'dan ithal ettiklerimiz : Çöp
* Bim'de, A101'de, Şok Market'te Milli Eğitim Bakanlığı'ndan daha fazla öğretmen çalışıyor!
* Enflasyon %73 ise, elektriğe niye %240 zam yapıyorsunuz? Enflasyon %240 ise, maaşlara niye %5 zam yapıyoruz?
* Köy Enstitüleri neden kapatıldı biliyor musunuz ? Köy Enstitüleri köy çocuklarını ağaya ırgat, cehalete köle, şeyhe mürit, politikacaya kurban olmaktan kurtaran kurumlardı.
* 9 tane SEKA fabrikası satılırken alkışlarsanız, 120 yaprak kareli defteri 145 liraya alırsınız.....
* Koskoca ülkem, Araplar için darphane, Bulgarlar için AVM, Suriyeliler için doğumhane, Bizim için de tımarhane oldu!
* Milletvekili seçerken ilkokul zekası arayan zihniyet, memur seçerken Profesör zekası arıyor...
* Atatürk şapka taktı ve batıya özendirdi diyenlere; Elinizdeki telefon, bilgisayar, araba vs Osmanlı malı mı ?
4 notes
·
View notes
Text
kıbrıs... hayatımda 1 en fazla 3 kere adını anmama rağmen beni içine hapseden mekan. ideolojilerin arasında kaybolup, memleket sokaklarında dolaştığım günleri rafa kaldıran bir toprak parçası. sanki dünmüş gibi diye diye 2 ay geçti. her sabah ayna karşısında eski ben'in kasetlerini çalmasam, miladım burası diyeceğim. berisi yokmuş, hiç olmamış gibi.. bir topluluk içinde aidiet hissiyle hissizliğimi bastırıyorum. bir kaç sigara, bir bira iki international ırkçı karşıtı dost ve buradayım. tam burada, bu bankın ortasında. öylece oturmuşum karşımdaki gözlerin sesini dinliyorum. ne anlattıklarını inan ben de bilmiyorum.. sadece dinliyorum. ekonomi, tarım, bizim ülkemize kesinlikle gelmelisin, bizde kadına el kalkmaz, cinayeti olmaz, kadınlar kutsaldır..sonra dalıyorum karşı kaldırıma, kızın saçları mor, bir kaç yerinde delikler ve halkalar.. mazoşistlik ve popülerik arasındaki o ince çizgiyle göz göze geliyorum. kaçırmıyorum bu sefer.uzun uzun tutuyorum onları üstüne. gözleri dinlemeye devam..
"homesick".. bu tanıma iyi bak. özlem, ev özlemi, evi özlemek. özünde hepsi aynı.. uzun uzun düşünmek. sabah uyanılır tek porsiyon kahvaltı bir su, bir ekmek bir çok sigara. yenir ve içilir. bazen hepsi bir arada yapılır. bazen sadece sigara içilir. üst üste içilir. açlığın verdiği ağrı sigara dumanıyla kaybolur. sonra geri gelir ve döngü devam ettirilir. beyin mazoşisttir, kalp mizantropik. etraf koyulaşır ve yanlızsın. uzun uzun düşünmek dediğim yerdesin. bir otobüs, içinde sabah güneşini selamlayan bir çok ölü. sigara bu sefer bitti, otobüsün en arkası sol koltuk. son nefesten çektiğin duman salındı tüm ölü burunlara. artık ölü değiller. uzun uzun düşünme faslı durak kenarında kendi intiharında sona gelen sigarada kaldı.. insanların arasına dalıp güne başlamak, geçmişi yad etmek için geceyi beklerken geriye saymaktan ibaret.
#me and myself #26.12.22
4 notes
·
View notes
Text
İTHALAT SEVİCİSİ OLMUŞUZ
Yanlış politikalar yüzünden tarımda kendine yeten ülke pozisyonunu kaybeden Türkiye, 126 ülkeden 133 değişik meyve ve sebze ithal ediyor. İşin ilginç yanı da eskiden bu ürünlerin hemen tamamını bu topraklarda üretip ihraç ediyorduk … Örnekler:Türkiye, İspanya ve Yunanistan gibi dünyanın önemli zeytinyağı üreticisi konumunda bulunmasına rağmen ithalata yöneldi ithalata yöneldiğinden beri de ilginçtir bu zeytin alanları maden sahalarına açılmaya başlandı… Başka bşr örnek dünyanın bşr numaralı fındık üreticisiyiz ama borsası başka ülkede ve fiyatı biz belirleyemiypruz…Elma, turunçgiller, üzüm, armut, domates, ayva, eriğin yanı sıra, Kosta Rika'dan kavun, İspanya'dan marul, İtalya'dan ıspanak, İran'dan karpuz alıyor. Et, buğday, saman ithal eden Türkiye, yumurta için de yurtdışına milyonlarca lira para akıttı.1 Ocak 2016 ile 30 Eylül 2017 tarihleri arasında, 41.4 milyon dolarlık yumurta ithal edildi. Yumurta ithalatında yüzde 54'lük pay ile İngiltere ilk sırada yer alırken, bu ülkeyi Almanya ve Irak izledi.Türkiye, tarım ülkesi olmasına rağmen 5 yıldır da saman ithal ediyor. 2015'ten 31 Ağustos 2017'ye kadar ABD, Almanya, Arjantin ve Avustralya'dan, 3 milyar 434 milyon dolar değerinde 12 milyar 841 milyon kilo gübre ithalat edildi ( yeni verileri bulamadım ) b*ku bile ithal eder olmuşuz… Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, son 12 yılda tarım sektörünün büyüme hızı yüzde 2'de kaldı.AKP döneminde ithal edilen mısıra 2.6 milyar dolar, pamuğa 13.2 milyar dolar, buğdaya 1.5 milyar dolar ödeyen Türkiye, 2012'de tarihinde ilk kez saman da ithal etti. 2002 yılında sadece 150 milyon dolar olan Türkiye'nin buğday ithalatı için ödediği para 2014 yılında 1.5 milyar doları aştı. AKP döneminde buğday ithalatına 9 milyar 772 milyon dolar ödendi.AKP döneminde: 10 milyon ton mısır ithal edildi ve 2.6 milyar dolar, yağlı tohum için 10.3 milyar dolar, ham yağa 10.6 milyar dolar ödendi… Otomotiv, enerji ve sağlık sektör ithalatlarına hiç girmeyelim
6 notes
·
View notes
Text
*BİR ÜLKE İŞGALE NASIL HAZIRLANIR?*
Ordusunu zayıflatırsın.
Ordunun içine fitne salar, birbirine olan güveni yaralarsın. Birbirine sırtını dönemeyen asker zaten savaşamaz. İnisiyatif de alamaz.
Yargısını bitirirsin.
Hakkını arayamayan halk, hakkını aramaktan vazgeçer. Kötülerin boyunduruğu altına girer, ezilir.
Eğitimini bitirirsin.
Üniversitelerini kalitesizleştirirsin. Diplomalı cahilleri ortalığa salarsın. Bunlara hak etmediği yerlerde makamlar verirsin. Diploma aldığı meslekte yetersiz olan kişi o makama yapışır. Yukarıdan gelen her türlü ahlaksız teklifi kabul ederek diyet öder. Kurumlar çöker. Sistem çöker. Sistem çökünce devlet çöker.
Tarım ve hayvancılığı bitirirsin.
Bir savaş durumunda aç kalan halk zaten savaşamaz. Teslim olur.
Fakirleştirirsin, borçlandırırsın.
Fakir ve borçlu halk düşünemez. Araştıramaz. Kendi ve ailesinin derdine düşer.
Ahlakı çökertirsin.
Yaygın medyada halkın bütün değerlerini bombalayan ahlaksız programlarla aileleri parçalarsın. Aile mahremiyetini yok edersin.
Adeta Ortaçağ karanlığından fırlamış sözde din adamlarına, insanların akıl ve vicdanını yaralayan sapkın fetvalar verdirirsin.
Kısacası;
Bir milleti millet yapan bütün ortak değerlere saldırır, insanları kaynaştıran, ortak bir ülküde birleştiren değerleri parçalarsın. Tasada, sevinçte,ülkü birliği içinde vatandaş olma bilincini yok edersin. Savunma refleksini, milli değerlerine sahip çıkma bilincini, vatan sevdasını, bağımsızlık gibi kutsal addedilen değerleri eritirsin. O halk artık pelteye döner. İstediğin gibi şekillendirir, parçalara böler, birbirine düşman edersin.
Kapanmış ya da kapanmaya yüz tutmuş bütün yaraları kaşır, kanatır, üzerine de tuz basarsın. Kan ve kin davalarına yol açıp karanlığı beslersin.Tek tek insanları travmalı hale getirirsin.
Etnik kimliğine, tarihine, milli değerlerine, kahramanlarına saldırıp aşağılarsın. Sürekli aşağılanan, milli kahramanlarına hakaret edilen, milli değerleri küçümsenen halk giderek eziklik duymaya, kabuğuna çekilmeye başlar. Özgüvenini kaybeder. Özgüveni olmayan, ezik bir halk, millet olma erkini yitirir. Savaş ve mücadele ruhunu kaybeder. Böyle bir halkla devleti koruyabilmek çok zordur.
Ülke varlıkları yağmalanır. Hazine iflas ettirilir. Milletin bütün varlıkları yok edilir. Ülke topraklarının bir kısmına başka işgal güçleri yerleştirilir, (Ege’de işgal ettirilen 18 ada, bir kayalık,kıta sahanlığı ve Süleyman Şah’ın türbesinin olduğu vatan toprağı gibi...) vatan toprağının işgal edilmesi sıradanlaştırılır.
Son aşamada sınırlarını sonuna kadar açarsın. Bir ilden bir ile giderken o ülkenin vatandaşına polis 3-4 defa kimlik yoklaması yaparken, açılan sınırlardan her isteyenin girdiği bir ülkeye dönüşürsünüz. Gelenlere 1. Sınıf, ülkenin gerçek sahiplerine 2. Sınıf vatandaş muamelesi yapar, ÜLKE İNSANINI RUHEN İŞGALE HAZIRLARSINIZ. Ülke insanı işgal altında olan bir ülkedeki gibi akşamları sokağa çıkamaz olur. Kızlarını, eşlerini ve çocuklarını düşman işgal kuvvetlerinden sakınır gibi sakınmaya başlar.
O ülkede iktidar milletin gözü önünde ülkeyi işgale hazırlarken, karşısına zayıf, korkak bir muhalefet konarak O ÜLKENİN VATANDAŞLARI ÇARESİLİK DUYGUSUNA SÜRÜKLENİR.
Bütün bu yazdıklarım hangi ülkede uygulandı?
TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti’nde!
Son aşamadayız!
HATIRLAYIN! Irak, Suriye, Libya ve Arap Kışı yaşanan bütün ülkelere de yüzer gezer teröristler sokulmuştu.
Dün AKP’nin Esat ile görüşme sinyalini alan azgın ÖSO elemanları, İdlip’te TSK’nın karargah olarak kullandığı binaya saldırdı. Türk bayraklarını yaktı. Bu azgın sürüye Türkiye maaş ödüyor. Hem de dolar bazında. Bedava sağlık hizmeti veriyor.
Bunların Türkiye’de olan baroya kayıtlı avukatları, gazetecileri, Suriyelileri meydanlara toplayıp aleni Türkiye’yi kötülüyorlar. Dayak yiyen, şiddete maruz kalan doktorlara, öldürülmeye hayır diyen kadınlara meydanları dar eden, şiddet uygulayan polis ve İçişleri Bakanı bunlara hiç müdahale etmiyor.
Tarih tekerrürden ibarettir. 100 yıl öncesine geri sardık. Osmanlıyı yıkan dönme devşirmeler, DIŞ DÜŞMANLA BİRLİKTE şimdi T.C. Devletini yıkıma hazırlıyor.
UYARIYORUM!
Ülkeye doldurulan katı Arap Milliyetçileri, tehcirde giden Ermenilerin torunları, İŞİD, El Kaide, Müslüman Kardeşler, Selefi örgütler, silahlandığı söylenen tarikatlar… Ve silahlandırılan sözde sivil örgütler… Ve bütün bu yapıları ayaklandırmak için zamanını bekleyen yabancı istihbarat ajanları…
Türk milleti için zaman daralıyor.
Bir iç kaos çıktığı, çıkartıldığı zaman Yunanistan ve Amerika Türkiye’ye saldıracak.
AKP Atatürk Havalimanı ile birlikte 13 askeri kurganı yok ederek Yunanistan’ı rahatlattı. Yunanistan’ın bu askeri kurganları yok etmek için iki savaş uçağı bulundurduğunu biliyor musunuz? Artık gereği kalmadı. Asker boğazdan, bütün stratejik yerlerden gönderildi. Şimdi o alanlar doları basana satılabilir. Bu durumda Trakya ve İstanbul’u nasıl koruyacaksınız? Yunanistan askerlik süresini uzatırken, AKP 6 aya indirdi.
Trakya ve İstanbul işgale hazır lokma yapıldı, haberiniz var mı?
Amerika bu planı saklamadı. Tam tersi, Nevada çölünde 1000 yılın hesaplaşması adıyla Türkiye’yi işgal tatbikatı yaptı. Amerika’ya stratejik ortak demek, Amerika ile T.C. Devleti’ni yıkıp, Anadolu’da Türk varlığına son vereceğiz demektir.
Uyarıyorum! Anadolu’yu cehenneme çevirmeyi planlayanlar kendi cehennemine hazır olsun.
Anadolu’da Türk varlığını bitirmeyi planlayanlara uyarımdır! Kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz!
Seyit Rıza, Şeyh Sait, İskilipli, Vahdettin gibi hainleri kutsayanlara dikkat edin! O hainler nezdinde kendi ihanetlerini aklamaya çalıştıklarını da görün artık.
Cumhuriyet saray beslemesi devşirmelerin, bedavacı asalak tarikatların ayrıcalıklarını kaldırdı. T.C. Vatandaşları eşitlendi. Türk Milleti kula kul olmaktan kurtuldu. Bunu hazmedemeyen dönme devşirmeler, etnik komplekslerini din kılıfıyla perdeledi.
100 yıllık kin davasıdır bu dava! Sizler ne sanmıştınız? Dava, dava dedikleri şeyin ne olduğunu niye açıklayamıyorlar sizce? İşte bu yüzden…
Belki de 2. Arınma dönemini yaşayacağız…. Tabii, aklımızı başımıza alırsak! Yani;
HAK EDERSEK!
Herkes seçimlerinin sonucuna katlanmaya hazır olsun!
Zahide UÇAR(13.08.2022)
5 notes
·
View notes